“> 10-4-939 | Tenkit ve Tanılı | Samsa İSon Hafta Içinde ıkan Kitaplar SULARA GİDEN KÖPRÜ ş1100eeeererereeree Yazan: Halit Fahri Ozansoy Basan: İkbal Kitaphanesi He Fahri bizde pek melüt olarak tanılan kıymetli şair- zineden fazla manzum eseri, a- dapte suretile çe- virdiği bir çok da piyesi vardır. Fa- kat kıymet ve şöh ret bakımmdan kemal seviyesine çoktan ermiş bulunan sayın şair, şimdiye kadar romancılığa imren- miyor ve ya rağbet etmiyordu. Hal buki bizde ştirle yazı hayatına gi- renlerin yüzde sekseni o yoldan sapmak, romancılıkta veya şiire nisbetle daha kolay bir işte karar kılmak zorunu duymuşlardır. Ha- yatını şiirle kazanan birtek şairi- miz yok gibidir. Halit Fahri, şiirin dolduramadığı hayat açıklarını mu allimlikle kapamağa savaşmak beraber bugüne kadar şiire ihanet etmiş değildi, düşüncelerini ve duygularını mevzun' olarak tesbit ve tamim etmeyi tercih ediyordu. “Sulara Giden Köprü” şiir pren- sibine kırkından sonrada sâdık kalabilen bu üstad şairin o müm- taz sadakatinden artık ayrılmaya karar verdiğini, kafiyeyi ve vezni bir yana birakarak bir müddet de sazsız terennüm tecrübeleri yap - mak istediğini haber veren bir ve- sika oldu. Onu yirmi yedi yıldan- beri seve seve okumağa alışkın ol duğüm İçin bü değişiklik tabiatiy- le dikkâtimi çekti ve behi “Sulara Giden Köprü” ye götürdü Bu, nâgâm bir aşkın hikâyesi - ruhunu tahlil ediyor ve bu işi ya- parken nâşad kalmış bir aşkın 1z- tıraplarını da tebarüz ettiriy Adnan, babadan kalma dolgunca bir servetin sahibidir. Avukattır. Fakat dört yaşına kadar ava- re yaşamıştır, iğreti ve satın alın- mış aşklardan bıkmıştır. Bu gına onda her zevke, her fani ve riyal eğlenceye karşı tiksinti de uyan - dırmıştır. Bazan eski sevgililerini arıyor, fakat onlarda eski (o hazzı bulamıyor. İşte bu adam, daha on üç yaşındayken kendisine hayva- nİ aşkların baş döndürücü hırçın tadlarını hissettirmiş olan bir ka- dinin on beş yaşına henüz ayak basmış Mahmure adl: kızını görü. yor ve seviyor, Mahmurenin anası, otuz yıl ev- vel Adnana bir dilim aşk sunmuş olmasına rağmen hizmetçi mevki. indedir ve onun yalısında bekçi - dir. Mahmure de nihayet bir hiz metçi çocuğudur, Fakat düzine - lerle kadın görmüş, yüksek tahsil merhaleleri aşmış olan avukat Ad- nan, mantıki düşüncelerden kaçı- yor, marazi bir aşkın kucağına 8 talıyor. Je eser, Halit Fahri Ozarso- yun kalemine yakışacak r€- van bir üslüp i- çinde bu aşkı hi- kâye ve taklil e- diyor, kokaine de müptelâ olduğu an laşılan âşık Ad- nana bir çok iztı- raplar çektirdik- ten sonra onu bir balo dönü, ve bir araba içinde - sevgilisi Meh- mureye ilk sarih “itirafı aşk” 1 mü teakip - öldürüyor. Halit Fahri, yenilik olsun di - ye mi, bilmem, bu romanda iki tahkiye tarzını Tüznâme usuliyle hikâye yürütü - yor, yâni vâkıaları roman kahra - manınıri kendine naklettiriyor. Ba- lerdendir. Bir dü- o. Yazan: M. Turhan TAN j zan muharrir sıfatiyle kendisi hâ- diselerin nâklli oluyor. Bu ik üslüp farkı göstermemekle bera - ber, benim hoşuma gitmedi. E ya baştan başa Tuzname vari malıydı, yahut muharririn kendi - si tarafından nakledilmeliydi Sonra eserde hakikate uygun olmayan sahneler var; Meselâ 926 yılı içinde Üsküdardan Kadık ne giden arabalara şurada burada lâf ve hattâ taş alanlar görüyo - ruz. Bu, benim zannıma göre, 0 - tuz yıl evvelki zihniyeti üç yıl ev- vele mal etmek demektir ki bir ro- mancı için güç affolunur tegafül - lerdendir. Netice de fazlaca roman- tik. Dikkate değer buhranlar ge - çirmesine rağmen henüz elli yaşr- na varmayan bir erkeğin - üç beş kadeh şampanya içti sonra sevgilisinin dizleri dibinde çıldı - rivermesi ve akabinde ölmesi, bil- mem ki, ne dereceye kadar tabii - dir? Bu noktalar bir yana bırakılır. sa Halit Fahri Ozansoy, rüyada veya Baykuşta olduğu kadar bu romanda da muvaffak olmuş sayı labilir er, MARİ VALEVSKA Tercüme eden: Mebrure Sami Basan: İkbal Kitaphanesi Aşk ile Napolyon, hele o da- ha kıvılcımının o Avrupada yangınlar çıka - rıp durduğu yıl larda, Omütera dif sayılan keli - melerdi.. Zaten Napolyon — biraz da aşkın yarat ağı dâhidir. Eğer o, Fransız büyük ibtilâlinin kafalarını kestiği adam- lardan biri olan Vikont de Bean - harnais'nin dul karısı Josephine'i çıldırasıya sevmeseydi ve onun $a- lonuna sık sık devam etmeseydi Sieyös'i tanımayacak, ondan hi ye görmiyecek, İlalyaya kuman - dan olmayacak ve dehasmı işlet « mek imkânını bulamıy Evet, Napolyonu ileri de; âmillerin başında Josephinir da vardır. Fakat bu aşk, Napolyon için şerefli bir yol açmışsa da me- #ut bir hayat temin etmemiştir. izdivacından & aldatmaktan ve bütün kendine meelüp eden b Yi - aşk entrikalariyi le - maskara - kalmamıştır. Napolyonun nasibi mi böyley- di, bilinmez. Lâkin Josephini bo- şamak suretiyle daha sonraları ni kühladığı Avusturya © Arşidüşesi Mari Lüiz de, Napolyon Sent He - lende kıvrım kıvrım kıvranırken bir zabitten piçlenecek kadar ona vefasızlık göstermi B unula beraber Napolyon aşk tan aşka, daha doğrusu kucak tan kucağa dolaş maktan geri kal- mamiş ve en ho- varda dâhilerden biri olmak şöhre. tini kazınmıştır. Ona, bütün Avru payı tir tör titret- mesine rağmen, yüz vermeyen tek bir kadın vardır, o da Prusya kra- iiçesi Lülzdir ki Louise de Meck - aş küçük olan dahi Napolyonu - | sonra da- lembourg - Strelitz diye meşhur - dur. Napolyon, inhizamdan İnhi- zama uğrattığı Prusyanın bu pek lâtif kraliçesini de m. Onun, her sevdiği kadina iha- net etmekle meşhur olmasma rağ- men de, aşkına bütün © behliğini veren ve Napolyon ölünceye ka - dar bu aşkta sebat eden tek bir ka- dın vardır, o da Mari Valevskadır. Üçe bölünüp her bölüğü bir muh - is devletin ağzında kalan Lehis- | tana istiklâlini kazandırmak ve bu ülkü uğrunda Napolyonu kul - k kaygusu ile ilkin bedenini feda eden Mari Valevska, gitgide aşkının esiri olmuş ve Napolyon piyesinin son perdesi Sent Helen- de kapanıncaya kadar bu esirliği taşımıştır. İşte Mebrure Sami bize bu meşhur kadınm - sinemalarda da gösterilen - hayatını tatlı tatlı bi- | kâye ediyor. Okuyucularımın ese - re alâka göstermelerini tavsiye & derim, CENGİZ HAN Türkçeye çeviren: Rasim Göknel Basan: Adanada Seyhan Basımevi iyeyim, adima bu kitabı görün ce İlkin canım si | kıldı. Çünkü ”be- nim de Han” adlı bir ro- manım vardır ye dört beş ay ev - vel kitap halin- de çıkmıştır. Bu sebeple şu eseri. romanıma rakip saydım, ayni isim altında basılmasını da - kendimce- nâhoş buldum. Fakat kitabı oku - mağa başlayınca, çatılı kaşlarım açıldı, içime de bir merak yayıldı. Çünki çok elddi görünüyor- du ve daha başından dikkat uyan- dırıyordu. ' Şimdi, kitabı okuyup bitirmiş olduğum için, söyliyebilirim: Ralph Fox adlı bir İngilizin ka- leminden çıkıp Rasim Göknelin himmetiyle 126 çevrilen bu & ser, Cengiz için bizde yazılmış o- lan kitapların en mükemmelidir, n ilmisid Çünkü düzinelerce maheze m acaatle ve mukayese - | li inceleme usuliyle © yazılmıştı Büyük Cihangirin hayatmı ve tö- tühatını - mevsuk bir şekilde - o kumak isteyenlerin bu eserden bi- ver tane edinmeleri yerinde bir ha reket olur. Haritadan Tarihe (Başı 2 ncide) Zundan kurtulur kurtulmaz ayak po- litikacılarının büfuzu altında kalmış- kargaşalıklar yarat - Hattâ birinci ve sonuncu kral Ahmet Zogo, İlkin etimhurrei olarak iş başına gelmişken bu kar - gaşalıkların birinde yurt dışına kaç- mağa mecbur kaldı ve ancak yaba: &ı yardımlarla geri gelerek ken kaçıranları kaçırttı, bir krallık kur- TAN “Çahgiz HAFTANIN RESİMLER Birkaç gün Önce Vaşington civarındaki oAdler'e bir Amerikan feyyaresi düşmüş ve tayyarede bulunan 10 ki; —— mi bir istikrar aştı, Mareşal Smygli Rydz ds Ki iu imsalıyori İngilterenin Anavatan ordusu çıkarılmıştır. Orduda yardımcı hizmet edecek ikadınlar için kabul olunmuştur. pe #vüşmeler devam etmektedir. Bir Yahudi şehri olan Telivivde halkır çıkması menolunduğu İçin şehir bomboş kalmıstı. 7 Filisinde sokağa kullanilan karşısında Tayyare hücumlarına karşı balonlardan birl seyirciler lek muhacirleri içinde Tug alanarak tayyar ereye iltiea edenlerin bir kısmı zabıta erie geldikleri yere iade olurmuslardır. du. Haritadan teriho bakarken şu hakikati görüyoruz: Şarklan © garbe ve garpten şarka giden ezeli fütühat yolları vardır. Asyada veya Avrupa- da tekevvün edip inkişafa ve istil, ya istidat faştyan her hangi bir k vet mutlaka © yolların birine, ikisine düşer, takatsizleşine dar yürür, Bu yürüylüş sırasında © müstevli kuvvetin önüne çıkan kü - çük milletlerin, küçük © devletlerin hepsine birer Arnavutluk O âkibeti mukadder olmuştur ve olacaktır. İngiliz Anavatan müdafan ordusunun İki m kararı üzerine yeni oplamak için sokaklara asıları İlânlar ması ml gönüllüler Fransa ile »manya bir denret mushedesi Imzaladılar, Munhede, Romanya Tataresko ile M. Bonnet arasında imzalanmıştır. sefiri