2 Şubat 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

2 Şubat 1936 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

aA L US 1556 PAZAR Hastah L in dış görü Bir ihtiyac bizi sürüklemedikçe birçoklarımızın, cumuriyetin kurmak- ta olduğu büyük ilim, sıhat ve teknik müesseselerin varlığından bile haberi yoktur. İçimizde kaç kişi, yalnız Tür- kiyenin değil, balkanların en modern hayvan hastahanesinin, ziraat ensti- tülerinin arkasındaki iki binada oldu- ğunu biliyor. Bu iki bina, Yüksek Ziraat Ensti- tüleri hastahan:- sidir. talebe hayvanlar üzerinde Baytar Fakültesinin hayvan Burada bir taraftan tetkikler yapıyor, bir taraftan da askeri mües- seseler, resmi daireler ve bütün halk, hasta olan hayvanını, parasız olarak tedavi ettiriyor, ameliyat yaptırıyor, ilâç alıyor ve hasta getirdiği hayvanı- nı sağlam ve sıhatli olarak geri götü- rüyor... İki binadan biri dahili — iç; diğe- ri harici — dış hastalıkların tedavisi- ne ayrılmıştır. Harici kısmı profesör doktor Lüç ve dahiliye kısmı profesör doktor Gephart'ın idaresi altındadır. Talebe, her gün öğleden sonra birden üçe kadar hayvan tırnakları üzerinde tatbikat yapıyorlar, cumartesi günle- ri sabahtan akşama kadar Travo pra- tik — ameliyatı cerrahiye tatbikatı ile uğraşmaktadırlar. DA Z lerce kesici, açıcı, doğrayıcı, dikici ve koparıcı aletler var. Duvarlar yağlı boya, yer ter temiz, köşede kaloriferleri görüyoruz ve hayvanların da, insan- lar gibi sıhi şartlar altında hastalıkla savaşmasının bir “yaşama şartı” ol- duğunu anlıyoruz: “— Hayvanlarda mühim bir hasta- lık da karın hastalığıdır. Loparatomi ve Enterüaptomi bakılmazsa ölümle neticelenir. Bazı hayvanlar doğuramazlar, o za- man operasyon Sezomiyen yapılır, yahut rahmini len hasta hayvanların birçoğundan bu çıkartırız. Buraya ge- arada köpeklerin başından daha fe- laketli bir hâdise geçmiş olabilir: hay- van bir “cismi ecnebi”, mesela bir de- mir parçası, sert bir taş veya midede eriyemiyecek bir madde yutmuştur. O zaman Gastrotomi yaparız...” Köşede yuvarlak tahta bir kutunun içinde arasında saklandıkları pamuk kadar beyaz fareler var. Farenin bu kadar beyazının ve Ankara tavşanı Bir talebe yanlış doğmak istidadını gösteren bir inek yavrusunun rahim- de vaziyetini düzeltiyor. Biz hastahaneye g profesör, bahçede, cins bir yarış atı- nın hasta tırnağına bakıyordu. Bizi, f’.f B. Sıdkı gezdirmeğe başladı: | “— Şu koridor üzerinde gördüğünüz !odılar, profesörün, benim başasistan- 2:- ve doçentlerindir. Şimdi gireceği- (miz büyük salon küçük hayvanlara mahsus sandöpalasyor'dur ki burada kedi, köpek, kuşlar, keçi, kuzu gibi üçük hayvanların ameliyatları yapı.- l'ı" | Ortada uzun ameliyat masaları, kö- s'ardeki camekân ve etajerlerde yüz- nın tüysüzüne benziyecek kadar şiri- nini göremiyen bizler hayretle bakı- yoruz: “— Bu beyaz farelerin hepsi dişi- dir. Yumurtalıkları çıkartılan farele- re inek, kısrak gibi gebeliklerinin teş- hisi güç olan hayvanların idrarımı şı- rınga ederek gebeliklerini teşhis ede- KUZAa Bir insan görünce, pamuklarının arasında saklanacak yer arıyan fare. lerden ayrılıp büyük bir salona giri- yoruz. Burası büyük hayvanların Sağdan sola doğru: Dahiliye kısmı laboratuvarı, vanlarımızın ilığıni koruma iiçin cumuriyetin Memleketin tabii kurduğu modern müe€ssese: ANKARA Bir yarış atının yara olan ayağına bakılıyor. (kısrak, at, inek ve saire...) pansı- man salonudur. Ortada, Paralel'e benziyen ve bir yerini amud olarak kateden sekiz de- alan bir alet var. Buraya yarası pansıman mirden kurulu ve travay adını edilecek olan haşarı hayvanlar konu- luyor. İki taraftan harekete imkân bulamıyan hayvana istenildiği pansı- man yapılıyor. Bu büyük salondan bir ara kapı ile ayrılmış olan diğer bir salona geçiyo- ruz. Burası dershane... birkaç amfiteatr şeklinde bir talebe çalışıyor. Ortada gene, büyük salonda gördü- ğümüz travay'a benzer bir alet var: “— Bu travay müteharriktir. Ve içine giren hayvanı köşede gördüğü- nüz manivela ile yukarı doğru çeker, sağa, sola, sırt üstü yatırır ve istedi- ğimiz şekli vererek bakarız. Şimdi bir atı bu şekilde tedavi ederken göre- ceksiniz...” Askeriyeye aid ve karnında yarası olan güzel, siyah bir at getirdiler ve hayvan bu dört tarafı demir çubuk- larla çevrili travayın içine girdi. Göz- leri kapatılan ve karnına bir askı ta- kılarak köşedeki kol çevrilince bir vincin ucuna takılı gibi yükselmiye hariciye ve dahiliye ba- sında gelen hay: SAa n y iz Hariciye kısmının Hayvan Hastanesi başlıyan hayvan ayakları yerden ke- sildikten sonra sırtüstü çevriliyor ve karnına bakılıyor. Köşede bir kız talebe, bir ineğin adı verilen bezden yapılmış inek karnı rahmini temsil eden ve Fantom içinde gen:- bezden yapılmış yavrula- rının düzgünce doğabilmesi için on şekil vermekle meşgul: “— Bu tatbikat bilhassa sığır ve atlar için ehemiyetlidir. Yanlış doğ mak istidadını gösteren yavru, ken disi ile beraber bazen annesini de öl- dürür. Talebe burada böyle vaziyet:- lâzımgelen ler karşısında alınması tedbirleri görüyor...” Buraya bitişik bir salonda rontken kısmı yerleştirilmiştir. Biri sabit, di- ğeri her yere girip çıkabilen mütehar- rik iki cihaz vardır. Kırıklar ve bil- hassa atlarda çok olan kemik çatlak tesbit ediliyo ları burada kolayca Köşede resimleri projeksiyonla gös- *armek için bir Epidüyaskop makina- Bu hasta at, bir salıncakta imiş gibi, operasyon salonu. rünen tırnak hastalıkları için burada bir tatbikat masası vardır. Talebe ke- sik tırnaklar üzerinde çalışıyor. Kar- şı tarafta hasta lkoyunlar ve domuzlar var... Hasta hayvan salonlarında kalo- rifer, elektrik, koku çeken vantilator- ler, sıcak su tesisatı vardır. Yazın bu- rada bir tek sinek bile bulamazsınız. Bahçeden geçerek — hastahanenin dahili hastalıklar kısmıma giriyoruz. Burası da, hariciyeye çok bBenziyor. Taksimat, henmaen hemen aynıdır. Ge- ne koridorun üstünde profesörün ve asistanların odaları, ortada büyük bir muayene salonu var. Hayvanların a- yaklarına ameliyat için getirilmiş bir Notsterle, ders salomunun ortasında '-- ruyor. “— Beygirlerde burun delikleri a- kan bir hastalık var. Bu bilhassa gerıc, hayvanlarda oluyor. Ayrıca burada hasta olan köpeklerin çoğu Ştobe de- nilen hastalığa tutulmuştur. Genclık hastalığı olan Ştobe köpeklerde çok ölüm vakası yapar..,, Sari cild hastalıkları koğuşunda sağ tarafa yatırıldıktan sonra tedavi edilmektedir. sı durmaktadır. Soruyoruz: « — Ameliyat yaparken hayvanın acı duymaması için ne yapıyorsunuz ? “— Hayvanın sevkitabiisi ona has- talığının arazını haliyle anlatmak im- kânını vermiştir. Ameliyatta hastalı- ğa göre ya mevzii veya umumi anas- tezi yaparız. Hayvan acı duyunca bu- nu inliyerek anlatır, hattâ ağlar bile..” Hasta hayvanların koğuşuna doğru gidiyoruz. Beygirler, inekler, kediler ve köpekler ayrı ayrı odacıklara ko- nulmuştur. At ve ineklerde en çok gö - kısmı profesör, şef ve asistanları 0 birçok atlar var. Sakin ve zıyası a2 yerler istiyen dimağ hastalıkları te- tanoz için yeşil ve kırmızı camlı oda- cıklar ayrılmış.. a "â—ar:eî hastalıklar şefi din diyor ki: B. Sa'âhad - “— Bizim gece servislerimiz de vardır. Köylü hasta olan hayvanını, ne kadar uzak yerde. olursa olsun, zaman meselesi düşünmeden ! nı alıp getiriyor. Köylünün ve halkın dilediği getirmesi bizim için bir zevk oluyor. hasta hayvanını, zamanda

Bu sayıdan diğer sayfalar: