2 Şubat 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

2 Şubat 1936 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2.SURAT 1936 PAZAR Son harplerin bilânçosu: Altı bin habeş öldü - Bir italyan fırkası yok edildi Londra, | ÇALA) — Royter ajan- sının harb aytarından: Somali cebhe şinde italyanlar, faydalanmağa devam ediyorlar. Fa kat, habeş kaynağından çıkan bir tel- grafa göre, italyanlarır. seyyar kolla- Tından biri bir bozguna uğrunıştır. Şimal cebhesinde yalnız belli çar- pışma ve bombardımanlar kaydedil- miştir. Royter ajansının Adisababa- daki aytarı bildiriyor. “Burada bildirildiğine göre, bir italyan kolu, Somali cebhesinde U- 'adera yakınında geçen bir harbtan sonra geri çekilmeğe mecbur edilmiş- tir. “Bu harba Decaz Maç Makon - 'menin kıtaları ““>miştir. Daha doğuda, Decaz Maç Abe - badumto ve Decaz Maç Beyen Me - ed'in kumandalarındaki habeş savaş çıları da italyanlarla harba girişmiş- ti Royterin Dessiedeki aytarı bildi - riyor “Burada resmen bildirildiğine gö- re, üç italyan uçağı. Çeliza ile Gon- dar yakmındaki diğer köyleri bom - bardıman etmişlerdir. Keza Koren'- de bombardıman - edilmiştir. Hasır mikdarı, belli değildir. Royterin italyan şimal orduları yanımdaki aytarı bildiriyor * Şimdi, Musavva ile Adisababa arasındaki bütün — yol kamyonların geçmesine elverişli - bulunmaktadır. Bu yolun italyanlara — ve habeşlere ait kısmı, Makallenin 30 kilometre kadar cenubunda bulunan Şelikot'ta birleşmektedir. Selikot, iki ordu arasındaki böl gededir. Bir italyan zabiti, bu şehir halkının italyanları, şehri işgale da vet ettiklerini bana söylemiştir. Mit ygalışan italyan eee ĞN ŞAR e t Geki kendi hadarman 65 kilemet kadar ilerisinde bulunan Şelikot a ka dar geniş bir yol vaumışlardır. Geçi- din tam karşısında bir italyan topçu bombardımanı sırasında yaralanmış olan Ras Mulügetanm kumandasın- daki habeslerin aldıkları dağ bulun maktadır Adisababadan Şelikot'a kadar is- viçreli mühendis Fernand Bietri tara- fından başlanan habeş yolunun biti- rilmesini Ras Mulugeta emretmiştir. Dogea geçidi bir siyah gömlekli müf rezesinin muhafazasında olarak şeh- ze iki buçuk kilometre mesafede o - lan Şelikot kuyularına geçtim. Ora- da 70 habeş muntazam askerinin bu lunması, siyah gömlekliler müfreze- #inin mitralyöz menzilinden ileri geç mekliğimize mani oldu. Bu müfreze, bizim hareketimizi korumak için ilk hatlar önündeki tepe üzerinde yer almıştı. İtalyan askerleri, bu süret- le himaye altında olarak her gün Şe- likot kuyularıma giderek su almakta ve katırlarını sulamaktadırlar. İtal - 'yan topları Ambaa Radan Tinde görülen habeş askerlerini fası- son zaferlerinden lasız bir surette bombardıman etmek tedirler. Bizi Ambaaradan ile Gabat vadisini sürette bombardr man eden topçu mevzilerinin ileri Lattındaki rasad postasına kadar gö- daimi türdüler. Londra, 1 (ACA) — Royter ajan- ândan: Royter ajansının Dolodaki aytarı bildiriyor: “Somali cebhesin deki son harbta ölen habeşlçrin sayı- sı, 1500 e yükselmektedir. Çalılık