ai A tsi) .a sil ği 40 | maz bir kadın olduğunu anlıyor ve | kendisi Bediaya bağlanıyordu. -İe ahbap olmamıştı. Nazifin tanı - 20 Mart 1933 Samimi değilsiniz. Hayır, bu sö3 eri samimt Bedia H. söylemiyor. 4 Emrettiğiniz zaman, sizinle istedi ğiniz yere gitmek, benim için €n büyük zevk ve en büyük şeref olduğunu pekâlâ bilirsiniz.. Mese- lâ, Yakacığa gitseniz, orada sizi zi Yaret etsem; çünkü sizinle ilk defa akacıkta görüştüm. Bedia gülümsedi: — Yakacıktan vaz geçiniz. — Adaya gidelim. — Hayır, orasmı da istemiyo - rum, — Peki, nereye gidelim? — Boğaza gidelim — Gidelim. Nazif için gidilecek yerin ehem- miyeti yoktu. Bedia ile beraber gez mesi, kadını kendine ısındırması, ona yavaş yavaş tesahüp etmesi lâzımdı. Onun yegâne arzusu buy- du. Buna muvaffak olacaktı. Emin di, kendine güveniyordu. Birden sordu: — Boğazı sever misiniz? — Çok severim... — Ben de severim. Esasen sizin sevdiğiniz bir şeyi benim sevme - meme imkân var mıdır? Bunu evelâ lâf olsun diye söy - İedi. Fakat o anda, Bedia ile göz göze gelince, bu sözüne kendisi de inandı. Bedia: — Artık çıkalım mı? dedi. — Nasıl emrederseniz. Çıktılar. Sokakta Bedia geniş bir nefes aldı: Oo”“HEöva ne güzel), ü VAKIT'm Edebi Tefrikası: W 25 GMm——C—ğ———— CL “ Bir Yastıkta Kocayın.. Yazan: Mediha Münir nunla anlaşmak pek kolay değildi, kolay da olmıyacaktı. Maamafih bu hal de Nazif için yeni idi ve bu yenlikten zevk alı - yordu. Bedia ile rabitaları, hakiki - bir arkadaşlık hududunu aşmamıştı. Onunla, dağlarda, kırlarda gez- mek,, Evde oturup piyanosunu dinle - mek.. Saatlerce baş başa sohbet etmek kitap okumak... İşte Nazif, bu yaşa kadar tatma mış olduğu bu zevkleri tadıyor ve bunca senedir, barlarda, gazinolar da, bir takım manasız kadinlarla zaman kaybetmiş olduğunu düşü - nerek, kendi kendine acıyordu. Bedia da hayretteydi. Etrafında hürmetkârane dönen, arkadaşlık hudutlarını aşmadan, aşmak istemeden görüşen, konu » şan, gülen, eğlenip eğlendiren bu adama hayrandı. Halbuki o Naziften böyle bir ar- kadaşlık ümit etmemişti. Şmdi ar- tık, Nazifin dostluğundan ayrı ka- lacak olsa, üzülecek, hattâ bed - baht olacaktı. Bugüne kadar kocasından baş - ka bir erkekle bu kadar sıkıfıkı ol- mamıştı, Fakat bu sıkı fıkılıkta, hiç bir çirkinlik görmediği için de, bu dostluğun devam etmesini isti * yordu. Esasen Raşide ona misaldi. Halbuki o, Raşide gibi de yapmı - yordu. Bir erkek aradaş bulmuş, yalnızlıktan kurtulmuştu. Bir an Lâmianın, Montekarloda Hava sahiden güzeldi. Yaz ge -| söylediği sözler hatırma geldi. oliyordu. Bedia Nazife döndü: — Hakkmız var, dedi, insan bu havalarda İstanbulun içinde gez - mekten sıkılıyor. Kimbilir, Yaka « cık, Adalar, Boğaz ne güzeldir.. Sizinle bu yaz gezeriz. — Elbet gezeriz Hanımefendi, gezeceğiz de, —Z um O günden itibaren, Bedia için yeni bir hayat başladı. Ömründe sürmemiş olduğu bir ömrü sürü - yordu. Artık her gün Nazifle beraber çıkıyorlardı. İstanbulun yedi te - pesine varıncıya kadar, her tarafı, karış karış gezdiler. Bedia hüriyetinin zevkini tadı - yordu. Nazif, Bedianın emrine âmade bir sözünden çıkmıyor, ne İsterse onu yapıyor, kadının emniyetini, her şeyden evel emniyetini kazan mağa çalışıyordu. Evelâ, genç kadına karşı, mad- di bir arzudan başka bir şey hisset memişti. Fakat yavaş yavaş, bu his lerine, mânevi duygular galebe et meğe başladı. Her gün, Bediada, yeni bir meziyet keşfediyor, onun ruhuna nüfuz ettikçe, ne bulun - kadını kendine bağlamak isterken Filvâki Nazif ömründe, Bedia gibi bir kadınla görüşmemiş böy- dığı kadınlar, herkesin kadını i Bir ay sonra, Nazif ümitsizliğe kapldı. Bütün samimiyet, dostlu - ğuna rağmen, henüz Bediayı iyi tanıyamamıştı. Genç kadınım ru - buna nüfuz etmek istedikçe, kadı: nın kalbinde, nüfuz edilmez yer - ler olduğunu anlıyordu. Bedia, de- in bir kadındı. Onu an gönderilmiştir. Dudak büktü, omuz silkti: — Çocuk! dedi. O mes'uttu. Tatlı bir rüyada ya sıyordu Kendini hülyaya kaptır - mıştı İiislerini artık tahlil etmek istemiyordu. —8— Onu rüyasında yalnız bir kişi uyandırıyordu. O da Nevindi. Nevin, sık sık Bediayı ziyaret e- diyor, onu eyde bulabildiği gün - ler oturuyordu ve bazen de, bera - ber sokağa çıkıyorlardı. İstanbu - 'un fakir mahallelerini dolaşıyor - lar, muavenete mühtaç olan aile - İleri, kimsesiz çocukların isimleri - ni, adreslerini yazıyorlardı. Bu gezinti, haftada bir iki defa muhakkak yapılıyordu. (Devamı var) Konya Halkevinde KONYA, 19 (A.A.) — Halkeyinin bütün komitelerinde faaliyet pek hararetlidir. Temsil komitesi yakında büyük bir müsa- mere verecektir. Evin tarihi dil ve edebiyat şubesi anket işlerile ya - kından alâkadar olmakta v karşı - lıkları Babalık gazetesinde neşre - dilmektedir. Şimdiye kadar T. D. T. Cemiyetine üç bine yakın fiş aa Murahhaslarımız da bulunduğu kongre Marsilya, 19 (A.A.) — Kadın - ların hukuki birliğinin feminist günleri merasimine iştirak etmek üzere buraya gelmiş olan Fransız murahhaslarile diğer milletler mu rahhasları, belediye dairesinde be- lediye reisi ile belediye meclisi aza DİLİ M Türkçe karşılığı ve | şılıkları — Kadıköy | kullanılışları buldukları 1 — İBDA: Yaratış “Dil anketinin başladığı gün- Bu güzel eser örneksiz bir yara-! denberi K. L. işaretile dil cemiye- taştır. tinin gönderdiği kelimelere kar - 2 —IBRA: Temizlemek, kur: | şılıklar bulan Kadıköy lisesi hoca- tarmak ları (6 - 7 - 8) inci listeye deşu Parayı verdim borçtan temiz -| karşılıkları bulmuşlardır; lendim. Gadir — Kıyım Parayı verdim, borçtan kurtul-| Bana kıyım oldu. dum. (İbraname yerine temizlen- | o Gaflet — Dalgınlık me kâğıdı denilebilir.) Dalgmlıktan uyan 3 —İCMAL: Kısaltma, kısa) oGaile — Üzüntü kesme Galebe — Yenme Şu yazıları al da kısalt yahu! Ganimet — Kazanç, kılıçpayı Sözünü uzatma kısa kes! Garaz — ? 4 — İCRA: Yapma Garip — Yabancı Nişan aldı, ateş etti, kurşun he-| o Gavamız — İçindekiler defte yapacağını yaptı. Gaybubet — İncelikler 5 — İÇTİHAT: Görüş, düşünüş | (o Gaybubet — İtiklik Benim görüşüme göre, bu işin| Gaye — Ülkü sonu çıkmaz, Gıda — Besleç İmamı âzamla imam Hanbeli a-| (o Süt çocukların besleçidir. rasmda düşünüş farkı vardır. Gma — Doyum, usanç; yırla- 6 — İDARE: İş başarma, çevir- | mak me Girdap — Surak İş, başaranm; kılıç kuşananın «| © Sandal surağa kapıldı. dır. Gurur — Burun Şu adam işlerini adamakıllı çe- | (o Atta karm viriyor. Yiğitte burun 7 — İDDİA: Direnme Ata sözü Hepsi kendisine itiraz ettiler, Günah — Suç fakat Ahmet direndi durdu. Niha-| ( Öleç (ecel) kuşu kanat açtı ba- yet sözünü kabul ettirdi. şımda, 8 — İDMAN: Alışkanlık, güç Ulu Tanrı suçlarımı bağışla. Bu adam içkiye alışıktır. Fahiş — Aşırı Bu adam küçlüdür. Çünkü güç-| (Aşırı değerle bir halr sattı. 9 — İDRAK: Ermek, olmak, cüdür, Fabrt — Gönüllü Birliğimizin gönüllü reisi anlamak, bulmak Faide — Yarar Başaklar haziranda erer, Bu kitap çok yararlıdır. İlkbaharda kiraz olur. Fail — Yapar Bunlerr anla! Bu işin yaparı Ahmettir. Yirmi yaşımı buluncıya kadar) Faiz—Artıç j | neler çektim. Parasınm arter ile geçiniyor... | 10 — İHALE: Üzerine bırak -| , Fani — Geçici mak Arttırma neticesinde satm alı- M | nacak malar Ahmet Efendinin ü- atmaze€ Şor zerinde kaldı. 11 — İHDAS: Uydurma, çıkar. | o Atinadan aldığımız yeni haber | ma ö ler Matmazel Şor ile M. Papasın Ona inanma her gün bir yalan | firarı hâdisesi etrafmda bugüne uydurur. kadar söylenen ve yazılan şeylerin Durup dururken hiç yoktan bir | doğruluğunda şüphe edilmesini i- kavga çıkardı. cap ettirecek mahiyettedir. 12 — İHRAZ: Elde etmek Çok mevsuk bir membadan ve - Bu adam bu seneki edebiyat ölen siMi ER M0 . .. pore , gaz pe ME meye birinciliği elde et- belin KE Pil o bik z ları neşriyatım sadece Matmazel Mehmet Nurettin Şoru kendisinden soğutmağa ma - Beyin bulduğu © | çuf olduğunu ve hakikatle alâkası karşılıklar uzak olduğunu bildirmektedir. Atinanın ciddi ve ağır başlı ga- Haber — Salık, haber De : Kendisine toplandığımız yeri zeteleri; bir kn$ gasetenin yaptığı talik verdim. bu neşriyatı tekzip etmişlerdir. E- Ağam senin kızandan ne haber | *â9€n, M. Papas aleyhinde yapılan Hâdise — olarak (aruk eklen. | pesriyatta bile, kendisinin hiç bir tisi Türkçede yalnız hal rabıtası | *usten mahküm olmadığı, yalnız yapmaz. Sar'a mahasına gelen | 17171717 m “Tutarak,, kelimesinde olduğu gi- | o Hâkimiyet — Kalgaylık, buyur- bi birden olan bir işi de yapmağa | ganlık, buyruk yarar, Buna kıyas ederek olarak| © Hal — Duruş, biçim, şimdik kelimesini hâdiseye karşılık koyu- Halis — Pürüzsüz, öz, duru yorum.) Harika — Şaşmaca Hafıza Si Anak (Ak eklentisi Hasılât — Gelir, verim dilimizde vücut kısımları için isim H Dİ yapmağa yarar: Dudak, yanak, asm <> Ayırt, haşiyet damak gibi, Anmak filini yapan | , çöyi topraktan ayıran. ayırtı bir vücut parçası için de bu anak aki kelimesi kullanılabilir.) Hasiyetli şerbet satıyorum. Saya Hatır — Gönül Atinaya kaçışının daha bir çok yas Bilmez, okur sayadan Gönlümü kırdınız. ni neticeler vermesi ihtimali dı » Yunus Emre - Hatıra — Armağan, anım kuvvetlidir. ğ Hâkim — Kalgay, buyurgan Bir armağan olarak saklaymız. | OM. Papasın bir Yunan trupu ili Hakim — Bükü A Onun ânı: mı bu ida tlula | is ula ceği sö iü LR 5 Yeni 12 kelimenin | Evelki listelerde çıkan kelimelerin kar- hakkında sahte pasaportla seyaha ten dolayı kanuni muâmele lacaktır. İZ Ni İli isesi muallimlerinin karşılıklar Hayat geçicidir. Fatih — Elalan 5 Atilâ ünlü Türk elalanlarından dır. Fâzıl — Yüce Ali Bey çok yücedir. Fazilet — Yücelik Yurt sevgisi en büyük yücelik « tir. Feci — Acıklı Acıklı bir ölüm Fecir — Tan Tan yeri ağırdı. Feda — Bağışlama Canımı yurda bağısladım. Haber — Sağlık Ahmet Beyi iyi hekimdir sağlık verdiler. Hâdise — Olak Dünkü olağı duydun mu? Hafıza — Tutum Sağlam tutumlu olanlar öğre diklerini unutmazlar Hâkim — Üstünç Hâkimiyet — Üstünlük Üstünlük bodunundur tindir). Hal — Halis — Öz, sukatılmamış Öz Türkçe konuşalım. Ben s katılmamış Türküm. zi ği Harika — Şaşak Türk İnönünde şaşaklar Hasılât — Verim Sa Bugünkü verim tutarı 50 Jiray geçti. , Hassa — Yarar Durmuş ilâçlarm yararı tü Bir. Hatır — Hatıra — Anınç, anak v Sözlerimiz anıncımı tazeledi. Bu armagan sana anak olsun. ü (mille edi Kös 7 k niçin dönmü bazı ithamlara maruz kaldığı sö lenmiştir. , M. Papasımn İstanbulda bulunan bazı dostları burada kendisi aley» hinde hakaret âmiz neşriyatta bı lunanlar aleyhine dava i #öylemektedirler. Matmazel Şor'un bu ne dereceye kadar ehemmiyet v. diği ve bu neşriyatın kendisi Atinadan ayrılıp buraya gim de ne dereceye kadar âmil olduj da meçhuldür. Matmazel Şor, bir kimse ile bu mesele etrafınd. görüşmediği gibi görüşmek te is - temiyor. NU Hususi surette aldığımız habe: lere göre, Matmazel Şorun İsi Ni la dönüşü büsbütün başka sebep lere dayanmaktadır. Evelcede dirmiş olduğumuz gibi, bu lerin Matmazel Şorun babasile a, sında mevcut hukuki vaziyetler den mütevellit olması ihtimali çok kuvvetlidir. 5 Diğer taraftan, Matmazel $: Bundan başka, Matmazel Şo: ” ,