( SPOR ) Başpehlivanlık Müsabakaları İstanbul Tekirdağlı Ile Mülâyim Dugün Karşılaşıyorlar Muhteliti Galip Dünkü Seçmelerin Neticeleri: Ankaralılar, İzmirde TAN 1-0 Mağlüp Oldular Izmir, 11 (Hususi surette giden ar- kadaşımız bildiriyor) — Enternasyo- | nal Fuar münasebetiyle tertip edilen | şehirlerarası muhtelit maçlarına bu-i İ | İ i gün İzmirde başlandı. Evvelce bildir- |diğim kura değiştirilmiş olduğu için | ilk maç İstanbul, Ankara muhtelitle- | ri arasında oynandı. Sahada iki bin-: | den fazla seyirci vardı. Saat tam | Yurkiye başpehlivanlığı müsabaka-g, - ları dün Taksim stadımda başladı. Baş güreş hakkında yürütülen tahminler doğru çıktı, Tekirdağlı ile Mülâyım bugün yapılacak final güreşine kaldı- lar. Hasımlarmı kolaylıkla yenen iki pehlivan bugün biribirlerinin karşısı- na yorgun olmıyarak çıkacaklardır. Dünkü güreşlerin neticeleri: Karamürselli Ibrahim — Koç Ah- | met: Bu güreş Koç Ahmedin il dakika da tuşla galibiyetile neticelendi. Karamürselli Hilmi—Şileli Rahmi: Çok seri cereyan eden bu güreş Şi- leli Rahminin bir kafakol kapmasile Karamürselli Hilmiyi 3 dakikada tuş- la yenmesile bitti. Adapazarlı Yıldırım Bekir — Ali Ahmet: 936 senesi şampiyonu 'olan Ali Ah- met çok iyi ve atak bir güreş yapan Yıldırım Bekire sayı hesabile mağlüp oldu. Nişantaşlı Şükrü — Pehlivanköy- lü Mustafa: Pehlivanköylü Mustafa Nakkaşlı Şükrüye 12 inci dakikada tuşla galip geldi. Izmitli Arabacı Hüseyin — Kara- cabeyli Ismail: Bu güreş yarım saat deyam etti ve hakem heyeti Karacabeyli İsmaili sa- yı hesabile galip ilân etti. ” Çengel Abdullah — Hüseyin: 2 dakikada Çengel Abdullah Hüse- yine güzel bir salto ile galip geldi. Başaltı güreşleri Bu güreşlerden sonra başaltı güreş leri başladı. Çekilen kuraya göre, ilk güreş Sındırgılı İbrahimle İzmirli Ce- lâl arasında çok sert bir şekilde baş- ladı. Sındırgılı İbrahim 22 inci dakika- da güzel bir oyunla İzmirli Celâli tuş la yendi. Mandıralı Ahmet — Yozgatlı Celâl: Yıldırım Bekiri- hasmı saltoya alıyor 1Z inci dakikâda Yozgatlı Celâl Mandiralı Ahmede tuşla galip geldi. Baş güreşleri Çekilen kura neticesine göre, Tekir dağlı Hüseyinle Babaeskili İbrahim, Mülâyimle de Adapazarlı Arif güreşe- ceklerdi. Tekirdağlınım Türkiye baş- pehlivanı olması dolayisile ilk güreş Mülâyimle Arif arasında yapıldı. Has mma nazaran kuvvet ve teknik iti- barile çok fazla olan Mülâyim, güre- şin 16 ner dakikasında Arifin sırtını yere getirmek suretile galip geldi. Tekirdağlı ile Babaeskili İbrahim arasındaki güreş iki güreşçi arasın- daki büyük fark dolayisile daha az de vam etti. 4 dakikada Tekirdağlı tuş- la galip geldi. Bugün . bu güreşlerin galipleri biribirlerile karşılaşacaktır. ve şampiyonlar belli olacaktır. İngiliz Futbolünün Yeni Başı Geçenlerde vefat eden ve İngiltere futbol — teşkilâtı Foot - bal'i —As- gociation reisi Sir Charles Cleeg'in yerine ikinci reis olan ve elli seneden- beri teşkilâtın idare meclisinde bulu- nan M. W. Pichford, seçilmiştir. FTT RE N AF Noel İsviçreli Oldu Uzun müddet Fransa milli takı- mında gülle ve disk atmıya gir- miş müddet — Fransa- yı temsil etmiş olan Noel ismindeki atleti son günlerde Amerikalıların Fransada yapacakları atletizm, mü sabakalarında kendi ismini görün- ve uzun ce federasyona bir mektup yaza- rak 2 gündenberi maskatıresi olan İsviçre tabiiyetine girmiş olduğu cihetle Fransayı temsil edemiye - ceğini bildirmiştir. ()- 'Torosspor Bisikletçileri Türkspor kurumu, Adana bölgesi namımna, Torosspor klübü bisik!etçile- rinden Halil, Süleyman, Ali, Abdur- rahman isimlerinde dört genç, mem- leket dahilinde bir tur yapmaktsdır- lar. Gençler, Adanadan kalkarak. Konya, Afyon, Uşak, yolu ile İzmire Balkan Kupasına Girmiyoruz Yunanistanda yapılması mukarrer iken Yunan federasyonunun mali se- bepleri ileri sürerek yapmaktan imti- na ettiği Balkan kupasını bu sene Ro- manyanın organize ettiğini ve maç- ların Bükreşte yapılacağını evvelce bildirmiştik. Birinciteşrin ayında yapılacak o- lan bu maçlar, Yugoslavya iştirak etmediğinden Türkiye, Romanya, Bul garistan ve Yunanistan arasında ya- pılacaktı. Halbuki — bir hafta evvel Yunanlıların da maçlara girmekten sarfınazar ettiğini ajans haberleri bidirince müsabakaların Türk, Ro- men ve Bulgar takımları arasında o- lacağı ilm edilmişti. Son dakikada aldığımız bir habere göre Türk Spor Kurumu Yunanista- nın da girmekten sarfınazar etmesi üzerine Balkan — kupası mahiyetini kaybeden ve ehemmiyeti zail olan bu maçlara iştirak etmemeye karar ver- miş ve keyfiyeti Balkan kupası sek- reterliğine bildirmiştir. oradan da Balıkesir, Bandırma yolu ile Istanbula gelmişlerdir. Bisikletçi- ler, buradan, Bursa — Eskişehir, |tat merasimden sonra saat 17,15 te | başlandı. Ilk dakikalarda iki taraf o- ! | ze çarpıyordu. Ankara — Kayseri yolu ile Adanaya döneceklerdir. 17,10 da evvelâ Ankara muhteliti, sonra da Istanbul muhteliti sahaya | çıktılar. Ankara takımı, Natık, Alîİ Rıza, Şevket, Kadri, Hasan, Musa, ( Selim, Niyazi, Yaşar, Fahri ve Salih- iten, Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasa-! i ray ve Güneş klüplerinin dışında ka- lan diğer 8 klüpten müteşekkil — Is- tanbul muhteliti de, Safa, Bahadır, Ruhi, Sadettin, Cemal, Liva, Bürhan, Muhteşem, Salih, Şehap ve Danişten mürekkepti. Hakem Izmirden Mustafa idi. Mu- ı | ! İ oyuna Ankaranm sıkı bir akını ile yuncularında da sahâya - yabancılık- tan mütevellit bir anlaşamamazlık gö Bu anlaşamamazlığın diğer bir se- bebi de, oyuncuların biribiriyle oyna- mıya alışmamış elemanlar olmasıdır. Maamafih, 8 — 9 dakikalık bir sıkm- tıdan sonra iki takım da ileriye atıl- mıya, oyun göstermiye başladılar. Ankara takımı, kendine has olan e- nerjik oyununu çıkarıyor, daha fazla havadan oynuyordu. Yerden oynıyan Istanbulun zaman zaman müvaffak olduğu görülüyordu. 17 inci dakikada Ankara kalesi, üs- tüste iki gol tehlikesi atlattı. Çekilen koörnerler kale önünü karıştırdı. Fa- kat Istanbullülar bu karışıklıktan is- tifade edemediler. K 20 inci dakikadan itibaren Ankara muhacimlerinin sıkı hücumlarını gör dük, Bilhassa, sağdan Selim ve Niya- zi vasıtasiyle yaptıkları akınlar, Is- tanbul takımı için tehlikeli vaziyetler hazırlıyordu. 25 inci dakikada Selim şahsi bir a- kınla geriden aldığı topu Istanbul ka- lesine kadar götürdü. Yaşara Vverdi. Yaşarın sıkı şütünü Hakkı, nefis bir polonjonla kurtardı. 28 inci dakikadan sonra- İstanbul daha şuurlu oynaymıya başladı. Anka ra müdafaası, yerden kısa paslarla | oynıyan İstanbul muhacimlerini tüt- makta müşkülât çekiyordu. Nihayet 38 inci dakikada Şehabın geriden 3_.1- dığı top, uzun bir vuruşla sağaçığa gitti, seri bir şekilde Muhteşeme gitti ve sonra tekrar Şehâba geldi. Şehap ta sıkı bir şütle İstanbul muhtelitinin birinci ve galibiyet golünü kaydetti. Devre, 1 — 0 Ankara müuhtelitinin mağlübiyetiyle bitti. İkinci devre İkinci devreye Ankara muhteliti büyük bir azimle başladı. Ustüste a- kınlar yapıyordu. Bilhassa Yaşar, Se- lim, Niyazi aralarında güzel anlaşı- yorlardı. Ilk 10 dakika Ankaralıların hâkimiyeti altında geçti. 15 inci daki- kada İstanbul kalesi, Ruhinin hatalı vuruşu yüzünden bir gol tehlikesi at- lattı. Topu çok müsait vaziyette ya- kalryan Yaşarın birinci şütünü direk, ikinci şütünü de kaleci kurtardı. 20 inci dakikada rüzgârla oynıyan Ankaralrların oyun üzerindeki hâki- miyetleri devam ediyordu. 23 üncü da Kkikada Ankara ve İstanbul santrhaf- ları ortada sıkı bir şekilde başhaşa çarpıştılar. Ikisinin kafaları yarıldı. Oyunu terkettiler. Maç, sıkı ve sert bir şekil aldı. Bu sırada hakem, İs- tanbul muhtelitinden Danişi de çıka- rinca, takım 9 kişi ile oynamıya has- ladı. Bundan istifade eden Ankarelılar, oyunun son dakikalarını hâkimiyetle- ri altında geçirdiler. Müsabaka, Istan bulluların enerjik çalışmaları içinde birinci devrenin 1 — O bitmesi değiş- meden Ankara muhtelitinin mağlü- biyetiyle bitti. Nasıl oynadılar? Maç, teknik itibariyle vasattan yu- karı cıkamadı. İstanbul takımından TREN YOLCULUĞU renin hareketine sekiz da- kika vardı. . Goulsinsky, ikinci mevki kompar- timanlarından birisine yerleşti ve cebinden aynasını çıkararak yüzü- nü muayene ettikten sonra pence - reden bakmıya koyuldu. Goulsinski, gözlük camları ve a- dese filân satan seyyar bir tüccar- dı; tüccarlıktan başka bir de Don Juanlık sanati vardı. Bütün Rus Imparatorluğu vilâyet ve şehirleri- ni dolaşır; ve yolu üzerinde rastla- dığı sayısız kadın kalplerinde unu- tulmaz birer yara açarak geçerdi.. - İstasonlarda bir kadın gördü mü hemen gözlerini A zanela-ana. ÇAVi- rir, biyiklarını burar ve dudakları- nı hafifçe ısırarak öyle bir bakış bakardı ki.. Sonra tren hareket edince elini ağzına götürür ve ka- dına ateşli bir buse yollardı.. Hulâ- sa Göoulsinski müthiş zampara bir adamdı; ve bu gönül kurbanlarına asla bir daha dönüp bakmazdı. Dai- ma yenisine.. Her defasında rastladığı bir ka- dinm arkasından şunu mırıldanır- dı: — “Artık beni asla unutamıya- caktır. Yarın, ben uzaklardayken penceresinin karşısına oturacak ve beni düşünecek, Hepsi de öyle be- ni düşünecekler.. Zavallılar!. Za - vallılar!. . Goulsinski yaman kalp avcısıy- dı... İspatı da şu. Muhtelif zaman- larda, kompartimanlarda rastladı- ği kadınlar tarafından, iskarpin, baston, çanta, semaver kulpu, şişe, çorba kâsesi, keman ve buna Den- zer vasıtalarla okşanmıştı. D on Juanımız, pencereden ba- karken genç ve güzel bir kadınım trene atladığını gördü ve şöyle düşündü: — “E, o da bu trenle seyahat edecek.. Demek beraberiz.. Bu çok iyi. Tren kalkınca, yerinden fırladı ve bıyıklarını tekrar burarak kom- partimanından çıkıp vagonları bi- rer birer dolaşmıya başladı. Kodın, ikinci mevki kompartimanların - dan birinde, on iki yaşlarında şiş- man bir çocukla beraber oturuyor du. Goulsinski bir Parisli gibi ikiye bükülerek bir: — Pardon!.. -dedi karşısma yerleşti. Şimdi, o can alrcı bakışlarını gü- zel yolcuya çeviriyor fakat kadın ve kadının Şehap ve Bahadiır muvaffak oldular, Muhteşem ve Safa ile arkadaşları va- zifelerini hakkıyle yaptılar. Ankaradan Selim, Ali Rıza, Kadri iyi oyun gösterenler arasınmdadır. Bugünkü maç İzmir, 11 (TAN Muhabirinden) — Bugünkü Istanbul — Ankara muhte- litleri maçından evvel Doğu 'vuhteli- ti ile Izmir B muhteliti karşılaştılar. Oyun, iyi bir seyir takip etti. Netice- de 4 — 3 Doğu muhteliti galip geldi. 'Nadine Teffy,.den Çeviren: Faik Beremen onu görmemiş gibi oralı olmuyor- du. Adese taciri bu vaziyet karşı - sında şöyle düşündü: — Bu müstesna bir hal olsa ge rek.. Onu başka bir tabiye ile avla- malı.. Analık şefkatinden istifade- ederek.. Evvelâ çocuğu okşayıp ga H li vo sonra y Ve düşündüğünü tatbike koyul- dü. Ilk istasyonda çocuğa iki elma aldı. — Meyvayı sever misiniz kü - çük? Bunları lütfen almnız. Sizin gibi gürbüz bir delikanlı ile yolcu- lük etmek çok zevkli bir şey.. Çocuk kısa bir “mersi,, diyerek elmaları aldı ve bir iki hamlede yu varladı. Elmalar gittiği halde ka - dın, ona, hâlâ dönüp bakmamış- tı. Ikinci istasyondan sonra kadın bir kitap çıkarıp okumıya başladı.. O zaman bizim Don Juan çocuğa sordu: — E söyle bakalım delikan'ı? Nereye gidiyorsunuz uzağa mı? — Petrakova.. — Petrakov'a mı? Ne güzel te- sadüf!., Ben de oraya gidiyorum. Demek bir gece bir gündüz daha beraberiz., Ne iyi.. Ne iyi.. Çocuk sesini çıkarmadı; Goul - sinski devam etti: — Maceradan hoşlanır — mısınız- küçük. Ben maceraya bayılırırm. Müsaade ederseniz başıma gelen - lerden birkaçını anlatayım. K adın sayfalardan başını kal dırmamıştı. Çocuğun da se si çıkmıyordu. — Dinleyiniz genç dostum! Lads başıma neler geldi: Bir kadm —na çılgıncasına âşık olmuştu. Bir gün, kadın odamdayken, kocası ansızın içeri daldı. Gözleri kançanağına dönmüştü. Elini arka cebine soka- rak beni öldüreceğini haykırdı. B> nim yerimde olsanız ne yapardı - nız? O vakit te asil ve kibar bir a- ileye mensup bir kızla nişanlıydım. Kocanım davranmasına meydan vermeden, hemen, pencereye koş - tüm ve avluya atladım. Goulsinski buraya gelince kadın başiını kaldırıp: — Bu yaşta bir çocuğa böyle şey ler anlatmayın! dedi.. Ve tekrar ba şını eğerek okumasına devam etti. Bu fırsattan istifade eden ço - cuk mırıldandı: — Karnım çok acıktı. İstasyon uzakta mı daha? Don Juan hemen sordu: — İştihanız var mı küçük? Çok güzel, gelecek istasyonda size sand- | viç alırım. Annenizi seviyor mür sunuz delikanlı.. Annenizi çok sevk niz, çok!. . Müteakip istasyon büfesinde, $7 cuk, arka arkaya — sekiz yuvarladı. Iki istasyon sonrâ bir akşam yemeği yedi.. Bütün P lar annenin aşkı uğuruna, Don anım kesesinden çıkıyordu. Yemek yedikleri istasyon! tren hareket edince, anneyi u. buldular. Goulsinski teessürle şöğ le düşündü: — Ziyanı yok.. Yarın berabe'“ ya.. Muhakkak bana teşekkür cek ve bu, tanışmamıza vesile O, Uadtsr ; bi yseaa Muze uw E Y İ oldu.. Sonra çocuğa- dönerek:. < — Haydi sen de uyu delikl’ı' Bacaklarmı üzerime koy, sıkıl’ Lekelenirse pantalonumu be'da" silerim. y$ Çocuk hemen derin bir uykt çib daldı. Uyku arasında, Don JY ged müthiş tekmeler indirmekteN çir kalmıyordu.. Goulsinski güzel nenin hatırı için bunlara kadî"ıd Ve ancak sabaha karşı gö yumabildi. yandığı zaman tren bir :. U tasyonda durmuştu. îâ” la kompartimana göz attı. K ortada yoktu. Pencereden b% onun sallana sallana yürüdü&” .ç gördü; valizi de elindeydi.. Hem çocuğu dürterek bağırdı: gi — Hey; söylesene, kalk.. Baı;ı"' nen elinde valiz gidiyor. Bak £ be!.. Uçüncü kampana çnldl;wö madam, ne — yapıyorsunuz, tren hareket edecek. At 'Tekerlekler döndü, tren aîi';’g ğır yerinden kımıldadı; Goulsif” daha ziyade bağırmıya baışlâ"'h'ır — Madam!.. Oğlunuzu, oğluP zu unuttunuz.. Genç kadın elini menfi bir b“:; ketle salladı ve yoluna devaâ ? O vakit bizim Don Juan, Gîd., omuzlarından sarsarak hom dı: iye — Annen gitti.. Hey, annep di, söylesene, annen indi.. Çocuk acıyla haykırdı: çah — Aman, omuzlarımı acıt gll Mösyö..Hangi annem indi.. annem Petrakovda.. j Bu sözü Goulsinski ümit dinledi: ç — Nasıl olur? O kadın senif of nen değil miydi? Ona anne diy dun ya.. — Ben değil siz ona önc€ apk dediniz.. Ben de sizin anneniz "4 | nettim. Benim kabahatim yok şan Haydi amca, bana bir şey za karnım aç!. " M Goulsinski hiddetten ıerııye'îüd, nını mendilile sildi ve kıZ homurdandı: — Sus, mendebur, hilekâr dirici! Haydi defol!. 1e Ve valiîini alarak xül'ü_"uyı çıktı ve başka bir kompartif yerleşti. siıükı z M golöf” 4