19 Kasım 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gündelik Gazete BAŞMUHARRIRI Ahmet Emin YALMAN b TAN'ın hedefi: Haberde, fi: kirde, her şeyde temiz, dü- rüst, samimi olmak, kariin gazetesi olmrya çalışmaktır. ğ GÜNÜN MESELELERİ ı Üniversite Gençlerini Köylere Gönderelim Dün Şarki ve Orta Anadoluda oto- mobille üç aylık bir seyahatten dö- nen bir arkadaşla buluştum, Sırf me- rak ve tetkik saikasiyle Ankaradan kalkmış, kasabalara ve köylere uğrı- yarak İzmire kadar inmiş, sonra tâ Konyaya kadar uzanarak Istanbula dörmüş. Her tarafta yolları otomo- bille seyahate müsait bulmuş. Gitti- ği yerlerde yatacak yer bulamadığı zamam otomobilinde yatmış, fakat SI- kıntı çekmemiş. Bu seyahat bize Amerikada üni- versite gençlerinin yazın tatbik et- tikleri programı hatırlattı. Ameri- kan gençleri yaz tatilini ekseriya se- yahatte geçirirler. Uç beş arkadaş birleşince bir otomobil alırlar. Bü- tün yaz şehir şehir dolaşarak seya- hat yapar ve eğlenirler. Mademki yollarımız artık otomü- bille gidip gelmiye müsaittir. Yazım ümiversite gençlerini otomobille köy- lere kadar varan küçük gezintilere teşvik etmeliyiz. Bu hususta Halkev- leri rehberlik vazifesi görebilir. Genç- lere seyahat programları tertip ede- bilir, onlara otomobil temini husu- sunda yardımda bulunabilir. Bu seyahatler şehirle köyü, mü- nevverle köylüyü birleştireceği ve bi- ribirine yaklaştıracağı için pek fay- dalı olur. Bu hususta yapılacak mas- raf, elde edilecek faydaya mazaran hiç sayılabilir. Karadenizde İnebolu Halkevimin köylü teması için yaptığı gezintilerin neticelerini görmüş, hayran olmuş- kökınin ” yaptığı bu İşi daha'” gti mikyasta, daha muvaffakıyetle ya- pabilir kanaatimdeyiz. e Milli Sıhhat Haftası Ingilterede bir aydanberi bütün matbuat, bütün hükümet ajanları kuvvetli bir sıhhat — propagandası yapmakla meşguldür. Yapılan pro- pagandada iki noktaya ehemmiyet veriliyor: 1 — Her İngilizin sıhhat kaidele. rine riayet ederek yaşaması, h P| uremberg'te toplanan Nazi kongresinde Alman propaganda nazırının, Nazi da- vasının Türkiyede de ilerlemekte olduğu hak- kındaki nutku üzerine vaki neşriyatımız “Cum- huriyet” gazetesini telâşa düşünmüş. Dün, âde- ta Goebbelis'in vekâletini yapar gibi bir eda ta- kınarak, Almanyanın yalnız komünizme karşı bayrak açtığını, bizim için korkacak bir şey olmadığını söylüyor, ve: “— Çocüuklar, telâş etmeyin, diyor, herhan- gi bir propagandadan endişeye düşmek için o propagandanın karşısında zayıf ve âciz bulun- mak lâzımdır ki, bizde vaziyet böyle değildir. Hem Kemalizmin ve yurt sevgisinin ne oldu- ğunu öğrenmiş bir Türk çocuğunun şu veya bu propaganda tesirile değişebileceğişi düşünmek Türk seciyesinin ne olduğunu hiç, amma hiç bilmemek demektir.,, Yunus Nadi gibi görüşü keskin, dünya hâdi- selerine vukufu geniş, mantığı kuvvetli, mem- leket meselelerinde fevkalâde hassas ve titiz bir üstadın elindeki gazetenin bu kadar saf, bu kadar basit bir düşünce ile işi kapatmak iste- mesi biz. tatmin etmedi. iz telâş ediyoruz, Çünkü propagandanm ne kuvvetli bir silâh olduğunu iyi biliriz. Cihan Harbinde muhariplerin kullandıkları en müessir silâhlardan biri de propaganda idi. Bu silâhla ittifakları parçaladılar, müttefikler kazandılar, düşman cephelerinin arkalarında panikler vücude getirdiler. Harpten sonra bütün milletler sulh içinde bu silâhtan istifadeye koyuldular, Hattâ Al- manya ve tlalya gibi kendi rejimlerini bütün dünyaya yaymak iddiasında bulunan memle.- ketler birer propaganda nezareti ihdas ettiler. ğ'T.' â.m..eır.,r.n.. Hu nararatlari havhıda mi ta. Propagandanın ne kadar tehlikeli ve kuvvet: G bir silâh olduğunu, bütün hayatmı gazetecilikte geçirmiş olan Yunus Nadi bizden daha iyi bilir. Fakat nedense memlekette Na- zi propagandasının yapılmasından korkmuyor görünüyor. iz telâş ediyoruz, Çünkü dünyada kendi rejimlerini baş- ka milletlere de kabul ettirmek istiyen müte- caviz milletler olduğunu biliyoruz, Harp sonunda Sovyet Rusya - bu milletlerin da idi. Bütün dünyayı ihtilâle boğacakla- bi 2 — Hükümetim sıhhat halka gösterdiği imkânlardan istifa- de etmesi. Sıhhat propagandasının — gayesi, İngilterede her İngilizi sıhhatli bir yurttaş yapmak, izalesi kabil has- talıkları ortadan kaldırmak, hele sa- ri hastalıkların önünü almaktır. İngiltere böyle bir sıhhat mücade- lesine lüzum görürse, bizim böyle bir zasile aldığımız bir yor ki: rmı iddia ediyorlardı. Üçüncü Enternasyona- oğru... Fakat siz, niçin elâş ediyorsunuz? lin direktifi altında cihanşümul bir Pmpagl_u' daya başlamışlardı. O vakit asırlardanberi kök- leşmiş demokrasiler bile bu propagandaya Kâr- şı hudutlarını kapamağa mecbur oldular. Sov- yet Rusya ile münasebetlerini kestiler. Bu memleketle normal münasebetler tesis etmek için de kendi hudutları dahilinde propaganda yapmamayı şart koştular. İngiltere, Amerika ve Fransa gibi memleketlerde demokrasiler bu propagandaya karşı tedafüi tedbirler alma- ğa mecbur oldular. a Bugün de kendi rejimlerini bütün dünyaya yaymak istiyen mütecaviz milletler faşist dev- letlerdir. Bunların bu işle meşgul birer propa- ganda nezareti vardır. Dünyanm her tarafına yayılmış bulunan Alman tebaası bu teşkilâtm tabil birer âzasıdır. Bu Almanlar bulundukla- Ti memleketlerde Nazizmi yaymak ve faaliyet- leri hakkında merkeze haber vermek mecburi- yetindedirler. Yine Nuremberg parti kongre- sinde haricf teşkilât hakkımda cereyan eden Müzakereler, bu teşkilâtı bütün çıplaklığile meydana çıkarmıştır. İngiltere gibi demokra- siye demir gibi bağlı ve kendi halkımın mffi selâmetinden emin, kuvvetli bir memleket bile iki ay evvel bu Nazi propagandacılarından y(:z' lercesini hudut harici etmeğe mecbur olmuş ; ğ Bu teşkilât Türkiyede de vardır. Burada da metodik bir şekilde çalışmakta, içimize kad!;r girmekte, ve propagandasını yapmaktadır. İn- 'gilterenin bile ihtiyatlı ve gözü açık bulunma- ğa mecbur olduğu bu teşkilât ve faaliyet kar- şısında bizim “Türk gencinin propaganda tesirile değişmiyecek kadar kuvvetli seciye sahibi ol- duğunu” söyliyerek kollarımızı bağlayıp seyir- ci. kalmamızı istemek gülünç ve biraz safdilâne olmaz mı? Riı_tel_u,ediyoruz. ct Razi Almanvanın şarka doğru sarkarak' orta Avrupayı, ve Türkiyeyi içine âlan bir sahayı şu veya bu şe- kilde kendisine bağlamak siyasetini güttüğünü biliyoruz. Bu siyaset, Avrupanım iktısadi buh- ran içinde bulunduğu senelerde, orta Avrupa- da, Balkanlarda ve kısmen Türkiyede az çok müvaffakıyetler kazanmış, bu memleketleri iktısaden Almanyaya muhtaç bir hale getir- mişti. Türkiye vaktinde uyandı. Büyümekte o- lan tehlikenin, önüne geçti ve iktısadi bir esa- rete yuvarlanmaktan kurtuldu. Fakat diğer memleketler tamamen kurtulamadılar. - Siya. setlerinde âdeta istiklâllerini kaybedecek vazi- yete düştüler. ! ç Biz bu vaziyete düşmek istemiyoruz. Alman siyasetinin Türkiyede tahakkuk etmesine mâni olmayı milli bir vazife biliyoruz. Onun için de Almanyanın memlekette bu siyasetini tahak- kuk ettirmek için giriştiği propagandanın ke- silmesi lüzumunu müdafaa ediyoruz. iz telâş ediyoruz, B Çünkü Nazi propagandasının bazan sin- si sinsi, bazan küstahça ve açıkça matbuatımı- Za kadar girdiğini, irfan müprsseselerimize ka- dar sokulduğunu görüyoruz. Bundan bir müddet evvel, Cumhuriyet sü- tunlarında istiyerek istemiyerek Alman propa- gandasının sokulduğuna delâlet edecek yazılar çıktığını işaret etmiş ve Cumhüriyet refikimizi bu kabil propagandalara alet edilmesine karşı uyandırmağa çalışmıştık. Fakat, o vakittenbe- ri Cumhuriyetin bu kabil yazılara sütunların- da yer vermemesi şöyle dursun, bilâkis açık- tan açığa Nazi ve faşist propagandası telâkki edilecek yazılar neşrettiğini görerek müteessir olduk. Onun için telâş ediyoruz ve telâşta hak- lt olduğumuzu sanıyoruz. akat siz niçin telâş ediyorsunuz? Bütün bunları siz de bizim kadur, hat- tâ bizden iyi bildiğiniz halde, Nazi propagan- dası aleyhinde vaki olan neşriyatımızdan dola- yı siz neye telâş ediyorsunuz? Memleket ve re- jim meselelerinde gayet hassas ve titiz oldu- ğunuz halde, Alman propaganda nazırının Tür- kiyede Nazizmi yaymakta olduğunu ilân etme- si karşısında yalnız lâkayt kalmakla da iktifa etmiyerek onu müdafaaya geçişinizi anlamı- yoruz. ) Herr Goebbells Türkiyede Nazi davasının ilerlediğini itiraf ediyor. Türkiyede Nazi davasmın yürümesi demek, Türkiyede mevcut Kemalizm rejimi aleyhinde demektir. Nazi ve faşistlerin başka melemketlerin dahili rejim ve idareleri aley- hinde nasıl çalıştıklarmı da - birçok misallsrile Cumhuriyet Gazetesi Goebbels'in Müdafacı Herr Goebbels Nuremberg kongre- sinde faşizm cereyanının, propagan- dasınm Türkiyede ilerlediğini açık açık söyledi, bizi faşist memleketler listesine koydu. Türkiyede rejimin Kemalizm ve demokrasi olduğunu bildiğimiz için böyle bir propagan- danım Türkiyede yürümesine karşı hassasiyet gösterdik. “Cumhuriyet,, gazetesi nedense, büyük bir telâşa düşüyor ve Türkiyede böyle birşeyin mevcudiyetini, Bir örtbas et siyaseti güderek, inkâr ediyor, İki yıldızlı mu- harrir, Goebbels gibi salâhiyetli bir a damımn, resmi bir kongrede var dedi- ğine karşı neden hassasiyet göster- miyor da, bizim, aman uyanalım, de- memize karşı ateş püskürüyor? Bize ederek Goebbels'in müdafaa- sını yapıyor.. Bu meselenin örtbas edilmiye ta- hammülü yoktur. Kemalizm kuvvet- lidir, faşizmden korkusu yoktur, de- mek faşizm cereyanlarıma kapıları a- çık bırakmaktır ki, Herr Goebbels'in de istediği budur, Yoksa Cumhuriyet gazetesinin de dileği bu mudur? A- merikada, — İngilterede, — Fransada, dünyanın her yerinde demokrasiler kuvvetli oldukları halde neden müş- terek cepheler yaparak anti - faşist mücadeleye giriştiler? Çünkü faşizm tecavüze geçmiştir. Dünyanın her ta- rafında harpler çıkaran, istilâ ordu- larile beraber yürüyen bir cereyana karşı kapılarımızı açık mı bıraka- hm?,.. hit Goebbels'in dediği gibi vardır. Ve 0 gazetenin sütunlarında da yer bul- muştur. Roosevelt'in nutkuna karşı çıkan yazı medir? Bal gibi Japon pro- pagandası. Daha nice, miceleri de vardır. Almanyada oekumakla talebe- mizin seciyesi bozulmaz, Türkiye fa- şizm propagandasından korkmaz, de- mek öyle korkunç bir mugalatadır ki, bu mugalata gözlerimizi kör edebi- lir, ve düşmanı görmemize mâni olur. Demokrasinin hakiki müdafileri ise tehlikeleri görmeli ve göstermelidir. biliyoruz. Bunun en acı misalini de İspanyada görüyoruz. Biz kendi dahili rejimimize başkalarının ka- rışmasını istemiyoruz, ve bu meselede titiz ha- reket ediyoruz. Bizim bu titizliğimiz sizi neye sinirlendiriyor ve neye Almanya propaganda nazırınım Türkiye işlerine müdüuhalesine karşı memleketin ve rejimin bir müdafii gibi ortaya atılmıyorsunuz? Neden bilâkis gazetenizin sü- ler. Biz bumu yaptık, Iki yıldızlı muharrir, bizim faşizm tehlikesi — karşısındaki ikazımızdan telâşa düşerek, bu memlekette her . fikrin propagandasına demokrasinin müsaade ettiğini, hattâ benim tarihi materyalizm hakkında — broşürler neşrettiğimi söylüyor. 200 — 400 sayfalık — kitaplara — evvelâ broşür tunlarına faşist ve Nazi propagandasına delâ- let edecek yazıların girmesine göz kapıyorsu- nuz? İşte biz de burasını anlamıyoruz? “OKUYUCU MEKTUPL ARI Şirket Vapurlarında ıiadyo Neden Kesildi? aziçililer namıma Naci Bürge im Boğaziçililer bugünkü vaziyetinden ve maaşlarının | azlığından bahsederek diyor ki: “— 8 sene orta, 3 sene de muallim bekliyoruz.” ği şu sıralarda bu imkânın alâkadar- larca tetkik edileceğini ümit ederek FIKRA , İhtisas! Vilâyet mebusunun yanında ga- zeteyi gözden geçiriyorum. Uçüncü sayfada bir yeni yapı resmi: karakol mu desem, dispanser mi desem, mek- tep mi desem... Cinsi belli olmıyan, fakat çirkin bir yapı! n — Aziz dostum, bu nedir? — Vali konağı! — Her halde plânmı zayıf bir mi- mara ısmarlamışlar. “— Doğma büyüme Boğulçiny: Bu güzel yer epey zafnı K mal ediliyordu. Bu yaz, biraz faaliyet görüldü. Bilhassa Şirketi Hayriye bunda büyük âmil oldu. Bu arada, Şir |ket vapurlarma radyo konularak ya. zın halka eğlenceli saatler geçirtildi. dı, Şirket bu sözünü tutmıyarak rad yo çalmayı evvelâ seyrekleştirdi, son ra da tamamen kesti. ; dönen bizler, bu vesile ile başımızı ve ğ Gazete- nizin delâletile bu dileğimizin yerine getirilmesi için alâkadarlarm nazarı dikkatlerini celbetmenizi rica ederiz.,, Bir Ilu:ıeld'ep Mualliminin Dileği Adresi bizce mahfuz olan bir oku- Bir Çam Hırsızı m:'hmet isminde bir sabikalı Ihla- Böa köşkünün duvarlarmdan atlıya- Satt Sam kestiği ve bunları götürüp Map &t için Asliye Dördüncü Ceza mektebi tahsilinden sonra 1600 kuruş Maaşla tayin ediliyoruz. Elimize 42 lira 26 kuruş geçiyor. Çok ve iyi müfettiş raporu almak suretile bu maaşın ancak 8 - 9 senede 2 bin kurüş olması mümkündür. Bu takdir de elimize geçen para 48 lira 26 kurü Şu geçmiyor. Bu kadar az maaşla bir ilkmekteP Mualliminin geçinmesine imkân yok- tur. Bu paranmn asgari 8 - 10 lirasın! €v kirasıma yatırdığımızı düşünürse- henüz teeyyüt etmedi. Btseydi, liSeYe muadil olarak kabul edilen Muallim mektebi mezunları da tabiatile bu Kâ rardan istifade Sokaklarımızdaki çirkin anzaralar “Belli başlı caddelerimizdeki bina- larm cepheleri çok kirli ve pistir. Bu hal, yolların manzarasını baştanbaşa bozuyor. Bir Istanbullu olarak, bina sahiplerinin buralarını temizlemiye mecbur tutulmalarını temenni ediyo- rum, Bu takdirde Istanbul sokakları- nın manzarası tamamile değişecektir. Belediyemizin nazarı dikkatini çelme nizi rica ederim,” Veznecilerde Bozdoğan kemeri sokak 6 numarada Niyazi Bektaş : TAN: Bu iş, belediyenin tatbiki- ne kararlar arasımda- :ı.rl.ı::ılmlımı.ndı. her semtteki bi- B Tenge boyınmııı mec- buriyeti de kollıışıcütır. & Bir Okuyucumuza Ceva Hendekte makinist Kemal Akm:: Şiuy_etıniz haklıdır. Bunu, Sıhhat Bakanlığma bildiriniz. Alâka görece inde dört ay 20 gün hapse "ahküm olmuştur. yucumuz, ilkmektep - muallimlerinin giniz muhakkaktır. — Mimar değil... Orada bülunuyor diye mühendise yaptırdılar, Fakat 24 bin lira sarfedilmiştir. Eğer plân en pahalı mimara 1smar- lanmış olsaydı, 24 bin lirada ne veri- lecekti? Yüzde beş verseniz ne olur, hattâ on verseniz ne çıkar? Çünkü ihtısas, size, ayni oturma şartlarmı daha küçük ebat içinde temin edecek tir. Türkiye mütetabbipler devrinden çıkmıştır, Bu memlekette bina pro- jesini ancak mimar yapabilir. Hattâ mimarlarımız arasında da, doktorla- rımızda olduğu gibi, ihtısas ayırımı devrine girmişizdir. Çirkine isyan edelim, Bir - şehri- mizde belki de bir iki milyona mal olacak olan bir bina, içinde mimar ol- mıyan bir fen heyetine yaptırıldığı denmez. İlmi, nazari kitaplarm pro- pagamda ile hiçbir alâkası yoktur. Fikri cereyanların mahiyetini izah eden kitapların tercümesine, neşrine elbette ki demokrasi müsaade eder. Faşizmin de nazari olarak mahiyeti izah edilebilir. Fakat propagandaya propagamdaya âlet olmak tehlikelidir ki, bunu ilmi kitaplarda değil, gün- pıdan neşriyatta aramak lâzım, Herr Goebbels dünya muvacehesi: leketler listesine soktu. Bu listeye girmekten Cümhuriyet gazetesi bir iftihar mı duyuyor ki, buna karşı lâ- kayt kalmamızı istiyor. Biz, Türki- yede demokrasinim hâkim olduğuna kanliz, onu müdafaa için her düşma- na karşı cephe alırız. Faşizmin diğer li istiklâllere düşman olduğunu da biliyoruz. Bunun içindir ki faşizmin bu memlekette yayılmasına karşı gazetesi neden Goebbels'i müdafaaya geçiyor? Onun müdafaa - vekili dir? Sabiha Zekeriya Baştan başa yeniden yapmak yo. lunda olduğumuz Türkiyede inşayı hem mal için, şimdiden ne y ğini düşündürür bir manzara göster- miye başlamıştır. Bu bina güzel, bel- ki müebbet olabilmek için milli veya enternasyonal, her ne ise bir müsa- baka malısulü olmalı idi. Yalnız merkezden kontrol kifayet lar, bilhassa güzel sanatlar bakımım- zim yapmamız kâfi değildir: bir eser tır, sahibi de biz isek iki katlı bir kar zanç! Fena ve çirkinin millisi ol etmez; bir mimarlar odası yapmak, maz. — Fatay geçmek, bu memleketin milli istiklâ. — lini parçalamak istiyen herhangi bir — lük hâdiseler önünde tarafgirane ya- — de söylediği nutukla bizi faşist mem- | perdeler arkasında, demokrasiler, mil — müdafaaya — geçiyoruz. Cumhnrlyet_. mi- | onu baro gibi disiplin altma al—ma.k, 4 fakat oda azâlarından 'birinin imzası — olmıyan yapı yaptırmamak lâzımdır, — , hem de güzel sanat- — dan tanzim etmeliyiz. Bir eseri — bi- evvelâ güzel olmalıdır, bu İlk kazanç- — PS B L GAO Vekili midir?" Türkiyede faşizm — propagandası - J j

Bu sayıdan diğer sayfalar: