İki başta: Tasfiyeye uğramıyanlardan Hüseyin ve Saim. Ortada: Tasfiye edilenlerden Yaşar Avrupa Güreş Şampiyonasında Netficeler | Aldığımız Estonyanın merkezi olan Tallin şehrinde yapılan Avrupa Greko — Romen güreş şampiyonasına giden güreş takımımızdan gelen haberler maalesef parlak değildir. Mamafih alâkadarlar da fazla bir muvaffakı- yet beklemiyorlardı. Dün akşama ka- dar gelen ajans haberleri ve husu- si telgrafların verdikleri malümatı toplıyarak vaziyeti hulâsa eulyoruz! #irinci devre | İkinci devre Kiiçük Hüseyin söyile mağ. tuşla galip Yaşar tuşla mağ. tuzla mağ. tas Yusut Aslan sayile mağ. tuşla Saim toşla galip sayile mağ. Mersinli sayile mağ. tuşla mağ. tas. Mustafa güreşi yok mağ. Osasta) Çoban tuşla. yetip tuşla galip Şu halde takımımızdan Yaşar, Yusuf Aslan ve Mersinli Ahmet ikin ci devre sonunda tasliyeyo uğramış- lardır. Buna sebep olarak biz Yaşa- ın idmansızlığını, , Yusuf Aslanın yenici olmayışını ve Mersinli Ahme- din büyük siklet farkını az günde düşürerek zayıf kalmasını buluyoruz. Hastalığı yüzünden güreşmiyen Mustafanın üçüncü devrede güreşe- ceği şüpheli olduğu için ondanda ümit yoktur. Kala Kala Iki galebe ile duran Çoban ve birer mağlübiyetleri bulunan Saimle, Hüseyin var. Uma- lım ki; gazetemiz makineye verilme- den evvel güreşin son devresine âit Tebliğler: Yeni Bir Voleybol Turnuvası Yapılıyor T.S. K. Istanbul Bölgesi Voleybol Ajanlığından: Bölgemizde bu seneki voleybol birincilik müsabakalarında bazı ta- kımların sebepsiz olarak çekilmele- Tİ, bu spora karşı efkârı umumiyede bir alâkasızlık uyandırmıştır. Sırf bu vaziyeti önlemek maksadile müsaba- kalara muntazam bir şekilde iştirak etmiş ve muvaffakıyetli oyunlar gös termiş olan dört takım arasında iki haftada bitmek üzere bir turnuva ter tibi kararlaştırılmıştır. Kura çekmek üzere Eyüp, Fener Yılmaz, İstanbulspor, Hilâl klüpleri murahhaslarının 274.938 çarşamba | günü saat 18 de Bölge merkezine gel meleri rica olunur. Bu turnuva galibine hatıra olmak Üzere bir kupa verilecektir. GEMLİKTE: Fakir Çocuklara Bedava Sinema Gemlik, (TAN) — Halkevi temsil | kolu gençleri, çocuk haftası münase- betile hazırladıkları “Aynaroz Kadı- 11, ve “Makasıcı,, piyeslerini zelzele felâketzedeleri menfaatine temsile karar vermişlerdir. * Gemlik, (TAN) — Çocuk Esir- geme kurumu, çocuk haftasının de- vamınca, kasabamızın bütün çocuk- Jarına sabahtan akşama kadar beda- va sinema göstermek için tertibat al- Tasfiyeye uğrıyanlardan Mersinli Ahmet gelecek haberler yüzümüzü güldüre- cek mahiyette olsun. amma Kİüplerder Beşiktaş Klübünden İstifalar Başladı Beşiktaş klübünün pazar günü yapılan son idare heyeti seçiminden İbazı sporcuların memnun kalmadık- larını ve bu yüzden klüpten çekilme- leri ihtimali olduğunu kaydetmiştik. Dün haber aldık ki, istifaları şa- yia halinde dolaşan sporculardan Hakkı ve Hasan dün mıntsks baş- kanlığına gönderdikleri birer mek- rını resmen bildirmişlerdir. Bir rivayete göre, bu istifaları di- ğer bazı sporcuların ayrılışları da takip edecektir. Mıntaka Merkezindeki Toplantı Dün mıntaka merkezinde mınta- ka başkanı vali Muhittin Ustünda- Bin riyasetinde ve bütün spor ajanla rının 'iştirakile bir toplantı yapılmış- tir. 19 mayıs spor bayramı için bir progfam hazırlanmış ve 938 — 939 senesi bütçesi tanzim edilmiştir. Bu bütçe bütün spor şubelerimiz düşünülerek bundan evvelki senelet re nazaran daha geniş tutulmuş ve bütün ihtiyaçları karşılıyacak şekil- de hazırlanmıştır. İstanbulspor Oyuncuları Edirneden Dönüyorlar Tekirdağ, 26 (TAN) — Trakyada bir geziye çikan Istanbul spor klü- nden 35 kişilik bir kafifle dün E- dirneden buraya gelmişler ve tören- le karşılanmışlardır. Istanbul sporcu tupla Beşiktaş klübünden ayrıldıkla | R Arada Bir : Son Fenerbahçe Hâdisesi Çıkmıyabilird.! Evet, bu nâhoş hâdise çıkmıyabi- lirdi; Eğer: Başta teşkilât adamları olduğu halde bütün bu meselede âmil olan- lar hislerine tâbi olacaklarına nizam, aklı selim ve hüsnüniyetle ve hele sportmence hareket etselerdi de: 1 — Mili Küme talimatnamesini bu müsabaka başlamadan evvel alâ- kadarlara tebliğ edip deplasman maç larının geçen senekinin aksine ola- rak yalnız Taksimde yapılacağını bil dirselerdi; 2 — Istanbuldaki deplasman maç larının nerede yapılacağı meselesini halletmeyi, ötedenberi Fenerbahçeye hüsumetile tanınmış kurum mubase- becisi üstüne almış olmasaydı. 3 — Fenerbahçenin deplasman maçlarını kendi sahasında yapması hakkındaki temennisini kabul edip bu hususta umumi merkezden karar alacağını vadeden: kurum başkanı bu vadini tutsaydı, 4 — Mili küme başlangıcında nu- maralar çekildikten sonra maçların İtarihlerile beraber saha ve hakemle- ri de tesbit edilerek geçen sene oldu- ğu gibi slâkadarlara bildirilmiş ok saydı; 5 — İzmire gitmesi için “Fenere verilecek yol parası talimatname mu cibince pazartesi günü 800 lira ola- rak tediye edilmiş veya mıntaka as- başkanı kendisinden rica edildi, hile “Fenerin mütebaki parasının aydette verileceği telefonla umumi merkezden bana bildirildi. şeklinde bir kâğıtcık vermiye razı olmuş bu- Yunsaydı; 6 — Ve bütün bunlara rağmen w- mumi merkez âzası bizim gibi her- kesin de öğrendiği şekilde “Biz Fe- nere gösteririz. , tarzında husumet ve kin hislerile hareket edecoğina tali- matnameyi ve sporun icaplarını ken- İdine rehber ittihaz etseydi; Bu bitti. Şimdi ikinel bir bahis karşısında bulunuyoruz! Birkaç Fe nerlinin kendi klübünü gazetelerde teşhir etmesi. Herşeyden evvel ka- bul etmeli ki; Fenerbahçe memleke- tin en nezih, en büyük ve parlak ma- zisi olan bir klâbüdür. Şimdiye ka- dar'onun dahili idaresinde başkala- rında görülen karışıklık, ikilik gö- rülmüş de değildir. Eğer bu klüp, bugünkü talihsiz vaziyette olmasa ve kurum mahafilile arasi eski hinç- larını çıkarmak istiyen birkaç kişinin tesirile şimdiki kadar açık bulunma" saydı kimse s68 çıkaramazdı. Istanbülda bugün hakikaten da- hili buhranlar geçiren iki büyük klüp vardır. Bunların şu veya bu taraftar ları kendi kirli çamaşırlarını gaze- te sütunlarına dökmekten hâzer et- mektelerken Fenerbahçenin müessis âzasından olan bazı zevatın işlerini klüpte halledecek yerde etelere makale vermesini amatörlüğün esasi olan klöpçülük hissile telif edilebilir görmedik. | müessesenin düzelmesini kendi bağ- İh olduğu nizamlara göre temine çalı- şir. Bundan nevmit olursa, ya vazi- yete razı olur, yahut o müesseseden çekilir. Hem oraya mensup olmak, hem de teşkilâtı, şunu bunu “bizm klübün işleri bozuk gidiyor. Gelin şuna bir bakın, diye çağırmak her- şeyden evvel kendi aczini ve klüp idaresindeki tesirsizliğini itiraf et- mek demektir. Biz küçük büyük bü- tün amatör klüplerimizin idare se- lâmeti namına bu hareketi tamamen zararlı buluruz. Geçmiş ve geçmekte olan hâdiseler bu fikrimizin doğru- luğunu isbata kâfidir. ları Tekirdağ muhtelitile yaptıkları maçı 2—1 kazanmışlardır. Bugün Çorluya giden misafirler oradan 1s- tanbula döneceklerdir. Edime Öğretmen okulundan 30 İkişilik bir kafile Tekirdağına gelmiş İve burada bir müsamere vermiştir. Edirneliler bir gece Tekirdağında kaldıktan sonra dönmüşlerdir. Bir klüp Azası, mensup olduğu! Vatandaşla Mülükat Radyoda Milli Marş Lözm Beyoğlu Kamerhatun “mahallesi 12 numaralı apartıman ikinci katta oturan Hüseyin Hasan yazıyor: “Ben de heves ederek herkes gi- İbi bir radyo aldım ve bir senedenbe- İri de çalmaktayım. Başka lisan bil - mediğimi için pek bilmiyorum, fakat rumeayı türkçe gibi bilirim. Her ak- şam saat 21,15 te Bari radyo İstas - yonu Rumca neşriyat yapıyor ve B ri radyo istasyonu olduğunu söyle- dikten sonra, evvelâ Elen milli mar- şını ve sonra da Başvekil Metaksa- sın şarkısını çalıyor. Bilâhara ajans | haberlerini verir. Ve saat 2120 da da Elen musikisi ve şarkıları çaldık- tan sonra saat 21,55 te tekrar Elen milli marşını çalar. Ve bu her ak - şam hiç unutulmadan tekrar edilir.! Çaldıkları mili marş plâktır. | Geçen haftalarda Yunanistanda yapılan istasyonun provası yapılır - ken de yine evvelâ Elen milli marşı | ondan sonra Elen Kralının konferan | $ı ve bittikten sonra da tekrar Elen milli marşı çalındı. yazıyı oyazmaktaki i: Bizim radyo İslas - — Muhterem dinleyiciler İstanbul radyosu.. Dedikten sonra hemen dans plâk- larına veya Türk musikisine başlı - yor. Bizim radyo istasyonu da milli marşımızın bir plâğım “Muhterem İdinleyiciler,, den sonra çalsa ve on- dan sonra plâklara başlasa ve saat 14 te bitince yani “Akşam saat 18.30 da tekrar görüşmek üzere Allahasmar - ladık,, dedikten sonra tekrar milli marşımızı çalsa olmaz mı?, Yalnız gündüz değil akşam neşri- yatı da başlayınca vine evvelâ marş, sonra dans plâkları veya konferans... burası Saat 23 te de yine ertesi günün prog- mını verdikten ve “geceniz hayrol- , dedikten sonra tekrar milli mar şımızın çalınması taraftarıyım. Ek. seri temas ettiğim rum aileleri “niçin sizin istasyon evvelâ mili marş çalmı- yor.. dedikleri zaman verecek cevan bulamıyorum. Radyoda 20,48 de A-| rapça söylev söyliyen ve gazeteniz muharrirlerinden olah üstat Bay Ö- mer Rıza da bu işe ta bu gelmiş olur. Yalnız ben di gibi birçok kimse de bu isteğin taraf su Dükkânların açılma saati Bir kisim müstahdemlerin, akşamları ot duğu gibi, sabahları da dükkânların açılış santlerinin tesbit edilmesi için belediyeye müracsat ettikleri yazılmıştı, Evvelce dört dükkân sahibi iken, dükkânların muayyen saatlerde kapatılmaya mecbur bı sı Üzerine ikisini kapattığını, diğerlerile de geçinamediği için memüriyele atıldığını bildiren Nusret adh bir okuyucumuzdan bir mektup aldık, Bu mektupta, oküyücü- muz bu geklin kabulü takdirinde bilhassa gazete bayileri ile tütüneülerin çok za - rara uğrayacığını yazmaktadır ve bu hd- “dinsin: isbat için hallcın ekseriyetinin tesim vaylarda canı sikilme gazete aldıklarını, herkesin 3 ve gücüne başladıktan sonra böyle bir ihtiyaç hisset miyeceklerini, siyars entişinin da bundan ileri geldiğin! yazmakta ve binlerce esma” fın zarar görmesine sebebiyet verilmemesi | için, bu usulün kabul edilinenesini tavsiye | etmektedir. > Uykusuz basta Sürp Agop Elmadağı caddesi Arifpaşa apartmanı 10 bumarada eski mutasarrıf. lardan Mehmet Rauf yazıyor “Geceleri pek az uyuyabilen bir hasta. mızı rahatsız etmemek İçin, evde yüksek sesle konuşmamaya mecbur iken, dün ge- &e sabaha kadar çan ve silâh seslerinden bütün'ev halkı gözlerimizi kapayamadık. Halkı rahatsız eden bu gibi gürültülerin kaldırılması için tedbirler alınıyor. Bu gü- rültülerin bütün bülün önüne geçemez mi yiz? » Otobüs bilet ücreti Bir okuyucumuz yazıyor; “Geçen gür Tepebuşından bir otobüse bindim. Harbiyeye' kadar 7,6 bilet ücreti aldılar. Bu olebüsün numaras 3412 dir, Halbuki her zaman bu mesafe İçin 6 ku. ruş alıyorlar. Bu otobüsün scaba diğerle rinden fazla para almasının sebebi nedir? Otobüse bindiğim zaman 7,5 kuruuş mu- kabilinde aldığım bileti de size gönderiyo- rum, Biletin numarası da 87801 dir. Bu hu- ZARARA AAA art makendile bir | Yazan: B. GABRİLOVİÇ SLAM AED Bir gün mütercim Kisin'in evi- ne birkaç arkadaşı misafir gelmiş ti... Gelenlerin içinde yabancı yok tu. Hepsi de “yazıcı meslektaş” lar dandı. Misafirler, günün “meselelerin- den, “yazıcılar birliği” nden, şun- dan, bundan, velhasıl herşeyden bahsettiler... Münekkitlere bol bol küfür ettiler. Tam akşam yemeği yemek için lokantaya gitmiye dav randıkları bir-sirada kapının zili çalındı. Kapıyı açmıya bizzat Kesin git- ti. Birkaç dakika sonra da, uzun boylu, kırmızı yanaklı genç bir kı. zı elinden tutmuş olduğu halde i- çeri girdi. Arkadaşlarına hitap e- derek: — Karımın akrabalarından Son ya, dedi. Sonya, Moskovamızı Yi- yaret etmek için tâ Tambovdan geliyor. Bu gördüğüm adamların hepsi de, Sonuçka, memleketimi- zin en meşhur muharrir ve şairle- ridir. sil eden buradaki insanların di celi yüzlerini dikkatle gözden geçi rerek: — Doğrusunu isterseniz, dedi, ben ömrümde bu kadar kalabalık bir yazı kafilesile karşı karşıya gel memiştim, Sonuçkanın bu sözleri üzerine herkes gülümsedi. Hikâyeci Gera- sim Konski ise: — Sonuçka dedi, karşınızda bü- tün bir yazıcılar birliği duruyor. Bunların içinde aza da var, yedek aza da var... Sonuçka saf bir eda ile: — Nasıl dedi, anlıyamadım; ya- ni bunların bir kısmi yazıcı, diğer kısmı da yedek yazıcı mı,. Ben ye- dek yazıcı diye birşey duymamış- tım,!. Böyleleri de olur muymuş?. Yani “Yazıcılar Birliği” nin yedek azaları demek istedim. Sonya: — Anlıyorum, dedi, yani bu gi- biler henüz tamamen yazıcı değil- ler.. Rütbece yazıcılardan bir dere- ce aşağı olmuş oluyorlar. Meselâ eskiden trenlerde bir kondüktör İ vardı; bir kondüktörden yüksek o- | larak ober - kondüktör vardı. Kondüktörle mukayese edilme. sinden canı sıkılan “yazıcılar birli- gi” yedek azalarından genç yazıcı Stepan Studenev müstesna olmuk üzere yine herkes, Sonyanın bu söz lerine de gülümsemişti... Yedek aza, Sonyanın bu müka- yesesine itiraz ederek: — Biliyor musunuz Sonuçka, de di, biz yazıcılar insan ruhlarının mühendisleriyiz!. Bu itibarla kol işçilerinden sayılan kondüktörlere benzetilmemizi muvafık bulmüyo- rum... Sonra, misal olarak kendim den bahsedeyim: Ben şekil itiba- rile “yazıcılar birliği" nin yedek azası olmama rağmen kendimi ha- kiki bir muharrir sayıyorum.. Be- nim koskocaman üç şiir kitabım var. Belki de siz benim “Devedike- ni” mi okumuşsunuzdur?. Ss onya sevinçle ellerini biribi- rine çırptı ve “Devedikeni” nin en sevdiği kitaplardan biri ol- duğunu söyledi Ve şu dakikaya kadar gıyaben tanıdığı ve çok sev susta beleliyenin nazarı dikkatini celbet- menizi rica ederim.” diği bu yazıcıya, âdeta acıyarak, sordu: Muharrirler Çeviren: B. TOK # UMUMA — Peki, siz bu kadar tanınmış olduğunuz halde nasıl oluyor da hâlâ “yedek aza” sayılıyorsunuz?. — Hakiki azalığa tayinimi, da- ha doğrusu. geçirilmemi bekliyo- rum, — Daha çok bekliyecek misiniz?. — Allah bilir. İki senedenberi listenin en başında ben geliyorum. Fakat “Yazıcılar birliği”nin bu işle meşgul olan komisyonunun işleri başından aşkın... Bir türlü vakit ba lup ta bunu halledemiyor. Sonuçka büyük bir canlılıkla; — “Yazıcılar birliği” nin eski a- zalarından birine müracaat ederek niçin yardımını rica etmiyorsunuz? dedi.. Ve odada oturmakta olan ve upkı “Noel baba" ya benziyen be- yaz sakalh ve dazlak kafalı bir ya ziciya hitap etti — Meseli, siz, dedi, affınızı ri- ca ederim, isminizi bilmiyorum. Genç, istidatlı bir şair olmak itiba- rile Studenev yoldaşa niçin yar- dım etmiyorsunuz?. ki; cân skinbsile beyaz sakalini sıvazlıyarak: — Çok garip bir rica dedi, Ben kendim “mühtaci himmet.bir de- de” yim. “gayri"ye nasil olur da “himmet” edeyim? Ben bizzat ken dim de genç, istidatlı bir namze- dim. Sonya, ev sahibinin, kendisini ih. tiyatlı olmiya davet edön işaretle- rini görmeksizin: diye haykırdı. Demek “yedek” siniz?. Halbuki siz Studenev yoldaşın babası yerinde- Prenlonski, bayağı canı sıkılmış bir halde: — Evvelâ, dedi, ben Stüdehevin değil babası yerinde, fukat dedesi yerindeyim... Saniyen, bünün hiç bir ehemmiyeti yok. Burada genç- lik, ihtiyarlık mevzuu bahis değil, Biz Studenevle, dede - torun vazi- yetinde olduğumuz halde, ikimiz de “genç şairler cemiyeti” nin aza SiyIZ.. — Peki siz ne zamandan beri ya- Zi yazıyorsunuz”. Preklonski derin derin içini çeke rek: — Oluz seneyi geçiyor, dedi. — Peki, eserleriniz nerede bası- liyor?. — Benim gibi genç bir yazıcının eserlerini bastırmaya acele etmesi, ne, bence, hiç bir lüzum yok. İn- san biraz olgunlaşmalı.. Meselâ ben senelerdenberi olgunlaşmıya çalı" şıyorum. Arada da şuraya burayâ ufak tefek yazılar veriyorum. Me“ selâ dün “Arı” mecmünsı idareha” nesine gitmiştim... Mecmua için bif yazı bıraktım. Yazımı hemen he men kabul ettiler gibi birşey... — Ne demek “kabul ettiler gibi birşey”?, — Verdiğim Yazının ortasını de” giştirmeği, sonunu atmayı, baş & rafını çıkarmayı tavsiye ettilef” Ben ortasını attım bile,. debiyat etrafındaki mâ Tambovlu mi hoşuna gitmiş olacak ki, mutfaktaki karısının yanına götü” meye bir türlü muvaffak olamsd” Yüz itibarile de güzel olan Sti nevin hazin talihi, genç kiz (Devamı 8 incide) konu” ın çok