27 Nisan 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

27-4-938 Yeni Evliya Çelebi Tetkikleri: Tz L türb. |Y sküdardaki Şemsi Ahmet Pa şa külliyesini tetkike devam ediyorum. Türbesinin avluya ba - kan duvarı tamamen çökmüş. Ca- miin içile türbeyi biribirine göste- ren büyük pencerenin tunç parmak lıklarındaki şekiller çok - caziptir. Cami ve türbede bundan başka da parmaklık kalmamıştır. Yaramaz çocuklar diğer parmaklıkları kıra- rak leblebicilere satmışlar. Ben türbenin önündeki yıkıntıyı ve hur dehaş olmuş mermer yığınlarını de rin bir iç ağrısile gözden geçirirken yanıma birisi geldi. Kendisini ta- nıttı: — Şemsi Paşada voli sahibi Nu- Beni alâkalı bir memur sandı, sor madı ve derdini yandı: — Aman Bayım! Bu binayı yı- kınız, yahut tamir ettiriniz. Geçen ğgün şuradan geçiyordum. Başıma türbeden bir taş düştü. Az kalsın öbür dünyayı böylüyordüm. Şü, bu mabedin taşlarını, 'demirlerini ta- şıyorlar. Kubbelerinde bir dirhem kurşun kalmadı. Şimdi sıra sütun- lara geldi. Yakında burada tek bir sütun ve başlık bulamıyacaksınız. Buraya bari bir bekçi gönderiniz. yvansaraylı Hafız Hüseyin Efendi Hadika-tül-Cevami İnde Şemsi Paşanın türbesinde şöy le bir tarih kitabesi bulunduğunu Yazıyor: Türbesini kenarı deryada Semsi anınçin eyledi bünyat Geçerken bu kenarı deryadan Aşinalı düayla ede yâd Ya ilâh bihakkı nuru nebi Nardan eyle olkulunu azat n ne türbenin içinde, ne de dışında böyle bir kitabe bulama - m. Enkaz arasındaki mermer par- Çalarını tetkik ettim. Şoför Meh - Met, voli sahibi Nuri ve bir arka- daşlarının yardımlarile bu taşların zılarını çamurların içinden çı - ardım. Birisinin üstündeki çamur- ları tırnaklarımla temizledim. Al- Dda şu iki mısrar heceledim: Ne yazıl ştir oku şhedimii taşında s"ıiizeşıim bilinsin dersen eğer başımda Bu taşın yukarısı mahrutidir. Bir n ve yahut sanduka başı olduğu U tahmin ediyorum. Alt kısmı kı- 1Ş ve kopmuştur. Enkazı tek- Yar karıştırınca, büyücek bir mer- *? Parçası daha çıktı. Onun da Ü çevirdik. Altında koca - h bir yılan çöreklenmiş yatıyor. tı, üstü kırılmış olan bu taş - 'İlx:. Şu bir buçuk misrat okuyabil Ya ilâh son nefeste Şemsii bi('_a— Cn""nüne k renin Yllıın ılma NARATIn V Üna «5 ftam (Şemsi) kelimesinin al Ti b ç'::*"_“'erırrıiş. gömleğinin İzle; “daha h elimede görülüyor. Burada 'akat Mermer parçaları var. d“ği]_ el ile, tırnakla çıkacak gibi "':l'. nîz:'ağaı küreğe ihtiyaç Tak n biran evvel araştırı- Mi n:hn !:kükât Müzesine kaldırıl bi ederı:nuuıer idaresinden temen ;ı;u!h d:;;;aş îe yılan münasebe- çok t İ * ;nl““lğım' uhaf bir tesadü: Ât Künh-ül-Ahbar'ının Ücküdarda YAZAN: Şemsipaşa Camiinin harap kapısı henüz basılmıyan kısmında (1) Şem si Paşanın hal tercümesini ve o - nunla münakaşalarını anlatırken Paşanın bir gün kendisine: — Hattâ mazarrat kastettiğimi; engerek yılanı gibi güneşten göl- geye iletmeden helâk eylerin! dedi ğini kaydediyor. Şu tuhaflığa bakınız ki, engerek tabiatli Paşanin ismini de bir yı - lan yalıyarak temizlemiş. emsi Paşa kimdir? Üç padi- Ş şaha müsahiplik yapan, Os man oğulları saltanatının temelle- rine ilk bombayı yerleştiren bu a- dam kimdir? Şemsi Ahmet Paşa Candar oğullrı sülâle zincirinin son halkasıdır. H 988 tarihinde ölmüş- tür. Son Kastamoni beyi olan Kı- zıl Ahmedin oğlu Mirza Mehmet Paşanın oğludur. Ailenin müessisi ilhanlılardan Keyhâtu tarafından Kastamoni valiliğine tayin edilen Timur Candar isminde Oğuz Türk lerinden bir Selçuk Emiri idi. Din hâkimiyeti kuvvetlendiği, herke- sin kendisini (Seyit) gösterme mo- )kgi mğpz;ği;aşa Türbesinin Perişan Hali Mısırlı İbni Eyas da (Bedayi-iz- Zühür) adlı eserinde Sultan Os- manın babasını ve ailesini Arap ceziresinden Küçük -Asyaya geç- miş halis, muhlis bir Arap olarak göstermiştir. Şüphesiz bunu (Ha- dimülharemeynüşşerifeyn) — vasfı- nı almak üzere bulunan Mısır 'fa- tihi Yavuz Sultan Selime yaran- mak için yapmıştı. Tarihçiler bu aileyi sekizinci hükümdar İsfendi- yara nispetle (İsfendiyaroğlulları) ve sonuncu ve on birinci beye nis- petle de (Kızılahmetli) diyerek te adlandırırlar. Şemsi Ahmet Paşa saraydan . yetişmiş ve Kanuni za- manında Avcıbaşılıkla çırağ olun- muştur. Sonra Ülüfeci ve Sipahi ağalıklarında bulunmuş, sonra bir- denbire bir milyon akçe ihsan edi- lerek Şam beylerbeyi yapılmıştır.. Sıvas ve Anadolu emirülümeralık- larında ve Rumeli beylerbeylik- lerinde de memuriyet verilmiştir. Candar oğullarının avcılıkta oldu- ğu gibi atmaca ve şahin gibi av kuşları yetiştirmekte büyük maha- retleri vardı. Şahabettin Ömeri de Mesalik-ül-Ebsar'ında bu ailenin av kuşu yetiştirmekteki yüksek kabiliyetlerine bilhassa işaret et- miştir. (2) Kanuni, avlanmayı çok sevdiği için Şemsi ağayı kendisine müsahip ve avcıbaşı yapmıştır. Oğlu Selim II ve Murat IlI zama- nında da, müsahiplik yapmıştır. Yalnız Muradın ilk zamanlarında Boluya nefyedilmişti. Sonra İstan- bula getirtildi. Murat III 'ün sara- yına ve kalbine kuruldu. Şimdiki camiinin ittisalindeki kendi adına nispetle şöhret'alan kasrı yaptıra- rak padişaha peşkeş çekti. Şimdi bu meşhur yalı köşküh yeri arsa halindedir. emsi Paşa onörlü bir vezir- di. İzzetinefsini her şeyden üstün tutardı. Gözü ve gönlü de- delerinin payitahtı olan Kastamo- nuda idi. Gaspolunan Candaroğul- ları istiklâlini geri almak istiyor- du. Bunun için Osmanoğullarını zayıf düşürmek ve yıkmak için her çareye baş vüruyordu. Selim TI zamanında Lâla Mustafa Paşa sad- razam olmuştu. Rumeli Beylerbe- yisi olan Şemsi Paşa bunu çeke- medi: — Ben Şam Beylerbeyi iken o maiyetimde Safed sancak beyi idi. Dedi ve hemen tekaütlüğünü iste- di. Devrinin vaka nüvisleri pa- şayı o kadar sevmezler., Meselâ, Lâtifi onun için kısaca: “Padişahımızın makbulü dergâh dası ahp yürüdüğü bir d Şemsi Ahmet Paşa da biz Halit Bin Velidin sülâlesindeniz diyivermiş - tir. Bu ailenin kürtlüklerini de ile- ri sürenler olmuştur. Fakat aile su katılmamış Türktür. Meselâ, fa - milyenin onuncu beyi İsmail Hul- viyyat adlı eserini türkçe yazdığı gibi Şemsi Ahmet Paşa da Vikâye mukaddemesini türkçe tmiş tir. Bütün şiirleri de türkçedir. Şem si Ahmet Paşadan evvel hiçbir ta- rihçi bu ailenin arap]ığmda_n ve Kürtlüğünden bahsetmemiştir. Z'a- man zaman araplaştırma modası hüküm sürmüştür. 5 olan kullarından ve havas züm- resinin makbullerindendir. Hoş ta- bi kimesnedir.,, der (3). Âli gibi kimseyi beğenmiyen bir tarihçi de onü şöyle tarif eder: “Nedimane lâklâkası mevcut, hercai hilkat, sehevi mücaleset, muhaveresi çok, vekar ve âdapla takayyüdü yok bir kimse idi,,. (Devamı 9 uncuda) kütink ; () Nur iye No. 3049. yaprak A 295. (2) Ayasofya kütüphanesi, No. 13416 yaprak 98 *3) Lâtifi tezkeresi, Sayfa 210 Mv"*ı * TAN Şu Garip Dünyada: Altından Yuva Yapıyorlar Âlimler ekseriya, tetkik ettikleri toprağın terkibini, karıncaların yu- va yapmak için kazıp dışarı attıkla- rı topraktan' bulurlar. Karıncaların, dışarı çıkardıkları teprakta, altın ta- necikleri de bulunmuştur. Bilhassa sıcak memleket karıncalarının yuva- larında daha ziyade altın tanecikleri vardır. Çünkü sıcak memleket karın- caları yuvalarını daha derinde yap- maktadırlar,. * İngilterede şap hastalığı Bir istatistiğe göre, İngilterede şap hastalığından muztarip 25 mil- yon hayvan vardır. İngilterede bütün hayvan pazarla- rı kapatılmıştır. İngilterenin ekono- mi tarihinde, şimdiki gibi hiçbir za- man şaptan bu kadar hayvanın has- talandığı görülmemiştir. * İsveç Kralına hediye İsvç kralı yakında seksen yaşını dolduracaktır. Kralın doğum yıldö- nümü haziranın on altıncı günü bü- tün İsveçte kutlulanacaktır. Şimdi- den şenlik hazırlıklarına başlanmış- tır. İsveçliler krala bir hediye ver - mek için hazırlanıyorlar. Verilecek hediye “milletin sevgili kralına he- diyesi,, adile takdim olunacaktır. Bu hediye boş ve üzerinde rakam bu- lunmıyan bir çek olacaktır. Çeke ya- zılacak paranın miktarını kralın ken disinin yazması kararlaştırılmıştır. Millet bu parayı derhal kralın emri- ne 'havale edecektir. Kral alacağı pa- raları İsveçte fenni keşifler, sıhhat ve fen işleri gibi yeni araştırmalar ve ilmi mü lere tahsis edecek tir. x Seyahati seven kadın Bir İngiliz kadını, bir otomobil ka- zasında bir ayağını kaybetmiştir. Aç tığı davada ayağı için 1,200,000 frank tazminat almıştır. Mahkemede, aya- ğinı kaybetmekle artık seyahat ede- miyeceğini iddia etmiştir. Çünkü, bu kadın bir türist olduğundan dünyada en sevdiği şey, gezmek imiş. Kadın, tazminatı alınca derhal evlenmiştir. Kazalara Karşı: Otomobil Kazalarında Halkın Kusurları ğ Avukat ve Şoför Kenan Oner -. ' (3) ir şoför nasıl kendisini de başkalarını da tehlikeye düşürecek hareketlerden sakınmı - ya mecbur ise halk ta, kendini teh- likeli vaziyetlere sokmamıya, şŞo- förlerin işini güçleştirmemiye mec- burdur. Otomobil kazalarının yüz- de sekseni - hiç şüphe edilmemeli ki - halkın ne yapacağını, nasıl yü- rüyeceğini bilmemesinden doğar. Bu böyle olduğu halde halkımızın birçoğu bilinmez neden, bu - şaka- ya gelmez - nakil vasıtasının hare- ketlerini güçleştirmekten zevk du- yarlar. Otomobil geldiğini görünce hareketlerini kasden yavaşlatırlar. Ansızın otomobil önünde dururlar. Şoförlerin hiçbir tedbir almalarına imkân bırakmiyacak bir süratle ön- lerine fırlarlar. Etrafına bakmadan yayâ kaldırımlarından inerler. Bir saniyelik vakit kazanacağım diye, birdenbire giden tramivaylardan at- larlar. Duran tramvaylardan iner inmez sağını solunu gözetmeden hemen karşı tarafa geçmek ister- ler. Hele bir kısmı otomobil ile a- lay ederler. Bu ve buna benzer ha- reketler 0 kadar çoktur ki, insan saymakla bitiremez. Kendilerine öğretilen esas kaide, yalnız, SAĞ- DAN GIT'ten ibarettir. Halbuki yol ların şekilleri, dönemeçleri ve vazi yetleri öyle ayri, öyle biribirine uymaz ki, yalnız bir tek kaide ile onu intizama sokmak kabil değil- dir. Biri için kurtuluş çaresi olan herhangi bir hareket, başkası için büyük bir tehlike olabilir. Biri ka- çarak kürtulur, öteki kaçtığı için ezilir, yi D Ünyanın hiçbir yerinde yal- # miz bir ti tedbirler a- hnarak, öte taraf serbest bırakıl- mış değildir. Zararı eşed, zararı a- haf ile, izale edilir şeklinde hulâsa ı â $ edilen mantık kaidesi cari olup du- racaktrı. Halkın acele etmekten kazana - cağı, mesafe, adımla ölçülebildiği halde -otomobilin - hareketini ko - laylaştırmakla ona kazandıracağı yol, dekametrelerle ölçülür. Bir şo- förün emrinde dakikada binlerce devir yapan, yüzlerce beygir kuv- vetinde bir motör olması, onu in- sanlıktan ayıramaz. Onun da dalgın olduğu zamanlar, onun da hâkim olamıyacağı vaziyetler vardır. E- min olmalı ki, bir otomobil altında ezilmek, ezilenle ailesi için neka- dar dayanılmaz bir acı ise, ezen şo- förle ailesi için de o derecede bü- yük bir acıdır. Bir şahsın kusurun- dan doğacak neticeler, yalnız o şah sa değil, çok zaman başkalarına da aittir. Ezilen, bir aile sahibi olduğu gi- bi, ezenin de bir ailesi vardır. Hem de yiyeceği ekmek kocasının; ba- basının veya evlâdının kah, ter i- çinde kazanarak getireceği birkaç paraya bakan bir aile... N e gariptir ki, birçok kaza- larda şoför, hattâ otomobi- li icat edenler kabahatli sayılır ve beraat sebepleri tersine çevrilir. Mesuliyetin isbatı karşı tarafa teklif edilecek yerde, beraatin de- lilleri şoförden sorulur. Bu tek ta- raflı düşünceler, nekadar insafsız ise, bu tek taraflı ihtiyat tedbirle- ri de kazaların önünü alabilecek mahiyette değildir. Öyle hâdiseler, öyle kazalar vardır ki, şoför ezi- len tarafa ftazminat verecek yerde ezilenin ezen üzerinde haksız ve lüzumsuz yere verdiği acı ve felâ- / Ç y f keti telâfiye mecbür tutulması da- — ha insaflı bir hareket olur. Halka bu gibi hâdiselerde tevcih olunabilecek hata ve kusur ihtiyat- sızlıkla görgüsüzlükten başka bir 3 g K ğ Ü // * yi b “fı,,w »'—'jjııı/;)olı,','((' B Üq. BYAYYyekr Z UK 1 ? SADA e (4) Büyük Türk Şairi Fuzulinin es- ki Türk ve İslâm eserleri müzesi- nin Kitabiyat salonundaki (Hadi- ka-Tüs-Süeda) sından alınan bu sayfa, Türk minyatürcülüğünün güzel ve yüksek bir örneğidir. Bu- rada on yedinci asırdaki erkek, ka- Çi : dın Türk giyiniş tarzları, serpuşlar hakiki renklerile gösterilmiştir. Türk minyatürcülük tarihi yazılır- ken bu kıymetli eser, eşsiz bir kaynak olacaktır.- Eser müzenin 1530 numarasında kayıtlıdır. SÜİi İneces b X7 şey olmadığı için onlara da şu na- sihatlerde bulunacağım: 1 — Yoldan giderken daima ih- tiyatı elden bırakma! Unutma ki, şoförün de senin gibi dalgın daki- kaları, idare ettiği makinede kendi- sine itaat etmiyen anlar bulunur. 2 — Sen de şöför gibi sahai rüye- #in daraldıkça ihtiyatı Bgenişlet. Bir sokaktan caddeye çıkarkön evvelâ soluna, sonra sağına bak. Çünkü soldaki tehlike sana sağındakinden daha yakındır. 3 — Kati bir lüzum görmedikçe -varsa- yaya kaldırımlarında aşağı inme ve inerken daima kendini bir kazaya maruz farzederek tedbirli ol. 4 — Hiçbir zaman tramvay gi - derken atlamıya kalkma. Böyle bir ihtimali düşünmiyen şoförün mut- laka ötornobili önünde kalırsın. 5 — Tramvaylardan indiğin za- man onun hareketini beklemeden sakın önünden veya arkasından - bilhassa koşarak - geçmiye kalk- ma. Sen tramvay arkasında saklı bulünduğun vakit bir otomobilin kaçamıyacağın kadar sana yaklaş- mış olmak ihtimali vardır. 6 — Şoförün hareketini güçleş- tirmekten tevakki et. Bir otomo- bilin önfmden kaçmak şeref ve haysiyetsizlik değil, başkasını ka- za ikaından sıyanet olduğu için fa- zilettir. 7 — Otomobili bir umacı zanne- derek şaşırıp kalma, Alacağın ted- bir fena da olsa çok defa şaşkın - lıktan ziyade seni selâmete götü- rür, 8 — Süratini kırk, hattâ elli ki- lometreden fazla e ya çıkarmıyan şo- förün - görürse - tehlikeyi atlat- mak'üıtimali çok kuvvetlidir. Bu- nun için seyri adi giden bir otomo- bil önünde fazla acele etme, Her Zzaman mutlaka bir karar ver. Ka- ı.'arsızlığm tevlit edeceği he'lezon ve ivicaçlar şoföre de kararsızlık Aşı- hya_mk şaşırtacağını düşün. Otomo- terdiğin kara- atiyen — tersine. cud y B ü

Bu sayıdan diğer sayfalar: