— Dabi Vakıa Nigâr Hanımın böyle bir düşmesine hiç bir sebep . Ahsen Beyin avcı arkadaş. | tarafından vurulduğunu ispat idecek bir delil mi elde edilmiş. 1? Hayır.. Öyle olmakla beraber Nigâr fikrinde ısrar ediyordu , "Fakat hanımının bu iddiasma İzmetçisi iştirak etmiyor, onu a ddüde düşürecek şeyler söylü- Kdu., — Peki ama Ahsen Beyin ta- ları ve beraber ava gittiği bstları tarafından vüruldüğu ne | n!. Düşmanları değil de dost | Yurmuştur, diyorsunuz., Böy- şey olur mu?, — Ahsenin düşmanı ha... Ah- nin düşmanı yoktu ki. — Siz öyle mi sanıyorsunuz?. ba bir tane bile düşmanı yok hu idi sanırdınız? Acaba... düşü- in bir kere bakalım.. — Kim bu... Kimmiş onun düş- “Nigâr Hanrmefendi eve gelince kendisine söylersiniz ki ben kendi sile eylenmiye kat'iyyen karar vermştim.. Biliyorum ki onun baş- ka bir nişanlısı var. Adı da Ah- | sen Beydir.. Bunu öğrendim.. Bir daha evine ayak basmıyacağım.,, Bunları söyledikten sonra beni dinlemedi.. Bir kelime ne söyledi, divenleri uçuyormuş gibi indi . . Kapıdan yıldırım gibi çıktı.. San- ki hani kendini denize atmıya gi- den adamlar gibi.. Kudurdu ves- selâm.. Ben şaşırdım, kaldım. Ba- na kalırsa Feyzi Bey, Ahsen Be- yin ava gideceğini muhakkak öğ- rendi ve ona sırtından bir kurşun attı... — Sus, sus... Aman ne müzevir şeysin, söyleme böyle şeyler birisi duyarsa... — Peki amma hanımefendici- ğim, neden susacakmışım, bu si- nı,. Söyle bakayım.. — Hayır, hiç bir şey bilmiyo - ki söyliyeyim., ” — Ağzının içinde geveleme . ... biliyorsan söyle... Adamı şüp- e bırakacak bir tavur alıp sonra olmaz.. Maamafih sanki n Ahsenin dostlarını düşmanları iyi mi biliyorsun?, — Hayır, sizden iyi bilmem am dan hiç hoşlanmıyan ada- öldürmek istiyenin kim ben de sizin kadar va — Hangi adam?. Ben de bu a- biliyor mu imişim?. “Elbet bilirsiniz... Bu adam E Feya Bey X Sön dın mr?. Öyle temiz, asil, > adam katil olabilir mi?. Ya m çıldırmışsın, ya o deli olmal ti katil olabilsin. — Çıldırmadığı ne malüm. Eğer son defa geldiği zaman gör- diniz şaşar kalırdınız. Sapsarı niş, dişleri gıcırdıyor, âdeta İz: köpürüyordu.. Bana dedi ki: İki Gü bundan ?. — Aman, bana ne olur mu?. Bir de istintak diye, isticvap diye kapı kapı sürükleneyim mi?. On- dan sonra da herkes eğer Feyzi Beyin üstüne Ahsen Beyle nişan- lanmasaydım bu felâket - olmıya- caktı diye ağızdan ağza bin türlü dedikodu çıkaracaklar.. o Sanki Akben Beyin Hlüneline sölenıieb- vi gibi bana lânet okuyacak- — Evet, burası doğru.. — Onun için çeneni tut.. Kim- seye bir şey söyleme, anladın mı? — Amma hanımefendi, bunu benim söylememe lüzum yok ki... Herkes benim bildiğimi bilmez mi sanıyorsunuz ?. — Aman, çok sölüyorsun de- dim ya... Artık ben Feyzi, falan tanımıyorum. Böyle bir haltetmiş se çeksin belâşını bana ne?. ke Tabii size ne?. Siz yapmadı- nız ya, amma herkes sizin aşkınız i dan olduğunu söyeliye, ülüşlü Arsen Lüpenin yeni bir macerası — 62 Yazan : Metis Löplan- Türkçeye çevicen : fa Sn Valteks bana bir anahtar “Marki, dedi, bunu ya- in e götürüp vereceğim,, de » Karip bir merakla bu anah- ii kaybettim. Bir ay nıştz, «(eksi polis takibe baş - e enün İri Pol olduğunu Raul sordu: p Ti Neye gidip, markiyi bulma- — Onun babam etle e , > Her şeyden evvel, ya « görüp, gizli çekmecenin cudiyeti olup olmadığını bil - ve kanaat getirmeliydim. O markinin evinin etrafında | kinin benim de babam olduğunu dolaşmıya başladım. & Adetlerini öğrendim. Kurvili ve hatta seni de biliyordum Raul. Ve cebimde anahtar da vardı. Fakat bir türlü cesaret edemiyordum. Bu gibi ha- reketler tabiatime o kadar muha lif idi ki... Bununla beraber, bir gün, gene evin etrafında dolaşır- ken, Valteks'in oradan çıktığını görüp £ bir kenara saklandım. Bi raz sonra, evin önünde bir otomo bil durdu, içinden tıpkı bana ben zer bir kız indi. Hakikaten bu kız bana çok benziyordu. Derhal an- nemin Dovil'de gördüğünü söyle- diği kız aklıma geldi. Bu kız her halde o olacaktı. Bu benimle ayni babadan olan kız kardeşin, Mar- ne söyletti.. Çabucak gitti. Mer- | bu aşk rakibi olan Feyzi Bey mi vurdu ? — Sus diyorum, beni râhat bı- rak... Haydi git işine, ben dışarı İ çıkacağım... » # * Vakra Nigâr Hanım bu karan- hemen kendini sokağa attı. Fakat caddeye kadar çıktığı halde gö- zünün önüne hep Ahsen Beyin Feyzi Bey tarafından öldürülmüş olması, bu yüzden kendisinin mahkeme mahkeme şürüklenme- si, âlemin diline destan olması geliyordu., Bunları unutmak, bir a2 vunup teselli bulmak için arkadaş- larından birinin evine gitti. (Bu hanım, Şişlide oturuyordu « Halim Bey isminde bir bahriye binbaşi- sm zevcesi Nazlı Hanım der zin kabahatiniz değil ki.. Size ne lerdi, Otuz beş, kırk yaşında, fa- | kat kendini 25 yaşmdan fazla gös İ terememeye ahtetmiş görünüyor- du... Aralarmdaki muhavere tabii j şuna buna, bilhassa giyinmiye, ' tuvalete, son modalara aitti. Fa- İ kat Nazlı Hanım birdenbire Ah- | sen Beyin başina gelen kazayı gazetelerde okuduğumu söleyince lâkırdı ister istemez Nigârı meş- gul eden mevâua intikal etti. Nazlı Hanım merak içinde, hâ- disenin nasıl ve niçin oldluğunu, katilin bulunup, bulunmadığını sordu. Nigâr bütün bu suallere kısaca “bilmiyorum, ben de sizin kader biliyorum,, diyerek cevap verdi.. Nihayet hâdiseyi nasıl izah ede- ceğini de bilmediğini ilâve ede- rek kapamak istedi. Fakat Nazlı Hanım son derece alâkadar oldu- ğu bu meselede Nigâr: tahriş ©- den bütün fikrileri sanki hizmetçi kadından öğrenmiş gibi tekrar ediyor ve diyordu ki: — Avcılar arasında kaza oldu- ğu hiç vaki değil miş.. Ben bizim İ Beye sordum da öğrendim. İ | (Devamı var) isbat etmiyor muydu?. & Nihayet ayni akşam, Markinin yazıhanesi ne girip gizli çekmede annemin resmini buldum. Üst tarafını bili- yorsun! Raul itiraz etti: — Peki, bu kızın Antonin ol - duğunu sana kim söyledi, — Bizzat sen. — Ben mi? — Evet, o gece sen beni Anto- nin diye çağırmıştın. Ve onun yanlışlıkla senin kapını çaldığını da gene sen anlattın. Onunla be- ni un, — Fakat ne diye bunu bana söylemedin. Bütün mesele bu! Klara güldü: — Bütün mesele bu, evet. Se - ni, benim hareketimi bir başkası - nın yaptığına inandırmak için ga yet tabii değil miydi? Seni bir da ha göreceğimi zannetmiyordum. — Peki ama sonradan gördün. Niçin o zaman Antoninin başka, senin başka olduğunu söyleme - e SEksPeR Gayrı müttefiklerin yeni turnuvası Bu sene müttefik futbol ku- müttefik kulüpler arasında fazla bir canlılık göze çarpıyor. Hatta bunlardan bir kısmı Taksim sta- dında bile kendi aralarında maç> lar yapıyor. Otakçılar, Arnavutköy, Çukur lık düşüncelerden kurtulmak için | bostan sahalarında da her cuma | gayri müttefikler çarpışıyor Şim- İ di bunların hepsinden mühimi bu önümüzdeki cumadan itiba- İ ren Çukur bostanda başlıyor. Malüm olduğu üzere bundan üç dört ay kadar evvel İstanbuldaki gayri müttefiklerin ileri gelen: lerinden on altı kulüp Çukürbos- tanda turnuva maç'arı yapmış” lar ve bu on altı kulüp arasında Karagümrüklüler turnuva şam- piyonluğunu kazanmışlardı. Bu defa gene gayri müttefiklerin en ileri gelenlerinden 18 kulüp ay- nı sabada yeni bir turnuvaya başlıyorlar ki bu turnuvaya gi- ren kulüpler arasında geçenki turnuvaya giremiyen yepyeni ve çok kuvvetli kulüpler vardır. Bilhassa bu cuma başlıyacak olan yeni turnuvaya girecek ku- lüpler içinde Arnavutköylülerin, Kurtu'uşluların, o Peralıların ve İtalyanların bulunması bu maç- ların ehemmiyetini çok arttırmak- tadır. Geçen seferki, on altı kulüp maçlarında şampiyonluğu kaza- nan Karagümrüklüler bakalım bu dela birçok kuvvetli kulüp'er karşısında ne yapacaklardır? Ka- ragümrüklülerin geçende Bey- kozlular, Fenerbahçeliler ve Pe- ralılarla berabere kalmaları da ki kendileri futbol âleminde asla ibmal edilecek bir kuvvet değildir. Fakat bu sefer in Perahılardan başka bir de Italyanlar vardır. Bu bü- yük turnuvanm De netice vere- ceği tabii şimdiden kestirilemez ise de 18 gayrı müttefik kulüp içinde elene elene sona kalacak- ların Peralılar, Italyanlar ve Ka- ragümrüklüler olacağı tahmin edilebilir. Bununla beraber bu on sekiz kulübün hepsi de bu din? Klara kıpkırmızı olarak itiraf etti: — Hakkın var. Fakat seni i - kinci defa mavi gazinoda görmüş“ tüm. Orada benim hayatımı kur- tardın. Hem polisten, hem de Val teksten kurtardın ve.. — Ve?l., — Ve seni seviyordum... — Beni sevmekliğin buna mâ- ni olmamalıydı. — Bilâkis. — Evet. Derhal kıs! Öyle hissetmiştim ki, daha doğru su öyle hissettiğimi hissetmiştim ki, benden evvel Antonin senin hoşuna gitmişti ve sen, beni o zannederek seviyördün. Yani be ni düşündüğün zaman, asıl senin aklında o vardı. — “Vilâyetinden yeni gelmiş mahçup, mü- tereddit kız,, demiyor muydun? |. T löpleri aresında futbol mevsimi biraz souk geçtiği ba'de gayri | m bu turnuvaya birinci gelmek ve şampiyon 0'mak için giriyorlar. Eğer ku kulüplerden herhangi birisi bir tali neticesinde Peralı- ları İtalyanları veya Karagüm- rüklüleri mağlöp edecek olurlar- sa işte o zaman İurnuvanın, bü" tün şekli değişir, iş bambaşka olur, Turruvaya girecek kulüpler şunlardıf: ) Ha'ıcoğlu, Altayspor, Kurtu- İuş, Edirnekapı * Mimarsinan, As- rispor, Kan'ıca, Necmiistikbal, Türkspor, Moda, Rumelihisarı, Pera, Kuruçeşme, o Bulgarlar, Heybeliada, Italyanlar, o Arna- vutköy. Türk eskırimcileri Istanbul, 2 (A.A) — Türkiye * eskrim federasyonundan tebliğ edilmiştir: 14 Teşrinievvel 932 de Izmirde başlıyacak Türkiye es- krim birircilik müsabakalarına girmek bakkıvı haiz bulunan aşayıda isimleri yazılı olan hanım ve beylerin federesyona müra» caatları: Suat, Nerm'n Hanımlar: Nihat, Enver, Lhami, Fuat, Halim, Rıza, Adil, Nihat, Orhan, Cihat, Mustafe, Kâmil, Rıdvan Sala, Nüzhet, Muammer, Cevat, E&rem beyler. Istanbul, 2 (A.A) r- Türkiye eskrim federasyonundan tebliğ edilmiştir. İstanbul, İzmir, Anka ta mıntakalarma mensöp müba- riz'erin işÜrakile İzmirde (futbol birincilik müsabakalarile birlik- ie. 14 Teşrinievvel 932 Cuma günü Türkiye estrim birincilik müsabakalarına başlanacaktır. Müsabakalar İzmir Halkevi salonunda icra edilecektir. 1— Hacımlar arasında, flore müsabakası, 2— Mili kılıç takiğğğle Istan- bul 932 kılıç takımı arasında wüsabaka, 3— Ferdi iç müsabakası (13 mübariz iştirak edecektir.) 4— Ferdi epe müsabakası (6 mübariz işlirak edecektir.) 5— Ferdi flore müsabakesı (6 mübariz iştirak edecektir.) Müsabakaların sureti içrrs haklundaki program İzmirde ây- nca ilân edilecektir. N li İmami 2 Mei çe İç a — İşte sen bende de, bakışımda, gü- lüşümde onun hayalini arıyordun. Halbuki ben, tabiaten biraz vah « şi, haris bir kadınım. Lâkino, | saf, hşyata yeni atılmış.. İşte bus nun için ben, sana kakikati söyle W medim, yanlışlığını meydana vür | madım, Seni arzuladığın kadınla, kendine esir ettiğin kadının aras sında bıraktım. Meselâ bak, Vek nik şatosunda Antoninin odasına girdiğin geceyi hatırlıyor musun? Onun yatağına sokulmıya cesaret edememiştin. Gayri, ihtiyari ola » rak, ona, bu “vilâyetten yeni gels 1 miş, saf, mahcup kıza,, hürmet et mişsin. Halbuki gazinodaki hadi- se gecesi İse, ayni gayri ihtyari hisle beni hemen kollarına alıver- din. Bununla beraber, senin için Klara ile Antonin ayni kimse idi ler. Raul itiraz etmedi, Düşünce” © Ki düşünceli h