26 Mayıs 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

26 Mayıs 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

şîî—_ — —v o0 26 Mayıs 1939 TAN ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kr. 1 Sene " 2800 Kr. 750 ” 6 Ay 1500 ” 400 * 8 Ay g00 * 150 ” 1 AY 300 Milletlerarası posta ittihadına dahil olmıyan memleketler için aboöne bedeli müddet sırasiyle 30, 16, 9, 3,5 liradır. Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. tevap için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi lâzımdır. küçük milletleri tehdit ediyor, on - larm hürriyetlerine tecavüz ediyor - Muşuz. Küçük milletlere hak tanımı- Yyan devletlerin şimdi de yutamadık- ları lokmaları başkalarının yutmağa çalıştığını iddia etmeleri kadar gü - lünç bir şey olamaz. müdriktirler. Tecavüz ve tehlikenin ne taraftan geldiğinin farkındadır - lar, Onların hürriyetine düşman olan grupun hangi grup Vvakıftırlar. buatının bu hücumları cevaptan bile müstağnidir. Çünkü o derece bariz Propagandadır. “cephesidir. Falih Rıfkı Atay, Ulusta Zi ba Unmak, gece hür uyuyanların sa- (SÜNÜN MESELELERİ | Hücumlara Cevap A lman ve İtalyan gazete ve Tad- yoları, İngiliz - Türk anlaşma- sını bir türlü hazmedemiyor, hâlâ hücumlarına — ve propagandalarına devam ediyorlar. Şimdi de bu anlaşmayı tecavüzi ma- hiyette bir ittifak şeklinde göster - Meğe, ve Balkanları tehdit maksa - diyle yapıldığını işaaya çalışıyorlar. Bizler bu anlaşma ile Balkanlardaki Balkan devletleri menfaatlerini olduğuna da Alman ve İtalyan radyo ve mat - Milletleri kurtaracak olan, dün - Yya sulhünün devamını temin edecek olan kuvvet, istilâ ve imparatorluk Peşinde koşanların hırsları değil, bu hırsı durdurmak için kurulan sulh Biz kurtuluş mücadelelerimizin başındanberi ikili, üçlü veya dörtlü, her türlü hegemonyaların düşmanı - Yız. Kemalizm, küçük büyük bütün Milletler arasında müsavat ve hür- Tiyet istemiştir. Bir imparatorluğun hududu ne - dir? Bu hiç bir zaman tesbit edile - Mez. Doymak boş bir sözden ibaret - fir. Fakat gene zamanımızda, nasıl $£ sömürgesi olmıyan kesif nüfuslu h'l’lîiyıu- memleketler varsa, nüfus ’aîlnlığmı bahane ederek İmparator- luklar fetheden devletlerin, ne kala- balıktan, ne de iktısadi — sıkıntıdan kurtulamadıklarmı görmekteyiz. “Herkesi memnun olmakta bir - l'?fîı'ebilecek üçüncü- yol, beynelmi- İ&l işbirliğidir. İşte biz hürriyetlerini Ve toprak bütünlüklerini — müdafaa *tmek ve bu işbirliğini hiç kimseye Teddetmemek fikrinde olanlar bir a- Taya topalnıyoruz ve bu - toplantıya, tecavüz ihtiraslarını faydasız ve im- önsız bırakabilecek bir şümul ve Üvvet vermek istiyoruz. Ne kimseyi AÇ bırakmak, ne de kimseye gıda ol- Mak hevesindeyiz. Sulh blokuna işti- Tak eden bizler, harbin insanlar ve Milletleri tereddiden koruyan bir tas Ye vasıtası olduğu kanaatinde de değiliz, Hayat ve tabiat, i l YZ — # h (*”“ 7E v/r vrupanın bugünkü vazi- yeti: geçen harpte çok mevzuu bahis olan “Harp as- kerlere terk edilemiyecek ka- dar ciddi bir iştir.” sözüne yeni bir ehemmiyet verdir - mektedir. Çünkü askerlerin muhakeme — ve salâhiyetine tam itimadımız olsa dahi, harp yalnız onlara terk edile- mez. - edebilmek, askerlik sahasından çı- karak iş sahasına girmiştir. Harp sahasında, insanın yerini makine aldığı gibi, orduları cephe- ye sevkeden ve büyük facianın ze- Fabrikalar ve petrol kuyuları ih- tiyacı tatmin edecek kadar istihsal yapmadıkça cephedeki kuvvetler atıl bir kitleden başka bir şey de- ğildir. Seyirci halka, geçit resmi ya- pan piyadeler ne kadar haşmetli bir manzara arzederse etsin, harp- te bunlar bellerinden bağlı iplerle oynatılan kuklalardan farklı değil- dirler. Dünyayı büyük bir facia - dan kurtaracak olan yegâne âmil, bu hakikatin anlaşılmasıdır. Eğer müstakbel harpte yalnız mevcut ordu ve teslihat rol oyna - mış olsaydı, manzara çok daha ka- ranlık olacaktı. Kuvvet muvazenesi ünih anlaşması, Avrupa mu- yazenesini değiştirmiş, ve bir müddet için olsun Fransa ve İngilterenin aleyhine çevirmiştir. Bu devletler, Çekoslovakya ile be- raber kaybettikleri iyi mücehhez 35 Çek fırkasının ve bu fırkaların v: _m_illetlerin, cesaret irade ve azim- tıhm tecrübe edebilecekleri bin tür- K imkânlar vermektedir. Bir kısır Prağı doğurtmak, köylüyü tarla - ::'dl boğazlamaktan daha asil bir Ücadele mevzuudur. A “Tecavüz, kuvvetle râmedilebi - h.ıîık insan yığınlarının — hürriyete a arı olmadığı İddiasının kendi - dedir. Tecavüz, hür — milletlerin iî“lvat fikrini reddeden muzlim id- .“_l_n içinde ve özündedir. Bu asır- Sözün ve ahdin bir değeri olmak, huî"elmîlel hukukun bir inancası !n:ıeyin esir uyanmıyacaklarından ı“ır:ı oldukları bir nizam ve tesanüt — Mlmak lâzımdır. Bunlar uğruna Sadeleye ne isim verilirse veril - ,ıh' ©, İnsani vazifelerin en yükseği işgal edeceği Alman — fırkalarının “yerini kolay kolay dolduramazlar. Teslihatı ne kadar tesri ederlerse etsinler bu kayıbı kolaylıkla telâfi edemezler. Şimdi şu hakikati kabul etme- ğe mecburuz ki, bugün Almanlar, İtalyan kuvvetleri hariç, cepheye yüz fırka asker sevkedebilirler. İn- giltere ve Fransanın mart ayına ka dar silâhlanmadaki — faaliyetleri minini teşkil eden sanayi olmuştur. İNGİLİZ - SOVYET MÜZAKERELERİ; Chamberlain halka fal baktırıyor. Falc itler Ve Mussolini HarbiNiçin K 20 nevi harp ihtiyacı Bu bozuk — muvazeneyi ancak Sovyet Rusyanın yardımı düzelte- Rusya için de garp demokrasileri- le birleşmek için bundan daha mü- sait bir zaman olamaz. Fakat askeri kuvvet, ekonomik, temele dayanır. Ekonomik vaziye- tin Alman kuvvetlerini besleme « ğe kâfi geleceği ise şüphelidir. Bir harp yapabilmek için şu yirmi esaslı maddeye ihtiyaç var - dır: 1 — Umumi istihsal için kömür, 2 — Motörize kuvvetler için petrol, 8 — Patlayıcı maddeler için pamuk, 4 — Yün, 5 — Demir, 6 — Listik. 7 — Silâh ve elektrik malzemesi için , bakır, AİZ ASKERİ MUHARRİR) 8 — Mühimmat ve çelik mamülâtı için nikel, 9 — Dinamit için gliserin, 10 — Dumansız barut için sellüloz. / NÜ S /.â, | ee 1: — Henüz bulutlu görünüyor, 60 Dilek Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel alk Partisinin kongresi müna - H sebetiyle, vilâyet fırkaları, halkı dinliyerek tesbit ettikleri di - lekleri merkeze bildirdiler. Halk ',_ Partisi merkezi bu dilekleri elekten — geçirdikten sonra 60 dilek — halinde milletin ve partinin gözü önüne ser- di. J Bu, inkılâbm ve fırkanın tarihin- k de ileriye doğru atılmış bir adımdır. İsmet İnönünün Cümhur riyasetine — seçildiği gündenberi halkın dilekle - rine verdiği ehemmiyet, bugün Par- | ti şubelerini de halka inerek, dert- lerini dinlemeğe sevketmiştir. Mem—'fâ lekette 'yapılacak ıslahatın — tep di j inme kararlardan ziyade, halkın di - leklerine ve ihtiyaçlarına dayanması demokrasinin bir tekâmülüdür. Yakın zamana kadar, — cal- tanat devrinin bir mirası ola- rak, halkla devlet birbirinden ayrı i- kı müessese halinde yaşadı. Mutlakı- yet idaresinin nazarında halk, devlet hesabına istismar edilecek bir unsur- du. Halkı yüksek vergilerle soymak, fakat gittikçe aydınlanıyor, diyor azanamaz müstemlekeleri bünları temin et - mediği gibi, pamuk, yün, bakır, kurşun, manganez, lâstik ve diğer bir çok maddeler de eksiktir. Sovyet Rusyada bu maddelerin çoğu mebzulen mevcuttur. Orada yalnız nikel, antimuvan, lâstik, kükürt, ve bakır eksiktir. Bu ba - kımdan en iyi vaziyette olan dev- let Amerika Birleşik Devletleri - dir. 11 — Tayyare için Antimuvan, manganez, asit si- tus, mika. asit nitrik. kükürt ve sa- ire,.. Kömür müstesna, mühim miık- tarda mevcudiyetine ihtiyaç hisse- dilecek olan diğer maddeler İngil- terede bile yoktur. Fakat denizyol- ları açık bulunduğu müddetçe İn- giltere bütün bunları imparatorlu- ğu dahilinde temin edebilir. Nike- le gelince, bunun yüzde 90 ını Ka- nadadan, geri kalanı da — Fransız müstemlekesi olan yeni Kaledun- yadan gelir- Antumuvan, civa, kü- kürt ve petrol menbaları da bir harp için kâfi değildir. — Fransız Mihverin zaafı erin - Koma - Tokyo minve- B rinin vaziyeti bu bakımdan çok fenadır. İtalya, kömür de da - hil olmak üzere, bütün bu maddi halkın ıztırabı ve sefaleti pahasına devlet bütçesini kabartmak, istipdat idarelerinin mümeyyiz bir vasfı idi. Daha doğrusu, halk devletin reayası idi, Ne Tanzimat, ne Meşrutiyet ldı—! resi halkla devlet arasındaki bu ay- rılığı ortadan kaldıramadı. — Köylü şehirliyi, halk devleti korkunç bir is- tismarcı olarak tanıdı. Çünkü haya- tın revşi, halkla devlet arasındaki u- çurumu derinleştirmekten başka bir. netice vermemişti, Cümhuriyet idaresi, on beş sene- lik tekâmülünde, her gün biraz daha halka yaklaşmaktadır. “Halk devlet için değil, devlet halk için” dir haki- kati, bugün eserlerile kendini göster- | mektedir. Bu sebepledir ki, vilâyet partilerinin halkı dinliyerek, dilek- lerini tesbit etmesi, demokrasinin da- ha ileri bir tekâmülüdür. ' Bu altmış dileğe daha altmış di- lek ilâve etmek mümkündür. Bun - ların fırka programında yer alması, tedricen çarelerinin aranması; idare leri hariçten getirmeğe mecburdur. Japonya ayni vaziyettedir. Almanyada pamuk, lâstik, plâ- din, civa, mika hiç yoktur, de - mir, bakır, antimuvan, manganez, nikel, kükürt ve yünle petrol hiç mesabesindedir. Yün — ihtiyacını kısmen odundan yaptığı yünle kar şılamaktadır. Lâstik ihtiyacının da ancak beşte birini suni surette ya- pabilmektedir. Mahalli kömürden çıkardığı petrol ise ancak ihtiyacı- nm üçte birini karşılamaktadır. içten ve Dıştan ADALYA Yazan: Hasan ütareke devrinin başlarında memleket havasında kor - kunç bir durgunluk vardı. İçinden çıkmış bir ev ile vatan, öldürücü bir matemin sü- künunda yaşıyordu, Yüzler asık, alınlar buruşuk, gözler ıslak, gö- ğüsler sıkışık ve kalpler çarpıntı - hiydı. Hayatı biten bir sevgilinin ayrılık acısı yüreklere çökmüştü. Ümit, sönen bir güneş; emniyet, kaybolan bir eş gibiydi. Mahzun - duk, meyustuk, dertliydik, bitkin- dik. Anadoluda başlayan savaş, da- ha galibiyetlerini döğüşenlerine bile inandırmadan, memleket ha - vasındaki bu durgunluğu dağıttı; izliği ancak Al 1 Ç ON V*yl ge daki kazancıma tekabül — edebilir. Halbuki Almanyanın yalnız ağır top sahasında kuvvetini bir ham - lede iki misline çıkardığını söyler- ler, şunu da unutmamak lâzımdır ki, Alman ve İtalyan yardımı Fran koyu da onlar tarafına çekmiş, ve Fransa ile İngilterenin deniz mü - nakalelerini tehlikeye düşürmüş - daktan düşürülemez.” hlık emlekette bir bir hare- k?t başladı; yüzler güldü; alınlarda k;':;rulı:klır, kudret ifade — eden çizgilerle manasını değiştirdi; göz lerd;ıki dyışlıı-, kalblerdeki “sıcak emellerden membaını almıya baş- ladı; göğüsler kabardı; — kalbler, kaynayan kanlarla doldü; kaybo - lan sevgiliye kavuşmak heyecan - ları cşnlındı; “ümit, bulutlar için- den bir sabah güneşi — şetaretiyle - Âli YÜCEL doğuyordu; varlığımıza — emniyet ve iman, ruhumuza eş oldu; neşe- liydik, ümitliydik, canlıydık. O halden bu hale gelişimiz, bir insanın bir millette ve bir milletin bir insanda tecessüm etmesiyle ol- du. Neşe ve saadet, kemale doğru yürümenin eseridir. Bize adını bir gaye olarak veren Büyük İnsanın Türk milletini, daima, daha mü - ki le çeken ir yüzü - müzü güldüren ve hayattan zevk aldıran kudreti bulduk. — “Mark Twain hayatta olsaydı, — bugün, Türk milletine, gülmesini ve ha - yattan zevk almasını öğretmiş o- lan” bu büyük ve bizim için her manasiyle aziz olan insana hiç kim seden daha fazla hayran olamazdı. Bu, böyledir. Çünkü bir millet. ona doğru, yani kemale doğru, ha- yata, saadete ve neşe ile şetarete doğru ondan aldığı kudretle yürü- mektedir. Bu hakikati ifade eden altın madalya, gene onun eliyle mesut milletinin göğsüne -takıldı. O, bahtiyar olsun; çünkü biz bah- tiyarız ve bizi bahtiyarlığa erdiren odur. Prer İşte mihverin harp yapma ka- biliyetindeki zaafı buradadır. Or - duların günden güne motörlü kuv- vetlere güvendiği ve hava kuvvet- lerinin askeri sahada hayati bir un sur olduğu şu zamanda bu mahru- miyet büyük bir zaaftır. Almanya, sulh — zamanındaki petrol ihtiyacını temin için hariç- ten beş milyon ton petrol ithaline mecburdur. Bu petrolü Venezüel- la, Meksika, Amerika, Rusya ve Romanyadan temin eder, Harp ha- linde bunların hepsiyle muvasala- sı kesilecek, Romanyaya da ancak istilâ tarikiyle varabilecektir. Şu- nu da kaydedelim ki, bir harp vu- kuunda Almanyanın petrol ihtiya- cı 12 milyon ton artacaktır. Bu ih- tiyacı dahilde yapılacak suni pet - rolle karşılamak mümkün değil - dir. Bu açık, ancak hasara uğra'- manda Romanya petrollerini elde etmekle kapatılabilir. Halbuki İtalyanın da harp ha- linde dört milyon ton petrole ihti- yacı olacaktır. Bu ihtiyacın ancak yüzde 2 sini Arnavutluktan temin edebilir. Diğer açığını kapatacak vasıtası yoktur. Mihverin yegâne ümidi Bütün bu gayri müsait şartların fevkinde bir de sinirleri gerilmiş aç Alman ve İtalyan milletleri var dır. Her iki memlekette de silâh - lanma uğruna hayati ihtiyaçlar o kadar daralmıştır ki, halk harp re- jimi içinde gibidir. Alman ve İtalyan menbaları, bir harp halin- mokami doğrudan — doğruya halk hesabına işlemesi demekt!!.;j Halk hükümeti de ancak, yukarıda aşağı değil, aşağıdan yukarı yükse - len, halkın reyine ve ihtiyacına da- yanarak kurulan hükümettir. H devlet arasındaki duvar yıkıldlktlnâ sonra parti umdelerinden olan hılb»'; çılık hakiki manasını ifade eder. Bu dileklerin kurultay önüne gelişi, du- varın yıkılmakta olduğunu gösteren kuvvetli bir alâmettir. : Ti 20 Nisanda Bir . —— Köylü Dondu | Oltu (TAN) — Akrabasından biri-. ni görmek üzere Amasyaya giden ve* oradan Kupa - Yusufeli yolu ile bu civardaki köyüne dönmek istiyen Veli oğlu Veysel, Yusufelinin ileri- sindeki Ori köyüne 20 niasnda var:î mış ve geceyi açıkta geçirmiştir. Bu esnada donarak ölmüştür. Zavallı nın üstünde on kuruş ile üç tan şekerden başka bir şey bulunma mıştır. | j de, milletlerini beslemeğe müsait l değildir. | Ufukta görünen böyle bir harp- te, mihverin yegâne ümidi harbin çabuk bitmesidir. Fakat bir har - bin çabuk bitmesine mani olmak | çok kolaydır. | Ani ve kati bir darbe vurmak ihtimali, müdafaa — vasıtalarının tekemmülü sayesinde, pek azal - mıştır, Kara harplerinde yepılan tecrübeler göstermiştir ki, mahal- li bir muzafferiyet kazanmak için bile silâhça düşmana 3 misli faik olmak lâzımdır. Hava harplerinde de, taarruza geçenlerin eyvelce lehlerinde olan imkânlar kalma - mıştır. Hava hücumlarına — karşı yapılan mukabil tedbirler artık tayyare küvvetlerini korkunç ol - maktan çıkarmıştır, Onun için bir yıldırım — harbi ihtimalleri artık azalmıştır. Nite - kim Avrupa havasındaki harp bu- İ lutları, gürültü çıkarıyor, — fakat yıldırım yapamiıyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: