# bir maç yapmışlar, müsabakayı Zileliler y | S R ZİLE - TOKAT MAÇI : Zilede spor hareketleri çok l da Zile - Tokat futbolcüleri " Yeni stady 2-1 kazanmışlardır. Yukarıki resimde her iki takım oyuncularını bir arada görüyoruz. Sporda Dövüş Alınan Tedbirlerin /-Hiçbiri Yerinde ve — Yolunda Değildir * ŞA ŞT Ş TELTE TT TEEE ; rine medyunk oı_îıugumiı klüplere İtiraf edelim ki, futbol müsabaka- ları tatsız geçiyor amma / hâdisesiz geçimiyor. Her maçta hakiki sporcu- yu ve makul seyirciyi rencide eden bir iki vaka oluyor. Akşam gazetesi hususi bir itina mahsulü olduğu is- minden anlaşılan Dikkatler sütünun 'da ikidir bu meseleyi mütalea etmek tedir. Yazan zatın bu hâdiseler hak- kındaki kanaati şudur: “Böyle fena Hâdiseler - çıkmasın diye, Başvekâlet tevbihnamesinden her türlü cezalara ve tenkitlere ka - dar bütün çarelöre 'başvuruldu, bu bu ufunetin önüne geçilemedi. Öyle ise sakatlık klüplerde ve klüp teş- kilâtındadır.,, T yanlış ve İsa- betsiz hüküm. Futbolde kavga gü rültü idarenin aczinden çıkar.Klüp çülükten değil. Klüpçülüğü kaldır mış olan yegâne memleket Sovyet Mtal yüklemek nankörlük olur. Çünkü istisnasız hiçbir klüp böyle kavga ve dövüşe taraftar - olamaz. Hele spor işlerinin fenalığile bir tezat olsun diye Türk spor kurumuna hüküme- tin verdiği 300 bin lira ile muttasıl sporcuların başına kakmak haksız - lıktır. Bu paranın nereye gittiğini ve nasıl sarfedildiğini spor klüpleri her- kesten fazla merak etmektedir. Mesele basittir. Nerede idare za- yıfsa orada bir takım nahoş âki- betler doğar. Futbol maçları ve futbol hareketleri de bütün diğer spor işlerimiz gibi fena ve vukuf- suz idare edilmekte ve sporcudan idareciye kadar kimsenin itimat ve'l disini | İti Hattâ vaziyetin tatsızlığını hâlâ sporu idare edenler bile saklamı- yorlar. Bu zâf devam ettikçe su- çu görülenlere ergeç ceza vermek d lı bir tedbir olamaz. Rusyadır. Orada da rekabet ihdası için takımlar, gruplar ihdasına buriyet hâsıl olmuştur. Dün arkadaşını kovalıyan futbolcü bu- günkü klübünden çıkar da meselâ 28 l k oy o- lursa huyu düzelir ve kendisi ku- zu kesilir mi sanıyoruz? Yoksa klüpler, kalkınca ağzını bozmaya alışmış olanlar hemen dünyanın en nazik adamı haline mi inkılâp eder umuyoruz? Futbol haşin bir oyundur. Seyir- cisi ve oyuncusu da bir buçuk saat bu huşunet havası içinde yaşar. Sı- kı tutulmazsa taşkınlık yapar. Bin - lerce kişi önünde cereyan eden bu müsabakaların en ufak ayıbını giz - lemeye tabii imkân yoktur. Küfürü, tekmeyi ve haytalığı müdafaa ede - cek değiliz. Fakat bu hal ne yalnız münt Hüner, sporcuya, terbi- ye ve ruh asaletinin spor- da aranılan ilk gaye oldu- ğunu anlatmak ve buna ay- kırı görülen en ufak ha- rekete göz yummamaktır. Halbuki şimdiye kadar ne cezada, ne mükâfatta bir ıtltırat ve intizam gösteril- miş, ne de bütün spor İş- lerimizde spor centilmenli- ği şiar edinilmiştir. Bugüne kadar böyle kötülükleri önlemek için alınan tedbirlerin hiç- biri yerinde ve yolunda değildir. Bu iddiamızın en büyük delili o tedbir- lere rağmen hastalığın hâlâ sürüp git bizim futbo!) dır, ne de bizde yalnız futbol müsabakalarına. Hatırlardadır ki; bundan on ay ka dar evvel yapılan Güneş — Galata- saray maçında çıkan bir kavga üze- rine memlekette şiddetli ceza ted - birleri alınmıştı. O kavganın olduğu gün Viyanada Avusturya — İtalya milli takımları müsabakasında da dövüş oldu ve dövüşen oyuncuları polisler ayırdılar. Bunu hüsnü mi- sal diye değil, iyi idare edilmiyen her * futbol maçında dövüşe tesadüf edil- diğini göstermek için yaziıyoruz. Küfür ve sövüşe gelince; biribiri- ni bu yüzden mahkemeye çeken mat buatımız, bu rekoru futbolcülerden “ evvel kırmıştır, hem de kalem ve ga- zete gibi edebi vasıtalarla. Futbolcü- lerin küfürbazlığı ise henüz mahke - me sicillerine geçmiş değildir. O hal- de bu küfür tiksinmelerini yalnız nereye götürüldüğü hâlâ belli olmı- yan sporculara inhisar ettirmekteki |— ısrar ne? Maksat bu kötü şeylerde birine kabahat yüklemekse bunu, yegâne spor mevcudiyetini kendile - — Şimdi de futbolde küfür ve dayak vardır diye klüplerin kaldırılmasını istemek bu nevi tedbirlere bir sahi- fe daha ilâvesinden başka bir şey ol maıyacaktır. Tıpkı ağrimasın diye bir adamın başını kesmeye kalkmak gi- bi. Bişikleh Bursada Son Yapılan Yarışların Neticeleri Bursa, (TAN) — Bisiklet federas- yonunun tertip ettiği 8 inci bisiklet sürat yarışı Gemlik yolunda (125) kilometrelik bir saha üzerinde yapıl- dı. Güreşler dolayısile atıcılara inen halk ta yolları doldurmuş, büyük bir âlâka ile koyuşu takip ediyordu. Neticede Acar İJdman yurdundan Be kir dört saat 24 dakikada birinci, Kemal ayni saatte 3 metre farkla i- kinci, Faruk 4 saat 35 dakikada 3 üncü oldular. İkinciliği £ Ke- Futbol : Yeni Futbol Turnuvasına Başlanıyor Milli kümeye iştirak etmiyen bi- rinci küme klüplerinden altısının â- tıl vaziyette bulunmasını göz önün- de bulunduran futbol federasyonu bu klüpler arasında bir kupa maçı ihdas etmeye karar vererek İstan - bul mıntakasına tebliğat yapmıştı. Mıntaka merkezinde dün toplanan klüp —murahhasları bu. turnuvanın teferruatını tespit etmişler ve kura larını çekmişlerdir. Bu karşılaşma- lar milli kümenin deplâsman maç - larından evvel Taksim stadında ya- pılacak ve federasyon tarafından birinci ve ikinciye kupa verilecek - tir. Müsabakalara Beykoz, İstanbul - spor, Süleymaniye, Hilâl, Topkapı klüpleri iştirak etmişlerdir. Vefa anlıyamadığımız bir sebepten toplan tıya murahhas göndermemiştir. Yapılan fikstürü aşağıya yazıyo - 14 Mayıs İstanbulspor — Hilâl 15 Mayıs Topkapı — Süleymaniye 29 Mayıs Sülaymaniye Topkapı ga libi — Beykoz. 30 Mayıs Final. GÜREŞ : Avrupadaki Güreşçilerimiz Dün Döndüler Bu sene Estonyanın merkezi olan (Talin) şehrinde yapılan Avrupa Greko-Rumen şampiyonasına iştirak etmiş olan güreşçilerimiz (Prag) da hususi bir müsabaka yaptıktan sonra dün şehrimize dönmüşlerdir. Şahsi mülâkat vermek istemiyen güreşçi - lerimiz bu seferki muvaffakıyetsiz - liklerinden herkesten fazla mütees - sir görünüyorlar. Sol elinin üstünde çıkan bir çıban dolayısile güreşeme- miş olan büyük Mustafa bilhassa bu seneki rakiplerinin azlığı itibarile bunu kendisi için kaçırılmış bir fır- sat saymakta ve pek hayıflanmak - tadır. Umumiyetle güreşçilerimizin mütaleaları faik hasımlar karşısın - da kaldıklarından dolayı yenilmiş ol dukları merkezindedir. Serbest Güreş Müsabakaları T. S. K. Istanbul bölgesi güreş a- janlığından: 1 — 22-5-1938 Pazar günü yapı - lacak olan İstanbul serbest güreş bi- rincilik müsabakalarına her sıklet - ten klüplerden en çok iki güreşçi gi- rebilir. 2 — Tartı saat 11—12 arasındadır. Bu saatten sonra gelenler güreşe gir- mek hakkını kaybederler. 8 — Müsabakalara saat fam 13 te başlanacaktır. 4 — Siklelerde toölerans yoktur. 5 — Müsabakalar — Veznecilerde kâin Süleymaniye klübü salonunda yapılacaktır. 6 — Bu müsabakalar hakkında gö rüşmek üzere ilgili klüp murahhas - larının 20—5—1938 Cuma günü ak- şamı saat tam 18 de bölge merkezi- ne gelmeleri rica olunur. külâtı itibarile çok ümit uyandır - mıştır. Henüz 18 yaşında ve Bekire şimdiden bir rakip olan Kemalin 1940 olimpiyatlarına gidecek milli takım bisikletçileri içinde yer alaca- ğı muhakkak sayılabilir. Bisiklet Müsabakaları İstanbul. bisiklet ajanlığı tarafın- dan tertip edilen seri bisiklet yarış- ları evvelki gün Mecidiyeköy-Bentler ar da 100 kil elik bir sahad yapıldı. Çok güzel bir havada yapılan bu müsabaka — halk tarafından alâka ile takip edildi ve neticede Süleyma- niyden Agop birinci, Süleymaniye - “tarzı ve bedeni teşek - AAT LA LNRAR N S den Haralambo ikinci, Feneryılmaz - dan Torkom üçüncü oldular. TYTAN || mıyacağını. meydana çıkaracaktır. l 11-5- 1938 Watandasla Mülakat İlmt Yazılar Hukuk Fakültesi talebesinden C. R. şunları söylüyor: “Her gün gazete okuyorum. Ma - kale diye yazılan bazı şeyler var ki, taallük ettikleri mevzuun, en basit ilmi esaslarından bile mahrumdur- lar, Meselâ, bir gün hiç tanımadığı- nız bir imza, size terbiyeye dair 'bir makale yazıyor. Bu, artık bir ilim şubesi haline gelmiş bir mevzudur. Yazılan makalede terbiye ilminin hiç olmazsa mekteplerde okutulan esas- larına yab kal k lâ - lirken, muharririn bunlardan hiç ha- beri bile olmadığını görüyorum. Son ra ayni imza ile, meselâ bugünkü İn- giliz siyasetinin tarihten evvelki de- virlerden aldığı ilhamlardan bahse- den bir yazı okuyoruz. Hayret mi et meli, teessüf mü?) Bu vaziyet, okuyucu karşısında lâübalilikten başka bir şey değildir. Ele alınan mevzuu ya doğru dürüst anlatmalı ve yahut hiç yazmamalı- dır. Psikolojik bir makale yazayım derken ispirtizmeden bahsetmek nasıl acayip bir iş ise, bugün edebi tenkit, yarın kadın çorapları hakkın da bir makale, öbür gün, ne bileyim, Çin - Japon harbinin ekonomik se- beplerinden bahseden bir yazı yaz- mak öylece bir lâübaliliktir. .İnsan bu yüzden her gün yeni bir hayre- te düşüyor.,, OKUYUCU Mektupları vurrannmareı verenscrnAmE! Bir vergi işi Emekli memurlardan Rifat Mutlu şunla rı yazmaktadır: “12 sene evvel Üsküdarda Paşa lima - nında 99-103 numaralı eve 68 lira vergi yazılmış. Sahibi bu vergiyi veremediği için evi akrabadan müteveffa Hüseyine sat - mış. 934 tahririnde vergi 28 liraya indiril miş. Fakat buna, rağmen 934 te tekrar 68 liradan vergi istediler. Verginin indirildi ğini söyledik. Tahrir tamamen bitmedikçe eski vergi muteberdir, cevabını verdiler. Bu 934 tahririni eşas tuttuklarını duy dük Ve sevindik. Ci beş senedir verdi Bimiz 'Vergiden 63 Biz bu'paranın geri verileceğini beklerken bakaya ile beraber bu sene vergisini de is tediler. Bu işe hayret ediyoruz. Alâkadar ların nazarı dikkatini celb rica e- bakaya' kalmıştı. | BEREEREAADAC AAA OOA KARCADAO KUK KURAA OKU A AOA G AD RAA OK KU CU K ERD UA II'IHIIIMI_— A LA ir yaz sabahı penceremi a- çınca taze bir hava yüzü- me çarptı. Gece şiddetli fırtına hü küm sürmüştü. Şimdi sema, sanki geceki yoğmurla her tarafı yıkan mış, paklanmış gibi masmavi ve tertemizdi. Evlerin damları, baca- ları da yağmurla temizlenmiş, gü- neşin ışıkları altında gülümsüyor- du.. Komşu bahçeden taze -toprak ve çiçek kokusu yükseliyordu. O za man, neşeyle: — Haydi Ninette, diye bağırdım. Çabük şapkanı giy de kıra gidelim. * Ellerini sevinçle çırptı. Yirmi ya şında olmasına rağmen on dakika içinde tuvaletini bitirdi. Saat dokuzda Verrieres orma- nındaydık. N e güzel ormandı bu! Kimbi lir kaç sevgili aşklarının mahremiyetini buraya gömmüş- lerdi. İnsan bu tenhalıkta bir haf- ta mütemadiyen kolkola ve sevişe sevişe dolaşabilirdi. Sizi çalıkuşla- rından başka görecek hiç bir tehli peve yabancı göz yoktur. Dar ve Uzun patikalar uzanıyordu. Dar ve çimenden bir halı ile örtülmüştü; güneş sık yaprakların arasından sızarak altın ışıklarını bu halının ut derim.,, * CEVAPLARIMIZ : Eyüpte Bahariye karakol karşısında Ha san Bey hanesinde Bedia Kinşana: — Bakır, gümüş ve tunçtan tarihi para lar vardır. Fakat kurşundan kesilmiş para yoktur. Bunlar tetkik edilmedikçe kıymet leri hakkında bir şey söylenemez. müte - hassıslara ve müzeler idaresine gösterme- niz lâ dır. Resiml ni önd ilirse- niz size bir fikir verebiliriz. Hariçte: Avrupa Muhteliti İngiltere Ile Karşılaşıyor Muhtelif tarihlerde tekrarlanan şayia yine ortaya çıkmış bul - dok kadar ulaştırıyordu. Loş yolların altında insan yük- sek sesle ve doya doya öpüşebilir- di. Ninette kolumdan çıkarak ve nemli çimenlere basarak küçük bir çocuk gibi sıçrayıp koşuyordu. Yo Tulunca sevgi ile bana sokuluyor, biraz dinleniyordu. Orman, yeşil dalgalı ve uçsuz bu caksız bir denizi andırıyordu. Ba- harın bütün ılıklığı, canlılığı ilik- lerimize kadar işliyor, bizi sarhoş ediyordu. Bir aralık Ninette yabani bir ke- çi gibi sıçrayarak haykırdı: — Oh! Çilek!. Burada çilek var!. HI ilek! Fakat heyhat! Çilek tarlaları alabildiğine vardı. Ninette elleri titriyerek eğiliyor ve hararetle yaprakların arasını araş tırıyordu. Bütün gayretine rağ- men bir tek çilek bulamıyordu. — Anlaşılan bizden evvel bura- yor: Avrupa muhtelitini İngiliz mil- H takımı ile karşılaştırmak. Haddi zatinde çok mühim bir spor hâdisesi teşkil edecek olan bu karşılaşma için bir çok organizatörler tarafından muhtelif tarihlerde teşebbüsler ya - pılmış ve her defasında da iş akame- te uğramıştır. Bu seferki teklifin, İn- gilizler tarafından yapılması maçın oynanacağı ümidini veriyor. Fakat, Son dakikada çıkacak engelleri şim diden kestirmek şüphesiz imkânsız- dır. Son günlerde ortalıkta dolaşan şayia şudur: İngiltere futbol federas- yonu bu sene 75 inci yıl dönümünü idrak edecektir. Bu mesut günün te- sidi için hem Ingiltere milli takımına bir oyun yaptırmak ve hem de fede- rasyonun kasasını doldurmak lâzım. Derhal beynelmilel federasyona bir mektup yazılarak Avrupa müh- telitinin bu yıldönümünde İngiltere- de maç yapıp yapamiyacağı sorul - muüuştur. Beynelmilel federasyonun verece- ği cevap bu karşılaşmanın olup ol - Hd Kİ ÖL zlae a sını tar şlar, kuzum arıyalım, dikkatle arıyalım! diye çırpınıyor- du. Mühim bir vazifenin peşindey- mişiz gibi yeniden aramaya koyul- duk. İkiye bükülmüş, gözler yere dikili, ve çileklerin uçmasından korkar bir halde bir tek kelime söylemeden, konuşmadan aranıyor duk.. Ormanı, sükütu, tenhalığı, gniş ve dar patikaları unutmuş- tuk bile... Her rastladığımız çalılı- ğın karşısında eğiliyor ve elleri- miz titriyerek bakıyorduk. Bir tek çilek!.. Hayır bir tek çileğe dahi te sadüf edemiyorduk. Sağı solu deştik.. Yok, yok. Ninet te'in dudakları ümitsizlikle kısıl- mış ve gözleri kederinden nemlen mişti... G üneşin doğrudan doğruya kavurduğu bir sathı maile gelmiştik. Ninette buraya gelince yeniden aramıya başladı. Birden bir feryat kopardığını duydum. O- nu yaralanmış zannderek heyecan la koştum. Toprağın üstüne heye- canla çökmüştü: küçük eliyle ba- na bir yeri gösterdi. Bir nohut bü- IV yüklüğünde yarı ham bir çilek gör Ü a a A L LLLLLILLA FH IK AYE l VATGAKAAYTULACEKATA KA UU Il’lllllîl'lll“llllm"' t ÇİLEKLER!. " Emile Zola,, dan — Çeviren: Faik Berçmen a LA müştü. Tatlı ve okşayıcı bir sesle: — Ne olur, dedi. Onu koparı- ver. Yanıbaşına oturarak: — Hayır, diye cevap verdim, ©- nu sen buldun, sen koparmalısın! — Sen kopar kuzum, beni bu zevkten mahrum etme... Noktainazarımı kuvvetle müda- faa edince çiçeği Ninette kendisi ko parmaya mecbur kaldı. Çileğin devşirilmesi başka bir ihtilâfa yol açtı; hangimiz onu yiyecektik. Ninette bütün arzusile çileği benim yememi istiyordu; bu fikre şiddet le karşı kodum.. Nihayet aramız- da paylaşmaya karar verdik. Ninette onu dudağının arasına a- "arak bana: — Haydi sen de hisseni al! dedi. Çilek, tamamile kardeşçe payla- şıldı mı orasını pek bilemem.. Fa- kat şu var ki Ninette'in tatlı dudak ları çileğin tadını bana duyurama- mişti... S athı Mail bir çilek tarlasile örtülmüştü. Fakat boş de- ğildi. Yere beyaz mendil serdik ve kopardığımız çileklere dokunma- dan oraya koymayı tasarladık. Fakat buna rağmen arasıra Ni- nette'in kaçamak olarak ağzına bir kaç çilek yuvrldığını gördüm. Devşirme ameliyesi bitince göl- geli bir yerde topladığımız çilek- leri yemeğe karar verdik... Birkaç adım ötede yapraklarla örtülü bir yuva bulduk. Çilek dolu mendili dindarane bir takayyütle yanıba- şımıza koyduk... Tabiat ne güzel! Bu yeşilliğin bütün şiriyetini, zevkini duyuyor- duk. Ninette tatlı ve nemli bakışla rını üzerime çevirdi. Güneşin ışık ları güzel boynunu süslüyordu. Benim de kendisine ayni hara- retle ve şefkatle baktığımı görün- ce bana doğru eğildi ve büyük bir teslimiyetle kendisini kucağıma bı raktı. Güneş altın huzmelerini üstü- müzdeki yaprakların arasında gez diriyordu. Çalıkuşları bile susmuş ve bizi görmemek için bir köşeye gizlenmiştiler. Neden sonra çilek yemek üzere davrandığımız vakit hayretle gör dük ki mendilin üstüne boylu bo- yunca uzanmışız... V TOPLANTILAR 6 DAVETLER © aa Bugün: Bugün saat 20,80 da Üsküdar Halkevi salonunda birinci orta okul öğretmenlerin den Bay Fuat Öner tarafından “Üsküda” rım tarihçesi,, mevzulu bir konferan& ve- rilecektir . * Türkiye tıp encümeni bu akşam sa“ at 18,30 da etibba odasında toplanacakı profesör doktor Abdülkadir Noyan tara “ fından “Karhavi mide syphilisi,, mevzulü bir tebliğde bulunulacaktır. Cemiyet AzA sının gelmesi istenmektedir. —i AAA AAA AA Ev Kadınları! Eski kiler ananemizi bugünün şaff — larına uyduralım. Bugünün kil 1_1“. reçel, şurup ve turşu kileridir. (UlU” sal Ekonomi ve Artırma Kurumu) —