larda ölenlerin sayısı da binlerce bu- lunduğundan yekün 6000 kadardır. Bu adette habeşlerin - Daüa Parma wehri boyundaki çarpışmada verdik- 500 ölü dahil değildir. Habes!er ne diyor? Adisababa, | (ALA) — Alman undan: 30 ikinci kânun tarihiy- ajar le habeş genel kurmayı bildiriyor: 21 ikincikânunda şimal cebhesir de başlamış olan harb dün bitmi Bu harb önce İtalya müstahkem mevzilerine karşı tarafımızdan yapı- dan bir tasermla baslamış ve sekiz B. Duru, iç ve dış sıya Paris, 1 ÇALA.) — Dün sa. te, heyecaniz yeclis muzurunda, gö Tüşmelere yeniden beşandağı sırada, baş bakan Saro istizah olarak demiştir ki: Hayatı Fransa'nın, işlerin cana kuvvetii şekil. a en büyük tanrı tanıdığım de başınması, tinansal ka.kını der çökteşmesi ve gaver ta ihtiyacı varı min iç acuvarı, onun zaaflarından faydalanmak için pusuda — beküyenleri nek ” tehikcr sağ-anması için sakinlik ve rak Frani B. Saro, karmakarışık bir kabine kar- duğu yolundaki tenkitlere cevab olarak, kabinesinde bulunan bakani ması gereken iş hususunda kolayca an - Jaşacaklarına emin olduğunu söylemiştir Diş siyasa/ hususunda B Saro, B. Herye'nun nutkunu benimsemiş ve: “— Fransa, lâfla değil, yürekten ça- lışmakta devam ediyor., dedikte. x hükümetin, italyan - habeş anlaşmazlı nn halli için yardımda bulunacağını ve iç sulhu, bütün zorbalarla bozgunculara karşı korumak azminde bulunduğunu söylemişti B. Blum, sosyalistlerin B. Saro'ya karşı aldıkları durumu izah ederek de miştir “ Bugünkü kabine bize bir faydalar madır ki, o da, B. Laval' yerine gel - kümetin gelecek seçim savaşındaki bita- ULUS gün sonra bir italyan karşı taarruzu halini almıştır. 28 birinciteşrin ismini taşıyan si- yah gömlekliler fırkası-imha edilmiş. Tembien ve Makalle yakınında yapılan bu harb sırasında italyanlar 3000 telef. vermişler. 34 sahra topu, 175 mitralyöz. 2653 tüfek ve 18 tank kaybetmişlerdir. Yaralıların sayısı ölülere nisbet- le yüzde 30 fazladır. Habeş ordusunun - zayiatı aşağı yukarı 1200 kişiden ibarettir. Zayi: atımızın büyük bir kısmı bugün eli- mize geçmiş bulunan mitralyözlerle mücehhez üç istihkâmım zaptı sıra - sında olmuştur. 6000 Asker daha Roma, 1 (A-A.) — Sekizinci istihkâm alayından 6000 asker Na- poliye hareket etmistir. Oradan doğu Afrikasına sevkedilmek ü- zere vanura sınıfından hava ve istihkâm yedek zabitleri silâh altına çağrılmıştır. sasını anlattı yaflığına dair. bir. sal sormuş Ve ». tün alkışlanar: gu sözleri ilâve etmiştir: * — Yeis ve nefretle şahidi olduğu muz şeref ve nişan vaidleri gibi bazı e. yasal kandırma ve- idlâl usüllerine son vermeğe kati surette azmettiniz mi” 6 tarafından Sağ cenah mebusu B . Dommange, B. Kamil Şotan'ın hükümete dahil bulun masını tenkid etmiş ve onun, — tahkikat komisyonunun raporı ce Stavis- ü meselesinde oynadığı rolü hatırlat - B. Saro, B. Blum'a şu sözlerle cevab vererek müzakereyi kapamıştı — ÜUmumi nizası.a - koranmas, dan olan kananların tatbııni teahhüd ediyorum. Bu gibi mesüliyetler uluorta unmaz. Bu kanunlar benim elimded... İhtiyaç görüsüğü zaman bunları tatbik edeceyime itimad ediniz. Ümid. ederim ki, bütün mesuslar seçimlerin ahlâki ci- hetini koruma hususunda birleşecekler - dir, Ceise, grapların, durumları hakkında karar verebilmeleri için 18,30 da mebas B. Perfetti B. Franklin Buyyonun mesi takririne karşı kabulü reye konul- in güven takririnin, imad. verilme- muştur. Mecüs, Perfetti takririni 165 reye karşı 361 reyle kabul etmiştir. 1 (AA.) — Sarraut kabinesinin elde ettiği çoğunluk, şa surette dağılmak- Kondilise otopsi yaprlacak Generalin ölümü Yunanistanda heyecan uyandırdı Atina, 1 (ALA.) — Atina ajansı bil diriyor: Libera) Etnos gazetesi, ölen ge in kahraman bir asker 'neral Kondi olduğunu kaydettikten “sonra, 1912 1913 ve 1917 - 1920 arasında — birçok harblarda kendini gösterdiğini bildir mektedir. Diğer bütün gazeteler, Gene ralın parlok sücl ve sıyasal hayatını te . Atina- ajansı anjininden hastaydı. Ve üç gündenberi “yatıyordu. Dün daha iyi idi ve doktorla- ı ziyaret kabul etmesine izin vermişler. di. Kondilis, bunun üzerine birçok sıyasa dostlarını ve bu arada da Stamatios ve is'i kabul etmişti. Saat 12,20 de, Kondilis kalktı ve Merkuris ile görüş tükten sonra tuvalet odasına geçti. Tam iki doktor, derhal koştular. Fakat, ken- 5tü buldular. Cenaze töreninin bugün dan gelmesinden sonra yapılması mallidir. Bütün Atina garnizonu, cenaze törenine iştirak edecek ve kendisine ” zumu veçhile tazimde bulunulacaktır. Kondasis, ölümünden bir saat önce Vradini gazetesinin bir yazarını - kabul etmiştir. Kendi vi hakkında haber alıp almadığını soran gazeteciye Kondilis, Plastras'ın hast olduğunu ve Venizelos'un kırallık reji - tanıması üzerine kendisiyle de mü- 'a doğmuştur. 1896 Girid azısı 'na gönüdü olarak, ve türk yunan harbı- 'ma da asköt olarak — gürr sonra Makedonya barpl muş, 1912 Balkan harbıma yüzbaşı ola - rak girmiştir. Kondilis, bütün — askeri ütbeleri, harb meydanlarında kazanmış- u. Büyük harpta, alman - bulgar asker- leri Fiapetra kalesine hücum ettikleri za- man kalenin kumandanı idi. Makedonya- daki Skra savaşlarında bulunmuş »— y kumaadan Franşe Despre'nin “emri lerinde birkaç defa ismi geçmiştir. Nihayet Rusya'ya gönderilen “sefer heyetine katılmıştır. 1923 de cumuriyet rejiminin kurucularından biri olmaştur. 1926 da Pangalos miş, 1928 de Kavala mebusluğuna seçit- miş ve Venizelos ile birlikte çalışmı, 1932 de hark partis 1933 de Çaldaris k: azası, 25 sol cenah radikal mebuslariyle sol cenati müstakilleri ve birkaç sol cenah cumu- Müstenkifler, bütün merkez ve ko- münün sıyasal durum üzerinde yapacağı — — tesirler hakkında şimdiden birşey söy - Tenemez. Otopsi yapılacak. Atina, 1 ÇALA.) — Havas Ajansındanı General Kondilisin cenaze töreni pazar günü öğleden sonra yapılacaktır. Gene - ralın zehirlenme neticesinde öldüğü hak kında bir şayia döndüğünden, stopsi ya- pılmasına karar ver Atina'da İheyecan Atina, 1 ÇAA — Ueneral Kondi - e'i birdenbire ölmesi Atina'da — deria” bir heyecan uyandırmış bah kahvaltısını ettikten biraz sonra, her zamanki gibi kendisiyle konu,. Eski kıral ai de şimdi ölüm döşeğinde yatmaktadı Etrafında ailesi erkânı toplu bulunse ölüyü, harbiye nazırı, kıralın yaveri ve birçok şahi ğ d Gazeteler Generali övüyorlar. — Atina, 1 (ALA.) — General Kon- — di azesi tahnid sonra evinde teşhir edilmeye başlan — miştir. Efzanlar / tabutun - önünde —- bet beklemektedir. Yunan ve yabancr devlet adamlarının / ve büyük bir — — yığınının ziyareti devam ediyor. Ce- - 'naze töreni yarın devlet hesabına A- tina kilisesinde yapılacaktır. Kendisine karşı olan parti gaze- — teleri de dahil olmak üzere bütüm ya- 'nan matbuatı generali övmektedir. Ölüm kalb sektesindendir Atina, 1 (ALA.) — General Kon- in cesedini tahnid eden profesör kalb sektesin. den öldüğünü tasdik etmiştir. Deniz konferansı dağıldır — Lıııdın IÇ(AA.) —Deııı.ıhıı— ııhkkmdı-l-ııııvi- yi kabulden sonra müddetsiz ola- — rak geri bırakılmıştır. Konferans, bu projeyi inceliye- cek olan tâli komite kesin bir ne- ticeye vardıktan sonra toplana. — caktır. Zecri tedbirler genişletilirse ş (Başı I. inci sayfada) “ n yardin aEGİ ilerin! MA ile olacı harbı kısaltacağını iddia elmek yanlatır. Ainbürey bi e ei ( fan sami xhi lşline geleclk L | ka ize karli'ila setlelmicektir Di | işdi 6, bülaa Arreya ar W tü dünye işen bir izmiRiNi ketkii l olan Avrupa bariada vi slalıl ' B Cenevre'ye geldikleri çündenberi (ü Kd kelıyan bi lli H sikçiler ve ihtililei. bolteriklere ları dili münist grupları arasında dağılmak! ayaklanmak mecburiyetindedir. » Tef E ANKARA Yazan: Norbert von BİSCHOFF Türkçeye çeviren: Burhan BELGE Göçebeler ile köylüler şimdi yanyana ya- şamaktadırlar. Biribirlerinden alıp verecek- leri birçok önemli eşyası olan alıcılar ve sa- tıcılar gibi. Fakat komşulukları her zaman tatlı geçmemektedir. Onları engin Anadolu bozkırının üzerinde bir araya getiren, bozkı- rın kendisine de can veren sudur. Bu eksir, Anadolunun her tarafında yerin altında lü: zumsuz bir hazine gibi akmaktadır. Fakat yerin yüzüne nadiren çıkmakta ve bir akıntı şeklinde çıksa da, çok geçmeden - kuruyup mektedir. Suyun bir kuyu açılmasına mü- Sait olacak gibi yeryüzüne yaklaştığı ahval nadirdir. Yerin yüzüne çıktı yahut yaklaştı- mı, orada bozkır daha zengin çiçeklerle be- zenmekte orada otlar yazın kavurucu güne- şine karşı daha çok dayanmakta, ve göçebe- ler daha besili otlaklar bularak, köylüler, sö- ğüd ağaçlariyle destekledikleri hendekler- den, şıyu bahçelerine ve tarlalarına iletmek tedirler. Bu azıcık su olmasa, o bahçelerle tarlalarda yaz sıcağının herhangi bir mahsu- le müsaade etmesine imkân yoktur. İşte bütün bozkırlarda olduğu gibi, Ana- doluda da, su, insanların gelip yerleşmeleri için böylece ilk şartı teşkil etmektedir. Ku- rak topraklardaki bütün köyler, işte böyle, su'yun çocukları ve binlerce sene önce o su: yu bulan ilk köyün en son torunlarıdır. Ve şimdi şu dumanlarını tüttürmekte olan kö- yün dedeleri, onun suyunu yüzlerce ve bin- lerce sene kullanmış olan köyler, topraktan yapıldıkları için toprağa avdet etmiş olan nüz höyüğün altın- Höyüğün hikâyesi ise, ayrı bir hikâyedir. Bu her tarafı düz üstü budanmış yayvanca mahrut sanki durduğu noktada Vve vadinin içinde fışkırmış gibidir. Toprak onu, genclik çağındaki volkanik silkinmeleri ile iteme- ve yüz binlerce sonbaharın yağmur sel- leri ile yüz binlerce ilkbaharın kar suları, onu toprağın gövdesinden koparıp - sürükli- yememiştir. Onu oraya yıl yıl üstüne ve kat kat üstüne insanların ölmesi ile insanların yaşaması yığmıştır: sonsuz bozkırların bu muhteşem olduğu halde gine de unutulmuş Mezar taşını! İlk köy bu ovada ne zaman ku - ruldu; hangi insan eli ilk kerpiçten ilk evi yaptı; hangi düşman, hangi yangın, hangi yerdeprentisi yahut hangi veba geldi de bu ilk evi ortadan kaldırdı ve nasıl oldu da bu ilk ev, çöken çatısı ile beraber ana toprağın bağrına avdet etti? Bunu bize anlatacak ne bir yazı ne de bir haber vardır. Ve kimse yok- tur ki gelip bize o hayat ve bereket suyunun 'ne zaman yeni insanları kendine ve o ıssız noktaya çektiğini anlatsın. O yeni insanları ki, gelip o toprak yığınlarının üzerine yeni evlerini kurmuşlar, kız sevip kızan yı mişler, tarla ve bağlarını işlemişler, tanrıla- rına kurbanlar kesmişler, ummuşlar bulmuş- lar ve yaşamışlar ölmüşlerdir. Ta ki bir yeni sabah, bu köyün de ölümünü seyretmiş ve yeniden bir yeni oluş gine o noktada başla- mıştır. Ve böylece her inkıraz, höyük'te bir kat olmuştur. Ve her ölenin toprağı üzerin- de yeni gelenin hayatı, çiçekler icinde, fakat kendi ölümünü gözetlercesine uzayıp gitmiş- tir. Ancak zamanla höyük fazla yükselmiş, suya giden yol uzamış ve tepedeki saha ha- yatın ihtiyaçlarına dar gelmeğe başlamıştır. Bunun höyüğün üstüne bir ufak il detgâh vahnr sözcü kulesi yapılarak yeni köy tekrar aşağıya hö) başına indirilmiştir. ” öydeki insanlar, yanıbaşlarındaki hö- yüğ'ün aslını hiç bir defasında bilmemişle.- dir. Ama bozkır, şimdi yeniden himayesi al- tına aldığı toprağın mahiyetini ve aslını mü- kemmel bilmektedir. Çünkü o, böyle bu gibi — köyler için hususi bir kefeni her zaman ha- — zır tutmaktadır. Bu kefenin üzerinde öyle yıldız gibi çiçekler işlenmiştir ki, bunlar an- cak içinde ölüler ve yüzyıllık hikâyeler ya- 'tan toprakların üstünde biter. Ve bozkar bu kefeni yalnız on binlerce senenin cesedini barındıran höyüklerin üzerine örter. Bu hö- yüklerin bağrında, kibirle ümid, ıstırab ile ü- midsizlik namına ne mikdarlar yatar.. Yan- yana ve üst üste ne adsız şehirlerin duvar- ları, ne adsız hakanların mezarları, ne adsız köylülerin obaları, ne adsız tanrıların ibadet- gâhları yatar.. Yüzlerce ırktan gelme insan ve millet bu höyüğü oraya dikmişlerdir. Bu insanlarla milletlerden her biri, höyüğün şası için canmı vermiştir. Ve şimdi - bütün onların istediklerini ve başardıklarını, adına zaman dediğimiz dev, ayaklarının altma a- larak kocaman bir harabe ve moloz hamuru haline sokmuştur. (Sonu var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: