10 Mayıs 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

10 Mayıs 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SPOR: Klüpçülüğün Yeni Çeşit Tezahürleri Pazar günü Taksim stadındaki Güneş — Beşiktaş karşılaşmasında bir Beşiktaşlı futbolcü rakibini, oyu- Dun tamamen durduğu bir sırada, resmen ve alenen kovaladı. Bereket, kovalıyanın sürati kaçan kadar de- Bilmiş Bu hâdise ekseriyet tarafından heyret ve teessür feryatlarile kar$ı- landı. Buna rağmen maçtan sonra bir kısım klüpçünün Beşiktaşlı futbol - tüyü omuzlarına kaldırdıklarını gör- | dük. Bu klüpçülüğün ne garip tecelli- leri vardır. Renklerine karasevdalı görünenlerin ekserisi sahte taraftar- lardır. Oylelerini, uzun müddet bir klü - bün muhasebesinde çalışmış emek- tar ve tavırlarında katiyen ateşli gö- zükmediği halde klübüne merbut bir arkadaş duyduğumuz hikâyelerle an- latacağız. Dün matbaamıza uğrıyan o spor- cu İle stadyomdaki kovolamaca ha - disesini konuştuk, Derdini şöyle an- latmağa başladı — Oyuncuları olur olmaz maçlar ve hâdiselerde sırtlarına bindiren - ler, güya mensup oldukları takımın mağlübiyetinde kendilerini kaybeden | leri siz bana sorun. O gibileri her şeyden evvel davetiye ve klüp ta - raftarlığı rütbesine âşıktırlar. Karı- larının prenses veya kontesliklerini, prens ve kontluğa çevirerek yüksel- diklerini farzeden bazı kocalar gibi dirler, Klübün muhasebeciliğini yapma - diğim sıralar o ateşlilere ben de İ- nanırdım. Kendilerine büyük maç günlerinde ne yapıp yapıp birer da- vetiye uydurmağa çalışırdım. Stat kapısına bazan klüp tarafından me - mur edildiğim vakit samimi yırtın - malarile takıma uğur getirirler diye içeri biletsiz salıverirdim. Fakat vak ta ki klübün taahhüt defterinin ba-| şına geçtim. Hanyayla Konyayı o za- man anladım. Bir ay birer liralık, ellişer kuruş luk iaahhütlerini,scnelerco vermi - yenlerin listesini çıkarıp tahsildara vermiştim. Geçen ayları kendilerine bağışlıyorduk. O aydan itibaren ta- ahhütlerini muntazaman gönderme- lerini istiyorduk. Tahsildara adres - lerle beraber bazılarının resimlerini de göstermiştim. Bir hafta sonra el- leri boş dönen tahsildarın bana ver- diği rapordan birkaç hikâyeyi hâlâ hatırlarım, Çok coşkun ve tutkun zannetti - Zim için böyle yazmıştı: Yazıhane - sine gittim. Kendisi karşıma çıktı. Yazıhanedeki mobilyalardan bir li- ra verecek halde bulunduğunu anla- mış, dosyamdaki resimden de ken -| disi olduğunu tanımıştım. Bana sa- yın Bay'ın seyahatte olduğunu, av- detinde hatırlatıp kâtibi ile o ehem miyetsiz taahhüdü göndereceğini söyledi. Klübümüz defterine kayıt- h olan bir insana karşıma çıkanın kendisi olduğunu söylemeğe dilim yarmadı. Boş döndüm. Bu zat hak- kında bir ikinci emriniz varsa bil - dirin. Takımın her attığı gol için mu - habbetinden sağını solunu şaşırıp yanındakinin şapkasını kapında ha- vaya fırlatan bir vurgun için de a- şağıdaki cümleleri sıralıyordu: Kendisini dairesinde buldum. Be- nim klüp tahsildarı olduğumu anla yınca kaşlarını çattı. Üç ay evvel mağülup olduğumuz bir maçı ileri sürerek: — Öyle bir klübe yenildiğiniz için ben on para veremem. Hem artık istifaya dahi karar verdim, dedi. Mağlübiyet maçındanberi geçen üç ay zarfında birkaç kere klübe gelip davetiye aldığını ve istifadan biç bahsetmediğini söylemeğe mec - bur kaldım. Avazı çıktığı kadar ba- ğırdı. Benim gibi bir adamı tahsil dar koyanların haddini bildireceğini ilâve ederek kapı dışarı ettirdi. Klüp muhasebeciliği yapmış emek tar arkadaş yukarıdaki iki hikâye - Yi bitirdikten sonra: — Klüplerine za ketleri yapmış ar getiren hare- Yuncuların altına manayı klüp muhasebecili- 8i yapmamış olanların hakkiyle anla malarına imkân yoktur azizim, Diye Pazar günkü hareketin felsefesini ve mansını anlattı, ya kaldıranların hareket- | hazırlanmakta olan genç kızlarımız, umumi 'bir prova yaptı- lar. Aşağıdaki resimler, bu provadan muhtelif intıbaları tesbit ediyor : İDMAN ŞENLİĞİ PROVASI Dün, Taksim Stadında, 19 Mayıs jimnastik şenlikleri için Vücutların dik ve çelik gibi yaylanısı Vatandaşla PİE EN Tehlikeli Bir Ev Dizdariye mahallesinde 57 numa: İrada oturan askeri mütekaitlerden o- kuyucumuz Tevfik, gönderdiği mek- topta şunları yazıyor! “Binbirdireğim Dizdariye mahalle sinde harap bir hanenin mutfağı ve | bahçe duvarı geçende bir gece birden İbire yıkıldı ve komşuları telâşa dü- şürdü, Bu ev zaten eskiden yıkılmıyâ yüz tuttuğu için belediye kimseyi i- İçinde oturtmuyordu. Birer ikişer yi- İne dolmuş ve bir kaç odası kiralan- mıştı. Şimdi bu yıkık mutfak ve duvar- dan mahalle çocukları girip çikip oy: nuyorlar, Bü işin tehlikesi meydan- dadır. Ev zaten nerede ise yıkılacak ve bu birgün olduğu zaman altında da birkaç yavruyu ezecek. Böyle bir vaziyette mesul kim olackatır? Aca ba hiçbir tedbir mevzuubahis olamaz OKUYUCU Mektupları Köpeğin matemi Müteksit sübaylardan Tevfik, şunları yazıyor: “Şirketi Hayrijenin 68 numaralı vapu. İ runun skinizti “harman IAN İstemli bir köpeği vardı, Makinist, İhsan, Beylerbe - yinde olururken, vapuru geceleri Yenima hallede bağladığı için o da Yer nakletti, Ve köpeği Liliyi de be: nin iki yavrusunu, İhsa- de oturan kaynpederinde in, yavrularından için maşasi kaçtı lar bulâmadıla; ayrıldığı e bir gün kayboldu. A- Birkaç gün sonra ka- mpederden huber geldi: Lil Beylerbe - vindeki eve gidip Yi kavuşmuş. Aradan bir iki gün geçince Lili tekrar Ye ahalleye geliyor. Bu su günde bir-metm— vafiha Tez MMniye başlıyor. Bir Y imahalleden 8 numaralı bprüye çıkıyor ve Hay- rbeyi vapuruna girip Beyletbeyine çıkı yor. Yine syni şekilde avdet ediyor. Ru iş İbütün vapur halkına yayıldı ve Lili göh. ret kezbetti Fakat geten gün Lâlinin öldüğünü haber aldık ve üzüldük. Çünkü üzerimizde vü, tema bir köpek zeklim tesirini araklı em » Etrafı kapatılan cami Okuyucularımızdan Emekli binbaşı Hü seyin Kâmil yanıyor "Bebek camiinin yanında ve iskeleye gi den yol İle cami pılıyor. Bunu güm arı için yapıyorlarm İbir iş. Fakat, nadide da bir baraka ya- afaza memür- Üpbesiz t eeeri olan bir bina camiin manzarasını bozmıyacak mıdır? Bir toraftan #bidelerin etrefhi açı) yarken öbür taraftan kapatmanın mânası ni bir #iplü anlamıyorum. Bel nin etrafı zaten açıktır hiç te İyi olmıyacaltır. sar dikkatine arzedı camii - Bunu kapatmak Alâkadarların na- im. | Ordunun Köylüye yg Satacağı Hayvanlar Ankara, 9 (Tan muhabirinden) — un Hükümet at neslini ıslah için mühim bir kanım projesi hazırlamıştır. Pro- Jenin mühim maddeleri şunlardır. Madde 1 — Hazarda ordu kadro- sunda on iki yaşını ikmal etmiş bey van alınarak ordu hizmetinden çıka- rılir. Madde 2 — Ordudan çıkarılacak hayvanlar Ziraat Vekâletinin göste- receği yerlerde köylü ve yetiştiricile- re satılır ve o yerlere kadar nakilleri için milli müdafaa bütçesine tahsisat konur. Madde 3 — Ordu ihtiyacı için ha- riçten satın alınacak ecnebi ırk hay vanların her defasında en âz yüzde ellisinin damızlığa elverişli kısrak ol ması mecburidir, Fevkalâde ve müs- tacel hallerde İcra vekilleri kararile bu mecburiyet muvakkaten kaldırı labilir. Madde 4 — Bü kanunun tatbiki i- çin milli müdafaa bütçesine ayrıca tahsisat konulur. Madde 5 — Bu kanunun tatbiki şeklini gösterir Milli müdafaa ve Zi- raat Vekâletleri tarafından müştere- ken bir talimatname tanzim olunur. pm İlk Tedrisat Müfettişleri Ankara, 9 (Tan muhabirinden) — Jak tedrisat müfettişlerinin muvaze- İnel umumiyeye alınması Bakkindaki kanun projesinin encümendeki mü. zakereleri bitmiş ve Meclis ruzmame MM sine alınmıştır. MALAR AAA AAA gir, kısrak ve katırlar, yerlerine hay| K üçük kâhvede yine her va kilki grüp bir köşeye top- lanmıştı: Belediye Reisi Karlo Se çi, kâtip Palançelli, bakkal: ve a- za Anselmo Trraboşi, eczacı, mek- tep muallimi , rahip ve baronların kâhyası... Hepsi de iyi insanlardı; akşamları böyle bir parti kâğit oy namak üzere toplanırlardı. Her birinin portresini çizmek faydasızdır. Hiç birinde karakta- ristik bir hat yoktu. Yüzleri her- kes gibi, hareketleri tabii ve fikir leri âmiyane idi Hepsi de bu akşam neşeliydiler. Kâhya iyi bir iş yapmış, bakkal olgunen bir kâr temin etmiş, bil- mem eczacı kazanmıştı. ilâh. ko- nuştuklari mevzular da hep iş üs tündeydi. Zaten bu grupun başlıca meş- galesi - fırsatlardan istifade edip kendi vaziyetlerini sağlamlamak- tı. Bir aralık kâhya sözü alarak: — İki sene sonra arttıracağım parayla Vr Yeplam ener ut ul cağım. dedi. Ön sene içinde servetim iki mis li artacaktır. Belediye Reisi atıldı: — Eğer bütün işler yola girer- se. — İşler iyi gider elbet. Yirmi sene zarfında bana lâzım olan mik darı elde etmiş olacağım. Sonra bir şeker fabrikası açacağım, ken dişekerimi kendim yapacağım. O zaman bakkal: — Ben'de şekeri senden alırım olmaz mı?. dedi. Kâhya gülerek onun elini sıktı: — He! he! dedi. Tabii tabii. Eşe dosta şeker o satmıya başlayın- ca para su gibi akacak, bir on se- ne daha sonra da yarım milyon- luk bir adamım... — Amma da yaptın. — Öyledir. Gayet ivi hesapla dim. Sonra ihracatı bizzat kendim idare edeceğim Bir gemi alacağım, daha ileride de mükemmel bir ticaret filom o- lur, R ship Kâhyanın bu sözleri- ni, sükünetle dinliyordu. Nihayet Pardon dostum.. dedi. Affe- dersiniz, küçük bir sual soracak- tim; yaşınız kaçtır sizin?. — EN. Neden sordunuz?. — Hiç. Proje üstüne proje ku- ruyorsunuz da — Yani hayal mi. Yok dostum yok, bana kırk elli sene lâzım. — Garip şey.. Siz tabii bir insan değil misiniz? — Ne demek?. — Hepimizin müyor musunuz?, Kâhya birden rahibe döndü — Ölmek mi? Kim ölecek? — Güzel? Kim olacak; hepimiz. Herkes. - Herkes ölebilir. Başkaları ö- lürler.. Fakat ben.. Asla ölmiye- ceğim. Öleceğime İnanmıyorum. Hayır, hiç bir vakit. âhya çakırkeyf filân değildi... Rahip başını sallıyarak kâhya- nın sözlerine kârşı öleceğini düşür — Fakat maalesef dostum bu ka minun hiç bir İstisnası yoktur; de di. Vakti ve saati gelihte hepi- miz öleceğiz. — Bunda yanılıyorsunuz dos- Ölmek İstemiyen Adam E Ulderico Tegani'den - Çevi Mintüiei m» . Faik BERCMEN tum. İstikbal meçhuldür; yarın i- çin söz söylemek kimsenin elinde değildir. — Belki,.. Fakat ölüm.. Bu mut Jaktır. — Muhakemeniz yanlıştır azi- zim. Benden evvel milyarlarca in Sanın ölmesi benim ölmem için bir sebep teşkil edemez... Ben sağ ka- lücağım... — Demek ölmiyeceksiniz?. — Hayır.. Asla ölmiyeceğim. B ütün masa arkadaşları biri- birlerine bakındılar. Son- ra içlerinden birl — Ölmek istemiyen adamı teb- rik eedrim. dedi — Evet tebrik etmeli., Tebrik et meli! diye diğerleri gülümsediler. Kâhya sert bir sesle hepsine ce- vap verdi — Mersi.. kesin baka- lim, Kâhyanın bu Jddiası ertesi gün bütün kasabaya yayıldı. Bunu du- yanların hepsi “kâliyanın çıldirdı- Bade Akim makam Artık onun hareketleri > günün mevzuu öfüyütdü. * Kâhya Şöyle yaptı, kâbya bunu söyledi.. ilâh. Günler, haftalar, yıllar geçti Gruptan sırayla Belediye Relsi, eczacı, bakkal”birer birer öldüler. Birkaç yıl daha aktı: kâtiple, mek tep muallimi de göçtüler Kâhya dalma ayak diredi. Müte madiyen işleri genişliyor, zenginle $iyordu. Her bir arkadaşı öldükçe #udaklarını müstehzi bir gülüş süslüyordu... Bir gün rahiple karşılaştı. Rahip dalgın bir çehreyle: — Galiba hepimizi gömecek- sin! diye takıldı... Bu büyük bir hodgâmlığın büyük bir günahı- dır, biliyor musun?. Arkadaşlar öldükçe sen muzaffer bir gülüşle gülümsüyorsun.. Memnunsun, çün kü sen sağsın.. Zaten geride kalan Jar dalma memnundurlar; Sevinç- lidirler.. Yerimizi yeni doğanla- ra bırakmak vazifemizdir. — Sen neler söylüyorsun rahip efendi... — Beni daha sağlam buluyor- sun değil mi?. Evet henüz kuvve tim yerinde... — Beni alâkadar etmez. Fakat ben sözümü tutacağım. Görüyor- sun ki bütün dileklerimi yaptım. Şimdi sıra vapür almağa geldi. — Fakat hepsinin sonu gelecek tir dostum.. Bir gün sen de o eze- li ve ebedi kanuna İster İstemez boyun eğeceksin! İnan bana: dün- yada yeğüne doğru ve kati olan sey ölümdür. Bu sözler üzerine kâhya bir kah kahâ aftı ve uzaklaştı. B ir gün kâhvaya bir otomo- bil çarptı. Onu yarı ölü bir halde hastahaneye kaldırdılar. bü tün kasaba halki bu vakayı alâkay la takip ettiler Demek kâhya da ölecekti!. o Hakikat © şaşmıyordu. Herşeyin sonu muhakkaktı. İşte kâhya bir tavuk gibi kassba yo- lunda bir otomobilin altında kak maştı... Hastahaneye yatırıldikları bir kaç saat sonra gözlerini açar, kâb ya başında bir sürü meraklının heyecanla bekleştiğini görünce: “ Ne © aldırdınız mı? diye ba gırdı. Biliyorsunuz ki, ben ölmi- yeceğim... (Devamı 8 incide)

Bu sayıdan diğer sayfalar: