VAKITın Edebi Tefrikam: W 15; Bir Yastıkta Kocayın.. Yazan : Mediha Münir Nazif Bey yanıma gelmişti. İçimde Nurlu birışık o vardı. Dedim ki: Kulaklarımda Nazif Beyin çelik — Neden beni çocuk yerine ko-| sesi çmlryordu. Gözlerimin önün- yuyorsunuz?. de parlak gözleri duruyordu. — Bu da ne demek hanmnefe - Yarabbi, neden bu derece sa- di?, adete hesret çekiyorum? Neden — Hanrmefendi deyişiniz de bi- | vakit kaybetmeden mes'ut olmak le bir istihza var.. için çirpıniyorum. . . — Estağfirullah... Bir de düşünüyorum. Manevi — İnkâr etmeyiniz, beni çocuk yerine koyuyorsunuz. Benimle, Lâ- mia ile konuşur gibi konuşuyorsu- nuz.. Nazif Bey biraz düşündü, şey- tani şeytani değil, tatlı tatlı gü - lümsedi: — Size doğrusunu söyliyeyim mi, dedi.. Sizde çocuk hali var... genç görünüyorsunuz, ki bu gençliğiniz, çocukluğa varıyor. İnsan size baktığı zaman dinleni- yor. Süküne ihtiyacı olanlar, tıpkı susamışlarla, berrak bir ırmağa dudak uzatmışlar gibi, size dudak mi toplamam, toplıyabilknem İ- gin Montekarlodan uzaklaşmam, İstanbula dönmem lâzım, e rimden uzeklaştı. Onu göremez oldum. tan gördüm, Ben, karanlık bir kö- bir kadın vardı. Bir aile kadını Vazatacakları geliyor. söylemiyeceğim. Yalnız bir şey bi- Ben sözünü kesecektim, kaşla- | liyorumt Kadın güzeldi. Nazif B. rumi çattım; bermutat göğsünü kabartarak yü- rüyordu. Kadın memnun görü- — Rica ederim, hanımefendi, nüyordu. Keyifli geziyorlardı. diye devam etti, böyle çatık dur - maym, derhal ciddileşmeyin, ne o- Tur, biraz iyi yürekli olun.. Ne ya «| payım, size yalan söylemiyorum. soruyorsunuz, bütün samimiye - timle cevap veriyorum. Halbuki, sizi temin ederim, bu yaşıma ka - dar, hiç bir kadın karşısında sa - mimi olmadım ve doğru söyleme - bir gören olsaydı, bizim için de: yorlar?,, der miydi? Acaba ben onun yanında güzle görünüyor muydum? pe di... Sonra Nazif Beyi, bir bam- —.ş lede gönlümden çıkardım. Hayâ- — Diraz dolaşilimi mı. " Delasili trmdan attım. Esasen bir adamm Yaş ,hafif bir yokuş çıkıyor, sonra hafif bir inişten iniyoruz. Etrafı - Hayır, ee eşlere i Hani bazı yemişler vardır. Dal- larmda olgunlaşırlar ve kendilik lerinden düşerler. İstanbula avdet etmek fikri bende olgunlaştı ve bir gün ansı- zın, damdan düşer gibi: — Ben İstanbula gidiyorum! dedim. Bu kararı gayri ihtiyari vermiş- tim, Burada bir tehlike seziyorum ve kaçmak istiyorum. Teyzemle Lâmia şiddetle itiraz ettiler, — Gidemezsin! diye haykırdı. lar. Onlar Mayısa kadar kalacak - lar, Mayısta hep beraber gideriz diyorlar ve isrir ediyorlar. (Devamı var) yapmıyor, gezdiği, gördüğü mem - leketlerden bahsediyor, anlatıyor. Onun gezip dolaştığı yerleri ben göremiyeceğim. Onun için sözleri- ni dikkatle dinliyorum. O da sakin sakin, tatlı tatir anlatıyor. Ben de konuşuyorum. Komuştukça biribirimize yak - Taşıyoruz. Hislerimizi anlıyoruz. zevklerimizi mukayese ediyoruz. Yalnız ben kendimden bahset « miyorum., Bana çocukluğumu sordu. Ha - kat evlendikten sonraki hayatrma dair küçük bir imada bile bulun - mıyor., . enne, bunu sorsa, ka'iyyen| Hukuk talebesi şey İemi eceğimi hissetti, KL: rak e v Güzel bir tasavvurda bulunu- Zaman ne çabuk geçiyor! yor. Büyüklerin heykelleri Göze görünmiyen, ağaçlar ara - dikilecek smda saklı bir otelin çanı bana sa- Hukuk Talebe Birliği Darülfü- ati hatırlattı. nun binası önündeki büyük mey - Nazif Bey ille Manton tarikiyle | dana Türk harsına hizmet eden dönmeği teklif etti. O demir azmi büyük insanların heykellerini dik- ve iradesine rağmen bunu kabul miye karar vermiştir. Bunun için lâzım gelen paranm Talebe Bir * liğinin resmi makamlarla tema - smdan sonra talebe arasından, Ji- selerden ve mekteplerden temini- ne çalışılacaktır. Başta Büyük Gazinin heyke « li dikilecek, bundan sonra Ziya Gökalp merhumun heykeli yaptı- rılacak ve Türk milletine hizmet- leri görülenlerin srra ile heykelle- ri Darülfünun meydanını süsliye » müvazenemi kaybettim. Kendi - Birdenbire Nazif Bey gözle Bir gün onu Rokbründe uzak- şede, bir kız satıcıdan çiçek alı - yordum. Nazif Beyin yanında şık muydı, yoksa değil miydi? Bir şey Acaba, bizi Ferra burnunda “İyi anlaşmışlar, keyifli gezi - Aacaba benim yanımda da böyle göğüs kabartıyor muydu? Bu sual zihnimi bir ok gibi del- Huriye H. Annesi olmadığını iddia ediyor Mütareke senelerinde Ermeni! £ diye İtalyaya götürülen ve geçen-| lerde memleketimize iade edilen Huriye Hanımın annesi olduğu id- diasile Kırklarelinde Deveci dağı köyünde oturan bir hanımın vilâye te bir istida verdiği yazılmıştı. Bu Hanım, Huriyenin kendi kızı oldu ğuna kanaat ettiğini, yalnız kendi sine kızile serbestçe konuşmiya im kân verilmediğini söyliyerek kızı - nın kendisine teslim olunmasını is | tiyordu. Huriye Hanım reşit oldu- ğu için bu hanımın annesi olduğu tahakkuk etse bile, kendisile bir - likte Kırklareline gitmek rizasma taallük eder bir işti. Dün bu meselenin ne suretle hal | ledildiğini öğrenmek üzere Kadr-| köyüne bir arkadaşımızı gönder - dik. İtalyaya gitmezden evel ev - lâtlrk olarak Kadrköyünde Hamza Halit Beyin evinde bulunan Huri ye H., şehrimize döndükten sonra da gene ayni aile nezdinde oturmı ya başlamıştır. Muharririmiz evde Huriye Hımı bulamamış, fakat va» ziyetin henüz halledilmediğini öğ- renmiştir. Evdekilerin anlattıkla - rına göre de Huriye Hanımın anne si olduğunu iddia eden Ayşe H. ev lerine gelmiş, kendisini kabul et- mişler, serbestçe (O konuşmalarına imkân vermişlerdir. Ayşe H. Huriye Hanrma: — Sen benim kızımsmn, haydi gidelim, demiş fakat Huriye Ha- no: Buna: kabele etmiştir. — Sen benim annem değilsin, benim annem yoktur, sözlerile mu Haber aldığımıza göre istida vi- lâyetçe Kadıköy kaymakamlığına havale edilmiştir. Kaymakamlık Huriye Hanıma iddia üzerindeki düşüncesini resmen soracak, Ay - şe Hanrmın annesi olduğu tahak - kuk etse bile annesile gidip gitme: mek hususunda karar vermek ge ne kendisine ait olacaktır. Mahkemede Sekiz gümrük memurunun beraeti İstanbul birinci ceza mahkeme- si, gümrük memurlarından sekiz kişinin muhakemesini dün akşam üzeri bitirmiştir. Dava edilenler, Cemal, Ali Ke - mal, Necati, Vahidettin, Rıza, İb- rahim, Osman Hadi ve Hasan Bey Muhakemelerine (sebep, gümrük anbarında bulunan san - dıklardan birisinin içindeki yün mensucatın dikkatsizlikle çalmma sına sebep oldukları iddiasıdır. Vi lâyet idare heyeti, bu hâdiseyi va- zifede ihmal mahiyetinde görmüş lerdir. muhakeme kararı vermiş, Dünkü celsede, müddeiumumi Nusret Bey, vazifede ihmal suçu sabit olmadığını söylemiş, dava e- dilenlerden hepsinin beraetini iste miştir. Ertuğrul Sait Beyin riyase - tindeki mahkeme heyeti, müzake - re etmiş, neticede beraet kararı ve rildiğini bildirmiştir. Beraet edenler, karar bildirilin- ii açtığı ANKARA, 9 (A.A.) — T.! D. T. Cemiyeti memleketin bü- | tün okur yazarlarmın ortaklık göstereceğini umduğu geniş bir anket açıyor. Bu anket, bugün yazı ve konuşma dilinde kul - lanılan Arapça ve Farsça sözle- re öz Türkçe karşılıklar bulmak İ anketidir. Hangi Arapça ve Farsça söz- j lerin karşılıkları arandığını ce- miyet, ler gün on yirmi söz o- larak liste halinde Ajans vası - tasile bütün gazetelere, radyo vasıtasile de herkese bildire - cektir. j Gazetelerin bu anket hak - kında verilen ve verilecek olan 8 malümatı birinci sayfada bü“ £ yük harflerle göstererek dil ya- j zılarına ayıracakları göze çar - # pan sütunda basmaları ve şu 3 noktalara ehemmiyet vermeleri $ temenni edilmektedir. 3 1 — Cemiyet tarafmdan kar- 8 şılıkları aranmak üzere neşredi- lecek listeler günü gününe ga - zetelerin dil sütununda basıla - 3 caktır. i 2 — Gazeteler bu İisteleri 3 halkın dikkatine çarpacak bir € yolda neşredecek ve herkesin i “ sözlere karşılık bulmasını le vere elinden geldiği kadar çalışac. Vs — M kadeki sözlere kar- £ şılık olarak gelecek teklifler de gene dil sütununda basılacak je bu nüshalardan üçer tane 8 cemiyet merkezine gönderile - çeki. — Gazetenin hacmi bütün ln basmağa yetmediği pm Umumi harpten sonra Japonya“ ya Büyük Okyanusta (3,000.000 murabba mil büyüklüğünde bir sa hanın mandası verilmişti. Bütün bu sahada mutlak bir ha kimiyet sahibi olan Japonya, her sene Milletler cemiyetine bir ra - por vermektedir. Onun hâkim ol - duğu adaların sayısı 1450 kadar - dır. Bunlara Mariannes, Carolines ve Marshal adaları denilmektedir. Bu adaların hepsi de Japonya için son derece kıymetlidir. Çün - kü hepsi de sevkülceyşi o kıymeti haizdir. Ve Asya ile büyük Okya- nusun enginleri arasmdaki bütün muvasala yollarına hâkimdir, Amerikalılara tâbi olan Filip- pin adaları, Japonyaya ait olan a- daların bir tarafmdadır. Ayni a - daların diğer tarafında Havai a - daları ve Amerikalıların buradaki bahri üsleri bulunmaktadır. Japonların hâkim oldukları sa- haya mücavir bir yerde İngiltere- nin Singapurdaki bahri üssü, A - vusturalya, Niyözeland, ve Kana daya giden deniz yolları bulunu - yor. Ve Japonya bütün bu yolla - rın birleştiği yerde duruyor. Çin, Japon harbi o genişlediği ve yayıldığı, diğer devletler de u- zak şark hakkında endişelere düş- tüğü zaman, Japonyanın her tara- fa hâkim mühim bir mevkide bu - yy a pay yy yay Türk Dili Cemiyetinin j Memleketin bütün okur yazarla- rından rica olunan şeyler Japonyanın tehdidi Japonya büyük Okyanosa hâkim! bir vaziyet almıştır anket | takdirde basılmıyan cevaplar da gazete tarafından cemiyet merkezine gönderilecektir. 5 — Gazetelerin bütün yazı- crları bu karşılıklardan beğen - diklerini yazılarında da kulla - narak yerleştirmeğe ve yayma- ga çalışacaklardır. Memleketin bütün okur ya » £ zarından da şunlar rica edil- $ mektedir: i 1 — Gazetelerde çıkacak, | ajanslar ve radyolarla bildirile- cek olan Arapça ve Farsça ei li limelere düşündükleri, i dikleri öz Türkçe (karşılı! teklif olarak yazılmalıdır. İ 2 — Bu karşılıkların bir su- retini doğrudan doğruya An- karada T. D. T. cemiyeti mer « kezine göndermek ve bir sureti- ni de bulunduğu yerdeki gaze » teye bildirmek, 3 — Mümkün olduğu kadar teklif ettiği karşılıklar cümle i- & © çinde kullanılışmı gösterir Ör » | nekler de vermek. Dil anketi işinde Türk dili tetkik cemiyeti olanca gayretile matbuata klavuzluk etmeğe ça lışacağı gibi, devlet teşkilâtı, — en Hem Ana - olu ajansı, İstanbul ve radyoları da bu işe Verinin gelen her yardımı yapacaklar - dır. Matbuatın ve bütün okur yazarların da dilimizin yaban - cı sözlerden temizlenme ve öz“ leşmesi yolunda büyük bir adım Japonya, bu adalara 2,100,000 isterlin harcetmiş (bulunuyor. Bu | meblâğın 110,000 isterlini liman inşaatına barcolunmuştur. p Japonya, büyük harp il ğ nin bu sularda hareketi için her. türlü tedbiri almıştır. | Japonya bu adaların mand nı derhute ettiği zaman yerli alasiğ liyi askerliğe almamayı, tahkimat inşa etmemeyi, babri üsler vücuda getirmemeyi taahhüt etmişti, J Halbuki bütün bu adalar askeri bir idareye tâbidir. Geçen kânunu evvel içtimamda mandalar komis- yonu Japon murahhasına mühim sualler sormus, fakat murahhas cs vap vermemişti. Bilhassa bahri üsler inşası hakkındaki suale ce - vap vermekten kaçınmıştı. © Nihayet Japonya, bu adalarışl bulunduğu sahayı, deniz manev * | F raları için seçmiş bulunuyor. Çi kü bu havali deniz tecrübeleri içim çok tehlikeli olmakla beraber bur rada vukubulacak “her (hareketi gizli tutmıya imkân vardır. 1 Japon hükümeti, İngiliz ve merikan donanmalarının bu sula» | rı ziyaret etmelerine müsaade ) mek istememiştir. Bunun sebebi bütün bu adala rın tahkim ve en asri vesaitle teç hiz edilmiş olmalarıdır. Bu suretle Japonya Büyük Ok «' İ yanusta hâkim bir vaziyet