Tan 26 Mayıs 1939 sayfa 6 | Gaste Arşivi

26 Mayıs 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

26 Mayıs 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— İngiliz - So & vyet Anlaşması H, (Başı, 1 incide) - suretiyle kendilerini |— tütuşturmak niyetindedirler. - Muvaffak — olamazlarsa müzakereyi /| Uzatarak Hitlere sulh yolu ile anlaş- —Mma imkânları vermek, fakat ayni Za- — Manda sulhe yanaşmadığı takdirde - BSövyetlerle anlaşabileceğini göstere- rek Hitleri tehdit etmek arzusunda - — dırlar. Sovyetler müzakerelerin uza- | Masını, İngilizlerin bir türlü karşı - | liklı ittifaka yanaşmamalarını bu — şekilde tefsir ettiler. Bu sebeple iki taraf ta teklifle - /|rinde tadilât yapmıyor, ve müzake - / Teler uzayıp gidiyordu. 'F akat bu sırada İngiliz hüküme- B tini Sovyetlere karşı daha yum- /— gşak ve daha müsait bir hareket hattı | kabulüne sevkeden mühim hâdiseler - oldu: | 1 — İngilterede bütün gazeteler |“ve bütün partiler İngiliz hükümetine - Soövyetlerle süratle bir ittifak akdini /“tavsiye ediyorlardı. İngiliz efkârıu - —Mumiyesi hükümet üzerinde kuyvet- |1i bir tazyik icrasına başlamıştı. O / derece ki, Sovyetlerle anlaşmıya mu- _hllit olan yegâne gazete Daily Ex - ss bile bir gün —şunu yazmağa $ — “İngilterede Sovyetlerle karşılıklı — bir askeri ittifak akdine mmuhalif - olan iki kişi kaldı: Başvekil Cham- berlain ve Daily Express. - İngiliz efkârrumümiyesi yüzde yüz Soy - yetlerle anlaşma taraftarıdır. O halde şimdiden sonra hükümetin -— değil milletin siyaseti takip edil- — Mek lâzımdır. Biz de efkârırumu - —— Miyenin tatmin edilmesini istiyo- G run.” Her şeyden ziyade efkârıumu - — Miyeye istinat eden İngiliz kabinesi — bu tazyika mukavemet edemezdi. — 2— İngiliz kabinesinin, bilhas- sa Chamberlain ve City'nin ümidi, İtalya ile Fransanın arasını bulmak ve bu suretle mihveri parçalayarak p. tler_i zayıf düşürmekti. Bi İtalya kazanılırsa, Sovyetlerle bir İttifak akdine ihtiyaç kalmadan Hit- p - Roma a ea 18- 'Tar etti ve İtalyanın münferit bir ha- eket yapmasına imkân bırakmadı. bu oyunu sezince Berlin - de süya düştü. yeâi. bir harp vukuunda totaliter a letler karşısında demokrasilerin derecede kuvvetli — olmadığına * Çekoslovakyanın işgalinden a Almanya o kadar kuvvetlen - işti ki, eylüldenberi silâhlanmayı için yapılan bütün — gayretlere ğmen demokrasiler totaliter dev - lerle karada boy ölçüşebilecek va- te gelmiş değillerdir. Bu boşluğu ancak Sovyet kuvvetleri doldurabi - |lir ve Almanyayı ancak bu kuvvet- lerin birleşmesi durdurabilir. 4 — Sovyet Rusya Fransa - Rus- '& ve İngiltere arasında bir üçüzlü, a Polonyanın iltihakı ile dördüz- ve karşılıklı bir askeri ittifaktan '_b'ıılm hiç bir kombinezona yanaşmı- |yacağını kati surette bildirmiş ve bu /| prensibin haricinde müzakereye bile k güzwm görmediğini ihsas etmişti, inaenaleyh İngiliz kabinesi için B yapacak bir şey kal şti 1 kenara çekmek - ve Almanya ile Sovyetleri birbirine Buna dişleri sökülebilirdi: Fakat Hit-|li öğrenmediklerinden' - şikâyet ' etti; Bütçesi K (Başı 1 incide) allimlerin boyanmaları hakkındaki Uludağ: “— Bir baba tanıyorum, dedi. Ken dim kadar tanıdığım bir baba kendi kızının mektebinde verilen bir mü- samereye davet ediliyor. Baba gidi- yor. Kızını arkadaşlariyle sahnede görüyor. Erken ayrılmaya mecbur ol- duğu için müsamere bitmeden kalkı- yor. Ayrılacağı vakit dışarda kızını bir daha görmek İstiyor, çağırtıyor. Kızı karşısına geldiği vakit tanryamı yor. Saçları ondüle olmuş, gözlerine remiller eçkilmiş, yüzünde allık, pud ra hepsi mükemmel.. Baba kızıyor, git yüzünü temizle, diyor. Biraz ha- şinçe söylüyor. Kız müteessir olup ağ layor. Bayılıyor. Bu kız 11 yaşında- dır. Kızın bayıldığını duyan mekte- bindeki alâkadarlar koşuyorlar, va- kayı haber alınca babaya diyorlar ki: “— Ne yapıyorsunuz? Biz falan berberden makyajcı getirdik, bu ço- cukları boyamak için.” Konya mebusu sözlerini şöyle ta- mamladı: “Mektep sahnesinde görüleri mek- tepli çocuk temiz mektep yüzü ile görünmelidir. (Çok doğru sesleri). Bunlara çare bulmasını Vekilden ri- ca ederim.” Terbiye Vekâleti Nevzat Abbas (Bursa)ı kürsüye ge- lerek Maarif işlerini sistemleştirmek, Maarif sistemimizde kemiyet ve keyfiyet meselesi, ilk tahsilin mecbu- riyet ve meccaniliği, Maarifimizde ahlâk ve ideal, dilimiz, Maarif ve ter biye tarihimiz hakkında mütaleaları- nı anlattı, ve Maarif Vekâletine, ter- biye vekâleti namı vermenin daha doğru olacağını söyledi. Ecnebi dili meselesi Samih, Erkman (Tunceli), çocukla- rın orta ve lise tahsilinde ecnebi di- metod olmadığını ve bunun 48 sene- - Haati Pariste bir müddet bulunan bir zatın Almanyaya gezmek için giden diğer inaenaleyh İtalyayı kazanmak ümit | DiT zatın mekteblerde lisan hocalığı | hebi lisan tedrisatı İşi hakkında mü- yaptıklarını söyledi ve “hepimiz türk Bi :— İngiliz ve Fransız erkânıhar- | “e biliriz, fakat kaçımız türkçe hoca- | *Gdrisatının dahi bugün çok zayıf lığı yapabiliriz?,, diye sordu. Samih Erkman, bundan sonra, lise den çıkan çocukların Avrupadaki yüksek mekteplerini takip derecesin- de bulunmadıklarmnı, lisan derslerini mekteplerden kaldırarak onun yerine diğer derslerin ikame edilmesinin daha doğru olacağını söyledi. İlkmektepler Hacer Dicle (Kastamonu), ilkmek teplerin her sınıfında en aşağı alt- mış, yetmiş talebenin bulunduğunu, sınıflarda oturacak sıra bulunmadı- ğını, dersin ayakta takip edildiğini söyledi. Doktor Saim Ali (Rize), hocaların ders vermelerinin doğru ol- mıyacağını, çocukların iki düşmanı olup bunlardan birinin 'süt, diğerinin de hoca olduğunu, sütün kaynatıla- cağını, fakat hocanın kaynatılamıya- cağını söyledi,. Bundan sonra bir mektebe devam eden 20 çocuğun kırkının nezleden, veremli Ya Sovyetlerin ittifak teklifini kabul ' ederek sulh cephesini kuvvetlendire- /| cek veyahut çekilip mevkiini İngiliz "e_!kânunmmiyesinin dileğini yerine getirecek kimselere bırakacaktı. — Chamberlain birinci şıkkı kabul — etti. İngiliz efkârıumumiyesinin taz- /— yikına boyun eğdi ve esas itibariyle /— Sovyetlerle üçüzlü bir ittifak akdi ;ikrini kabul etti. r — İngiliz kabinesinin prensip itiba- / riyle kabul ettiği anlaşma şekli şu - — dur: — İngiltere - Fransa ve Rusya ara- -— sında üçüzlü ve karşılıklı bir askeri | ittifak aktedilecektir. Bu üç devlet - herhangi biri taarruza uğrarsa diğerleri onun yardımına koşacaktır. Bu üç devletin haricinde kalan diğer — devletler taarruza uğrarsa bu üç dev- Jet kendilerinden istenilen yardım ' nisbetinde onların imdadına yetişe- cektir. — Bu prensip, Sovyet Rusyanın tek- - lifine pek yakın olduğu için arada — bir anlaşmaya varmak ümitleri ço - gripten, veremden hasta olduğunu söyliyerek bunun için bütçede ayrı- lan paranın çok az olduğuna işaret etti. Kitap paraları Sezai (Kütahya), ilk tedrisat usu- lüne temas ederek bu şekilde mekte- be devam eden çocukların bir çok müşküllerle karşılaştıklarını, kitap paralarının çok fazla olduğunu, ilk mektep kitaplarının bugünkü fiyatla- rından yarı fiyat daha aşağı satılma- sı lâzım geldiğini, mekteplerde gra- mer dersinin çok zayıf olduğunu, ve- kâletin bunun için ne gibi tedbirler aldığını öğrenmek. istediğini, liseler- den değil, yüksek mekteplerden me- zun olan talebeye bile bir mevzu ve- rilse memnuniyet verici bir netice i- le karşılaşrılamıyacağını ilâve etti. Nazmi İlker (İzmir), liselerimizde her sene olan büyük tehacümü işaret sidir. Sovyet Rusya - Fransız ittifa- kından sonra dünya — sulhünün te - melleri kurulmuş olacak, ve belki de Avrupa artık bir harp — tehlikesine /— ğalmıştır. Prensipte anlaştıktan son- — ra da teferruatın tesbiti gün mesele- Dün Mecliste Maarif Sözünü mekteplerdeki çocukların saçlarına, mektep elbiselerine, mu- karara intikal ettiren Osman Şevki VÖYRİRE AVATİSA aa YAi aHüKaN abul Edildi orta mektep mezunlarını bir seçimi bir imtihana tâbi tutmanın doğru o- edilmesini ve ilim — mevzuları mükâfatlar verilmesini istedi. Ekalliyet mektepleri İstamat Özdamar (Eskişehir), e- kalliyet mektepleri tâbirine itiraz et- ti ve bu mekteplere “hususi mektep” demenin doğru olacağını ifade ede - rek, bu mekteplerde riyaziye dersle rinin türkçe olarak okutulmasını is - tedi. Vekâletin, bu mekteplerdeki ba zı muallimlerin müzayakalı hali ile meşgul olmasını rica etti, Galatasaray kelimesine itiraz Fuat (Konya)ı Galatasaray keli- mesinin değiştirilmesini istedi ve dedi ki: Z — Memlekete Fransız demokra - sisinden pek çok şeyler vermiş olan bu müesseseye böyle tamamen şaha- ne bir isim vermek ve çocukları bir nevi imtiyazlı çocuk halinde göster- mek, bendenizce doğru değildir. Berç Türker, ilkmektep öğretmen- lerinin aldıkları maaşın azlığından bahsetti, muallimlerin başka işlere kaçtıklarını söyliyerek muzır sinema filmlerinin çocukların körpe dimağ- ları üzerinde fena tesir yaptığını i- fade etti ve buna karşı tedbir alın- masın temenni etti. Ahmet Hamdi Dikmen (Konya) e- ğitmen teşkilâtndan bahsetti, Ali Kâ mi Akyüz, eski bir maarifçi sıfatiyle tecrübelerinden bahsederek bilhassa Darüşşafakanın yaptığı hizmetleri et- rafiyle anlattı, bugün mekteplerde o- torite olmadığını söyledi. Türkân Öz (Antalya) gençlerin ah- lâki bedii terbiyesinden, ve bir keli- me ile insani terbiyesinden bahsetti, asıl meselenin çocuklara verilecek telkin, terbiye ve takip edilecek hat- tı hareketi bir proje veya - bir tali- matname ile hocaları mutlaka tenvir etmek, gidecekleri yolu sarih bir su- rette göstermek ve ondan sonra ken- için lerinin adetçe arttırılmasını istedi. Rasih Kaplan, mekteplerdeki ec- talealarını söyledi ve kendi dilimiz kaldığını işaret ederek: — Millet işinde benlik işi dil ile başlar. Dil üzerinde sıkı durmıyan milletler? milliyetleri üzerinde fazla sıkı duramazlar,, dedi ve çok alkış- landı. Antalya Mebusu bundan sonra mekteplerdeki okuma kitaplarına “Türk gençliği ancak Türkle evlene- bilir,, şeklinde yazılar yazılmasını ri- ca etti, tiyatro mevzuuna geçerek son günlerde Ankarada bulunan o- perette Türkçenin - fena konuşuldu- ğunu, seçilen mevzuların ailelere hürmetsizlik ifade ettiğini söyledi. Ahmet Hasip Altuna, maarif işle- rinin herbirine ayrı ayrı temas ede- rek düşündüklerini uzun uzadıya an- lattı. ş Süreyya Örgeenren maarif işlerin- de alınmış tedbirler hakkında vekil- den izahat istedi, dil işinde istikrarın ne vakit hasıl olacağını ve bu işin ne gibi gaye ve esaslara istinat etti- ğini sordu. Kızlarımız için temsiller Şehime Yunus, hemen her sene ba- zı değişikliklere uğrıyan lise müfre- dat programlarından bahsetti, müf- redatın değişmesine Trağmen talebe randımanının matlüp derecede art- madığını işaret ile programların müs- takar olmasını temenni etti. İzmirin kadın mebusu bundan son- ra sözünü kız talebeye naklederek dedi ki: — Kız talebe ne kadar tahsil ya- parsa yapsın — hangi mesleğe sülük ederse etsin, nihayet günün birinde ana olacağını unutmasın. (Bravo sesleri ve alkışlar) Esasen bu vazife aldığı vazifelerin başında ge- lir. Bu vaziyet karşısında demek iste- miyorum ki kızlarımız tahsil etme- sin, etsin, en yükseğini yapsın ve ni- hayette de evvelâ âevlâdını istifade ettirsin.,, Şehime Yunus liselerde ve- kâletin kızlar üzerinde bu telkini yapmasını istedi ve kızlarımızın bir çok kötü maceralardan bu sayede u- ederek lise tahsiline devam edecek lup olmıyacağı esası üzerinde durdu. Ankarada bir umumi kütüphane tesis TAN Dün Üstündağın Tecziyesi İstendi (Başı, 1 incide) min Yalman da Amerikada bulun- duğundan ifadeleri alınamamıştı. A- vukat Kenan Ömer, Razinin bu işi ortaya koyan adam olduğunu, eski- sıl olup ta, bulunamadığını sordu ve muhakkak bulunup ifadesinin alın- masını mahkemeden rTrica etti. Bundan sonra — hâkimler heyeti istinabe suretiyle ifadeleri alınamı- yan bu üç şahidin evvelce müfettiş- ler tarafından alınan ifadelerinin o- kunmasına karar verdiler. Bu ifade- ler de okunduktan sonra, vakit geç- tiği için celseye nihayet verildi. İkinci celse Öğleden sonra celse 14,30 da açıl- dı. Reis maznunlara, bu şahitler hakkında bir diyecekleri olup olma- dığını sordu. Muhittin Üstündağ, Ahmet Emi- nin ifadesinin gazetelerde yapılan neşriyatın ayni olduğunu ve müfet- tişlerin kendisine sorduğu bütün su- allerin bu yazılardan çıktığını, böy- le bir ifadenin kendisince muteber olamıyacağını söyledi. Ekrem Sevencan, bu şahitlerin ki- misinin mağduriyetinden, kimisinin de bazı kimselerin âleti olarak ve bazı hâdiselerin tesiri altında ifade verdiklerini, bunları kabul edemiye- ceğini bildirdi. Bundan sonra hâkim Üstündağa htaben: “— Tahkikatın tevsii için bir di- yeceğiniz var mı, diye sordu. Üstün- dağ, kendisine atfedilen bütün icra- atın ve mesuliyetin birer birer ceva- bını verdiğini ve vesikalarla da - is- pat ettiğini söyledi. Müddeiumumi muavini Halis Çan- kaya, ayağa kalkarak iddianamesini okudu: Bu iddianamede Muhittin Üstün- dağ hakkında isnat olunan her su- çun hukuki ve kanuni mahiyetleri teşrih edilerek, suç teşkil etmediği müdafaa edilen fiillerin ne suretle suç teşkil ettiği ilmi bir şekilde izah ediliyordu. Bunlarla beraber diğer subut delillerine iktiranı kabul ve iddia edilen 7 — 8 maddede 230, ÜUstündağın tecziyesi Isteniiyordu. zı fıkralarında müstakil suç olarak gösterilen fiil ve hareketlerden bazı- larının diğer sübutu kabul edilen suçların birer unsuru diğeri olduğu beyan ediliyordu. İddianamede Muhittin Üstündağa isnat edilen iki suçtan da beraati is- teniyordu. Diğer suçlu Ekrem Sevencan, fen müdürü Hüsnü Keseroğlu, varidat müdürü Neşet Turgayın da 240 ıncı madde ile tecziyeleri talep ediliyor- du. Reis, maznunlara müdafaa- yapıp yapmıyacaklarını sordu, Onlar da müdafaalarını hazırlamak için 'mu- hakemenin tehirini istediler. Asri mezarlık davası Reis, asri mezarlık davasına devam edileceğini söyliyerek Muhittin Üs- tündağa hitaben: — Kemal ve Ali adlı iki zatın mu- hammin olduğunu bildiriyorlar. As- ri mezarlığın mübayaası 1934 Mart ayında pazarlık suretiyle yapılıyor. Bu muhamminler o vakitler vazife görüyorlarmış. Bu mezarlığın kıyme- tini bu zatlara niçin tahmin ettirme- diniz. Üstündağ şu cevabı verdi: “— Bu işi encümen yapar. Dosya- ların tetkikinden de anlaşılacağı veç- hile'bu zatlar şehir dahilinde yapıla- cak istimlâkâta kıymet takdir eder- ler. Belediye hudutları dahilinde ya- pılması lâzım gelen tahminleri ya- parlar. Halbuki asri mezarlık beledi- ye hudutları haricinde olduğundan bu işi encümen yapmıştır. Bunun üzerine iddia makamı: — Üstündağ, benim yaptığım bü- tün iş havaleden ibarettir, diyorlar. Kanunun belediye reislerine ve va- lilere tahmil ettiği vazifeler malüm- dur. Eğer hakikaten iş sadece gelen kâğıtları havaleden ibaret ise böy- le valiliği kim olsa yapar, dedi. Avukat Kenan Ömer buna cevap vererek Üstündağın vazifesinin evra- kı havale olmamakla beraber o za- manlar belediye reisi, vali, parti baş-. kanı olduğunu, spor işlerine de baktı ğını söyledi ve bu kadar kesif işler a- rasında mesuliyeti icap ettiren bir noktanın da havaleden ibaret bulun- maruz kalmaktan kurtulacaktır. zaklaştırılabileceklerini beyan etti. Etee TARTAN. Kh bar den bir polis olan bu zatın şimdi na- loyu bulmuştur. Bugün gelecek va- Lüzumu muhakeme kararının ba-| 1.rin derilerimizden fazla miktarda i> -T LEK O"N O M İ Satın Al Almanya permi dairesi, Türkiye- den ithal edilecek yapak ve tiftikler için yeni permiler göndermiye baş- lamıştır. Bu sene bu iki madde için Türkiye firmalarına dört yüz bin marklık permi tahsis edildiği bildi- rilmiştir. Şehrimizde bir müdet tet- kikat ve görüşmeler yaparak avdet etmiş olan Foget heyeti hareketinden evvel şehrimizdeki yapak ve tiftik depolarını gezmiştir. Arpa Talepleri İtalya ve Almanya için piyasatarı- mızdan arpa talep edilmiştir. Isteni- len miktar fazla olduğundan mevcut stok, ihracatçıları tarafından topla- nılmış ve arpalar 4,18 kuruştan 4,32,5 kuruşa fırlamıştır. İtalyadan diğer bazı maddelerimiz için istekler art- maktadır. Balık almak için de dün bir İtalyan gemisi gelmiştir. İngilizler Palamut İstiyor İngiliz firmalarından bir kaçı pi- yasamızdan valone denilen palamut hulâsası satın almak için müracaatta bulunmuşlardır. Ayrıca Izmir ve Ça- nakkaleden de mal talep edilmiştir. mak İçin Moa 25 - 5 « 939 ÇEKLER Londra 5.93 Nevyork 126.6575 Paris 3.3550 Milâno 6.6625 Cenevre 28.52 Amsterdam 68.035 Berlin 50,8150 Brüksel 21.56 Atina 1,0825 Sofya 1.56 Madrid 14.035 Varşova 23.8450 Budapeşte 24,8425 Bükreş 0.9050 Belgrad 2.8925 Yokohama 34.62 Stokholm 30.5475 Mosköva 23.9025 ESHAM VE TAHVİLÂT Sıvas-Erzürum 1 19.59 Anadolu Demiryolu 40.70 Mümessil peşin j N İHRACAT : Sovyetler Piyasadan Yapak Topluyor Buğün bir Sovyet vapurunun lima- nımıza gelmesi beklenmektedir. Va- pura yüklenmek üzere büyük parti- lerde yapak hazırlanmıştır. Sovyetler re satılan malları tamamlamak için Ankara vapuriyle İzmirden bin balya kadar yapak getirilmiştir. Sovyetle- rin aldıkları bu son parti 400,000 ki- de gelmesi beklenmektedir. Sövyet- mübayaatta bulunacağı söyleniyor. Çürük Kadın Çorapları Ipekli kadın çoraplarının çürüklü- ğü hakında yapılan şikâyetler üze- rine yapılan tetkikat bitmiştir. Ti- caret Odası sanayi şubesi müdürlü- Şünce sanayi birliği ile birlikte ha- zırlanan Trapor Ticaret Odası idare heyetinde tetkik ve kabul edilerek Iktısat Vekâletine gönderilmiştir. Keçi Derileri Almanya için keçi kılı yüklenmek- tedir. Son gelen malümata göre Al- man ithalât daireleri keçi derileri- mizin bu sene fiyatını yükselttikleri gibi oğlak derilerini arttırmışlardır. Keçi derilerinin çiftini 210 kuruştan ve oğlak derilerinin çiftini de 155 kuruşa almıya talip olmuşlar ve bu üyatlar için permi vermişlerdir. İÇ PİYASALAR : Dün Gelen ve Satılan Zahire Dün piyasamıza 150 ton buğday, 46 ton arpa, 15 ton çavdar, 171 ton mısır, 29 ton mârcimek, 36 ton un, 15 ton kuş yemi, sekiz ton susam gelmiş ve bir kısmı satılmıştır. Buğ- daylar 5,32, sertler 5,12,5, çavdar 4,08 kuruştan verilmiştir. Fabrikaların Yapak x eti saBARBar cti DanlilTTE ve Trakyadaki yapak mübayaatı de“ vam etmektedir. Piyasamıza geh_n haberlere göre yerinde teslim şarti- le yapağın kilosu Bandırmada 65 ku- ruşa, Trakyada ise 62 — 63 kuruşa yükselmiştir. Ceyhan mintakasında da muameleler artmıştı. Bu mıntakâ malları da yerinde kilosu 60 kuruş- tan toplanmaktadir. 4 : Sergi Komitesi Buğgün sanayi birliğinde yerli mab lar sergisinin ihzari komitesi içtimâ edecektir. Mezbahada Kesilen Hayvanlar Evvelki gün mezbahada muhtelil cins koyunlardan 2394 koyun 10644 kuzu, 70 manda, 41 malak, 126 öküz. 40 inek, 23 dana, 69 oğlak ve dört boğa kesilmiştir. 1939 senesi başlan- gicindan beri ilk defa olarak bu ka- dar fazla hayvan kesilmiştir. mali olacağına göre burada bunların hiç birinin mevcut bulunmadığını ilâ ve etti ve: — Müvekkilim, sadece bir evrakı havale etmiştir. Burada kendisine düşen mesuliyeti mucip bir hal yok- tur, dedi. Hâkimler heyeti, bu hususu tetkik için müzakereye çekildi. 10 dakika sonra celse açılınca asri mezarlık mevkiinin belediye hudutları dahi- linde olup olmadığının tahkiki için İstanbul müddeiumumiliğine bir tez- kere yazılmasına karar verildiği teb- liğ olundu. Sürpagop mezarlığı davası Büundan sonra Sürpagop mezatrlığı davasının muhakemesine geçildi. Üs- tündağ dahiliyeden vilâyete gönderi- len bir kararnameye göre hareket et- tiğini bildirdiği için burada kendisi- ne hiç bir mesuliyetin teveccüh etmi- yeceğini iddia ediyordu. Halbuki dosyadaki kararname suretinde ken- disine tebliğ edilen kararnamede bu- lunmiyan bir fıkra mevcut idi. Hâ- kimler heyeti vekâletten vilâyete tebliğ edilen kararname suretindeki ayrılığı anlıyabilmek için asıllarının celbine karar verdi. Her üç muha- kemeyi 23 Haziran Cuma günüüne duğunu, mesuliyetin siyasi ve idari, Slovak Köylüleri Macar Hududuna Geçtiler Budapeşte, 25 (A.A.) — Resmen bildirildiğine göre 22 mayısta Csil* toterk yakınında Macaristan - Slo- vakya hududunda bir hâdise olmuş” tur. Bu noktada Slovak köylül Macar arazisine girmişler ve bir Ma- car karakolile çarpışmışlardır. Köylüler, karakol efradı üzerine ateş açarak kaçmışlardır. Vâka maâ” halline koşan bir Slovak gümrük memuru, karakol efradından ayr? bir tarafta bulunan bir Macar aske“ rinin attığı bir kurşunla yaralanarak ölmüstür. A e Fi Valide Kraliçe İyileşiyor Londra, 25 (A.A.) — Otomobil kâ” zasına uğrryan valide Kraliçe Mary” ye dün Radioğrafi yapılmıştır. Kraliçenin kemiklerinde hiç bif kiriklık olmadığı anlaşılmıştır. Hastâ bir takım berelerden ve sızılardâ? muztariptir. Sol gözü iyileşmekte” tâlik etti. dir. 26-5- 939 —— Almanya Bizden Tiftik. Yeniden Permi Veriyor"ı t

Bu sayıdan diğer sayfalar: