Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
2 SIIRAT 1936 PAZAR ULUS on harplerin bilânçosu: Altı bin habeş öldü - Bir italyan fırkası yok edildi Londra, | (A.A) — Royter ajan- sının harb aytarından: Somali cebhe sinde italyanlar, son zaferlerinden faydalanmağa devam ediyorlar. Fa - kat, habeş kaynağından çıkan bir tel- grafa göre, italyanlarır. seyyar kolla- rından biri bir bozguna uğramnıştır. Şimal cebhesinde yalnız Belli çar- pışma ve bombardımanlar kaydedil- miştir. Royter ajansının Adisababa- daki aytarı bildiriyor: “Burada bildirildiğine göre, bir italyan kolu, Somali cebhesinde U- adera yakınında geçen bir harbtan sonra geri çekilmeğe mecbur edilmiş- tir. Bu harba Decaz Maç Makon - nenin kıtaları © vmiştir. Daha doğuda, Decaz Maç Abe - badumto ve Decaz Maç Beyen Me - 1ed'in kumandalarındaki habeş savaş çıları da italyanlarla harba girişmiş- tır. Royterin Dessiedeki aytarı bildi - riyor: “Burada resmen bildirildiğine gö- re, üç italyan uçağı, Çeliza ile Gon- dar yakmındaki diğer köyleri bom - bardıman etmişlerer. Keza Koren'- de bombardıman * edilmiştir. Hasır mikdarı, belli değildir. Royterin italyan şimal orduları yanındaki aytarı bildiriyor: “ Şimdi, Musavva ile Adisahaba arasındaki bütün — yol kamyonların geçmesine elverişli bulunmaktadır. Bu yolun italyanlara — ve habeşlere ait kısmı, Makallenin 30 kilometre kadar cenubunda bulunan Şelikot'ta birleşmektedir. Şelikot, iki ordu arasındaki böl - gededir. Bir italyan zabiti, bu şehir halkının italyanları, şehri işgale da - vet ettiklerini bana söylemiştir. Mit- öz himayesinde çalışan italyan ri, demir tel şebekeleriyle hi- maye edilmiş olan Dogea geçidin deki kendi hatlarının 6,5 kilometre kadar ilerisinde bulunan Şelikot'a ka dar geniş bir yol yavmışlardır. Geçi- » din tam karşısında bir italyan topçu bombardımanı sırasında yaralanmış olan Ras Mulugetanm kumandasın- daki habeslerin aldıkları dağ bulun - maktadır Adisababadan Şelikot'a kadar is- viçreli mühendis Fernand Bietri tara- fından başlanan habeş yolunun biti- rilmesini Ras Mulugeta emretmiştir. Dogea geçidi bir siyah gömlekli müf rezesinin muhafazasında olarak şeh- re iki buçuk kilometre mesafede o - lan Şelikot kuyularına geçtim. Ora- da 70 habeş muntazam askerinin bu lunması, siyah gömlekliler müfreze- sinin mitralyöz menzilinden ileri geç mekliğimize mani oldu. Bu müfreze, bizim hareketimizi korumak için ilk hatlar önündeki tepe üzerinde yer almıştı. İtalyan askerleri, bu suret- le himaye altında olarak her gün Şe- likot kuyularına giderek su almakta ve katırlarını sulamaktadırlar. İtal - yan topları Ambaa Radan inişi üze- rinde görülen habeş askerlerini fası- . Bu adette habeşlerin lasız bir surette bombardıman etmek tedirler. Bizi Ambaaradan ile Gabat vadisini daimi surette bombardı - man eden topçu mevzilerinin ileri Lattındaki rasad postasına kadar gö- türdüler.,, Londra, | (A.A) — Royter ajan- sından: Royter ajansının Dolodaki aytarı bildiriyor: “Somali cebhesin deki son harbta ölen habeşlerin sayı- sı, 1500 e yükselmektedir. - Çalılık - larda ölenlerin sayısı da binlerce bu- lunduğundan yekün 6000 kadardır. Daua Parma nehri boyundaki çarpışmada verdik- teri 1500 ölü dahil değildir. Habesler ne diyor? Adisababa, | (A.A) — Alman ajansından: 30 ikinci kânun tarihiy- le habeş genel kurmayı bildiriyor: 21 ikincikânunda şimal cebhesin- de başlamış olan harb dün bitmiştir. Bu harb önce İtalya müstahkem mevzilerine karşı tarafımızdan yapı- lan bir taarruzla baslamış ve sekiz poliye hareket etmistir. gün sonra bir italyan karşı taarruzu halini almıştır. 28 birinciteşrin ismini taşıyan si- yah gömlekliler fırkası imha edilmiş- LA d Tembien ve Makalle yakınında yapılan bu harb sırasında italyanlar 3000 telef vermişler, 34 sahra topu, 175 mitralyöz. 2653 tüfek ve 18 tank kaybetmişlerdir. Yaralıların sayısı ölülere nisbet- le yüzde 30 fazladır. Habeş ordusunun zayiatı aşağı yukarı 1200 kişiden ibarettir. Zayi- atımızın büyük bir kısmı bugün eli- mize geçmiş bulunan mitralyözlerle mücehhez üç istihkâmın zaptı sıra - sında olmuştur. 6000 Asker daha Roma, 1 (A.A.) — Sekizinci istihkâm alayından 6000 asker Na- Oradan doğu Afrikasına sevkedilmek ü- zere vapura bindirilecektir. 1912 sınıfından hava ve istihkâm yedek zahitleri silâh altına çağrılmıştır. B. Duvu, iç ve dış | sıyasasını anlattı Paris, 1 (A.A.) — Dün sa«« on weş- te, heyecanlı bir meclis nuzurunda, gö - rüşmelere yeniden beşiandığı sırada, baş bakan Saro istizah olarak demiştir ki: sahiblerine cevab Hayatımda en büyük tanrı tanıdığım Fransa'nın, işierin dana kuvvetli şekil- - de başiaması, tinansal ka.kam.. ger - çekieşmesi ve guvenugin sağ.anması içın sakinük ve rahata ihtıyacı vardı. Çu <u Fransa nın iç acıları, onun zaaflarındaünı faydalanmak için pusuda — bekliyenleri cesaretlendirmek- tehiikesi gösteriyor. Ben ısızi a kin ne olduğu nu unuttum,, bayrağın etraf ına topla mış olan her türlü sıyasal kanaat sahibi Ernasızlarla birlikte çalışmak istedim. B. Saro, karmakarışık bir kabine kar- duğu yolundaki terkitlere cevab olarak, kabinesinde bulunan bakanların, yapıl- ması gereken iş hususunda kolayca an - laşacaklarına emin olduğunu söylemiştir. Dış sıyasa hususunda B. Saro, B. Heryc'nun nutkunu benimsemiş ve: “— Fransa, lâfla değil, yürekten ça- lışmakta devam ediyor.,, dedikiz. sonra, hükümetin, italyan - habeş anlaş lhığı- raflığına dair bir. sual sormaş — ve gü tün — meclis tarafından — alkışlanarak şu sözleri ilâve etmiştir: “ — Yeis ve nefretle şahidi olduğu muz şeref ve nişan vaidleri gibi bazı s: yasâl kandırma ve idlâl usullerine son vermeğe kati surette azmettiniz mi?,, Sağ cenah mebusu B . Dommange, B. Kamil Şotan'ın hükümete dahil bulun - tahkikat komisyonunun raporu macibince Stavis- ki meselesinde oynadığı volü hatırlat - mıştır. masını tenkid etmiş ve onun, B. Saro, B. Blum'a şu sözlerle cevab vererek müzakereyi kapamıştır: * — UÜUmumi nizama korünmasına dan' olan kananların tatbıkıni teahhüd ediyorum. Bu gibi mesuliyetler uluorta alımnmaz. Bu kanunlar benim elimded.. İhtiyaç gorüraüğü zaman bunları tatbik edecegime itimad ediniz. Ümid ederim ki, bütün mevuslar seçimlerin ahlâki ci- hetini koruma hususunda birleşecekler - dir. k Ceise, grapların, durumları hakkında karar verebilmeleri için 18,30 da tatil nın halli için yardımda bulunacağını ve iç sulhu, bütün zorbalarla bozgunculara karşı korumak azminde bulunduğunu söylemiştir. B. Blum, sosyalistlerin B. Saro'ya karşı aldıkları durumu izah ederek de - miştir ki: “ Bugünkü kabine bize bir faydalan madır ki, o da, B. Laval'ın yerine gel - miş olmasıdır. Bu kabine, düşmesiyle, Laval'in sıya- sasına yol açabilecek olan kabinedir,, B. Blum, B. Saro'ya, birliklere ve hü- kümetin gelecek seçim savaşındaki bita- dilmiş ve 19 da tekrar açılarak radikal mebus B. Perfetti'nin güven takririnin, B. Franklin Buyyonun itimad verilme- mesi takririne karşı kabulü reye konul- muştur. Meciis, Perfetti takririni 165 karşı 361 reyle kabul etmiştir. reye * o ah ök Paris, 1 (A.A.) — Sarraut kabinesinin elde ettiği çogunluk, şu surette dağılmak- tadır: İşci birliğinden 14, S. F. İ, O. sosya- listlerinden 96, celsede bulunmıyanlar- dan başka bütün radikallar yani 140 Kondilise otopsi yaprlacak — Generalin ölümü Yunanistanda heyecan uyandırdı Atina, 1 (A.A.) — Atina ajansı bil” diriyor: Liberal Etnos gazetesi, ölen ge neral Kondilis'in kahraman bir asker olduğunu ka.y'dettikten sonra, 1912 1913 ve 1917 - 1920 arasında birçok harblarda kendini gösterdiğini - bildir mektedir. Diğer bütün gazeteler, Gene - ralın parlak süel ve sıyasal hayatını te- barüz ettirmektedirler. Atina - ajansı, Kondilis'in, nasıl öldüğü hakkında şu tafsilâtı veriyor: “ Kondilis, uzun zamandanberi göğü> anjininden hastaydı. Ve üç gündenberi yatıyordu. Dün daha iyi idi ve doktorla- . rı ziyaret kabul etmesine izin vermişler- di. Kondilis, bunun üzerine birçok sıyasa dostlarını ve bu arada da Stamatios ve Merkuris'i kabul etmişti. Saat 12,20 de, Kondilis kalktı ve Merkuris ile görüş - tükten sonra tuvalet odasına geçti. Tam gargara yaptığı sırada üzerine fenalık geldi. Merkuris ile daha evde bulunan iki doktor, derhal koştular. Fakat, ken- disini ölü buldular. Cenaze töreninin bugün öğleden son- ra kız kardeşinin Tsalya'daki Trikala” - l inden senra yapıl ihti - mallidir. Bütün Atina garnizonu, cenaze törenine iştirak edecek ve kendisine. * zumu veçhile tazimde bulunulacaktır. dan g Konduis, ölümünden bir Vradini gazetesinin bir yazarını kabul etmiştir. Kendisinden Plastras'ın faaliye- ti hakkında haber alıp almadığını soran gazeteciye Kondilis, Plastras'ın hast oldugunu ve Venizelos'un kırallık reji - mini tanıması üzerine kendisiyle de mü- .nasebetini kesmiş olduğunu söylemiştir Jorj Kkondilis, 1879 da Karnanya'dakı- Prussos'aa doğmuştur. 1896 Girid azısı na gönüllü olarak, ve türk yunan harbı- na da asker olarak girmiştir. Bundan sonra Makcdonya harplarında bulun - muş, 1912 Balkan harbına yüzbaşı ola - rak girmiştir. Kondilis, bütün askeri rütbeleri, harb meydanlarında kazanmış- tır. Büyük harpta, aiman - bulgar asker- - leri Fiapetra kalesine hücum ettikleri za- | man kalenin kumandanı idi. Makedonya- daki Skra savaşlarında bulunmuş v — 1ş kumaadan Franşe Despre'nin “emriyev- mi,,lerinde birkaç defa ismi geçmiştir. Nihayet Rusya'ya gönderilen “sefer heyetine katılmıştır. 1923 de cumuriyet rejiminin kurucularından biri olmuştur. 1926 da Pangalos diktatörlüğünü devir- miş, 1928 de Kavala mebusluğuna seçi!- miş ve Venizelos ile birlikte çalışmı; 1932 de haık partisi ile işbirliği etmiş, 1933 de Çaldaris kabinesinde başbakan muavini olmuştur. Son seçimde Teotokis ile işoirliği etmiştir. 1935 martı azısım Kondilis bastırmıgtır. Kıralın gelişin? n önce niyabet vazifesini görmüştür. Ölü- pılmasına karar verilmiştir. “His'in birdenbire ölmesi Atina'da saat önce " yanlıştır. Ambargo biraz müddet geçtik- münün sıyasal durum üzerinde yapacağı tesirler hakkında şimdiden birşey söy - lenemez. 4 Otopsi yapılacak. Atina, 1 (A.A.) — Havas Ajansından: General Kondilisin cenaze töreni pazar günü öğleden sonra yapılacaktır. Gene - ralın zehirlenme neticesinde öldüğü hak kında bir şayia döndüğünden, otopsi ya- Atina'da heyecan Atina, 1 (A.A.) — General Kondi - bir heyecan uyandıfmıştır. Geneca” bah kahvaltısını ettikten biraz sonra, her zamanki-gibi.kendisiyile konu,mağa ge - len dostları ve taraftarlariyle, münakaşa ettiği sırada ansızın- felce uğramışur. Eski kıral naibi, arkasında büyük üni - forması göğsündeki nışanları olduğu hal- de şimdi ölüm döşeğinde yatmaktadı Etrafında ailesi erkânı toplu buhuman ölüyü, harbiye nazırı, kıralın yaveri ve birçok şahsiyetler, gelip, ınlîınlımı;lıı;v- dır. 3 Gazeteler Generali övüyorlar. — Atina, 1 (A A.) — General Kon- dilisin cenazesi tahnid edildikten sonra evinde teşhir edilmeye başlan- mıştır, Efzunlar tabutun önünde - bet beklemektedir. Yunan ve yabancı devlet adamlarının ve büyük bir — - yığınının ziyareti devam ediyor. Le- - naze töreni yarın devlet hesâbına A- tina kilisesinde yapılacaktır. Kendisine karşı olan parti gaze- * teleri de dahil olmak üzere bütün yu- nan matbuatı generali övmektedir. Ölüm kalb sektesindendir. Atina, 1 (ÂRAİ) — General Kon- dilisin cesedini tahnid eden profesör Melissinos, Kondilis'in- kalb sektesın- den öldüğünü tasdik etmiştir. Deniz konferansı dağıldı . Londra, 1 (A.A.) — Deniz kon- feransı, dün, programların karşı- — İrklı tebliği hakkında olan proje- — “yi kabulden sonra müddetsiz ola- — rak geri bırakılmıştır. ü "T Konferans, bu projeyi inceliye- — cek olan tâli komite kesin bir ne- — ticeye vardıktan sonra toplana- caktır. ; Zecri tedbirler genişletilirse (Başı I. inci sayfada) - şı yapılan zecri tedbirlerin Habeşistaa — ile olax harbı kısaltacağını iddia etmek — ten sonra abloka haline gelecek ve ablo- — : ka ise harb ile neticelenecektir. Bunun — radikal, 40 sosyalist birliği azası, 25 sol cenah radikal mebuslariyle sol cenah' müstakilleri ve birkaç sol cenah cumu- riyetcileri ve münferid cumuriyetciler. Müstenkifler, bütün merkez ve ko- münist grupları ar da dağılmal - tün dünya için bir izmihlal teşkil edec.k KT içi ki, bütün Avrupa gençliği, bü - olan Avrupa harbına mani olmak - için, —— Cenevre'ye geldikleri gündenberi felâ - e ketler hazırlıyan bu doymak bilmez - — nikçiler ve ihtilâlci bolşeviklere karşı Li b L Cönn M ay iy el Tefrika: No. 2 ANKARA Yazan: Norbert von BİSCHOFF Türkçeye çeviren: Burhan BELGE Göçebeler ile köylüler şimdi yanyana ya- -şamaktadırlar. Biribirlerinden alıp verecek- leri birçok önemli eşyası olan alıcılar ve sa- tıcılar gibi. Fakat komşulukları her zaman tatlı geçmemektedir. Onları engin Anadolu bozkırının üzerinde bir araya getiren, bozkı- rın kendisine de can veren sudur. Bu eksir, Anadolunun her tarafında yerin altında lü- zumsuz bir hazine gibi akmaktadır. Fakat yerin yüzüne nadiren çıkmakta ve bir akıntı şeklinde çıksa da, çok geçmeden kuruyup gitmektedir. Suyun bir kuyu açılmasına mü- sait olacak gibi yeryüzüne yaklaştığı ahval nadirdir. Yerin yüzüne çıktı yahut yaklaştı- mı, orada bozkır daha zengin çiçeklerle be- zenmekte orada otlar yazın kavurucu güne- şine karşı daha çok dayanmakta, ve göçebe- ler daha besili otlaklar bularak, köylüler, sö- güd ağaçlariyle destekledikleri hendekler- den, şiyu bahçelerine ve tarlalarına iletmek tedirler. Bu azıcık su olmasa, o bahçelerle tarlalarda yaz sıcağının herhangi bir mahsu- le müsaade etmesine imkân yoktur. İşte bütün bozkırlarda olduğu gibi, Ana- doluda da, su, insanların gelip yerleşmeleri için böylece ilk şartı teşkil etmektedir. Ku- rak topraklardaki bütün köyler, işte böyle, su'yun çocukları ve binlerce sene önce o su- yu bulan ilk köyün en son torunlarıdır. Ve şimdi şu dumanlarını tüttürmekte olan kö- yün dedeleri, onun suyunu yüzlerce ve bin- lerce sene kullanmış olan köyler, topraktan yapıldıkları için toprağa avdet etmiş olan köyler, işte şu gördüğünüz höyüğün altın- dadır. Höyüğün hikâyesi ise, ayrı bir hikâyedir. Bu her tarafı düz üstü budanmış yayvanca mahrut sanki durduğu noktada ve vadinin içinde fışkırmış gibidir. Toprak onu, genclik çağındaki volkanik silkinmeleri ile iteme- miş, ve yüz binlerce sonbaharın yağmur sel- leri ile yüz binlerce ilkbaharın kar suları, onu toprağın gövdesinden koparıp sürükli- yememiştir. Onu oraya yıl yıl üstüne ve kat kat üstüne insanların ölmesi ile insanların yaşaması yığmıştır: sonsuz bozkırların bu muhteşem olduğu halde gine de unutulmuş mezar taşını! İlk köy bu ovada ne zaman ku - ruldu; hangi insan eli ilk kerpiçten ilk evi yaptı; hangi düşman, hangi yangın, hangi yerdeprentisi yahut hangi veba geldi de bu ilk evi ortadan kaldırdı ve nasıl oldu da bu ilk ev, çöken çatısı ile beraber ana toprağın bağrına avdet etti? Bunu bize anlatacak ne bir yazı ne de bir hâber vardır. Ve kimse yok- tur ki gelip bize o hayat ve bereket suyunun ne zaman yeni insanları kendine ve o ıssız noktaya çektiğini anlatsın. O yeni insanları ki, gelip o toprak yığınlarının üzerine yeni evlerini kurmuşlar, kız sevip kızan yetiştir- mişler, tarla ve bağlarını işlemişler, tanrıla- rına kurbanlar kesmisler, ummuşlar bulmuş- lar ve yaşamışlar ölmüşlerdir. Ta ki bir yeni sabah, bu köyün de ölümünü seyretmiş ve yeniden bir yeni oluş gine o noktada başla- mıştır. Ve böylece her inkıraz, höyük'te bir kat olmuştur. Ve her ölenin toprağı üzerin- de yeni gelenin hayatı, çiçekler içinde, fakat k_endi ölümünü gözetlercesine uzayıp gitmiş- tır. Ancak zamanla höyük fazla yükselmiş, suya giden yol uzamış ve tepedeki saha ha- yatın ihtiyaçlarına dar gelmese başlamıştır. Bunun üzerine höyüğün üstüne bir ufak iba- detgâh vahut oözcü kulesi yapılarak yeni köy tekrar aşağıya höyüğün dibine ve suyun — başına indirilmiştir. Köydeki insanlar, yanıbaşlarındaki hö- yüğ'ün aslını hiç bir defasında bilmemişle — dir. Ama bozkır, şimdi yeniden himayesi al- tına aldığı toprağın mahiyetini ve aslını mü- kemmel bilmektedir. Çünkü o, böyle bu gibi köyler için hususi bir kefeni her zaman ha- zır tutmaktadır. Bu kefenin üzerinde öyle yıldız gibi çiçekler işlenmiştir ki, bunlar an- cak içinde ölüler ve yüzyıllık hikâyeler ya- tan toprakların üstünde biter. Ve bozkır bu kefeni yalnız on binlerce senenin cesedini barındıran höyüklerin üzerine örter. Bu hö- yüklerin bağrında, kibirle ümid, ıstrrab ile ü- midsizlik namına ne mikdarlar yatar.. Yan- yana ve üst üste ne adsız şehirlerin duvar- ları, ne adsız hakanların mezarları, ne adsız köylülerin obaları, ne adsız tanrıların ibadet- gâhları yatar.. Yüzlerce ırktan gelme insan ve millet bu höyüğü oraya dikmişlerdir. Bu insanlarla milletlerden her biri, höyüğün in- şası için canını vermiştir. Ve şimdi bütün onların istediklerini ve başardıklarını, adına zaman dediğimiz dev, ayaklarının altmna a- larak kocaman bir harabe ve moloz hamuru haline sokmuştur. (Sonu var)