A Rusların ke ile “İlk Temasları Başlıyor 1875 İS ya Londrada basıl- olan “Şarkta, İngiltere ve Rus 72" ismindeki kitabın 264 üncü İn anda, aynen şu satırlar yazı- ti “. Bu uzun kahramanlık müca- delelerinin menkıbeleri, her İngili- J bi eee, heyecan ve tecssürünü ©elbe istihkak kesbetmiştir...' Pvet; m adamlar, ancak kendileri, ve ihcak vatan ve istiklâlleri için cen | Kettiler. Ve ayni zamanda hiç far- kında olmadan, İngilterenin Hin- “tandaki hâkimiyeti için, Rusla- İŞ önüne metin bir set çektiler. (Henri - Ravlinsin'in) tabirile; “dağlılar, müdafanda sebat ettikle Müddet zarfında, Rusların isti- N dalgaları önünde, kudretli bir nia teşkil ettiler. Lâkin bu ka- Ün mücadele meydanından çekil- mecburiyetini hissedince derhal yet değişti. Artık, Rusların Aras m İndis nehrine doğru ta- | Sn ettikleri istilâ hareketi için, ii ve ne de tabii, hiç bir mia kalmadı.” 4 #atırlar, yalnız Kafkas Türk içn değil, büyük Türk de yer alabilecek kadar Shim ve kıymetlidir. #te size, uzun ve karışık bir tarih... Fakat siz, tarihin bu uzun sayfa- u, birer cümleye indirmek. ğ ek Glenn gi ) an mürekkep bir (fırkal ©riye), (Dinyeper) nehri ağzın- | hareket ediyor.. (Don) ve (Vol |, | Behirleri tarikile, Hazer denizi- - İm iyor. Bu kuvvetin gemileri, yi ar, nehrinden (Volga) nehrine 1 Yar, karada sürüklenerek geçiri- ya > çetin yolculuktan sonra, larla Kafkasyalılar, ilk defa te geliyor. Fakat bu meşakkatli - » Ruslara hiçbir fayda temin » Bu da, böyle geçiyor. müddet sonra, (Prens Svla - kumandasındaki istilâ or- karadan cenuba doğru yürü- # Ker Da sahillerine kadar zap Bu zaferden aldığı cese- j şa de aşağılara kadar iniyor. (Çerkes) adını taşıyan kabi- a cetleri olan (Yası) ve (Kuruğ) erile cenge girişiyor. onuncu asrı nihayetle « Rusya halkına hrsitiyanlığı ti, ettiren (Büyük Prens Viad- hü, fe Çerkezlerle ikinci ve sü- Xi, , bir harbe atılıyor. Çerkesle- i başabaş bir düelloya da Rh “derek, korkunç bir çarpışma ne | yere seriyor.. Bazı ufak te 4 Ki Berr elde ediyor. “İk, 9 bu muvaffakiyetler de, Rus Kip izekli bir menfaat temin et- BR u ek tefek taarruz dalga- , on altıncı asrın sonları Kr vakit vakit beliriyor. An Mai M var ki, hepsi de Kaf dağla- eteklerinden ileri geçemiyor. wi, 5 kuvvetleri, Fafkaslıların Miyan ayakları altında çiğ *iyi, ©”. keskin kılıç darbelerile e- RP elliyor. 1 Klikya için asıl büyük tehli- a pat itıncı asır hitam bulurken « Bu büyük tehlikeyi do- , (Kazak) lardır. lar) 6 tarihte, Rusyanın cenubunda ve Lehistan İİ, Şamilin ekipaaP arkadaşları, Dağıstanın sarp kayalıklarında istirahat halinde.. civarında yerleşmişlerdir. Hür, müstakil pervasız bir kütle halin- de yaşıyorlar. Ne hükümet teşkilâ tı ve ne de devlet kanun ve nizamı bilmiyorlar. Şehir, kasaba ve köy lere de girmiyorlar, Bütün hayat- larını, kendi deri çadırları altında, kara, deniz ve nehir avları peşinde geçiriyorlar, Ve, yaşadıkları mu - hitin komşularile bol bol harbedi - yorlar, Lehistan BUKümer, OSKYVa GU kalığı, bir müddet bunların saldırış larından âciz kalıyorlar. Çetin ve sürekli mücadelelere katlanıyorlar. 'Bir hayli fedakârlık ediyorlar. Bu başıboş insan sürüleri üzerinde yap tıkları maddi ve mânevi tesirlerle yavaş yavaş onlara medeniyet ve din hissi veriyorlar. (Çarlık) teşekkül edip biraz da kuvvetlendikten sonra, mahirane siyaset manevraları başlıyor. Le- histan krallarının hatalı hareketle- ri yüzünden Kazaklar, Çarlık tacı- nın etrafında toplanıyor. Ve artık Kazaklar, Çarlığın tabii bir ordu- su ve en korkunç bir kuvveti olu- yar. Y arlık; bu heybetli kuveti, büyük bir maharetle idare ediyor, Osmanlı hükümeti, Lehis- tan Krallığı ve Kırım hanlığı ile giriştiği uzun muharebelerde, dai- ma kazakları ileri sürüyor, Ve on- lara, her harpte, büyük mikyasta (yağma) imtiyazı veriyordu. Kazaklar, her yerde kıyasıya harbediyorlardı. Ve harplerde de ne teslim oluyorlar; ne de teslim olanlara aman veriyorlardı. Yalnız harbi kazanmayı, ellerine geçen ga nimet eşyasını toplamayı düşünü- yorlardı. Harbin ne tehlikelerine, ve ne meşakkatlerine zerre kadar ehemmiyet vermiyorlardı. Atlı ka- zaklar, at üstünden inmiyorlardı. Yaya kazaklar da, yürümekten, atlamaktan, sıçramaktan yılmıyor. Jardı. Asıl garibi şurasıdır ki; çok geç Hristiyan olmalarına rağmen akıllara hüyret veren bir din ta - assubu gösteriyorlar. (Hakiki Mü- min) olabilmek için, hristiyan ol- muyan Çarlık düşmanlarını ele geçirip kesmekten büyük bir zevk duyuyorlardı. Çarlık; bu mühim unsurun, bütün düşmanlarına karşı en müt- hiş bir silâh olduğunu anlamıştı. Ve bunu anladığı dakikadan itiba- yen de, Kazakları mahirane entri- kalarla kavramış; ve Moskova tah- tanın ayaklarına birer altın zincir. le bağlamıştı. Hâdisat, Kazakları yavaş yavaş medeniyete doğru çekiyordu. Çar- lık, bunları muazzam bir ordu ha- Jinde beslemektense. kendi düşman larının hudutlarına yerleştirmeyi tercih ediyordu. Büyük kütleler halindeki Ka - zak kuvvetleri, Lehistanın şark hu dutlarına, ve Rusyanın cenubunda ki Osmanlı sınıflarına yerleştiril mişti, Ve bunlara, yerleştikle- ri mıntakaların komşu arazisi gös terilerek: İşte, size refah ve saâdet vere- cek münbit ve feyizli topraklar. Onları yavaş yavaş ele geçiriniz. Servetinizi tezyit ediniz. Denilmişti. Kazaklar; Çarlığın programin büyük bir dirayetle tatbik etmiş- ler.. Bir taraftan Lehlileri, diğer taraftan da Osmanlılar yavaş ya- vaş geri sürerek Çarlığın hudutla- rım genişletmişler. Avrupadaki (Büyük Rusya) yı vücuda getirmiş- lerdi, leride bahsedeceğimiz hâdi- satta çok mühim roller ala- cak olan Kazaklar hakkında, dahü pek çok şeyler söylenebilir. Fakat biz, muhterem karilerimizi yorma- muk için bu bahsi de ihtisar edi- yoruz. Ve, senelerce Kazakların ta rihleri, hayatları üzerinde tetkik- ler yapmış olan bir İngiliz muhar- ririnin bir mütaloasını şöylece hü- lâsa eyliyoruz: (Kazaklar, cesaretleri, çeviklikle Tİ, yüksek derecedeki harp kabili- yetleri ile Çarlığa büyük hizmet et- tiler. Çar hükümetinin hudut bek- çiliği, akıncılık, casusluk vazifesini deruhte iL Bunlardan bi. hasım — yani, Zan paroz kik 8 Çarliğın hainane entrikalarina gücenerek o muhalif bir vaziyete geçmek - ve hattâ, Os- manlı hükümetine İltica etmek - le beraber, diğer kısmı, Çarlara ve onların hükümetlerine derin bir sa dakat ve merbutiyet gösterdiler. Ve, Çarlık ile düşmanları arasında OGĞUT LOKMAN HEKİMİN BORSALARDA ; Frankta Yine Düşüklük Görülüyor Frank tekrar düşmiye başlamıştır. Evvelki gün bir sterlin 161,70 frank.; kapanmış iken dün Londra borsasın- da tekrar iki frank düşüklük kayde- dilmiştir. Açılış fiyatı 16346 frank- tır. Bir sterlin karşılığı 49618 dolar bildirilmiştir. Paris borsasında Üni- türk, 360 franktan satılmıştır. Bor- samızdaki Ünitürk muameleleri 19, 20 - 19,25 lira arasında geçmiştir. As- lan çimentosu 12.90 liradır. Diğer milli tahvillerde müamele olmamış tar. Zahire Borsasında Dün zahire borsasında tüccara ait iki vagon buğday ile Ziraat Bankası- nın yumuşak buğdaylarından yüzde yetmiş beşi 5 - 6 çavdarlı ve müteba- — GÜNLÜK | PIYASA Adâna mmtakasından (şehrimize getirilen yetmiş bin kiloluk bir parti pamukyağ kilosu otuz üç kuruştan atılmıştır. eee Trukyadan getirilen taze beyaz peynirler kilaru otuz üç kuruştan, Karadeniz mah iç fındıklardan bir parti 33 - Bi kuruştan satılmıştır. * Sarı mısır fiyatları biraz yüksel miştir. Dün on iki bin kilo kadar mu sir satılmış ve kilosu beş kuruştan verilmiştir. * Tavşan derileri #iyatlarmda henüz canlılık başlamamıştır. Bir mikdar Anadolu mal: tevgan derisinin yüz- de beş ve daha fuzla tenzilâtlı ola- rak adeği 18 - 17,5 kuruşa satılmış- - SANAYİ: kisi yüzde 20 çavdarlı olarak kilosu| — 5.28 kuruştan, yüz elli bin kilo satıl- mıştır. Tüccar malları 5.30 - 5,32 ku- ruştan verilmiştir. ZİRAAT: Bu Sene Meyvalar Bol Olacak Anadolu ve Trakyadan alinan son haberlere göre, kışlık ekinler yurdun her tarafında çok iyi görünmektedir. Havaların ılık devamı yüzünden mey va ağaçlarının tomurcukları kabarım ya başlamıştır. Bu sene bol meyva 0- lacağı şimdiden tahmin olunmakta - dir. gerilmiş olan bir set haline geldi- ler. Böylece de, Moskova Prensle- rinin pek dar olan ülkelerine, vâ- si bir imparatorluk ilâve ettiler. Eğer Kazaklar olmasaydı; Çar - hk, Osmanlı bükümeti ve hattâ, Kırım hanlığı önünde bile pek â- tiz bağa v mmm de iyi ver alet yöpakilimeli için gp ince maharetler gösterdiler. Ru sert, serkeş, intizam ve inzıbattan hoşlanmıyan kuvveti, dissiplin al- tına almak için acele etmediler. Bu nu, tedricen yapmak İstediler. Ve biraz da güçlük çektiler. (Devamı var) .. e Boğmaca öksürüğünde Vitamin C © Vitamininin şöhretini bilirsiniz. Çe- Gukların gıdasında eksik olursa çocuk Barlov hastalığına tutulur: o Hirçinlaşir, bacaklarına ağrılar gelir, derisinin üze- rinde mer lekeler peyda diş etle- rinden ve baraaklarından kan gelir va. Büyüklerin gıdasında eksik olursa asir lardan ve asırlardanberi gemisileri kor- kutan, uzun muharebelerde — sskerlere musallat olan iskorbüt hastalığı meyda- ma çıkar... Bu vitaminin eksikliğinden Meri gelen daha başka saymıyacağım, Zaten tabi olarak çosuğun annesinin sütünde çocuğa yetişecek kadar, İnek sü sinde bulunduğundan © normal beslenen çocukla, yükler bu vitami- ni yiyeceklerinde bulurlar ve eksikliği- nin farkına varmaz'ar. Bu vitaminin öteki vitaminlere bü- yük bir üstünlüğü kimya bakımından terkibinin de iyice Börenlimiş olması- dır. Bunu bize öğretmiş olan Macar All. mi, Giyörgi bu yıl Nobel mükâfatını ala. müştür, Onun bildirdiği usul sayesinde şimdi vitamin C yi yalniz yemişlerde ve sebzelerde aramıya mecbur değiliz. Bu vitamin asit askerbik adında, kimyada şekerlerin grupuna giren bir maddedir. Kimya fermüllerine meraklıysanız bus nun da formülünü görebilirsiniz: CAHSO! Bu altı karbonla, sekiz İdrojenin ve 8 eksljenin nasıl birleştikle, miştir, Fakat o kadar uzün tada göstermek uzun olduğundan o merak ederseniz yeni kim; bakarsınız... Vitamin € suyundan, lâhanadan ve kırmızı biber- den çıkarılarak kullanılırken gimdi asit askorbik tarkip suretile başka şeylerden de yapılır. Onun için bu madde istenildi ğ! gibi ele, avuca gelir bir şey olmuştur, rahatsızlıkları Bir insana bir günde vücudünün ağır- lığından' bir Kilosu için bir miligram a- 9it askorbik lâzim olduğu da bilinir. Bu kadar iyi tetkik edilmiş olan bir maddeyi hekimler ilâç olarak kullan» mak fikrini elbette kaçırmazlardı. Bir zamandanberi esit askorbik türlü törtü hastalıklara karşı tecrübe edilmektedir. Vitamin & nin şimdien büyük iyiliği çocukların boğmaca öksürüğünde görü! müştür. Kanadada geğen yıl yapılan tee cübelerde boğmaca öksürüğüne tutulmuş birçok çocuklara hekimler günde yüz elliden beş yöz milişrama kader Malt askorbik vermişler ve hastalığın Bç ni hâyet on gün içinde hafifliyarek obüs“ bütün geçtiğini görmüşler Öksürük geçmiş. kay kalmamış, hararet normal dereceye düşmüş. İşin erkese kanaat verecek | tarafı, terin yalnız bir hekim yahut wp olmuş hekimler tarafından de- Ayrı ayrı hekimler tarafından yapıl. mg olmasıdır. Kimi ilâcı ağızdan ver. miş, kimi karakan damarlarını yahut #daleler arasına şırınga etmiş ve hepsi iyi metlee elde etmiştir. Bu zamana kadar ilâcı bulunamamış #lan ve her yıl bu mevsimde pekçok çocuk lara e kadar eziyet, analarına, babaları na da © kadar Üzüntü veren bir hasta» bığa İlâç bulunması pek hoşa gidecek bir yeydir. baharda bulunduğunu hatırlatacağım. yitaminin bir iyiliği de ondan fazla yenilei insana dokunmamasıdır. Nekadar yanilirse yenlisin vücutta birik. y gi anmada, İadenin, Kolonyacılar Vekâlete Başvuruyor Kolonya imalâtçıları, dün, Sanayi birliğinde toplanarak ispirto fiyatla. rının İitresinin 140 kuruştan 90 ku- ruşa indirilmesi yüzünden ellerinde Mtresi 140 kuruştan alınan ispirtolar. dan yapılmış külliyetli mal bulundu- ğunu ve bu vaziyet karşısında kolon yaların maliyet fiyatından noksan sa tılamıyacağım iddia etmişlerdir. Ko- lonyactlar, bu yüzden zarara uğra- dıklarını tesbit ederek İktisat OVe- kâletine müracaata karar vermişler- dir. A Ticaret odasında toplanan komis yon tarafından tesbit edilen umum navlun mukavelesi, oda tarafından broşür halinde bastırılarak alikadar Isra verilmektedir Çorap Standardı 'Bu ayın 26 ıncı günü akşamı çorap standardı müddeti bitmiş olacaktır. Ayın yirmi yedisinden itibaren ni- zamname mucibince bütün ipekli ka- dın çorapları damgalı olacak ve dam- gasız çorap satılmıyacaktır. Her ço- rapta fabrikanın ismi, çorabın nevi i- şaret edilmiş bulunacaktır. Ticaret o- dasınca mühürlenmemiş çorapları sa- tanlar cezalandırılacaktır, Piyasamız- da stok ipekli kadın çoraplarının miktarı 10 - 12 bin düzüne kadardır. İ BORSA) İ İ : i zel ği | Ke Lea PARALAR — Frank — B0— Dölar Liret | Belcika Pr, Drahmi k İsviçre Pr. Leva ! Florm İ Kron Çek İ Silin Avusturya İ Mark İ ei | Pengo iz | omar i Kron İsveç İ Sterlin İ ÇEKLER Acım Kapanış Paris 26,125 26.0279 Nevyork 0,79314 o 0,7880 Milâno 15,0234 150110 Brüksel 4,6915 4,458 Atina İd Cenevre 3472 340 Sofya #72 63.6042 Amsterdam 14297 14291 Prag 226093 2263 Viyama iğ Madrid 12 4280 1242 Berlin 19110 19705 Varşova 420 4,1920 Budapeşte 19625 S0el0 Bükreş 108.2525 10631 Belgrad 344008 344980 Yakahama 2.7366 o 21856 Stakholm 3.0920 340910 Londra #1— em VR AŞ yy EKONOMİ HARİCTE: Prağ Sergisinde Türk Paviyonu Rağbet Gördü Prag, (Hususi muhabirimizden) — Prag beynelmilel sergisinde açılan Türk paviyonu, bugün, muhtelif memleketlerden gelen binlerce ziys- retçi tarafından geziliyor ve takdir görüyor. Türk paviyonu Ominbüs şir- ketine mahsus umümi dairede güzel bir şekilde tanzim edilmiştir. İnhisar- lar idaresi, Üzüm kurumu, Türk Mey vacılık Limitet şirketi, Şark deri şir- keti, Şerif Remzi, Kâzım Taner ve sair birçok milli müesseselerimiz ta- rafından teşhir edilen Türk malları- nın nefaseti herkesin nazarı dikkati- ni çekiyor. Toprak altı ve toprak üs- tü mabsullerimizin nümüuneleri çok güzel bir şekilde teşhir edilmekte ve istihsal ile ihracatımiza dair rakam- Jar elektrikli grafiklerle tebarüz et- tirilmektedir. Birçok milli müesse- selerimiz mühim miktarda yeni ği a riş almışlardır. Türk paviyonu, elçimiz Yakup Kad ri tarafından açılmıştır ve birçok ec- nebi paviyonlarından üstündür. Bu- gün, Çekoslovakya Cümhurreisi Be- neş, refikasile birlikte sergiyi ziyaret etti, Türk paviyonunda bilhassa du- rarak iyi bir şekilde teşhir edilen ne- fis Türk mallarına karşı alâka gös- terdi. Her madde hakkında ve bilhas sa pamuklarımıza dair izahat istedi. Türk pamuklarının Çekoslovakyada- ki sürümünün günden güne artmak- ta olduğunu memnuniyetle izhar et- ti, Dünya Zeytin Rekoltesi Roma Beynelmilel ziraat enstitü- sünün bir raporuna göre 937 - 938 se- nelerinde dünya zeytinyağ rekoltesi- nin yekünu 9,679,800 kental tahmin olunmuştur. Bu arada Türkiyenin re- koltesi evvelki sene 250 bin kental iken 37 - 38 senelerinde 300 bin ken- tal tahmin edilmektedir. Berlin Türk Ticaret Odası Almanyaya, kurulan kürk. alrakek, Odası, onuncu senesini. bitirerek on © bir yaşına girmiştir. Bu münasebet- le oda merkezinde, odanın fahri reisi Berlin büyük elçimiz B. Hamdinih re isliğinde bir toplantı yapılmıştır. O- danın faaliyeti hakkında raporlar o- kunarak hizmetleri takdir edilmiştir, Toplantıda iki hükümetin büyükleri- ne bağlılık telgrafları çekilmiştir. İç timadan sonra mutat olan bira akşa- mı yapılmış ve Türk resmi makamla- rına mensup bütün vatandaşlar bu zi- yafette bulunmuşlardır. DIŞ TİCARET: Almanyaya Olan İhracat Azaldı 1937 senesinde Almanyaya evvelki senelerden daha fazla mal ihraç et- miş olan Avrupa memleketleri ara- sında Türkiye hariç olmak üzere - bütün Balkan memleketleri de var- dır. Bunlardan Romanyanin ihraca- tında yüzde 50, Yugoslavyanın ihra- calında yüzde 73, Bulgaristanın ihra catında yüzde 20, Yunanistanın ihra- catında yüzde 10 tezayüt kaydedil- mektedir. Buna mukabil Türkiyenin Almanyaya 1937 senesi ihracatı tak- riben yüzde 20 azalmıştır. Balkan memleketlerinin Almanyaya 1935, 1936 ve 1937 seneleri ihracatı rakam ları şöyledir; (Aşağıki rakamları mil yon mark olarak okuyunuz). Ülkeler 1907 1906 1998 Türkiye 01,8 118,5 Gs Yugoslavya 232,1 v1 cı Romanya 1798 23 s0 Yunanistan 13 653 se Bulgaristan 7 516 4“ Bu rakamlara göre, Yugoslavya ve Romanyanın 1937 senesi ihraca- tı 1935 yıl ihracat kıymetlerinin iki mislinden fazla ve Yunanistan ve Bulgaristan ihracatı da ehemmiyetli nisbetlerde arttığı halde Türkiyenin 1937 senesi ihracatı - ufak bir fark- la - 193$ senesi seviyesinde kalmış- tır. Diğer taraftan Almanyanın 1937 yılında Balkan tacmleketlerine ihra- catı 1936 yıh ihracatına nazaran çok artmıştır. Artış nisbetleri şöyledir Türkiyeye ihracatta yüzde 403, Yugoslavyaya yüzde 744, Roman- yaya yüzde 25, Bulgaristana yüzde 43,5, Yunanistana yüzde 59 fazlalık