25 Eylül 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9

25 Eylül 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kendini bi idiğinden beri M. Gıyas Bey, elli beşlik, uzun- N boylu, zaif bir adam... Beş ki- bir aile babası.. Tip ve sima bir akşamcı siması.. |, Çok şeyler söylemek istediği e, bunları bir araya derleyip rak söyleyemiyen bir za - | Vallı... Bakınız bu adam içki ve Mrhoşluk hakkında neler söylü- — Rakıyı niçin içtiğimi, sar- luktan ne beklediğimi anlat. Nak pek dolambaçlı, pek güç bir ledir. Zaten onu size iyice ve | kmamile anlatmıya kalksam da mlatamam ki! İçiyorum işte, ak; m oldu mu, içmeden bir türlü pamıyorum.. — Ondan her halde bir tad du- 'orsunuz ki içiyorsunuz! — Bilmem ki... Ne diyeyim?.. Doğrusunu isterseniz rakıdan bir | X duyuyor muyum, duymıyor | Nuyum pek farkında ( değilim! |Sünkü efendim, akşamcılık artık Mizlerde sıgara tiryakiliği gibi bir ty olmuş! Siz ve herkes sıgara" m ne tad duyuyorsanız biz de ları rakıdan ancak o tadı biliyoruz ki buna tad denir Mi, denmez mi artık siz kestirin! ie Fakat efendim, söze başlar- n siz bu meselenin anlatılması- pek güç olacağını söylemişti- bu kadar güç © bir işi şimdi tuttunuz, kısaca İasip attınız. Bu, oldu mu ya?. — Anlatılması pek güç, pek do baçlı dediğim mesele başka... ten demin de dediğim gibi onu © ve tamamile anlatmıya kalk da anlatamam ki. Malüma “endim, bugün âdeta bir sigara “bi ve bir sigara yerine liğimiz bu zıkkımdan ar- İk bla “bir! gey; Bekle- i imiz, ondan bir şeyler umdu - muz yok! Hattâ diyebilirim ki e, bugün bir bardak turunç ve- MA kızılcık şerbetinden içime bir *ahlık, kalbime bir rahatlık, zih- ime bir açıklık beklerim de ra- an bunların zerresini - bekle- Nem, Zira, rakı ile sinirler, beyin hı vücut o kadar ünsiyet peyda- ki » o kadar kardeş “olmuşlar — “içtiğim zaman ne kadar. içer- a içeyim sinirlerim olsun, bey- Mim olsun, tekmil vücudum olsun, ısın bile demiyorlar.. Me- ki pek fazla içmeli, yani üç dirhemi falan bulmalıyım ki imde bir başkalık hissede- Buna da tabii, bu zamanda müsait, ne vücut, ne İş yz m e Mişi,, Mz Mademki rakıdan bir tad, zevk duymuyorsunu. Şu halde z| >> Ha! Gördünüz mü, işte şim- bam telime bastnız! İşte şimdi lak pek dolambaçlı, . pek vlan meseleye dokundunuz!. de arzetmiştim, bendeniz Yâ bunu meyhanelerde içerim. a, meyhane demek akşam- randevu yeri (o demektir. ir mağruren söyliye- | yi (Fışkı fışkıyı nerede bu- i Wi, 2bakhanede!) dedikleri gi- ey. de akşamcılar daima birbi- Si, kafa denklerimizi, candan mızı, dert - Niçin içerler ? Rakıyı niçin içerler, sarhoşluktan ne beklerler ? rakı içtiği halde bundan hiç bir zevk duyamıyan adam !— Mesele gayet güz; ve dolambaçlı imiş! Ah o meze kokuları ah / ll birbirimizin dillerinden anlayan- ları daima muayyen vakitte mey- hanelerde buluruz. Meyhaneler bizim için âdeta birer mahalle kahvesidir.. Akşam olup da işten çıktık mıydı derhal oraya koşar, karşılıklı çenekavaflığına başla- riz ve işte bizim rakıdan bekledi- gimiz, umduğumuz bütün tatlar, zevkler meyhanedeki bu karşılık- lı çenekavaflığındadır . , Eğer biz akşamcılar ittifak edip te meyha- nede buluşacağımıza, akşamları bir kahvede büluşsak o zaman rakıyı da bırakırız, şarabı da, hep sini de! — Öyle yapın siz de, aranızda konuşup görüşün, meybane yeri- ne akşamları bir kahvede bulu- şun! — İyi amma efendim, bu işe bizden evvel kahveciler başlama- lı, bizleri meyhane köşesinden akşamları kahvelere çekmek için kahvenin, çayın, gazozun yanı si ra pilâki, piyaz, ciğer, balık gibi mezeler getirmeli.. Saat altı, altı buçuk olunca kahvelerin kapısın- dan sokağa doğru sıcacık köfte, sucuk, balık kokuları fışkırmalı ! Yorgun, argın işten çıktıktan son- ra “Aman sıcak bir şey!,, diye zil çalan mideler kahvelerin önün- ! bak ve çatal tıkırdıları, i karşılıklı çenekavafirklarıdır. ki ' şimdi hâlâ, kaç senedir bizi oraya ! çekiyor. ,den geçerken bize stop kumanda- sını vermelif, © © i Görüyorsunuz, mesele ne kadar dolambaçlı ve anlatılması güç bir mesele! Vakıa rakıdan tad duya- maz bir hale geldik, fakat meyha- nenin o canım meze kokuları, ta- oradaki — Kaç senedir içersiniz?, — Ne bileyim ben! Kendimi bildim bileli içerim işte! — Eskiden, yani buna yeni baş- ladığımız zaman da bundan bir zevk duymaz değildiniz ya! — Adam sende yeni başladı- ğum zamanlar üç beş sene kadar bir bal ayları devri geçirdik, on- dan sonra içtikçe mangafa olduk, içtikçe mangafa olduk, nihayet iş- te bu hale geldik! Eşek hoşaftan ine anlıyorsa biz de şimdi rakıdan onu anlıyoruz! Osman Cemal ARARLAR ATL A lll LU İ Ehliyetnamesiz kalfalar Bazı kalfaların şebir içindeki inşaatta gizlice çalıştıkları anla- şılmış, bunlar yakalanarak ceza kesilmiştir. Bu gibi ehliyetname siz kalfalara iş verilmemesi için yapı sahiplerine ve mühendislere emirler verilmesi belediyece şu- belere bildirilmiştir. Etfaiyenin yıldönümü! Etfaiyenin 10 nuncu yıldönü- mü münasebetile bugün saat 16 da Fatihte bir merasim yapıla» caktır. Merasime vilâyet, bele- diye erkânı ile şebir meclisi, fırka azaları ve birçok kimseler davet. edilmislerdir.... Feyzi B. Ellisinden sonra yeniden dişi çı- kan bir zat Bugünlerde Ankarada memur bulunan sabık Kadıköy telgraf memuru Feyzi B. elli yaşını geç- kin olduğu halde yeniden diş sahibi olmak saadetini görmüş- tör, Feyzi Beyin düşen dişleri yerine, tıpkı küçük çocuklarda olduğu gibi, yenileri gelmiye başlamıştır. Diş doktorları bunu o kadar fevkalâde bir hadise telâkki ediyorlar ki Feyzi Beyle büyük Avrupa ve Amerika lâ- boratuvarlarının muhakkak alâ- kadar olacaklarını bildirmekte- dirler. Garibi şu ki Feyzi B. için içe- rek sarboş olmak imkânı da gö- rülmemiştir. Şimdiye kadar ar- kadaşlarının israrile he kadar içmişse Feyzi B, asla sarhoş ol- mamış, kendini kaybetmemiştir. Bilâkis bu zat -ki kalem sahibi olduğu da bize bildiriliyor. bü- tün yazdıklarını ve sünuhatını ancak biraz sarhoş olduktan sonra yazmaktadır. Feci bir kaza 2 kişi yaralı, 2 hay- van da ölü Dün akşam Hüseyincik köyü altında feci bir otomobil kazası olmuş iki bayvanın ölümü ve iki kişinin de yaralanmasile ne- ticelenmiştir. Tahkikatımıza göre hadise şöyle. olmuştur: Şoför Resülün * idaresindeki kamyon dün akşam Hüseyincik köyü altından geçerken Buzhane köyüne gitmekte olan Ibrahim ve Muharremin yük arabasına çar- parak arabayı alına almışlır. Araba parçalanmış, atlar ölmüş ve arabacı Muharrem ile Ibrahim de mucize kabilinden yalnız ya- ralanmışlar ve muhakkak bir ölümden kurtulmuşlardır. Kazayı müteakip kaçmak isti- yen şoför Resül jandarmalar ta- rafından yakalanmıştır. e Kaza hakkında tahkikat yapılmaktadır, —— m Türkiyeden Filistine Istanbul (A.A) — Ihracat ofi- sinden tebliğ edilmiştir: “Türkiyeden Filistine sevk ve ihraç olunacak hayvanalın ka- rantina (muamelesi hakkında alâkadarların o ofisten malumat almaları ,, Mhiipişi in Yunanistan ve hayvan kontenjanı Yunanistan bükümeti hariçten gelecek hayvanlara karşı çok sıkı bir şekilde kontenjan koy- muşlu. Aldığımız malumata göre ey- lülün 20 sinden itibaren hariçten gelecek olan sığır hayvanlarına mahsus kontenjanı kaldırmıştır. Memleketimizden Yunanistana fazla mıktarda sığır ihraç edil diği için kontenjanın kalkmış olması bir çok tacirleri sevindir- miştir, i Bari sergisindeki tüccarımız Italyanın Bari şehrindeki ser- giye iştirâk etmiş olan Türk ta- 5 milyon azası olan gizli cemiyet Ku-Klux-Klan'ın reisi çıldırdı. Bir tımarhaneye kondu Amerikada isminde bir gizli tethiş cemi- yeti kulunduğu malumdur. Beş milyondan fazla azası olan bu mütbiş cemiyetin reisi olan (Edvard Gung Clarke) ahiren delirdiği için bir emrazı asabiye hastahanesine konmuştur. hadisenin Ku - Klux- Klan cemi- yetinin dağılmasını mucip olaca- ğı mubakkak görülüyor. Ku-Klux-Klan cemiyeti Ame- rikada esasen 1865 senesinde kurulmuştur. İlk zamanlarda bu cemiyet Zencilerle Katolikler ve Yabudiler aleyhinde çalışan bir tethiş teşkilâtı idi, Fakat zaman ile bu cemiyet nüfuzunu yavaş yavaş kaybetti. Ahiren delirmiş olan Edvard Gubg Clarke 1919 senesinde bu cemiyetin riyasetine geçmiştir. Geçtikten sonra teş- kilâtm kuvvetini arttırmak için cemiyete yeni bir gaye göster- miştir. Bundan sonra Ku - Klux- Klan cemiyeti sosyalistler aley- hinde baraket etmeğe başla- Ur, Ondan sonra reisin emrile bu cemiyet mensupları Amerikada- ki sosyalist fırkaların reislerini yataklarından almıya, dağlara ve ormanlara götürmiye, oralar- da esir olarak aldıkları bu adamlara her türlü eşkenceleri yapmıya başlamışlardır. Tecavüzlerine karşı Hükümet bunların tecavüzlerine karşı aciz kalmıştır. Çönkü &Kukluxklan cemiyeti memleketin en nüfuzlu tabakaları arasından arasına aza- almıya muvaffak olmuştur. Cemiyetin ( varidatı gittikce artmıştı. Her aza dubuliye ola- rak cemiyete iptida verirse sonra ber sene 25 dolar tediye ederdi. Beş sene içinde yapılan propagandalar ile cemi- yetin azası beş milyonu bulmuş” tu, Topladığı paranın mıktarı ise milyonlarca dolar olmuştu. Amerikanın hemen her şebrin- de cemiyetin bir şubesi vardı. Ce- miyet namına Texas hükümeti dahilinde Forthe - Worth şebrin- de 200,000 dolar sarfedilerek bir mabet vücude getirilmişti. Cemiyetin nüfuzu 1925 sene- sinde artık kemal derecesini bul- muştur. Cemiyetin arzularına mu- memurları, zabıta Ku - Klux - Klan | Bu | 10 dolar | gayir hareket eden zabıta me- murlarının yerlerinde kalmasına imkân yoktu. Büyük memurla rından her kangi birisi cemiyete Ku-Klux » Klan cemiyeti azası böyle giyinir karşı biraz şiddetli hareket ede- cek olursa derhal tehdit mek- tubu alıyordu ve ekseriya bu tehditleri talimat da takip edi- yordu. Bununla beraber bu ce- miyetin kuvvet ve şiddeti muha- liflerinin tamamen ortadan kal- dıramamıştır. Dehşet saçıyorlar Bunun içindir ki günün birinde Forthe - Worrh mabedi bomba ile yıkılmıştır. Bu hâdise Ku- Klux » Klan cemiyetinin nüfuzu düşmüstür, Bu vaziyeti gören cemiyetin reisi her ne kadar yeniden faa- liyete geçerek eski vaziyeti ia- deye gayret etmişse de bir tür- lü muvaffak olamamıştır. Bu bal sinirlerini fevkalâde sarsmıştır. Müteakiben megalomanie nöbet- lerine düçar olmuştur. Bir halde ki eski Roma hükümdarları gibi taraftarlarının kendisine Allah gibi tapmasını istiyecek kadar ileriye gitmiştir. Birkaç aydanbe- ri bu adamın ahvali sıhbiyesi gittikçe daha ziyade vabamet kesbediyordu. Nihayet kara hül- ya cinnet safhasina girmiştir. Etrafında olan kimseler bundan dolayı kendisini tedaviye sevket- miye mecbur olmuşlardır. Şimdi de New-York şehrinde bulunan bir timarhaneye konmuştur. İsmi Hitler olan talebe, imtihanda nasıl kazanmış ?.. Almanyada son günlerde tuhaf bir hâdise olmuştur. Bir mektepte imtihana girecek olan talebeler - den birinin ismi, (Hitler) miş .. Fakat, bu ismi taşrmakla beraber, kendisinin Hitlerle akrabalığı fa- lan da yokmuş... Talebe, imtihandan evvel Hit- lerin amansız muhaliflerinden ©- lan profesörlerinden biri ile ko- nuşurken, kendisinin ismi Hitler oldluğunu öğrenen profesör, kaş- larını çatarak sormuş: — Siz Hitlerin akrabası mısınız? — Aman, ne münasebet, efen- dim! Tesadüfen ismim böyle! — Öyle mi?, O halde i; Profesör, bu talebeni Hitlerle akrablığı olmamasına smnun ol muş. Güler yüzle elini talebenin omuzuna koyarak, yanından ay- alarak, imtihanda kazanmış!, ii rılmış ve imtihanda muvaffak ol- mak hususunda endişeye kapıl « mamasını ima yollu bir tavır al miş. Bundan sonra, talebe, Hitlerci olan bir profesörle görüşmüş, o da talebenin ismi Hitler olduğunu öğ renince, fevkalâde sevinmiş : — Siz Hitlerin bir akarabası- i sınız, demek?7. — Pek tabii, değil mi, efendim. Ben onun yeğeniyim!, 4 — Oh, oh! Memnun oldum .. İmtihan hususunda üzülmeyiniz sakın! Talebe, vaziyeti bu suretle iki cepheli temin ederek, rahat bir nefes almış. Bir kaç gün sonra da, her ikiprofesörden yüksek notlar

Bu sayıdan diğer sayfalar: