MR a an Hariciye nazırile murahhasının fikirleri Silâhları bırakma konfe- ransına karşı Almanya Devletlerin silâhları bırakma vazifesini boşuna bekliyoruz, sabrımız tükendi Alman Hariciye nazırı Froyher fon Noyrat, neşrettiği bir makale- de, silâhları bırakma konferansı - nm son zamanlardaki çalışma tar- zı ve esasları üzerinde durarak, müzakerelerin daha ziyade Fran - sanın silâhları bırakma ve emni - yet plânı etrafında döndüğünü, Heriyonun bu plânının Fransanm siyasi emniyet isteklerine bağlı bu- lunduğunu, pek az hükümetin bu plâna temayül gösterdiğini izah ediyor. Fransız tezinin “Önce emniyet, sonra silâhları bırakma... Emni - yet, her türlü silâhları bırkmanın şartı!,, şeklinde ileri sürüldüğüne dokunuyor, Fransanın bu emniyet isteğinin, Fransanın siyasi. yahut askeri bir tehdit karşısmda bulun- masından çıkmadığını, zaten böy- le bir tehdit mevcut olmadığını, bunun ancak büyük harp neticesi- nin Avrupada, Fransız hudutları haricinde vücuda getirdiği vaziye- tin devamını temine yaramak maksadina dayandığını kaydedi - yor. “Silâhları bırakma meselesile be - raber emniyet meselesinin de ile- riye sürülmesine, bir şey denile - mez, Silâhlar, birinci derecede bir milletin eraniyetini korur, Memle- ketin hudutlarmı, milletin yaşadı- ğı sahayı, o hudutlar ve o a i gerisinde ne varsa, koru min etmek maksadile elde bulun. durulur. Almanya da emniyet is - teklerile silâhları bırakma konfe - ransına gitmiştir. Alman emniyet isteğinin esası, “Almanya için de, bütün başka memleketler gibi, mü- sayi emniyet?,, tir. Bir taraflı olarak silâh bırak- tırma ile, Almanyanın milli varlı- ğı, son derece emniyetsizlik için - de bırakılmıştır. Almanya, son sis- tem silâhları olmıyan 100,000 kişi- lik küçük bir orduya sahiptir. Fransa ise, Belçika, Polonya ve Çekoslovakya ile birlikte buna karşı bir milyon kişilik üstün or - dular çıkarabilir. Bunların arka - sında daha dokuz milyon da ye - tiştirilmiş ihtiyat kuvvetler var - dır. Şu halde, harp ilân edilince, Fransa, müttefiklerile beraber Al- manyanın 100,000 kişlik ordusu - nu 10 milyon askerlik ordularla karşılıyacaktır. Sonra, Almanya, ağır silâhla - ra, tanklara, tayyaerlere mâlik bu- Tunmadığı halde, Fransanın ve müttefiklerinin elinde bu silâhlar- dan binlerce vardır. İhtimal, bu asırda harbin kati neticesini te- min edecek silâh olan hava silâhı, Almanya için tamamile yasaktır. Alman toprağı, bütün büyük şe- hirlerile, dört bir taraftaki civar memleketlerden havalanacak tay- yerlerle birkaç saat içinde gülle - Jenebiledek, insan Oo zekâsının $imdiye kadar icat ettiği en müt - hiş harp vasıtalarile hücuma uğ - rıyacak ve bunlara karşı havadan, yahut yerden müdafaaya girişile - miyecektir. Almanyanın askeri müdafaasızlığı, insanı ürkütüyor. Ben, tarihte büyük bir milletin bu kadar askerf emniyetsizlik içinde kalmağa zorlandığının tek misali- ni*hatırlamıyorum. Alman mille- ti, bir çok felâkötle fazlaca işgal edildi. Eğer böyle olmasaydı, as- keri emmiyetsizliğimizin bertaraf edilmesi isteği, emniyet teminine çağırış, bütün başka milli hayat te- | zahürlerinden aşırı akisler bırakır- dr. Fakat, bu vaziyete rağmen de, | hükümetin ileri sürdüğü isteğin, | müsavi derecede emniyet İsteği - nin arkasında, millet, birleşmiş ve | İ kat'i kararını vermiş olarak duru - yor. Silâhları brakma konferansı ne kadar uzarsa, orada hakiki ma- hiyette silâhları bırakma hazırlı- gı, Alman ölçüsüne ne kadar az uygunluk gösterirse, Alman mille- tinin kendi emniyeti (yolundaki kat'i kararı, o nispette kuvvetlene- cektir.,, Alman hariciye nazırı, Cenev- redeki silâhları bırakma konferan- sının Fransız tezile lüzumundan fazla oyalandığına işaretle, Alman tezinin de bu arada daima ileri sürüldüğünü, ancak her milletin ebedi bir hak olarak benimsediği emniyet isteğini, Almanyanın bel- ki de pek yakında şimdiye kadar- kinden daha bariz olarak ortaya koyacağını yazıyor. “Alman milletinin yaşadığı yer, iki asır müddetle Avrupanın harp sahası olmadı mı? Fransanın kral Irk devrini bir tarafa bırakalım, birinci Napolyonun orduları bu Yerden Kaç “defa (geçmedi mi? Şimdi ise, Almanyanın askeri em- niyetsizliği, 17 ve 18 inci asır- lardaki Fransanın krallık devrin - dekinden, Fransa ibtilâl harpleri devrindekinden ve birinci Fransız imparatorluğu (o devrindekinden daha ziyadedirl , Bütün dünya, bu vaziyeti bil - melidir. O zaman silâhları bırak - ma meselesindeki hareketimizi, daha iyi anlar. Hiç bir millet, si - âhlarr bırakma yolile sulh imkâ - nını elde etmek, silâhları bırakma konferansınm pratik neticelerini idrak etmek gayesine, Almanya | kadar büyük alâka besliyemez.,, Frayher fon Noyrat, bu yolda talik, tavik şekilletinin bundan sonra Almanyayı hiç bir veçhile tatmin edemiyeceğini tekrarla “12 seneden fazla bir zamandanberi tepeden tırnağa kadar silâhlı dev- letlerin, üzerlerine aldıkları silâh- ları bırakma vazifesini yerine ge - tirmelerini boşuna bekliyoruz. Ar- tık sabrımız tükendi!,, diye, son sözünü söylüyor. Diğer taraftan, Almanyanın Türkiye sefiri ve silâhları azaltma konferansında Alman heyeti reisi Her Nadolni de, konferansın son zamanlardaki çalışmasına ve bu çalışmanın neticelerine dair yaz- dığı bir makalede, konferansın hayli çalıştığı muhakkak olduğu - nu, bununla beraber bütün dünya- da müsavi derecede silâhların a- zaltılması gayesine yaklaşmış bu - | lunup bulunmadığı sualine verile- cek cevabın maalesef menfi bir cevap teşkil edeceğini kaydedi - yor. Her Nadolni, konferansın muh- | telif safhalarını tetkik ve tahlil e- derek, bazı muhitlerde konferans toplantılarının daha fazla deva - Edebi mülkiyete dair Bir madde Lozan siüaledenemesi ve mülkiyeti edebiye maddesi Lozan muahedesine mülhak ti- caret muahedesinin bir maddesin- de hükümetin muayyen bir müd- det sonra beynelmilel imülkiyeti edebiye mukavelelerine - tercüme | kaydi ihtirazisi altında - girmeği teahbüt ettiği malümdur. Hükü- met bu teahhüt mucibince (Bern) deki beynelmilel mülkiyeti edebi- ye bürosuna iltihakını - gene ter- cüme kaydi ihtirazisi altında ol- mak üzere - bildirmiş ise de müd- deti geçmiş olduğu beyanile bu iltihakın muteber olamıyacağına karar verilmiştir. Bu itibarla ecne- bi eserlerin Türkçeye tercümesin- de sahipleri tarafından hakkı te- lif aranılması mevzuu bahsolma- mak lâzım gelir. Ancak gene Lo- zan muahedesine merbut ticaret mukavelesi müddetinin hitamın- da yeniden bazı devletlerle, ezcüm le Almanya ve Fransa ile mukave- leler aktolunmuştur. Burada ter- cüme kaydi ihtirazisi olmaksızın mütekabilen mülkiyeti edebiye e- sasr kabul olunmuştur. Sadece tercüme hakkı meselesi iki sene i- çin tecil edilmiştir. Bundan baş - ka Almanya ile aktolunan muka-' veledeki iki senelik tecil müddeti de nihayet bulmuştur. Bunun için Almancadan Türkçe yapılacak tercümeler için eser sahipleri is- terlerse mütercimlerinden halekı telif istiyebileceklerdir. e Fakat | Fransızlarla olan vaziyet böyle değildir. Çünkü Fransa son Za manlarda aramızdaki ticaret mu- kavelesini feshetmiştir. Bu fesih dolayısile mülkiyeti edebiye mad- desi tabii olarak ilga edilmiş bu - lunmaktadır. Binaenaleyh Fran » sızca yapılacak tercümeler için tercüme hakkı mevzuu bahsolamı- yacaktır. Jandarma zabiti 1. Fırka Askerlik Dairesi Reis- liğinden:; 327, 328 doğumlu krsa hizmet- lilerden Jandarma zabiti yetişti - rilecektir. İsteklilerin açık malâ- i mat almak üzere mukayyet bulun- dukları veya mıntakalarında otur- dukları Askerlik şubelerine 15 Ni- san 933 tarihine kadar müracaat- ları ilân olunur. mının bir mana ifade etmiyeceği, konferansın altı ay, hattâ iki, üç sene sonraya bırakılması fikrinin yer tuttuğuna işaretle, bu vaziyet karşısında Almanyanın vaziyetini ortaya koyuyor. Netice olarak “Alman politika- sı, konferansın taliki hususundaki bütün teklifleri reddetmeğe mec - bur olacaktır. Muvakkat bir hal sureti fikrini de kabul etmiyecek - tir. Almanya, 13 senedenberi, u- mumi olarak silâhları bırakmayı ve kendi milli emniyetinin temini- ni bekliyor. Talik ve muvakkat hal suretleri zamanı geçmiştir. Ar- tık yalnız hakiki hal şekilleri ve kararlar olabilir. Bunlar hemen bulunmalı ve tatbik edilmelidir. Bu esasta israr etmek zaruretin - deyiz. Almanyanın emniyet ve selâ » metini temin endişesi, gecikme müsaadesi vermiyor.,, diyerek ma- kalesini bitiriyor. Yalandan Olüm Haberi z —— “Sayıfa: 7. | Bir genç babasını ölmüş gibi göstermiş te.. Anasının uydurma mektuplarile onda bundan cenaze parası toplamış ! Viyanada son hafta içerisinde | o kadar mütcesir oluyor, ki mi mevzuuna nadir tesadüf edilir bir | tubu getirenin eline para sıkışi dava görülmüştür. Davaya esas olan hadise, hatta | yan etmek, selâm hadiseler, şöyle anlatılıyor: Viyanada S. Anton isminde bir | tosunu giyip kadının evine Bu adam, köpek | yor. Kederli bir halde kapının zi meraklılarının hastalanan köpek- | line usulca (dokunuyor. adam vardır. lerini tedavi etmekle geçinmekte, ayni zamanda köpek alım, satımı yapmaktadır. Kendisi pek iyi, pek sevimli bir adamdır. Köpeklerini tedavi çok defa köpeklerinin kısa bir za- mekte, bu sevimli adamı pek sev- mektedirler. Bir müddet evvel, bu adamın müşterilerinden bir çoğuna mek- tuplar geliyor. S. Antoninin karı - #ımın imzasını taşıyan bu mektup- larda şunlar yazılıdır: “Efendim, Pek sevgili kocam S., Anton birdenbire ölerek beni derin bir kedere düşürdü. İyi kalpli, çalış - kan, namuslu bir adam olan ko - camın .bu âni ölümünün bende u- yandırdığı teessürün (derecesini anlatacak halde değilim. Siz de, onun müşterilerindensiniz. o Kaç defa köpeğinizi baktırdınız, teda- vi ettirdiniz. Öyle tahmin ediyo - rum ki, bu ölüm haberi, sizi de müteesir edecek, siz de benim te- essiirüme iştirak etmek (suretile, onun iyi kalpliliği, namusluluğu, çalışkanlığı hakkımdaki sözleri - min tamamile yerinde © olduğunu teyit edeceksiniz. Sevgili kocamın ölümüne karşı alâka göstereceği - niz ümüidile, size bu mektubu ya - zıyorum. Kendisi için bir çelenk tedarik etmek imkânını hazırla - mak üzere, münasip göreceğiniz miktarda bir parayı, bu mektubu getiren oğluma vermenizi rica e - derim.,, “Bu müracaatin reddedilmiye- ceğine olan kuvvetli kanaatim do- layısile yapıldığını tekrara, bil - mem, lüzum var mı? Hayır işle- mek ve dul kalan ve yoksul kalan bir kâdmı teselli etmek, muhak - kak, ki sizin gibi yüksek ve sami- mi duygulu'insanlarn hiç ihmal etmek istemiyeceği ve okat'iyyen külfet tellâkki etmiyeceği bir iştir. Teşekkür ve hürmetlerimin ka- bulü ricasile...,, Mektuptaki imza, “Margareta S.,, dir. Bu mektubu alan bütün müşte- riler, hakikaten müteessir oluyor» lar, “Vah, zavallı adam! Vah za- vallı kadın!,, diye hepsi, az, çok para veriyorlar ve kadına taziyet beyan ederek, selâm gönderiyor » lar. Bu suretle, Anton 5. in oğlu- nun, bütün müşterilerden topladı- ğ! paranın tamamı, cenaze araba- sı üzerinde bir yığın teşkil edecek | ka:lar çelenk satın almıya yarıya" cak bir yekün tutuyor. Yalnız, köpek bakıcısının oğlu, ! müşterilerden birisinin © kapısını! çalıp, mektubu verince, ölüm ha- berini alan bu müşteri, diğer müş- terilerden başka türlü hareket e- diyor. Bu, çok hassas, hayır işlemeyi ettirenler, | çok sever, yaşlı bir kadındır. Ma- dam M. Luiza ismindeki bu kadın, J Tup anasma vasıtayla taziyet be gönderm kalmıyor. Hemen şapkasını, m Maieii havası esen eve girmiye, $iy: hi - bürünmüş kadma ne söyliyeceği ni düşünmiye hazırlanıyor. Derken, kapı açılıyor, ve dam Luiza M. şaşkın bir halde bir i adım geriye çekiliyor: manda tamamile iyileştiğini gör -| — Ay! Aman, $iz.. — Ne oluyorsunuz adami — Siz,.. ölmediniz miydi?. e. — Ben mi?.. Ölmek mi?.. Ne Ne münasebet, muhterem madam Hiç de öyle bir niyetim yok! lâf, nereden çıktı?. — Oğlunuz, karmızdan bir n tup getirdi ki... Biraz kendisini toplıyan dam M. Luiza işi anlatıyor, A - dam, hayretten hayrete düşüyor oğlunu aratıyor, mektubu gözd geçiriyor, nihayet işin iç yü meydana çıkıyor: Bu ölüm hab ni uyduran, kendi oğludur. Mek - tuptaki yazı, onun yazısıdır. Hay- retten sonra tabii hiddet! Oğlu, Emil 5. boşta gezen haylaz bir gençmiş. Üstelik birkaç sene evvel evlenmiş, karisi iki ç cuk doğurmuş. Bunlara * bakae para bulamamış ve sözde babası nı ölmüş, anasını dul o gösterer çelenk parası toplamıya, bu p ile bir müddet için olsun geçinm. ğe karar vermiş. Zarurete bulduğu çare, bu münasebetsiz reketmiş. Viyana birinci ceza mahionli si hakimi Dr. Mayer - Mali, ölüm haberi uyduran Emil, Ş. i on hapse mahküm ederek cezalan » dırmıştır. ğ Kayıpmı etti, hedi. yemi verdi ? 14443 numaralı Alman pi portunu hâmil Frans Levak ismin de bir ecnebi (Köynük) ten karaya gelirken Nallıhan anda ma kumandanlığına müracaat e derek L, F, markalı altın yü nü Köynük kazası köylerinden bi» rinde kaybettiğini ( söylemiştir. Yaptırılan tahkikat neticesinde mumaileyhin bu yüzüğü Al ğ köyünden Mustafa oğlu Aptulla- ha hediye olarak verdiği anlaşıl- mışsa da kaybolduğu hakkındaki iddiası üzerine yüzük köylüden a» lınmış ve Berlin, sefaretimiz ve tasile kendisine verilmek ere | dahiliye vekâletinden hariciye ve- kâletine gönderilmiştir. İ Fatih hukuk, ceza mahke- meleri ve icra dairesi “ istanbul C. Müddeiumumiliğ den: Fatih Sulh Hukuk ve i mahkemeleri icra dairesi Beyazıts ta mülga muhassesatı zatiye dai . resine nakledilmekte (oldu i dan alâkadaranın 1 Nisan 933. Cumartesi gününden itibaren mez- kür daireye müracaat eylemeleri. a