—— 21-41-9358 TAN Gündelik Gazete TAN'ın hedefi: Maberde.. fikirde, her #eyde temiz, © dürükü samimi “o karla” gazetesi olmiya esi ABONE BEDE Tufkiye 1400 Kr, 780 &r, 400 Kr, Say 180 Kr, vay 400 Kr. Milletlerarası poeta (tthsdına Geril ol. uyan memleketler icin 30. 1, 0, 3.8 lirs dir. Abone hedeti vesirdir. Adres değis- tirmek 25 kurustur Cevao için mektup Mara TA eril meri irem ermedi lal | GUNUN MESELELERİ | | mel İ Sens Ay Çocuk Haftası Münasebetile (Yazan: M. ZEKERİYA) | Onbeş sencdenberi bu memleket - te çocuk haftası yapılıyor. Yirmi senedir (Çocukları Koruma cemiyeti faaliyet halindedir. Fakat bence ne memleket çocuk meselesini hâlâ tamamile anlamış * tır, ne de çocukları koruma cemiyeti Üzerine aldığı büyük vazifeyi başara bilecek bir vaziyete gelmiştir. Propaganda, metodik, muttarit muntazam ve ilmi bir surette yapı - lırsa müessir olur. Bizde çocuk me - selesi etrafmda yapılan neşriyat da- Eınık, perakende, gayri muntazam ve gayri ilmi olduğu için bugüne ka- dar beklenen neticeyi vermemiştir. Binaenaleyh çocuk meselesnii mil- lete duyurabilmek için evvelâ şu propaganda işini yoluna koymak lâ- Zımgeldiği kanaatindeyim. * Bir taraftan memlekete çocuk me- selesini anlatmıya çalışırken, bir ta-| Taflan da çocukları koruma cemiye- | ti vazifesini tam mânasiyle yapabi- lecek bir hale getirilmelidir. Bulgar çocukları koruma cemiyeti on üç senelik bir maziye malik oldu- ğu halde bizimkinin faaliyeti ile öl Şülemiyecek kadar geniş iersatı var. dır. Faaliyetlerinden bazıları. bizim Şocukları koruma cemiyetine örnek olabilir. Meselâ: / 1 — Bulgar çocukları koruma ce- miyetinin bir seyyar sergisi vardır. Bu sergi köylere kudar her tarafı do- Köfgebe kadınlara; “Şan İeğançe. cuklara, behelere nasıl bakılacağını| öğretir. Çocuk hastalıkları hakkında izahat verir, 2 — Sofyada “çocukları kurtar - Rız,, adile bir milessese açılmıştır. Şehir içinde dolaşan serseri çocuklar, sokağa atılmış kimsesiz çocuklar ve ailelerini kaybetmiş çocuklar buraya getirilir, Aileleri veya akrahalari bu- Junurlarsa onlara teslim edilir, olmı- yanlar da eytamhanelere yerleşliri- Tir. Bu müessese geçen on sene için- de 3,852 çocuğu kurtarmıştır. 3 — Cemiyetin sekiz kreşi vardır. Fakir işçi çocukları ile, hastalikk sile çocukları bu kreşte bakılır. 4 — Bakımevleri, Çocuklurı koru- ma cemiyetinin 66 bakımevi vardır ve buralarda çalışan kadınların iş #snasında bıraktıkları çocuklara ba- kır. Bu müesseselerde 3,222 çocuk Va 5 — Cemiyetin 30 eytemhanesi| Vardır, Ve bu müesseselerde 1525 ço cuk yetişmektedir. : © — Cemiyetin ailelerinden ayrı çocukları yine bir aile mu. hit ve havası içinde büyüten 62 kom Mmünli vardır. Bu komünlerde 1740 Şocuk tahsil görür. 7 — Suçlu çocuklar için iki ıslah. açmıştır, — Her yaz çocuklara mahsus Plar kurulur. Bu kamplarda ge- Şen sene ikibin çocuk bulunmuş” tur, 9 — Cemiyetin 53 muayene istas Yal 3, pdr. Bu istasyonlarda geçen hin çocuk ayak tedavisi gör- Müytüir, bih? > Çocuk kantinleri. . Bunların ktarı 3129 tanedir, senede 214 bin ağn muhtelif gıdalar dağıtmak -| t Pe insaflı olmak için şunu kay m ki, Bulgar çocukları koruma büyüye tinin bu muvaffakıyetinde en €emj, âmil, belediye, hükümet ve Müygain elbirliğile çalışması ol - d, Kuvvetleri dağıtmamak için biz de yö ağı içi Yargı, >öYle bir elbirliğine ihtiyaç Somiyaşi 9 zaman çocukları koruma iz ku, Shduğumuz ve üzendiği - Yet ve teşkilâta sahip olabi- wetelerle verilen tafsi- lâta ve İstanbul - Kan- dilli rasatanesinin kayıtlarma dayanarak bize nüfus ve mal- ca hakikaten bir felâket şek- linde tecelli eden son Orta A- nadolu zelzelesinin (19-4-38) en şiddetli tahribata maruz kalmış bölgesini tespit etmek mümkündür. Bu sahayı aşağı yukarı şi- malden ve şimaligarbiden Ma- nahoz çayı ve Acı öz - Kılıç özü çayları ile, cenuptan An- kara - Kırşehir şosesi ile, şark- lan da Sife gölü kapalı havza- sının şark kenarı daha doğru- su Ankara - Kayseri demiryo- lu ile sınırlamak mümkündür. Bu çerçeve içine aldığımız ve takriben 4 - 5000 kilometre terbiinde bir saha kaplıyan bu bölge hem avarız hem de ara- zisinin bünyesi bakımından İ gön derece mütenevvidir. Burada hem ovaya (Sife gölü ka- palı havzası 1080 - 1100 m.) hem yaylaya (meselâ zelzelenin en şid- detli sarsıntı yerini teşkil eden Köş ker nahiyesi yaylası 1100 - 1200 mn.) hem de dağlara (Beşlerin garbinde Büzlük dağı, 1692 m. İshak hocalı- nın şarkında Çamlık 1530, şimalin de Armutlu 1500 m.) tesadüf ede - riz. Arazinin jeoloji bünyesi de böy le karışık ve değişik “initâ,, lerden teşekkül etmiştir B ir defa şimali garbi İstikame İlinde uzanan şist ve mer - mer gibi sahralardan mürekkep e8 ki kütlelere ait 1472, 1554 (Kırlan giçtepesi), , 1667 (Kervansaray dağı), 1626 (Gökkaya) rakımlı tepe- ler neogen devrinin tatlı su kalker lerinden müteşekkil olan bir çök - müş bülmeye tekabü! ettiği zanno- lunan Sife gölü kapalı | havzasını garp taraftar tahdit eder. Bu kapa hı havzanın, umumiyetle eşini Ana- dolunun birçok yerlerinde bilhes - sa Korya platformunda gördüğ müz gibi, bataklık ve az çok ufki abulai sık nüfuslu ve en şiddetli sarsıntı » ya maruz kalan sahaya gelince bu- rası, her nekadar, üzeri yer yer ye- mİ arazi ile örtülü görünüyorsa da temeli eski billörlu şistlerden te - şekkül ettiği zannedilmektedir. Bir defa Kırşebrin şimali garbinde An- kara şösesi aşağı yukarı eski kütle lerin hududunu takibetmektedir. Filhakika W. Ainsworth'ün tetkik- lerine göre Kervansaray dağında 1667 m.) bir nevi mermere kadar muhtelif değişiklikler gösteren mi- kalı kalker şistlere ve Sofuların 5 kilometre cenubu şarkisinde Boz- çal dağı (1580 m.) kütlesinde am- fibolli granitlere, bizzat Sofularda - mikrogranitlere ve nihayet Kilimli veya Sarı Ömerli köyünün 5 km. gar | Gazetecil Arkarlaşlardan birisi sayın bir say- lavdan İlham alarak gazeteciliğin “pi- £*yi deve ve deveyi pire yapmak, si“ nati olup olmadığını soruşturmaktadır. Yani lâkırdiyı gevelemiye hacet yek, Gazeteci dediğin, habbeyi kubbe yapar ve kubbeyi hı demek istiyorlar. Mübaliğa bi Bötün erki şalrierimiz en çok buna #zenmişlerdi. İyi mi yaptılar fena mi? Orasinı | karıştırmam, Hünkârn atını methede, rüzçürdan çabuk olduğu. nu söyliyenler bizim Büyük babaları. mizdır. — O zaman öyle geçermiş, bu zaman böyle, diyip şirdi de deveyi pire yapı mak olur mu? Mübalâğa İyi yapılsa hayli zevkli o tur, ; Bir Karadeniz uşağı Mınahası müş avından gelen bi? arkadaşına: — Ulan, tuttun tutun da habu çivi gi bi palukları Demiş. $ehir uşağı olan ö! — Bugünlük bunu Huttuk! Beğereme- a? e me, 28 ein 3 Ben sırası gelir, kılıç ta tutarım, orkinos ta, Zelzelenin büyük tahribatına sahne olan Kırşehir ve civarını gösterir harita keli melsii veni yapan 4 Sirer MecibiYE. Betik Zelzele Niçin Kırşehir Sahasında Oldu ? YAZAN: Son zelzeleden zarar binde Karakayada (950 m.) diorit - lere tesadüf edilmektedir. Bu yayla temelinin üzerinde, bir çok yerlerde, satıhta tatlı su neo- gen kâlkerleri görülmektedir. Ali- şarın cenubu garbisinde ve Beşle- rin garbinde Büzlük dağı (1692 m.) €ski kütlesinin eteklerinde daha es ki devirlere ait (belki oligozen) tuz ik Sanafı ; YAZAN: * Burhan Felek ç TA — Etme bet Sahi mit Ya biz Ka ? nizde erkinosu yem ederiz ya! On: diyeceksin! Demiş, Belki unutulmuştur. Bir Kayserili ile bir İstanbullu möbalâğnda yarışa çık- mışları, Birisi Kayseride 100 otomobil var derse öteki İstanbulda 1000 var, di- yormuş. Şimali size Iki tarafın müballiğalarını saymakta fayda görmem. Muhakkak olan, bizim ne onu, ne Bö» tekini yaptığımız. Elimizde bir adese var, Herşayl onun. la göstermiye çalışıyoruz. Her göz bir olmadığı için gösterdiğimiz şeyleri ayni büyüklükte görmüyarlar, * ÇOCUK HAFTASI ? | gören köylerden öiri lu kırmızı grelere de rastınnmakta dır, Herhalde tuzlu kırmızı grele - rin bulundukları gipsli (alçılı) ara Zi serisi bu yaylanın (Ankara şöse- si ile Manahoz - kılıç özü çayları a- rasındeki sahanın) belki büyük bir kısınını örtüyordu. Bu rüsubi ta- bakaların neogen tatlı su göllerinin diplerine rüsubat çökmezden evvel ki? Hele alti yedi yaşlarındakiler büs- bütün yürekler acısı, Gocuk demek, oyun demektir, eğlene ce demektir. Bizim çocukluğumuzda gi- nema yoktu, Lâkin çocukları eğlendirmek içim bir sürü şey vardı Bir kere başta Karagöz vardı. Sonra kukla vardi. Hatâ sokaklarda gezen gadırlı kuklalar ve lake, vardı. Ondan sonra sokaklarda atlı karınca, salıncak gibi şey. giderdi. Şimdi Karanör. vefat eti. Kuklalar sokaklardan çekildi. İskemle kuklaları görünmez oldu. Maymun ve ayı dağla rına döndüler. Çocuklara kala kala bir sinema kaldı. Ona da gitmeleri yasak ediliyormuş, © Eskiden Çocuk ftasında çocukları müdür, mühâse- iriyorduk. Be- rekat ki bu usul bugünlerde kalktı, göm kü böyle eğlence olsun diye şakatiktan getirdiğimiz çocuklar: — Bu kadar zamandır sız oturdunuz. Biraz da biz eğlenelim. Diye yerlerin. den Kalkmasa ve bize yerlerimizi ver. meseydiler halimiz ice olurdu. Vaktiyle çöcukları klüplere gitmek. ten de menetmiştiler. Sonra kahve'ere düştüler, Kahvelara gitmekten de me. madildi. Sinemaya gittiler. Sinemaya gitmeleri de yasak oldu. Nereye gitsin- ler bunlar bilmem ki yete harici âmillerle aşınarak ortadan kalkmış bulunduklarında şüphe yoktur. Bugün bunların yerinde da ha yeni devirlere ait neogen kalker lerini görmekteyiz. B ahis mevzuu olan bölge pek es- ki devirlerdenberi muhtelif tek tonik hareketlere (kırışma, kırıl - ma, volkanisma,.) maruz kalmıştır. Zaman ile sertleşmiş olan temel es ki kütleleri bu hareketlerin tesir - leri altında parcalanmış ve ârz ka- buğunun pek derin yerlerine kadar uzanna kırılmalara (faille) maruz kalmıştır. Sife gölü kapalı hav. sının garp kararındaki eski kütle - lerde (kervansaray dağı.) bu “fa le,, hatlarının istikametleri NW şi. mali garbidir ve yukarıda söyledi ğimiz gibi'havzayı tahdit ederler. Fakat zelzele bölgesinde başka is tikametlerde uzanan kırılma hatla- Tı da vardır. Bunlar arasında Kır- şehirin hemen cenubunda tatlı su kalkerleri ile eski arazi arasında NE (şimali şarki) istikametinde uzanan kırılma hattımı söyliyebiliriz. Şeh- rin cenubunda bulunan sıcak su kaynağı pek derinlere kadar inen bir “faille,, hattını takiben satha çıkar, Asitli, kükürtlü ve demirli olan bu suyun suhuneti 38 derece - dir. Sıcak su kaynağı yumrulu bir nevi kalker tüfü (travertin) tersi- betmiştir. 15 metre yüksekliğinde bir duvar gibi uzanan bu teşekkü - lât insana bir filan manzarasını ha- tırlatır, Şiddetli zelzele sahasında, bu su retle, dama tahtası Şeklinde yek - diğerine amut birçok “Enille,, Ja- nin mevcut olduğu pek büyük bir ihtimal dahilindedir, İşte arz kabu- Zunun pek derin yerlerine kadar &iren bu kırıklar sahayı sayısız bü yük, küçük bir takım bölmelere 8 yırmıştır. AP kabuğunun derin yerlerin de tabakalar ve sahraların maruz bulundukları dahili “tensi- On,, muvazenetini her hangi bir se bep altında bozulması ile bu kom- partimanlar ek yerlerinden, âz da olsa, yekdiğerine nazaran vaziyet. lerini değiştirmiş olacaklarından hâdise hepimizin bildiği yer tep - renmesi şeklinde bir felâketin pat- lamasını mucip olur. Ellerimizin g- rasında girdiğimiz ve kavleli bir çe kil verdiğimiz ince bir çubuk elâş- tikiyet hadelini aşacak olursa baş- langıçta çatırtı şeklinde sonra bü- yük bir çatırtı ile daha sonra da yi ne çıtırtı şeklinde kırılmasına de - vam eder. Zelzele de aşağı yukarı bunun gibidir. Ana kırılmayı taki- beden büyük sarsıntıdan sonra ara- sıra şiddetleri değişen fakat ekse- > ilk büyük sarsıntıdan daha kü- sarsıntıların husule gel, ta bildir. Bölge henüz pergel sına varmamıştır. Ve oturaklı vazi- B kadar zaman Vr e an a — GÖPÜSLEP Bir İnsanlık İmfihanından Geci 7x4: 38 Yazan: SABİHA ZEKERİYA Akpınar ve Orta Anadolu zelzele- sinin herkes üzerinde bıraktığı te- essür, facianın tafsilâtını duydukça artıyor. Genç imekteplilerimizin, hiç bir teşvik görmeden masum ruhla- rından doğan bir şefkatle topladıkla- rı İâneler, halkın yardım için, hiz. zat gazetemize gönderdikleri yar- dımlar, misafirperver Türkün, felâ-. ket karşısında nekadar kuvvetli in- yoruz. Yalnız Kızılayın değil, bütün içtimai müesseselerin faaliyete geç- mesi lâzımdır. Bu gibi faaliyetlerin, bazı halkevlerinin programlarında yeri olmadığı için harekete geçme- meleri, realitenin doğurduğu mecbu- iyetler karşısında hir mazeret ola- rak kabul edilemez. Fevkalâde hal- ler karşısında fevkalâde tedbirler a- lınır, Bütün bir milletin İçtimai, kül. türe), milesseseletinin Kızılayla elele; verdiklerini görmek, bu imtihanı ka. zanmanın en birinci âmilidir, * Radıköy vapurunda rastladığım bir" dost hana dedi ki: — Bugünkü 'TAN'ı okuduğum 2a-| man çok müteessir oldum. — Neden? — Zelzele felâkelini © anlatmak ve halkın hislerini tahrik etmek için Tevfik Kikretin şiirinden başkasinı bulamadınız mı? Yeni şairlerimizin, İhiç böyle bir şiiri yek muydu? Türk milleti Fikretin ölümündenbe- ri hiç mi felâket geçirmedi? Hiç mi feyezanlar olmadı? Neden bu şairler- den hiç birisi böyle bir azap ve - bizabi yazmadılar?... Zölzele faclasını haber aldığımız zaman, bilmiyorum neden aklımıza Fikretin bu şiiri geldi. Yeni lisanla yazılmış bir başkası var mı, diye s0- rup araştırdık, bulamadık. İnsan Fik- “ yotin, insanların azabına karşı duy- duğu o yüksek hisleri, yeni neslin an. lamıyacağımı hesaba katarak koy. duk, çünkü insani hisler, insani dü- şünüşler, lisanın arkada kalmasına | rağmen kıymet ve mahiyetlerinden hiçbir şey kaybetmezler. Ne yazık ki yeni neslin şairleri, bütün elem ve 15- /Urap günlerinin şiirini ve edebiyatı Bı daha henüiz yapmadılar... Bu zel zele #airlerimize bir şiir ilham ede- cek mi, ressamılarımız bu bazin sah. meleri fırçalarile çizecekler mi, daha henüz bilmiyorum, fakat meydanda bir hakikat var ki, o da bir halk yı ğınının felâketini, bu şiir kadar kuv- vetle ifade eden başka bir şiir yok. tur, . İn pa ve şairlerin geçirdiği ———— .. Herkes Bir. Ağaç Dikecek 7el bir mesine halini almış bulunu- yor. Geçen gün burada bir ağaç bay- ramı yapılmış, vali de dahil olarak herkes bir ağaç dikmiştir. er ağa <a; dikenin adını taşıyan bir etiket Faptedilmiştir. Ağaçlar, dikenin ad dile anılacaktır. Bayram esnasında ziraat müdür Ekrem bir nutuk söy- Jemiştir. Su deposu mevkiinde büyük bir havuz ve orayı i ya ot Gali ş otomobil yolu a ço Yurttaş; ni Arttırma bir alı işidir. gana al ve onu arttırmıya alığtır, Mi