SAYIFA 4 Balkan Postası. Ruhanilerin kıyafeti ve Kanunu esasisi olmiyan | ilke bir üü E'en gazeteleri Türkiye'de ruhani kisvelerin mabed ve âyinler dışında giyilme- #ini yasak eden kanun bütün Elen gazetelerinde geniş bir münakaşa mevzuu olmuştur. Kanun Büyük Millet Meclisinin onayına sunul- madan evel başlıyan bu yazılar kanunun 3-12-1934 toplantısında meclisce kabul edilmesi üzerine daha ziyade açılmıştır. Elen gazetelerinin bütün bu ya- zılarında — üzerinde durdukları nokta Ortodoks papaslarının ve Bunlar arasında en başta Rum Patriği olmak üzere Sensinot aza- sının vaziyetleri idi. Bir kısım Elen gazeteleri Tür- kiye Büyük Millet Meclisinin o- nayladığı bu kanunan gözettiği maksadları hocalarla Katolik pa- pasları için tamamen yerinde ve Türkiye'nin geniş inkılabeılığının iyi bir hareketi olarak buldukları halde bilinmez nasıl bir düşünce ile rum papaslarının bundan ayırt edilmelerini istemekte ve mesele- yi iki millet arasındaki sıkı dost- luğa bir deneme olarak ortaya koymakta idiler. Gene Elen gazeteleri kabulün- den sonra kanunun, ruhanilerin Bu kayıttan ayırd edilmeleri için olan hükmünü de yanlış bir gö- rüşle tahlil etmişler ve bu yüzd. yanlış neticelere varmışlardır. Elen gazetelerinin bu yazılarını aşa. #ıya koyuyoruz: Her mezhabten bir ruhaniye verilen lstisnayı ileriye süren Kiriks gazetesi diyor ki: *Rum patriğinin tek başına istisnası, Elen hükümetinin arka arkaya yaptığı teşebbüsler neticesinde türk hükümeti - nin verdiği yegâne imtiyazdır. Bu is- tisna bütün diğer mezhebler reislerine de teşmil olunmuştur ki bu hal de veri- len imtiyazın krymetini araltmaktadır.,, *“Mellon,, gazetesi de aynı meseleye temas ederken Atina metrepolidinin şu sözlerini yazmaktadır : “Yalnız patrik is. tisnast manasızdır; çünkü kilise yalnız patrikten değil fakat bütün ruhanilerin heyeti umumiyesinden teşekkül eder ve bu ruhant mülessesenin başı olan patrik sivil giyinmiş bir heyetle ibata oluna - mar.,. (Elefteron Vima) gazetesi ise diyor ki: (Vakra hiç bir tebliğ verilmemiştir fakat buna rağmen hükümet mehafilin- de, Ankarada yapılan dostane teşebbhüs- lerin verdiği kanaati meveud bulunuyor. Diğer taraftan, —bu meselede salahiyet sahibi olan mahfellerin fikri, rum patri- kinin istisnasının türk hükümeti tara- fından verilen kıymetsiz bir imtiyaz ol- dü; kü patriğin esasen gayet Sey- ıelı;f::d uğm'll merkezindedir. Yi- ne aynı mehafile nazaran, bütün rum patrikliği papaslarına istisnasız kisvele- rini giyebilmek mezuniyetinin verilme- si, Lozanda imza edilmiş olan ekalliyet- ler mukavelesinde mevcud Patrikhane hukukuna hürmetin icab ettirdiği en u. fak bir harekettir. Büyük Millet Meclisi tarafından yapıldığı söylenen güzel ha- reket, bugün yapıldığı vaziyette, patrik kçin haddi zatmda hiç bir kıymeti olmu- yan bir hediye ve türk — elen dostlu. Bunun elen vasuru bakkında - türklerin bir istihfafıdır.., Aynı gazete, Atina metropolidinin, yukarda' mevzuubahs - olan, beyanatını yazdıktan sonra sözüne şöyle devam e- diyor: “Ruhani mehafil, dün akşama ka- dar türk hükümetinin, elen hükâümetinin ricalarını isaf edeceğini ve kanun pro. Jesini ileri sürmekten vazgececeğini Ü- mid etmek ve bu Ümitlerini türk — elen dostluğuna istinad ettirmekte idiler. Böyle bir dostluk rejiminde, imparator. Tuk tarafından bile hiç bir zaman alm. mıyan böyle bir karar beklenmiyordu. * Diğer taraftan Yunanistanın yüksek rü- hant mehafili, elen hükümeti mesele ile d>ha ziyade alakadar olsa ve kendisine frae otunan tedbirleri alsa messlenin da heziyade lehde hallolunabileceği düsün- cesindedir. Diğer bazı ruhani mehafi! de bu tedbirin, Sovyet Rusyanın dir aleyh. darı srvaşasının hir #hamı neticesi oldu- eylemektedir.,, v K Vai Hükümet taraftarı Katimerini ise vaziyeti şöyle anlatıyor: *“Rubaniler hakkındaki kanunu dün Büyük Millet Meelisi, ortodoks kilisesi reisi patrik Iehine bir lstlena ve tatbik için altı ay mühletle, kabul etti. Bütün muhtelif mezheb ruhanilerini bir seviye- de tutan bu kanundan — son dakikada dahi olsa — rum patriğinin istinna edi. Hişi bizi memnun etmelidir. Bu istisna, rum patriğinin yüksek mevkiinin tanm- masına bir delildir. Münakaşa edilemiye- cek bir hakikattir ki Türkiyenin dostu bir ulusun mezhebinin başında bulunan zatın istisnası Türkiye ile Yunanistan a. rasındaki yakınlığa medyunuz. Bir türk —&len hakikati vücuda getiren bu ya- kınlığın mana ve mevsimsiz hiç bir ted- birle zayıflatılmaması lazımdı. Halbu. ki, eğer ortodoksların ruhani relsi Fener- de patrikhanede bir mahbus vaziyetine getirilmiş olsa id-—çünkü patrik Fotios Fenerden dışarı çıkmak için elbiselerini çıkarmağa hiç bir zaman razı olamıya - caktı — bu hal, Yunanistana ve bütün elen ulusuna karşı oldukça ağır bir dar. be olacaktı. Maamafih komşularımıza karsı tama- men samimi olmak için şumu söylemek- Hğimiz lazımdır ki, patriğin şahsma in. hisar eden tek istisna, elen hissiyatımı tamamen tatmin edecek mahiyette de- ğildir. Filhakika, Sensinod'u teşkil eden hir çok büyük ruhaniler, elen noktal na- zarına göre manası anlaşılmıryan bu ka. nun neticesinde nüfuzları kırılmış bir vaziyette, bu kanumun hükümleri altın - da bulumduğunu düşündükçe, elen dün- yatı büyük bir keder hissetmektedir: çünkü yaptığr bütün — protestolar, türk hükümetinin bu tedbirinden, hiç olmaz. $a patrikhane ruhanilerinin hepsinin is- tisna edilmesine kâfi gelmemiştir. Fakat tamamen samimf olmak için şunu da söylemek lazım gelir ki, bu kanunun rüm ortodoks papaslarından başka, bun- Jardan daha çok mikdarda olan diğer bütün ruhanileri de alakadar ettiği dü. şünüldüğü zaman bu kederli his azal - maktadır, Diğer ruhanileri alakadar eden altı aylık mühletin türk hükümetini, bu ted- birin yersizliğinden, diğer merzheblere karşı din aleyhdarr hissiyatı açığa vur - duğuna, yeni Türkiyenin terakki yolun- da gösterdiği yüksek gayrete — muhalif butunduğuna ve aynı zamanda türk hü- kümetinin eserinin hariçte takdirine yar. dım etmiyeceğine ikna eyliyeceğini ümid ederiz. Çünkü Yunanistan başka bilhas- sa İtalya ve Pransa da düşünecek ki vü- cuda getirilen terakki modemn medeni . yet fikirlerine muhalif bazı unsurları da havi bulunmaktadır. Venizelist İmerisyos Kiriks, ruhanf kisveler hakkındaki kanun patrikhanc - nin Fenerde kalmasını menedecek bir mahiyettedir, dedikten sonra Türkiye böyle bir kanun çıkarabilir mi diye $0- ruyor ve Lozan muahedesiriin ve ekal . liyetler mukavelesinin buna mani teşkil etmesi lazım geleceğini söyleyib sözüne şöyle devam ediyor: * İki memleket arasında cari dostluk ve yapılmış misaklar dolayısile, rumla- rım din! kislerine bilhassa hürmet edil . mesi lazımdır. Elen tuhunun dint hisai. yatma karşı ortodoks papaslarımı bu ted- bire risyete mecbur etmek suretile vu- rulacak darbe, Türk — Elen dostluğu - nu öldürmesi muhtemeldir. Bu hal Tür- kiyenin beynelmilel mesuliyetten ve has- saten beynelmilel vicdan karşısında, U - luslar cemiyeti tarafımdan musaddak o. lan ve harptan sonra Avrupada uluslar. arası vaziyetin temelini teşkil eden ulus- lararası mukavelelere riayet etmediğin- den dolayı alacağı mesuliyetten kurta. ramaz. Çaldaris hükümeti ikna etmelidir ki eğer yunanlı küçük sanat erbabının hic- reti Türk — Elen dostluğunun Üstüne bir gölge getirdi 'se, ruhani kisveler ka- nunu, türk — elen dostluğunun yalnız Yunanistan tarafından samimi surette güdüldüğü hakkında yunan efkârma bir delil teskil edecektir. Türk — clen dost- luğu Türkiye tarafından — gösterilecek böyle bir delile mukavemet edemiyecek ve yok olacaktır..,, Elefteron Vima gadetesi de, elen hü. kümetinin Ankırada yaptığı teşebbüsle- rin semeresiz kaldığını, meselenin yu- x ÜLUS Yadancı Postası Nesim Paşa Mısır başvekilliğine neleri yapmak için geldi? 6 ilkkânun tarihli (Nir İst -ya kın şark) gazetesi şu başmakale- yi yazıyor: Mızır'da çok enteteşan bir durum basıl olmuştur. iradesiyle 1930 kanunu cesasizi kaldırılmış ve ona göre toplanmış olan parlamento dağıtı- mıştır. Bugün Misir, kanunu esasisi ol- mıyan bir bhükümçt balindedir. Fakat Kıralın bir irade: Ükümet şekli ve Miısir yurtdaşlarının yapmağa — mecbür oldukları vazifelerin kanunu esasi dai. resinde yürütülmesi emri verilmiştir. Bu müstesna rejimin ne kadar süre - ceği henüz bilinmiyorsa da Kıralın, Mısıra uyan ve öonü kandıran bir kanu- nu esasinin bir an evel vücuda getiri) - mesine taraftar olduğu anlaşılıyor. Yeni bir kanunu esasi yapılıp ta par. lamento seçilinciye kadar, memleket, kıralın verdiği Iradelerle idare oluna « cak ; bunları bakanlar meclisi tatbik ede- cektir. Kanun mahiyetinde bulunan bu iradeler sonradan seçilecek ve toplana- cak olan parlamentoya tasdik edilmek üzere arzolunaca Bu yeni dürumdan anlaşılan şudur ki şimdiki başvekil Nesim Paşa, ne de 1923 de yapılan kanunu esasinin, ne de 1930 da yapılanın Misitım hakiki ihti. yaçlarına cevab vermediğine Kıralı ik- na edebilmiştir Bugünden sonta durum yeniden ve esaslr tetkik edileceğine göre Mısır'da Ülkü bir kanunu esasi şekli tesbit ede. bilmk epi zaman alacaktır, Yeni başvekil Nesim Paşa, kahine. deki arkadaşlarırır başaracağı —mühim işe kifayetli adamlardan seçmiştir. Nesim Paşa, Bugünkü kanunu enasi. nin aleyhinde bulunduğunu hiç bir za- man gizlememişti. Fakat onun iktıdar mevkilne geçtiği sıralarda halkın bir çok — kısmı vefd fırkasının dört yıldan. beri güttüğü bir amacı gerçekleştirece. Kini, yani 1923 kanunu esasisini oldu- Bu gibi kabul edeceğini sanıyorlardı. Başvekilliğe gelmesi ve kabine ar. kadaşlarını iyi seçmesi/ üzerine hasıl alan genel sevinç ve heyecana rağmen Nesim Paşa'nın yeni programını hiç bir muhalefete uğramadan tamamlayıb ta- mamlryamıyacağı görülecektir. Onun Vefd fırkasına olan meyli ma- lümdu ve onun başvekâlete gelmesi Eır- kanım bir zaferi sayılmış, hattâ “ulus di leklerinin gerçekleşmesi,, diye tasvir olunmuşta, len bir Nesim Paşa'nın ve bakanlarının İs. kenderiye'de bulunan Kıral Fund'ı varetten Kahire'ye dönüşlerinde mekteb çocukları da dahil olduğu halde bütün Vefd irkasının cski şaşaalı günlerini hatırla- tıyordu. Yalnız Elezher Medresesinde Ti - halkın iki gün süren tezahürleri bir mikdar hoşnutsuzluk eseri gösteril. mişu, Fakat biras sonra başvekil bütün bu tezahlirleri durdurmuş, — okullulara okullarına dönmek emrini vermiştir. Mısırlıların büyük bir kısrm - İngil . tere'nin Mısır'da şahıslara değil, başa- rılan işlere değer anlamakta müşkülât çekmektedirler. Her halde Nesim Paşa'nın bugünler de yapmağa giriştiği tecrübeler, büyük bir özenle takib olunmaktadır. 1930 ka. nuhu esasisinin en büyük yanlışı. Mısır tacma fazla salâhiyet vermesi idi. Bu yüzden Kıralım hastalığı sırasında- kabi- ne işleri saray mensublarınım elinde kalmıştı. Salâhiyet sahibi adamların söyledik- lezine bakılırsa sarayın salâhiyeti ile kabinenin salâhiyeti arasında bir muva. zane vücüde getirilecek ve bu suretle yeni kanunu esasi, daha ziyade kanunu esasi anlamına uygun bir şekle girecek- tir. Kıralım hastalığında saray memurla- rınım işe burunlarını sokmaları yürün. den yol alan mutlakiyet idaresi, Kıralın iyileşmesi, bu müdahalelerin önüne ge- çilmesi ve müşavirlerin tavsiyelerinin dinlenmesi Üzerine azçok bertaraf edi- Tebilmişti. İ Nesim Paşa'ya kargı duyulan güvenç duygusu, kendisinin bir Intikal devresi. ni en iyi idare edecek adam olduğuna inanılmasından ileri gelmektedir. Yeni başvekil bir koalisyon kabinesi yaparak ileride işleri çıkmaza uğratmaktan çe- kinmiştir. Bütün bakanlar birer şahıs olarak kendi idari işlerle uğraşacaklar ve Nesim Paşa kabine için Mrws'ın men faatlerini en iyi koruyacak bir srıyasayı seçecektir. Bu hafta içinde Vefd fırkası bir kon gre akdedecek ve bunda mühim karar- lar verecektir. Bu kongrede Vefd'in bundan sonra, bükümete muhalif olan vaziyetini mu. hafara edib etmiyeceği belli olacak, yeni takib edilecek program karar altma alı- nacaktır. ——— ——— — manlılar için çok büyük bir ehemmiyeti haiz olduğunu ve bu meselenin türk — elen dostluğu için bir mehenk taşı teşkil eyliyeceğini söyledikten sonra diyor ki: “Eğer Türkiye, bizlm din! hissiyatımıza hürmet etmezse bu dostluk, yeniden kalkınmak ihtimali mefküd bir tarrda e- zilecektir. Çünkü bu hadise, dostluğun yanlış olarak akdedildiğini ve türk hü. kümetinin bu dostluğu Yunanistanın bir “biri ardına fedakârirk etmesi için bir ba- hane telakki eylediğini — gösterecektir. Bu, bir sıyasayı kurtaracak veya mahve- decek bir hareket olacak ve aynı zaman. da patrikhane tarihinde tarihf bir dö- nüm noktasr teşkil edecektir. Yunanis- tanın diplomatik tarihinin bu vaziyetten müteessir olmaması kabil değildir, çün- kü Yunanistan, hiç bir zaman patrikten gayrı bütün patrikhane papasları ruha. ni elbizelerini çıkarmağa mecbur edildik- fen sonra, ulusunun dini kanaatlerine karşı yapılan bu tahkiri hazmedemiye - cek ve kendisini Türkiyenin dostu ola- rak telakkide devam eyliyemiyecektir. Bu vaziyete rağmen, mesul bir surette meseleyi idare eder M. Maksimos, hiç bır heyecan hissetmeden türk hükümeti #a teşebbüslerini reddederse elen hü. kümtinin ne gibi bir vaziyet alacağını aha düşünmediğini ve bunun için za- man mevcut olduğunu söylemiştir... Acaba M. Maksimos, bunu ne zaman düşünecek, olacak olduktan ve türk hü- kümeti belki geriye dönemiyecek bir Çaldaris hükümetinin —aldığı tavır, patrikhane ve esasen - küçücük kalan ekalliyetin istikbali için felâketengiz olmak ve umum? harptan beri devam e- den Yunanistan dış siyasetini devir- mek tehlikesini göstermekle kalmamış, aynı zamanda Türkiyeye karşı İüzem gelen samimiyeti haiz bulunmamıştır. Yu naniatan'ın heyecandan ve şiddetten mMahrum teşebbüsleri kargısında kalan Türkiye de bu teşebbüsleri usul için yapılan teşebbüsler gibi telakki etmiş patriğin şahsr hakkında ufak bir istis- na ile eski fikrinde 1srar eylemiştir.,, Venizelist Atinaika Nea, Etnos bi- taraf Hestia, gazeteleri de ayni mese- le hakkında ayni mealde mlütalcalar yürüterek patriğin şahsan istisnasının kâfi gelmdiğini, çünkü Sensinod'u teş- kil eden ruhantlerin hepsinin de pat- tik kadar muhterem olduklarını söylü- yor.bu hadisenin 'Türk — Elen dost- luğunu şiddetle sarstığını tebarüz et- tiriyor ve Elen hükümetinin üstüne düşen vazifeyi eyice yapmadığını bildi- tiyorlar, Buna mukabil hükümet taraftarı V- radini gazetesi, hükümetin teşebbüsle. tini saymakta ve bu teşebbüslerin me- seleyi dahili bir İş telakki eden türk hükümeti tarafından — reddedildiğini söyledikten sonra elen hükümetinin bü işte yaptığı hareketleri her türlü kon- trola tâhi tutmağa amade bulunduğunü beyan etmektedir. hale geldikten sonra mı? Bu vaziyette (Anadolu Ajansının Balkan servisinden) 12 İLKKÂNUN 1934 ÇARŞAMBA Uluslararası zorba: hıktan korunmak — . « | Fransanın caki Roma elçisi Ayan ( yesi Hanri dö Juvenel ile bir görüşete den Paris, ilkkânun 1934, Marsilya cinayetindenberi avrupa* nn Üstünde dolaşan bu kâbus ürkütü * lün kaçırılmak isteniyor. Ancak muvât” fak olunamıyor. Cinayetin arkasındaf da dava geldi.. 4 Yugoslavya — ultimatom göndermedi Ancak, adalet iastcmektedir ki, bu türlü — hareket bambaşka bir şeydir. Bugün, bük yük savaştan öoce bilinmiyen, uluslar - arası konseyi ve hir de uluslararası adâ” let divagı gibi iki tane hukuk — unsutlf — vardır. Bu vaziyet karşısında bir sorgil sormak Jazım geliyor. Uluslar cemiyeti — — gerçekten bir adalet hükmü verebilecek ve görüşlerini kullanacak vaziyetce mh — dir? M Bu sorguya verilecek olan (evet) yahut (hayır) karşlığı Pransa ile İtalyâe ya bağlıdır. İki tâtin kırkardeş ulusür — 'nun üzerlerine birlikte mesuliyet alma* —— Yarı lazım gelen ssat gelmiştir. Bartu V€ kıral Aleksandr'ın ölümünden önce d€ bunun gerçeklenmesini istiyorlardı. B* — gün isc bu İstek'erini daha çok çabuk « Taştırmalıdır. ü Biz italyanlarla fransızlar, cinayetif ——— arkasından yapılan hak arama teşebbüte — lerinin uluslararası bir anlaşamamazlık —— varlığında ortaya çıkmış olmasını iste” miyoruz. —Böyle bir anlaşamamazlığt —— da neme gerek deyip geçemeyiz. Bani — kalırsa olsa olsa ya birlikte bir anlaşmâ — — yapmak veya anlaşamamazlık genişlt — mesi içine yuvarlanmak isteğine karfi — koymaktan birini seçmemiz — larımdıl İsteğe karşı koymak tabiri) aklını baştı ma almış olan uluslara bir parça ağır €*“ Tecektir. Ne Fransa ve ne de İtalya: kendilerini olan biten şeylerden uzaklaf- tırmak istiyen devletlerdir. Ne biri V€ me de öteki ülkenin anlaşamamazlık do“ ğumunda bir ilişiği vardır. Bundan dö“ Jayı ne beriki ve ne de öteki bu anlaşt« mamazlığın barışı sarsacak ölçüde g€* nişlemetine müsaade etmemelidirler. Eğer İtalya Yugoslavya'yı Fransa dâ Macaristanı anlamağa çalışırsa sinir g€7 —— ginliğinin gevşemesine çok yardım miş olur. Ancak bu düşünceler her Üİ yönce de gerçekten ele alınırsa verimli — olabilirler. | Frantanın, macar tlusunun ,Htw y korumak hakkın: unlamatı kadar İtalyt da Yugoslavya ulusunun acılarını, âdâs — let ve kefaret dileğini kolayca Ü Bartu'nun ölümü Fransaya bu kadaf ——— #cr gelmiş olmasına rağmen bu mescler —— yi herhangi bir uluslararası dava halibt ——— #okmak aklından bile geçmemiştir. Frâif — sa, dış işler bakanı Laval ile arayı PW — larak parlamento münakaşalarını uzklt ta atmak ve böylelikle sinir gerginliğiti iy iyi anlamakta olduğumuz — gibi YUf0 — slavya da bunu anlamıştır. 4i Hiç şübihe yok ktur ki, bir Romanfi Taşbakanımın , bir bulgar köylü dittt DA Tünün bir fransız cümhurretsinin, bir AY —— wusturya başbakanının ve Yngn“'” kıralının canına mal olan savaş sonü teb biş dalgalarına karşı bütün hükümetl — rin kendilerini korumaları öz faydalt” —— rındandır. 7 « Yabaner bir kıralı konuğunun canift — kendi memleketi âsilerine veya cani t7 4 baalarıma karşı korumayı so l yazık olduğu gibi, yabancı ::l“ P polisinin eksiklerine karşı, tmamali ” mize çatabildiğimizden fazla çat yız. *" 'Tedhişciliğe — karşı uluşlararas! anlaşmaya lüzum vardır. Uluslar d yeti konseyinde toplanmış olan *'”.- d ler, ölen Yuğoslavya İaralimli "»’;. göslav ulusunun acılarına kar$! yer bir anlaşmaya girmeden daha iyi bİF F, gt gösteremezler Bu düşünce B ci ğ leşme olabilmesi için de gerek YURO l — vya gerekse Macaristanla '“',_ # bağlarla bağlı olan ber iki ulus d9 T — pilmak istenilen ul talararası tedbir yetecek ölçüde nizamsız ve tehi gerilmiş olan Avrupayı daha çok vazİ şalıklar içine yuvarlayacak bir #L mamazlığa ;MW ı Noyes Viner