ANUN 195/ UUMARTESİ Şimdiye kadar avrupalı gazetecilerin görmediği bir bölğe . Kızıl Çin'in iç Yüzü Sekiz seneden beri Çinde yaşayan bir ingiliz gazetecisinin anlattıkları Deyli Herald gazetesinin Uzak şarktaki baş muhabiri Edgar Snov, Çinin kızıl ordular elinde bulunan topraklarını gezdikten sonra gazetesine enteresan yazılar yazmağa başladı.. Bu yazılardan ilk ikisini bugün dilimize çeviriyoruz. Uzak Şarkta kaldığım sekiz sene £ nin en çok zamanını Çinde geçirdim ve bu müddet içinde bana Çin komünist - lerinin faaliyet ve bareketleri hakkın - da yüzlere sual soruldu. Bunların he- men hepsi cevabsız kalmıştı. Bu yıllar içinde Çin'in Kızılordusu bütün millet- der için sır halinde kalmıştır. Dünyanın en kalabalık - bir mille 'nin orta yerinde dokuz senedenberi dö- ğüşen Çin kızılordusu, burada bir ha- ber duvariyle örülmüş ve tecrid edil - miş bulunuyor ki bu dıvar, her hangi bir kale dıvarındar da'» kuvvetlidir. Burasını, Nankin hükümetinin bin- derce askerden mürekkeb müteharrik kalesi çevirmiş bulunduğu için buraya girmek Tibete girmekten daha çetin ve zor bir iş olmuştu. Hiç kimse bu kaleden içeri girip çıkarak müşahede ve tecrübelerini ya - zamamıştır. Bu hususta taraftarlar ve aleyhtarlar tarafından şöyle veya böyle haberler verilmiyor değildir. Fakat ob- jektif bir surette burasını yazmak im- kânı ele girmemişti. Şark politikası ile meşgul insanları alâkalandıracak birkaç mesele - vardır. O halde neden bu bahse kızıl Çin'e aid bir mevzu ile başlıyoruz? Gerçekten Çinin merkezinde komü- partisinin kumandası altında mun- tazam, disiplinli ve muayyen bir prog- Komünistler, kendilerinin — taşizme yani Nankin diktatörlüğüne ve demok- Tasi için mücadele ettiklerini iddia edi- yorlar. Çankayşek ise bunların entelektüci bir takım çeteler olduğunu söylemek - tedir. Hangisi doğrudur? Yahud iki ta - raftan her hangi biri haklı mıdır? 1927 senesinden önce Nankin taraf - tarları komünist partisine ve komünist. ler de Nnakin partisine azâ olarak gi zebilirlerdi. O senenin nisanında meş. hur “tasfiye' — başladı. -Komünistler, sosyalistler, sosyal demokratlar ve or ganize işçi teşekküllerine mensup bir Terce adam, o zaman milli ordunun baş- kumandanı olan Çankayşek tarafından idam edildi. O gündenberi komünist ve yahud komünist dostu olmak cezasr ölüm o dan bir suç halini almış ve binlerce a 'dam bu cezayr giymişlerdi Bu böyle olduğu halde binlerce a - 'dam da bütün tehlikeleri göze alarak komünist ordusuna girmişler ve baş - kumandan Çang'a karşı mücadeleye başlamışlardır. Neden? Nankin hül eti ile komünistler arasında bir kav a çıkaran esas sebehler nelerdir? Bir Çin komünisti neye benzer? Bunlar hangi hususlarda dünyanın baş- ka yerlerindeki sosyalist ve komünist- Jere benzer, hangi hususlarda onlardan Ayrılırlar? Herkangi bir seyyah, banların uzun sakallı kimseler olup olmadıklarını, Şorba içerken gürültü çıkarıp çıkarma. Gıklarını ve ci çantalarnda yerli bom < balar taşıyıp taşımadıklarını sorar, Daha ciddi düşüncelere sahib olan kimseler de bunların gerçekten meşk, * olup olmadıklarını “Sermayer yi 've Leninin eserlerini okuyup okuma » dıklarmı, Troçki ve Stalin hakkında neler düşündüklerini öğrenmek ister, Bunların hareketleri, dünya ihtina. linin organik bir parçası mıdır? Bun - lar gerçekten enternasyonalci midir - ler? Yoksa, her şeyden önce Çinin istik- Bu kadar yıllardan beri, bu kadar şiddetli, bu kadar cesur ve Çankayşek- in bazı adamları de dahil olmak üzere birçok kimselerin kabul ettikleri gibi yenilmez bir surette çarpışanlar kim - lerdir? Bunlar böyle döğüştüren ve tutan nedir? Bunları yıllardanberi yüzlerce mu- harebeye, muhasaraya, tuzsuzluğa, sal- gın hastalıklara ve 8000 millik bir me- safe yürüyüşe rağımne bu kadar inad ve Onlar, bu yürüyüşte Çin'in 12 eya- letini geçmişler, binlerce Nankin aske- Tini yarmışlar ve nihayet şimali gar - bideki yeni karargâhlarına gelmişler. dir. Bunların liderleri kimlerdir? Bun - far, bir ideal veya doktrine bu - kadar bağlanacak kadar okumuş, yazmış kim- seler midir? Yoksa varlıkları uğrunda V€ çarpışan cahil köylüler Sonra, Nankin hükümetinin “kızıl haydudlar” numarası- u teşkil eden ve kendisini ölü veya di- Fi olarak getirene Çankayşek tarafın - dan 250:000 dolar mükâfat — vadedileğ”| Maoçto-tung kimdir? Bir Çin sovyeti neye benzer? Köy - iler onlara müzaheret ederler mi? Kı- zıllar, kendi ları me dereceye kadar Sovyetize edebilmişlerdir? Kızıllar, neden büyük şehirleri al « mamışlardır? Bu hal, bunun esasir. bir sosyalist hareketi olmayıp sadece bir köylü ayak- lanması olduğunu göstermez mi? Halkınır yüzde sekseni çiftçi ve ren- şber olup endüstri henüz pek iptidat bir halde bulunan Çinde bir komünizm 'veya sosyalizmden bahsetmek ne dere- ceye kadar mümkündür? Kızıllar ne yer, içerler, ne giyer, na- Sıl oynar, sevişir ve çalışırlar? Evlen. me kanunları nasıldır? Nankin memurlarının söylediği gibi 'orada kadınlar komünize edilmişler midir? Çin'de bir “kızıl fabrika, nedir? Bir kızıl tiyatro kumpanyası nasıl geydir? Onlar ekonomilerini nasıl or - ganize ederler? Umumi sıhat ne haldedir? Tahsil, terbiye ve kızıl kültür ne merkezde - dir? Nihayet kızılordunun bugünkü kuv- veti nedir? Onlara silâh ve cephaneyi kim verir? 1935 de Nanking baş ku - mandanı Çankayşek, artık Çinde ko - Münist tehlikesi diye bir şey kalmadı - ğanr ilân ettiği halde nasıl oluyor. da bunlar hâlâ mücadele ve mukavemet €tmekte ve şimal garbr Çininde strate- ji bakımından en kıymetli yerlerini es- kisinden daha sağlam bir surette elle - rinde tutmaktadırlar? Eğer Çinde kızıllar, ortadan kaldı- rılmış ise Hirotanın dileklerinden üçün- cüsü olmak üzere Japonya, neden As- yanın bölşevikleşmesine mani - olabil - mek için Nankin hükümetinin de alman * japon paktına girmesini — istemekte- dir? Kızıllar japon düşmanı mıdırlar? Çin komlnist hareketlerinin siyasi ve askeri manzarası nedir? Bu tarih ba. kımından doğru görülecek bir inkişaf- dir? Eğer öyle ise bu kadar uzun bi leye rağmen neden İktıdar Mevküni ele geçirmek teşebbüslerinde muvaffak olamamıştır? Muvaffak ola- bilir mi? Eğer böyle bir muvaffakiyet ele Birerse yeryüzü insanlarının beşte - bi Fini sınırları içinde tutan bir memleke- 'tin dünyaya, dünya siyaset ve tarihine tesiri nasıl olacaktır? Böyle bir dej me ingilizlerin, amerikalıların ve öteki milletlerin Çindeki menfaatleri üzeri- 'e ne süretle tesi redecektir? Bundna bir zaman evvel, bu suallere bir yabancı görmenin itimad edilecek derecede mevsuk cevablar verebilme: 'nin imkânsızlığı gülünç görünürdü. Ortada her gün ehemiyetini arttı- rarak büyüyen ve genişleyen bir kâye vardı ve birçok gazete muhabirle- bunları günü gününe takib ederek memleketlerine haber veriyorlardı. Halbuki artık bu hususta esef edi - lecek derecede cahil bulunuyoruz. “Be- yazlar,, bölgesinde - bulunup da kızıl- lardan malümat almak son — derecede Büçleşti. Başlarının üzerinde idam levhala - Ft asılr duran komünistler, Çin sosye - tesi içinde hüviyetlerini meydana vur- muyodlar. Nankin hükümeti ise, eene- bilere verilmi imtiyazlı işleri bile ge- niş bir casus şebekesinin kontrolu al - tında bulundurmaktadır. Hepimiz biliyorduk ki bunları renmenin bir tek yolu varsa o da gidip kızıllarla temas etmektir. Fakat buna karşı da — Meci yo fa Yani: — Bu iş yapılamaz! diyorduk. Bir adamın kizıl topraklarıma girip canlı çıkacağına hiç kimse inanmıyordu. ftalya ve Almanyadaki kadar sıkı bir kontrol altında bulunan Çindeki yıllanmış kuvvetli anti - ko - Münist — propagandasının - uyandırmış ve herkese aşılamış olduğu kanaat buy- dü. Çat Hiç beklemediğim bir zamanda bu kızıllar bölgesine girmek imkânını bul- dum. Bunun - için Pekindeki işimden ayrıldım: bir zamandır, yazmakta oldu- #um işimi yüzüstü brraktım, Çünkü bu biricik bir fırsattı ve ka- çırmaya gelmezdi. Bu teşebbüste çok tehlikeler bulunduğunu - söylemek lâzımdır. Hattâ benim hakkımda “kızıl haydudlar tarafından öldürülmüşt Yollu çıkarılan bir haber için az mü Tâgalıdır, diyebilirim. Kızılların birçok mezalim — işlediği hakkında Çin ve yabancı gazetelerinde çıkan haberler, yolda, az çok keyfimi kaçırmıyor değildi. Fakat bu ihtilâl ve harb yıllarında burada binlerce insanın öldürüldüğünü düşünerek kendimi avuttum. Bu melodramatik hava içinde yola- çıkmış bulunuyordum: Bir gece yarısı, biraz keyfsiz, fakat içim heyecanla dolu trene bindim. İlk gideceğim yer, Sianfu idi. Burası Şen- si eyaletinin merkezi ve Lunghai de - üryolunun bittiği nokta idi. Buraya i yorucu gün ve gece seyahatten son- a varabilmiştim. Buradan şimale Scvyet toprakları- 'na ve Çin komünistlerinin ellerinde bulunan bölgeye geçmeği — tasarlıyor - dum. Tarihin garib bir cilvesi olarak bu bölge, bundan binlerce yıl önce çin- lilerin ilk defa bir millet haline geldik- deri yerdi. Bundan yedi sene evvel, Nankin kükümetinin bir misafiri olarak bu de miryolunda bir seyahat daha yapmış Nankin hükümeti ile kızıl Çin topraklarını gösteren bir Deyli Herald haritası. Aşağıda ölüsüne ve- 've Çin demiryolları hakkındaki müşa- hedelerimi yazmıştım. Sabahleyin yol arkadaşlarıma bak- tım. Bir gençle, beyaz sakallı güzel bir ihtiyarla karşılaştım. İhtiyar şekersiz çay içiyordu. Genç, benimle önce de - reden, tepeden sonra — da- politikadan konuşmağa başladı. Bu genç, yedi yıl - dır görmediği memleketi Şecuan'a gi- diyor; fakat çeteler buralarda dolaştığı için burasını görmeğe muvaffak olup olamıyacağından şüphe ediyordu. Ben: — Bu haydudlar “kızıllar” mı de - dim, — Hayır, dedi, kızıllar da oralara uğuruyorlar fakat haydudluk - edenler onlar değildir. — Fakat kızıllar da haydud değil mi? Diye tecessüsle sordum, bütün ga- zeteler ve ajanslar “kızıl haydudlar", “komünist haydudlar, diye onlardan bahsediyorlar da. Genç şu cevabi verdi: — Hakikatte o gazetelerin muhar - rirlerine haydud demeli çünkü bunlar Nanking'in emirleriyle hareket eder - ler. Eğer onlara komünist ve.yahud ih- tlâlci diyecek olurlarsa bundan kendi- lerinin de komünist olduğu manasr çı- karılır. — Fakat Seçuanda halk kızıllardan da haydudlar kadar korkmuyorlar mı? — Zengin adamlar, — tahsildarlar, memurlar ve toprak sahibleri onlardan korkarlar; fakat köylülerin ne korkusu olacak? Genç, bizi dikkatle dinlediği halde dinlemez gibi görünen ihtiyara baktık- tan sonra sözüne devam etti — Hattâ, bazan onları gayet iyi kar- kızılların yalnız on- gilarlar. Köylüler yacak kadar cahildirler; onları gerçek- 'ten sözlerinin eri sanırlar. — Peki, onlar öyle değil mi? — Babamdan aldığım mektublara göre bunlar, oralarda afyonu yasak ve toprağı taksim etmişler. Görüyorsunuz ki kızıllar haydud değillerdir; bunla- vardır. Fakat fena adamlardır; şimdiye kadar Pek çok adam öldürdüler. Bu söz üzerine beyaz sakallı adam başını kaldırdı ve ikimizi de hayrette birakarak: — Daha öldürmeli idile recede öldürmediler, dedi. Mazlesef, tren Çeng Çu'ya yaklaşı- yordu. Ben, orada Lunghai'ye giden trene aktavma edecektim. Onlardan ay- rıldım. Fakat beyaz sakallının tavırla- a ve sözleri hatırımda kaldı. Sianfu'ya varnca buraların komise- ri General Yang Hoçen'i görmeğe git- '*tim. Esasında bir çeteci olan bu adam, birçok Çin liderleri gibi o yoldan yük- selmiş, servet toplamış ve iki sene ev- vel buraların hükümdarı kesilmişti. Bu- | gün hüküm ve nüfuzunu — başkalariy- le paylaşmak zarüretinde kalmıştır. Generalı, 50.000 - liraya yaptırdığı mermer köşkünde buldum. — Fakat bu birçok odalı binada tek başına yaşıyor- du. Evvelce iki karısı vardı. Fakat bunlar biribirleriyle — geçinemedikleri için general bu kârgir evde tek başına yaşayıp başını dinlemeği tercih etmişti. kâfi de- Yanına gittiğim zaman — generalin dehşetli başı ağrıyördu. Fakat bütün bu ıztıfabr içinde kendisine po- ditikaya dair Büaller soran biricik a dam, ben dum. Kendisiyle / krsa/ bir görüşmeden sonra çekildim. Şimdi fahrt vafi — Şao» Li - Çu'yu görmeğe gitmek lâzım ge « iyordu. — | Vali beni ahat evinin güzel bahiçe sinde kabul etti. Kendisini altr sene evvel bir dahil görmüştüm. O zaman Çankaygek'in hususi kâtibi idi ve bas 'na baş kumandanla bir mülâkat yap « mam hususunda yardımda bulunmuştu.. © zamandan beri süratle ilerlemiş, bu merkie çıkmıştı. Çok müktedir, iyi” tahsil görmüş olan vali Şao, Çin'in bir gok sivil valileri gibi vilâyet merkezi - 'nin kül rengi surlarının dışında büküeş süremiyordu. Buralarda hüküm ve nük fuz general Yang ile genç mareşalin elinde idi. Bunu söylemek, belki zikçe bir iş olmaz ama, vali Şao'nur gir zamanlar bir komünist çetecisi oldu #unu biliyorum. Kendisi, Çin komünist partisini kuranlardan birisiydi. Pakat bunu fazla görmemeli. O zamanlarda komünistliğin.ne demek olduğunu bi- 'den pek yoktu; fakat komünistlik mo- da idi; bütün gençlik komünistlerden yana idi. Fakat 1927 Karşılık ihtilâlinden sone Ta iş meydana çıktı. Oradan çekilme « yince kelleyi vermek lâzım geliyordu. Bu sebeble Şao da çekildi. Daha son. Ta kendisi koyu bir Budist oldu. Fa « kat ne de olsa, bu eski temayülü dola- yisiyle, konuşmamız esnasında “kızıl « Jar,, dan, “baydudlar,, dan bahis geç « miyordu. Ben sordum : — Kızıllar ne yapıyorlar? Cevab verdi — Çok kalmadılar; Şensi'de ne ka- dar bulunuyorlarsa hepsi © kadardır. Kendisine 1930 senesinde de kalan kızılların “böyle arta kalmış. lar ol « duğunu, fakat o zamandanberi - bunla- rın nasıl olup da bu kadar uzun za- man kalabildiklerini sordum. — Bazan arta kalmış olanları imha etmek, hepsini imha etmekten daha güç oluyor. — O halde Harb devam ediyor, öy « Te mi? dedim. — Hayır, bugünkü günde Şensinin cenubunda müşademe olmiyor. Kızıl - Jar, Ningsiya ve Kansuya doğru hare « ket ediyorlar. Bunların dış Mongolis - tan ile rabrta İurmak istedikleri anla- giliyor. — Vali, sonra gözü değiştirip cenubu garbide japonlara karşı bir — harekete geçmek arzusunda bulunan âsi gene - Tallerden bahse başladı. Kendisine Çinin Japonya ile harb edip etmiyeceğini sordum. fapabilir miyiz? dedi. Ondan son a Budist vali, bana Japonya hakkın - da her hangi bir Nenking valisinin di şüncesinin aynı/olan düşüncelerini söy- dedi. Ondan anlıyacağımı anladıktan son- ra kendimi zarhir bir otomobil içinde haydudları tegkil etmeğe giden Nan - king askerleri arasında buldum.