11 Mayıs 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

11 -5 - 939 TA Tahlil ve Tenkic eçen Hafta İçind e eşredilen Eserler MAKBER Hâliki: ABDÜLHAK HÂMİT Basan; Kanaat Kitabevi M ekteplerde hocaların uzun yıllar söylediklerine, edebi- yat tarihi yazan üstatların cilt cilt yazdıklarına ba- kılırsa Naili hâ- kimdir, Nabi Hik- met ehlidir, Ra- 8ip ta eşyanın, eşbahın ve haya- tın hakikatlerini süzgeçten geçir- Miş bir filozoftur. O hocalar ve © üstatlar misaller de verirlerdi.Me- selâ: Gül hâre düştü, sinefikâr oldu andelip Bir hâre baktı, bir güle;... zar oldu an- delip Beytini Hikmet, Murat edince müsebbib bir ademin kârın Yedi teşebbüsünü Cüst-cu eder esbab Beytini içtimai tahlil ve: Çok ta mağrur olma kim meyhanei ik- balde Biz hezaran mesti mağrurun humarın görmüşüz Beytini hayat felsefesi nümune- si diye gösterirlerdi. Ben bile Is- tanbulda ve Anadoluda Raşidin: “Hadfüruşane hünermayei ikbal ol- maz - Camei zer sebebi izzeti del- lâl olmaz” beytini taklit olunmaz bir söz olarak telâkki eden, her fır- sat düştükçe âyet okur gibi onu hürmetle okuyan şairlere rastla- dım. Ruhinin terkibile ona, Ziya Paşanın yazdığı nazire ve yine pa- şanihn şaheseri olan Terciibend ise yüksek düşüncenin, derin görüş ve SEZTŞM u v yEvu — catalirmm VE VASVI- rin en beliğ örneklerini teşkil edi- yor ve herkese öyle telkin olunu- yordu. şte Makber, bütün bu te- lâkkileri, bu telkinleri kö- künden tarumar eden eserdi ve bu eser Türk ediple- rine filozofi ile li- rizmin nasıl yer- S ğ leştiğini öğreten bir bedia, bir nefise, bir sanat ha- rikası olarak Hâmidin dehasından doğuyordu. Hikmetin öyle gül ve bülbül, ikbal ve idbar mevzuları- na, mazmunlarına sığmayacak ka- dar derin olduğunu - başta Namık Kemal olmak üzere - bütün Türk şairleri Makberbeden öğrenmişler- dir. Makber, kendi hayatının ma- temini ifade eden bir eser olmak- la beraber, okuyucularına' felsefi düşüncenin, şiirde nasıl yer alaca- ğını gösteriyor Ve öğretiyordu. Makber, benim dünyaya gelişim- den evvel yazılmıştı. Fakat ben, Makber etrafında - güya edebi - münakaşalar yapıldığına şahit ol- düm. Demek ki, Makber, yazılıp basıldıktan on beş yıl sonra bile le- hinde ve aleyhinde kütleler topla- yan bir kitaptı. Bu, ondaki orijina- liteyle beraber yüksek bir .haya- tiyeti gösterir ki, bugün dahi Mak- berin pek kıymetli bir €SeT olarak tanmması, sevilmesi, © İKi unsuru bütün sayfalarında yaşatmasından- dır. Edebiyatımızda gerçektğn bir in- kılâp vücude getirmiş, iki ve hat- tâ üc edebi nesle edebiyat yolun- da ıı;pş:ılelik yapmış olan Makberi gençlerimiz okumak zevkinden mehrum idi. Çünkü ©, eski harf- lerle basılmıştı. Hâmidin âşxk!z?rm— dan Dr. Sadi Irmağın himmetile o şaheser şimdi yeni narflerle basıl- mış ve edebiyat severlere su'n..ıl- muştur. Biz bu hayırlı zahmeti ih- tiyar eden ve kitahın Sonuna tah- lili bir yazı ile güzel bir lugatçe koyan edebiyatçı doktoru tebrik ve eserin yeni harflerle basıh'olarîak çıktığını tebşirle iktifa ederiz. Çün- kün Makber, her türlü tavsiyeden ve sitayişten müstağni eserlerdan- dir. I Yazan: M. Turhan TAN ATATÜRK İÇİN Yazan: İSMAİL HABİB tatürkün hayatı safha saf- ha ve sahne sahne bir tarih idi. Biz o tarihi bizzat sayfaları i- çinde yaşamak - la ve her satırının nasıl tekevvün et- tiğini görmekle bahtiyarız. Fakat Atatürkün ziyal da bütün dünyada matemi bir e- debiyat vücude getirdi, dünyanın en meşhur gazetelerinde, en heye- canlı yazılar intişar etti. O meyan- da biz Türkler tabiatile her mil- letten evvel ve her milletten - nis- bet ve kıyas kabul etmez surette - fazla olarak ağladık, göz yaşları- mızdan bir kısmını da yazı halin- de tesbit ettik. Başka bir münasebetle de söy- lemiştim: Şarkta ve Garpta hiçbir dâhi, hiçbir kahraman ve hiçbir insan, Atatürkün matemini tevsik eden neşriyat genişliğinde ve sa- mimiliğinde edebi vaveylâlarla me- zarına teşyi olunmamıştır. Ölümle- rinden sonra. hayatları cililer do- Tusu yazı ile tahlil olunan meşhur adamları unutmuyorum. Fakat on- larım ölümleri akabinde de Ata- türk için dökülen yaşın ve sarfo- lunan mürekkebin belki yüzde bi- rinin ibzal edilmediğini biliyorum. Ünlü, ünsüz, büyük, küçük her Türk yazıcısı Ebedi Şefin mate- mini terenüm ederken o büyük a- damla yakından tanışmış, ondan iltifat görmüş bir edibin, değerli üstat İsmail Habibin sakit kalma- ması pek tabii idi. Nitekim o da bu aziz ölüye ait bütün hatıraları- nı - birer tutam inci halinde - or- taya koymuş ve okuyucularına u- zun bir zaman edebi heyecanlar tattırmıştı. Şimdi yazdıklarını, ki- tap, yani incilerini dizi haline ko- yuyor ve edebiyat severlere sunu- yor. Ebedi Şefin hayatından birkaç safhayı kıymetli bir edibin kale- minden dinlemek istiyenlere bü e- seri hararetle tavsiye ederiz. MODERN YAŞAYIŞ BİLGİLERİ Yazan: SEYFİ KURTBEK " Basan: Maarif Kitabevi Ikin kitabın ismi hoşuma gitti. Çünkü Fransızların “Yaşama Bilgisi” dedikleri ince ve pek ince ilme bi- zim mütercimler öteden beri “Mu- aşeret ÜUsulleri”, “Muaşeret Kaideleri” adını veri- yorlardı. Halbuki bu usuller; bu kaideler, meselâ Maâam dö Sevin- yidenberi yüzde seksen nisbetinde değiştiği halde bizde - o değişik- likleri de ihtiva eden -eserlerde ye- niliği ifade eden bir işaret konul- makta ekseriya ihmal ediliyordu. Onun için bu kitapta gördüğüm modern kaydından âdeta haz al- dım. Eski (Muaşeret kaideleri ve- ya âdabı) klişesine mukabil “Ya- şayış Bilgileri" tabirinin kullanıl- masını da yerinde bulduğum için beğendim. O halde kitabı huzur i- le, inşirah ile okuyabilirdim. Nite- kim okudum ve gercekten müste- lit oldum, Eserde giyinmekten, süslenmekten tutun da telefonla - modern terbiyeye göre - nasıl ve ne vakit konuştilabileceğine kadar bütün muaşeret bahisleri var. Mü- harririn uzun müddet Garp mem- leketlerinde dolaştığı, kibar mu- hitlerde yaşadığı ve bilgisile gör- güsünü mezcederek bu kitabı yaz- dığı hemen her sayfada hissolunu- yor. Böyle faydalı ve pek ciddi bir eser neşrettiğinden dolayı kendisi- ni tebrik ederiz, okuyucularımızın da esere alâka göstereceklerini u- marız. e İmtihandan evvel talebelerine ŞU GAR!P'pÜg YA Himalaya dağlarında çikolata veren profesör : Indiana üniver sitesinde ekonomi golitik dersi verer Amerikalı profe sörlerden — Karo! Iristenson talebe- | erine çok dikkat etmekteymiş. Imtihan günü imtihan- dan evvel talebesine çikolata dağıtı- yormuş. Suallerini vermeden evvel karşısında bulünan talebesinin evve- lâ verdiği çikolatayı yemesini bekli- yormuş. Profesör, bu suretle çikola- tayı yedirmekle talebesinin zihnini tenbih ile hafızasını ihya edeceğinden eminmiş. Dd Harp korkusu evlenmeleri artırmış : |Z— — İngilterede harp endişesi, bir ta - X kım hâdise ve ne- ticeler doğur - xnuştur. Son gün- lerde — İngilerede belediyelerde ev - lenme daireleri - ne derhal evlenmek için çiftler akın etmişlerdir. Bu suretle evlenme me- murluğu istidalara garkedilmiştir. Harbin patlak vermesi korkusu ile nişanlılar hemen evleniyorlarmıs. hayat : Bazt âlimler dün anın en yüksek lağları olan Hi- hayatı stkik etmişler ve nalayada n neticeleri aimış sardır: H d Himalayalarda tavşanlar 5?00, si- nekler 4900, arılar 6400 ve örümcek- ler de 6700 metre yüksekliklere ka- dar yaşayabiliyorlarmış. * İspanak için boşanmış : Şikagonun — ta- ınmış hemşehrile inden Hıl Rotor ir ıspanak yeme- i yüzünden karı- ından ayrılmış. li, son zaman- larda hasta olduğundan dokturlar ha- fif yemekler ve bilhassa Ispanak tav- siye etmişlerdir. Bunun üzerine karı- sı ona ispanak yapmış, fakat Hıl ne- dense kızmış ve İspanağı tabağı ilr beraber yere vurmuştüur. Ertesi günü kocasının bu hareketinden dolayı ka- rısı, kocası aleyhinde açtığı talâk da- vasını kazanmış ve kocasından ayrfil- mıştır. N ©TAHRAN RESİMLERİ& Şehinşah, Mazenderana giden heyetimizi , Tahran garında kabul ediyorlar.. İran Veliahti ve Prenses Fevziye — Gülistan Sarayından çıkıyorlar. Orgeneral Kâzım Orbay, İran Müdafaa Vekili ve Hava Kumandanı ile bir arada.. Geçit resminden diğer bir görünüş, Ça Heyetimizin Reisi Râna Tarhan, İran Hariciye Nazırı ile garda görüşüyor. Şehinşahın gara gelişleri sırasında Tahranda düğün senliği dolayısiyle yapılan büyük geçit resminden bir görünüş..

Bu sayıdan diğer sayfalar: