Dilimiz a üstad Hüseyin Rahmi Beyin bir yazısı (7 inci sayıfamızda) me —— İdare Telefonu: 24370 PAZAR, 25 - Eylül © weusy) - 1932 sayıfası irne mebusu Şeref Beyin Dilimiz Türkçe başlıklı 15 inci Yıl * Sayı £ 5285 Ustad Rasimin ölümünden sonra Üstad Ahmet Rasimin ölüm Acısı içimizden hâlâ silinmedi. ilinmesinede ihtimal yoktur. Onun için bugün gene (Vakıt) m Muhterem karilerinin müsaade- Sini rica ederek merhumdan ahsetmek istiyorum. Mezarının başında 49 senelik bir dostu Ve meslek arkadaşı sıfatile söz Myliyen Ahmet Ihsan Bey onun akkında en doğru teşhisi koy- tw Ahmet Rasim Benim tanıdı- ğim insanlar arasında Yuhlu bir insandı, dedi. Filhakika seneclerdenberi mat- vat hayatı içinde dolaşıyoruz. Rasim Bey i zaman münasebette bulunduk. Uzaktan Ve yakından dostlarile ta k Şimdiye kadar Ahmet R: tanışmış, ouunla münasebette wlunmuş hiç bir kimseden onun hakkında bir şikâyet işilmedik. Merhumun şahsi hayatı itibarile İemiz ruhlu bir insan oluşuna ndan kıymetli bir delil bulu- Bamaz. Ahmet Rasim B.ber Sa- da yazı yazmış muharrirdir. Fakat en çok şöhretini mizak Vadisinde almıştır. Mizah ise çok efa alay ve istihza ile tenkit are tezahür eder, Bu iibar- mizahçı bir muharrir ister is- kırar. Bununla eraber Ahmet Rasim Beyin Mizah tarzında yazdığı Oya- Yazılardan kırılmış kalp belkide rüimemiğtir denilebilir. Sene- res mizah mubarrirliği yap” İbiş, memlekette en büyük şöh- en temiz uzun €mez muhitini e eğ. bir muharririn öldükten sonra bir tek kırgın kalp bırakmamış Dlması şayanı dikkat bir hadi- *e değil midir? Bu hadise Ah- Met Resimin temiz ruhlu bir Sofyadan gelen Ermeni profesörü diyor ki: “Türk dili ie yabancı dillere muhtaç olmadan her şeyi ifade mümkündür. ,, Türk Dili Tetkik Cemiyetinin büyük Kurultayı yarın saat on dörtte Dolmabahçe sarayında top lantılarına başlıyacaktır. Türk Dili Tetkik Cemiyeti mü- teşebbis heyeti dün de Dolmabah- çe sarayında toplanarak kurultay hazırlıklarile meşgul olmuştur. Sofya darülfünunu eski Şark Visanları ve tarihi müderrisi Agop Martayan efendi kurultay müza - kerelerine iştirak etmek o üzere dün sabah Sofyadan şehrimize gelmiş, istasyonda ermeni cemaa- ti tarafından sureti mahsusada karşılanmış, buketler verilmiştir. Profesör Martayan efendi öğ - leden sonra Dolmabahçe sarayı - na giderek T. D.T. C. umumi kâtibi Ruşen Eşref beyle görüş - müştür, Aslen İstanbullu olan Agop Martayan efendi Gedikpaşa Ame rikan mektebinden ve Rober ko - san olmasından başka ne sw- | tetle tefsir edilebilir? Merhumun gerek Abdülhâmit, Zerek mütareke devrindeki ha- Yalı ise fikir ve kalem namus- ârlığına misal gösterilebilir. Ab- “ülhamit devrinde Baba Tahi- tin gazetesi olan (Malâmat) ta Aşmuharrirlik etmiştir. Bununla beraber Abdülhamit devrinin İezaletleri arasında alnı açık ve İsmiz olarak kalmıştır. Kezalik Mütareke içinde (Vakıt) ın tah- Yİr ailesi arasına girdikten sonra li Kemal tarafından araya va- “talar konarak kendisine yük- *ek maaşlı memuriyetler teklif | iilniştir. Fakat o yazı yazarak irane geçinmeyi memleket Kevhine çalışan bir hükümete pi vet etmiye tercih etmiştir. k,aenaleyh Ahmet Rasim haki- ipten en karanlık zamanlarda € namuskârlık ışığı ile etrafı- 2, tenvir eden bir muharrir idi, d Man zaman çamurlar içerisine üşmüş olsa bile her vakit bir Drlanta olduğunu göstermişti. hmet Rasim iyi rublu bir k,80, ayni zamanda (temiz Apti bir vatandaş olduğu için & bir vakit siyasi ihtiraslara yapılmamıştır. yük Gazimizin yü ek kadirşinaslığı ile İstan- meb'usu intihap edilinciye daha önüne bir çok fırsatlar Ur ettiği halde en basit bir Yat şeraiti ile kanaat etmiş, saa memleket ve millet için Viçdanlara ik ile, fikri ile, w ile yardım etmiye çalış Bişr, y ye çalış ite şimdi bize teselli veren tde budur: Merbum cüm- Pinle devrinde hayatının son aş rini iyi ruhluluğuna mükâ- tarak #sinde rahat geçirebilmiştir. Mehmet Asım memleket ve millet Niye Profesör Agop Martayan Et. dün istasyonda karşılanırken lejden mezundur. Avrupada tah - sil etmiş ve Rober kollejde mu - allimlik yapmıştır. Umumi harp- te Kafkas ve Filistin cephelerin- de ihtiyat zabiti olarak bulun - muştur. Profesör Agop efendi Türk di- li hakkında bir çok tezler hazır - lamıştır. Bu tezlerin esasları Türk ve Alp dilleri, Türk ve Süner dil leri arasındaki farklar, Hindu - Avrupai dillerin Türk dilile olan münasebetleri, Türk kelimesinin tetkiki, islâmiyetten evvel Türk harfleri, Türk edebiyatının doğu- şu ve inkişafıdır. Profesör dün bir muharririmi- ze şunları söylemiştir: “— Türk dil; kurultayı için Sof yadan geliyorum. Türk dili hakkında bazı tetkikat yaparak tezler hazırla mış bulunuyorum, Türk dilinin menşeleri gayet zen gindir. Türk dilile, yabancı dillere muhtaç olmadan her şeyi ifade müm kündür, Bütün bunlar o hakkında ku rultayda uzun uzadıya izahat verece ğim için şimdiden fazla bir şey söyle miye lüzum görmüyorum. Tahrir Telefonu: 24579 makâlesi Sayısı 5 Kuruş Dil Kurultayı Yarın Açılıyor — Beyefendi Hazretleri, bendeniz an karip içtima ödecek olan muazzam kurul tay nam içtimada lisan âzbülbeyan Türkiyi ıslah ve tariki tekâmül ve sadekiye isal maksadı mübeccelile iştirakime müsaadei devletlerini istirham eylerim efendim. BA BY KE AE KA KE 0 EE GE A KA 04 LOM MA KAMAN YEL KARD Muallim maaşlar Rasimin eski zamanları Maarif Vekilinin beyanatı Ankara, 24 (A. A.) — Maarif Vekili Reşit Galip Bey bu akşam- ki trenle İstanbula hareket etmiş ve istasyonda vekâlet erkânı tara- 'İ fmdan teşyi edilmiştir. Maarif Vekili Doktor Reşit Ga- lip Bey Anadolu ajansına atideki beyanatta bulunmuşlardır: “Şimdi bütün sahalarda tetki- | Kat ile meşgulüm. Şeflerimizin ve memleketin benden ne istediğini biliyorum. Bütün kuvvet ve taka- timi sarfederek benden beklenen hizmeti ifaya muvaffak olacağı- ma eminim. Eylül nihayetine ka- dar mütedahil muallim maaşları- run kâmilen tesviyesi işini ehemmi yetle takip ediyorum. Bundan sonra kendileri maaş aldıkları halde muallimleri aylık- sız bıraktıkları görülecek hususi muhasebelerin yakalarından tuta- cağım.,, İngiliz kabinesi değişecek mi ? Londra, 24 z (A.A) —Çar- şamba günü bir kabine buhra- nı zabur ede- cektir, Meğer ki, bir mucize zuhur ede. Filvaki Sir Herbert Samu- el, 28 Eylül ta- ribinde akto- lunacak kabi- İngiliz hariciye ne içtimaıda nazırı M. Simon gerek kendisi- nin gerek liberal arkadaşlarının istifasını tevdi edeceğini M. Mac Donald'e bildirmiştir. Liberallerden maksat "Samu- elistler” olup milli hükümete tamamen sadık kalan “Simon gtupu,, olmadığı meydandadır. ve son saatleri Üç dileği vardı : Cuma günü gömülmek, ölürken illah demek, sarhoş ölmek... Üçü de tahakkuk etti öldüğü gün de iskeleye inmiş, masasının başında bir kadehi ara sıra dudaklarına götürmüştü; ölümünden biraz evvel de.. Kitabei Gam mu- harriri Ahmet Ra- sim Beyin ölümü nasıl oldu? Birden- bire meydana çıkan bir hastalık nöbe“ | tile mi oldu? Yoksa bu ölüm bir zamân- danberi devam «- den bir hastalığın tabii neticesi ola- rak mı vuku buldu? Merhumun cenaze- sini kaldırmak için Heybeliada iskele- sine çıkarken bun- ları öğrenmek isti- yoruz . Bilenler- den aldığımız cevap şu: — Merhum öldüğü gün iske- leye inmiş. Her vakıt oturduğu gazinoda sabahtan akşama ka dar oturmuş. Hem de masasının üstüne koyduğu kadehi zaman | zaman dudağıma götürüp getir- | miş. Akşam olmuş. Evine dön- müş. Demek ki gündüzden ak- | şama kadar sıhhi vaziyetinde fevkalâde sayılabilecek hiç bir değişiklik gürülmemiş. Bununla beraber akşam evine döndükten bir müddet sonra bir fenalık gelmiş, Adeta yağı biten bir kandil gibi gözlerinin hayat işıği sönüp gitmiş...,, iskeleden çıktıktan biraz sonra biraz ilerliyoruz, iskeledeki ga- zinonun köşesinden dönüyoruz, yokuşa tırmanıyoruz, ilerliyoruz, Ahmet Rasimin son demleri: Heybeliada iskole gazinosunda (Bir levhaeci mestüne ki en büyük baba ile en'büyük torunun gene en yakın bulunduğu demleri tasvir eder.) gene dönüyoruz, gene ikinci bir yokuştan yukarıya yükseliyoruz. Ahmet Rasim Beyin son za- manlarda artık ihtiyarlamış, düz yolda bile müşkülat ile yürüye- cek bir hale gelmiş olduğunu bildiğimiz için merhumun böyle yokuşlardan tırmanarak her gün nasıl inip çıktığım birtürlü an- lıyamıyoruz. o Gene soruyoruz. Cevap alıyoruz: — Evet, Rasim Beyin evi bu yokuştadır. Oradan kendisinin inip çıkması müşküldü, Fakat o kendi kendine inip çıkmazdı. Merhum bir adamın sırtı ile e- vinden çıkar, daba evvel kapıya kadar getirilmiş olan bir araba- ya konurdu. Bu araba ile yo- kuştan aşağıya iner, iskeledeki (Devamı 6 ıncı sayıfada)