24 Nisan 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

24 Nisan 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EE ÇANKIRIDA: Gece Yarısı Damlarda KovalananHırsız Çankırı, (TAN) -— Burada heye - canlı bir hırsız takibi vakası olmuş- tur. Geceleyin saat 20 de, Semerci- ler çarşısındaki Kuru kahveci dük - kânından “Hırsız var!” istimdadı du- yulmuş, bekçi, polis ve halk or#ya koş muştur. Fakat hırsız dama çıkmış, o- radan bitişik semerci dükkânına gir- miştir. Bu dükkân açılmış, hırsızın semerler arasında olduğu farkedil- miştir. Lâkin elindeki elektrik fe- neri tabanca gibi görüldüğü için kimse yanına yaklaşamamış, halk da yığılmıştır. Hırsız fırsattan istifade yine tavan arasına ve dama çıkıp baş ka dükkâna geçmiştir. Bekçiler ve polisler de damlar üzerinden kendi- sini takip ederik girdiği dükkânda hırsızı yakalamışlardır, Hırsızın Kalkandelenli Zeyitin oğ lu Muharrem olduğu anlaşılmıştır. Halk, hırsıza tükürük, yumruk ve tekme ile hücum etmiştir. SİİRTTE : İki Kişi Boğuldu Siirt, (TAN) — Diyarbakırla Siirt arasındaki Amansuyu, son yağmur- lardan dolayı coşmuştur. Evvelki gün Diyarbakırdan buraya gelen yolcular, başka çare olmadığı için, bu suyun üzerindeki köhne bir ka- yığa binmişlerdir. Lâkin kayığa su dolmıya başlamış, herkes canını kur- tarmak ümidile kendisini suya at- mıştır. o Diğer yolcular | sel- metle sahile çıkabilmişlerse de ikisi boğulmuştur. Bu suyun üzerine bir ENE Sivasta zararlı haşere ile mücadele için bir kurs açılmıştır. Kursa de- vam edenler ziraat müdürü ile bir arada görülüyor. KAYSERİDE : Talebe Yurdu Kadrosu Daha Fazla Genişliyor Kayseri, (TAN) — Orta ve lise tahsillerini burada gören kaza ve köyler çocuklarının parasız yatıp İ kalkması için hususi idare tarafından açılan yurtta 45 çocuk bulunmakta- dır. Bunlardan başka 60 çocuk daha alacak iki büyük koğuş yaptırılma- sına karar verilmiştir.( Kayseri köylerinde yeni yapıl- makta olan mekteplere ilâveten iki- şer odalı muallim ikametgâhları in- şasına başlanılmıştır. Inhisarlar başmüdürlüğü için ye- ni bir bina yapılmaktadır. İncesu ka- zası hükümet konağının inşası nek "ANTALYADA : Fena Bir Kadın 11 Yerinden Vuruldu, öldü Antalya (TAN) — Umumhane ser mayelerinden bir kadın öldürülmüş. tür, Hissei şayialı evinin satılmasile e line 65 lira kadar bir para geçen Ye- nikapı mahallesinden Hasan oğlu 21 yaşında Mehmet Kara, umumi bir €ve gitmiş, orada Fatma Naile Gül- tekin ile tanışmıştır. Mehmet Kars, bu kadına evlenme teklifinde bulun muş, Fatma Naile de 50 Jira borcu- nu öderse teklifi kabul edeceğini söylemiştir, Mehmet Kara bu para- yı vermiş, fakat kadın sonradan ken KIZILCAHAM AMDA: Son Yağmurlar Şoseleri Tahrip Etti | Kizilcahamam; (TAN) — Birçok ölüm ve yaralanma vakalarına sebep olan Ankara — Kızılcahamari şose-i sinin bozukluğu, son mütemadi yağ-| murlar yüzünden artmıştır. Biribiri sıra hareket eden üç otobüs; yollarına devam edemiyerek geri gönmüşler dir. Bu'şösede münakalât pek büyük | zorlukla temin edilebiliyor. Şasenin biran ev amiri dört gözle bek » lenmektedir. Z Beraet, I Mahkümiyet Kızılcahamam, (TAN) — Geçen se ne görülen bazi yolsuz muamelât ü- zerine işten el çektirilen Ziraat Ban kası memuru Necip ve veznedarı Meh İmet Kucak ile memuriyeti Eskişehi- İpe tahvil edilmiş olan muavin Os- manın muhakemeleri bitmiştir. Ne- cip ve Mehmet Kucak beraet etmiş ler, Osmanın üç ay on beş gün hap-| sine ve ayni müddetle memuriyetten mahkümiyetine, köylüden harcırah | nesile aldığı paranın da kendisin -| den tahsiline karar verilmiştir. Ön, MUĞLADA : Bir Kadın Öldürüldü Muğla, (TAN) — Burada feci bir ci İnayet işlenmiştir, Camiikebir mahal lesinde oturan Reşit, ayni mahalle - nifaturacı Mehmedin evinden para tahakkuk edip hapse gir- miş olmasından dolayı intikam al- den m mak sevdasına İdir. | kardeşi Bekir - Tavşanı İyet tertibat alınmış, bir gece Bekir müş, yolda rast -İ SIYASTA: Zararlı Böcekler Için Halkevi Bir Kurs Açtı TAN) Ziraat di; sere üriz olani haşsre €* e.c etmek üzere bir kura zalöen We köylerden okur yerür gençler burada nazari ve ameli dersle #öreçekler- Tlarkevinde açılan bu kurs gelecek sefi8 dni.a ziyade"teviii >ğnacektır. Kardeşinin Parasına Göz Koydu ve Öldürdü Sivas, (TAN) — Yiafiğin Beydili | köyünde. fesi bir” #inâyet öldürmekle | maznuneh Veysöl Tatşân “le arka daşları ayni köylü Bayram oğlu Ha- san ve Karabalçık köyünden Cuma oğlu Osman tevkif edilmişlerdir. Maz. nunların itirafına göre, hâdisenin tafsilâtı şudur: Veysel Tavşan, koyun uğraşan kardeşi Bekir Tavşanın ps- ticaretile rasına, tarlasına ve mallarına göz koymuştur. Hasan ve Osmana, karde şini öldürmelerini teklif etmiş, bu- nun mukabilinde parasının kendile- rine sit olacağını, söylemiştir. Niha- uyurken, Veysel kapıyı açıp Hasan ve Osman içeriye almış, üçü birden zavallı adama çullanmışlardır. Bekir mukavemet ettiğinden sağ kolu, o- muz mafsalından çıkmış ve iple bo- gularak öldürülmüştür. Bekirin cesedi evvelâ ahırda bir çukura, sonra tarlaya gömülmüş, bütün elbiseleri de yok edilmiştir. işlenmiş, | Bundan sonra Veysel, kardeşinin on gündenberi kaybolduğunu jandarma karakoluna bildirmiştir. Tahkikat, 24-4 - 938 ZONGULDAKTA : Hava Kurumunun Yeni Takvimi Zonguldak Hava Kurumu takvimi Zonguldak, (TAN) — Hava kuru- munun Zonguldak şubesi güzel bir takvim vücude getirmiştir. Bu tak - yim madendir. Her zaman kullanıla- çek bir surette tertip edilmiş zarif bir şekilde basılmıştır. Üzerindeki tablo milli bayrak ve Atatürkün resimle- rile süslüdür. Altında Türkiye ha- ritası ve üzerinde bir çelik kanat gö- rülmektedir. Tablonun çevresinde vi lâyetlerimizin isimleri okunmakta ve tablo üzerindeki . müteharrik kapak çevrilince o vilâyete sit coğrafi ve iktısadi lüzumlu bilgiler göze çarp - maktadır. Takvimin iki tarafında A- ın Zonguldak vilâyeti ve Türk ğı hakkında iki vecizesi yazı dir Takvim Hava kurumu menfaa- tine satılmaktadır. —m—— hakikati meydana çıkardığından Vey sel ve iki arkadaşı yakalanmışlar- İdir. köprü yapılmak lâzımdır. yakında bitecektir. disinden yüz çevirmiştir. Buna ki- zan Mehmet Kara, bir dükkândan “KAYSERİ TALEBE YURDUNDA : Kayseri talebe yurdunda 45 talebe iskân edilmektedir. Gelecek seneler- de yurt genişletilecektir. Resimde yurt talebesi bir arada görilüyor. dasına çıkartmış, göğsünden, böy - nundan ve arkasından olmak üzere oh bir yerinden yaralamıştır. Kadın hastaneye götürülürken ölmüştür. Oturan Vapur Satıldı Antalya (TAN — Vanda Reze AJ man şirketinin limanımız cavarında İkaraya oturan Manisa vapuru için sigorta kumpanyası 300 bin lira ö- demiştir. Sigorta kumpanyası, va - purun Jeşini 21 bin küsur liraya sat mıştır. Vapur parçalanacak ve par- çaları İzmire götürülecektir. >. Darende Irmağı Taştı Sivas, (TAN) — Dârendenin için- den geçen ırmak iki metre kadar yükselmiş, aşağı mahalledeki bahçe- le: kısmen su altında salmıştır. Bir kaç evi de su basmıştır, Bu evlerde- kiler eşyalarını kurtarıp başka yerle- bıçak almış, Fatma Naileyi bulup 0-| geldiği Mehmedin karısı Lâtifeyi bı- çakla boynundan vurup öldürmüştür. Katil kaçmışsa da bilâhare tutulmuş İve cürmünü itiraf etr AYDIND. Yaş Meyva ve Sebze Gönderiliyor (TAN) — Buradan İzmir ve Denizliye yaş sebze sevkiyatı baş lamıştır. Yakında kabak ve kiraz çi- | kınca, meyva ve sebze nakliyatı arta- caktır. Devlet Demiryolları bu mah- sulleri eskisi gibi bu sene de Ekspre le nakletmediği için sebzeciler şikâ yette bulunuyorlar ve kendilerine ko layık gösterilmesini bekliyorlar: Aydın. Uşak gençler Birliğinin sporcuları birarada Uşak Gençler Birliği eski varlığım | maçta da muvaffak olmuştur. Rakip- Aydın, (TAN) — Bir huftadanbe- | ve hızını kazanmak üzere devamlı ça | lerini birinci maçta 6 - 0, ikincisinde ri seyrek fasılalarla yağmur yağm tadır. Bu hal, seriyatı güçleştirmek- | etmi İte ve geciktirmektedir. Yüzbaşı Marguez ilk kamyonda, şoförün yanına ©- turmuş, eski Faşist ordusunun ateş mıntakasına girmekte olduğumutu tahmin ediyordu. Önümüzde düşmanın ateşini teksif ettiği bir köprü vardı. Mar- guez bana, taburların organize edildiğini, yeni erkâ- nı harbiye reisine ve adamlarına büyük itimadı ol- duğunu söylüyordu. Onun imanı derhal beni aşıladı. Hepimiz, dayanabileceğ rettik. Marguez en yakım zirvelere her defasında da- ha büyük bir hırsla bakıyordu. “çok kuvvetli mev- Kileri tutmuşlar”, Fakat arkamizdaki milisler harp teranelerini tutturdular, yüzbaşı gülümsedi, — Mademki düşman kuvvetli mevkileri tuttu, bize bir fırsat veriyor demektir. O mevkileri zaptetmek, bize mal etmek fırsatını. Köprüye geldik. Yolun yanına bir bomba düştü, sa- nı bir toz yığıniyle, simsiyah bir duman yükseldi. Bombanın patlaması, sert ve madeniydi. İkinci kam- yonda herkes sessizdi. Sonra komik bir ses yükseldi: —Martinez. İçimizde seni seçtiler ve sana nişan aldılar, İlk kamyonun şoförü direksiyonu yavaşlattı. Yüz- başı bir makine süratile kararını verdi, motörlerin durmast, bombaların sesini daha kuvvetle işittireceği ni hesapladı. İnmek budalalıktı, şoföre emretti: — Biraz daha çabuk, arkadaş. Dört kamyon köprüyü son süratle geçtiler. — Pişdar geliyor. Diye bağırdılar. En ihtiyarlarına “pişdar” diyorlardı. Bir bomba daha düştü. Onun yanına bir daha. İkinci kısımda bir çavuş tozla örtülen omuzlarını silkti, gittikçe yak- laşan dağa bakarak hiddetle mırıldandı. Şoförler, di- reksiyonu kuvvetle çevirdiler. Tekerlekler daha sü- ratle döndüler, her infilâkı arkada bırakıp ilerledi- ler. Kamyonların üzeri açık olduğu için herkesin gö- zü toprakla dolmuştu. Fakat birinci ateş mıntakasını biç bir zarara uğramadan geçti. Harp şarkısı tekrar — Ka! Ka! Ret. Çelik birliği geliyor. Hepsi gülmek istiyorlardı, fakat hep birden güle- medikleri için konuştular, konuştular, konuştular. Guide Paolo dirseğiyle Martinezi dürttü ve sordu: — İhtiyar, seslerini duyuyor musun? — Ya bu toplardan biriyle bizi vururlarsa? Paolo omuzlarını silkti. Bir diğeri sordu: — Sen hayatına kıymet vermiyor rBusun?, Bu sual Paoloda kuvvetle tesirini gösterdi. Başını göğsünün üstüne eğdi, hemen de ağzını açmadan ce- vap verdi: — Ben de herkes kadar hayatıma kıymet veririm. Fakat bu hayat eğer bir"gaye için feda edilemezse, söyleyin bana, hayatımın ne kıymeti var?. Şimdiye kadar konuşmıyan bir başkası, kızmış gi- bi sesini yükseltti: — Herkes kendi işini bilir. Bizi öldürmek, bizim İspanyolun işi değil, Faşistin Herkes bu sözü bir saniye dü. seleyi halletti: — Herkes kendi işinin başına. Alay Gundarramaya vardı. Evlerin damları uçmuş, ön duvarları yıkılmıştı. Odaların içleri duvara asıl- mış raflar gibi görünüyordu. Bunlardan birinde, hâ- “lâ duvarda bir tablo asılı duruyordu. Bu manzara lunum dağa kıvrıldığı dönümde boş kamyonlar, ve yanlarında güneşten kendilerini korumak için üç kö- şeli şapkalarının meşinlerini çıkarmış milisler duru- yordu. Pantalonlarının diz kapakları, esvapla yat- maktan buruş katış olmuştu. Daima muntazam giyin- meğe alışkın olan bu gençler için bu, maneviyetlerini bozacak bir âmildi. Bu yüzden her gün bunların hi- yanet etmesi, veya düşmana kaçması mümkündü. Kafile, artık tek bir sıra halinde yürüyordu, zabit- ler bunları emniyet altına almak için yıkılmış duvar- ların arkasina aldılar, Marguez erkânı hi nina gitti. Bu sırada birisi harp şarkısını — Ral Rat Rat Birdenbire ses sanki aks! sadasını dirliyormuş gibi sustu. Gundarramada herşey başka türlü idi. Sükü- net vardı. Kamyonların duruştnu hemen sezen ulu kuşların sükütu. İçimizden biri etrafına bakındı, bir akasya ağacının arkasına saklanarak: — Burada betbaht bir kırlangıcın sesini bile işite- meyiz. dedi, Bu sükütu kısa fasılalarla devam eden mitralyöz- lerin, ve tesadüfen patlıyan tüfeklerin veya topların sesi bile bozmuyordu. Bütün bu gürültüler yalnız sü- kütu ölçüyor, iskandil ediyorlardı. Esas caddeden, Port sokağından zemine müsait ol- mıyan bir süratle bir otomobil geldi, Dönemece ge- ince otomobil biraz bozulmuş Bibi oldu. Sonra tekrar İlşmaları neticesi iyi semereler elde 17 - 0 mağlüp eden Uşak Gençler Bir- iştir, Ergenekon İdman Yurdu ve | liğinin bundarı sonra da muvaffak o- Turan İdman Yurdu ile yaptığı iki |lacağına itimat vardır. halde, gölde 3 sorabilirdi: — Bu otomobil, ne kadar uzağa, hangi isimsiz mem İekete gidiyor?. . — Ra! Ra! Ral, Çelik birliği ileri geçiyor. — Ra! Ra! Ra! Diye birisi başladı mı, diğerleri de iştirak ediyor- dular. Son Ra; kayaları çatlatıyormuş gibi gürledi. Birisi kendi kendine konuşuyormuş gibi sordu: — Şimdi nereye gideceğiz?. Önde olanlar, kasabaya doğru baktılar. Kasabanın üstünde beyaz bulutlar uçuyordu. Güneş bazan sakla nıyor, bazan görünüyordu. Arada “bir hudutsuz sü- kütun içinde bir mitralyöz taktakları işitiliyordu. Si- vil bir nefer gülmeye çalışarak “bu bizim Mari'miz- dir” dedi, Yolun üstünde tozu toprağa katan mitralyöz kur- şunlarına bu ismi vermişlerdi. Sivil asker gülemedi, katıla katıla gülemediği gibi ne ona, ne de mitralyö- zün patlamasına kimse ehemmiyet vermedi. Ral Ral Ra! sesleri tekrar yükseldiği zaman buruşuk pan- talonunun üzerine dolaklarım sarmıya uğraşan di- ğer sivil bir asker, bunlara hayretle baktı. Harp şar- kısı hoştu, eğer güneş veya diğer günlerin sicaklığı olsaydı. hurrri aba hoş giderdi, fakat Ra! Ra! Ra! şekline inkılâp eden bu teşvik havası da, acı bir rüz- gâr gibi esiyordu. Çelik birliği geçecek!.. Fukat ne reye?, Hiç kimse plânını yapmamıştı. Kimsenin al dırdığı yoktu. Bekleme, çok uzun sürdü. Belki harpte hareketin de bir kâbusu vardı. Ben boş toprağın kâbusunu ge” giriyordum. Burada, bütün yolların birleştiği bir nok- tada bir yere saplanıp kalmak korkusu. Bu dört yols açılan, fakat hiçbir yola çıkmıyan bir hendek, bir çık” maz sokaktı. Bu harpteki yolların en kötüsüydü. Bun- lar yol değildi, sokak değildi. İnsanın her adımı, bir durağa takılıp kalıyordu. ormuş gibiydi. İnsan buna bakıp (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: