I — Askeri Liselerin spor birincilerine ANKARADAKİ MAC Dün 2-0 Yendiler Ankara, 23 (TAN). — Milli küme|min etti. Salâhattin tarafından orts- || , maçlarını yapmak üzere şehrimizo|lanan top Harbiye kalesi önlerinde | “gelmiş olan İstanbulun Güneş takımı | büyük bir kargaşalık husule getirdi. bugün Harbiye idman yurdu ile şe-| Oyle ki atılan müteaddit şütler mu- hir stadında ilk karşılaşmasını yap-| hakkak bir oyuncuya isabet ediyor- tı. 25 bine yakın bir kalabalık önün-| du. Bu vaziyetten sıyrılmak maksa- de yâpılan bu maç baştan sona ka-|dıyle Harbiye müdafiinin kaleciye dar çök heyecan verici safhalar için- | vermek istediği topa dahi bir çıkışla © de Güneş takımının birinci: devrede| yetişen Melih yavaş bir vuruşla 24 yaptığı Iki golle Harbiye iman yur-| üncü dakikada takımının ilk sayı- du aleyhine neticelendi. sini yapmıya muvaffak oldu. i © Milli Hâkimiyet bayramı gününe) * Harbiyeliler, yedikleri bu golü te. tesadüf eden bu karşılaşma çok mü. |lâfi edebilmek için daha enerjik ve sait bir havada yapılacaktı. Mödern (Devam 9 uncuda) | | stadın itina ile çizilmiş yeşil sahası İ İ bu mâç için hazırlanmış bekliyordu. ! Sfadlar : İ Saat 14,30 da evvelâ Güneş ve.bi- © raz sonra da Harbiye takımları sü- | rekli alkışlar arasında sahaya çıktı- İ lar. l Harbiye takımının forması Güneş! Tengihe yakın olduğu için bölgenin | yeşil renkli formasını giymiş bulu- | nüyordu. Mutat merasimden sonra takımlar; karşılıklı yerlerini aldıkları zaman, Güneşi milli kümenin başladığı gün- 'denberi oyniyan futbolcülerile şöyle ce sıralanmıştı: Düm Şişliye de Yenildi Bir haftadanberi memleketimiz- de bulunan First Vienna takımı dün beşinei maçını Şişli ile oldukça ka” labalık bir seyirci önünde Taksim Gilst -— Reşit, Faruk — Yusuf, stadyomunda yaptı. Misafir talana Rıza, İbrühim — Sölâhattin, Niyazi, |Yoknazarda yorgun olduğu isteksiz © Melih, Murat, Rebii. oyunundan göze çarpiyordu. Ihtiyat- Buna mukehil Ankara şampiyonu ları kalmıyan misafirlerin antrenör- İde merkez röuhadim yerine Habibi leri Geşvaydel'i sağiçe oynatmaları gülliürek gz şekilde dizilnişti; bunu bariz şekilde gösteriyor. Buna mukabil genç elemanlardan e ulaş Halı mim müteşekkil Şişli takımı oynadığı © : nerjik bir oyun sayesinde misafirle- ki, Habip, İzzet, Şeref. ilik yükte dl Yalidin da Oyun hakem Terahimin idaresi |ve Üstünü Be e eee, altnda başladı; İlk vuruşu yapan Gü | ortada iYi idaresi ve gelen fırsatlar. neşliler bir anda Harbiye kalesine | dan yerinde istifadesi takımına gali- kadar indilerse de Fethi bu tehlikeli | biyeti temin etti. a akını keserek üzün bir vuruşla iade 16,30 da oyuna Şişlinin hücümile etti. Fakat yeniden hücuma geçen | başlandı. Vahaptan inkişaf eden bir Güneşliler tekrar Harbiye Kalesi ya-İakm misafirlere mühim bir tehlike kınlarına kadar sokulmakta güçlük | atlattırdı. Şişli, dördüncü dakikada| çekmediler. Fakat, bu seferki inişi üik golünü attı, misafirler, ilk haf- de Rebiinin fena bir vuruşla topu a“ | taymda daima sağaçıklarından İsti- vuta atmasıyle neticelendi. Bu SU-| fade ederek inişler yapmak İstiyor- retle sıkı bir oyun sistemi takip eden İlar fakat Şişli beklerinin enerjik Güneşliler daha ilk dakikalarda Har | oyunu mühacimlere fırsat vermiyor. biye yarı sahasına yerleşmiş bir va-| Bu arada Şişliyi yine akınında görü- ziyette idiler. yoruz. Top kale önünde ayaktan a- Harbiyeliler ilk ve müessir akın- | yağa dolaşırken solaçık kaptı ve Şiş- larını sağdan yaptığı kornerle kesilen | li takımı Vahabın ayağile güzel bir bu akını Cihat bertaraf'etti. Biraz | gol kazandı. Tik devre bu suretle sonra Harbiyelileri tekrar Güneş ka” | kismen Şişlinin hâkimiyeti altında Vasi önlerinde görüyoruz. o Mücahit, | (2-0) bitti Celâlden gelen bir pasla cıva gibi ka-| © Ikinci devreye Şişli ayni hızla baş yarak topu kendinden çok daha mü- |ladı. Altıncı dakikada üstüste yapı- salt vaziyette bulunan Şerife geçir-|lan akınların neticesinde kale öni di. Fakat Şerif, muhakkak yapabile- | karıştı. Kaleci topu kurtarmak için ceği bu golü acele yüzünden kaçırdı. | ayağile vurmak zaruretinde kaldı. Oyün her dakika biraz daha ta7- | Attığı topu kapan Vahap boş kaleye yikini arttıran Güneş lehinde bir in-|3 üncü ve son golü kaydetti. kişaf gösteriyordu. Faküt bir türlü| o Bundan sonra.misafirlerin ağır gol yapılamıyordu. bastıklarını görüyoruz. Nitekim otu- 17 dakika: Harbiye akıncıları ye- İzuncu dakikada sağaçıktan güzel bir Bİ ve mükemmel bir gol vaziyeti ile | pas alan santrfor Barelli ilk golü ve karşı karşiya kaldılarsada üç ortanın | beş dakika sonra da sağaçıkları Fi- kücük bir tereddüdü bu golün de kaç: | şer de ikinci golü attılar, Oyun, bun- “a sebebiyet verdi. dan sonra topun ayaklan ayağa do- Güneşliler Harbiyeyi | Viyana Takımı mükâfatları veriliyor. 2 — Başvekil ve Hariciye Vekili geçit resmini takip ediyorlar Tİ SÜREŞ: | : i Tekirdağlı Ile Fideryon Reisi İstifa mı Etti? Mini Kümeden çı Üzerine Ankaraya l Federasyonu Reisi nın teşkilâtça sen günlerde 8 olan bu ve buna mümasil karlirler dolayısiyle istifa ettiğine da ir dün akşam geç vakit'bir gayla çık» mıştır. Henüz tahkikine İmkân bula. | madığımız bu haber strafında yarın Fenerbahçenin | mstömet vermiye çatışacağız. Askeri Liseler sporcuları dün yezit resminde Askeri Liseler: SporBirincilerine Mükâfatları İDün Verildi Askeri liselerin bir sene içindeki spor faaliyetlerinde birinci genç sporculara dün saat 13'de Tak- sim stadında merasimle diploma ve- rilmiştir. Merasimde, dün sabah Ankara- dan şehrimize gelen Başvekil B. Ce- lâl Bayar ve Hariciye Vekili B. Tev- fk Rüştü Aras da hazır bulunmuş lardır. Bundan başka İstanbul ko- mutanı Korgeneral Halis, diğer ge- neraller, büyük rütbeli komutanlar ve daha birçok davetliler merasimi takip etmişlerdir. Sporcular Taşkışlada soyunmuş- lâr ve hususi spor kıyafetlerile bir yürüyüş yaparak, Taksim stadyomu- na gelmişlerdir. Baştadeniz lisesi gençleri yürüyorlardi. Bunları Kule- li, Maltepe, Bursa askeri liseleri ta- kip'ediyordu. Sporcu gençler, sahada merasim duruşu vaziyetini aldılar. Bundan sonra, askeri liseler ümümi müfetti. şi Albay Adil bir nutuk söyledi Gençlerin bir senelik spor faaliyetle- rini hülâsa eiti. Müteakiben, askeri liseler spor birincilerine kazandıkla- ri kupalar, madalya ve diplomalar tevzi edildi. Kendileri tebrik edildi. Merasimde bulunan Başvekil Ce- lâl Bayar da gençlerin gösterdikleri e yeke takdirlerini i- İl cik Pera — First Vienna maçından | ıyacaktır. ' ! Kara Ali Bugün Karşılaşıyor Bugün Taksim stadında oynana- İsonra saat dörde doğru güreşler baş" Bu güreşlerin ehemmiyetini merak İhları çok iyi anlıyorlar. Kara Ali gi-| İbi şampiyonluğunda olduğu kadar ünvanını kaybettikten sonra da iti- barını muhafaza etmiş olan bir gü- reşçimizin Tekirdağlı ile tekrar tali- | bini denemesi başlıbaşına bir hâdi-| İsedir. Kara Ali ağır başlı, temkinli, 8öz- İlerinde ve hallerinde eski pehlivan- larımızı en ziyade andıran bir savaş- çının bir daha sahneye» çıkmak ar- zusu hayli mânalıdır. Eğer. Kara A-| H kolu kırılıp güreşi bıraktığı vekit- ten daha düşkün olsaydı bu ETE tecrübeye girişmezdi sanırız. Deme içinden bir sesleri Me a oya ki şampiyonluğunu alan Tekirdağlı İile bir daha kapışmak istiyor. Kara Alinin bu sefer de şerefine ve şöhre- İtine lâyık bir müsabaka çıkarmasını | İdileriz. Maamafih bugünkü güreşte iki| rakip arasındaki baş farkı müsaba- kanım bilhassa sonlarına doğru epey rol oynıyâcaktır. Kara Ali güreşin son dakikalarına kadar yenilmezse kendini çok iyi muhafaza etmelidir. | Çünkü Hüseyin hızlı bir güreşçidir. | Bu güreşi Hüseyin tarafına gör- mekle beraber Kara Alinin de pek hoşa gidecek oyunlar çıkaracağına ve galibiyeti kolay golay kaptırmıyaca- ğına itimadımız vardır. Mülâyim - Himmet a | karşılaşması çıkan | Mülâyimle Himmet pehlivanın karşılaşması da ağır sıkletlerimizin &- lerdeki secimleri itibarile ©hemmi- yetlidir. Eğer Himmet pehlivan kölu kırıldığı zamanlardaki kudretinin ya rısını muhafaza edebiliyorsa, Mülâ- yim ona karşı küvvetile bir iş göre- mez. Belki Avrupa ve Amerikada c- dindiği tecrübelerle Himmetin o bir boş tarafını bulup işini başarabilir. Aksi takdirde her dakika tehlikeler , | içinde tutuşmıya mecbur kalacaktır. Bugünkü güreşler neticesinde Av rupâdan gelecek frenk pehlivanlarile çarpışacak Türk pehlivanlarının s- raları belli olacağından müsabıklar meraklılar kadar dikkatli olucaklar- dır, > Türkiye başpehlivan Tekirdağlı Hüseyinin Anadoluda turnede bulu- nuşu ve bazı İstanbul gazetelerine Balıkesir klüplerinden biri tarafın- dan gönderilen bir mektup, başpehli- vanımızın bugünkü güreşe gelip gel miyeceğini şüpheye düşürmüştü. Dün, Hüseyinden aldığımız bir telgraf artık bütün tereddütleri iza- le eder mahiyettedir. Tekirdağlı bü telgrafında, güreşe yarın geleceğini bildiriyor. Diğer taraftan, İstanbula gelecek- lerini haber verdiğimiz. Şerman ve Negrin ismindeki yabancı pehlivan- a, AAA | dele ile kulaklarına taktığı gözlük lar'da dün Paristen hareket ettikleri- ni ayrıca telgrafla bildirmişlerdir. Aa si a AGA AAAA ANN ur» 1 şte beş haftadır mutfağın İ i esrarengiz bir hâdisenin tesirile mküriniz bir halde bu- Tunuyor. Tencereler şuraya. buraya atıl - mış, çöplerse toplanmsdan bir kö- şede dağılmış duruyorlar. Salona giden merdiven başında ise, çok ke- re iki hizmetçi düfup yavaş sesle bir şeyler konuşuyorlar. Sinekler, fırsattan istifade Ta - bat rahat ve kollarını sallıyarak mutfağın içinde istedikleri yerde dolaşmaktadırlar, Çirkinliğinden ve yaşlılığından ötürü yüz verilmiyen köpekse or- tada olup biteni anlamak ister gi- bi bugünlerde düşük kulaklarını kabartmakta... Bununla beraber, hâdiseler akıp gitmededirler... Mesele şu, tencerelerin, çöplerin ve sineklerin kraliçesi aşçı Avdoti- a evleniyor. Bunun yegâne isbat ve şahidi de bugünlerde masanın üs- tünden eksik olmıyan votka şişe- sile meze kırıntılarıdır. Çünkü akşamlar “O;, nişanlı ge- iyor. Nişanlı, küçük başlı, saçı a- garmış, Cin bakışlı ve kırmızı yüz- lünün birisidir. Avdotla, nişanlısı gelecek, diye hiç te telâş düşmüyor, hem de süslenip kırıtmıyor. Öyle ya, iş oldu, bitti. Nişanlandılar, ve yakın- da evlenecekler.. Nişanlısı oldukça tecrübe sahi- bidir. Ve böyle şeylerin mânasını anlar, Kendisine gelince, Avdotia pek çocuk sayılmaz. Maşallah ya- şı altmışı geçmekte... Hanımının es. ki korsesinden kopardığı bir kur- lerinin yardımile ancak adamakıllı görebiliyor. Başı bir lâhna gibi yusyuvarlak olup, saçları ensesinde iki ince ör- gü. halindedir. Avdotia, henüz. matmazeldir, fa- mi8 a , yalan yek değildir. bu hatıra biri köyde iken oldu. İkineisi in yanında çırakken.. Bir de mutfağın içinde bir asker kasketi asılı bulunurdu ki, bu da aşçının sevgilileri arasında bir 85- kerin de karışmış olduğunu gös- terir. Bu kasket, bir müddet ev- vel ortadan kaldırılmıştır. Fakat şimdi iş başka... Resmi ra- bıta.. İzdivaç. Meşru aşk.. Ebedi, sağlam bağlılık, ölüme kadar süren bir sadakat. kşam olunca, Avdotia mutat veçhile, semaveri, votka şi- şesini ve mezelerri hazırladı. İhti- yar köpek kulaklarını kabartıp, o- turdu. Nihayet iki sevgili cıvıl cıwl ö- tüşmiye koyuldular, Söze Avdotia başlayıp dedi ki: — Madama, düğün için bâna gü- zel bir elbise yaptırmasını söyle- dim. Bizim madam “iyi kadındır; neme lâzım. “Pekâlâ diye; cevap verdi. — Bir tuvaleet mi? diye bây ni- şanlı kaşlarını çatarak sördu. Bu büyük bir mesele deği): Hem böyle şeyin hiç te faydası yok.. Elbise - nin modası geçer. Onun yerine pa ra olsa, daha iyi. — Elbise, elbisedir. Benim bir yün etekliğim vardı, sekiz sene giy- dim. Sekiz sene sonra onu hizmet- çi Marla'ya verdiğim vakit hâlâ yepyeni duruyordu ve modası geğ- memişti daha. — Para daha iydiir.. Bir köşeye konur ve icabında kullamılır, Hak- lı değil miyim, Avdotia? — Haklı mı? Parayı bir köşeye yığmalı ha.. Sonra, evlendiğinde ve öldüğünde kocana kalmalı.. Yağma yok... — Ölmek mi? Sen mi öleceksin Avdotia Potapoyna: ka bir erkeği Aşçı Kadının Evlenmesi "Nadine Teffy,.den Çeviren: Faik BERCMEN değil, bir öküzü bile eskitirsin! Şu al yanaklarına baksana! — Yanaklarım ateşten kızarıyor. Daima ocak başırdayım ds ondan. Bay nişanlı bir dakika onun yüzüne dikkatli baktıktan sonra: — Hastalığın mı var? — Evet. Midem fi Lâhna yediğim vakit PE, rahatsız. rnam ağ - m Bu bir hastalık değil. Herkes- te olur.. Sonra dişlerim birer birer dö- külüyor.. Gözlerim iyi görmüyor, dizlerim tutmuyor. Sağlamlık kira, ben kim? İyi nişanlı ühmak ahmak gül ve kırdığı potun farkına varari — Yok. Yok.. Bunlar insanı öl- dürmez.. Bu halle yüz sene yaşana- bilir! dedi En eski tencerede en İ- yi çorba pişer derler. Meselâ ben yirmi senedir, ağır İşlerle yıpran- dım... — Öyle amma, ben kadınım, ns- rinim.. Hem ben beş çocuk doğur- dum: Çorüklar insanı harap' eder. Bayi m “e se ME özüm olda. Bunun üzerine Avdotlanın göz“ leri faltaşı gibi açılarak: — Bir çocuğun mu oldu? İhtiyar köpek te fevkalâde bir şeyin geçtiğini anlamış gibi kulak- larını daha ziyade dikti, — Senin yaşında bir adamın ço- cuğu olsun.. Vay canına. Ne ayıp, ne ayıpl. Aşçının yanakları hiddetlen ve hicaptan titriyordu. — Sonra da seninle evleniyo - Tum. Geçen sene çocuğu olan bir adam en aşağı daha on sene ya- şar. Senden sonraya kalmıyacağım ben.. Niye yarar? Kazanıp birik - tirdiklerim senin olacak Erkek biraz mahcup ve ezgin sa- kalını avuçladı. sonra: — Zannediyorum ki, gitme za - manı yaklaştı. Kapıcı neredeyse yapıları kapayscak.. A vdotia, masanın üstünü top- Uyarak kalktı. Aşk ve tr » hassüs faslı bitmişti. — Saat kaç Avdotia? — Sen yetmiş yaşındasın değil mi? Aşçı böyle diyerek gidip saate baktı, O zamen erkek. elini onun yata- ğı üstünde gezdirdi. Avdotia girince: — Yatağın kuş mu, yksa tavuk tüyünden mi? diye sordu. Aşçı kadın, nişanlısını uğurla - yınca biraz düşünceli, düşünceli durdu. Kendi kendine mırıldandı: — Ölmiyecek, koca haydut. Öl - miye niyeti yok! Ben ölünce bü- tün mallarım ona kalacak. Etrafına bakındı. Köpek büzük müştü. Elini karnına bastırarak: — Of, karnım ağrıyor, dedi.. Lâh na yemişim gibi, Sonra başını acı ile sallayıp homurdendi: — Ölmiyecek olduktan sonra, evlenmek niye yarar? Haydi can! cehenneme moruk.. Yağma yok öy”. le. Evlenmiyeceğim.. Evlenmiye * ve teesaürle