—— 12-4-939 BUGÜN Baıkanlarda Yeni Stratejik Vaziyet Yazan: Ömer Rıza DOĞRUL Arm işzalile Balkanla- ri tehdit eden bir vaziyet ha- sıl oldu. Bugün mihver devletleri Balkanlarm mukadderatı üzerinde en tesirli rolü oynayacak vaziyette - dirler. Yugoslavyaya verilen bütün teminata rağmen bu memleketin Al- manya, İtalya ve Macaristan ile çev- Yelenmiştir, Yunanistan üzerinde ya- pılcak tazyikin asgari neticesi, İngil- tere tarafından kurulan tecavüz a- leyhtarı cepheye girmekten o menet- mek olabilir. Romanyayı tehdit et - mek ise büsbütün kolaylaşmıştır. Mihver devletleri o Macaristanla Bulgaristana yardım ederek bunları Romanya aleyhinde harekete geçire- bilecek vaziyettedirler. Mihver devletleri istedikleri ka - dar teminat verebilir ve iyi niyetle- rinden bahsedebilirler. Fakat yeni coğrafi vaziyet gayet sarih olduğu gibi yeni stratejik vaziyet en kısa görüşlü gözlerin bile kavrayabilece- ği mahiyettedir. Balkanları kaplayan endişenin günden güne arttığına dair gelen ha- berler bu yeni coğrafi ve stratejik vaziyetin ilham ettiği kati ve müs - bet bir endişedir. Bu endişede vehim ve hayal, veya mübaliğanm zerre kadar yeri yoktur. 2. Fakat mihver devletlerinin aldık- ları yeni vaziyet yalnız bu Balkan devletlerini tehdit ile kalmıyor. Şar- ki Akdenizle ve cenubu şarki Avru- pa İle hayati alâkaları olan İngilte- re ile Fransayı tehdit ediyor. İngil- tere ile Fransa cenubu şarki Avrt - pasının, mihver devletlerinin tahki- mine boyun eğmesine ses çıkarmaz - lar, istilâ dalgasını durduracak kati tedbirler almazlarsa, kendi hayati menfaatlerinin de ağır darbeler al- tında ezildiğine şahit olurlar. Bu yüzden İngilterenin yeni bir yoruz, Kuvvetli bir rivayete göre İngil- tere, Lehistana verdiği ve Lehistan- dan aldığı teminatın tıpkısını Yuna- mistan ve Yugoslavyaya vermek ve ikisinden de almak fikrindedir, İngiltere ile Fransa arasında da bu hususta, tam bir fikir mutabaka- ti bulunduğu temin olunmaktadır. Fakat bu yolda henüz kati Obir söz söylemek imkânı yoktur. Bu teşebbüsün mahiyeti o ancak Mister Chamberlain'in perşembe gü- nü söyliyeceği nutukla anlaşılacak- tar, * Mister Chamberlain — tarafından yarın söylenecek olan bu nutkun Mahiyeti hakkında şimdiden bir çok tahminler ileri sürülüyor ve bütün bu tahminler yukarıda bahis mevzuu! ettiğimiz karşılıklı teminatla hulâsa| Fakat bu teminatla mesele halle- dilmiş ve tecavüz durdurulmuş olur mu? Yoksa Balkanları yeni rekabetle. re ve gizli açık mücadelelere sahne Yapan yeni devre mi açılmış olur? Halbuki Balkanların gittikçe al - dığı farik vasf, bir kimsenin elinde koz olarak kullanılmamak, ve kendi mukadderatına sahip olarak beynel- milet siyaset alanında şerefli mevki- İni tanıtmaktı, Balkanlar için selâmet, ancak bu hedefi tahakkuk ettirmektedir. Balkanlar her şeye rağmen el «le vererek ve daima bu gayeyi gö” Zetliyerek anlaşmak ve Balkanın bir liğini sağlamı Balkanların dağılmasına ve parça- lanmasına sebep olur. İngilterenin Yeni Filistin Siyaseti Kahire, 11 (A,A) — Mısırın Lor ra sefiri, İngiltere hükümetinin In- Biltere tarafından Filistinde takibi İösavvur olunan siyasetin bazı nokta Yarını tâdil eden tekliflerini getir miştir, Suudi Arabistan ile Irak'ın mü- messilleri yarın, Ingiliz teklifleri hakkında kendisi ile görüşmek üzer? Başvekilinr mülâki ulacak- Leh Alman Münasebetleri Yeniden Bozulmak Üzere Berlin 11 (Hususi) — İngiltere ile Lehistanın birbirine karşılıklı teminat vermeleri üzerine Lehistan ile Almanyanın birbirine karşı vaziyeti ehemmiyet kazanmıştı. Alman siyasi mahafili halihazırda Berlinle Varşova arasında hiç bir müza- kere yapılmamakta olduğunu beyan etmektedir, Alman hükü- meti, Beck'in Londradaki görüşmelerden sonra ittihaz edece- ği kararı beklemektedir. Eğer Polonya, İngiltere ile bir itilâf aktedecek olursa, Alman hükümeti böyle bir itilâfın 1934 ta- rihli Hitler - Pilsudski itilâfı ile ne dereceye kadar kabili telif olduğunu tetkik edecektir. * Varşova, 11 (A. A.) — Eski Başvekil general Sikorski, Fransada Maginot hattını ziyaret ettikten ve Fransız ordusu manovralarında bulunduktan sonra Varşovaya dönmüştür. Kurjer Poranny, bu münasebetle general Sikorskinin Fransız kumandanlariyle sıkı temaslarda bulunduğunu ve iki büyük ordu arasındaki silâh kardeşliğini müşahede ettiği- ni yazıyor. Holandada Vaziyet Lâhey 11 (A. A.) — Kraliçenin bir kararnamesi, sahillerin muhafazasına memur taburlar mensuplarını silâh altına da- vet etmektedir. Matbuat bürosunun bir tebliğine göre, dünyanın bugün- kü vaziyeti kanunlarda tayin edilmiş olan tarzda bir harp teh- likesini ihtiva ettikinden sahil ve hudut muhafızları silâh al- tına çağrılmışlardır Bu tedbir bilhassa son 2-3 günkü hâdise- lerin neticesi olmamakla beraber hükümet hudutlarını, umu- mi yaziyet karşısında daha sıkı bir himaye altına koymayı muvafık görmüşür. Holanda Başvekili Colijn, bugün, radyoda söylediği bir nutukta, demiştir ki: “Alınan askeri tedbirlere umumi Avrupa vaziyeti dolayı- siyle birer ihtiyat tedbiri nazariyle bakılmalıdır. Yoksa Ho- landaya müteveccih doğrudan doğruya bir tehlike mevcut de- gm Bğu Al upulu gürginlik devam edecek olursa bir harbe müncer olabilir, Bu takdirde de her taraf için ve her hâdiseden istiklâlimizi müdafaa azmimizi göstermemiz lâzım dır.” Amerika; İngiliz ve Fransız Diplomasisine Müzaheret Etmiye Karar Verdi Vaşington, 11 (A. A.) Rooseveltin, dün Warmspringden hareketi esnasında sonbahardan evvel bir muharebe vukuu ihtimallerinden bahsetmesi, Cümhur riyasetinde ve hariciye nezaretinde bugün hüküm sürmekte bulunan bedbinlikle asa- biyete tercüman olmaktadır. Siyasi mahfiller, Amerika harici hafile göre Roosevelt, müzakerat Vaziyet Ankara, 11 (A.A) —C. H. Partisi Büyük Millet Meclisi gru pu bugün 11.4.939 öğleden sonra Reis Vekili Hasan Sakanın riya- setinde toplandı. Müzakere mevzuu son siyasi hâdiseler hakkında Harielye Ve- kilimizin vereceği izahat idi. İlk defa söz alarak kürsüye gelen muhterem Hariciye Vekili Şükrü Saracoğlu, son © haftanın belli başlı siyasi vâkıaları hakkın da beyanatta bulundu. Bilhassa Romen Hariciye Nazırı Gafenko- nun İstanbul ziyareti ve Harici « ye Vekilimizle mülâkatına ait beyanatı derin alâka ile dinlen - di. Son günler zarfında İtalya ta- rafından Arnayutluğun askeri iş gal altına alınması ve Hatay me- selesi ve bunlardan tevellüt e- debilecek bütün siyasi meselele- Te dalr uzun uzadıya izahat ver- Paris 11 (A. A.) — Stefani Ajansı bildiriyor: Suriyedeki Fransız fevkalâ- de komiseri “Puaux Ankarada Türkiye hükümeti ile Hatay meselesi hakkında müzakerede bulunduktan sonra buraya gel- miştir. | Parti Grupunda Son Hâdiselerin Tevlit Edeceği Izah Edildi dikten sonra kendisine ayni mev- zular üzerinde muhtelif hatipler tarafından tevcih edilen suallere | <evap verdiler, Birçok hatipler söz aldılar ve Hariciye Vekilimizin o izahatına || müvazi mütalenlar beyan ettiler. Müzakere saat 18.30 a kadar | devam etti ve Hariciye Vekilinin izahatı tasvip olunmukla celseye nihayet verildi. Büyük Parti Kurultayı 29 Mayısta toplanacak Ankara 11, (TAN Muhabirin- den) — Büyük Parti Kurultayı- nm 29 mayis pazartesi günü top- lanmaya davet edilmesi karar- Vaştırılmıştır. Kurultay o toplan- tıları bir hafta kadar devam ede- cektir. Rüzname, Partinin hayat | ve faaliyeti bakımından çok e hemmiyetli maddeleri ihtiva e- Hain Türkiyeye Terki Şartları Tesbit Edildi HÂDİSELERİN İÇYÜZÜ decektir. Ahnan malümata göre Ha - tayın Türkiyeye terki şartı tes- bit ve halledilmiş bulunmakta ise de Türkiye Boğazların Fran- sız - İngiliz filolarına açılması meselesinde müşkülât göster »- mekte berdevamdır, Italya Adalarda Tahşidat Yapıyor İtalya Arnavutluğu işgal ile meşgulken bir taraftanda , |zimamdarlarınm .| mücadelesi” ni yalnız efkârı umur siyasetini idare edenlerin, bugünkü | buhranın vehametini gittikçe artan bir ısrarla kayıt ve işaret etmeleri nin aşağıdaki düşüncelerden mülhem olduğunu beyan etmektedirler: 1 — Roosevelt, Hall ve Hariciye Nezareti erkânümın ekserisi, bugün- kü vaziyetin, totaliter devletlerle, bunlara karşı bir emniyet cephesi tesisi suretiyle totaliter devletleri durdurmak istiyen milletler grupu a- rasında kati bir ihtilâfa doğru sey- retmekte olduğuna kani bulunmak- tadırlar, Bu vaziyette Amerika Hariciye Nezareti, Ingiliz -— Fransız diplo- masisine müzaheret etmiye karar vermiştir. 2 — Amerikanın harlet siyasetinin arzusu, “terbiye miyede değil, belki Amerikanın şim diki hattı hareketinin ve icabında Paris ve Londra'nın sarfetmekte ol 'duklurı mesaiye müzaheret maksa- diyle ittihaz edilecek tedbirlerin faydalı olduğunu (göstermek mak- sadiyle kongrede takviye etmektir... 3 — Imkân hâsıl olduğu takdirde, İngiltere ve Fransaya sulh zamanın: da olduğu gibi harp zamanında da müessir bir yardım yapılacağını te- min etmek o maksadiyle “bitaraflık kanunu,, nun tâdüili meselesi hak- kında yakında kongrede yapılacak o- | lan müzakereler üzerinde tesir icra etmek İyi malümat almakta olan bazı ma matlüp derecede sür'atle ilerlemedi- ği takdirde efkârı umumiyenin müza heretinden emin olan idarenin arzu etmekte olduğu vadideki herhangi bir hal suretini tehir etmeğe müsa- it olmadığını göstermek üzere âyan ve mümessiller meclisi encümenleri- nin müzakereleri esnasında şahson müdahalede bulunmak tasavvurun- dadır. * Harlelye Nazırı Hull, Arnavutlu- ğa yapılan tecavüz dolayısile İtal yaya bir protesto notası gönderilme- si ihtimaline karşı bir diyeceği ol madığıni beyan etmiştir, Amerika hükümetinin bu şekilde bir nota gönderilmesini derpiş et- mesi ihtimali vardır. * Ayan Bahriye encümeni, yeni hâ- va ve deniz üsleri tesis ve mevcutla- rı ıslah için 65 milyon dolarlık tah- sisatı ihtiva eden kanun lâyihasmı tesvip etmiştir. * Nevyork, 11 (A.A) — Haftalık Business mecmuası, almanca tabe- dilmiş bir harita neşretmektedir. Bu haritadan Almanyanm cenubi Ame rikada müstemleke istediği anlaşıl- maktadır. Haritada: “Müstemleke almağa hakkımız vardır.” ibaresi ya- zlidir. Trinidad ve Tobaco'nun Kur-| land dükalığından 17 nci asırda ge len Almanlar tarafından işgal edil- diği ayrıca tasrih edilmektedir. adalarda askeri hazırlıklar yapmaktadır. Bu cümleden olarak Rodosta 60.000 kişilik bir kuvvet tahşit etmiştir. Diğer ada- larda da askeri tahşidat Adriyatik denizini ıptığı haber verilmektedir. İtalya kendi dona nması için bir melce olarak kullanacaktır. Bu maksatla Arnavutluk sahili ile İtal- yan çizmesinin Adriyatik'e uzanan burnu arasındaki yüz mil- lik mesafeyi torpililemek üzere * Romanyanın vaziyeti İngiltere Romanyaya, Polonyaya yaptığı teminata benzer bir garanti vermek istemiştir. Fakat Romanya, böyle bir taahhüde girmeden evvel İngilizlerin boğazlardan asker geçir- miye muvaffak olup olmıyacaklarını anlamak ihtiyacını duymuştur. Çünkü İngiltereden maddi yardım göremediği takdirde Alman istilâsı- na uğramaktan endişe etmektedir. Romanya Alman istilâsından kur- tulmak için İngiltere ile arlaşmıya çok taraftadır, Fakat bu anlaşmanm şimdilik bir taraflı olmasını istemek- tedir. Müzakereler devam etmekte- dir. İngiltere Romanya ile birlikte diğer Balkan devletlerinin de dahil olabileceği bir blok vücude getirmi- ye çalışmaktadır. * Almanyanın kurmıya çalıştığı iktisadi blok e İngiltere totaliter devletler hari- cinde kâlan ve taarruza maruz bulu- nan memleketleri bir araya toplamı- tertibat almıştır. ya çalışırken, Almanya da, bir harp vukuunda İstismar edebileceği dev- letlerden mürekkep bir iktısadi blok vücude getirmiye çalışıyor. Bu maksatla son zamanlarda Is- kandinavya memleketlerinde Alman propaganda faaliyeti arttırılmıştır. Cenubi Amerikada da bir kandır. ma propagandası başlamıştır, * Yugoslavyayı parçalamak tiyorlar Arnavutluğun İşgalinden sonra to- taliter devletlerin Yugoslavyayı par çalamak istedikleri hakkındaki ha- berler küvvetlenmiştir. Almanya ve Italya, Yugoslavya- Pın İngiliz blokuna girmesine mâni olmak için bu devleti ortadan kaldır- mıya karar vermişlerdir. Yuğoslav- ya, tabii Çekoslovakya gibi, bir kaç parçaya ayrılacaktır. Dalmaçya ve Hırvatistan Italyan himayesine, Slo- vanya Alman himayesine verilecek, ve Sırbistan 1912 de olduğu gibi kü- çük bir devlet halinde bırakılacak-| gün mücadele ha: tır. Gürültü Meselesi Yazan: B. FELEK ürültü - bir İstanbullu muhar. ririn iddiasına göre - hayat İ- fade eder; Belki doğrudur. Mezar » lıkta, türbede ve teşrihhanede gürül tü olmaz. Lâkin bu o demek değildir ki? Gürültü hayatın bir zaruretidir. Hayır! Gürültü etmeden yaşan bir sürü mahlük sayabilirim. Mesele huy meselesidir. File bak, sivrisine- ğe bak! Birisinin sesini işiten yoktur, ötekininki darbimesellere geçmişti Bana sorarsanız gürültü hakika tin, rahatın ve makulâtın dalma za- rarına işleyen bir orkestradır. Bir yerde gürültü çıktı derlerse nizam, doğruluk ve akıl selâmeti bo- zuldu demektir. yi Çünkü, aklın gürültü ile müna - sebeti yoktur. Bağıra bağıra konuşan birini gö- rürseniz fikrini sesle takviye etmek ister bir adam diye hükmedebilirsi- niz. Halbuki ses yüksekliği mantık. İ| ta kale alınır bir delil teşkil etmez. 'n çok bağıran en haklı olan demek | | değildir. Buna rağmen dünyadan gürültü eksik olmaz, Çünkü hakka taham - mül edemeyenler daima mevcuttur. Bu gürültü kuru gürültüden si İlâh gürültüsüne kadar değişir, Avrupanın bugünkü manzarası gürültü bakımından çeşitli bir kolek- siyon arzeder. Hem de kıymetli bir koleksiyon! | İşin garibi şodur ki Bütün bu gü | rültüler hep hak, hakikat ve adalet | namına yapılmaktadır. Gerçi elimiz- | | de terazi kim haklı, kim haksız diye ayırt edecek değiliz amma dünyanın hiç bir mahkemesinde nâra atmak, feryat etmek ve dünyayı şomataya boğmak makbul bir bünye teşkil et- mez. j Gürültü yalnız Avrupada çıkmaz. Mahallelerde de: gürültü patırtı ©- Tr, Ni Eğer o mahallenin bir kabadayısı çıkıp da saygısız patırdıcılara had: lerini bildirmezse bu gürültü sittin sene böyle gider, Orada oturanlarda ne uyku kalır ne durak! 4 Onun için her mahallede bu gibi işleri tesviye edecek ve icabında, bağırıp çağıran şirretleri yola getire- cek bir zorlu lâzımdır, Bu olmayınca iş polise dayanır, © Gerçi elde bir belediye nizamnamesi vardır ki; akla gelen gelmeyen bir çok gürültüleri yasak etmektedir. Lâkin bu mübarek gürültüler öyle saatlerde yapılmaktadır ki; o saatte bu işi kontrol ve icabında menedecek olan polis memurlarının çoğu İstira- hat halindedir. siği Dünkü gazetelerde belediyenin şehirdeki gürültü ile tekrar mücade- leye girişmeğe karar verdiğini mem- (| Buniyetle okudum. y Söz aramızda... Bu sıralarda hemşerilerimiz. saygısızlığı kılh ele aldılar, j Güya akşamları saat ondan sonra ve sabahları sekizden evvel gürültü edilmiyecek, satıcı (o bağırmıyacak, sokaklarda şarkı söylenmiyecek, hu- lâsa elâlem rahatsız edilmiyecekti, Ne münasebet efendim! Sanki ak- sine emir varmış gibi. Gece saat bir- de sokaklarda envaı türlü feryatlar. Şoför ve şoför yamaklarının sulu su- lu şarkıları, Meyhanelerden çıkıp cad. delere kusan sarhoşların hirbirlerile Yayvan yayvan konuşuşları: yıldırım düşer gibi kapanan demir mağaza | kepenkleri; sabaha karşı taştan taşa seken çöp arabasının mahut tangır- tısı, çöp tenekelerinden paçavra ve kömür toplayan çingene o çocukları- nm feryadları, salepçinin nidası, kom yunun su dökmeğe çıkarılan ve etra- fa havlayan kıymetli iti; paspas ve- ya halı silken kapıcı ve saire ve sal res. İşte belediye zabıtası o bunlarla mileadele edecek... Edecek amma hep biliriz ki; o saatler belediye za- bıtasının İstirahat saatleridir. İşin de sayıl tarafı budur, Bütün bu gürül - tüleri yapanlar, zabıtanın 6 saatler- de tam faaliyette olmadığını en iyi w bilenlerdir, Bunun aksi da adama» onlara gösterildiği şlamiş demektir. Yoksa hep nazariyatta kalır. ©