13 Şubat 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| BT GocuşLer Mezarlik mı, Park mı Olsun? Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel ——— » B eşiktaşta bir Abbasağa mezar- lığı varmış, Bu mezarlığın sa- hası çok genişmiş... Vali Lütfi Kırdar bu mezarlığı park yaptırmak istemiş. -— 13-2-939 TAN . | Gündelik Gazete —— 1 TARİHTEN YAPRAKLAR | — ABONE BEDELİ Türkiye eeei 1400 Kr. 2800 K 750 , 6 Ay 1500 »« 400 , 3 Ay 800 « 150 , 1Ay 300 » Milletlerarası posta ittihadına gahil olmıyan memleketler - için gpone bedeli müddet sırasiyle 30, 16 ,_' 3,5 liradır. Abone bedeli # Adres değiştirmek 25 kurüştür 1 Sene temiz, — dürüst, samimi olmak, karlin gazetesi kın ne kadar büyük bir hitiyaç oldu- ğunu takdir eden doktor, biraz feda- olmıya çalışmaktır. raplarda dini siyaset veya maktan çekinmiyeceğini - garip ga- | kârlık yaparak mezarlığın ayrılıp, ticaret mevzuu yapmak kay- diğer park yapıl tek- Cevap için mektuplar 10 Ka luk pul ilâvesi lânmdıL, eRi — — eei İ GÜNÜN MESELELERİ Halk 4 Küiiiphı.ıı'ıelel'i kt le eden yeni bir takım karar liyor: Keki harflarle | PERİmUS - mülhim özenleri yenl harflerle yeniden bas - mak; Ankarada büyük bi- İstanbul ve ücuda getir - rer milli kütüphane V mek; Ve İstanbulda muhtelliumllenle haneleri açm: h.n;;: ?:çü ı:gdbirln de muvaffakıyetle tatbik edilmesi en büyük temenni - mizdir. Yeni nesil, eski eserleri oku- yamıyor. Bunlardan birçokları var- dır ki gençliğin mutlaka okuması lâ- zımdır. Bu eserleri yeni lisana çevire- rek onların önüne sermek büyük bir hizmettir. Kütüpl ihtiyacı üzerinde faz- la duracak değiliz. Çünkü bir müte- arifeyi tekrar etmekten başka bir şey değildir. Fakat semt kütüphaneleri vesile- sile Maarif Vekilimizin bir noktaya dikkatlerini çekmeği faydalı buluyo- aadınıl URUNLASINA 'qı_ılıqg.qg_eienenyı ke t n miyet veren memleket hiç şüphe yok YU LÜLANE Aialkeda | ö güsu, İslâmlığın biraz yayılması i- le beraber başlar. Daha önceleri din, — çöl çocukları için mefhumu *olmıyan bir kelimeden başka bir şey de - ğildi. Gerçi içlerinde taşa, ateşe puta tapanlar çoktu. Lâkin taptığı putu, herhangi bir sebepie kızıp kıranlar, “Rab” dediği ve önünde diz çöktüğü ateşi, kızgın demle « rinde söndürenler de vardı. İslâm dini - bir hayli güçlükle, bir hayli de kan sarfile - kurulup kökleştikten sonra çöl çocukların- dan bir kısmının idrâki açıldı, din kuvvetile nüfuz, iktıdar, servet, hattâ sal tt temin olunak ği anlaşıldı ve İslâm dinini kuran za- tın daha hayatında peygaraberlik iddiasına kalkışanlar görüldü. Bunların, bu yalancı peygam - berlerin tarih bakımından en gü - lünç olanları Müseyleme adını ta- şıyan erkekle Secahi ismli kadın- dır. Müseyleme bir takım hokka- bazlıklarla zaten başında bulun- duğu Benu Hanife kabilesini kendi peygamberliğine inandırdıktan sonra sağına, soluna haberler ve el çiler yollıyarak çöl halkını yeni di- ne davet etmiye koyulmuştu. O, Rahmanül'yemame unvanını takin dığı gibi kurana da sure sure nazi- reler söyleyip dört tarafa dağıtı « yordu. ine Yemame muıntakasında dul kalmış olduğu bir sırada - pey- ne, yalnız ilmi tetkikat ilim adamlarının gittiği bir yer değildir. Bilâkis kütüphane daha ziyade kita- bı halka götüren, ve ona okuma ko- laylıklarını temin eden bir müesse - sedir. Bu maksadı temin için de Ame- . Raniml İ eli tte bir şubesi vardır. Bu şubelerin vazifesi halka, halkın evine ve ıyı.gıııı kas dar götürmektir. Bunun için de tat- bik ettiği usul şudur: Semt küıüphınol::l ı:" v Junan halka okunmi kitap verir. Kitap alabilmek :.çı: semt kütüphanesine uğrayıP Iıh'k vi almak kâfidir. Verilen kitap bu Ka L lara işaret olunur. Kari aldığı l:lt: 15 gün muhafaza edebilir. On hı“ gün sonra kitabı getirir, yerine llı- kasını alır, Bu suretle her yatanı :: para vermeksizin istediği HII:“mu istediği kadar okuyabilir. Bu l bizde bilhassa tatbikine ihtiyaç dır. Çünkü halk henüz kitaba :ı:: vermeğe alışmamıştır. Fakat lıehıl 5 kitap bulursa okumaktan Berİ maz. bir sürü saadetler ve uhrevi nimet ler vaadederek ortaya atıldı. Mü- seylemeden daha bahtlı çıkarak başına onun ümmetinden fazla ka labalık topladı, İslâmlığı ortadan kaldırmak azmile harekete geçti. Fakat dar bir mıntakada - biri erkek, biri dişi - iki peygamberin - âyrı ayrı esaslara, ayrı ayrı mu- cizelere (!) dayanan - iki din neşri- ne kalkışmaları - gizli gizli de olsa- dedikoduyu davet edeceğinden Se- cahi ilkin Müseyleme'yle kozunu paylaşmıya karar verdi ve herife bir elçi göndererek şu ültimatomu tebliğ ettirdi: — Ya beni peygamber tanırsın, ya karşıma çıkıp harbedersin! O sırada Medineden de kuvvetli bir İslâm ordusu Y ye doğ- M. Turhan Tan M üseymeb u emeline erebilmek için azami derecede neza - ketli davranmanın da gerekli oldu- ğunu unutmuyordu. Bu sebeple ve Secahiden muvafakat cevabı aldık- tan sonra onunla birleşeceği çayı- ra pek süslü bir çadır kurdurdu ve çadırın içinde en kuvvetli dimağ- ları sendeletecek kuvvette buhur- lar yaktırdı. Secahi uzak mesafelere kadar * ru hareket etmişti. Müseyleme bu durumda iki ateş arasına düşmüş lacağını anladı, Medineden gele- cek tenkil kuvvetlerine karşı Seca- hiye bağlı aşiretleri de kullanmak düşü ile uysal görü k kara- rını aldı ve meslekdaşı olan kadı- na nazik bir cevap yolladı. Yalan- cı, fakat zeki peygamber, kuvvetli dini karşılamıya gelen Müsey- in hem bu inden, hem de çadırdaki süslerden ve koku - lardan memnun oldu, herife çarça- buk ısındı ve onunla tatlı tatlı ko- nuşmıya girişti. Müseyleme, çöl âdeti üzere gi- yinmiş bulunuyordu. Üstünde ge- niş yırtmaçlı bir gömlekten başka bir şey yoktu. Bu yarı çıplak vazi- yette onun çelik bir beden sahibi olduğu görülüyordu. Secahi her- şeyden ve hattâ peygamberlik mev- zuundan evvel bu açık hakikati incelemiye koyuldu ve çok kavi bir erkek nümunesine tesadüf ettiğine iman hasıl ederek onunla izdivaç hulyaları geçirmiye başladı. Müseyleme bedenindeki belâğat- le misafirinin şuuru ve sinirleri ü- zerinde derin bir tesir yaplığımı an- ladıktan sonra talâkatine germi verdi, peygamberliğin yüksek bir vazife ol ğ kendisini ©o vazifeyi güzel bir kadınla paylaş- rip jestlerle - anlatmıya girişti. Bu arada kendine gökten indiğini id- dia ettiği âyetlerden de bir kaç ta- nesini okumuştu. Bunlar hep ka - dınla erkeğin ayrı ayrı bir kuvvet teşkil etmediklerini, fakat bLirleş - meleri halinde en tatlı bir haya- tın vücude geleceğini ifade eden sözlerdi. M üseyleme en çapkın bakışla- rı, en hovarda tebessümle- ri sözlerine kattığı ve sesine de garip bir ahenk verdiği için Se- cahinin iradesi gevşemiş ve . Mü- seylemenin karısı olmak uğrunda yalancı değil, hakiki peygambher- liği de feda etmiye razı olacak ka- dar sersemlemişti. İşte bu durum- da Müseyleme son hamleyi yaptı, sarhoşlamış kadının ellerini yaka- ladı: — Birleşelim, dedi, seninle bir- leşelim. Bütün Arap diyarını ken- dimize kul edelim, köle edelim! Asım merhum, Halebi manzume- si tercümesinde bu sahneyi tasvir ederken şöyle diyor: “Secahi ile Müseyleme halvette mübahase ederken Müseyleme Ur- ban âdeti üzere sade bir gömlek- le oturuyordu. Muhavere netice- sinde Secahinin ihtiyarı elinden gitti ve herifin dizlerine kapana - rak şu şekilde inledi: — Sen peygambersin ve müci- zen endamındır! üseyleme gibi zeki bir a- dam (abjatiiç_by fırsatı ka- yamaesur UÇ, O0IT aşıretlli pey - gamber tanıyarak iradesi- ne iradelerini feda tmek lif etmiş. Mülkiye encümeni de bu teklifi kabul etmiş. Hikâyeyi uzatmı- yalım, Şehir Meclisi bu teklifi ve en- Hİ ei ddaderk pesi larında bir münakaşa çıkıyor. Aza- dan birisi diyor ki, parkla mezarlığın yanyana getirildiği dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. Doğru söze ne denir... Yerden gö- ke kadar hakkı var. Diğer bir âza da encümeni bu teklifi tasdik ettiği için itham ediyor. Olur a... Bu da bir fi- kirdir... Fakat gülünç olan encüme- nin cevabıdır. “Makam böyle istedi, böyle yaptık,, diyorlar... Ben hiç tah- min etmiyorum ki, Lütfi Kırdar, bu heyete: “Ben böyle istiyorum,, böyle olacak,,, demiş olsun... Galiba alışıl- mış bir itiyat İnsiyakiyle, heyet tek- lifi alır almaz, “Amenna ya seydi,,, diye imzalarını basmışlardır. Eğer bunu itiraf etmemiş olsalardı, böyle bie ülamda bal B ee çok küçüklük bulurdum. * Dava bu değil... Beşiktaştaki Ab- basağa mezarlığı, park mı olsun, me- zarlık olarak mi kalsın?... Beşiktaş halkının bir parka ihtiyacı, riyazi bir hesapla iki kere iki dört eder nevin- den bir hakikatse, evvelâ dirileri mi düşünelim, ölüleri mi?... Tarihi kıy- meti olan eserlerin, kabirlerin muha- fazası, lâzımdır. Ancak, bu kabirleri sanat kıy lerine halel ( d başka bir sahaya nakletmek de müm- kündür. Ölülerin karrihleri ize, ha ©o toprakta yatmış, ha başka toprakta yatmış, ne ehemmiyeti var? Ne ölmüş çekinmedikleri güzel bir ka- dın işte kendi önünde ve yerlere kapanıyordu. Bu vaziyetten nasıl istifade olunmazdı? Müseyleme de zekâsının ve küvvetli vücudünün temin ettiği zaferden sıra sıra ka- zançlar çıkarmayı ihmal etmedi. Secahiyi aşk dili ve aşk elile u- zun uzun okşadıktan sonra onu ya- nına alıp çadırdan dışarı çıktı, saf saf duran her iki ümmete - ken- dinin ve Secahinin ümmetlerine - şu müjdeyi verdi: — Ben ve Secahi birleştik, din- lerimizi de birleştirdik.İzdivaçımızın şerefine sizin üzerinizden sabah ve yatsı namazlarını kaldırıyoruz! İşte tencerenin yuvarlanıp kapa- ğını bulması, yalancı peygamberler tarihinde böyle oldu. Fakat tencere nin yine kapaksız kalması mukad- derdi. Çünkü bu garip izdiva- cın vukuundan pek az zaman son- ra bir İslâm fırkası Yemameye ge- lerek Müseylemeyi öldürmüş, Se- cahiyi de peygamberlikten vazge- irmlati ne y lmış, ne de gelecek nesiller bunun için Lütfi Kırdardan hesap sormiyacaklardır. Tarihi eserleri muhafaza edelim diyerek, şehrin imarında, güzelleşti- rilmesinde, ihtiyaçlarına cevap ver « mede, sabit akidelere bağlanamayız... Bu eserleri kıymetlerine halel ver-« meden diğer bir yere nakleder, Ahb- basağa mezarlığının bulunduğu saha- yı park yaparsak, bu muhitin çocuk- ları, kapalı evlerde havasızlıktan bo- ğulan halkı, ölülerin ruhuna bir fati- ha okurl Lütfi Kırd. tine binbir dua ederler. O zaman parkla rlık y l ne ölüler dirilere. bakıp hayatın hasre- tini çeker, ne de diriler ölülere ba- kıp, ah yarın gideceğim yer burası diye y kl temiz h ken- dilerine zehir ederler. Bana kalırsa, burası park oluver- sİn.., sıhha- Kaçak Köylü Sigaraları Bulundu Gümrük muhafaza memurları biri — Ssergik Aöktülam Açılması düşünülen halk kütüpha- ST Adapazarından, diğeri Bandırmadan gelen yolcular arasında iki köylü si- garası kaçakçısı yakalamışlardır. Evvelki gün Adapazarı trenile ge- len eşyalar arasındaki bir dengin içe- risinde 60 kilo köylü sigarası bulun- muştur. Yapılan tahkik&tta bu siga- raların Adapazarından Hatice adın- da bir kadın tarafından Sirkecide bir ;m:am gönderildiği anlaşılmıştır. adın araştırılmaktadır. ' Bundan başka Bandırmadan Trak verilmiş olmasıdır. a Tiri 4 ; Üa Memleketteki hasta nkhun::;;l zü kabartacak kadar mühimdir. Hey- y * ! | : : F ea : - : daî Mahmuîî::â: 'î:lîîlğ:::î:mr- taran hastahane ınik“"nmvuıy:*- beli sanatoryomu 250 yatağa çıka- KN A e e î su götürmez bir hakikattir. bu- |rılmış, 6 verem mücadele dispanseri lo köylü sigarası yakalanmıştır. Mah- lerimizin bir çoğunda Iıl'“h“;:rtlu açılmıştır. Fakat gönül, verem sana- n a geee V"P“makt;"ı" lunmadığı için hastalar ağır kte ve|toryomu ile dispanserlerinin çoğal - SKON e den Beri geh d. yağrdl çD DeR 'eı::k T |krsamaz arı olygr. vi bulunan Gümrük ve înhisnî;u —ğı";:ı; ekseriya burada da boş Y” ek- | mizı kiran en mühim ="md'; ine VekE Nn karara döüreüe biri de veremdir. Nitı t: tür. Vekil İstanbulda İnhisarlar u- 600 yalaklı' tEİ büyük * Wüztoryüm mum müdürlüğünde. gümrük başmü Mıyarak otel köşelerinde .lı tedir. Vilâyetlerimizde önüne gese- A Ş” açılması, bu mahzurun 250 şer yataklı cerrahi verem sana- 4 Â e- N Ci : y Peşakiğa , bat “tektir. Bu sayede İstanbuld. - | toryomu, ve 200 er yataklı iki prevan u n ; . i Ve z ğünde teftişlerde ;ı:ıı;m:î::: l:,?ıu: tahaneler de biraz fer töryom tesisine karar vermiştir. Bu İ : < AOA ee C : Güeehaz aei ı hını bulacaktır. kararı alkışlamamak mümkün değil- < ü a Sıhhiye Vekâletinin "';f - İdir. Fransız Başvekili, Pirene hudud! tılması işleri etrafında meşgul olmuş- l n üz ortaya koyduğu eserler rakibesine, bir yerde birleşip gö- nelerinde bu kolıylıkllm.:' d::_"" rüşmeyi, dostça anlaşmayı teklif dikkate alınması çok fayd ediyordu. * Mü(s;eylemenin plârı; iîayeı: ba - sitti. Güçlü, kuvvetli erkek ©- Yeni Ha.fcn.___"r luşundan istifade ederek dulluğun elemlerile sinir buhranları geçir- diğini tahmin ettiği Secahiyi ken- dine bağlamak, yani dul kadının kalbine aşk kıvılcımları düşürmek istiyordu. âletinin Dün ajans Sıhhiye v':ıı;:(rı“ faaliyeti etrafında m : Fi verdi. Bu haberler içinde e mühimi 40 vilâyette 500 yataklık Y ni hastahaneler yapılmasına Adel 'an bakınca neler görüyor. — Inalliz Karikatürü—

Bu sayıdan diğer sayfalar: