30 Mart 1938 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

30 Mart 1938 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ö L A <e Vxi AAit İÖ dÜ nında dört dış SKi Ez ae U M LÜS ; ;,in""k Karanlık liman, Mahkemelerde Hapishaneni Üüzerine de bir Yakubla Ömer davacı yerinde yan- yana durdular. Suçlu iskemlesine de kısa boylu, çelimsiz ve çarşaflı bir ka- dın yerleşti. Bayan Saffet, sağ elinin iki parmağile çarşafını çenesinden sı- kıştırryor, yan gözle de davâcıları sü- züyordu. Halinden, bu iskemleye pek yabancı olmadığı ilk bakışta anlaşılı- yordu. O kadar ki, günde en az on beş, yirmi davânın elliden aşağı düşmiyen davicr ve suçlusile karşılaşan hâkim bile, yüzünü gizlemeye çalışmasına rağmen Bayan Saffeti tanımakta ge- cikmedi. Fakat, usulen, adını, babası - nın adını, yaşını sordu. Adı Saffet, ba- (Denizdeki hatlar mayin hatlarını, bu hatların üstündeki rakamlar sıra numaralarını, altındakiler Deniz taarruzunu idare edecek olan Amiral Carden emrine en yeni ve kudretli gemi olan (Küin Eliza- bet) dritnotiyle infleksibl muharebe kruvazörü ve bunlara nazaran eski olan Ağa Memnun, Triyomf, Lord Nelson, Vengens, Albiyon, Prens Jorj, Osean, İrrezistibi, Macestik, Sevifşur, Kor Novalis ingiliz zırhlıla- riyle Fransız Amiralı G ku- Çanakkale boğazının tahkimatı mayin adedlerini gösterir)| son günlerde ile, Ça UŞA için bu zırhlı elde bu- Kepze burnuna doğru ve dört mayn hattı, yan taraflarında bu ma- ynları koruyucu ufak bataryalar vardır, Asıl büyük bataryalar ikinci bo- ğumdadır. Bunlar tabii birinci mın- takaya da ateş edebilecek surette tertib edilmişlerdir. Başlıca Darda- R li ve Anadolu H: d mandasında - (Suffern, Golva, Şarl- magne, Buve) zırhlıları, 4 hafif kru- vazör, 16 muhrip, 7 denizaltı ge- misi, 21 mayın tarayıcı gemi ve bir tayyare gemisi (altı tayyareli) ve- rilmişti. Bunlarda ceman 8 aded 38 lik, 40 aded 30,5 luk, 24 aded 24 Kük, ve çoğu 15 lik olmak üzere 114 aded diğer çapta ağır top vardı ki bu suretle filonun top yekünu 187 ye çıkıyordu. Bunlardan yalnız Kü- in Elizabet zırhlısının yalnız bir bordasmdaki toplarla yaptığı bir a- teş 7442 kilogram ağırlığında idi. Türk kuvvetleri : (Krokiye bakınız) 60 kilometre uzunluğunda 5 kilo- metre genişliğinde olan Çanakkale boğazı üç boğumd kkül eder. Hat Boğ bi;i.i Kepez burununa kadar devam eder. Bü- yük, geniş bir torba gibidir. İkinci boğ! Kepez bur dan Kilidül- bahir önündeki en dar yere kadar gelir ve bu iki dar nokta arasında bir bağırsak boğumu gibidir. Uçün- cü boğum Kilidülbahirden öteye ve Marmaraya kadar devam eder. Tahkimat da bu coğrafi taksime dur, Evvelâ medhalin iki ya- tabya vardır. Bunla- — , £ rın ikisi A nos, si, Çimenlik tabyalarından müteşek- kil olan mıntakada hepsi eski ol- mak üzere 6 tane 35,5 luk, 13 tane 24 lük top vardı ve menzilleri 16,9 kilometreye kadar çıkıyordu. Fa- kat hepsi de adi ateşli idi. Bu mın- takada da 5 hattan mürekkep bir mayn maniası vardı. ÜUçüncü mıntakada bir eski batar- ya ile tek bir torpil hattından başka lunmalıydı. Bu plânın nasıl tatbik edildiğini ve ne neticeler aldığını sıra ile göz- den geçirelim: Dış istihkâmların tahribi 19 şubat 1915 sabah saat 9.51 de bizim kaynaklara göre 11 zırhlı üç b ör, İngiliz kaynakl göre 6 zırhlı ve kruvazörlerle muhripler- den mürekkep bir filo dıı_ h h A kaalsd: ee man fasılasız olarak devam ediyor, mesafe uzak olduğu için bizimkiler cevab vermiyordu. 3 teşrinisanide pi V| Eö“"i! 3 k - P | bası Mehmedmiş. Bunların doğru ol- duuğna inanmakta zarar yok; fakat insan Bayan Saffetin, 23 yaşında ol- duğuna inanmakta büyük müşkülâta uğrıyor. Bu küçük ifade eğriliğini, kadının zâfı olarak kabul edip, mah- kümiyet faslına geçelim. Bay Fethi, ceza usulüne göre, şu suali de sordu: — Mahkümiyetin var mı? Suçlu bir hayli düşündükten sonra üç sene eve- line aid bir hırsızlığını ve mahkümi - yetini güçlükle hatırlıyabildi. Yalancının mumu yatsıya kadar ya- nar, derler. Fakat Bayan Saffetinki yatsıya kadar da sürmedi. Hâkim : — Canım hangi üç sene evel, daha bir ay evel Satıyı yaralamamış miıy- dın? Deyince, yelkenler suya indi. Mahcub itiraf etti. — Biz de sana bir ay beş gün hapis iyi Y deriler almirş olan- binimikiler ç ÇALI ş miydik? Bunun 12 gününü de düşmemiş miydik? Yirmi üç gün ne zaman yattın da çıktın? âşinası olan bir kadın Mahkümiyetlerini güçlükle hatırlıyabiliyor Ütülemek için aldığı esvablarin n eskidenberi sünger çekmiş! eve gelmiş. Nadiyeye, Yakub burada mı oturur demiş. O da : — Burada oturur ama, kendisi şim- di evde yok, cevabını vermiş. Fakat lâf ebesi Saffet hemen yetiştirmiş : — Evde olmadığını biliyorum. Ba - na bu sabah dedi ki benim eve git. El- biselerimi al, ütüle, akşama getirirsin. Onun için şimdi elbiselerini alaca- ğım. Zavallı Nadiye ne bilsin? Çamaşırı- nı yıkamağa devam etmiş, ve Saffet de rahat rahat üst kata çıkmış; asma ki - lidi — ihtısası dahilinde olduğu için — kolaylıkla sökmüş. Odadan bir kat elbiseyi koltuğuna aldığı gibi, — fırla- mış. Hattâ kapıdan çıkarken de Nadi- yeye : — Elbiseleri aldım, kapıyı tekrar kilitledim, Allâhaısmarladık, demeyi bile ihmal etmemiş. Nadiye yarım saat sonra Saffetin bir daha geldiğini, bu sefer de koltu- ğunda bir halı olduğu halde gene ser- bestçe çıkıp gittiğini görmüş. Akşam eve gelince bize bunu anlattı. Dolan - dırıldığımızi anladım. Hemen - polise haber verdim, benim neme ütülü elbi- Ömer de arkadaşnın ifadesini tama men tasdik etti ve dedi ki: — Halı b di. Üstelik şapk da götürmüş. Bayan Saffet, sık sık davâcıların sözünü kesmek, kendisini müdafaa et- mek istiyordu. Fakat hâkim susturu - yordu. Sıra gelince müdafaasını ser- bestçe yaptı. Kırk dereden kırk su haniye, Kumkale) tahrip etmek, 2 — Kilidülbahre kadar olan bi- ları toplamak, 3 — Maynları toplanmış bu ilk boğuma donanmayı sokup orta bo- ğumdaki tabyaları tahrip etmek, 4 — Orta boğumdaki maynları toplamak ve daha gerideki tabyala- rı tahrip etmek, 5 — Son boğumu da geçip İstan- bul üzerine yürümek. Müttefik donanması bu esnada zayiata düçar olacağını biliyordu. Bu zayiat 12 büyük harb gemisini geçmemeli idi. Aksi halde türk do- alt- edil di. Hele son niye, Kumkale) ikisi Rumeli a. fında (Seddülbahir, Ertuğrul) dır. Hepsi de eski sistem olmak üzere içlerinde 4 tane 28 lik 4 tane 26 lık 6 tane 24 lük top vardır. Sonra büyük ve ilk boğumun içerisinde akıntısı az sahillere yakın yerlerde n sistem Küin Elizabet zırhlısının her türlü tehlikeden sakınması, hattâ toplarının fazla aşınmaması için lü- zum olmadık ateş eti i bile Ingiliz amiralıma emredilmişti. Bir defa boğaz geçildikten sonra Ya- vuza karşı en kati ve kahir darbeyi dar devam etti. Bundan sonra filo Yunan başvekili Venizolosun itilâf donanmasına üs olarak terkettiği Imroz, Limni ve Bozcaadadaki üs- lere çekildi, : geri t lardı. D b Suçlu, baktr'ki har dediğini: kabul | SetTÜL Daba eyak islerinla - kaybol- bir şey bulunmuyordu. drmana rağmen l_lYilı:_lldl- oîlle- etmi;oşîu. ı;ül:)mer gibi gınlıtmığı ıLnıdığı hxnızlıği.. ıeki_z sene evelki İngilizlerin plânı den AeROĞİ SADA MB__ “'M'.'H_"; başladı. Meğer daha kadınlar hapisha- | hay latmakla girişti. Mevzula FERDTRR aZ bikaklaye izler | .sinden bir hafta evel ayrılmış. hiç münasebeti olmıyan bir sürü hikâ- izler üstah ıg_ kihı .bwm__' elit - mddettil ll:eıc ;1 lr - hafi da da. dünkü| yre olmumağa baylad. —EZâldsilir Ulrkuay hkimatiyl olarak şu | î' eerrmm yrek a ırsızlığı yapmış. ihtarından sonra, sadede girmeğe razı A .| Fakat Vangence zırhlısı sahile yak- MT AA nra, aa “;mzuîl?:ı::_:î f:;m?b üç gıen birden ateş ğ D“â"ı Y'kı“bchm”"k hâdisesini | 1du, Hülâsatan şunlarr söyledi: Ü ' “|başladı. Bizimkiler sağ ve sa- | kısaca şöyle anlattı : — Ben hırsızlık yapmadım. Yaku - yalarını (Seddülbahir, Ertuğrul, Or- :: N Ma ee bZİr | V— BislOküru Bikükte Bit değln en hırsızlık yapmadım otururuz ve işçiyiz, Evimizden sabah- ları çıkar kapımızı da bir asma kilidle kapatırız. Bizim oturduğumuz evin alt katında da Nadiye oturur. Bu Saf- feti eskiden tanırım. Kendisile bir bu- çuk sene kadar birlikte yaşamıştık.| ediyorlar. Fakat geçen sene ayrıldık ve birbiri-| Fakat, Saffetin sözünü dinlemek ; alıp ğimiz de kalmad keçi boyn y ÇAA Içîn- bun elbisesini ütülemek için aldım. Ömerin de bana borcu vardı, Halısını borcuna karşılık götürdüm. Eskiden yaptıklarım birer cahillikti; artık böy le işlere töbeliyim. Bunlar bana iftira (Sonu var) Dün biz işde iken bu Saffet bizim OO L Yazan: Alexis Tolstoi ha - z z ,—İvan gitmiyor.. Ben gidece - ğim... Evine dön... Tasviri bana ver.., Bu kadın işi değil.. Müsaade etmiyo- rum, dedi. —— Sofiya, gözlerini yukarıya kaldırıp, sanki bu âlemin düşünceleriyle hiç bir alâkası yokmuş gibi, uydurma, tatlı bir “sesle emretti : " — Muğamniler egzeat'ı söyleyiniz. Ve merdivenlerden inerek, boyarla- rın önünde yavaş yavaş ilerledi. Pet- ro, boynunu uzatmış, ona bakıyor, bo- yarlar ise, mendillerinin ardında dü- şünüyorlardı: “Günah olmasaydı bu hale ne gülünürdü!...,, | —Haydi Petruşa, bu zahmete değ- mez... Onunla barış... aei $Ö e Şakloviti, iskemlesi üzerinde ileri doğru uzanarak, Vasili Vaıiliy_eviç’in gözlerine gözlerini dikiyordu. Silvestr Medveef, koyu pembe cübbesi sırtında, siyah, parlak ve bakımlı sakalını ısıra- rak, o da Goliçin'a bakıyordu. Yatak odasını bir tek mum aydınlatıyordu. Yatağın cibinlik kubbesindeki dev_eî kuşu tüylerinin gölgesi - yüzü Vasili Vasiliyeviç'in yüzü olan bir kahrama- nın başına taç giydiren çıplâk ayaklı genç kızları, uçuşan bebekleri, kanad- M yarış atlarını gösteren - tavana vuru- yordu. n Vasili Vasiliyeviç de, üstüne ayı postlarr örtülmüş bir sedire uzanmış- kısa bır kürkü burnuna kadar çekmiş, ellerini yenlerine sokmuştu. Epey zaman sustuktansonra: — Hayır, dedi, bu sözleri dinlemek işime gelmez.... Ona canını allah ver- miştir; canını gene allah alacaktır.... Bu fıkırden dolayı gücenip küsen Şakloviti kalpağını dizine vurup Med- veef'e baktı, Bu, cevabta güçlük çek- medi: — Kitabta yazan şudur: “Bir mün- takim göndereceğim” — Bunun mana- sını arlamzlı; İnsanıı, carını alan al- lah daeğildir; o, buna bır ınsan eumnı tavsit eder... Şaklovite teyid etti: — Kilisede bir batakhanede imişce- sine kükredi... Sofiya Aleksandrov- na halâ kendine gelemiyor... Bir kurt yavrusu beslenip büyütülmüştür. — Fakat ancak başlangıçdayız... Hele, bekleyiniz — belki daha da fazladır ya — Üç bin potieşnisi ile bir Mosko- vaya gelsin, o zaman görürsünüz... Doğru söylemiyor muyum, Silvestr? — Ondan insanların mahvedilmesi- ni, kan dökülmesini ve ortodoks kıh: semiz için türlü ıstırab vesileleri bekleyiniz... Onun zaycesini yaptığım zaman başımda saçlarım dim dik oldu — Kelimeler, rakamlar, çizgiler hep kandan şişti... Vallahi... Bu zayce ta- hakkuk edecektir.... Vasili Vasiliyeviç, yüzü gözü bem beyaz, toprak renginde, dirseği üze- tı. Kırım muharebesinde aldığı sıtma- dan kıvranıyordu. Sincab derisinden rinde doğruldu: b bir tü "İİİİ""İ"İ"; No: 43 den bir tutam mana çıkarmak için, bir araba kuru kalabalık dinlemeğe mec - bursunuz. Şahid, Niyazi ile Hüsnü Saffetin e- vinde arama yapan polis memurları o- larak ifade verdiler. Bu ifadelerden tağının içine sermiş, üstünü de dikmiş Şapka da yanlışlıkla, yatağın içine girmiş. Aramaya erken girişildiği için elbise ib bir yere sakl: Ş Yakubun ev sahibi Nadiyeden yu - karda yazılı hırsızlık şeklini aynen tekrar ve tasdik etti. Hâkimin ve salo- nu dolduran ifnin vicdani kanaat - anlaşıldı ki, Saffet Ömerin halısını ya | k ! 30-3-18 RADYO Ankara : Öğle neşriyatı: 12.30 Muhtelif P neşriyatı — 12.50 Plâk: Türk musikisi| halk şarkıları — 13.15 Dahili ve barici berler — 17.30 İnkılâb dersi: Halkevi! naklen (Hikmet Bayur), Akşam neşriyatı: ,, blskla d musikisi — 19.15 Türk musikisi ve şarkıları (Servet Adnan ve arkadaşları) 20.00 Saat ayarı ve arabça neşriyat — 20. Plâkla sololar, ve opera, operet parçaları 21.00 Konferns: Cemal Arıtman — 21.l Stüdyo salon orkestrası: 1 - Demeresem Ein Fest in Aranjeuz. 2 - Schubert: M ment musical. 3 - Tschaikowski: Elegie. * Moszkowski: Spanische Tanze — 22.00 jans haberleri — 22.15 Yarınki program. İstanbul : Üğle neşriyatı: 1250 Plakla (etf musikisi — 12.50 Havadis — 13.05 Plâklâ türk musikisi — 13.30 Muhtelif plâk neşri* yatı. Akşam neşriyatı: ,, , a a rihi dersi: Üniversiteden naklen, Yusuf Ke* mal Tengirşenk — 18.30 Fatih Halkevi gös* terit kolu tarafından bir temsil — 19.15 Konferans: Doktor Fahrettin Kerim Dur- gun tipler — 19.55 Borsa haberleri — 20.00 Nezihe ve arkadaşları tarafından türk mu- söylev — 21.00 Klasik türk musikisi: Nuri Halil ve arkadaşları tarafından — 2145 ORKESTRA: I - Stark: Titanen marş. 2 - Moussorgsky: dans de persan. 3 - Kalman! Sirküs prensesin. 4 - Borodin: Kör de pey- zant. 5 - Aylenberg: Bal o Jarden — 22.15 Ajans haberleri — 22.30 Plâkla sololar, o- Pera ve operet parçaları — 22.50 - 23 Son haberler ve ertesi günün programı. Avrupa : OPERA VE OPERETLER: 19 Buda- peşte — 19.10 Königsberg — 20.10 Breslav, Hamburg — 20.15 Lil — 20.25 Beromüns« ter — 20.30 Floransa, Milano — 20.45 Brno. ORKESTRA KONSERLERİ VE SEN- FONİK KONSERLER: 14.10 Laypzig — 1525 Hamburg — 19.10 Bükreş — 19.25 Breslav — 19.40 Droytviç — 20.30 Berlin — 21 Roma, ODA MUSİKİSİ: 16 Münih — 17.15 Ro- ma, Varşova — 20.30 Bükreş — 21.15 Stok« holm — 22.20 Laypzig. SOLO KONSERLERİ: 15 Frankfurt — 15,15 Brno, Prağ — 16.30 Kolonya — 17 Berlin — 17.5 Stokholm — 18 Königsberg — 18.15 Hamburg — 18.20 Laypzig — 21 Varşova — 21.10 Münih — 22.40 Keza. NEFESLİ SAZLAR (Marş v. s.): 6.30 Hımburg — 11.5 Prağ — 12 Kolonya, Layp- zig — 19 London - Recyonal — 20 Kolon- ya, ORG KONSERLERİ VE KOROLAR: 18.20 Breslav — 18.30 Kolonya — 21 Ko- penhag. HAFİF MÜZİK: 6.30 Alman istasyon- 10.30 Hamburg — 12 Alman istasyonları — i'afğâkişxw;fony-ı Z—ıdDB « wxe N — 14.15 Berlin — 15.35 Berlin — 16 Alman istasyonları — 17.10 Münih — 17.45 Keza — 18 Stokholm — 18.30 Frankfurt — 19.10 Frankfurt, Ham- h_urı. Kolonya, Laypzig — 19.15 Post Pa- riziyen — 1945 Stuttgart — 20 Berlin — 21 Frankfurt — 22.20 Kopenhag — 22.30 Frankfurt — 24 Stuttgart. HALK MUSİKİSİ: 11.30 Stuttgart — 21.10 Strazburg — 22 Varşova. DANS MÜZİĞİ: 18 Berlin — 22.30 Bres- lav — 22.40 Königsberg — 23 Floransa, Lüksemburg — 23.25 London - Recyonal — 24 Droytviç. leri hırsızlığın olduğu merkezinde idi. Fakat Saffet bir türlübu tarafa yanaşmak istemiyordu. Dört şahidin ifadesine rağmen inkârı bir türlü el- den bırakmak tarafdarı değildi. Sabit olan suça verilen ceza şu: Gündüz Yakubla Ömerin evine, pının kilidini kırarak girdiğind dolayı altı ay, evelki suçlarile teker- rür teşkil ettiğinden bir ay fazlasile yedi ay, fakat çaldığı eşyanın topluca kıymeti 36 lirayı geçmediği için bu- nun yarısı yani 3 ay 15 gün, bir o ka- dar da emniyeti umumiye nezareti... Jandarma geldi ve Saffet onun ö- ünden çıktı. İA ' sAanl ÇAVUUUCA AAA CKO KUA UAO O UUU KA DAUK etti: — O bağ senin tacını, prenı._ilîhı çocuklariyle çevrelerdi. Bu takdirde ben, hayır, patrik cübbesini reddet- mezdim. O zaman hepimiz refaha ka- vuşurduk... Bakıcı Vaska Silim, büyük İvan çan kulesinin tepesine çıkıp parmakları arasından güneşe bakmış... Bütün bunları birer işaret halinde gü- neşte görmüş... Silim ile hele bir gö- rüş... Ve Buvalime.. her cumartesi gü- nü Preobrajenski'den gizlice dört te- neke cibre getiriliyormuş... O da bun- ları kabul ediyormuş.... Medveev de gitti. Vasili Vasiliye- viç sıtmadan kurumuş gözlerini açtı. Etrafı dinledi. Mabeyincisi kapının Bir demirci ile » P (asamble) dama oymrk;n, — Papas, yalan söylemiyorsun ya? Silvestr, parmağındaki elmaslı haç yüzüğü öptü: — Ne diyorsün? Medveef öyle acaib bir tavırla: “Bu zayçeyi biz çok bekliyoruz” dedi ki Vasili Vasiliyeviç'in bütün vücudu humma içinde sarsıldı Şakloviti, gü- müş zincirlerini şakırdatarak birden bire yerinden fırladı; kılıcını ve kal- pağını koltuğuna soktu. — Çok geç kalınmış olacak, Vasili Vasiliyeviç... Dikkat et ki başlarımız kazıklara geçirilmesin... Uzatıyor, te- reddüd ediyorsun — ve ellerimizi bağ- lıyorsun.... l . Vasili Vasiliyeviç, gözlerini yuma- rak, cevab verdi: — Ben sizin ellerinizi bağlamıyo- rum, Ötekiler onun ağzından başka lâf a- lamadılar. Şakloviti çıktı. Çılgınca koşan atının nal sesleri pencereden i- şitildi. Medveef, Goliçine yaklaşıp patrik Buvalim'den bahsetti: İki yüzlü, ab- dal, zayıf karakterlidir o... Kilisede giydirdikleri zaman metropolitler o- nu itip dürtüyor, arkasından alay edi- yorlar... Kilisenin bir bağ gibi geliş- mesi için genç ve âlim bir patrik lâ- Medveev pernsin kulağını gülyağı kokan sakalı ile gıcıklayarak devam dında horulduyor. .. Vasili Vasili- yeviç eline bir muüm alıp yatağın perdesi arkasında gizli bir kapı açtı, dimdik bir merdivenden inmeğe baş- ladı. Vüvudu ürperiyor, zihni karışı- yordu. Duruyor, mumu başının üzeri- ne doğru kaldırıp ayaklarının dibin- deki karanlıklara korku ile bakıyor- du. “Büyük projelerimi terkedip bir köye sığınsam mı? Karışık zamanlar geçsin, ben ortada yokken herkes bi- ribirini öldürüp sükünet bulsun... Fa- kat ya bunun hicabı, şerefsizliği? “Vaktiyle prensimiz ordulara kuman- da ederdi, şimdi kaz çobanlığı edi- yor...,, derler. Vasili Vasiliyeviç'in elindeki mum KURUKUUNUKUUKU KUK M UKK UKOK U KDUK AA KKK AAA çarlık tacını yoklardı, şimdi başkala- rının nabzını yokluyor.,, Prens Goliçin, çeneleri * biribirine çarparak birkaç basamak daha indi, düşünüyordu: “Şu halde hâdiseler Sofiya'nın, Şakloviti'nin, Miloslavski- lerin istedikleri gibi cereyan edecek. Onu öldürmek! - Aksi takdirde o öl- dürecek! Fakat ya muvaffak oluna- mazsa? Bu, karışık ve şüpheli bir iş... Allahım, beni aydınlat! Goliçin bu sırada duvardaki tuğ- lalarına dayanarak istavroz çıkarıyor- du: “Keşke o esnada sıtma nöbetleri içinde hep kendini kaybetseydi...,, Vasili Vasiliyeviç, aşağı inince, bir sürgüyü zorla çekerek açıp kub- beli mahzene girdi. Orada, büyücü Vaska Silin ayağından zencirle duva- ra bağlı, bir köşede yatıyordu. — Boyar, saadetlim, hangi sebeb- sikisi ve halk şarkıları — 20,45 Hava rapo- | ru — 20.48 Ömer Rıza tarafından arabça | ları — 8.30 Frankfurt, Laypzig, Münih — — ? le... Ben ki daima... lk. Vasili Vasiliyeviç mumüu yere koy- du, kısa kürküne itina ile büründü. Medeev'in avlusunda yatıp kalkmak- ta olan Vaska Silin'in yakalanıp bu zındanda zencire vurulmasını o gün- lerde emtretmişti. Vaska son günlerde fazla gevezelik etmişti: Yüksek mev- ki sahibi kimselerin aşkı tahrik — için onun mucizeli otlarından kullandık- larını, hattâ isimlerinin ağıza alınma- sına cüret edilmiyen zatlara karşı bi- le o otlardan istifade edildiğini, bu sallanıyordu: O eskiden başındaki (Sonu var) aeti

Bu sayıdan diğer sayfalar: