| oyan Şikago Sergisindeki Mevsimin son Yenilikler Bir Amerikan mimari tarzı var mı? Amerikanın kendisine mahsus) bir mimari tarzı var mıdır? Ayru-| ba sanat gazetelerinden biri, son hüshalarından birinde bu mevzua ikkate şayan bir mak neş| Tetmiştir. Burada deniliyor ki: Frank Lloyd Wright'in Amerika nın muhtelif istirahat şehirlerinde ğ ere bakılacak sanın Amerikanın kendisi air d 845 hususi bir mimari tarzı Zuma inanacağı geliyor. İ cat bu yapılar bir istisna teş- kil cderler. Bundan başka frank z itiyat araf ederek za- a daha uygur alışan Avrupa in, eski yanlış Manımızın ic bir tarz yaral görülmektedir n çekinme, ikik edilmiş dahili i, plânların tenasü- tanziminde a- Bayet iyi tertibat end bünde mut! henik âranmaz gilerdeki sade - lik her iki tarafta da aynen mev - Suttur. Aradaki rabıta pek âşikâr- dır, Bundan Amerikanın bilhassa, in pa | ile kesif bir hal- ak lüzumunu telif e) decek yegâne çare olan yüksek in- taat meselesinin fevkalâde müşkü lâtını hal ekle meşgul olduğu anlaşılıyor. Amerikada mimarlar | mevkilerini mühendislere terket - mişlerdir, daha doğrusu mimar, Mmimardan O ziyade mühendistir. | üksek inşaat hususunda Avrupa- da bir dereceye kadar bu nok- İai nazar kabul edilmeğe başlan - Muştır. Fransada, Parisin kapıları- tun hemen yanı başında Nevyork Veya Şikagonun yüksek binalarını | tamamen andıran on bir katlı bir tahane yapılmaktadır. Acaba Amerika, istetiğe daha | *iyade ehemi Ru mu hissetti, sa Franarzların #tıkları sanayii tezyiniye sergisi» "in yarattığı yeni üslübu ve bunun | İemşümul tesiratını izzetinefis me | *elesi mi saydı? Her halde Ameri- , haziranda açılacak Şikago ser Sisinde bu sene ihtiyar Avrupadan iç bir şey almaksızın büyük, ge- Miş mimari bir gül vücude getirme İS karar vermiştir. Amerikanın Yüksek binalarının derecelerine Yarmcıya kadar her yerde pekçok | İlandığı dorigue sütunlar bile bu ! Vergide bulunmıyacaktır, Filhakika Şikago sergisindeki ol dukça karışık ve müteferrik olan İşaatın orijinaliyesini inkâr etmi- Ye imkân yoktur. Esasen uzun sür t vermek lüzumu İyecek olan serginin mimari tar | X hususi bir mahiyeti haizdir. Gerçi sergilerde yapılan bina- arın normal bir şehirde yeri ol - ğından bu sergi nümune ma- de sayılamaz. Fakat hatla görülmemiş şekilde birleşmesi, Yeni çesit malzeme ijinal tezyinat ve b Işık tezyinatı faydalı neticeler ilir. Mitekim 1975 Fransız! ıNanılması, Sergisinde bu hal görülmüştür Bu| rikalıların hayatında hâkim birj miyetlidir. ssa yapı * sergiden alman netice o zamana kadar ifade edilmemiş temayülle- rin tezahüründen ibaret kalmış ise de bu temayüller bilâhare bü- yük bir inkişafa mazhar olmuştur. Bu sergide pek iptidai bir şe- kilde tatbik edilmeğe başlanmış olan ışıklı, cilâsız cam ve alomin- yom tatbikatı Şikago Sergisinde pek zenginleşmiş, pek çoğalmış o- larak bulunacaktır. Serginin gayesi fenni takdir ve tebcil etmektir. Fakat bu kolay bir iş değildir. Sergide cephenin bazı yerlerine gönye, perge” iz bir kaç mort yapılmakla an'aneye olan sa dakat gösterildikten mimarın ha- yali serbest kalmıştır. ve- ı -ür- mimarlar kendilerine has olan alâmetleri ka pıda bırakmışlardır. Filhakika bu slâimetler yalnız cenüp cümle ka- pısınm üstüne ve fenle sanayii tem sil eden alominyomdan iki büyük heykelin etrafıma konulmuştur. Şimaldeki esas kapı Müstemle ke Sergisindeki merasim kapısını hatırlatır. Bu kapıda nısıf daire! halinde birleşmiş kalelerden vücu- | da getirilmiştir. Geceleri kırmızı ışı'zlarla aydınlatılacaktır. -Dipte firuzi mavisi renginde ışıklarla do natılaca'r bir çalşılı saat kulesi rin bu tarzda inli- Amerikalıların şid- Iil eden renkleri sev diklerini gi rir. Aşağıda, orta yerde bir çssme, sularını etrafta- vardır. Renk! hap edilmesi detli tezat tes opereti Darülbedayi, dün geceden itiba- ren bu seneki tiyatro mevsiminin son operetini temsil etmeğe başla» mıştır. Büyük İkramiye isimli olan bu eser Celâl Esat ve Yusuf Süru- ri Beyler tarafından yazılmış, Ce- lâl Esat Bey tarafından bestelen- miştir. Darülbedayi bu sene başka o peret oynamayacaktır. Bulgar kooperatif tiyatrosu Sofya Kooperatif Tiyatrosu, on yaşına girmiştir. Bu münasebetle Sofyada tiyatroda merasim yapıl- mıştır. Sofya Kooperatif Tiyatrosu heyeti geçen sene İstanbula da gel miş, burada muhtelif operetler tem sil etmişti, Bulgar artistlerinin san'at kudretleri memleketimizde de takdirle görülmüştü. rol oynıyan elektrik, pek mühim bir mevki işgal edecektir. Elektrik için üç paviyon tahsis edilecek. Bu paviyonlar biribirlerine otuz met- re yüksekliğinde bir köprü ile mer but bulunacaktır. Bu köprünün kamaştırıcı ışıkları ile mavi, gü- müş, altm rötüşlerle kuvvetlenen sarı, kırmızı, beyaz tezyinatı gö- lün sularma akisler yapacaktır. Fakat bunların içinde en ziyade hayreti mucip olan nakliyat ve se- yahat sarayıdır. Bu sarayın çatısı on iki çelik kuleye raptedilmiş tellere asılı ma deni plâkalardandır. Bu asma köp- rüler esasının 100 metre kutrunda mühim bir sahada mimariye ilk de fa tatbik edilişidir. Bu yeni kom- ki kalelerin boyunca fışkırtacak- | tır, İ Serginin idare heyetine tahsis edilen paviyon, kapıdan içeri gi- rilince, aksamı cıvata ile iri ne raptedilmiş geniş pencereli çe- lik bir kütledir. Duvı ri hili amyanttan'ır. yant olmalıkları için e olarak kulla- binezonun faydalarından biri des- teklerin tamamen ortadan kalkma sıdır. Artık ne kemere, ne potrele, ne de direğe hacet kalmıyacak. Si- . İman arme ile elde edilen en cür'et- kârane mesnetler hiç şüphesiz bu dereceye çıkamazlar. Müteharrik iltisak tertibatı öyle bir suretle ya- pılmıştır ki çatınm üstünü teşkil eden plâkalar hararete göre biribi- mılan ıslatılaral! enmiş eski ga | zetelerle mısır saplarının yangına | karşı muhafazası için ayrıca terti- bat alınmamıştır. Bu suretle vü- cuda getirilen halitanm pek iyi olduğu anlaşılmaktadır. bu maddeyi yanmaz bir hale getir mek te zor bir şey değ'ldir. Tezyi- ri kakma alominyom- dandır. Binanm merkezi kısmı be yaz minaya boyanmıştır. Cenah- lar mavidir. Bu mavi kobalt ile kuvve*lendirilmiştir. Hulâsa, gay - ri menkul bir otomovil karozerisi. "Fen Salonu“ akla hayret vere- cek mahiyettedir. Bu salon muaz- klindetir. U nun Gölüne kadar inen sıra halin'leki çiçeklerle bezenmis kül etmiştir. Ge niş dört merdivenle diğer katlara çıkılır, Bunların ortasında gayet *ş bir ara katı vardır. Asıl sa- aların a'ımin eTleze”i veçhile Ame- Esasen | rinin üzerinde kayabilecek ve bi- naenaleyh açılıp kapanabilecek, aralıklaşabilecektir. Bu paviyonun sütunları telsiz antenlerine benzi- | yecektir. İ Görülüyor ki Şikago mimarları yenilik yolunda çok ileri gitmişler- ve eski usullerle geride kalan mes- lektaşlarınım tenkitlerinden kork- mamışlazdır. Hatta hayal, fantazi! sahasında çok ileri gitmiş olmaları | Amerikalıların gençliğini muhafa- za eden bir millet olmaları itibari- le bizi pek hayrete düşürmemiştir. Paris Tezyini Sanayi Sergisinde elektrik kurbağalar, ağaçlar vardı. Şikagoda, reflek- törlerin ziya huzmeleri altında mü teşehhip görünecek çelik yapraklı serviler serginin güzel manzarası- na başka bir revnak, başka bir le- İ tafet verecektir. siman arme o Sergisi mimari şekiller- büyük tenevvü, yeni şe- killer bulmak için sarfedilen takdi- | re şayan gayret, ekserisi bu mu- vaffakiyetli buluşlar itibarile ehem Ecnebi edebiyatı Yeni kitaplar ve Bir iddia Film ve radyo, kitabın yerini tutabilir mi? İngiliz münekkitleri, 1933 sene-! sile neşriyat dünyasına doğan Da- vit Garnett'in Pocahontas'ı ile İn- gilizceye harikülâde hâkimiyeti ile ! bütün İngiliz edebiyat âlemini ken disine bağlıyan Michael arlan'ın “İnsanın faniliği,, isimli eserlerini sevinçle karşılıyor; ve bu yazıcı - ların şimdiye kadar takip edegel - dikleri an'aneleri kırarak kendile- rinden beklenmiyen yeni bir ede bi şekli ortaya attıklarını söylüyor lar, » Gene münekkitlerden biri bugün kü İngiliz şiirini âdeta dikenli ve çalılıklı bir mevzu telâkki ediyor, ve “Bu mevzuun içinde gezinmek istiyen her hangi bir münekkit, korkarım ki, bir kaç çizgi, yara al- madan çıkabilsin,, diyor. 5 Ihtiyar Loit Corc, (Dünya har - bi tarihi) nin ancak üçte birini ya- zabilmiştir; ve bu kısım 250,000 kelime olmasına rağmen vak'a an- cak 1916 senesi başlangıcına ka- dar anlatılmıştır. » Meşhur O İngiliz ediplerinden Forster ortaya endişeli bir haber attı: Fikrince radyo ve sinema ya vaş yavaş bizi okuyuculuktan, din leyici ve görücü şekline döndürü- yormuş. Forster kitapsız bir dün- yayı, gayet açıklı ve teselliye müh taç buluyor; ve kitabın terbiyevi| kıymetinin yerini hiç bir fenni ica dın tutamıyacağı kanaatini besli- yor. “Okumayan, zihni terbiye gör- miyen bir insan fikri teksif kabili- yetini haiz değildir. Halbuki (ki- tap) ım yardımile film ve radyo - dan daha kolaylıkla teksif etmek ilmini öğrenmek mümkündür. Çün kü, meselâ bir sahifayi okurken zihniniz başka şeylerle meşgul ise, yeni baştan okuyabilirsiniz. Film ve radyoda ise eşkâl ve ses akıp gider.,, diyerek bu asır icatlarının ileride terbiyevi bir kıymeti olaca ğına inanamadığını söylüyor, film ve radyonun yardımcı vaziyetinde kaldıkları ve kitaplarla tamamlan dıkları müddetçe işe yarıyacakla « rını ilâve ediyor. İngiliz radyo şirketinin neşret « tiği, (The Listener) dinleyici mec muasında Farster'in iddialarına karşı dünyanın kitapla dolduğu â- deta taşmak derecesine geldiği ve okuyucu kitlesinin de bu vaziyet - ten bıktığı ve kanıksadığı bildiril dikten sonra, okuyucunun kitap ile ancak bazı hususi mevzulara te mas edebileceği bildiriliyor. Mik- rofon ve film ile ise, dinleyici ve görücüye birçok malümat verebil- mek, bu suretle de okuyucuyu da ha fazla istifade ettirmek imkâ - nının her zaman bulunacağı kat - iyetle ifade olunuyor. Acaba doğ- ru mu?.. ibrahim Hoyi Edebiyatımızın mühim hâdisesi Kıymetli şair Faruk Nafizin “Akın,, isimli manzum piyesi ya- zılıp ilk oynandığı zaman İstan - bulda Darülbedayide kazandığı bü yük muvaffakiyetten sonra şimdi ye kadar yurdun her tarafında bir çok defalar temsil edildi, seyirci - lerine heyecan verdi. Gün geçmi - yor ki, Anadolunun her hangi bir şehrinden “Akm,, temsiline ait ve Marinetti Fütürizmin en ileri gelen çeh- i relerinden olan Italyan Şairi M. Marinetti, geçen sene İstanbula gelmiş, alâka ile karşılanmış ve bu rada iki konferans vermişti. M. Ma ni bir haber almış olmıyalım. Bu hal gösteriyor ki, Faruk Nafizin eseri, geçen senedenberi edebi - yatımızın mühim hâdisesidir. Yukarıya koyduğumuz resim, “Akm,,ı Sivasta temsil eden genç leri, sahne kıyafetlerile gösteriyor. Akın, Sivasta üst üste dört gün oy nanmıştır. Atinada na gimtiş ve Atinada konferanslar vermiştir. Atina san'at ve fikir mecmuala- ri İlalyan şairinin ziyaret ve kon- feransları münasebetile edebi cere. yanlar ve fütürizm hakkında neşri. rinetti, geçenlerde de Yunanista- | yatta bulunmaktadırlar,