Si LANE İNE SR GER? EA . ©. 5 SEZAR . MEL TELA > merika eisicümhu- Hirtli runun karısı kimdir ? Muallim, iş kadını, muharrir Bütün dünyayı kaplıyan buh- Tan haberleri arasında mühim bir sima unutuldu: Amerikanm yeni başkadını! yani yeni cümhur reji - si Ruzveltin zevcesi. Halbuki Amerikanın yeni baş - kadını çok değerli bir kadmdır. Amerikanm umumi hayatında yük sek bir mevki kazanmış, mücade- leci, kadın haklarının temini yo - lunda faal bir rol yapmış hayat kadınıdır. Madam Roosevelt, muallimdir, | İş kadınıdır, muharrirdir; ihtiyar- ların, tekaüt dulların © geçinme haklarını müdafaa etmiş; işçilere | tazminat ve mükâfat verilmesi içir uğraşmış, kuvvetli bir içtimaiyat Şıdır. Onun en çok istemediği hat: | ta en çok çekindiği şey resmi ha - Yattır. Onun için Amerikanın otuz ikinci reisicümhuru olan zevciyle birlikte Beyaz saraya girmiye ha- zırlanırken su sözleri söylemişti: “Beyaz saraya girmeyi ve ora- da yaşamayı hayatımda hiç özle medim. Beyaz saraya girmek, çok büyük, çok ciddi bir iştir. Ve bu işin mes'uliyeti çok ağırdır. Onun için beyaz saraya girdiğimden do- layı memnun olduğumu söyliye - mem!,, Madam Ruzvelt beyaz sarayın hayatı, teşrifatı ve vazifelerine er iyi vâkıf kadınlardan biridir. Se - kiz sene Amerika reisicümhurluğu yapan amcası Teodor Ruzvelt onu bu hayata hazırlamıştı. Sonra ye- di sene süren kocasınm bahriye müsteşarlığı ona bu hayatın bütün inceliklerini öğretmişti. Madam Anna Roosevelt, sabık Amerika o reisicümhuru Teodor Ruzveltin biricik kardeşinin kızı dır, Amerikada ta 1649 da yerle - şen bir aileye mensup olduğu için en asil Amerikalılardan sayılır. Damarlarında Felemenk, İngiliz. İskoç, Irlanda kanı imtizaç etmiş- tir, fakat Felemenk kanı hâkim - dir. 1884 te doğan Anna Roozevelt hususi tahsil görmüş, ve | tahsil gördüğü sıralarda seyahatler ya - Parak malümatını genişletmiştir. Anna Roosevelt'in zevci Mis - ter Franklin Roozevelt Oonun en Yakın akrabasındandır. 1905 te ev lenen bu iki Roosevelt, muntazam, sade ve mes'ut bir hayat geçirmiş- lerdir. Onların beyaz sarayda ge- Sirecekleri hayat da, son derece sa de olacaktır. Madam Roosevelt, halkçı bir ka dındır. Halkla düşüp kalkmaktan, Onların dertlerini dinleyip anla - Mak ve anlatmaktan O zevkalır. Kendisi Nevyorkta halk arasında, muhitinde yaşamıya başladı- ÜL, hatta bir amele grupuna iştirak *ttiği ve grevcilerle birlikte yürü- ü zaman, Nevyorkun sosyetesi hayret etmişti.Halbuki Madam Ro sevelt daha sonraki bütün hare - ketlerile, bütün faaliyetlerile sa - Mimiyetini göstermiş ve Amerika: Vin içtimai hayat ve içtimai sevi - Yesini yükseltmiye çalışanlar ara- Wnda sağlam bir mevki almıştı, Madam Roosevelt Amerika hal knım meskenlerini ıslah © etmeyi, lerin sıhhi şeraiti haiz ol - istihdaf eden cemiyetin en âzasımdandır. Onun için halkın ve bilhassa fakir- İkamet ettikleri yerleri teftiş » bunların noksan ve kusurla- tetkik ettikten sonra nutuklar ili f Pir irat ederek bunların ıslaht için mü cadele eder. Onun bu gibi ıslah iş leri için irat ettiği nutuklar, zevce: tarafından irat olunan nutuklar - dan az değildir, belki çoktur. Gene Madam Roosevelt devlet müesseselerini daima ziyaret ede rek her şeyi teftiş eder ve bunlar- dan lâyıkiyle istifade edilmesi için çalışır. 1928 senesinde yapılan cümhur reisliği intihabatma Amerika de- mokratlarının namzedi katolik o- Tan Alfred Smith'di. Bu namze - din katolik olması yüzünden, aley- hinde söylenen sözlerin hesabı yoktu. Madam Roosevelt, bu di Madam Rozvek fakirler için açılan mutfakta ni müsamahasızlıkla da mücadele etmiş, ve amcası olan esbak cüm- hur reisi Mister Roosevelt'in şu sözlerini hatırlatmıştı; “Amerikanın cümhur reisliği makamında bir katolik veya bir Yahudi görmek en büyük emelim- dir!,, Madam Roosevelt, amcasının bu fikrine tamamile iştirak ettiğini söyliyerek dini müsamahasızlığın kuvvetli bir düşmanı din hürriye- tinin samimi bir taraftarı olduğu: nu göstermiştir. Madam Roosevelt, Nevyorkun kız mekteplerinin birinde Ameri- ka tarihi ve ingilizce muallimliği vazifesini ifa etmekteydi. Kendi si kocasının cümhur reisliğine in tihap olunduğu gün de mektepte- ki vazifesine devam etmiş ve ders lerini vermiştir. Amerikanın yeni başkadını, modern bir kadındır. Onun için a- cele bir işi oldu mu, hemen tayya- reye atlar, uçar ve müstacel işini süratle görüp döner. Yeni başkadının gençliğe karş: teveccühü büyüktür ve bugün ye - ni bir âlem vücuda getirmiye ça - lıştıklarına kanidir. Bir aralık Amerikada 7 ile 17 yaşları arasında 2 milyon çocuk çalıştırılıyor ve istismar olunuyor» du. İktısadi buhran yüzünden bun ların sayıları düşmüştü, Bu çocuk ların bir kısmı tarlada, ve fabri - kalarda çalışıyor bir kısmı da s0 kak satıcılığı, yahut ayakkabı bo yacılığı yapıyor. Madam Roose - velt çocukların istismarını tahdit edecek kanunlar yapılmasına ta raftardır. Madam Roosevelt, modern bir kadın olmakla beraber, Amerika kadınlarının henüz iktidar mevki- ine yükselecek seviyeye varmadık larını söyler ve “Kadınlar, cüm - İ lerle ingilizler Artık maç yapamıyacaklar, Hinili.er çorap ile oynmyorlar İngiltere hükümeti Hindistan - da müslüman takımlarile İngiliz takımlarının maç yapmasını me - netiniştir bu emrin çıkmasına 8€- bep gayet tuhaf bir hâdise sebep olmuştur: Hindistandaki İngiliz işgal kuv vetleri bir kupa maçı tertip etmiş- lerdir. Bu turnuvanın ismi de Hin distan kupasıdır. Yerli ve ecnebi bütün takımlar bu turnuvaya işti- rak etmişler ve turnuvanın finali- ne İngiliz bahriye takımı ile bir müslüman takımı kalmıştır. Müs- lüman takımının kuvvetinden çe - kinen ve bunu bilhassa bir izzetine fis meselesi telâkki eden İngilizler bu maça ta İngiltereden birinci sr- nıf altı oyuncu getirmişlerdir. Maç günü saha on binlerce kişi ile dolmuş ve herkes neticeyi bü- yük bir merakla beklemeğe baş - lamıştır. Nihayet sıra ile takımlar sahaya çıkmışlar ve taraftarların çılgın tezahüratı ile karşılanmış - lardır. Hintli müslüman takımını teşkil eden oyuncular ayakkabı giymiyerek çorap ile oynamışlar - dı; maç bir İngiliz hakemin idare sinde başlamış ve çok seri cereyan etmiştir. Müslümanlar hemen ilk dakikada hâkimiyeti ele alarak bi İrinci devrede bu adedi kolaylıkla sekize çıkarmışlardır. Bü suretle Hindistan kupası maçında İngiliz ler müthiş bir hezimete uğramış - lar ve müslümanlar kupayı kazan- mışlardır. Bunun üzerine Hindistan valii umumisi bir emir isdar etmiş ve bundan sonra müslüman takımlar la İngiliz takımlarının kaviyyen maç yapmamalarını emretmiştir. Zelzelelerin devamı TOKİO, 13 (A.A.) — Hükümet geçen zelzeleden müteessir olan Aomori, İvate, Nyagi, Parite, Hok kaido masraflarının raporlarını tet kik etmeğe karar vermiştir. TOKİO, 13 (A.A.) — Tokio sis moygrafları, Los Angeles zelzelesi- ni kaydetmişlerdir. Mütehassislar, sarsintıların pek o kadar kuvvetli olmadığı mütaleasındadırlar. Bun- lar, bu sarsımtıların münferit oldu- ğunu ve yeni sarsıntılara intizar e- dilmesi lâzım geleceğini söylemek tedirler, LOS ANGELES, 13 (A.A.) — Dün yarım saat zarfrnda üç kuv - vetli zelzele hissedilmiştir. LOS ANGELES, 13 (A.A.) — Zelzeleler devam etmektedir. Fa - kat şiddeti azdır. Şimdiye kadar bulunmuş olan ölülerin adedi 126 ve hasar miktarı 150 milyon dolar dır. — a Istanbula ait broşör İstanbulun tarihi binaları ile gü zel manzaralarını gösteren broşü- rün resimleri ve yazıları hazırlan- mıştır. Broşürün pek yakında ba - sılmasına başlanacaktır. Broşür, memleketimize gelecek seyyahlara i dağitılacaktır. Bundan başka kart postallar bastırılması da düşünül. İ mektedir. ! hur reisliğine intihap edilebilmek için tecrübelerini arttırmak mec buriyetindedirler. Amerika kadın ları siyasi işlerle alâkadar olmıya başlamaldda isabet (etmişlerdir. Çünkü demokraside erkek ve ka- dım, siyasi işlerle ayni derecede & lâkadar 'olmalıdırlar.,, der. evli olan Vaklile bir rezalete sebep olmuştu. Şimdi dava ederek mirasına konmak istiyor Fransanın bütün dünyaca ta - nınmış başvekili ve hariciye nazı rı M. Aristid Briyan öleli bir sene| oldu. Bu vesileyle bu meşhur dip- lomat, hatırlandı, bilhassa Fran - sada meziyetlerinden uzun uzadı: yıl dönümünde, evvelce siyasi mücadele esnasında her fırsattan istifade ederek ileri sürdükleri ve güya bu suretle onun mevkiini sarsmak, nüfuzunu azalt mak mümkün olacakmış sandıkla rı bir hâdise de gene gazete sütun larına geçti. Ancak, bu sefer Bri - yanın gençliğinde başından ge - çen bu hadiseyi tazeliyen, herhan- gi bir muhalifi değil, bu hadiseyle doğrudan doğruya alâkadar olan ve kendisinin ölümüne kadar en yakın dostu kalan bir kadındır: Madam Nuto... Madam Nutonun Briyanın ve - resesi aleyhine açtığı davadan ev- velce bahsetmiştik, Bu kadın, Bri- yanın gençliğinde tanıştığı bir ka- dındır, Madam Nuto, o zaman ev- liydi. Noter ve ayni zamanda “La Demokrasi dö L'Uest,, gazetesinin muharrirlerinden olan genç Bri - yan, zeki, ince, münevver bir ka - dın olan madam Nutoya karşı kuvvetli bir temayül duymuştu. Genç kadın da onun bu temayülü- ne karşı kayıtsız kalmamış, tanış” mışlar, buluşmuşlar, konuşmuşlar ve sevişmişlerdi. Biribirlerile evlenmelerine, ta- bii kadının evli olması bir mânidi. Bununla beraber, (o evlenmelerine mâni teşkil eden bu bir tarafın ev- liliğini, biribirlerini derinden de - rine sevmelerine mâni saymadılar. Gizli gizli buluzmalarma devam ettiler, Bir müddet için, kimse, bu sevişmenin farkma varmadı. Et »« rafta bir şüphe, bid dedikodu u - yanmadığını görünce, biraz daha cesaretle harekete başladılar. Ar - tık parklarda ve sair umumi yer- lerde de beraber geziyorlar, ihti - mal biraz da bu suretle buluşma- larının sadece bir arkadaşlık ma- hiyetinde olduğu kanaatini husule getirmek istiyorlardı. Lâkin, iş. aksi gitti, Bir akşam, ikisini park- ta, birbirlerine sarılmış bir vazi yette gördüler. Görenler, hemen bunu Ogörmiyenlere yetiştirdiler Ertesi gün bütün Sen Nazer bunu öğrenmişti, Gerek Briyan, gerek sevdiği ka dm, muhitlerinde iyi bir tesir bı - raktıkları, bir çok kişiye kendile rini sevdirdikleri için, önce bu hadisenin örtbas edilmesine müsa ! it bir vaziyet vardı. Evli bir ka - dınla sevişmek, hoş görülmemek- le beraber, ikisinin de şahsiyetle - ri, hadisenin hiç değilse bir defa: ya mahsus olmak üzere, müsama- hayla geçiştirilmesini temin ede - cekti. İki tarafın samimi dostlar: da bunun için uğraşıyorlardı. Halbuki, Briyanm daha o za mandan birçok düşmanı da bulu - ouyordu. Muharriri olduğu gazete de siyasi münakaşa yollu yazıla. yazarak bunlara hücum eden genç Briyana karşı, bu örtbas e dilmek istenilen hâdise, onların e- linde mühim bir kozdu. Boş dur - madılar, işi bir taraftan Okadının kocasına haber verdiler, bir taraf tan da onun gazetesine rakip ga Meşhur Fransız başvek li mütevef'a B: yan Bu Fransız diplomatının | evli bir kadınla ya bahsedildi, Fakat, ölümünün ilk ; muhaliflerinin, | maşukası zetelere aksettirdiler. Neticede, hâ dise, büyüdü, tam manasile bir “şkandal,, şeklini aldı ve mahke « meye düştü. Muhakeme neticesinde, Briyan, seviştiği ve onu parkta kucaklıyarak, “Adabı u - mumiye,, ye muhalif harekette bu- lunduğu kaydile, cezalandırıldı. Diğer taraftan, madam Nutoda, i kocasından, boşandı. İkisi de ayrı ayrı Parise gittiler, Bir müddet biribirlerinden uzak yaşadılar. Fakat, “skandal,, olan hâdise unutulur gibi olunca, gene biribirlerini ziyaretten, (beraber dolaşmaktan çekinmediler. Hat» *1 ta, aradan seneler geçtikten son « ra, ayni apartımanda yerleştiler. Ayni apartımanda, ama ayni dai- rede değil: Ayrı ayrı dairelerde! Hakikaten seviştikleri, sonuna kadar biribirlerine karşı ilk alâka- yı muhafaza ettikleri halde, aca - ba kadının evli olması şeklindeki mâni ortadan kalkınca, neden ey- lenmediler?. Dedikodudan çekin - miş olsalardı, artık biribirlerinin hiç yüzlerini görmemeleri lâzım « dı. Halbuki sade ayni şehirde, ay- ni mahallede, ayni sokakta değil, ayni apartımanda oturuyorlardı! Bu itibarla, niçin evlenmedik - leri belli değildir. Bir çok kişiye | merak olduğu da muhakkak!.. Her neyse, gelelim son hadise « ye, İlk hadisenin tâzelerimesine., Madam Nuto, son günlerde Pariste mahkemeye (müracaatla, Briyanın mirası üzerinde hak id - dia etmiş ve onun mirasçıları o « lan hemşiresi, kadın ve erkek ye » ğenleri aleyhine dava açmıştır. Davacı, kendisinin Briyanımn “Hayat arkadaşı,, olduğunu ileri sürerek, bu sıfatla derhal miras « tan 150,990 frank verilmesini ya- hut bu her sene 18,000 frank verilerek taksite (bağlanıp ödenmesini istiyor. Briyan, varislerine külliyetli bir miras bırakmamıştır. Az, çok nesi varsa, hepsini hemşiresine ve yeğenlerine vasiyet etmiş vasi- yetnamesinde madam Nuton is - mini bile anmamıştır. Dikkate de- ğer bir cihet! Davanm nasıl (o neticeleneceği merakla beklenilmektedir. Neti - cesi ne olursa olsun, “Sen Nazer hadisesi,, denilen hadisenin taze » lenmesine sebep olması, ölen dip- lomatın yaşıyan o rakiplerini her halde memnun ettiği tahmin olun- maktadır!. Edirne matlbuat cemiyeti EDİRNE, 13 (A.A.) — Edirne matbuat müntesipleri milli gazete idarehanesinde toplanarak i Trakya matbuat cemiyeti isminde İ bir cemiyet kurmuş ve yasasını ha İ zırlıyarak bir istida ile Vilâyet ma kamına vermişlerdir. Cemiyet bugünkü toplantısında Kırklareli ve Tekirdağındaki arka daşlarına da cemiyetin kurulduğu nu haber vermeği ve azalık tekli» finde bulunmağı karar altına al « mış ve faaliyete geçmiştir.