Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
19.10-937V z Hatayın Yeni Rejimine Doğru Antakvaya Ankara, 18 (Başmuharririmizden, telefonla) — Hatayın istiklâli hak- hda Milletler Cemiyeunüe varııan Anlaşmanın en büyük hakkaniyetle tbik edileceğine emin olabiliriz. Bu memur edilen 5 kişilik heyetle ko lüştuktan sonra vardığım kanaat bü lur, Milletler Cemiyeti bu nazik va - ife için olgun ve üstün mümessiller Heyetin reisi B. Reid “İyi İngiliz,, İye tasavvur edilebilecek tipin en ükemmel nümunesidir. Seylânda sene hâkimlik etmiş ve Seylânın endi kendini idare etmesine ait ana- anım hazırlanmasında ve tatbikin- * faal bir rol oynamıştır. B. Reid k nazik ve mütevazi bir adamdır. leyetin 5 âzasını bana anlatırken u- tin müddet beşincinin kim olduğunu tlamamıştır. Hayli kafa yorduktan Onra nihayet “kendimi saymayı u- ütuyorum,, diye beşinciyi keşfede- İlmiştir. Riyaseti altındaki heyet intihapla- yapmak ve rejimi kurmak iç'n icap den tedbirleri alacaktır. İntihapla- h nihayet nisanın 15 şine kadar bit dtesi lâzımdır. Bundan sonra kurulan lakinenin iyi bir surette işleyip işle- lediğine bir müddet nezaret edile - tktir. Heyetin vazifesi ceman altı ay İrecektir. B. Reid bu vazifenin dü- İst bir surette görülmesine ve Ha- yda yakm şark için hakiki bir ba- $ ve sükün mıntakası kurulmasına ik kıymet vermektedir. Bana dedi ki: “— Dünyayı çok dolaştım, Hâkim Hatile pek çok insanların hayatını kından gördüm. İnsanlar biribirle- e çok benzerler. Ayrılıkları yapan niller dil ve hudut ayrılığı, mesafe, tnlış duygüular gibi şeylerdir. Dün'ya & hastalık ölüm, açlık, âfet gibi tür- türlü tabii fenalık âmilleri varken hlara düşmanlık ve harp gibi suni niller ilâve etmek günahtır. Millet (? Cemiyeti idealinin her yerde her ette zaferine çalışmak herkes icin Aifedir. Büğün en çok miktârda in- A sulh ideali etrafında. toplandığı “dar silâhlanma hususunda her de #den ileri gitmemiz cidden yazık - /|B. Reid İstanbulu 25 sene evvel I'müştür. Kıyafetten başka büyük giden heyet reisi izahat verdi fark görmemiştir. Fakat Ankarada yeni bir şehir ve yeni bir âlem keş- fetmiştir. N " Heyetin ikinci reisi Isviçreli profe- sör Sekretan Lozan Üniversitesinde profesör ve meşhur bir hukuk âlimi- dir. Senelerce Türk - Yunan muhte- lit mahk inde bul dolayı- sile memleketimizin yabancısı değil - dir. 1935-1936 da Sar reyiamında Millet - ler Cemiyetini temsil etmiştir. Cemi- yetin idealini kendisine tamamile mal edinmiştir. Gayet hoş ve hazır cevap bir zattır. Holanda lisanımın filâman- caya benzeyip benzemediğ'ni sordu - ğum zaman: «.. Flâmanca Holanda lisanına benzer. İki nevi benzeyiş arasında bü yük fark olduğunu unutmıyalım,, de.- miştir. “Belçikalı profesör Lagrange harp- ten sonra Bulgar - Yunan ekalliyet- lJerinin mübadeles'nde bulunmuş, Ma kedonya işinin mânasını öğrenmiş bir zattır. O kadar nikbindir ki, Makedon ya komitecilerini pek nazik ve uysal bulmuştur. Norveçli doktor Bay Eslu Riemens te avukattır. Sar mahkemesinde âza- lik etmiştir. Heyetin Anker isminde Norveçli bir başkâtibi ile Tripet ismin de bir İsviçreli muavini vardır. Heyet bu sabah Ankarada Bay Nu- man Menemencioğlu tarafmdan kar- şılanmıştır. Heyet âzaları bir gezin- tiden sonra Bay Menemencioğlunun ve saat 16 da Çankayaya çıkarak hu- susi defteri imza etmişler, 16,30 da da Hariciye Vekili doktor Tevfik Rüş tü Aras tarafından kabul olunmuş - lardır. Bundan sonra otomobille ba - raja kadar bir gezinti yapmışlar ve akşam yemeğini Ankarapalasta ye - mişlerdir. Gece saat 22,55 te Anka- radan geçen Toros ekspresile şehri- mizden ayrılmışlardır.. İstasyonda Ankaradaki Hataylılar la diğer birçok zevat tarafından uğur- lanmışlardır. Heyet Hatayda vaziyeti gözden geçirdikten sonra icraat hak- kında kararlarını verecek ve işe baş- lıyacaktır. Faaliyet merkezi Antakya olacaktır. 4B Y Dersimlilerin Muhakemesi (Başı 1 incide) Sonra şahit Muhindili Hüseyin din- i. Bu, hükümet nâmına aşiretle- dehalet tavsiye etmişti. Bu husus Uzun tafsilât verdi. Haydaranlı mza bu hususta nasihat ediyormuş imer şöyle haykırmış: “— Başma şapka koydun da adam "oldun!,, Şahit, aşiret reislerinin yanında bir Neni casusuna rastladığmı da si)y- Yine bu şahidin ifadesine göre, a- *t reisleri bir devlet kurmak için İçmek suretile yemin etmişler, Hü n Demirhanlılari ikna etmiş, fı- 't Seyit Rıza şöyle bağırmış: — Su içen yeminden dönmez!,, . Şahidin bu ifadesi hakkımda ne Hi “eği Seyit Rızaya soruldu, kat'iy- “Cinkâr etti. Yusufhan aşireti rel- _'İe şahidi ithama çalıştı ve dedi “— Bu adam casustur, şeyh oğlu- * Bizi, teslim olmamaya teşvik et- Rllm:lım sonra da şahit Hıdır çağı- “! Ve isyanın başlangıci hakkında “imat verdi, dedi ki: — Reisler, kabile halkına, devlet ı ak için Ermeniden dört milyon ) geldi, demişler. Reislerden His- Seyit Rızanın evinde plân ciz - 'şğ_"ülduğu zaman inkâr etti. he itlerin ifadesine ve tahkikata ». Seyit Rızanm Ermeni bir pro - hç 'dacı kullandığı tahakkuk - et - Ü G Ginlier â6 Jeyaninyülk baş &e Yeri olan Malazgirdin Pah nahi- basan ve oradaki karakollara 1 Yapan aşiretler arasında bil- neman aşiretinin ve bu aşi- 4a tisi Cebrail ile oğlu Kekonun Sİ rolleri anlattılar. |Muhterem misa- firimiz geldi (Başı 7 incide) disini çok takdir etmekteyim. Amiral Okanın kumandası altın- da, Amiral gemimiz Yavxfz: dört tof— pito ve beş denizalti gemisinden mü- rekkep filonuzun geçen sene Malta- ya ve Yunanistana yaptığı Muvaffa- kıyetli seyahati büyük bir. 'tşkdırle karşıladık. Bu bir bahüY?h Ş, ol y dukça mühim bir hâdisedir. Çünkü deniz üstü gemilerile denizaltı gemi- lerini ayni şekilde idare etmek ol- dukça güç bir iştir.” Türk topraklarında Müteakiben 11 numaralr Vapur To- edeki yolcu salonuna yanaşmış - Şxa:.ı SalonyTürk ve Yunan bayl_"a_klş.- rile donatılmıştı. Aziz misafuınşız burada karaya çıkmıştır. Mızıkasile birlikte bir askeri fümrezemiz dost misafire resmi selâmı ifa etmiştir. Mızıka evvelâ Yunan ve Sonra da Türk milli marşlarını çalmıştır. Ge- neral Metaksas askerimizi teftiş et- tikten sonra otomobillerle Perapalas oteline gidilmiştir. Dost memleket Başvekilinin geleceğini haber alan binlerce halk Topaneden Perapalas oteli önüne kadar — bütün caddeleri doldurmuştu. Misafirlerimiz otomo- bille geçerlerken halk tarafından iç- ten gelen bir samimiyetle alkışları - mışlardır. Ankaraya doğru Kıymetli misafırlerimiz otelde kısa bir müddet istirahat ettikten Sonra otomobillerle ve yine halkın coşkun tezahürleri arasında Tophane Tıhtı- mına gitmişler ve oradan da 71 nü- mişler ve saat tam 20 de kalkan hu- susi bir trenle Ankaraya hareket ti- mişlerdir. Iki gün evvel Istanbula ge! miş olan Yunanlı gazeteciler_ de ayni trenle Ankaraya gitmişlerdir. Kıymetli misafirlerimiz Haydarpa- fon Der Mandere| * Holamdalı B Von - et VARİEel o v u. #a doif' Hitler bize yolul maralı vapurla Haydarpaşaya geç (BAŞMAKALEDEN MABAAT) Çok Lüzumlu Bir Hassasiyet (Başı 1 incide) ç tecilik ölçülerile caiz görülmemesi lâ- zım gelen bir yoldur. Goebbels “Na- zi idealleri” diye tarif ettiği bir da- vanın Almanyada zaferle neticelen- diğini söylüyor ve ayni davanın Ital- yada, Japonyada, Avusturyada, Ma- caristanda, Lehistanda, Brezilyada, Türkiyede ve Portekizde “göze görü- nür” derecede kökleştiğini anlatı- 'Or. gösteriyor!” sözlerile bitiyor. Goebbels bu sözlerile bizi Kema- lizm ile taban tabana zıt bir cephe- nin malı diye gösteriyor ve bizi, ka- | olmadığımız bir | tiyen yol arkadaşı takım memleketlerin — yol arkadaşı yapıyor. Kemalizm maceradan uzak, barış ve istikrar taraftarı, Milletler | Cemiyeti ve müşterek emniyet ideal- lerine bağlı, demokrat ve inkılâpçı bir rejimdir. Ne Goebbels'in bahset- tiği cephe ile ne de diğer ifrat tari- kile alâkası yoktur. Kendi yolunu kendi ihtiyaçlarının ve menfaatleri- nin icabına göre tayin etmek istiklâl ve hürriyetinde pek çok hassastır. Bu istiklâle, ne tarafta olursa ol- sun, bir tecavüz istidadı görürsek buna karşı bekçilik etmek, en titiz ve hassas bir surette davranmak her Türk gazetesinin vazifesidir. “Cumhuriyet” gazetesi Goebbels'in avukatlığını etmek gibi bir ihtiyaç duymakla bu vazifenin tamamile zıddını yapmıştır. Almanya ile olan münasebetle- rimizin anlaşmamazlıklardan kurtulması ve her memleketle aradı- ğımız samimi dostluğun Almanya ile de kurulması için Almanların şu nok- tayı anlamaları lâzımdır: Türkiye propaganda ile doldurulacak bir boş- luk değildir. Alman propagandasının bütün nikapları bizim için şeffaftır. Biz Almanyanın kendi gideceği yo- lu tayin etmesini ne kadar tabil gö- rürsek A'manların da bizim ayni hakkımıza hürmet göstermelerini 18- rarla bekleriz. e Meselâ, Istanbulda bulunan bir Al- man fırka gazetecisinin tarih kon- gresi hakkında bir yâzısmı bu ba- kımdan en büyük bir hürmetsizlik sayarız, Bu gazeteci, Türkiyenin kendi kültürlerile meşgul olmasını çok görerek: *“Tarih kongresine sarfedilen paraâ İstanbulun hususi işlerine sarfedil- seydi, daha faydalı olurdu.., Demek gibi bir cürette bulunmusş- tur. Biz de bir taraftan Almanya “Kış yardımı” adı altında para tOP- larken ve açlıktan bahsederken bir taraftan da omilpiyatlar için veya Mussoliniyi parlak bir surette karşı- lamak için paralar sarfettiğini tenkit etsek acaba Almanlar ne düşünürler? Kendi haklarında elbette çok çirkin bulacakları bir hareketi, bize reva görmeğe nasıl cüret ediyorlar?. * Almanlarla berrak ve dostça bir münasebet tarzına varmanın yolu, milli uyanıklığımızı ve hassasiyeti- mizi kati bir şekilde Almanlara an* latmaktır. Buraya varmamanın yolu da “Cumhuriyet” gazetesinin yaptığ! gibi, Almanların çirkin hareketlerini örtmek ve onlara avukatlık etmektir. Ahmet Emin YALMAN Zevat tarafından uğurlanmışlardır. Bir askeri müfrezemiz, selâm resmi- ni ifa etmiştir. Yunan Başvekili bu sabah Ankara da büyük merasimle karşılanacak V€ Tesmi ziyaretler yapılacaktır. Yunan filosu umum kumandar! Amiral Ekonomo burada kalmıştır. Ankarada Ankara, 18 (Tan Muhabirinden) — Memleketimizin büyük misafiri Yü- nan Başbakanı General Metaksas Te- fikaları ve maiyetlerindeki zevatla birlikte yarın saat 10,05 de hükümet merkezini şereflendireceklerdir. Gen€ ral Metaksas Ankara garında Başve- kâlet Vekili Celâl Bayar, Hariciye Vekilimiz Tevfik Rüştü Aras, Harici ye siyasi müsteşarı Bay Numan Me- nemencioğlu, Başvekâlet müsteş&f! Kemal, Ankara Belediye Reisi Nev- zat Tandoğan, Ankara garnizon Kü- mandanı General Mustafa Gökçe, Ha riciye Vekâleti ileri gelenleri ve AT- kara Emniyet Direktörü ve MerkeZ Kumandanı tarafından istikbal edile- ıw“'Jme ayın 22 sine bırakıldı. şada gündüz kendilerini karşılıyan cektir. TAN KARADENİZDE FIRTINA el Tet (Başı 1 incide) bunlar fırtmadan yollarına devam imk ânmmı bulamıyarak oldukları yer- de demirleyip kalmışlardır. Bu ge - miler, şimdi ne yollarma devam im- kânını bulabiliyor, ne de, kayfıhk ve ârızılı olan sahile dönebihyorlşr_. Dün, bu gemilerle alî_ıkasx olan iki kişi, tahlisiye anüdürlügüıne. müraca- at ederek yardım istemiştir. Bunla- rın anlattığına göre, bu ._beş g?mide bulunan 25 kişi altı gündür ayni yer- de aç, Suslz bocalamaktaqır. Geıxîı- lerdeki ihtiyat yiyecek ve ıçe'cek tu- kenmiştif, günlerdenberi sahile biri- ken halk, gözleri önünde /Cereyan e- den bu faciaya karşı hıç'bır yar- dımda bulunamamak ıztırabile kıvra- nıyorlar. Facilanm vuku bulduğu mıntaka, en yakın tahlisiye istasyonunun bu- lunduğu Karaburuna 30 mil mesa - fededir, bu itibarla tahlisiyeni.. vazi- fe mmtakası dışında kalmaktadır. Buna rağımen, tahlisiye müdürü B. 25 Gemici Dalgalar Arasında Açlık ve Ölümle Boğuşuyor raporlardan, şimdiye kadar deniz ka zalarında boğulanların 18 kişiyi bul- duğu anlaşılmaktadır. Bunlardan Ağ- valı Potçu oğlu Ismailin batan mo- töründen 4 kişi boğulmuş ve diğer- leri tahlisiye vesaiti tarafından kur- tarılmıştır. Geminin kaptanı, verdiği raporda, boğulanların, kendi sözünü dinlemeyip, filika ile sahile gitmek hususunda ısrar ettiklerini ve bun - dan dolayı boğulduklarını yazmak - tadır. Karadenizde fırtına şiddetle devam etmektedir. Dün Karadenizden Den'z yolları idaresinin üç vapuru gelmiş- tir. Bunlardan “Karadeniz” bir gün; “Vatan” üç gün teahhurla gelmiş - ler. “Cümhuriyet” vapuru bin müş - külitla zamanında ge ebilm ştir. Dün kendisile görüşen bir — muharrimize “Cümhuriyet” süvarisi Süreyya Gür- su, fırtmanın dehşeti hakkında şun- ları söylemiştir: «“— Cüuma günü sâat 22 de Trab- zondan kalktık. Orada bulunduğu - muz de çok müşkülâtla iş gör- Necmettin bu işle şah alâkad. olmaâkta ve kâza yerine roket takı- mı gönderip gemilerdekileri açlıktan kurtarmak için çareler arecnaktadır. Gemilerin bulundukları yere deniz- den, ne motörle, ne de kayıkla git- meğe imkân olmadığı gibi, karadan da kaza yerine muntazam yol olma- dığı için yardım yolları kapanmış gi- bidir. Yalnız tahlisiye idaresi, bu gi- bi hallerde kullanmak üzere yapılmış olan otoşeni ve hususi kamyonlarla roket takımı göndermiştir. Tayyare uçacak Midye açıklarmna iltica eden bu beş motör ve yelkenlinin içinde bulunan 25 kişinin kurtarılması meselesini ehemmiyetle göz önünde tutan Baş- vekâlet vekili Celâl Bayar, kaza ma- hallinin tahlisiye mıntakası hudut - ları haricinde olmasma rağmen, her ne şekilde ve her ne pahasına olursa olsun bunların behemehal kurtarıl - masmı tahlisiye umum müdürlüğüne emretmiştir. Tahlisiye umum müdürlüğü tara - fından daha evvelce gönderilen tah- lisiye müfrezesine ilâve olarak B. Ce- lâl Bayarm emrile, Türk Gemi Kur- tarma şirketinden de bir gemi bu sa- bah kaza mahalline hareket ettirile- cektir. Ayni zamanda motör ve kayıkla- rın içinde bulunan 25 vatandaşa lâ- zım olan erzak, levazım ve tahlisiye aletlerini atmak üzere bir tayyare nin de hareketi temin edilmiştir. Tayyare bu sabah Midyeye uça - caktır. Ön gündenberi Karadenizde fırtına şiddetle devam etmekte oldu ğundan bu beş motör ve yelkenlinin ancak biribirine bağlanmak suretile tutunmaya çalıştıkları anlaşılıyor. Mahalli vesaitle ne kurtarmak, ne de erzak göndermek mümkün olma- dığı anlaşıldığına göre, bu sabah er- kenden tayyare tarafından üzerleri- ne atılacak yiyecek ve sairenin bü- yük kıymeti olacağı ve kazazedelerin HAdat dük, ancak fırtınanın kuvvetlenme - sinden evvel işlerimizi, ; bitirdiğimiz için, bir zarar görmedik. Trabzondan ayrildıktan sonra hava sertleşti, bil- hassa Kerempeden sonra çok şiddet- li bir hava ile karşılaştık. Ineboluya geldiğimiz zaman, hava tam bir fır- tına halini almıştı ve bu yüzden, Ine boluya yanaşmaya imkân bulı.ıg—ağık. d İspanyadaki .. .. .. Gönüllüler : (Başı 1 jncide) 15,000 den ibarettir. “beynelmile! a- lay,, adını alan yabancı gönülüler tam mânasile hükümetin otoritesine bağlıdır. Bu kuvveti, İspanya cümhu- riyetinin asıl ordusu içine almak müm kün olduğu gibi, memleket haricine çıkarmak ta mümkündür. Fakat âsi- ler tarafındaki gönüllüleri asi ordunu nun temsil etmesine imkân yoktur. Bunlar asi ordusunda apayrı bir var- lik teşkil etmekte, ve varlığını bugün de muhafaza etmektedir. İtalyanımn teklifi dairesinde hareket edildiği ve her beş bin gönüllü için karşı taraftan bes bin gönü'lü İspan yadan çıkarıldığı takd'rde hükürmet tarafındaki gönüllüler kâmilen ihraç edilmiş oldukları halde âsiler tara - frada yığın yığım gönüllü kalacaktır. Bu suretle mesele ancak tek taraf Ir halledilmiş olacaktır Mesele simdi bu bakımdan tetkik olunmaktadır, . Valansiyanın kararı En son malümata göre, İspanya hükümeti beynelmilel alayı feshet « miştir. Gazetelerin mütaleasma görü yarınki (bugünkü) toplantı büyük bir ehemmiyeti haiz olacaktır. Taymis, “Fransız teklifinde kabul edilmiyecek hiçbir nokta yoktur. Fransız teklifi- nin kabulü ile ademi müdahale ta « hakkuk edecek ve Avrupanın mukad deratı kurtulacaktır.,, diyor. Fransız matbuatı Alman murahha- sınm ademi müdahale ce'sesindeki sözlerinde tehdit sezmektedir. İtalyan gazetelerinden İstampa Mis ter Edenin nutku aleyhinde bulunduk tan sonra ademi müdaha'enin muvaf fakıyet ve muvaffakıyetsizliğini Rus- yanın hattı hareketine bağlı görmek- tedir. Ademi Müdahalede Ademi müdahalenin yarınki (bu - günkü) celsesine Lort Plymouth'an gaybubetine mebni İngiltere Hariv'ye Nazırı Mister Eden riyaset edecektir. Mister Eden, bugün, Fransız murah- hası ölan M. Corbin ile görüşmüştür. Celsenin büyük ehemmiyeti haiz o- lacağma şüphe yoktur. Beli Avrupa nım mukadderatı, bu celsenin netice- sine bağlıdır. İtalyaya göre Romanın resmi bir tebliğine göre, halihazırda İspanyadankırk bin İtals yvan gönüllüsü bulunmaktadır. Teh- liğ, hiçbir tekzipten korkusu olmı- yan hakikatin bu merkezde olduğu- nu beyan ediyor. Franko rükümeti namına söz söy- lemiye salâhiyettar bir zat, neşrefti- gi bir notada resmi ve kati beyanat- Rüzgâr, yıldız poyraz istik esiyor ve kısmen arkamızdan geli - yordu. Hava boğaz açıklarında, bil- hassa, Kefken ile Boğaz arasında da- ha serttir. Ufuk dumanlıdır. Boğaz yakininde rüyet iki üç milden fazla değildir. 'Yolumuzda hiçbir kazaya tesadüf etmedik. Yalnız, İneboluda derenin çok geniş bir tarzda aktığını ve hal- kın telâşlı hareketlerde bulundukla- rınt gördük. Fakat ihtilâtta buluna- madığımız için mahiyetini anlıyama- dık. Sonra yolda müteaddit deniz hor tumlarına rasgeldik. Bu da havanın vehametini gösteren bir hâdisedir. Vapurlar “Hava vaziyeti, boğaza girenler için kısmen lehtedir, fakat çıkanlar için fazla müşkülât vardır.,, Ayni geminin ikinci kaptanı Bur- han Roe de şunları söylemiştir: — Trabzondan kalkacağımız sı - rada hava şiddetlendi. Bu sırada “Tarı” vapuru' geldi, limanla ihtilât edemediği için yolcu çıkaramadı. Ge- lirken yolcular bir hayli sıkıntı çek- ti. Birçok vapurlar Karadenizin muh telif limanlarında yanaşamaz vazi - yettedir. Sinop limanında “Vatan” vapurunun süvarisi, Nuri Demiral da müşahedelerini şu suret- le anlatmıştır: ç — Sinoptan doğru geliyoruz. Ll - manlarda ihtilât yapamamak yüzün den çok beklediğimiz için üç gün geç kaldık. Sinoptan kalktığımız zaman hava çok giddetlendiğ'l.için_ tîkrat li- mana d di t bu yardıma dayanarak bir daha mukavemet edecekleri umulu - yor. 18 kişi boğuldu Diğer taraftan, — gelen malüimata nazaran, fırtına esnasında, Boğaz a- çıklarında batan gemiler dördü bul- muştur. Liman reisliklerinden gelen 1000 muhacir yüklü olduğu halde Sinopta kalmış- tır. Yine Sinopta birçok gemi var - dır. Diğer bütün limanlarda Karade- nizdeki bütün gemiler birikmiş ve fırtınanm geçmesini beklemektedir - İ . dık. Nâzım vapuru ler.,, Denizyollarının Tari vapuru Trab ta bul ak İspanyanın bu adalarda İspanyollardan müteşekkil olacak gar nizonları üzerindeki kontrol mesele- sinin hiçbir şüphe götürmiyeceğini söylemiştir. Nota İspanyanm Balenr adaları üzerindeki hükümranlık hak kının diğer devletlerin Akdenizdeki menfaatleri için bir tehlike teşkil et miyeceğini temin etmektedir. . Harp vaziyeti İspanyada en son harp vaziyetine göre, asiler Asturyasta muvaffak ol- maktadırlar. Asilerin Dijondan yirmi mil mesafede bulundukları haber ve. riliyor. Aragon cephesinde muhare- beler devam etmekte ve hükümet kuv vetlerinin gerilediği bildirilmektedir Buna mukabil hükümet kuvvetle .. rinin Kurtaba cephesinde ilerlediği kaydediliyor. zond3, Aksu Sinopta, — Güneysu da Zonguldakta kalmışlardır. Kurtarıldı Beş gün evvel Mudanyada kayalar üzerine düşen ve baş tarafından ya- ralanan Türk bandıralı “Türkân” va- puru Türk Gemi Kurtarma şirketinin Pora kurtarma gemisi tarafından kur tarılmıştır. — - Hava ne olacak? Yeşilköy meteoroloji istasyonun- dan aldığımız malümata nazaran, fır- tına devam edecektir. Dün baromet: re 766,5 göstermekte ve hararet te 11,5 ile 16,2 arasında değişmekte idi. Rüzgâr da şimali şarkiden saatte 9 kilometre süratle esmiş, hava kapalı ve sabahleyin az yağışlı geçmiştir. Buğün de havanm şimali şarki Ka radeniz kıyıları ile, Trakya, Kocaeli ve Ege mıntakaları çok bulutlu ve yağışlı geçmesi, umümiyetle rüzgâr- larm şamali istikametten garbi Ana- dolu ile Marmara havzası ve Eğe de- nizi sahillerinde kuvvetli Ve yer yor fırtmalı, diğer taraflarda orta kuv - vette esmesi muhtemeldir.