10 Kasım 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

10 Kasım 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—e 10.11-937 T AN Gündelik Gazete TAN'ın hedefi: Haberde, fikirde, her şeyde temiz, dürüst, samimi olmak, kariin gazetesi olmıya çalışmaktır, —— ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kr. 1 Sene 2800 Kr. 750 » 6 Ay 1500 » 400 » 3 Ay 800 » 150 » 1 Ay 300 » Milletlerarasi posta ittihadımna dahil olmı- yan memleketler için 30-16-9-3.5 liradır. ğGUNUN MESELELERİ Deliler Dünyası M n daİzi T ar betleri tanzim eden kamunlar vardır. Haklar ve vazifeler kanunlarla taayyün e- der. Bu kanunların tatbik edilebil- mesi ve İnsanların biribirile mü betlerinde sulh ve asayiş içinde yaşa- yabilmeleri için hükümet denilen bir müeyyet kuvvet mevcuttur. Fertler arasında kanuna uymıyan, başkaları- nm hakkına tecavüz eden, cemiyetin ve fertlerin huzur ve asayişini bozan- lar olursa hükümet bunları kulağın- A merikanın meşhur Reisi- cümhuru Mister Wilson “Almanların 1918 — yılında ü leri, Milletler Ce - * Jal dan tutup mahkemeye verir, ceza- landırır ve onları kanuna itaate mec- bur eder, Milletler arasındaki münasebetler- miyetinin müşterek malı sayıl- malı ve küçük milletler tara- fından idare olunmalıdır. Bu de ne bütün milletlerin riayete mec- bur oldukları esaslı kamunlar ve ne de mevcut kanunların tatbikine ne- zaret edecek bir. müeyyet kuvvet mevcuttur. Milletler Cemiyeti bu bek çilik vazifesini yapmaktan çok uzak- tır. Hiçbir millet diğer milleti beynel- milel kanunlara riayete mecbur et- mek kudret ve salâhiyetini haiz de- ğildir. Böyle olduğu için de beymel- milel münasebetlerde kuvvetlinin za- yıfı ezmesi, mütecavizin masumu öl- dürmesi cezasız kalmıya mahkümdur. Bugün beynelmilel münasebetlerde gördüğümüz hâdiseler fertler arasın- da olsaydı, hapisaneler hırsızlar, şa- kılar, katillerle dolardı. Hiç olmazsa bunlara deli nazarile bakmaklığımız lâzımgelirdi. “Bugünkü deli dünyanm ruhi tahlili,, başlığı altımda neşrettiği bir yazıda, günün haberlerini okuduğumuz za- man tuhafımıza giden, bize garip gö- Tünen beynelmilel hâdiselerin faili o- lam milletlerin hastalıklarmı teşhise çalışmıştır. Bir asabiye mütehassısı- nn gözü ile dünyayı görmek meraklı bir şeydir. Bu doktor milletlerin has- talıklarını şöyle teşhis ediyor: Amerika, hasta olduğu zaman ce- sur ve atılgan, buhran devirlerinde Atıl ve düşüncesi berrak olmıyan bir buhran hastasıdır. Framsa, bunak bir ihtiyar dul ka- dımı hatırlatır. Almanya, bariz Parotoit alâmet- leri gösteren bir hastadır, Italya, başkalarınım büyüdüğünü görüp, büyümek için bir kabiliyet ve- ya fikri ceht sarfedemiyen, zayıf a- kıllı bir hasta. Japonya, bir küçük, dinamik psi- kopatik bir hasta, Kendi dediğini yap mak içim başkalarını sinirlendirmek- le meşgul, Sovyet Rusya, rüşt çağına henüz girmiş kuvvetli bir delikanlı., Çin, kendi âleminde yaşamak ve başkalarımım İşine karışmamak isti - yen ortayaşlı, saçsız başlı bir adam. Hngiltere, altmışlık, işi yolunda bir tüccar, muhafazakâr ve her şeyin o- kuruna bağlanması taraftarı. Bu tahlilde sıhhati yerinde çıkan formal milletler: Norveç, İsveç, Da- nimarka, Holanda ve İsviçredir. Yani bu doktorun teşhisine göre, dünya bir timarhanedir, ve yeryü- zünde yaşıyan milletler bu timarha- nede birer deli, birer hastadır. Hâdisata bakmca doktora hak ver- Mmemek te mümkün değildir. Dünyada he gözün, ne mukavelemin, ne mua hedenin ehemmiyeti kaldı, herhangi bir gün herhangi bir milletin tecavü- Züne uğramıyacağınızdan emin değilsi Hiz. Bu tecavüzleri durduracak kuv- vet te mevcut değildir. Bu deliler dünyasında kendi hali - Mize bakmca insanm içi sevimç ve İf- tiharla doluyor, Biz bu deli dünyanın kavgalarıma karışmıyoruz. Tecavüz- lere karşı gelecek kadar kuvvetimize Büveniyoruz. Sulh bağlarile komşula- rımızı biribirine bağlıyarak yurdu- AM LÜÜĞ vitr üstemlekelerin kaynakların: dan bütün Milletler Cemiyeti âzası istifade etmelidirler.,, demişti. Fakat Wilsonun bu düşün- cesi yerine Milletler Cemiyeti hâkimiyeti ve manda sistemi kabul olunmuş, Almanya müs- temlekeleri üzerindeki bütün haklarından feragate davet e- dilerek bu müstemlekeler baş- İrca müttefik devletlere veril- mişti. ü Bugün Almanya bu müstemle - kelerin tekrar kendisine verilmesi- ni istiyor ve bu talebini harp su- KAKAĞRRA SKĞ DİKAK GüĞE na istinat ettiriyor, Müstemlekeleri Almanyaya iade etmemek için ileri sürülen sebeple- rin birincisi bir mandayı devfretmek imkânsızlığıdır. Fakat daha mü- himmi, emperyalist stratejidir. Me- selâ Tanganika'nın fevkalâde mü - him bir strateji değerini haiz oldu- ğu haber veriliyor. Uçüncü bir ge- bep te, müstemlekelerde ikamet e. den halkın menfaatidir. üyük harpten önce, müsz . temlekelerde yerleşen Al. manların sayısı 21 bindi. Halbuki yalnız Cenubugarbi Afrika müş. temlekesindeki Avrupalıların sa ,. yısı, harp sonundanberi 10 bin artmıştır.Eski Alman müstemleke. lerinin bütün ihracatı Almanyanın iptidaf madde ithalâtına nisbetle hiçten farksızdı. Almanyanım manda altına alman müstemlekeleri ona, muhtaç Oldu- ğu fosfatın bütününü, kakaonun üçte birini, muzun dörtte birini, nebati yağların yedide birini temin edebilir. Fakat Alman endüstrisi- nin en esaslı maddelerinden hiçbi- rini de temin edemiyecek Vaziyet- tedir. Almanyaya iptidat maddelerin tevzii için teklifler vuku bulmuş, fa kat Almanya, Milletler Cemiyeti namına bu yolda yapılacak tetkik- lere iştirak etmek istememiştir. Hit!er. Alman müstemlekele- rinin iadesini istemekle, harp çıkarmak değil, iş yapmak is- tiyor. Almanya bu müstemlekeleri zorla geri almak istediği takdirde Ingiltere ile dövüşmek mecburiye- tindedir. Halbuki Almanya bugün böyle bir tehlikeli işe girişmek fik- rinde değildir. Çünkü Almanya. Al man köylülerinin yerleşmesine mü- sait olmryan Afrika yurtları için muzda ve etrafımızda sulhü kuvvet- lendirmiye çalışıyoruz ve bu esnada bütün kuvvetimizi dahili imar - işine hasrediyoruz. Amerikalı doktor normal milletler arasına Türkiyeyi sokmakta tereddüt etmemelidir, M. Zekeriya çundan âzade olmak; iptidai madde » Haritadaki siyah yerler, eski Alman müstemlekeleridir.. ALMANYANIN MÜSTEMLEK İŞİNE OLACAK? silâhlanmıyor. Almanlar bir tek silâh atmadan müsteml geri almak fikrindedirler. Fakat bunların nasıl geri alm- malarının umulduğu meselesi, ap- ayrıdır. Almanlar, bu yolda takip edecekleri hattı hareketten bahset- memiye Son derece dikkat ediyor- lar, Gerçi bir aralık Her Hitlerin bu meseleyi konuşmak için bir Av rupa konferansını davet edeceği söylenmişti. Fakat Her Hitler yu-, varlak masa münakaşalarını d < mteviği içın DU şaylanım asIr ölmü- dığı anlaşılıyor. n çok muhtemel olan hattı hareket, Almanyanm mü- nasip gördüğü dakikada, Ingiltere ve Fransaya diplomasi kanalı ile müstemlekeleri için bir nota gön- dermesidir. Fakat bu fırsatın pek yakın olmadığı anlaşılıyor. Onu an- cak Alman sabrmım tükenmesi yak laştırır. Almanlar Fon Ribbentrop'u, Lon drada sefirlerini müstemleke işile en çok alâkadar olan Alman mu- hafazakârlığına mensup olduğu için bu meseleyi Ingiltere ile gö - rüşmiye son derece lâyik görüyor- lar, Anlaşılan Almanya, müstemleke- leri namına vereceği muhtırada yal nız maddi, manevi sebeplerden ba- his ile kalmıyarak hukuki sebepler de ileri sürecek ve müttefiklerin TAN harbi Afrikaya teşmil ederek Kon- go muahedesine muhalefet ettikle- rini anlatarak müstemleke fütuha- tınm hukük bakımından sahih ol- madığını gösterecektir. lerini ununla beraber Almanların B eski müstemlekelerinde yer leşmek fikrinde olduklarmı göste- ren hiçbir delil yoktur. Fakat müs- temlekeler hakkımda Almanyada bir plebisit yapıldığı takdirde Al- manların yüzde yüz rey verecekle- ri muhakkaktır. Duçenin Almanyaya müzahere- tinden ve Ingilterenin gözünü kor kutmak üzere ortaya atılmasından sonra Almanların müstemleke pro- pagandası bir kat daha artacaktır. Nazilere göre, Almanya muaz- zam bir devlet olmak dolayısile Af rikada müstemleke idaresinin me- suliyetini paylaşması — lâzımdır. Müstemlekelerin iktısadi bakımdan değeri olmadığına dair söylenen sözler “gülünç bir iddia” ve Alman larm müstemlekeci olmadıklarına dair söylenen sözlerse #“girkin bir iftira” sayılmaktadır. Hülâsa Almanya, mukabilinde birşey vermemek üzere müstemle- kelerini geri istiyor. Ona göre, ken disi bu Mmüstemlekeler üzerinde mânevi bir hak sahibidir. Onun i- çin müstemlekelerinin iadesi muka bilinde Milletler Cemiyetine dön- mek ve siyasi bir taahhütte bulun- mak irtemiyor. sev- Felemenk Karikatürü Almanlar, Büyük Harpten önce ellerinde bulundurdukları müstemlekeleri geri istiyor- İar ve bunları tekrar ele geçirmek için her fırsattan istifade edeceklerini söylüyorlar. Bugün Avrupa siyaset sofrasının en biberli yemeklerinden biri de bu "Alman müs- temlekeleri,, meselesidir. Bir İngiliz gazetesi bu meseleyi İngiltere, Fransa, İtal- ya ve Japonya bakımlarından şöyle tahlil ediyor: Fakat Almanyanın bu müstem- lekeleri nasıl istirdat edeceği he- nüz bir sırdır. ransızlara gelince: 1) Bunlar müstemlekelerin Almanya için iktısadi (bir zaruret teşkil ettiğine, Almanyada nüfus meselesinin bununla halledileceği- ne, yahut bu müstemlekelerin Al- manya bakımından büyük bir aske- ri kıymeti haiz olduğuna inanamı- yorlar. 2 — O halde Almanlar müstem- lekeler meselesini milli prestij me- selesi yapıyorlar. Ve bu mesele on larca azçok bir iptidai madde me- selesidir. 3) — Fransa iptidai madde me- selesinde Almanyaya yardıma ha- zırdır. Fakat bunun beynelmilel bir konferans yoliyle yapılmasını ter- cih eder. 4) — Fakat bu müstemlekeler ip tidaf madde bakı- mından da mü- him bir kıymeti haiz değildir Çün kü Alman ihtiya- cının ancak yüz- de üçünü temin e- debiliyor. 5) — Fransa, Avrupada siyasi tavizat ve yerliler nammat teminat almadıkça Almanyaya müstemleke iade etmek fikrinde değildir. 6) — Fransanın müstemlekeler- deki idaresi demokratiktir, Bunları Almanyaya iade, yerlileri hor gö- ren bir sisteme teslim olur. inyor Mussolini'nin Alman müstemlekelerinin iadesi le hindeki g#özlerinden ve Mister Ede nin mukabelesinden sonra İtalyan lar Duçeyi çok haklı görmekte ve Almanların Afrikada yer sahibi ol maları lâzım geldiğini hararetle an latmaktadırlar. İtalyen gazeteleri, İngilterenin Almanya lehine maddi fedakârlık- lara katlanması üzerinde ısrar edi- yorlar, Bunlara göre Jtalya ile Ja ponyanın Almanyaya müzahereti İngiltere ve Fransayı ekalliyette bı rakacak ve bunları Almanyayı hoş nut etmenin yolunu aramıya sevke decektir, Yine bunlara göre Japonya ile Belçika Versay sofrasında ancak birer dilim ekmek alabildiler, İtal- Yaya ancak, istemediği kırıntılar verildi. O halde fedakârlığa kat- lanmak Ingiltere ile Fransaya düş mektedir. J ıponya, Almanların müstem lekeleri meselesini, Akdeniz Meselesi gibi, Japonyanın doğru- dan doğruya alâkadar olmadığı bir İş sayıyor. Fakat bu meseleler İn- - 1 Diplomasi protesto ediyor? Biltere ile Fransayı Çin - Japon har bi ile alâkadar olmaktan alrkoydu Bu için, Japonya bu meselelerin or taya çıkmasından memnundur. Japon'matbuatı bu meselelerle meşgul olmamakta ve başmakale- İefînde bunlara yer vermemekte- Anlaşılan müstemlekeler mese- lesi ortaya çıktıktan sonra Alman ya, hiç olmazsa gayri resmi suret te Japonlardan Pasifik adalarımı is temediklerini bildirmislerdir. Bununla beraber Japonlar, Al- manlar Jehindeki sempatilerini giz lememektedirler. Hükümet Konağı Kasten mi Yakıldı? Silifke — (TAN) — Hükümet ko.- nağının yanmasında kast ihtimalleri görüldüğü için bu noktadan tahkika ta geçilmiştir. Nezaret altma alınan memurlardan çoğu serbest bırakılmış tır. Yalnız muhasebe kâtibi Hasan ve odacı Mehmet hâlen de nezaret altın dadır. Milli emlâk müdürü, yangın yerin- de elinde defter bulunan bir köylü görmüş, kendisinden şüphelendiği i- cin bu köylü de tevkif olunmuştur. FIKRA PİTORESK — Nasıl, siz de Karacaahmedi mü- _' dafaa ediyorsunuz.. — Karacaahmedi, Eyübü, çeşme- leri ve sebilleri... Ya ne zannettiniz? Hem artık Piyer Lotiyi de sevmekte olduğumu söyliyebilirim, î — Nasıl? Piyer Lotiyi mi? — Evet! Şimdi ben Karacaahmede w gömülmüyorum, Ve Piyer Lotinin pi- | toreski içinde değilim, Ben bir garp- | liyim ve Osmanlı şarkımmdan kalma | Pitoresk ile ticaret edeceğim. Onu, — belki de garpliler gibi tadacak olan | “Rodosta Italyanların yaptığı gibi, -— ben de, eğri taşları olduğu gibi tah- — kim edeceğim. Bemim yeni mezarlık- larım var, Piyer Loti ve o çeşit ede- biyatta nefret ettiğimiz, ürktüğü- müz, dehşete düştüğümüz şey, âlemi — eğlendirmek için şarklı kalmıya, tah- ; ta köprüden geçmiye, etnografya mü — zesinin kostümleri ile sokaklarda da- W | | laşmıya mahküm olmaktı. “Şimdi ben de sanatkârımı Bursa« ya gönderdiğim vakit, ona, yeni garp — Bursasını inşa ederken, Osmanlı ve — şark Bursasının Pitoreskine riayet — tmesini tavsiye edeceğim: Çünkü bu — Pitoresk, hususi tadından başka, : memlekete milyonlar verir ve durduk — ça kıymeti artar. Gelecek nesle, bizim — nesle olduğundan birkaç misli kas | zamç temin eder. Asfalt yol, Türkiye- — nin şark pitoreski ve harabeleri ses< — bebi iledir ki, döviz oluklarına döne- cektir. A!S « ttan sonra evlerimizden — sokağa attığımız eşyayı, şimdi, nasıl bir toplayıp vitrinlerimize koyuyors sak, hocalar hacılar saltanatı zama«- : nında, ve şark zındanının zencirli — mahkümları olarak, isyan ettiğimiz i Pitoresk'i artık müdafaa edebiliriz. Onlar dün ârmmız idi: Bugün en basit — tüccar kafası ile bile kârımızdır. — — FATAY l îîö'kuvucu Z e rmnektupları ? Zirat Hırsızlıkla Mücadele ! Kanunu Hazırlanırken Şemsettin Taykürt ismi ile mek« tup gönderen bir çiftçi okuyucumuz diyor ki: “Hükümetin ziraf asayiş namı altın da bir lâyiha projesi hazırladığını işi- tiyoruz. Bu projenin ne gibi madde ve hükümleri ihtiva ettiği bilinmiyor — sa da zirai hırsızlıkların önüne geçe mek maksadile hazırlandığı isminin :f delâletile anlaşılıyor. Malümdur ki, hırsızlıkla mücadele çok ağır bir iş« tir. Ayni zamanda tehlikelidir. Bunu — önlemek maksadile çiftçi ya başka iş — lerini ihmal ederek malmı bizzat bek — ler, Yahut mali fedakârlık yaparak bekçi tutar. Bir çiftçi için bekçiye — para-vermek ne ise işinden geri kal mak ta odur. Çiftçilikte muvaffakı. yet az masrafla çok mahsul almak- tır, Hırsızlığın insafsızca vukubuldu« ğu yerlerde ise buna imkân yoktur, Malüm olduğu üzere masrafm fazla« lığı maliyet fiyatır: arttırır. İç veya dış pazarlarda mümasil mahsullere karşı yapılacak rekabete bir engel o- 'ur. Hülâsa ziraf emniyetsizlik bir çift çiyi yalnız malından değil, canından da usancırır. bıktirir. Umümi nüfusu — muzun ülçte ikisini Çiftçiler teşkil ete tiğine göre sözü geçen lâyihanım ka- — nuniyet kesb “ip te mevkij tatbika — konmasını bekliyenlerin sayısı pek soktur. Bu noktalara göz attıktan sonra asıl mak> >drmi izah edeyim: JHer sımıf halk arasmda bulunabi- â 'eceği gibi çiftçiler arasımda da öyle — adamlar var ki: Komşusunun mahsu — lünü aşırmak için kendi malınım İçe- | risine bir kulübe kurup güya malını bekliyormuş gibi orada yatıp kalkar. Müsait zamanlarda ve bilhassa gece- — leri komşularına ait bağ ve bahçelere girerek hırsızlık yapar. Sonra, maale p sef bazı bekçi ve korucuların parala- — rimı aldıklerı adamların mallarını a- — Şırarak canlarını yaktıkları da görül- J KÜ r. S KÜ öe l g ü d Salak d » Kd gi müştür. Bı'nları yakalamak hariçten zelen hırsızları yakalamaktan çok — müşküldür. Onun için zirai emniye- tin mevzuu bahsolduğu şu sırada münferit kulübelerde oturanların va- ziyetleri de gözden cıkarılmamalıdır.” | Kuşlucada Anıt Y Sürmene (TAN) — Kuşloca köyün — .de bir Atatürk anıdı dikilmiş, Cümhu riyet bayramında resmiküşadı yapıl. mıstır, e zi

Bu sayıdan diğer sayfalar: