3 Ekim 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

3 Ekim 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- VAKİ a RE T NE mas yy KAAN “il Iş adam Nahit Emin Bey harpte day ticaretinden bir kazanmış bu mayayi etmeyerek harpten satları da kaybe zenğin o'muştu. © bir kaç evi olduğu “gi burada bir kaç d e üçte büyük apartımanı V kadar zenğin olan büü bir küçük kusuru vardi: 5 çolâktı. Vaktile bir kai ARA AAA AK ya NA Ti Sinemada Selma hanım dört buçukta si- nemaya girdi. Ortalık hemen hemen pek tenha idi. Bir kena- ra oturdu. Yarım Saat kadar bekledi, Film başladığı zaman bile salon pek 47 dolmuştu. Selma hanım filmden pek hoş- lanmamıştı. O Az kaldı yarısında bırakıp çıkacaktı. Fakat dizine bir başka dizin dokunduğunu Yanına birisinin geldiğini duy- s7 e Acaba bu erkek miydi? Karanlıkta küçük bir dikkat sağında oturanın bir er- kek olduğunu Selma hanıma an- lattı ve sevindirdi, Çünkü Selma hanım gönül eylendirmiye fazlaca düşkün bir hanımdı. Bu diz temasının bir maksad: mahsusa istinat ettiğine şüphe etmemekle beraber tekrar edil- mesi için beklemesi boşuna git- ti. Beş dakika, on beş dakika, yirmi dakika, yirmi beş dakika gitti. Biraz sağına mey- letti. Bir iki defa başını çevire rek karanlıkta nazarı dikkati celbetmiye çalıştı. Nafile... Bu genç, çok genç bir adam- dı. Hatta Selma hanım onu o kadar genç görüyordu ki hiçbir ümide düşmemek icap ettiğini bile takdir edecekti. Fakat tam bütün ümitlerini kaybedeceği bir rada onun da kendisine baktığını sezdi, başını çevirerek: güldü. O da güldü, o zaman bir az daha sağa meyil etmekte mahzur ve aralarındâ hafif bir mubavere başladı: — Filmi beğendiniz mi? — Hayır, siz? — Ben de beğenmedim. — Isminiz nedir? — Selma, ya sizin? O zaman genç adam biraz durdu. Kemal iftihar ve gururla: — Benim ismimi siz işitmedi- niz mi hiç? Bana çapkın Mah- mut derler. Her kes bilir. O zaman Selma Hanım bir- denbire ürperdi, titredi. Çapkın Mahmut ba... Demek ki bu adam ismi çıkacak kadar çapkındı. Kim bilir ne kadar kadınla ta- tışmıştı. Öyle iken kendisini de beğeniyordu. Fakat aceba ay- dınlığa çıktıkları zaman da be- ğenecek mi idi ? Selma Hanımın endişesi, derdi bu idi!.. Vakıa Selma Hanım, kendisi- nin çok güzel olduğuna kanidi, vakıa aynaya şöyle uzaktan bak- tığı zaman kendisini çok beğe nir, bele endamına hiç bir ku» sur bulamazdı ama kusursuz İn- san olur mu ? Onun da bir iki küçük noksanı vardı. Her gölün dikeni olduğu gibi. Film bitti, Lambalar yandı. Genç ve güzel delikanlı eğilerek a Hanıma baktı. Güldü: — Bitti, çıkalım mı? Selma hanım sevinerek: FE Çıkalım efendim... Dedi, Beraber sinemadan çi” kıyorlardı. Fakat tam kapıda iki iri adam gelerek Mahmut Beyi kolundan yakaladılar. Kargatu- lamba ederek bir otomobile attılar. Bu iki adama temiz pak giyin- Esi İS) Zİ J — Hayvarları telebbü ettim! l — Denizleri tetkik ettim miş bir efendi nezaret ediyordu. Genç muhalefet etmek istediği zaman bu efendi: — Şemsi, Oğlum, inadetme.. Eve gideceksin |. diyordu. Otomobil uzaklaştı, Selma hanım şaşırıp kaldı. İhti- yarca adama yaklaşarak : — Affedersiniz efendim, bu zavallı delikanlıyi nereye götü- rüyorlar.. Ihtiyar adam içini çekti: — O benim evlâdımdır, ma- atteessüf iki senedenberi aklın- da zafiyet var. Bakırköyünde — Ağabey ben sâna bir şey söyleyim mi? Ben yalan söyli zaman evlenemem .. s Şen evlenmemeye tımarhanede idi, kaçmış. Bura- da rast geldim, peşini takıp et- tim. Sinemaya girdiğini görünce bekledim . — Ismi Mahmut değilmi? — Hayir, Şemsidir. Ama ken- disini bazen sadrazam Fuat Pş. zanneder, bazan da çapkın Mah- mut der, Selma H. oradan koşarcasına ayrıldı, Fakat bir gezinonun önünden (geçerken yanındaki aynaya baktı ve o zaman ken» disinin 55 yaşında ve çopur olduğunu hatırladı. M——. yemin mi ettin a kızım! Busene Yazı Nasıl Geçirdim! — Tabiatı tetkik ettim! borç ve zenginlik Salim B. gırtlağa kadar borç içinde, son derece müsrif ve son derece kovarda bir adamdı. Bir gün eski dostlarından biri ona nasihat ettiz — Azizim, bu israftan vazgeç, borçlarını öde, insan gibi yaşa.. — Borçlarımı ödeyim mi? Ya- bu alaymı ediyorsun? Buna im- kân — ge — Peki ama a birader, bor. ödemek gene insanın "ayl menfaati demektir. Meşhur bir darbımesel var: “Borcunu ödiyen zengin olur. ,, gk Evet, doğru. Fakat ben zengin olmak niyetinde değilim. iyen bir erkekle hiç bir mişti, gi Maamafih Nahit Bey hanımla izdivaç edince bü kin getireceği parayla çil imkânı olmadığını gördü, mülk denilen şey, nihayeti nın faizinden bir az ağ getiriyordu. Ayda eline lira geçen bir adam kadın yüzünden her ay lira sarfına mecbur s yapar? Belki bir çok ki şaşırır kalırdı ama i şaşırmadı. Hemen bir tirikotaj $i açtı, Binlerce Çorap, r kadın yelekleri, kazaklar Yüzlerce amele y Binlerce lira kazanmaya bü ve bir az oh dedi. iğ iki yöz lira masrafa lirdi. Ancak yanında çalı cimriliğinden biraz yorlardı. Ne dereceye hakları var? Orasf r gil. Yalnız amelesiridöğ İkİ” kın kız bu bahsi ko biri kendisinden daha arkadaşına sordu. vg — Samiye, Nahit Bey” çok basis midir? — Bilmem, yalnız. bildiş şey varsa sağ eli sakal çantasını da pantolon cebine kor. — Neden? — Çıkaramasın diye “e. kel Dil yarışı Iki biseli ağa beylerinin. vetinden bahsediyorlar Biri dedi kis — Ağa beyimin ösl çıkamaz. Bir gün ne yormusun ? Bilârdo oymiyei Birdenbire kızıverdi. Sağ bir fil dişi yuvarlağı sol & ötekini aldı, Iki yuvi birine basarak sıktı, İkİ tuz gibi yere döküldü. Öteki liseli ağzını açtı” Senin anlattığın biç $i değil, Benim ağabeyim yolda kudurup ona buna 8 bir öküzün bacağımı bir bacağını da sol elile ya Ikisini sıkıştırdı. Öküzüm” ne oldu biliyorn yi pastırma oluverdi. Açık Rom Güzel Nadire bir yordu Yanına yak arkadaşı Şükrü . görünce hayretle sordüi — Bu romanım Nadire? Aşkolsun,. Bunu?

Bu sayıdan diğer sayfalar: