10 Mart 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

10 Mart 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- | | SV AT van * “BA vE pu ) —— 10-3-939 yanımdan hiç ayrılmıyan rın uğradıkları bir çayhaneye gidiyorlar, m SANGHAY B in - Japon harbi on sekiz yk aydanberi devam edi - ai harp mıntakası ölçüye di mez surette genişlediği i - *R, Japonlar git gide artan v arttıkça güçleşen bir askeri li efor yapmak mecbu- Yetinde k. mışlardır. İapon milli varlığını sinsi sinsi iterek delik deşik eden bu u- b > harbin 4, osun yapan Japon endüs- Yelleri ve bankerleri, epeyce deri tehlikeye ederek KYadı ba N lak objektif ve samimi bir işaret smuşlardır, Fakat onlara ta, “ün olmuş mudur? Pek akündür ki olmuştur. “Çünkü de yerleşmek, kani ahat devresine girer- ta, sbon diplokiasiki” Bütün ba- a arile a Telgrafların örtülü Fince, bu saldırış Şanghay- Çi ynelm lel imtiyazlara, ve hay, anlarında demirli duran p 4 P Etmilerine karşı (sessiz bir barı çi, garp devletlerine karşı Jivonların istihdaf eltikleri Büyenin keşti keramete mlih- değilg eğildir. Veyah, Çinin bütününden, vi hiç olmazsa Japon ordu- 3 tahtı işgalindeki kısmından bük nüfuz ve müdahalesinin, nü kesmektir. Eğer bu ma- alarında muvaffak olurlarsa, de açı Tildi, nebi prestijine nihayet ve- » demektir, mi rete açık kapı, ni müsavi hak prensipleri hin,” Zamana ait bir masal hük- Odun, #irmiştir, Ordu ilerledikçe Giz UR arkasından gelen sivil si Si ve müşavir kalabalığı, bu Sançuryada çıraklığını etmiş ye ide adamlardan müteşek- Na Şanghaydaki imtiyazların, “a, yeni yeni tâbirlerle tari- şlanılmıştır. tne ye Tam, Mibren başlıca ilâç ve herşeyi unutturacak para çantası Bu Çinli muhacir ana, kaçı wi erizirirken uyuya kalmıştır. Uykusunda bile ya vasıta itilen afyondur. Kaniş rrer, ecnebi harp SIR ETE ayak kaldırımına sıralanarak mü bir battaniye ve bir gemilerine t çubukla TAN 138 Hunng » Pünun çamurlu sularında hergün binlerce Çinli ve Japon kedsvreleri kin) sokağında liyorlar «Vesika i bek Şanghay imtiyazları mı? Evvel. bataklık- ağhayda, ce içine ayak basılmaz lardan ibaret olan o Şi yerlerin diplerine demir direkler kanvâri kat kat saplandırılan Ameri- yüksel. mektedir. Orası Uzak şarkın mo- üzerinde binalar dem bir ticaret, ve sanayi merke- zi olmuştur. Fabrikalar yine te- | melleri üzerine duruyorlar. Fakat | dışardaki Japonlar elektrik yanım kestikl ri içi işçiler cere- ustalar ve makinelerinin başlarında Peyami gazetesine göz gezdirmek is- tesem hezel ve hücum sütunların- da Peyami Safanın bombardıman edildiğini görüyorum. Dostum, is- ter Peyami Safa sıfatile boy gös termiş olsun, ister Server Bedi te- vazuuna insin sitem ve tarizden kurtulamıyor. Bu sitem ve tavizler bazan öyle bir ifade alıyor ki. bir eski arkadaşın buna muhatap edil- mesinden ızlirap duymamak müm- kün olmuyor. Zira bu sitem ve ta- rizler şakadan ziyade kalesine açılmış sndirıyor. Dün yine bilmem nası! bir ve: ile kendisine hücum edildiğini gö rünce düşündüm: - Acaba.. Neler yazıyor Peyami Safa? Bu tehzillere ve hücümlara hük- meden mantığı benimsemek ic derse Peyaminin günde bin çam de. virdiğini kabul etmek lâzım. Ve, dostum hakkında bitaraf bir hükme ulaşmak için: — Hele şu Cumhuriyet kolleksi- yonuna bir bakalım. Dedim, getiritin kolleksiyonu, en taze fıkrasından okumuya başla- dım: “Dante önündeki heyecansızlığı. mız. başlığını taşıyan bu fıkra, içi- bir düşman endirekt ateşi âtl kalmışlardır. J etmişlerdir. Şimdiden aponlar Nankin ve Pekinde muvakkat hükümetler teşkil bile müs. | edecek olan insanları Şanghayda toplamaktadırlar. Fakat Çi ve hafi organizas in milli yonları işi nereye varacağını pekâlâ kestirerek Japon muhibbi Çirliyi teşhis eder etmez, ellerinden diri olarak kaçmaması içi ct tertibatı almış bulunu- yorlar. em Doların, sergüzaştin ve zevki | safanın şarktaki merkezi olan bu şehirde Çin için ve Ça-Kay-Şek için çalışan terrörist — teşkilât gangsterlerin yerini almışlardır. Japonlar taraf, işgal edilen Çinin her tarafında çete muhare- basi bir sene evvelki siddetile de- vam ediyor. Hareket mihverleri olarak de- miryollarından ısti/fade eden Japon kuvvetlerinin işi kolaydı. Japonların önünde şimdi sarp ve dağlık arazi vardır birisi Fransa kadar vüsidir. | Bunca felâket İ lete rsğmen Cin nikbinliğini kay- | şimdiye -kadar Bura daki eyaletlerin her ise zahmet ve sefa- betmemi'ştir. İstilâcılara karşı ha- rikulâde bir dayanıklılık mukabo- le etmektedir. Ve saatini, fırsa bekleyip kollamaktadır. ivesi olarak resmen eherp» başlamamışlırsürüklenir, durur. Fakat, bir diplomasi ci mizden hiç birinin akıl, mantık ve insaftan tecerrüt etmeden itiraza », hattâ aynen imza- xidürle düşemiyeceği i işliyordu. beğenmeyiz? Hangimiz şaheserinin türkçeve tercüme edilmiş olmasını ehemmiyetsiz bir edebi hâdise say- mak hatasma düşeriz? Hiç birimiz. Eh.. Öyle ise neden en basit ©- serler üzerinde bile gönleröe esen medih ve tenkit fırlınalarımızdan, Hamdi Varoğlumun hiç olmazs« bir sabır v tahammül rökoru kuran bü- yük tercümesi mahrum kalmıştır? “Danteyi bir tersüme mevzuu ha- linde,, olsun “alâkamıza lâyık bul mayışımız,. ı doğru görmiyen Peya- 3 İştirak etmemek elimden #yfaları çevirdim. Gözlerim bir ikinci fıkrasına tekıldı: S “Köle ve kahraman sulhü,, Muharrir, bir dostundan İ ki, Beyoğlu sinemalarından birinde itmiş “seyircilere şiddetli bir harp ve kahramanlık nefreti aşılayan,, bir film gösterilmektedir. Öyle ki “bu ilmin tesiri en mukaddes milli mü- dafan icin bile mücadelenin abes olduğunu telkin edecek mahiyette, imiş; Kendisi gidip g iş, O film hakikaten böyle bir tesir yapabilir mi. yapamaz mı? Bunu da bilmi. yor. Bir kabahati yok. Fakat hür- vet, şerel ve istiklâline karşi u- gı kabul ettirerek suk he kavuşmuş bir millet vasfını mu. hafaza etmek istiyorsak bu nevi filmleri derhal menetmemizi bize tavsiyeye lüzum görüyor, diyor ki “— Memleketin her tarafında bu filmlerden her gün bir tane yöste- riniz: Göz önüne koyacağınız dram sahneleri. halkın ruhundaki muka- vemet çeliğini dira aşındıra günün birinde sinema salonuna bir kahraman yığını halinde girenlerin bir tuvşan sürüsü halinde dışarı çıktıklarım göreceksiniz, aşı Dayanamadım, ihtiyarsız söylen- dim: — Çok yanılıyorsun Peyami Sa- fa! Biz harplere, harplerin ne bü- yük facialarla dolu olduğunu bil- meden mi girmişizdir? Sen bizim, bir obüs bombardımanının siperle- ri taburların müşterek tabutu hali- ne soktuğunu, makineli tüfeklerin B vsünlerde hangi İstanbul —ÇOOZX“““X XX 22 Safayı Uç, Beş Gün Okuyarak.. m Yazan; « Nizamettin Nazif Peyami Safa, güzellik müsabakalarını organize ettiği günlerde hücuma kalkmış bir alsyı üç daki kada tırpanladığını, süngü hücum- larının garç gurçlarını, hava bom- bardımanlarının dehşetini bilme- den körü körüne salhaneye giden sürüler gibi şuursuz bir surette Süzü mü sanar- meden,, milletinin kahraman bir millet o- luşu da bundan ileri gelmiyor mu? girmi; Bu millet harbi dalma kolsuz ku- Maksız, bacaksız, gözsüz kalacağını ğerlerini delik deşik et- treceğini bile bile, ölümü göğüsli- ye göğüsliye kabul edi Düşman gözükmiye görsün. Kaldı ki, o film, Peyami Safanm görmemiş olduğu ve benim görmüş olduğum o film, sadece Almanya ile İtalyada mene dilmiş olan bir filmdir. O memle- ketler bu filmi milletlerinin barp- ten soğuyacağın düşünerek değil, bu filmin Almanya ve İtalya sley hinde bir cepheye kahramanlık tel- kin edebileceğini düşündükleri i- çin menetmişlerdir. Bu fıkranın sonlarında Peyami Safa, daha büyük bir hataya düşü- yor. Afh zor bir hataya. B kiz — Başında (7) ve içinde (2) kah- tamanlar bulunan Türk e ilâh Burada Türk tarihi ve Türk ha- kikatleri karşısında âncak bir irti- dadın İfadesi sayılabilecek olan bu satırları teshihe muharririni teşvik edelim: — Hayır Peyami! Türk milleti, yalınız başında ve içinde kahraman- lar bulunan bir millet değildir. Baştan başa kahraman olan. yedi- sinden yetmişine kadar her kahrı kahreden bir mille! Ss ayfaları tekrar çeviriyrrum. Peyami Salanın traiter et- mekte ötedenberi ısrar ettiği bir mesele ile karşılaştım “Türk inkılâbı maddeci midir, ruhçu mudur?,, Bu inkılâbın hir dünya inkılâbı olduğu. hizi uhradan kurtarmasile Apaçık. mevdanda, âyan ve âşikâir iken dostumun kendini hâl muamma karşisnda sanışı ne garip sir “ruhi, dalâlettir! Hattâ rukçu olmak nden halâs ot be birader! Görmüyor musun” Paraya hâkim, toprağa hâkim sansvie ve sanate hâkim diye Yahudiyi nerede görse param parça ediyor? Bunun Tuhçu tarafı neresi? Daha İki ay evvel Almanya Ya- (Devamı 10 uncuda; ruyor etinin nasyonal sosyalizmi de

Bu sayıdan diğer sayfalar: