ZİLE - TOKAT MAÇI: Zilede spor hareketleri çok canlanmıştır. bir maç yapmışlar, müsabakayı Zileliler 2 iki takım oyuncularını bi Yeri stadyormda Zile - Tokat futbelcüleri “1 kazanmışlardır. Yukarıki resimde her ir arada görüyoruz. Sporda Dövüş Alınan Tedbirlerin Hiçbiri Yerinde ve Yolunda Tüiraf edelim ki, futbol müsabaka- ları tatsız geçiyor amma hâdisesiz geçmiyor. Her maçta hakiki sporcu- yu ve makul seyirciyi rencide eden bir iki vaka oluyor. Akşam gazetesi hususi bir itina mahsulü olduğu İs- minden anlaşılan Dikkatler sütünün da ikidir bu meseleyi mütalea etmek tedir. Yazan zatın bu hâdiseler hak- kındaki kanaati şudur: “Büğle fena hüğiseler” çıkmasın diye, Başvekület tevbihnamesinden her türlü cezalara ve tenkitlere ka - dâf bütün çarelöre başvuruldu, bu bu ufunetin önüne geçilemedi. Oyle ise sakatlık klüplerde ve klüp teş- kilâtındadır.,, Tamamen yanlış mütalea ve İsa- betsiz hüküm. Futbolde kavga gü rültü idarenin aezinden çıkar. Klüp çülükten değil. Klüpçülüğü kaldır muş olan yegâne memleket Sovyet Rusyadir. Orada da rekabet ihdası | için takımlar, gruplar ihdasına | mecburiyet hâsıl olmuştur. Dün arkadaşını kovalıyan futbolcü bu- günkü klübünden çıkar da meselâ 28 numaralı takımın oyuncusu ©- lursa huyu düzelir ve kendisi ku- zu kesilir mi sanıyoruz? Yoksa klüpler, kalkınca ağzını bozmaya alışmış olanlar hemen dünyanın en nazik adamı haline mi inkılâp eder umuyoruz? > Futbol haşin bir oyundur. Seyir- cisi ve oyuncusu da bir buçuk saat bu huşunet havası içinde yaşar. Sı- kı tutulmazsa taşkınlık yapar, Bin - lerce kişi önünde cereyan eden bu müsabakaların en ufak ayıbını giz - lemeye tabii imkân yoktur. Küfürü, tekmeyi ve haytalığı müdafaa ede - cek değiliz. Fakat bu hal ne yalnız bizim futbole münhasırdır, ne de bizde yalnız futbol müsabakalarına Hatırlardadır ki; bundan on ay ka dar evvel yapılan Güneş — Galata- saray maçında çıkan bir kavga üze- rine memlekette şiddetli ceza ted - birleri alınmıştı. O kavganın olduğu gün Viyanada Avusturya — Italya milli takımları müsabakasında da dövüş oldu ve dövüşen oyuncuları polisler ayırdılar. Bunu hüsnü mi- sal diye değil, iyi idare edilmiyen her futbol maçında dövüşe tesadüf edil- diğini göstermek için yazıyoruz. Küfür ve sövüşe gelince; biribiri- | ni bu yüzden mahkemeye çeken mat buatımız, bu rekoru futbolcülerden evvel kirmiştır, bom de kalem ve ga- | zete gibi edebi vasıtalarla. Futbolcü- lerin küfürbazlığı ise henüz mahke - me sicillerine geçmiş değildir. O hal- de bu küfür tiksinmelerini yalnız nereye götürüldüğü hâlâ belli olmi- yan sporculara inhisar ettirmekteki | wrar ne? Maksat bu kötü şeylerde| birine kabahat yüklemekse bunu, yegâne spor mevcudiyetini kendile - rine medyun olduğumuz klüplere Değildir yüklemek nankörlük olur. Çünkü istisnasız hiçbir klüp böyle kavga ve dövüşe taraftar : olamaz. Hele spor işlerinin fenalığile bir tezat olsun diye Türk spor kurumuna hüküme- tin verdiği 300 bin lira ile muttasıl sporcuların başına kakmak haksız - lıktır. Bu paranın nereye gittiğini ve nasıl sarfedildiğini spor klüpleri her- kesten fazla merak etmektedir. Mesele basittir. Nerede idare xa- yıfsa orada bir takım nahoş Aki- betler doğar. Futbol maçları ve futbol hareketleri de bütün diğer spor işlerimiz gibi fena ve vukuf- suz İdare edilmekte ve sporcudan kadar kimsenin itimat ini kazanmamaktadır. ziyetin tatsızlığın hâl sporu idare edenler bile saklamı- yorlar. Bu zâf devam ettikçe su- çu görülenlere ergeç ceza vermek randımanlı bir tedbir olamaz. Hüner, sporcuya, terbi- ye ve ruh asaletinin spor- da aranılan ilk gaye oldu- ğunu anlatmak ve buna ay- kırı görülen en ufak ha- rekete göz yummamaktır. Halbuki şimdiye kadar ne cezada, ne mükâfatta bir ı#hırat ve intizam gösteril- miş, ne de bütün spor iş- lerimizde spor centilmenli- ği şiar edinilmiştir. Bugüne kadar böyle kötülükleri önlemek için alınan tedbirlerin hiç- biri yerinde ve yolunda değildir. Bu iddiamızın en büyük delili 6 tedbir | lere rağmen hastalığın hâlâ sürüp gitmesidir. Şimdi de futbolde küfür ve dayak vardır diye klüplerin kaldırılmasını istemek bu nevi tedbirlere bir sahi- fe daha ilâvesinden başka bir şey ol mıyacaktır. Tıpkı ağrımasın diye bir adamın başını kesmeye kalkmak gi- bi. Bisiklet : Bursada Son Yapılan Yarışların Neticeleri Bursa, (TAN) — yonunun tertip ett sürat yarışı Gemlik yolunda (125) kilometrelik bir saha üzerinde yapıl- dı. Güreşler dolayısile atıcılara inen halk ta yolları doldurmuş, büyük bir âlâka İle koyuşu takip ediyordu. Neticede Acar Idman yurdundan Be kir dört sast 24 dakikada birinci, Kemal öyni saatte 3 metre farkla i- kinci, Faruk 4 saat 35 dakikada 3 üncü oldular, Tkineiliği kazanan Ke- mal.çalışma tarzı ve bedeni teşek - isikle? federas- i 8 inci bisiklet| Futbol; Yeni Futbol Turnuvasına Başlanıyor Milli kümeye iştirak etmiyen bi- rinci küme klüplerinden altısının â- tl vaziyette bulunmasını göz önün- de bulunduran futbol federasyonu bu klüpler arasında bir kupa maçı ihdas etmeye karar vererek İstan - bul mıntakasına tebliğat yapmıştı. Mıntaka merkezinde dün toplanan klüp <murahhasları bu. turnuvanın teferruatını “tespit etmişler ve kura larını çekmişlerdir. Bu karşılaşma- lar milli kümenin 'deplâsman'maç - larından evvel Taksim stadında ya- pılacak ve federasyon tarafından birinci ve ikinciye kupa verilecek - tir. Müsabakalara Beykoz, İstanbul - spor, Süleymaniye, Hilâl, Topkapı klüpleri iştirak etmişlerdir. Vefa anlıyamadığımız'bir sebepten toplan tiya murahhas göndermemiştir. Yapılan fikstürü aşağıya yazıyo - ruz: 14 Mayıs İstanbulspor — Hilâl 15 Mayıs Topkapı — Süleymaniye 29 Mayıs Sülaymaniye Topkapı ga libi — Beykoz. 30 Mayıs Final GÜREŞ: Avrupadaki Güreşçilerimiz Dün Döndüler Bu sene Estonyanın merkezi olan (Talin) şehrinde yapılan Avrupa Greko-Rumen şampiyonasına iştirak | Jetmiş olan güreşçilerimiz (Prag) da| hususi bir müsabaka yaptıktan sonra | dün şehrimize dönmüşlerdir. Şahsi | mülâkat vermek istemiyen güreşçi - lerimiz bu seferki muvaffakıyetsiz - | İliklerinden herkesten fazla mütees - | sir görünüyorlar. Sol elinin üstünde | çıkan bir çıban dolayısile güreşeme- miş olan büyük Mustafa bilhassa bu | seneki rakiplerinin azlığı itiberile| bunu kendisi için kaçırılmış bir fır- sat saymakta ve pek hayıflanmak - tadır. Umumiyetle güreşçilerimizin mütaleaları faik hasımlar karşısın - da kaldıklarından dolayı yenilmiş ol dukları merkezindedir. Serbest Güreş Müsabakaları T. 8; K. Istanbul bölgesi güreş a- janlığındân: 1 — 225-1938 Pazar günü yapı - lacak olan Istanbul serbest güreş bi- rincilik müsabakalarına her siklet - ten klüplerden en çok iki güreşçi gi- rebilir, 2 — Tartı saat 11 —12 arasındadır. Bu saatten sonra gelenler güreşe gir- mek hakkını kaybederler. 3-- Müsabükalâra sait lam 13 te | başlanacaktır. 4 — Sıklelerde tolerans: yoktur. 5 — Müsabakalar © Veznecilerde kâin Süleymaniye klübü salonunda yapılacaktır; 6 — Bu müsabakalar hakkında gö rüşmek üzere ilgili klüp murahhas - larının 20-5 —1938 Cuma günü ak- şamı saat tam 18 de bölge merkezi- ne gelmeleri rica olunur. ——— külâtı itibarile çok ümit uyandır - mıştır. Henüz 18 yaşında ve Bekire şimdiden bir rakip olan Kemalin 1940 olimpiyatlarına gidecek milli takım bisikletçileri içinde yer alaca- ğı muhakkak sayılabilir. iklet Müsabakaları Istanbul. bisiklet ajanlığı tarafın- İdan tertip edilen seri bisiklet yarış- ları evvelki gün Mecidiyeköy-Bentler arasında 100 kilometrelik bir sahada yapıldı, Çok güzel bir havada yapılan bu müsabaka Ohalk tarafından alâka ile takip edildi ve neticede Süleyma- niyden Agop birinci, Süleymaniye - “Her gin gazete okuyorum. kale diye yazılan bazı şeyler var ki, taallük ettikleri mevzuun, en basit ilmi esaslarından bile mahrumdur- lar. Meselâ. bir gün hiç tanımadığı- nız hir imza, size terbiyeye dair bir makale yazıyor. Bu, arlık bir ilim şubesi haline gelmiş bir mevzudur. Yazılan makalede terbiye ilminin hiç olmazsa mekteplerde © larına yabaner kalmamak İâzimge - lirken, muhatririn bunlardan hiç ha- beri bile olmadığını görüyorum. Son ra ayni imza İle, meselâ bugünkü İn- giliz siyasetinin tarihten evvelki de- virlerden aldığı ilhamlardan bahse- den bir yazı okuyoruz. Hayret mi et meli, teessüf mü?) Bu vaziyet, oküyucu karşısında balilikten başka bir sey değildir. Ele alınan mevzuu ya doğru dürüst anlatmalı ve yahut hiç yazmamalı- dır. Psikolojik bir makale yazayım derken ispirtizmeden bahsetmek nasıl acayip bir iş ise, bugün edebi tenkit, yarın kadm çorapları hakkın da bir makale, öblir gün, ne bileyim, Çin - Japon harbinin ekonomik se- beplerinden bahseden bir yazı yaz- mak öylece bir Iâübaliliktir. İnsan bu Yüzden her gün yeni bir hayre- te düşüyor.,, OKUYUCU Mektupları utulan esas- Bir vergi işi Emekli memurlardan Rifat Muflu şunla rı yezmaktadır: “13 sene evvel Üsirüderdn Paşa ima « nında 99-103 numaralı eve 68 lira vergi yazılmış. Sahibi ba vergiyi veremediği için «vi akrabadan müteveffa Hüreyine sat - mış. 0A$ tahririnde vergi 23 liraya indiri miş. Fakat buns, rağmen 934 le tekrar 68 liraden versi istediler. Verginin indirildi ğini söyledik. Tahrir tamamen bitmedikçe eski yergi muteberdir, cevabını" verdiler. Bu sene 034 tahririni esas huttuklarını duy duk ge Çürikü bes senedir verdi #imiz"Yergiden 63 “Tira“ bakaya" Kalmıştı. Hiz buparanın geri verileceğini beklerken bakaya ile berüber bu sene vergisini de &5 tediler, Bu işe hayret ediyoruz. Alâkadar İların nazarı dikkatini celbetmenizi rica e- derim.,, * CEVAPLARIMIZ : mi Eyüpte Bahariye karakol karşında Ha san Bey hanesinde Bedia Kingana: — Bakır, gümüş ve tunçtan tarihi para ar vardır. Fakat kurşundan kesilmiş para yoktur, Bunlar tetkik edilmedikçe kiymet leri hakkında bir sey söylenemez. müte - barsıslara ve müzeler idaresine gösterme- Biz hizimdir. Resimlerini gönderebilirse- size bir fikir verebiliriz. Hariçte: tarihlerde tekrarlanan yor: Avrupa mühtelitini Ingiliz mil li takımı İle karşılaştırmak. Haddi zatinde çok mühim bir spor hâdisesi teşkil edecek olan bu karşılaşma için İbir çok organizatörler tarafından muhtelif tarihlerde teşebbüsler ya - pılmış ve her defasında da iş'akame- gilizler tarafından yapılması maçın oynanacağı ümidini veriyor. Fakat, Son dakikada çıkacak engelleri şim diden kestirmek şüphesiz imkânsız- İ dır. Son günlerde ortalıkta dolaşan şayla şudur: Ingiltere futbol federas- yonu busene 75 inci yıl dönümünü idrak edecektir. Bu mesut günün te- sidi için hem İngiltere milli takımma bir oyun yaptırmak ve hem de fede- rasyonun kasasını doldurmak lâzım. Derhal beynelmilel federasyona bir mektup yazılarak Avrupa müh- telitinin bu yıldönümünde Ingiltere- de maç yapıp yapamiyacağı sorul - muştur. Beynelmilel federasyonun verece- den Haralambo ikinci, Feneryılmaz - dan Torkom üçüncü oldular. ği cevap bu karşılaşmanın olup ol - Mmiyacağını. meydana çıkaracaktır. ağ i dimi nakdin ; EAA AA RADARA ARAB YANAAAUA AAA, Avrupa Muhteliti Ingiltere Ile Karşılaşıyor Muhtelif şayia yine ortaya çıkmış bulunu - to uğramıştır. Bu seferki teklifin, In- | > ir yaz sabahı penceremi a- çınca taze bir hava yüzü- me çarptı. Gece şiddetli fırtına hü küm sürmüştü. Şimdi sema, sanki geceki yoğmurla her tarafı yıkan miş, paklanmış gibi masmavi ve tertemizdi. Evlerin damları, baca- ları da yağmurla temizlenmiş, gü- neşin ışıkları altında gülümsüyor- du. Komşu bahçeden taze toprak ve çiçek kokusu yükseliyordu. O za man, neşeyle: i Ninette, diye bağırdım. Çabuk şapkanı giy de kıra gidelim. Ellerini sevinçle çırptı. Yirmi ya şında olmasına rağmen on dakika içinde tuvaletini bitirdi. Saat dokuzda Verrieres orma- nındaydık. N e gürel ormandı bu! Kimbi lir kaç sevgili aşklarının mahremiyetini buraya gömmüş- lerdi, İnsan bu tenhalıkta bir haf- ta mütemadiyen kolkola ve sevişe sevişe dolaşabilirdi. Sizi çalıkuşla- rından başka görecek hiç bir tehli Ke ve yabancı göz yoktur. Dar ve Uzun patikalar uzanıyordu. Dar ve çimenden bir halı ile örtülmüştü; güneş sık yaprakların arasından sizarak altın ışıklarını bu halının dokumasına kadar ulaştırıyordu. Loş yolların altında insan yik- sek sesle ve doya doya öpüşebilir- di. Ninette kolumdan çikarak ve nemli çimenlere basarak küçük bir çocuk gibi sıçrayıp koşuyordu. Yo rulunca sevgi ile bana sokuluyor, biraz dinleniyordu. Orman, yeşil dalgalı ve uçsuz bu caksız bir denizi andırıyordu. Ba- harın bütün ılıklığı, canlılığı Mik- lerimize kadar işliyor, bizi sarhoş ediyordu. Bir aralık Ninette yabani bir ke- çi gibi sıçrayarak haykırdı: — Oh! Çilek!. Burada çilek var!. m ilek! Fakat heyhat! Çilek tarlaları alabildiğine vardı. Ninette elleri titriyerek eğiliyor ve hararetle yaprakların arasını araş tırıyordu. Bütün gayretine rağ- men bir tek çilek bulamıyordu. — Anlaşılan bizden evvel bura- sını taramışlar, kuzum arıyalım, dikkatle arıyalım! diye çırpınıyor. du. Mühim bir vazifenin peşindey. mişiz gibi yeniden aramaya koyu! duk. İkiye bükülmüş, gözler yere dikili, ve çileklerin uçmasından korkar bir halde bir tek kelime söylemeden, konuşmadan araniyor duk.. Ormanı, sükütu, tenhalığı, Emiş vedar patikaları unutmuş- tuk bile... Her rastladığımız çalılı- ğın karşısında eğiliyor ve elleri- miz titriyerek bakıyorduk. Bir tek çilek? Hayır bir tek çileğe dahi te sadüf edemiyorduk. Sağı solu deştik.. Yok, yok. Ninet te'in dudakları ümitsizlikle kem) mış ve gözleri kederinden nemlen mişti... G eşin doğrudan doğruya kâvurduğu bir sathı maile gelmiştik. Ninette buraya gelince yeniden âramıya başladı. Birden bir feryat kopardığını duydum. O- hu yaralanmış zannderek heyecan Ja koştum. Toprağın üstüne beye- canla çökmüştü küçük eliyle ba- nr w na bir yeri gösterdi. Bir nohut bü- yüklüğünde yarı ham bir çilek gör ÇİLEK "Emile Zola,, dan — Çeviren: Faik Berçmen ön ertan TEMA SAYAANAN LER!. APAREY müştü. Tatlı ve okşayıcı bir sesle: — Ne olur, dedi. Onu koparı- ver, Yanıbaşına oturarak: — Hayır, diye cevap verdim, 0- nu sen buldun, sen koparmalısın! — Sen kopar kuzum, beni bu zevkten mahrum etme... Noktainazarımı kuvvetle müda- fan edince çiçeği Ninette kendisi ko parmaya mecbur kaldı. Çileğin devşirilmesi başka bir ihtilâfa yol açtı; bangimiz onu yiyecektik. Ninette bütün arzusile çileği benim yememi istiyordu; bu fikre şiddet le karşı kodum.. Nihayet aramız- da paylaşmaya karar verdik. Ninette onu dudağının arasına a» “arak bana: — Haydi sen de hisseri al! dedi. Çilek, tamamile kardeşçe payla- Şildi mı orasını pek bilemem.. Fa- kat şu var ki Ninette'in tatlı dudak ları çileğin tadını bana duyurama- miğtü.. Dü Ss athı Mail bir çilek tarlasile örtülmüştü. Fakat boş de- Hildi. Yere beyaz mendil serdik ve kopardığımız çileklere dokunma- dan oraya koymayı tasarladık. Fakat buna rağmen arasıra Ni- nette'in kaçamak olarak ağzına bir kaç çilek yuvrldığını gördüm. Devşirme ameliyesi bitince göl geli bir yerde topladığımız çilek- leri yemeğe karar verdik... Birkaç adım ötede yapraklarla örtülü bir yuva bulduk. Çilek dolu mendili dindarane bir takayyütle yanıba- şımıza koyduk... Tablat ne güzel! Bu yeşilliğin bütün şiriyetini, zevkini duyuyor- duk. Ninette tatlı ve nemli bakışla rini üzerime çevirdi. Güneşin ışık ları güzel boynunu süslüyordu. Benim de kendisine ayni hara- retle ve şefkatle baktığımı görün- ce bana doğru eğildi ve büyük bir teslimiyetle kendisini kucağıma bı raktı, Güneş altın hüzmelerini üstü- müzdeki yaprakların arasında gez diriyordu. Çalıkuşları bile susmuş ve bizi görmemek için bir köşeye gizlenmiştiler. Neden sonra çilek yemek üzere davrandığımız vakit hayretle gör dük ki mendilin üstüne boylu bo- yunca uzanmışız. TOPLANTILAR e DAVETLER e Bugün Bugün suat 2020 da Üsküdar Halkevi salonunda birinci orta okul öğretmenlerin den Bay Fuat Öner tarafından “Üsküda” rn tarihç mevzulu bir konferans ve” rilecektir , * Türkiye tıp encümeni bu akşam #8“ at 1880 da etihbe odusında toplanseak profesör doktor Abdülkadir Noyun tara “ ından "Karhavi mide «yphilisi,, mevrulf bir tebliğde bulunulacaktır. Cemiyet 48 sının gelmesi istenmektedir. —— —— — — İTE Şİ Ev Kadınları! Eski kiler ansnemizi bugünün #0 larına uyduralım. Bugünün kil reçel, şurup ve turşu kileridir. (Vİ sal Ekonomi ve Artırma Kurumu! ASAN AAA ALİ