Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
——— 27-4-938 YAZAN . SEYHSAMİi Zİ YA ŞAKİR *No. 42- Hamzat Bey, Hertarafa Haberler Gönderiyordu — Gençlik ve tecrübesizlik do- layısile yaptığım bütün günahlara töbe ediyorum. Benim ruhumu tas- İfiye et. Demişti. Gazi Mohammet, Hamzat Beyi derhal müritliğe kabul etmişti ve bir müddet onu yanında gezdire - Tek ruhuna kâfi derecede inkişaf Verdikten sonra, artık onu Car ha- Valisinde, başlı başına faaliyete sevketmişti. Hamzat Bey, - evvelce arzettiği- Miz gibi - Ruslarla musademelere Birişmiş, ve son yaptığı bir müsa- demede Rusların eline geçmişti. Gazi Komuh hanı Aslan Bey, Ruslar nezdinde tavassut ederek o- hu kurtarmıştı. Fakat bunda, mü- him bir maksat vardı... Aslan Bey, * oğlunun namına Avar hanlığını i- dare eden - Bahu Bike'nin kızı Sultan ile izdivaç edecekti. Bahu ike, evvelce bu izdivacı bizzat disi istediği halde, sonradan undan vazgeçmiş, kızını Targo #emhalının oğluna vermek - iste - Mişti... İşte, bundan dolayı Bahu Bikeden intikam almak istiyen Aslan Bey, Hamzat Beyi esaretten Urtararak onun minnet ve şükra- Tunı kazandiktan sonra: — Sen, vatanperver bir adam- Sin. Biliyorum ki, bundan sonra birçok işlere atılacaksın. Fakat *Vvelâ sana şunu söyliyeyim ki, Var memleketinde, Bahu Bike denilen bu ihtiyar kadın hüküm 1 Üükçe, hiçbir şeye muyvaffak o- 3Miyacaksın, Memleketini çarlı- Zulmuyidan kürtatmak istiyor: » En evvel bu kadının vücudü- ü ortadan kaldır. mişti, , Amzat Bey, Bahu Bikeden hlrç_“k_ iyilikler görmekle beraber, Z ihtiyar Avar prensesinin mem- m_et_VE millet için hakikaten mu- den;nr mahlük olduğunu takdir e- erdendi. Onun için Aslan Be- yif“ bu sözlerine derhal hak ver « Mişti, İh; Evet... Doğru, Aslan Bey... Yar bir tilkiye benziyen bu ka- $ h oynadığı oyunları ben de bi- Yordum. Fakat ne yapayım ki, bu de Onunla çarpışacak vaziyette im... Sana, söz veriyorum. E- hll: Beçen ilk fiırsatta bu kadının Yet :9 desiselerine ebediyen niha- ereceğim. iye, cevap verdi. Na v Mzat Bey, esaretten kurtulup Vari Bm“ olunciya kadar, büyük bir İ Biçi Bösteremedi. Zaten O, ne Ga- mıddihRMmedin ve ne de Şamilin lik g.. ”© Mânevi kudretlerine ma- değildi, lq,.l':z i Mohammedin verdiği emir- ti geç Pliği bir iki baskında, kâ- Mecede muvaffakıyet göstere- Gazi ŞL Hattâ, son kanlı harpte, k Dek:ehammedin emir ve daveti- j ç k mevkiine kadar geldiği !Fvııereî'dü da bir mevcudiyet Gazi Mnıîmiş" kanlar içinde yüzen 'lıpeqe âmmet ile Şamile hiçbir İşto ğ"dlm edememişti. ğh“ğıt ğe"“h ve mahiyette olan uu“e B Y, şimdi İmamet mev- Yet dcîîmekle mühim bir mesu- :îl:uı hm*;teh €tmisti. Vâkıâ car or- li Sükün ğ "e_ke_tine müuvakkat Belmez ©rmişti. Fakat yaz ge- ;a::meıu_' ğ:nl'ıden harpler ve mu- Hh*diıeıuşz:;îak’ birçok mü- Fü %Zaı Bey_ ça:m gelecekti. de g%edeıı yan Dl:dusu hareke- Ki z vel, fikirler üzerin- k::jn ölümü a Şş" _G_azi Moham- amilin- henüz her Vvetlendirmek & haberler gönder < Tarassutta bekliyen Dağlılar dusunda, efrada ve küçük zabitle- re çok fena muamele ediliyordu. Daima büyük rütbeli zabitlerin ve generallerin hakaretleri altında ya- şıyan bu adamlara yalnız harp za- manlarında biraz ehemmiyet veri- liyor.. o zaman, kurbanlık mah - lüklar gibi saf saf kademe halin- de ileri sürülüyordu. Ne askerler ve ne de küçük za- bitler, bu zulüm ve istibdattan memnun değillerdi. Ancak, mecbu- riyet dolayısile askerlik etmekte i- dileri u Tifliste mahpus bulunduğu es - nada bu meseleyi iyice öğrenen ve tahkik eden Hamzat Bey, el altın- dan Rus ordusuna haberler gön - derdi. Vaziyetten memnun olmı - yanları, nezdine davet etti. Bu davet, derhal tesirini göster- di. Evvelâ, birkaç neferle bir iki küçük zabit geldi. Hamzat Bey, bunları, iyi evlere yerleştirdi. Hoş- larına gidecek yiyeceklerle şarap ve votka verdi. Ailelerine de gizli- ce paralar gönderdi. Bu firariler, Hamzat Beyin nez- dinde gördükleri iyi muameleyi der hal arkadaşlarına bildirdiler. On - ları da davet ettiler... Kaçanların adedi epeyce çoğaldı. Hamzat Bey, bunları doğrudan doğruya maiye- tine alarak bir muhafız kıtası yap- tı. ” ü Hamzat Bey, bu işlerle meşgul olurken, Şamil artık yavaş yavaş iyileşmiş ve umumi işleri konuşa- cak ve düşünecek hale gelmişti... Kendisine, Hamzat Beyin imam ol- duğunu söyledikleri zaman çok se- vindi. En küçük bir kıskançlık e- seri göstermek şöyle dursun: — Ata binecek kadar küdret kes beder etmez, gelip biat deeceğim. Diye haber gönderdi... Ve haki- katen, o kuvveti kazanır kazan- maz, doğruca Hamzat Beyin nezdi- ne giderek kendisine biat etti. Şamil gibi bir yardımcı kazan- mak, Hamzat Beyi çok sevindir - mişti. Derhal Şamil ile başbaşa vererek, kış geçer, geçmez yapmak Buna mukabil, hanlığa taraftar o- lanları imamlık makamına bağlat- tı. Kış geçip te artık harp harekâ- tına müsait zaman gelir gelmez, tasavvur edilen plânın tatbikine geçildi. Hamzat Beyle Şamil, mü - him bir kuvvetle Avar hanlığının merkezi olan Honzaha giderek, ka- sabayı birdenbire muhasara etmiş- lerdi. Bu muhasara o kadar ani olmuş- tu ki, Bahu Bike, ne müdafaa ter- tibatı almıya, ve ne de hâmisi o- lan Rus generallerine haber yolla- mıya vakit bulamamıştı. Bu kur- naz ve dessas kadın, aczini anlar an lamaz, Hamzat Bey ile Şamili kan- dırmak için hile yollarına sapmış- tı. Ve: — Ben de imama itaat ediyo - rum, Hattâ, itaatime delil olmak ü- zere, oğlum Bulaç Bek'i rehine o- larak gönderiyorum. Diye, sekiz yaşında bulunan kü- çük oğlunu, üç kişilik bir heyetle, Hamzat Beyin karargâhına yolla - mıştı. Bu heyet, küçük Avar prensinin rehine kalması mukabilinde, imam ile bir itilâfname aktedeceğini, bu- nun için de bir müzakere cereyan etmesi lâzım gelmişti. Fakat Hamzat Bey, tasavvur et - tiği plân iktızasından olarak, heyet- le müzakereye girişmedi: (Devamı var) EK OÖNOMİ İHRACAT: Rumanyaya Zeytin Satışları Başlamak üzere Zeytin ihracatı yavaş yavaş art- maya başlamıştır. Tuzlu zeytinlerden Rumanya için talepler gelmiştir. Pi- yasamızda 19341937 senelerinin mahsullerinden epeyce mal Yardır. Bu zeytinler arasında 1935 senesinin duble zeytinleri yoktur. 1934 zeytin- lerinden dublelerin kilosu 36—40, birinci mal 26—30, ikinci mal 23— 25 kuruştur. 1935 zeytinlerinden bi- rinci 27—30, ikinci 25—27, üçün- cü 23—25 kuruştur. 1936 zeytinle - rinden yalnız duble zeytin kalmış di- ğer kaliteler hep satılmıştır. Duble- ler 38—40 kuruş arasında ve en iyi bir maldır. 1937 mahsulümüz ise dub le yoktur. Birinciler 21—22, ikinciler 18—20 ve üçüncüler 14—16 kuruşa verilmektedir. Bu mallar yeni oldu- ğu için ucuza satılmakta ve daha zi- yade bakkallar tarafından alınmak- tadır. Patates Stoku Tükeniyor Mevsim itibarile patates stoku - muz bitmek üzeredir. Bu sene Ana- doluya da fazla miktarda patates gönderilmiş ve sarfiyat artmıştır. Pa tates mıntakalarından gelen malüma ta nazaran piyasamıza yeni mahsul çıkıncaya kadar fazla mal gelmiye - cektir. Bu yüzden fiyatlar da yüksel- miştir. Bursa havalisinden getirilen patateslerin birinci numaralı malla - rı ancak sekiz kuruştan ve ikinci mal lar ise 6,5 kuruştan alınabilmiştir. Piyasada en ziyade Inebolu patates- leri vardır. Bunların birinci numara h cinsleri 7,5, ikinciler 6,5, üçüncüler 5,25 ve en küçük olanlar da 4,25 ku- ruştur. Erzurum patatesleri piyasa- da pek az ve en pahalı olanıdır. Bun ların kilosu ancak 8,25 kuruşa veril- mektedir. Trabzon malları orta kalite den yüksek olmakla beraber kilosu yedi kuruştur. İlâç Nasıl Verilir? Hastaya ilâcın nasıl verileceğini, reçeteyi yazan hekim hem sözle ta- rif eder, hem de reçetesine yazı ile ilâve eder. Fakat hekimin tarif et- tiği işi daha iyi anlıyarak ve ko- laylıkla yapmak için, ilâçların na- sıl verileceği hakkında umumi bir fikir edinmek faydasız sayılmaz sa- nırım. İlâçlar en ziyade ağızdan veri- lir. Aşağıdan şırınga ile ilâç veril diği de vardır. Bir zaman, deri ü- zerine merhem sürüldükten sonra sıkı sıkı uğuşturularak ilâç yayıldı ğı da vardı. Şimdi bu usul hemen hemen kaybolmuş gibidir. Onun ye rine etle deri arasına, adaleler ara- sına, yahut damarlar içerisine şı- rınga edilen ilâçlar kaim olmuş- tur. Bunların bazısı pek kolay ol- makla beraber, iğneyele şırınga yapmağı hekimlere bırakmak daha iyi olur. Bir de, herkesin yapabile- âeği, ilâcı koklatmak usulü var- ır. Ağızdan verilen ilâçların en ço- ğu, kaynamış ilâçlar gibi, li lüzum, zaten imkân da yoktur. val nız hekimin dediğine ve yazdığına iyice dikkat ederek damlaların sa- yısında yanlışlık y k, bir de ilâcı verdikten sonra damlalığı su ile yahut ilâca göre alkol ile veya eterle yıkamayı unutmamak yeti- şir.. Damlalıkla verilen ilâçlar en zi yade su içinde, fakat şarap içinde de, GÜNLÜK PIYASA Ziraat Bankası Samsun mıntaka- sı buğdaylarından yüz bin kilo ve A- nadolu mallarından altmış bin kilo yu muşak satmış ve kilosunu 5,28 kuruş tan vermiştir. 2-3 çavdarlı Polatlı - lardan on beş bin kilo 6,18,5 kuruş - tan, Erenköy malı 15 bin kilo 6,02,5 tan ve on beş bin kilo da 5,27,5 tan verilmiştir. Yirmi iki bin kilo sert, Urfa malı 5,10 dan satılmıştır. * Arpa satışlarında döksan bin kilo- luk bir parti çuvalsızlar 4,10-4,12 ve çuvallı olanlar 4,30 kuruştan, sarı da- rı 5,10 kuruştan, iç tombul fındık ki- losu 37 kuruştan verilmiştir. * Piyasamıza getirilen yirmi — sekiz bin kiloluk bir parti beyaz taze pey - nir kilosu 31 30-33,32 kuruştan, ta- ze yemeklik zeytinyağ birinci 40-42 kuruştan verilmiştir. Av derileri üzerinde her gün biraz işler yapılmaktadır. Dün sansar de- rilerinin çifti 2300 kuruştan porsuk - lram çifti 350 ve tavşanların adedi 15,20-16 kurüş arasında isköntölü ö- larak ihracat için satılmiştır. İC PİYASALAR: Peynir İmalâtı Fazlalaşacak Bu sene süt mevsimi için yapılan hazırlıklara göre beyaz ve kaşar pey- nirlerinin imalâtı artırılacaktır. Bil- hassa Trakya, Bursa, Kocaeli mınta- kalarında çok peynir yapılacaktır. Piyasamıza sık sık taze peynir geti- rilmekte ve iyi fiyatlarla satılmakta- dır. Bundan dolayı buzhanelerde bu- lunan peynirlerden her gün bir kı- sım çıkarılıp piyasaya getirilmekte- dir. Yağlı eski kaşar peynirleri 55,5, yağsizlar 45 kuruştur. Tam yağlı be- yaz peynirler 33—35,12 kuruştan, yarım yağlılar 20,5 tan ve'yağsız ya van peynirler ise 8 kuruştan veril- mektedir. SANAYİ : Fazla Iplik Ithali Yüzünden —— Şikâyetler yapıldı — Hükümetimizce yapılan ticaret an- laşmalarında bazı memleketlere ni- sanın on beşinci gününde bitmek ü- zere dokuz ay için gümrük tenzilât- h tarifesinden istifade hakkı veril - mişti. Bu memleketlerden ithal edi- lecek mallar az bir gümrük resmi ve- rTerek memlekete girmiş ve on iki gün evvel bu müddet bitmiştir. Yapılan bu ucuz gümrüklü ithalât karşısında yerli sanayiimizi ve fabrikalarımızı da himaye etmek düşünülmüş, bunun için bir kararname hazırlanarak 1937 temmuzunda neşrolunmuştu. Bu ka- rarnameye göre yerli fabrikalar ta- rafından yapılacak yünlü kumaşlar için Kamkarin denilen yün ipliklerin den 650 bin kilo ithal edilmesi kabul edilmiş, bu ipliklerin her yüz kilo sundan da yüz kuruş gümrük resmi alınması kararlaştırılmıştı. Bu vazi- yet üzerine alâkadarlar hariçten bu ipliklerden getirtmişler ve bankala- ra teminat mektubu vererek gelen malları gümrükten çekip bir kısmını işletmişlerdir. Lâkin kararnamenin tatbiki gecikmiş olduğundan ve az gümrük resmi ile piyasamıza — yüz binlerce kilo yünlü kumaş ithal edil- diğinden fabrikalarımız bir senelik ihtiyacımızı bile bol bol karşılıyacak olan bu ithalât karşısında işlerini kı saltmaya ve işçilerine yol vermeye mecbur kalmışlardır. Fabrikalardan iki yüz kadar işçi çıkarılmış ve iş da- iresine de mesele bildirilmiştir. Fab- rikalar getirilen ipliklerin tenzilât- li tarife ile mahsubu yapılmazsa ma- liyet fiyatlarının tesbitine imkân 0- lamıyacağını ileri sürmüşler ve alâ- kadar makamlara müracaata karar vermişlerdir. Şubat, mart ve nisan aylarında İstanbul gümrüklerinden ithal olunan mallar arasında yalnız bir mü din-350 bin —metreden yahut ıhl suyu gibi kay l bir şey içinde de verilir. Her ne için de olursa olsun damlaları saydık- tan sonra bBardağı yahut fincanı iyi ce çalkalamayı elbette unutmazsı- nız. Bir de eter gibi parlıyacak i- lâç olursa bir alev yanında sayma- mağa dikkat etmek lâzımdır. Sulu ilâçları kaşığa, yahut kade- he koyarken eczacının üzerine yazı yazdığı kâğıtlı tarafınd Fd mak iyi olur. Çünkü ilâç akarken kâğıdın üzerine gelirse yazıyı bo- zar. İlâcı içirdikten sonra ağzını tekrar sıkıca kapamak ve şişenin ağzını iyice silmek lâzım olur. İçi- rilen ilâç kay ilâcı olursa onu içir- ta veya şurup gibi sulu şeylerdir. Bazısı da kaşe gibi, hap gibi, toz gibi, pastil gibi susuz ilâçlardır. Sulu ilâçları içirmek için kah- vekaşığı, tatlı kaşığı, çorbakaşığı, yahut kadeh, bazıları için de dam lalık kullanılır. Kaşıkların büyük- lüğüne göre alacakları sulu ilâcın istediği işler hakkında müzakere- ye girişti... Bu işlerin birinci mad- desini, Rüsların casusları olan A- var hanlığına indirilecek darbe teş- kil etmekte idi, Buna, Şamil de taraftardı. Eğer mü temadiyen çarlık ordusile çarpış - mak mecburiyetinde kalmasaydı, Gazi Mohammetle beraber, bü işi de yapacaktı. Şamil, ihtiyatlı hareket etti. Ba- hu Bike'nin halk tarafından hima- ye ve müzaheret görmemesi için, Hamzat Beyi köylerde dolaştıra - rak, bütün Avar ülkesinde mües- sir propagandalar yaptırdı. Avar hanı sarayının içyüzünü halka an- lattırdı. Gerek küçük hana, ve ge- rek anası Bahu Bike'ye karşı, hal- kın kalbinde bir nefret uyandırdı. ikd. tabil, değişir. Çorba kaşı- ğı 15, tatlı kaşığı 10, kahvekaşığı 5 santimetre mikâp alır. Fakat sulu ilâcın cinsine göre ağırlığı çok de- ğişir: Kaşığın içindeki sade su için- de erimiş bir ilâç olursa ilâcın hac- mi ile ağırlığı — arasında bir fark olmasa da, şurup olursa bir çorba kaşığı 18, tatlı kaşığı 12, kahve ka- şığı da 6 gram şurup alır. Çünkü şurup daima sade sudan daha ağır basar. Zeytinyağı, aksine olarak, sudan hafif olduğundan bir çorba kaşığı 12. tatlı kaşığına 8, kahve ka şığına 4 gram zeytinyağlı ilâç gi- rer, Damlalıkla verilen- ilâçların a- ğırlığı da, ilâcın cinsine göre çok değişir. Meselâ bir gram tentürdi- yot 61 damla ettiği halde bir gram eter doksan üç damla eder. Bunları reçeteyi yazan hekim bildiği için i- Jâcı içenin, yahut onu verenn her ilâcın kaç damla « i den önce muhakkak bir kap ha- zırlamayı da unutmamalidır. Haplar, dil üzerine konularak bir yudum su ile içilir. Kaşelerde öyle. Dil üzerine koyularak biraz daha bolca su ile içilir. Yataktaki hastaya kaşe vermek için, bir çor- ba kaşığının içine su koyarak ka- şeyi suyun üstüne oturtup öylece yutturmak daha kolay olur. Toz şeklindeki ilâçlar hekimin söylediği kadar su içinde iyice ka- rıştırılarak içirilir. Tozun kokusu fena olursa kaşe içerisine konulur- sa da çocuklar kaşeyi yut dık larından tozu reçel içerisine, bal içerisine koymak mümkün olur. Bazı ilâçlar bira içerisinde de içi- rilebilir... Hastalık geçtikten sonra kalan eski ilâçları, ayni hastalık tekrar- ladığı vakit bile içmek yanlış o- lur, Şuruplu ilâçlar durdukça bo- zulur. Bazılarının içindeki ilâçlar uçar, kalanlar da daha koyulaşır. ve dokunur. Hele bir hasta için verilmiş bir in ilâcl ayni l 26 24 - 1938 ÇEKLER w* Açılış — Kapanıs Paris 25.465 25.5525 New-York 0.792746 — 0.7920 Milâno 15.0587 — 15.1355 Brüksel 4.7025 4.72 Atina 86.7460 — 87.1610 Cenevre 3.4475 3.4620 Sofya 63.4920 — 63.7958 Amsterdam 14225 14290 Prag 22.7880 — 22.8468 Madrid 12.6984 — 12.7592 Berlin 1.9690 — 1.9788 Varşova 4.1950 4.2150 Budapeşte 3.9880 4.0075 Bükreş 105.8730 — 106.38 lgrad 34.5238 — 34.6890 Yokohama 2.7210 2.7338 Stokholm 3.08 83.095 Londra 680,— ©&7— | Moskova 23.8275 — 23.715 |€ PARALAR İ Alış — Sötış | Frank . Dolar St k Belçika PFr. İsviçre Fr. a Leva H n ğ Kron Çek İ Mark Zloti K Pengo Ley Dinar Kron İsveç A », Otomobi tomobil Kazalarında Halkın Kusurları (Başı 7 incide) dönme, böyle anlarda doğru yol daha hayırlıdır. 9 — Şehir haricinde sana öğret- tikleri gibi mutlaka sağdan değil, behemehal soldan yürü. Öndeki teh like arkadakinden daha uzaktır. 10 — İdaren altındaki arabaları başka bir hastaya içirmek tehlikeli bir iştir. Ayni hastanın kendisi bi- n zak öi töani Bakime Takrar doğru de- yol sağına sok. Bu suretle ken- dini selâmete götürdüğün kadar şoföre de yardım etmiş ol fazla elbiselik kumaş ithal ettiği an- laşılmıştır. Ithalâtın fazlalığına rağ- men elbiğe!' k kumaşların fiyatlr:rgı"." hâlâ düşmemiştir. Yerli ve ecnebi k şlar arasında rekabet imkânı da olamadığı için fiyatların düşeceğine ihtimal verilmemektedir. Merserize İplik fiyatları Çorap yapılmakta olan Merseri- ze ipliklerinin fiyatları da son üç gün içinde yükselmiştir.'Bu ipliklerin ta- kas suretile ithal edilmekte olması fiyatların yükselmesine tesir etmiş- tir. Takas primlerinin yüksek olma- sı maliyet fiyatlarını artırmıştır. Hat tâ bazı fabrikalar ipek çorap yap- mak için iplik siparişini geri bırak- mışlar ve mevcut mallarını işledik- ten sonra fiyatların düşmesini bek- lemeye karar vermişlerdir. İpekliler Daha Ucuzlıyacak Yünlü kumaş işliyen fabrikaları- mız ancak hususi bazı siparişleri yap makta ve piyasa için pek az mal ha- zırlamaktadırlar. Piyasa siparişleri de azalmıştır. Geçen sene bu aylarda geceli gündüzlü çalışan bu fabrika- lar fazla ithalât yüzünden şimdi yal- nız gündüzleri çalışıyorlar. Pamuk- lu mensucat yapanlarda da işler a- zalmıştır. Yalnız ipekli kumaşlar ü- zerinde hayli faaliyet vardır. En faz- la suni ipekteri imalât yapılmakta- dır. Bilhassa yazlık ve fantazi ipek- liler, emprime kumaşların dokunma- sı fazlalaşmıştır. Bundan dolayı fi- yatlar biraz ucuzlamıştır. Koza mah- sulü iyi olduğundan ve tabii ipek miktarı arttığından ipekli kumaşla - rin daha ucuz — olacağı - söyleniyor. Mevsim itibarile pamuk işi olan fa- nilâ ve trikotajların imalâtı da azal- maktadır. san - çekin. Bunun tevlit edeceği a- sabiyeti hayatınla ödeyebilirsin, 12 —Bir otomobil içinde - bil- hassa manevra anında - korka - rak şoförün işine karışma. Çok za- man verilen karardan ricat daha çok tehlikelidir. 13 — Şoförü tehlikeli hareketle- re sevketme. Bilâkis taşkınlıkları- nın önüne geçmiye uğraş. Mukte- dir olmazsan selâmetini derhal in- mekle temin edebilirsin. 14 — Otomobil içinde zarı dikkatini şoförün na -kendi üzerine çeke- Şoförü sinirletecek hare- Be | ol-. den sakın. artır; akhargket—.