a -4-939 EDENE En Büyük | Düşman B” insan için en büyük felâket maneviyetinin bozulmasıdır. Ondan sonra ümidi kesilir, bedbini - ne yuvarlanır, Her şeyi karanlık gö- rür ve kendisini toplayamaz. Cemiyetler için de böyledir. Sü - kün ve iradesini muhafaza edebilen milletler en büyük müşküllere ko - laylıkla göğüs gerebilirler, İngilizle- ri görmüyor muyuz? Fevkalâde hâ-' diseler karşısında hiç telâş ve endişe- ye düşüyorlar mı? Münih konfera sından bir gün evvel İngiliz Başv kili radyoda artık bütün sulh ümit- lerinin kesildiğini, harbin önüne geç- mek mümkün olmadığını söylediği, Londra sokaklarında siperler kazıl - Merge sonia dığı, halka gaz maskeleri dağıtıldığı gün bile İngiliz milleti arasında pa- nik görülmedi. Cihan harbindeki (o tecrübemizle biliyoruz ki, düşmanın en ziyade e - hemmiyet verdiği şey cepheyi yar - maktan ziyade halk arasında panik çıkarmak, milletin maneviyatını boz- maktir, Bu hakikat bilindiği içindir ki şimdi propaganda dördüncü bir harp silâhı olmuştur. * Bütün memleketler orduya, donan- maya, hava kuvvetlerine olduğu ka- dar propagandaya da ehemiyet veri yorlar. Almanya harp esnasında düş- man ve bitaraf memleketlerde geniş mıkyasta propaganda yapmak için şimdiden hazırlanmıştır. Propagan - da Nazırı Göbelsin Balkanlarda ve Yakınşark memleketlerinde - yaptığı seyahatin hedefi propaganda tleşki - lâtını yeni ihtiyaçlara güre organize etmekti, Propaganda işinde kullanıl mak üzerö Alinanyada 38 radyo iş tasyonu vardır. Ayrıca düşman rad- yo istasyonlarını susturmağa mah - sus sekiz radyo İstasyonu yapmışlar. dır. Koma ve Berlin radyoları daha şimdiden demokrasileri | propaganda ile arkadan vurmanın sırrım keşlet- mişlerdir. Filistinde ve Suriyede a- Tep halkını İngiliziği aleyhinde mü- en İk ötmek, Süretiyie İngiltere ve Fransaya hayli müşkü » Jât çıkarmışlardır. Roma ve Bari radyosunun türkçe neşriyatı bizi içimizden vurmak için- dir. Şu halde fevkalâde zamanlarda maneviyetimizi bozan bir telâş ve endişe havası yaratmak, veyahut te- lâş ve endişeye kapılarak maneviya- tımızı bozmaktan korunmalıyız. En büyük kuvvetimizi; birliğimiz, sükünetimiz, metanetimiz ve cesare- timizdir. Sükünetimizi, metanetimi- xi kaybettiğimiz gün düşman içimize girmiş demektir. N Şimdi son günlerin telâş uyandı- ran harp havası artık zail olmuştur. Halkımızın bu bir kaç gün içinde ge- girdiği tecrübe, telâş ve endişenin zararlı olduğunu göstermeğe küfi - dir, Halkımıza tavsiyemiz: Metin o - Tunuz, paniğe kapılmayınız. Düşma- Bı meyus etmek rsak, dünyaya metin ve yıkılmaz kale gibi gö - rünmek arzu ediyorsak, her şeyden evvel metanetimizi muhafazaya mec buraz, Çünkü Türk milleti için korka - cak bir şey yoktur. Bizim kimsenin topraklarında gözümüz yoktur. Kim- se ile halledilecek bit davamız mev- cut değildir. İsteğimiz sulh içinde yaşamaktan ibarettir, Milli şefimize, ordumuza tam gü- venimiz vardır. Uyanık bulunmak kâfidir. —— — sin TAN'ın hedefi: Haber de, fikirde, o herşeyde temiz, dürüst, esmimi olmak, — karin gazetesi olmıya çalışmaktır. d (Gs Yi > a angi rejim daha sağlamdır? denirse şöyle cevap vermek doğru olur: Hangisi daha çok vatandaşı te- ker teker kendisine bağlayabilmiş ise. lı Teker teker bağlanmakla sürü, sürü bağlanmak arasında, insanca bağlanmakla hayvanca bağlanmak arasındaki engin fark vardır. In- sanca bağlanmak, ölçerek, tarta- Tak şuurla bağlanmak demektir ve bu bağ hissin menfaâtle izdivaci- ni ne derece göze vurursa o dere- ce kuvvetli savılabilir. kâkimiyeti milletin elinden çeb- ren almış olan rejimler, işte bu- Bun için, milletin hâkim olduğu rejimlerden zayıftır. Zirâ onlarda millet, ağızları kilitli ve ayakları parangalı sürülerden O mürekkep bir yığından başka bir şey değil dir, Oyle bir yığın ki, bütün ceh- ni ağzımı kilitten, ayaklarını pa- rangadan kurtarmağa hssdetmiş- #lr ve buna muvaffak olduğu an- da ilkişi iktidarı devirmek ve muktedir parçalamak olacaktır, M alüm ya. İçtimai bünyede rejim bedense, inillet can- dır. Eh. öyle bir beden düşününüz ki, dinamizmini almak istediği, kendisini canlandıracağını sandığı kudret, düşmanının tam kendisi- dir. Içi görünüşüne bu derece düş- man bir bünyede sağlamlık aranâ- bilir mi? Aranamaz tabii. İşte, milletleri hâkimiyetten mahrum eden veya hâkimiyet hakkını kullanamaz bir hale soken rejimler bunun için iç timal sıhhatten mahrumdur ve si- yasi görünüşlerindeki dinamiklik, asla, müsbet iş başaracak, umduk- ları faydayı meydana getirecek bir savlet kabiliyeti değildir. Onların hamlelerindeki ateşin derecesi, sa» dece, içtima hurmalarının şiddet derecesini izah eder, Milletlerin hâkim oldukları re jimler, yani demokratik sayılan re- jimler, bunun için milletlere ceb- ren hâkim olan rejimlerden dahs sağlamdır. Zira demokratik bir bünyenin içi dışına, canı bedenine düşman değildir, Can beden! yık- mak, mahvetmek istemez. Böyle bir bedende sezilen dinamiklik yal nız hakiki bir canlanışın eseridir, Böyle bir rejimi kendine benzemi- yenlerden ayırdeden süküt, iç ABONE BEDELİ Ecnebi 1 Sene o 2800 Kr 6Ay 1500 3 Ay 800 150 , 1 Ay 30 , Milletlerarası porta #ttihsdıns dahli olmıyan memleketler için mbane edeli müddet sirasiyle 30, 16; 9, 3,5 liradır. Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 (kuruştur. Cevap İçin mektuplar 10 kuruş- Yule pul tlâvesi Mzımdır. timi bir hummaya tutulmamış bulunmayı, yani ıçtimat sıhhati ifa» de eder, Sağlam vucut, hasta vü- cuttan nasıl ayırdedilir?* Normal Grizi harareta sahip oluşu ile de- gil mi? ürkiye demokratik bir cüm- buriyettir. Işte bunun için dostu ve düşmanı bu Türkiyemi. zi bir mücessem vekar ve temkin halinde görür, Biz bağırmayız, Şey: haykırmayız. Fukat herkes kudre- timizi hisseder, Vilhelm Almanyası bütün blöf. lerine rağmen 914 - 918 bharbini kaybetmiştir. Niçin? içi dişim düşmanı olduğu için. Habsburg © imparatorluğunun, müttefikinden daha beter bir âkı- bete uğraması kendisinde bu car ve beden düşmanlığının daha be- ter bir derecede oluşundan değil midir? Niçin, müttefikleri büyük imti- handan muzaffer çıktıkları halde Rusya Umumi Harp mağlüpları a- rasında bulunmuştur? Zira mütte- fikleri, kendisinden beter bir em- peryalist idiler ama vatandaşlarını ya demokrasinin bayrağı altında toplamış bulunuyorlardı, yahut si- Jâhı eline alan vatandaşı demok- rasiyi koruduğuna inandırabilmiş bulunuyorlardı. Belçikayı, şimali Fransayı çiğ- neylp Parisin kapılarma dayandığı halde, Sirbistanı, Makedonyayı çiğ- neyip, Balkanlara dayandığı halde, Karpatları, Romanyayı zapledip petrole, kroma, buğdaya sahip o- lup cenupta Karpatları aşarak Uk- raynaya daldığı ve şimalde Baltık Ülkelerini tarayıp Petrograda yak- laştığı halde Vilhelmi memleketin- den kaçıran, Berline Versayı İm- zaltan sebep, Alman ordusunun neferi Hans ile subayı Fridrih'in “Demir salip” e böyle bir imanla bağlanmamış olmalarıydı. 1914 - 1918 zaferi ın değil, o diplomasinin b kuvvetli ve yeni silâhın değil, ta- biye dehasının ve stratejik imkân- ların değil, açlığın tokluğun değil, sadece ileri insanlık duygusunun, İnanmış insan tahammülünün ide- alli insanın zaferidir. Yani doğru- dan doğruya demokrasinin zaferi- dir. Zira tahammuil feragati ve i- deal bir imanı ifade eder, Bu de- mektir ki, bir millet kendi saade- tine ve insanlığın müşterek saade- tine hizmet ettiğine inanırsa © zs- man her feragata tahammül eder ve “Yenilmez güç” böyle şuurlu bir tahammülden doğar, Hodgümlıkla diğerkâmlığı gayet münasip bir formülle biribirine mezcetmiş insanlarm yığını olan halk, ancak kendi duygusuna tere Tecavüze karşı müşterek bir sulh cephesi kuruluyor (İngiliz karikatürü) Demokrasiyi Kudret Yapan İdeal » Yaram si Nizamettin NAZİF| cümün olan sesi, milli menfaati ko- nuşmakla beraber insanlık duygu- Jarına sağ'gı. göslermeği de ihmal etmiyen sasi duydüğu zaman doğ- ruyu dinlediğine inanabilir. Yoksa yalan yaldızlı içi kof bir putu bir millete Allah diye göstermiş olan- lar daima aldanmışlardır. Kendisine Umumi Harpte, mu- kaddes cihat ilân ettirilen Allah gölgesi halife, günlük kokularına bulanarak mujike yarı Allah gibi gösterilen küçük baba Ikinci Ni- kola. ve Pancermanizmin meşhur Vilhelm putu bu hünersiz, basma kalıp oyunu tekrarlamak hevesine tutulmuş olanlar için ne ibret ve- rici nümunelerdir! Oi imparatorluğu, ordu- larının çok şerefli ve üstün döğüşmesine rağmen Umum! Har- bi kaybetti. Zira harbeden kuvvet- ler, insanlık duygusunu okşayan ve menfaate uygun gelen bir müş- terek imandan mâhrum bulunuyor- lardi. Bu imparatorluğun Büyük Harpten en yorgun. zararlı çıkmış olan unsuru, Türk, Osmanlı ordu- larinın Umumi Harpte sahip bu- Junduğu © vasıtaların hepsinden mahrum olduğu halde eşsiz bir za- fer kazandı, bir devlet kurdu. Zi- ra Mustafa Kemal ile arkadaşları Türkü duygusuna ve menfaatine uygun bir idenle inandırmışlardı. mönü, Sakarya ve Dumlupmar, yalnız on sekiz milyonluk bir mil- leti istiklâle ulaştıran zaferler su- retinde mütalea edilemez. Bunlar, demokrat Fransanın, demokrat In- gilterenin müşterek (silâhlarına karşı kazanılmış oldukları halde, yine demokrasi dünyasına gurur veren o zaferlerdir ki, demokrasinin bayrağını yüceltmişlerdir. Atatürkün ölünciye kadar de- mokrasiye inanışını ve İnönünün .Cümhurreisliğine çıkar çıkmaz 14 yıl süren Başvekilliğindeki de- mokrasi imanını eh veciz tarzlar. da tekrar tekrar ifade edişini bir fevkalâdelik, bir sürpriz suretinde karşılamağa bu memleket 1920 den beri bizzat kendileri tarafından a- lıştırılmıştır. Bunlar büyük de. mokratlardır. Bunların kurdukla- rı ve idare ettikleri memleket an- cak demokrasinin vatanı olabilir, R) Ü av N Yalnız şunu asla unutmamalı dır: Evvelâ Atatürkün ve şimdi Inö- Dünün, Türkiyemize diğer demok- rat ülkelerden bariz bir fark ver- miş oldukları da muhakkaktır. Türkiyemiz bir demokrasi di. yarıdır, Fakat muasir büyük de mokrasilerden ikisinin mahrum bulunduğu ve üçüncüsünde yeni, yeni kendini gösteren bir harikulâ- deliğe de sahip bulunmaktadır. Bu demokrat Türkiyede yalnız demok- rat bir ana yasa değil, yalnız de- mokrasiye İnânmiş bir millet de- $ <a İFIKRA İşaeaeaeeaekeasaneassama | Tabii Komedya! Yazan; Şüküfe Nihal asanlık, asırlardanberi “bitti, bitecek” sandığımız beşeri ko- medyasma, yeni şekil altında devam ediyor, Büyük Dante, sahnesinde ölüleri oynattı; ölü ruhlara ceza çektirdi. Biz, kendimiz oynuyoruz, işkenceyi | Yaşarken çekiyoruz. “Yarattığı şaheserleri neden yiki- yor? Biz, küçük aklımız ve duygu- muzla böyle bir şey yapamayız, ya rattığımız sanat eserine bir toz bile konmasına razı olamayız.” diye Al- laha yan ettiğim anlar olmuştu. Lâkin işte, biz akıllı kulların da yap- tığımız ortada... İnsanlar bir yandan “ölüm” de- nen büyük, esrarlı faclanın önüne geçmek, hayatı uzatabilmek için, ip- tidai devirlerde otlardan şifa ara” makla başlıyarak tıbbm bugünkü harikalarma kadar yükselirken; bir yandan da Yine o devirlerdenberi taştan, odundan tutun da nihayet bugün kilometrelerce uzakta yaşı yanlara ölüm esansı dağıtacak ka dar fen harikalarile hayatı yok et miye çalışıyor. Bu ilâhi komedya değil, beşeri ko: medya değil, galiba bir “tabli komed. ya!” tabiat, birbirini yiyor... İskelet güler; onun bu alaylı gür lüşündeki mânayı hepimiz tanır ve Ürpeririz. Nasi gülmesin; bu son- suz ve mânasız komcdyaya nasil # İcr acı sırıtmasın? Anlaşılan, dün İdurdukça oyun devam edecek; pere idenin biri kapanırken obürü açı cak... * Yeni artistler, yeni rollere hazır Tansın!.., Her dövlişmenin, her facianm nunda, insanlık, yarattığı kanlı sahs nenin karşısma geçip sordu; aldığı, cevap: “Zater veya hiç!.* Yeryüzünde kalan son iki bile, dünya Arısı nı belki yine birbirile çarpişacak ve si kalarımdan büyük bir süküt hay! Kil, ayni zamanda bu milletin can- “le üygün bir Hder de vardır. yı Ttalyanın son on yılımı anlayamamış olan ve 932 denberi Almanya; reketsiz kalan “Bi dünyasının büyük eksiği, İngiltere bir Salzburg, bir 'Bi- konstild, bir Askit'ten mahrumdür. Londra, hattâ bir Loit Corcün İm- paratorluk © manivelâlarına hük- medememekte olmasının o ezabını çekmektedir ve Fransa, donanma kadrosunda on denizaltı ile sekiz hafif kruvazör eksik olduğu için değil, devlet adamları kadrosunda bir Puvankare, bir Klemanso bu- Tunmağığı için böyle kıvranmakta- dır, Nerede o Klemaânso ki, yamıba- şında bir demokresinin sırf silâh- sızlık yüzünden kahredilmekte ol. duğu şu günlerde parlâmento kür- süsüne fırlasın ve o davudi sesi ile haykirsin: “.— Ey Fransanın oğlu! Ey de- mokrasinin çocuğu! Sen ihtilâlin askeri oldun! Sen vatanın ve in- sanlığın askeri oldun! Sen her de- virde idealin askeri olacaksın! (1) Bu yolundan şaşamazsın!,, Da en büyük kud- reti, idenlinden de büyük olan kudreti, “zamanında büyük adam yaratabilmesi” iken işte bir büyük demokrat Fransa ve işte bir büyük demokrat Ingiltere ki Paris- le Londrayı birer “büyük siyasi merkez” olmak vasfından bile mahrum edegelmektedir. Eğer A- merika zamanında ortaya atılma- mış olsaydı Hitlerle Mussolini ta- rafından çizilen mihver, mefruz bir hat olmaktan çıkar, dilediği anda, dilediği o rüzgârı estirerek Londra ile Parisi iki fırıldak gibi döndüren hakiki bir çelik çubuk halini alırdı. Fakat işte Amerika, İşte o de- mokrat Amerika ki, demokrasinin zamanında büyük adam yaratabil- mek kabiliyetini bir daha fsbat et- miş bulunuyor. Tıpkı demokrasi dünyasının en genç ve idealine #a- dık incisi olan Türkiye gibi orada da bir lider beliriyor. Atlantiğin ötesinde Ruzveltin öttürmeğe başladığı sur, Atlantiğin cak: “Hiç, hiç, hiç!,.” ——— —————————M—.. Manisa Halkevinde Çalışmalar Manisa, (TAN) — Halkevi gençle- ri (Vazife) piyesini muvalfakıyetle temsil etehişlerdir. ğ Gazi okulu muallimlerinden Halil Er tarafından idare edilen mandolin. kursuna 25 kişi devam etmektedir. Bunlar yakında umuma mahsus bir. könser vereceklerdir. ; Akif Saydamın idaresindeki keman derslerine ön beş kadın ve erkek de. vam eylemektedir. , İlk ve orta okulları bitlrmiye müs vaffak olamıyanlar için de bü tah- silleri bitirme kursu açılmıştır. Halkevinde mayısta bir çiçek sere İ gisi açılacaktır. Manisanın tarihine karışan eski çiçeklerini ve çiçekçili- ğini ihya ederek halka yeni bir ka- zanç sahası açmağı istihdaf eden bu. hareketin muhitte iyi neticeler vere İ veği umuluyor. | bu yakasındaki büyük demokrasi- lerde, hâdiselerin beklediği cinsten birer büyük Lider yaratabilecek mi? Yaratmasını temenni etmelidir. Zira Avrupa muvazenesini bozan şey bu iki büyük demokrasinin 5- deal zâfina uğrayışı değildir, bü- yük adam kıtlığma uğrayışdır. Fransa ve İngiltere muasır devlet olmanın en büyük şartından mah- rum bulunuyorlar" Lider. İşte hasımlarında olan ve kendi- “lerinde bulunmıyan şey, Işte hasımlarını kuvvetli göste. ren ve kendilerini hareketsizliğe mahküm eden şey. Bu asri on do- kuzuncu asırdan ayıran büyük fark budur: Ideal kârı değildir. bu ideali temsil edecek ve tahakkük ettire- cek lidere ihtiyaç vardır. Inönüye göz bebeğimiz gibi bakmakta ne kadar haklıyız. sonunda, orduya tesekkür”. (1) Harp