10 Kasım 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Şişhane Faciası Suçlular Müdafaa Yaptılar, Dava Karar İçin Kaldı Ağırceza Mahkemesi, Şişhane yokuşunda geçen tramvay facia- sının son safhasını bitirmiştir. Bundan evvelki celsede müddeiu- mumi ÂAhmet Remzi iddi eti i ist söyl hakkında ceza verilmesini, vatman Hasan ve İsmailin de beraet vatman Ahmet Remzi b işti. Dün, mahk de Tramvay Şirketinin avukat- ları ve suçlular müdafaalarımı yapmışlardır. Müdahil sıfatiyle da- vacı yerinde gözünden yaralanan Hasan Hüseyinle Hasan ve avu- katı Refik bulunmuşlardır. Masanın üstüne büyük bir levha üÜzerine tesbit edilmiş, iki elektrik freni konulmuştür. Tlk sözü Elektrik Şirketinin avukatı Celâl almış, uzun Büren müdafaasımda hâdiseden son- Ya ehli vukufun raporuna itiraz et- miştir. Ehli vukuf, raporunda, kazanın e- lektrik frenindeki lâçkalıktan doğdu ğu neticesine varmıştır. Tddiaya gö- re, elektrik —freni — civatasının somunları —Altmbakkalda — gevşe- miş, cereyanı tekerleklerin pa- tenlerine götüren tellerin asıl ce- reyanı veren telle rabtıaları azalmış ve bünun icin de hafif ârızalar yap- mıştır. Kazadan biraz evvel de civa ta büsbütün düşmek suretile fren tut mamış ve kâza olmuştur. Ayni za- manda ankaz arasından çıkarılan ku manda kolu (ö) üzerinde bulunmuş- tur. Buna göre de, vatmanın el fre- nini kullandıktan sonra direk frenini kullanmadığı anlaşılmıştır. Ehli vu- kuf bu vaziyete göre de vatmanın mesul olması lâzımgeleceği neticesi- ne varmıştır. Avtıkat Celâl buna da itiraz etmis, önündeki fren üzerinde €ivataları ve somunları çıkarıp tak mak suretile tecrübeler yapmıştır. “Avukat, hâdisenin havanın yağışlı olmasımndan dolayı kızaktan doğdu- ğunu ve bunun için de gerek vatman larm ve gerekse mesulü bilmal sıfati le girketin beraat etmesi lâzımgeldi- ğini ileri sürmüştür. Bundan sonra suçlu vatman mah- kemeye gelmiyen avukatının hazırla dığı bir müdafaanameyi ve iki gaze- teyi mahkemeye vermiş: — Bu gazetelerde ölen Niyazinin adeleri vardır, demiştir. Muhâkeme, karar için 15 Kânunu evvele brrakılmıştır. —— —— ae ÖLÜM — Esbak Emlâki Miliye Müdürü B. Şekibin kızı, Zonguldak- ta Etibank kömür işletme muhasebe- yan Behire ölmüştür. Taziyetlerimizi bildiririz. Askerliğe hazırlık dersleri Binbaşı Nazım Yaşınok Genel Kurmay (Erkânı Harbiyei Umümiye) tarafından bütün kız ve erkek orta okullarla liselere ve husu si mekteplere kabul edilen ve Kültür Bakanlığınca fiatları tesbit ve tamim olunan binbası Bay Nazımın Asker- liğe Hazırlık derslerinin 1 inci kitabi çıkmiştır, Ikincisi de perşembe günü çıkacağından Hilmi Kitabevine mü- racaat edilmesi tavsiye olunur. ——— Bir Bava Dikkatsizlik Suçu İle Mahkemede Findıklıda Gümüşsuyu caddesinde oturan Kâmilin bir buçuk yaşmdaki oğlu Nusret, birkaç gün evvel gaz lâmbasile oynarken karnının üzeri- ne gaz dökmüştür. Küçük, karnını kaşıya, kaşrya yara açmış, babası an cak dün işin farkma vararak gocuğu Bir Katil Davası Neticelendirildi Dün Ağır Ceza mahkemesinde bir katil davası neticelendirilmiştir. Müd deiumum? Ahmet Remzi, Haydarı öl düren suçlu Hüseyin hakkında Ceza Kanununun 448 inci maddesine göre ceza verilmesini istemiştir. Bu mad- deye göre, verilmesi istenilen ceza 18 senedir. Muhakeme karar için ta lik edilmiştir. Tekrar Yakalandı Denizyolları idaresinin Tophane- deki Saat Kulesinden eşya çaldığı için yakalanan Kadri, Adliyeye götü rülürken memurların elinden kaç- mıştır. Kadri, dün gizlendiği yerde tekrar tütulmuş ve müddeiumumtli- ğe verilmiştir. MANEV Bursa sokak No. 40 Beyoğlu dispnsere götürmüştür. Fkat, tedavi ye rağmen yavru ölmüştür. —— — Polis, Nusretin babası Kâmili dik- katsizlik suçu ile mahkemeye vermiş tir. ai aa pöml di Tedavülden Kaldırılacak Bronz ve Nike! Paralar Istanbul Vilâyetinden: t I — 2257 Sayılı kanunla verilen salâhiyete istinaden evvelce yapılmış olan ilân mucibince eski nikel yirmi beş kuruşluklarla bronz on küruşlük lar 30-11-927 akşammdan sonra te- davül etmiyecektir. 2 — Tedavülden kalkacak olan bu paraları ellerinde bulunduranlar, mez kür tarihe kadar mübadele etmek üzere bilümum malsandıklarile Mal- sandıkları veznedarlığını yapan Zım at Bankalarma veyahut Cümhuriyet Merkez Bankası şuabatma müracâat eylemeleri. Atatürk'ün dünyaya hitap eden sesini bize duyuran... Önderlerimizin Türk ordusunun idaresini gösteren,, ve şim- diye kadar görülenlere benzemiyen milli, şerefli film: EGE RALAR Tarihin akışmı durduran... İstiklâl ve hürriyetimizi kurtaran... Kırıl- maz çelik bir kale gibi daima ilerliyen arslan Türk ordusunu... Ve onun kurucularını EĞE MANEYRALARINDI GÖRECEGĞGİZ Sözleri ve seslerile birlikte yerinde çekilmiş 1500 metroluk bu muazzam filmi Marmara Film Stüdyosü'unlan isteyiniz. Telefon: Telgraf 42460 MARMARA TAN l10-11-937 —. ———. Bu Akşam M EL E K Sinemasında ŞEN - NEŞELİ - AŞK - GENÇLİK - MUSİKİ ve GÜZELLİK filmi AÂAşıklar Yolu Fransızca sözlü . I'*Iefis ve şahane bir musiki - Danslar eğlenceli ve mükemmel bir mevzu. Baş rollerde: -DİCK POWEL - MADELEİNE CAROLL Ayrıca: Programa ilâye olarak 2 kısımlık RENKLİ varyete ve Para- i - Mouünt dünya haberleri. Numaralı biletlerin evvelden aldırılması rica olunur. Telefon: 40868 söl iöscnme BEKÂRET Ankara'da Cümhuriyet Bayramı filminden sonra pek yakmda Beyoğlunda İPEK - SARAY - MELEK - SAKARYA sinemalarında filmcilik T. A. Ş. “FİTAŞ” tarafın- dan TÜRKÇE SOÖZLÜ VE SESLİ olarak filme alınan Şanlı Ordumuzun Ege Manevraları ve muazzam GEÇİD RESİMLERİ ayni zamanda gösterilecetkir. Bu film 10 nüsha olarak hazırlandığın- dan derhal göstermek istiyen sinema müdürlerinin FİTAŞ adresine telgrafla müracaat etmeleri rica olunur. « ARKEKLARISI Bu akşam. S U M ER Sineması ABEL GANCE tarafından; musiki ilâhının zaferine ithafen vücüde getirilmiş en büyük musiki filmi BEETHOVEN şaheserini GALA MÜSAMERESİ halinde takdim ediyor. Baş rolde: HARRY BAUR Bu filmde, göz kamaştıran dekorlar, hissi ve müessir bir mevzu ara- sında Paris Konservatuvarı orkestrası tarafımdan çalman Ustadın 9 UNCU SENFONİ, MEHTAP SONATI vesaire... gibi en güzel par- çalarını dinliyeceksiniz. Yerlerinizi evvelden aldırınız. b Fiyatlarda hiçbir zam yoktur. © Genç kızların, seven kadın- ların ruhunu tahlil eder. —cocr DBÜĞÜN den itibaren MEL LT OİNETT0Ü d aaamaamammaz Mevsimin 1 inci GALASI şerefine bu senenin en güzel filmi I a Darm O Karnmnelya GRETA GARBO ve ROBERT TAYLOR Seven ve sevilenlerin filmi İlâveter: KADIN ve ŞEYTAN #— BAA ÇA STT FT E SN Heyecan ve sergüzeşt filmi 10—11—937 çarşamba 10—11—987 G*"';ga ERTUĞRUL günü akşamı S. 20,30 da N — günü akşamı S. 20,30 da SADİ TEK Cuma günü gündüz Cuma günü gündüz Tiyatrosu (Aksaray) İspanyol Bahçelerinde bin ATEŞBÖCEĞİ da bu gece MN — 3 perde. Yazan: Zaze 4 . Yazan: Molnar KÖR Felingadina. Tercüme eden: M. Fe- | Tercüme eden: K. Necati. s”bîğî te 3 perde î’;:;a ridun. Cocuk Tiyatrosu Lafontenbaba, 1 perde v Fakat ben seyirci kaldım. Çünkü bu olanların olma- sını istiyordum!” diyen bir eda vardı, Şu halde, bu daima kendisine çok dost görünmüş kadın bu dere- cede mi düşmanıydı? Niçin bu kadar korkunç bir düş mandı? Ve öyle ise mahkemede niçin hiç birşey bil- mediğini söylemiş, lehinde vaziyet almıştı? Fakat Mükerrem bütün bu şeyleri düşünemez, bun ların sebeplerini bulamazdı. Çok yorgun bir halde bir koltuğa düşerek murıldandı: — Bugün adliyeye gideceğim. Eğer dava esnasında bulunmaklığıma lüzum yoksa, ilk vapurla İstanbula gitmek istediğimi söyliyeceğim, Butada yaşamak be- ni deli edecek! HElleri arkasında, başı biraz önüne eğik, Seniha o- danm içinde gidip gelmiye başlamıştı. Neden sonra, biraz müstehzi bir eda ile: — Böyle hemen İstanbula gideceğinizi bilmiyordum, dedi. — Mahkemenin hükmüne kadar, belki bir ay kadar beklemiye tahammül edecektim. Fakat şimdi işitti - ğim bu ağır sözlerinizden sonra sizinle bir çatı altın- da yaşamıya imkân görmüyorum. Mükerrem ayni koltukta idi. Seniha belki bir da- kika daha odanm içinde gidip geldi. Sonra tam Mü - kerremin önünde durdu: — Böyle karar vermekle isabet ediyorsunuz, Kasâ- bada nekadar hovarda varsa etrafınızı kuşatmadan önce kalkıp gitmeniz bence de doğru! Mükerrem şaşalamıştı. Galiba anlamamıştı da, Sor du: — Ne demek istediniz? — Dün Raşit Beyden gelen teklifi düşündüm de, burada kalmamanızın doğru olacağını bundan dolayı söyledim. Mükerrem avuçlarına tırnaklarmı bastırıyordu. Ni hayet, kısık bir sesle, ağır ağır dedi ki: w Raşit denilen o hayasız sersemin teklifi naza - rımda bir köpek havlamasmımdan ibarettir! YAZAN : NAHİD SIRKİ lt H BICANICIL NK için üste para vermek mecburiyetinde bulunan ve ka- rarlaşmış şeşkil geçen her yeni okşanma ve sevilme için belki ayrı para vermiye mahküm kalacak olan çirkin ve ihtiyar kız en acı tebessümile gülümsüyor- du. Ve dar omuzlarını daha darlaştırarak cevap ver- di: — Cantm, vâkra dün bu edepsiz sersem böyle bir teklifte bulundu. Fakat Zonguldak bir köy değildir, bir vilâyet merkezidir. Hem de zengin ve mühim bir vilâyet merkezidir. Sade edepsi ler değil zorlu ve cüretli zenginler de çıkabilir! Mükerrem artık hiçbir şey söylemek istemedi. Ne- ye yarıyacaktı! Adeta zahmetle ayağa kalktı, Seni- hanın hiç yüzüne bakmadan odadan ayrıldı. XXXIV Amasranm küçük limanmı çepeçevre kavrıyan te- pelerde akşam oluyordu. Krvrıla kıvrıla en inen ve inerken denize birdenbire düşecek gibi olan Amasra yollarma akşam gittikçe iniyor, akşam her tarafa gittikçe yayılıyordu. En yüksek tepelerden bi rinde tuttuğu, evde, kendi evinde, Seniha bu gece ilk geceyi geçirecekti. Halit yirmi gün evvel yedi buçuk yıl hapse mahküm edilmişti. Büyük ümitler bağladığı Hüseyin Hikmet işi reddedince müdafaasmı üstüne alan Fazlı isimli başka bir avukat hiç muvaffak olamamiş, belki de tesi raltında kalarak pek sudan şeyler söylemiş, sözle ri âdeta dudaklarından dökülmüştü. Fakat Senihanın —tedant Ar sradli —— buçuk sene yemesinde müessir olmuş, bundan dolayı da Halit kız kardeşile ne muhakeme esnasında, ne d© o Zonguldaktan ayrılıp Amasraya giderken görüşüp konuşmak istememişti. Ve Seniha buna çok acınmıştı. Halidin bitap, biçare ve düşkün simasmı'yakmdan görmek çok leziz oıuy'o_ıf du ve bu lezzeti ancak bir kere, katil filini işlediği gecenin sabahında tatmıştı, Şimdi, hiçbir kurtulma ümidi kalmamış bir mahküm olarak onu görmek Zev ki elbette daha büyük, cok daha büyük olurdu. Se- niha bu zevkten mahrum edildiği için âdeta hakkı yenmiş gibi bir şey duyuyor, ağabeyisine karşi bir gü cenme hissediyordu. Mükerreme gelince, mahkeme hüküm vermeden İstanbula, annesinin yanma git - mişti, Aradan on on beş gün geçmeden de bütüp Zon guldak ona dair büyük bir hızla çalkandı. İngiltere- deki kömür grevi sıralarında kazandığı yüzbinlerce liradan sonra artık Zonguldağa dört beş ayda bir beş on gün için uğrıyan ve yarı İstabulda yarı Avrupada geçen sefahat hayatile de paralarınm suyunu çekmiye başladığı rivayet edilen madenci Orhan Abdi Müker- remi metres yapmıştı. Mahkı genç kad mıı._h- pustan boş düştüğüne hükmedince evleneceklerine dair de rivayet vardı. Bu işin evvelden, daha M_üker rem Zonguldakta iken ve Nüzhet katledilir edilmez kararlaştığı ve kocasını hapse, sevgilisini de mezara sokan uğursuz kadının Orhan Abdi ile buluşmak mak sadile İstanbula gitmiş olduğu ise daha kuvvetle ri- vavet olunuvardıu Seniha bu haber ve tefsirlere hiç şaşmamıştı. Mü- kerremin zavallı Nüzhetin matemini tutmıyarak strf kendini düşündüğünü, sırf kendi istikbalini düşündü« ğünü .hil_x_niyor mMuydu? Mükerrem kendisine karşı esa sen bfiy:uk keder ve ıztırap komedyası oynamamış, kederinin de pişmanlığınım da mutedil olduğunu gizle mmeişti. Onun bütün gençliğini heder etmiyeceğini a« nasile artık burun buruna, ihtiyar kadının zehir gibi sözlerini ve feryat ve figanını günün her saatinde din liyerek yaşamıya razı olamryacağını Seniha çok iyi, biliyor, onun yeni bir macerasma dair havadis ve ma lümat alacağından emin bulunuyordu. Maamafih, bu havadislerin bu kadar çabuk ve bu kadar kati gelece- ğini de doğrusu hesap etmemişti. Hayasız mahlük, bir taraftan bu rezaleti belki de kararlaştırmış olduğu * bir sırâdâ kendisine beraber gelmek, bir çat altında yaşamak teklifinde bulunmuştu!.. Ve Seniha aldığı Mmalümatı tabif derhal Halide bildirdi, t, Maatteessüf, bu bildiriş ona umduğu neşe ve zevki temin edemedi, Halidin işi öğrenince omuz İrmi silkmekle iktifa ettiğini öğrenmişti. Uğuruna katil olduğu kadımın başka birile yaşamıya başlama- SI niçin ve nasıl oluyor da onu böyle lâkayt bıraka- biliyordu? Lâkin Seniha bunun sebebini araştıracak, ağabeyisinin haleti ruhiyesi üstünde uzun tahlillere kalkışacak halde değildi ve bu sebep onun için meç- hul kaldı. Çünkü geçkin kız kendi vaziyetile meşgul olmak, kendi kendini düşünmek mecburiyetinde bu- lunuyordu. Babasından kalan tekalit maaşı ayda on iki lira idi. Gerçi Erenköyündeki köşkün kirasından da hissesine on lira kadar bir şey düşüyor, fakat bu paranın hiç değilse yarısı, çok kere kiracısında kalı- yor, köşkün mütemadi tamirlerine gidiyordu. Seniha M_ükerrem gibi kendisini hiç olmazsa bir iki sene geçin direcek elmasa inciye de malik değildi. Bu sebeple v'akt.ile' birkaç kere evlerinde yemeğe gelmiş olan va- liye müracaat ederek bir mektep hocalığı istedi.

Bu sayıdan diğer sayfalar: