az 16-1-1939 Yakın Tarihin En Esrarlı Çehresı: 61 Çakıcı Sinmişti, Ele Geçmiyordu Onu Üzerimize Yürüterek İzini Bulmak İçin Karılarını| ,..x ve Akrabalarını Hapsettik, Evlerini Yaktık Daha tuhafı övünüyorlardı da. Bunları dinliye dinliye İzmire var dım. (Ydemişe girdiğim O zaman AK paşanın takipte olduğu nu öğrendim. Karargâha gittiğim zaman gördüğüm değişiklik, va - rife ve hareketlerdeki titizlik ve gizlilik bende büyük bir ümit uv - yandırdı. Takip kıtaları kuman - danı Ali paşa ile çeteler kanununu tatbike memur divanıharbin reisi ve kazanın kaymakam vekili kây. mekam Halit (Eyüplü Halit paşa) ve İzmir jandarma alayr kuman- danı binbaşı Cafer Tayyar (Cafer Tayyar paşa) beylerin himmet ve faaliyetleri eserleri göze çarpıyor du. Ben müfrezemi almış yine dağ lara düşmüştüm. 'Tam İki buçuk ay. Çakırcalı meydanda yok. San- ki yer yarılmış yere girmişti. Ne İzi bulunuyor, ne de sesi işililiyor. du. Kurnaz haydut bir yere sin- mişti, Ben de dinlenmek ve müfre zemi dinlendirmek için OÖdemişe dönmüştüm. Kışla yolunda beni gören paşa : — Gel bakalım, bizim eski ka- Pı yoldaşı, Hitap ve İkifatiyle karargâha Sağırdı. Söz arasında vaziyetten Memnun olmadığını söyledi. Daha başka tedbir alınması lüzumundan da bahsettikten sonra: — Sadık. Sen de senelerce eşki- Yalık yapmış, eşkıya ardında köş- Muş bir adamsın. Bilgi ve fikirle- Tinden faydalanmak isterim. Dü- “ndüklerini çekinmederi söyle. İk ettikten sonra — Pâşam, dedim. Çakırcalıyı biz kovalamamakla tutarız. Çünkü, kaçıyor ve saklanıyor. İşte yine hangi inde olduğu belli değil. Ben- <e, Çakırcalıyı arayacağımıza onu üstümüze çekecek tedbirler alalım. Meselâ; karılarını, çocuklarını hi- sım ve akrabalarını tutup hapis edelim, hattâ evlerini yakalım. Sonra efeye gerçekten yataklık e- denleri de toplıyalım. Bu suretle kızdırıp üzerimize saldırmağa mec bur edelim. Bu adamla başka tür- lü karşılaşmak imkânmı bulacağı- mızı hiç ummuyorum. 3 Paşa tekliflerimi, düşünce- lerimi yabana atmadı. Di- vanharp reisi kaymakam Halit beyle bu iş üzerinde görüşüp bir çare araştırdıkları sırada, İstan- buldan çeteler kanununun Ödemiş havalisinde tatbiki emri de geli - verdi. Bir kaç gün içinde Çakırcalı e- fenin karıları Raziye, Fatma ka- dınlar bapis edildi, uzak, yakın soyu sopu, yatakları, habercileri uzak yerlere sürüldü, göz hapsine konuldu. Malları alındı, evleri ya- kıldı. Yapılan bu işler, tasınladığım sonuçu vermişti. Çakırcalının ay- lardanberi gizlendiği inindeki ho- mürtuları te Ödemişte duyuldu. Efe kaymakam Halit beye şu mek- tubu yollamıştı. Ödemiş kaymakamlığına Yakılan evlerimin, zaptolunan larımın tutarını aramıyorum. ye çoluk çocuğumu serbest bı- yakınız. Bir haftaya dek bırakma: dığınız takdirde edeceğimi ben bi- ederim. irim. Selâm Çakım Efe imarı ve küstah Efenin mek Ş tubu tabii yırılıp atıldı. Her halde yine bir tersfi katıp karıştıracağı göşünülerek. bütün müfrezelere uyanık bulunmaları mri verildi. Mektup vakasından tem yirmi gün sonra, Ke gösterdiği bir marifetiyle izini şose üzerinde çevirdi. Jandarma- ların silâhlarını, atlarım aldı. Pos ta arabasında can ve mal kaygısi- le titreşen yolculara: — Korkmayın be kızanlar, size kıyacak değilim. Sadece yakılan evlerimin, zaptolunan mallarımın bedelini hükümetin posta çaenta- sından alacağım. Ni Dedi, dediği gibi de yaptı. Al- tın, gümüş paralarla dolu posta torbalarını aldı. Jandarma ve yol- cularla biraz eğlendikten, yolcular arasında bulunan bir kaç sarıklı çömeze de bir kaçar mecidiye ve- rip gönüllerini hoş ettikten son- ra akşama doğru hepsini bıraktı ve on iki kızanile gecenin karan- lıklarına karıştı. arel; alınan bu haber ü- zerine Ali Paşa, dağınık hir halde bulunan takip müfrezelerile Muğla dağlarını çok güzel ve ke- Saplı bir surette çevirtmişti tabii Efe de, her gün bir parça daha daralan geniş bir çember içine gir diğini anlamıştı, hele birden yoke- dilen yataklarının, habercilerinin eksikliği yüzünden yavaş yavaş yaklaşan tehlikeyi de kavramıştı. İlk iş olarak çetesini ikiye ayırdı ğı, Hacı Mustafa, Çakır Ali, Deli Mehmet, Apoş Recep ve Çoban Mehmetle diğer dört kişiyi alıkoy- duğu, diğerlerinin başına da Ka- ra Al Efeyi geçirerek aman di- lenmek üzere Ödemişe gönderdi- ği haberleri alınmıştı, Çakırcalının bu hareketiyle, «- posta vurgunu hâdisesinden tam yirmi /ki gün sonra Kara Ali kı- zanları ile Ödemişe gelmiş, aman dilemişti. Dileği hükümetçe kabul edilmiş, Karakaya köyünde otur- malarına izin verilmişti. Tabii Efe ile arkadaşlarının her türlü hare- ket ve teşebbüslerini gözlemek, önlemek için gerekli tedbirler de alınması unutulmamıştı. B' esnalarda jandarma mülâ- Zimlerinden Eşref efendinin kumandası altında bulunan Otuz altı kişilik bir müfrezemizin, Ala- şehirle Ödemiş arasındaki Bozda- ğı geçidinde Çakırcalıyı pusuya düşürdüğü, kızanlarından ikisinin öldürüldüğü, Apoş Recebin de ya- salı olarak tutulduğu haberi Öde- | mişe gelmişti. Bu haber Kara Ali Efe ile kı- yanlarını hemen harekete getir- imişti, Bu baydutler silâhlarını o- muzlamışlar, atlarına atlamışlar, efelerine yardıma koşuyorlardı. Hükümeti aldattıklarını o sanan bu efeler, kendilerinin aldatıldı- ğını farkedememişlerdi.. Tirebo- lunda, müfrezemden gönderdiğim Mustafa onbaşının pususuna düş müş, tutulmuşlardı Ali Pâşanın sorguları, biraz da sopaları beklenilen tesiri hemen göstermişti, Kara Ali Efe, arka- daşları ile nereye ve ne işle git tiklerini söyledikten başka, Çakir- cahı ile beraber vurdukları posta- dan aldıkları, ağır olduğu için ta- şıyamayıp, Nazilli civarında Ka- e a e A O EZ ÇOCUKLARDA ZATÜLCENP Zatülcenp hastalığım çocuk- lardaki hali çocuğun yaşına göre çok değişir. Pek kücük, dört, beş yaşından aşağı çocuklarda en çok görülen cerahatli zatülcenp has - talığıdır. Fakat bunun da cerahat- Hi olmasına bakarak yalnız adın- dan merak etmemelidir. O kadar küçük çocukta cera- hatli zatülcenp hastalığını ancak hekim muayene İle anlar. Muaye neden önceki alâmetleri hastalığı şüphe bile ettiremiyecek okadar zayıftır. En ziyade çocuklardaki bron- kopnömeni hastalığından yahut za türreeden sonra gelir. O zaman çocuğun İyi olmak ihtimali pek çoktur. Kendi kendine iyi olanlar bile vardır. Fakat hekimin tedavi- sl » cerahatli boşaltacağı İçin - hastalığım gecmesine çok yardım eder, Onun icin çocuğu o hekime göstermekte hiç gecikmemek lâ. zımdır. Bazılarında kızıl hastalığından sonra gelir. O vakit tedavisi da. ha güc olursa da amelivat vanıla. rak iyi olanlar da vardır... Kimi. sinde karında bir hastalıktan soj ra zatüleenp gelir. O zaman za - tülcenp hastalığının neticesi de karm hastalığının cinsine göre de. #isir, Zaten karm hastalığı baslı basını kücük çocuk için ciddi bir sey iken buna göğüs hastalığı da katılırsa tedavi şüphesiz daha güç leşir,.. Cocuk dürt bes vasma gelince on yaşma kadar zatüleenp hasta- bimm cerahatlisine de, cerahat siz lanma da tutulmak ihtimali srale. Yalnız. korıl hastalığı za. tülcenp getirebilir. On yasından sonraki cocuklar. da en siyade görülen, çocuk ol mıranlardaki eihi, cerahatsiz xa » tüleenp hastalığıdır. Ona da ro - matizmadan yahut gripten gelmiş derlerse de. verem hastalığım hastane olahilereği hicbir vakit ünmtulmsmalıdır. On yaşından sonra, zatülcen - bin haslangıcı da daha iyi belli olur, O vakte kadar sapasağlam, koşup oynıyan çocuk hir gün baş ağrısından şikâyet etmeğe baslar. Yorgun görünür, tembel olur. Mektebe gitmek İstemiyor sanma- ymız, çünkü istahası da kacar... Zaten çocuklarda tembellik, oyun dan, mektepten kaçmak hlebir va kit tabii olmaz. Cocuk tembel o - İnen dama onun sebebin! arama- hıdır, Hele istahı kacmış, yemek- lerde nazlanan eocnğa daha ziya- de dikkat etmek lârmdir. Zatülcenpli çocukta, temehel- İikten, İstahasızlıktan biraz sonra kuru bir öksürük de meydana er kar. Çocuk göğsünün hir tarafın. da saner olduğunu da söyler, göğ- sünün İçinde, akciğer zarınm ara. smda toplanmış su çokça olunca çocuğun nefes alması da güelesir, yalnız bir tarafına, suyun toplan- dığı tarafa, yatmağa mecbur olur... Cershatsiz zatiilcenp ateşsiz has - lar. Onun feln, ates gelmesini hek lemeğe kalkısmamalı, çecwk tem- bel. yorgun, İstahasır görlinünce, zatillcenpten sünhe etmelidir. Ton lanmis sw nz olursa nefes darlığı da bulunmaz. Cocukta ratüleenp hastalığı ol- duğu anlaşıldıktan sonra, hunt verem — hastalığından İleri geldi. #i hatıra gelmekle heraher, telâş etmeğe, meraklanmağa hiç O lü- zem yoktur. Zatiilcen» İvi ola - taktır, eöğüsteki su, çok defa, ken di kendine kaybolur. Yalnız, çocuğn ateşi olmamak- la beraber, mutlaka yatakta tut- mak rca Cocuk. hastalıktan yorrun ol yatakta güç zap- tedilir. Ana. ne vapıp Yapın onu yatakta zantetmek sarttir. Hasta- liğrm tehlikesi ancak hareket et - mekten gelir, Sonra da çocuğu iyi beslemek 1â- zıradır. İlkin yatakta iken sulu gi- dalar, silt, voğrrt. sütlü vahut ka kaolu «'i£, hosaflar. Daha sonra ha yemle; €t, yumurta, Mur . hamur tatlıları, misler, hoşaflar, Gi hi de açıklık bir verde hava ones hesaba, kitaba sığar bir adam değildi. Şöyle ye derdin, böyle yapardı. Ha anlaşıldı, o şöyle değil böyledir, binaenaleyh şimdi mutlaka şunu e- decek diye hükmederdin, gider tam aksisini yapardı. Meselâ elçabuk- luğu marifet diye yeleğinizin ce » binden, tereyağından kıl çekermiş- cesine biricik şilininizi kapardı. Vay yankesici demenize kalmez, parasızlığınıza acır, size hemen bir lira ödünç verirdi. Bir marifeti de hiç durmamacasına kendisini mil- yoner edecek olan yüzlerce plân- lar kurup bozması idi. Ne var ki, asıl tuhafı kendisini milyoner €- decek olan bu plânların hiçbiri; ger çekten zengin olmak hevesile te - sarlanmış değillerdi. İşte bundan dolayı önüne çıkan her mesele ve müşkülü, hep beklenmedik bir tarz da hallederdi. Meselâ kızı Mis Florence, Mister Mravn'un yüzü gözü ve yapısında- ki et, kemik bolluğile Mister EFre- d'in para ve pulu arasında, acaba hangisine varsam, diye karar ve- remeyip sallanırken. Mister Jones- in keskin zekâsı, meseleyi şimşek gibi biçip atıverdi. İk: rakibin bir boks müsabakası yapmalarını ve kızın galip gelene varmasını tavsi- ye etti. Böylelikle hem lediliyor, bem bilet parası olarak, cihaz düzecek olan epeyce dünya- bk toplatmış oluyordu. Macta yenenin Mis Florence'e sitol duğu duyulunca basılan biletler hep kapıs kapışa satıldı. Mister Ja- nes kızinın iki namzedile ayrı ayrı konuştu. Fred'e asılonun kezan - masını istediğini, çünkü kızının a- sıl onunla meust olacağına emil ol- duğunu, Brovn'a da, kızmın yüre- i Fred'den ziyade ondan tarafa Bir (Devamı var) ? ye ki rakip hemen oranın en anlı şanlı ve belli başlı sa- bik şampiyon boks hocalarına baş vurdular. Brovn'un hocası talebe. ye olanca kuvvetile yerleştirilan her yumruğun. talebeyi piskinleştir. diğine inanıyordu ve önden yan- dan vurmak hususunda hasis dev- Tandığı. yoktu. “Gözün yılmasın! Her yediğin yumrukta bir yumruk ustalaşıyorsun, vakit kaybetmiye gelmez, al sana bir tane,, diyor ve yaradana sığınarak balyoz gibi yumruğunu öğle bir aşkediyordu ki, Mister Brovn'un kâinatı hep çınlayan yıldız kesiliyordu. Koca jimnastikhanenin bir nok- tası kalmamıştı ki, orada Mister Brovn önüne seke seke gelen yum- ruk ustasından en azı Üç yumruk yememiş olsun. Mister Fred'in hocasi ise, yum- rükçuluğun bayıltma nazariyesini güderdi. Fred'in önüne dikilirdi. Şimdi bana dur bak der. Birden elini dosdoğru ileri fırlatarak, bur- nunun üzerine bir tane yumruk konduruyordu. Kıç üstü oturarak nunu elile yoklıyan Fred'in sura- fana sırrtarak, “unutma, öğren, bu- na bir sol düz derler, hem, ne o- turup duruyorsun, önümüzdeki derste burnunu bir tarafa bük - mek lâzım,, diyordu. Mister Fred, “evleneceğim! Suratımın bozul - masını İstemem,. dedikçe. ustası, “ben evlenme hocası değil, boks hocasiyım,, diye bağırıyordu. Nphavet müsabaka günü gel- di çattı. Para kıtlığı ve et bolluğuna uğramış Mister Brovn, et katlığına ve para bolluğuna uğ- ramış Mister Fred ile karşılaştı - lar. Herkes merak ve heyecandan nefesini tutuyordu. İlk raund. boks müsabakasından ziyade kovalamaca bir sekiş, hop- layış, müsabakasına benzedi. Cılız ve çelimsiz Mister Fred hep zıp- laya zıplıya kaçıyor. Mister Brovn'- un yumruğu bomboş havaları yüm- rukluyordu. Bu koşunun sonu gel- miyeceğini anlıyan Mister Brovn, sanki yorulmuş gibi sahnenin orta- Yazan : HIKÂYE AYAK Martin Cleobury sında durunca, bu sefer Mister Fred etrafında bir pervane kesildi, Fred adamakıllı yanaşınca Brovn bütün kuvvetini toplayarak göbeğine bir patlattı, Fredin göbeği davul gibi öttü. Onu müteakıp Fred'in cene- sine yediği bir yumruk daha onu sırtüstü uzattı. Seyircilerden gök gürültüsü gibi bir kahkaha koptu. Fakat Raund bitmişti ve çalı - nan gong onu yenilmekten kurtar- dı. İkinci raund başlanıldı. İki ra- kip seyirciler arasinda oturan Mis Florence'e bir göz attılar ve ya kat artık ellerini kaldıracak halle- ile kalmayınca, biribirlerine da yanasldılar. o Ayrılamiyorlardı. Çünkü ayrılınca düşeceklerdi. Göv deler biribirini destekliyorlardı. Ortada bir kahkahadır gürlüyor- du. Pehlivanlar derin derin solu » yorlardı. âm bu sırada kalabalık ara- T sında bir kaynaşma oldu. Kalabalığın arasından kendine zat zor, yol açabilmiş olan delikanlının biri, Mis Florence" na kolunu vermiş, yenmek, yahut ölmek kararile bi- © ya da istihfafkâr bir bakış saldık” ribirlerinin karşısına geçtiler. Kred şon sonra verilen kolu kabul ede- acele ederek bir yandan sallama © çek burnunu havaya kaldırmış ile Brown'un dişlerini çatırdattı. ve kapı yolunü MUŞtU. Brovn öne eğilerek bir aşağıdan kakmayla cevap verdi. Ondan son ra iki rakip biribirlerinin böğür - Gişede duran Mister Jones'in, cepleri toplanan kâğıt parayla ka- dın memeleri gibi göğsünü kabart we. KADURGALARIRID riştirdiler, Alabildiklerine savur- dular, Solukları kesiliyor ve artık ayakta duracak halleri kalmıyor- du. Göğüs göğüse verdiler. Her bi- ri başını yastığa koyuyormuş gi- bi rakibinin omuzuna yasladı ve gerbest kalan ellerile, rakibinin ©- muzuna yumruklar patırdattı, Fa- şarak* “Ne yapalimt Ne idelim! Kadın b'v İnan olmaz. hele beğen- diği erkeği gördün mü? Başa gel- miş bir belâ, hele şunu sen al, di- yerek, cebinin birini kabartan bü tün papelleri eline tutuşturdu ve Fred'in çıkmasını beklemeden şap kasını kapinca sokağa sıvıştı, Üniversitelilere Çay Verildi toplantıda bulunanlar görülmektedi Üniversite rektörü B. Cemil Bilsel dün bütün fakültelerde İyi dere- acaba yüzüm yerinde mi, diye bur- | <€ lan talebeler şerefine bir çay ziyafeti vermi iştir. Resimde bu çayı r. KN » ASKERLİK İŞLERİ & mama! Askere Davet Beyoğlu Askerlik Şubesinden: 1 — Bayoğlu Yeri Askerlik subesin. de kayıtı ve muvarraflıkta hizmetin Yapmak İzere henür askere sevkedii miş İslim Selam piyade erattan 318; (dahil) doğumlu cezalı eratile 316: 330 (dahı) doğumlu olup normal vaziyette olan erat celp ve sevkedilecektir. ? — Bu erntin şubede toplanma günü 21. 1. Kânun 939 Cumartesi sant (0) da- dır. 5 — Bu erattan nak! bedel vetocek lerin bedelleri en geç 2021089 akşamın; Kadar kabul edilscektir. 4 — Bü müketleflerin cezaya çarpmıuy. | eları icin yukunda Yazılı gün ve saat. te hüviyet cüsdanlerile şubeye mürücam. leri, * kırköy Askerlik Şubesinden: 1 — Piyade sınıfından yoklama ka. çağı bakaya hastalık ve diğer meşru e beplerle şimdiye kadar © sevkolunmiyan YENİ NEŞRİYAT: ANNELERE ÖĞÜTLER — ilk doğduğu günden çocuğu nasıl bakılacağı ayrıca NCA Çocuğun bir yaşına kadar mi İ? Kitapta va ; AMA'larını melerden ve nasıl ihzar edileceğini çocuğun. beslenme usule lerini öğreten OĞÜT) adlı kitaplar yeniden (ANNE"lere ÖĞÜT) adlı evlât yetiştirmek için bütün aileleri f)- üdiren ve şimdiye kadar on bi a inleree 'evzi edilen bu kitaplar meccânen dağı- tılmaktadır. Arkamda Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Merkezi © başkanlığı mektupla isteyiniz. Kİ amm Diş Hekimi — e... Cemal Ziya Elitez ük dolayıs'le Eminönü muavenehanesini Baher 7 Örordibak karsısında Biyir akıf Hana nakletmistir. Fx ınlarını her güm kah nlar 3 — Bede: leri 20. 11. Kânun 939 Cuma günü akes- mukdi Verereklerin pedel- mina kadar kabu) edilecektir. Şubede toplanma günü 21. TE. Künun 019 dadır. İslâm 316 - 329 doğumlular Kedilecektir. eaİeei $ — Alikadaranın mwswven ende “mürncsat etmeleri ,