Tefrika No. 12 Şehre Bir Sürü Ajan Getirmişlerdi Bunların Arasında Rum ve Ermeni Komitacıları ve Şöhretli İstihbarat Teşkilâtçıları Vardı A yrca da komsierler,, mü- şavirler, siyasi ve askeri heyetler vardı ve bütün bun- lar o sırada, biribirlerini kıskanç- kla yözetlemekten: saray ve hü- kümet nezdinde bir nüfuz ve İmti- Yaz kazanmalarına meydan verme- meklen başka bir şey yapmiyorlar- dı. Bununla beraber boşta durmu- yorlardı. El altından el birliğile posta ve telgraf sansür, inzibat işlerine el koymuşlardı. Devletin fişekhanelerini, silâh ve teçhizat ambarlarını kapayip (O mühürle- mişler, kapılarına & nöbetçilerini dikmişlerdi.. Sözün kısası, hükümetin. elini, kolunu sımsıkı bağlamışlar, hâki, miyet, hükümet mefhumlarım â- deta ortadan kaldırmışlardı. Os - manlı İmparatorluğunun tama - miyle yıkıldığını sandıkları için artık milletin de benliğini kemir- mek, varlığını törpülemek yolunu tutmuşlardı., Elçilik dairelerinde bizden ve birbirlerinden gizli birer isthba - rat bürosu açmışlar, tezelden bul dukları nankörleri, yüz ve yürek- leri karalıları ortaya saçıp işe baş- lamışlardı. O zamanlar İngiliz sa- rayı denilen elçilik binasının ©- daları, koridorları heyet halinde müracaatçılarla dolmuştu. Bunlar İzmir ve Pontos taraflarından ge“ len Rumlar ve Gürcistan, Azer- baycan, Ermenistan, (o Filistinden gelen ermenilerdi. Ellerinde yaf- ta yafta düzme haritalır, sayfa sayfa asılsız iddinlar, yersiz dilek- lerle dolu raporlar ve plânlar ol duğu halde İstiklâllerinin temini- ni istikballerinin tayinini istiyor, bekliyorlardı. Fakat, İngilizler, müttefiklerile aralarındaki karar- sızlıktan dolayı kat'i bir işe giri. şemiyor, bu yardım dilekçilerini oyalayıp duruyorlardı. nı esnada, Messjeri Maritim kumpanyasının “Marsilya, Yapuru ilk olarak İstanbula gel mişti, Bu vapurda sürülerle rum, ermeni kaçakları, Taşnak, Hınçak, Ramgavar, Pontos, Etiniki Eterya komitacıları ve bilhassa itilâf dev- etleri tarafından sureti mahsusa- da getirtilen (şöhretli istihbarat teşkilâtçıları vardı. Çoğunun pa Saportları bile olmadığı halde iti. lâf heyetleri bu komitacı ve ka- gakları hükümete karşı himaye et- mişler, kitaba uydurtup İstanbula sokmuşlardı. İstihbarat büroları - ni bu kuduzlarla doldurup kuv. vetlendirmişlerdi. Şehrin muhte » lif yerlerinde fesat ocakları ku. Fulmuştu. Fransızlar Beyoğlunda Metro hanında, Bursa sokağında bir apartımanda, Ünyon Fransez- de, Galatada Metro hanında, Ge- dikpaşa, Fatih ve Eyüp Sultan semtlerinde sokuldukları evlerde yuvalanmışlardı. İngilizler de Be- yoğlunda elçilik binasında, Tünel başında Hamson apartımanında, Galatada Istavropolos hanında tez- gâh tutmuşlar ve ayrıca lisan ders- haneleri, tercüme yazıhaneleri ve hattâ fal evleri açarak işe koyu muşlardı. stanbulun zavallı islim hal kına insafsızca saldıran bu Yerli ve yabancı belleri tabancalı, elleri kalemli, kemanlı haydutlar az zamanda bütün soysuzlukları- m, olanca huysuzluklarını göster. mişlerdi. Bahtsız Türklere saldır- makla kalmamışlar, uydurdukları kuyruklu yalanlarla efendileri a- Fasına da hırslı bir kıskançlık sok- muşlar, o şiddetli bir geçimsizlik #almışlardı, Müttefiklerde de bir- birlerine karşı emniyet kalmamı$, âralarında o kuvvetli bir rakiplik uyanmıştı. Mümessiller, heyetler derhal idare ve siyaseti değiştir - mişlerdi. Hem birbirlerine karşı İk *€phe almışlar, hem de zavallı millete karşı aldıkları eski ve müş. terek cepheyi kuvvetlendirmişler* di. Bir yandan zulüm yapmak için baber toplamak, diğer yandan da taraftar kazanmak için gönül av- lamak yolunu tutmuşlardı. He- men teşkilâtlarını ikiye ayırmış” lar, paçaları sıvıyarak, heriki cephede de çalışmağa başlamışlar- dı. Bundan sonraki hâdise ve va. kaları daha etraflı takip edebil - mek için o sıralardaki düşman te- şekkülerile idarecilerini de gözden geçirmek, haklarında biraz malü- mat edinmek faydalı olur. ransızların istihbarat | teşki- lâtanı Halit, Delor, Sari ad- larında üç kapiten idare ediyorlar. dı. Halit, Osmanlı Harbiye mek- tebinde (o tahsildeyken Fransaya kaçanlardandı. Fransızlara ve Fransızlığa karşı beslediği dost - luk ve sadıklığını, muhabbet ve bağlılığını, muhtelif zamanlarda, ayrı ayrı vesileler ve bilhassa Ça- hakkalede gösterdiği fedakârlıkla- rile parlak bir surette ispat etmiş olan bu yaratık, kiyafeti gibi duy- gu ve dimağı da (o Fransızlaşmış kıpkızıl bir Türk vatan ve milleti hainiydi. Halit, memleketimizi, ahlâk ve âdetlerimizi çok iyi biliyor, dev . let adamlarımızla, İstanbulun o vakitki Fransızlarca kibar sanılan ve sayılan bazı ailelerini pek ya- kından tanıyordu. Bu bilgi ve tar nışıklığından istifade için, Fransız- lar işgalin akabinde Halidi, İstan- bula gönderdikleri fesatçı heyete katmışlar, eline de gerçekten ni- hayetsiz bir salâhiyet, saçılmak ve dağıtmakla tükenmiyecek bir ser. vet vermişlerdi. Halidin İstanbul. daki başlıca vazifesi, halkı aldatıp avlamak, gönülleri Fransaya bağ- lamaktı. Ne yapıp Yapıp İstan. bulda, Türk milletinde Fransızla- Ta karşı bir sevgi uyandırmak, İs- tanbulu, Türkleri (Fransaya ka. zandırmaktı. ok becerikli, kurnaz olduğu kadar da pek girgin ve 80- kulgan bir adam olan Halit, İstan- bula çıkarken yüzüne bir islim dostluğu maskesi takınmıştı. Yer- Mi rum, ermenileri aşırı derecede alçaklamak, hırpalamakla işe baş- lamıştı. o Çok adi bir gösterişten ibaret olan bu düzme, yapma ba- reketile pek çabuk göze çarpmış. ti. (Devamı var) Arnavutluk Kraliçesi (Başı 7 incide) #hraç krtalarmın - ilerleyişi hemen bildiriliyordu. Kral Zogo, maiyetindeki yaverle- rinden birine döndü: “— Kraliçe buradan gitmelidir. İcap eden hazırlıkları yapınız. Ben kendisine haber vereyim.” dedi. Biraz sonra sarayın büyük kapı st önünde bir hastane arubası dut- du. O araba çarşamba günü saat se- kizde doğan iki günlük Arnavutluk veliahdile Tohusalığını geçirmemiş olan Kraliçeyi vatan hudutları dışı- na gölürecekti, Yatağına arka üstü uzanmış, sağ elile çocuğunun beşiğini yavaş yavaş sallıyan kraliçe kocasının hareket çt- me emrini teessürünü belli etmeden dinledi. Kraliçenin Iohusalık odasi baştan başa mavilerle döşenmiştir. Orada her şey açık, ferah mavi renktedir. O masmevi odada yalnız iki be- yazli kadm dolaşıyor: Kraliçeye ba- kan hastabakterlar... Kralın emrin- den sonra hastabakıcılar okrliçenin eşyalarını dini bir süküt içinde çanta lara yerleştirmeğe başladılar. Akşam karanlığı mavi odayı sü ratle kaplamağa başlamıştı. Yakılan bir gece lâmbasının hafif ve titrek Işığı kraliçenin bir daha dönmiyece- ği ve Arnavutluk vellahdinin ilk gö- zünü açtığı odayı biraz aydınlatı- yor. Kraliçe ile beraber hareket emrini almış olan yaver hazırol vaziyetinde kralın ve kraliçenin emirlerini bek- iyor. Kraliçe ıztırap dolu gözlerini kal- dirdı, krala sordu: — Yarına kadar beklenemez miy- İdi? | Kral teessürle: — Hayır, bütün mevcudiyetimle ve hemen memleketime kendimi has- retmeğe mecburum.. esvabını verdi ve ilâve etti: Bu lâzım... Hastabakıcılar sedyeye yatırdık- farı kraliçeyi büyük bir ihtimamla sarayın koridorlarından kapıya indi- riyorlar. Hastane otomobiline o yaklaşıyor- lardı. Kral aşağı maliyet za- bitlerile bekliyordu. Sedye içinde kraliçeyi ve veliahdi kucağında geti- ren mürebbiyeyi görünce fırladı. Oğ- fan kucağından ken- Yavrusile Nasıl Kaçtı — Sizinle beraber kalamaz mi- diye bir daha sordu... Kral zevcesinin kulağına eğile - rek imkân olmadığını tekrarladı. Kraliçe, veliaht ve hastabakıcı - lar otomobile yerleştiler. Hareket &- deceği zaman kraliçe Zogoya: — Yakında sizi göreceğimi ümit ediyorum! diye seslendi Allahaısmar Jadık! Kraliçe arabanın penceresinden yattığı yerde kolunu uzatmış kra - la veda selâmları verirken araba ya- vaş yavaş gecenin karanlığına gö - mülüyordu. Artık gurbet başlamıştı.. Bütün gece otomobil ışıklarını söndürmüş olarak ilerledi. İtalyan tayyarelerinin aradığı hedefler fe - nerlerdi. Şafak sökerken kraliçenin içinde yattığı araba Yunan - Yügos- lav hududundaki Florinaya giriyor- du, Kraliçe orada damı yontulma - miş ağaç dallarından yapılmış yegâ- ne otele indi, Bir gün evvelindenberi bütün telgraf telleri ve muhaberat kesildi- Binden kraliçe Yunanistandan gele- cek imdadı beklerken ne kocasından ne de memleketinden hiç bir haber alamadan iztıraplı saatlerini yaşı - yordu. ğ Yunanistanın en yüksek mütehassıs- larından olan Dr. Louros Selânikten kraliçenin imdadına koşuyordu. Oradan Selâniğe kadar devam e - decek yolculuğa, betbaht Arnavut'- luk kraliçesinin ve iki günlük veli - ahdinin dayanıp dayanamıyacakla - rına karar vermek üzere Dr. Louros Yunan hükümeti tarafından alelâ - cele Florinaya gönderilmişti. Dr, Johusanın sıhhi © vaziyeti ile beraber harp ve oraların emniyetini de hesaplayarak hemen Selâniğe ha- rekete karar verdi. Ve tarihe karışan Arnavutluğun betbaht kraliçesi vatanmdan böyle bir gece yolculuğu file cüda düştü. . Paris, 11 (Hususi) — NV Sulh Cephesinde .Türkiyenin Vaziyeti (Başı 1 incide) tiklâlimizi tam olarak muhafazıdır. Biz ancak müdafaa cephesindeyiz. Bir tecavüze uğramazsak, ilelebet bu cephede kalacağız. Türkiye bu cephede kalmakla sulha hizmet ettiği kanaatindedir. Fakat dünya hâdiselerinin en son sü- ratle aktığı bir devirdeyiz. Küçük milletlerin mülki tamamiyetleri' gi - bi, toptan istiklâlleri tehlikededir. Bu vaziyet karşısında Türkiye" şim- 'diden azami teyekkuzu gösterdiği gi- bi müdafaa için lâzım olan tedbirle- ri de almaktadır. Herhangi bir teca- wüze karşı istiklâlimizi müdafaa ede- cek kuvvetli bir ordumuz, bu ordu i- le beraber harekete geçecek bütün! bir Türk milleti vardır. Başvekil bu noktadaki fikirlerini de şu cümle - lerle izah ediyor: “En yüksek hamaset ve sörsil -| maz vatan sevgisi kaynağı olan bü- yük Türk ordusuna dayanarak her tehlikeyi ve tecavüzü bertaraf ede- ceğimiz kanaatinde olduğumuzu söy- lemekle iftihar duyarım.” Diplomasinin sustuğu, sözün er - küniharbiyelere ve ordulara geçtiği dakikadan itibaren, Türk milleti ha- miyetli ordusu ile beraber (o baştan başa bir müdafaa çemberidir. Türki- yenin sulh cephesinde bugüne kadar oynadığı müsbet rol, tecavüz ve teh like karşısında tedafül bir harbe mün cer olursa, mesuliyet bize raci değil-| dir. Harbin mesuliyetini münakaşa e den tarih, hiç bir gün Türkiyeye bu sahada küçük bir leke bile kondura- mıyacaktır. Harpten mesul olanlar bugün o kadar sarih bir şekilde orta- ya çıkmışlardır ki, tarih Cihan Har- binde olduğu gibi mesulü bulmakta hiç zahmet çekmiyecektir. Yeni bir harbin başlangıcında ol- duğumuz bugünlerde kalbimize en büyük sevinci veren şey, Türkiyenin | 1914 te olduğu gibi, eğer icabederse harbe körü körüne girmiyeceği hü - disesidir. 1914 harbine Türkiye hangi gaye ve hangi şartlar içinde girmişti; Cihan Harbi, büyük İngiliz İm - paratorluğu, Rus İmparatorluğu, di- Istanbulda Yeni Bir Hastane Yapılıyor (Başı 1 incide) fazlaca para tefrik edebildiğimiz hu- susları ve hizmetleri siraya koyarak kısaca tebarüz ettirmek isterim. Şehrin hastane ihtiyacı Bütçenin vilâyet işleri kısmında şehir halkının sıhhi ve içtimai en mübrem ihtiyacı, hastane kapıların- da yersizlik ve imkânsızlıklar karşı- sında büyük bir sabır ve tevekkül ve bin bir istırap içinde bekleşen hasta larımızın hazin manzarası herşeyden evvel nazarı itibare alınarak belde» | mizin şiddetle muhtaç bulunduğu büyük bir hastanenin daha inşa edi- Tebilmesi için 436 bin Jira tahsisat konmuştur. Stadyom, yol ve mektep inşaatı Hükümetimizin gençliğin fikri te- kâmülüne olduğu kadar bedeni in- kişafına da verdiği büyük ehemmi- yet göz önüne alınarak şehrin bü- yüklüğü, güzelliği ve içtimal seviye- siyle mütenasip, modern bir spor sa- haşına sahip olması maksadiyle Dol- mabahçede yapılacak stadın istimlâ- ki ve spor malzemesi için üç yüz kü- sur bin lira ayrılmıştır. Çok geniş ve şirin bir saba üze- rinde teessüs etmiş olan şehrimizin uzak semtleriyle merkezi arasında- ki nüfus münakale ve muvasalasın temini ve bilhassa belediyecilik nok- tasından yolların arzettiği ehemmi- yet pek aşikâr ve malüm bulundu- ğundan gerek mevcut yolların tami- ri, gerekse başlanmış olanı yolların | ve bilhassa ehemmiyeti mahsusayı haiz olan İstinye, Bebek yolunun ik- mal ve itmamı için geçen seneye na- zaran daha fazla miktar tefrik edile- rek 510 bin lira tahsisat konmuştur. Seneden seneye arttığı memnuni- yetle görülen ilk tahsil çağındaki ç0- cuk nüfusuna nazaran mevcut mek- teplerin kifayetsizliği bittecrübe am- laşıldığından bu en mühim maarif ihtiyacını karşılamak üzere ilk mek- tep binası tedariki için geçen sene- den 110 bin lira fazla tahsisat konu- larak bu iş için ayrılan para 190 bin liraya iblâğ edilmiştir. Bu arada memleket irfanına büyük bir fera- gatle hasrı nefseden muallimlerin bütçe mülâhazalariyle almakta güç ğer büyük devletlerle müsavi dere - icede büyümek imkânları bulmayan 'Hohenzolern ve Habsburgların ge- nişleme ve büyük Cermen İmpara - torluğu kurmak emellerinden doğ - muştu. Draht Naht Osten siyasetiyle Balkanları, saltanat Türkiyesini çiğ- neyip tâ Bağdada inmek isteyen, şarktan Rus hudutlarına kadar yayıl- mek isteyen, Belçikayı çiğneyip Fransaya kadar erişmek İsteyen bir Cermen İmparatorluğunun seyri i- çinde, Türkiye İmparatorluk harita- sina yerleştirilmiş bir nüfus mınta - kası, iktisadi bir sömürge idi, Bütün bunlara rağmen saltanat Türkiyesi körü körüne Alman ittifa- kına girmiş, o feci âkibetten sonra asırlık bir tarihe sahip olan devlet lük çektikleri kıde mzamlarını, yoni ve eski mesken bedellerini karşılıya- cak tahsisat ta vazolunmuştur. Temizlik ve itfaiye işleri Belediye işleri masraflarına ge- lince, en evvel belediyeciliğin esası denilebilecek olan şehir halkının sıb- hati ve selâmeti bakımından şehrin temizliği ele alınmıştır. Bu sene memurlarla ameleyi daha fazla çalıştırmak suretiyle kendile- rinden âzami randıman almıya çalış- tık ve çalışıyoruz. Esaslı bir tedbir olarak temizlik vesaitini, olütını da- ha mükemmel bir hale ifrağ etmek mecburiyetindeyiz. Daha ilerisi için de daha esaslı ve büyük mikyesta #assavvurları başarmak lüzumuna ka- inkiraz bulmuştu. Atatürkü ve arka- 'daşlarını Anadoluda İstiklâl müca - delesine çıkaran, saltanatla beraber, emperyalist orduları topraktan ko - İğan Türkiye, bu siyasi hatanın felâ- ketini çok pahalıya ödemekle bera - ber, milletin içinden doğan bir istik- lâl aşkiyle yeniden bir devlet kur- muştur. 1914 harbini doğuran sebepler değişmemiştir. Zâhirdeki bütün ide- oloji maskelerine rağmen, içyüzünde dava ayni davadır. Biz yine ayni da- va ile karşı karşıyayız. Yalnız $u rakla ki, bugün bize karşı dostluk maskesi altında düşmanlık besleyen- lerin kim olduğunu gayet iyi biliyo- ruz. Refik Saydamın “müteyakkız” sözü, bugünkü mesuliyeti omuzları- na almış devlet adamından bekledi- |ğimiz siyasi görüştür, ve buna bütün kalbimizle itimat edebiliriz. Çünkü, Avrupanın siyasi tarihini Yalniz kitap sayfalarında değil, bil - fil hayatın içinde tetebbü etmiş, bilfiil mücadelesini yapmış bir Ata - türk Türkiyesinde yaşıyoruz, ve ba- nliz. Bu uğurda önümüzdeki için ne gibi çare ve tedbirlere baş- Ea vurulması lâzım geleceğini hususi bir komisyon ehemmiyetle tetkik et- mektedir. Ittihaz edilecek karara gö- Te tesbit edilecek hususlara sarf ve tahsis edilmek üzere temizlik işleri masarifine 100 bin lira zam yapıl mnıştar. Şehrin temizliğine olduğu kadar, şehrin yangından da korunmasını te- min, şehirciliğin başlıca ümdelerin- den bir! olduğu için itfaiye masraf. larmın üzerinde de ehemmiyetle te- vakkuf edilmiştir. Son aylar içinde biribirini takip eden büyükçe yan- gınların intibalarıda itfaiyeye na kadar ehemmiyet verilse yerinde ol- duğunun en yakın müeyyidesini teş- Kil ettiğinden itfaiyemizin bir daha ıslah ve vesaitinin İkmalini temin için de 60 bin lira fazla tahsisat ko- nulmuş ve bu para ile hayli zaman- danberi tamir görmiyen makinelerin bir tehlikeye maruz kaldığı zaman ordüsunun başinda yer alacak bir İslim âlemi- İşımızda bu davayı ve siyaseti güt -|başkumandan diplomasi (tarikiyle) yaptığı tahlile itirez ettiği için nü tamiri, merdiven mübayaası, hortum alınması gibi mübrem ve zaruri ihti- Yaçların temini ve noksanların ik. mali derpiş edilmiştir. Şehrin diğer ihtiyaçları Şehir içindeki yolların inşası Için geçen seneye nazaran 430 bin liralık fazla bir tahsisat konmuş ve heye- ti umumiyesi yeni bütçemizde 800 bin liraya iblâğ edilmiştir. Keza, şeh rin yol işleri kadar güzel tarhedik miş bahçelerle süslenmesi de gerek bedii şehircilik noktasından ve gerek halkın iyi hava alması ve iyi man- zara görmesi gibi içtimai ve sıhhi ihtiyaçlar bakımından ehemmiyet verilmesi icap eden hizmetler oldü- Zu göz önünde tutularak mevcut u- mumi bahçelerimizin yen! baştan tarh ve tanzimi için de geçen sene (| N8 bin Tira olan bahçeler tahsisatı 125 bin liraya çıkarılmıştır. Halkımızın içtimai, bedil ve ter. biyevi ihtiyaçlarını karşılıyan Şe hir Tiyatrosu, konservatuar, gazino ve otel gibi umuma mahsus lüzum- lu bina ve müesseseler de ehemmi- yetle nazsrı itibare alınarak bunlar içinde 350 bin Ira konulmuştur. En mühim tabii ve sıhhi zaruret ve icapların mahsulü olarak muhtelif semtlerde yapılmasına başlanan ve şehrin kalabalık ve işlek yerlerinde peyderpey yaptırılacak olan umumi helâlar için de 30 bin lira konmuş- tur. Birçok şikâyet ve sızıltılari | mucip olan, eskiden kalma istimlâk borçları karşılığı olarak 38 bin lira ve büyük bir ihtiyacın ifadesi olan asri mezarlığın imar ve itmamı için 30 bin lira, vilâyet kısmında ehem- miyeti tebarüz ettirilen hastane ih. tiyacı belediye kısmında da ayrıca hazarı itibare alınarak mevcutların ilâvei imaatı ve tamiratı için 95 bin lira, Nafın Vekâletince Haydarpaşa- da yapılmakta olan geçidin masaris fine Iştirak hissesine 50 bin lira gibi bütçemizin bünyesine bakılınca is- tisgar edilemiyecek olan miktarlar mevzu tahsisat meyanındadrı. Diğer taraftan şehrimizin başlıca bir şef- kat yurdu olan düşkünlerevi üzerin- de de durulmuştur. Düşkünlerevinin en mühim bir varidat kaynağı olan tiyatro ve sinemalardan alınmakta bulunan darülâceze hissesinin son neşredilen kanunla yüzde ondan yüz- de üçe inmesi hasebiyle husule ge len açığın kapanmasını temin İçin. mezkür şefkat müessesesine yardım olarak ta 85 bin lira konmak suretile içtimai mühim bir hizmet ifa edil” miştir.,, # Şu rakama müstenit izahattan ko- layca anlaşılacağı üzere 939 bütçesi yapılırken bütün ihtiyaçlar göz ğ- nünde tutularak ve ehemiyetleri kar şılaştırılarak varidatımızın tahdit ct- tiği çerçeve dahilinde ve muhtelif kısımlardan da szami tasarruflar te- min eğilerek şehrin en &cil, mühim, ve terbiyevi işlerinin . başarılması prensipleri üzerinde yü üştür.,, Valinin bütçe hakkındaki izaha meclis alkışlarla karşılamıştır, Bütçe, tetkik edilmek üzere encüme ne gönderildikten sonra ruznamedeki diğer maddelere geçilmiş ve her tek W£ ait olduğu encümene havale edi. miştir. Bundan sonrs da Belediyeler Bankasından beş milyon liralık istik- rsz yapılması hakkındaki makam teklifi okunmuştur. 1 Bu teklifte ciheti sarf meclisce ta- yin edilmek üzere paranın bankadan alınması için salâhiyet isteniliyor. du, Makamın teklifi alelusu! bütçe ehcümenine havale edilerek içti maa nihayet verilmiştir. j Karışık Yağ Satan Yağcı Mahküm Oldu. Sultanahmet sulh ikinci ceza mah- kemesi dün karışık yağ sattığı iddia edilen Balıkpazarında yağcı Efimin duruşmasını bitirdi. Eftim sade ya- ğına Margarin ve içyağı karıştırmış» tır. Suçlu belediye kimyahanesinin ri i nin Kemen her tarafımda Arnavutlu-İmüş İsmet İnönü gibi bir Cümhurre-| halledilecek davaları kuvvetli birlmüne adli hp işleri müessesesinde gun istilâya uğraması yüzünden his- isimiz var. görüşle halledebilecek bir diplomat- muayene ettirilmiştir. Gelen raporda solunan asabiyet ve infia! bugün Ce-|' İsmet İnönü, Türkiyeyi sanayii, İtır. Türkiye bugün sulh cephesinde! yağın karışık olduğu, sıhhate muzır zayir ve Tunusta da kendini göster-| ziraati, kültürü yüksek büyük bir|kalacaksa, kalabilecekse niçin kala: olmamakla beraber zayıf mideleri. miştir. Cezayirin muhtelif şebirlerin-İdevlet haline getirmek için açtığı |cağını, harbe girecekse, niçin girece-|hazmını zorlaştıracağı bildiriliyor. de protesto mitingleri yapılmış ve|mücadelede her şeyden evvel sulhİğini bilen bir devlet mekanizmasının Fransiz makamatma lâkayt kalme-| taraftarıdır. Çünkü bu büyük tekâ- kiye maları birçok telgraflar çekil-İmülü ancak sulh içinde yapabilecek- sonra sn tir. Yakat mill istiklâlimiz her hangi |kân ve huzur içinde takip edebiliriz. ga ar miştir, hâdisatı sü- du. Suç sabit görüldü ve Eftime bir ay hapis bir lira para ve bir ay dükkâ-