16 Temmuz 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

16 Temmuz 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TA R Gündelik Gazete mma. BAŞMUHARRIRI $ Emin YALMAN İrde, b edefi: Haberde, fi- ts, $€Yde temiz, dü- yi olmak, karin a iya çalışmaktır. | İİ az , a ümmi Miray iliye Vekâleti, | Malan itibaren tatbik e. bni e ça lk köprü üzerin- m insanlar görmi, | u YAA yalnız. imamların ji ih b Kürdürüy mer ze | Tl ha lığa göz yummak z Mı iade edecektir. ermiyen cemiyet hak- hüküm ağırdır. Ha. ma rn Türk cemiyeti maruz kalmaktan ar, tn hk olucak; ti İY, e . a Ba öy Çocuk Dayi büyük dertlerin. İrani RİN eyy il, at *vvel matbaamıza N Kü aç dir Adam da 18 yaşın. Maya Sdenlerden birine ev rek akti Dayağı » bu çocuğu ya Yana hüherdir. Bizde fakir one kaza meden çocuk ya- 1 Yay, sefalet üzerlerine birer birer elden manen çün Hükümet bu soon tmek ihtiyacında. | ny e lr vardır, sokak. sip karı vardır, şurada ayna ba Yahut satılık A ley, Miş Para mukabilin. ' ele buson vaka, hg, Yedi a kadar mü, cağı ?* düş, ir çocuğun u. | Mg ani İ, havsalanın al ariadır, ayı? küm ükümet, belediyeler di “emiyeti elele| Sare aramalıdır tn oğan huni müesseseler : a sefaletin ve rt, | a mea a, 79 Kendi Kendi Mü PahYA sahilerini Kon, tay Mlinakaya b Sa Ky Slip olmal atgı, alcaş pMAk İçini bir sene e gizi mağlüp etmiye yda Mn ra N Fakat ki, bügün bizim hi » taburla- 'Yemiz taarruza mühimmat vesi.| li taarruz sırası w 17 harp sahasında BN, Palmez Balayı caktır. Pek iy Roma ç, çe ve Burgos Zata, ektir, © Üzbon da bu. a harbin iddiası da bu. am vr hudut. TAN Mekteplerde imtihan... Her sene bu mevsim, münakaşalara yol açan mevzuların başında imtihanlar gelir. Bu sene de öyle oldu. Hele Üniversite imtihanlarında muvaffak olanların yüzde yirmiden bile az olması, yine söz gelişi edildi. İşte bu yazıda imtihanlar hakkında mütalealar bulacaksınız. İMTİHAN NETİCELERİNİ MUKAYESELİ Sa günlerde Üniversite hakkında şurada bura- da bazan makul temenniler, bazan da doğru olmıyan a ler okuyoruz. Bilhassa imtihan neticeleri münasebetile bir sü- rü yazı yazıldı. Birçok talebe- nin smıfta kalması gibi ga rip görünen vaziyetler Yalnız Üniversitede vukubulmadıkları için, bu mesele hakkında muh- | telif tahsil müesseselerine bir göz gezdirelim. Bir çok orta mekteplerde V8 liselerde talebenin smıfta veya ikmale kalan kısmı iyi karşılana- mıyacak miktardadır, Bunun han- gi sebeplerden ileri geldiğini araş- tırmaden önce, başka o memleket- lerdeki imtihan neticelerine bir ba- kalım: Prusyada (1910 -1911-) de sekiz smifk ilkokulun — Al- manyada ilk tahsil sekiz senedir .— sekizinci o smıfından » yalnız (© 45) miktarı çıkmıştır. Kesa- Hamburg'da (1912) de talebenin $£ 50 den fazlası smıfta kalmıştır. 1921 de Viyanadaki bütün mektep talebesinden yalnız ($© 41) buçu- ğu muvaffak olmuştur. Belçikada yalmız (95 15) kişi tedrisattan tam mcnasile istifade (edebilmiştir. (1) Bu vasiyetler karşısında muh- telif terbiyeciler tedris ve imtihan şekillerinden şikâyet etmişler ve muhtelif çareler aramışlardır. Ba- zıları bugünkü. (yıllık sınıflar sis- e e lar. mumiyetle orta tedrisat mekteplerimiz ve muallim- lerimiz en iyi esaslara göre faali- yette bulunacak fikrinde olma- dıkları halde, en yeni tedris ve ter- biye esaslarının tatbikin! istiyoruz. Gerçektir ki, tehallin verimsiz ol- masmın en mühim sebeplerinden biri de, mekteplerimizin gayri ta- bii bir şexilde dolmuş olmaları ve bilhasa orta tedrisat mektepleri. nin sınıflarında seksen, doksan ta- lebe okutmak mecburiyetinde kal- mamızdır. İstanbulda Kadıköyün- deki bir orta mektebin bir sınıfın. da iki üç yıl önce (125) yüzyirmi- beş çocuk okumuştur! Terbiyecile- rin çoğu bir sınıf mevcudunun yir. mibeşi geçmesini muvafık bulmaz. lar, Şu halde bu sinif için beş mu- allime ihtiyaç vardı! Yeni Orta mektepler ve liseler açacak tahsisat Ve açtlması iste- nen mekteplerde tam munasile ted- rişat yapacak kimseler bulunamı- yoz. Baz vilâyet ve kazalarda öte- dehberi eczacılardan — dişçilerden tabiiye ve fizik kimya muallimliği yapanlar vardır! Tahrirat kâtiple. rinden Türkçe Ve edebiyat munl- tmliği yapmış olanlar mevcuttur? Biraz yukarda di söylediğimiz gi- bi, bugün mekteplerimiz Kışlalara benzeyecek bir hale gelmiştir. Yet. miş seksen belki de daha fazla inevcutlu bir #mita muallimin ta. lebenin her birile; Ayrı ayrı uğraş- masma onların hususi vaziyetleri. ni gözönüne slarak ders vermesi. ne imkân yoktur. Verilen ders mev- zularma tekrar avdet edilmedikçe talebenin düşünmesine imkân bi. rakılmadıkça şüpbe yok ki, teğri- sattan istenilen netice elde edile. mez. Orta tedrisat mekteplerinde öğretmenler gramı bitirmek mecburiyetinde olduklarını düşü. nüyorlar ve mütemadiyen ders ve. riyorlar. Bazı derslerin Programı çok yilklü olduğundan verilen ders leri müzakereye zaman ve imkân kalmıyor. ules Payot (irade terbiyesi) ad- Ir kitatında Fransız gençlerinin vaziyetlerinden şikâyet ederken di- (1) “yüzyılımızın alman pedâ- gokları,, 8, 60-61 EDELİM YAZAN: rare ı Münir Raşit Öymen RE / / / / şar ki: “Zaten “hiçbir imlihanda talebenin ne olduğu ve ne olması lâzım geldiği meselesile hiç meş- Gul olunmadığı ve bu suretle ha- fızanın doldurulmasından başka bir şey düşünülmediği için, çocu: gun fikri seviyesi öğrendiği malü matla yükselecek yerde alçalıyor, Yazık ki bizim tedris sistemimiz böyle bir vaziyeti arttırmağa gay- ret ediyor, Orta tedrisat program- ları bütün çocukları adeta zihnen birer perişan adam yapmağı istih- daf ediyormuş gibi görünüyor. Mektep zavallı gençleri her şeye temas etmeğe ve bütün program mevadâmı öğrenmeğe mecbur et- mekle onların bigbir şeyin esasına nüfuz edememelerine sabep olu- yor... Tabı san'atının hayli ilerle. miş olduğu bu asırda malümat ka faya tıkmak zarureti kalmıştır. Malümata ihtiyaç olduğunu inkâr etmiyoruz. Fakat birçok şeyleri kafaya doldurmak lâzım gelmedi- ğini söylemek istiyoruz. Bazı ze- vat, üniversite profesörlerinin ta- lebeyi malümatsız bulduklarını ya- zıyorlar. Profesörlerin istedikleri mslümat: liseler vermektedirler. Fakat lisenin verdiği malümat da- ha ziyade hafızaya dayanıyor. Ta- be umumiyetle imtihan için çalı. şıyor. İmtihandan az zaman sonra, hemen hemen bütün öğrendikleri- bi unutuyor, Eğer imtihanda ay dersin geçen sene okutulan bahi: lerine tarllük eden bir sual sorar- Saniz, cevap alamazsmiz, çünkü talebe onu çoktan unutmuştur! Biz üniversitede şöyle bir vaziyete şahid olduk; Profesör Seminerde telefonu misal aldı ve telefon nasıl işliyor ? sualini sordu. Buna otuz dan fazla talebeden biri cevap verdi! Bu misal ve daha birçok misaller gösteriyor ki, mektepler- de talebeye fazla şey öğretilmek isteniyor. Fakat iyi öğretilmiyor. Böyle mekteplerde, psikolojik ifa- de il, entellektüalizm hâkimdir denir, B u sözlerimizi İzah için (yüz yı ,limızın almak pedagokları) adi: türkçe bir kitaptan birkaç satır okuyalım: “Baki mektebin — ya- hut bugünkü o mekteplerin — za. rarları; talebenin öğrenmesinde değil. lâkin “ne” ve “nagıj öğren. diklerinde görünürler, (malümat kuvvettir) “sözü ileri sürüldü ve mektep bu suretle talebesine çok bilgi vermeğe çalıştı. Ve filhakika arzetme, kafada hakketme ve tek- rarlama yolu ile kitap malüsatı her şeye hâkim oldu, Pei mektep devamlı bir surette kıymeti olan bilgi ile muvakkat ehemmiyeti o- lan bilgiyi biribirinden ayırmadı. Bu eski mektep tedrisatta, önüne gelen bütün malümatı kafaya tik- &. Eski mektebin verdiği bilgi da ğınıktı ve biribirine bağir değildi. Bundan ötürü bu bilgi çabuk unu- tulurdu. Bilhassa vazifesine bağlı ve talışkan muallim, bütün mek- tep zamanmın her ders saatini meş'ur bir Surette istifade etmeğe, talebelere mümkün olduğu kadar çok bilgi vermeye gayret ederdi. Çünkü mektep zamanı çok âüsa- dır ve öğrenilecek bilgi okadar çok ye sonsuzdur ki, bu tahsil ve ter- biye daha ziyade hafızayı doldur- mağa Çalışmak mecburiyetinde kalmıştı. Ve filhakika mihaniki hafıza isteniyordu. Bu suretle “malümatça tok insan” yetiştirili yordu. Talebenin çoğu mektebi ter- kettikten sonra yorgun, bitkin ve bazıları malümat düşmanı olmuş- lardı, Mektep kitapları, onları tek- rar görmemek için bir yana atılır- dı. Fakat biz mekteplerde malö- matça tok değil, daha doğrusu malümâta, tahsil ve terbiyeye #u- sayan İNSAN yetiştirmeliyiz. O su rette ki, mektep tahsili zamanm- dan sonra devamlı olarak çalış maklan başka bir şey yapmayan, ânima tahlil ve terbiye kaynakları ve vasıtaları urayan insanlar ol- sunlar. Eğer mektep buna müvaf- fak olursa, kendi vazifesini yap- mış demektir, Fakat eğer bilgice tok, yorgun, sersem kafalı insan- lar umumi hayata çıkarıp atarsa, onlurm hayatta muvaffak olama- malarından hayrette kalmamalı- dır... (Kerşenştayner) ayni mana da diyor &i: “Bizim talebeye vereceğimiz en kıymetli şey; bilgi değildir, lâ- kin salim bir bilgi kazanma yolu ve müstakil bir hareket tarzıdır.” aarif sahasında esaslı bir sü- M rette çalışmağa yeni başlamış sayılmız. Bu kadar az bir zamanda TETKİK cumuriyet maarifinin meyvelerinin tamamen olgunlaşması ve toplan- ması mümkün değildir. Esasen gençliğin tahsil ve terbiyesi mem- lektin en mühim ve çetin bir işi ol- duğundan bu hususta yalnız öğ- retmenleri ve Kültür Bakanlığın mes'ul göstermek ve muahaze et- mek doğru değildir. Aile ve cemi- yet hayatımı da göz önüne getirin- ce mes'uliyetten öğretmenlerde ve bakanlıkta pek azı kalır. Biz Kültür Bakanlığınm çikar- dığı “Kültür Bakanlığı Dergisi,, ni göwlen geçirdiğimizden, yapılan işleri oldukça yakından takibetti- ğimizden, bakanlığın şimdiye ka- dar hayli mühim işler yaptığını memnuniyetle gördük. Şunu kay- dedelim ki, bugünkü bütçesile on- dan çok fazla iş yapılacağını iddia etmek güçtür. Şüphesiz, mevcut /Okuyucu | ç mektubu | aran aranan Plâjlar Neden Pahalı? Fatihte oturan karlimiz F. F. Ya- yor: Gazetenizde, İstanbul sahillerine sit röportajlarınızı okudum. Fikir. lerinizde ve iddialarmızda sizi çok haklı bulurum. Buralarda denize girmek hakikaten çok gayri #ıhbi- dir. Fekat İstanbulun plâjlarının nekadar pahalı olduğunu hepimiz biliriz. Orta halli kimselerin plâja gitmek ve denize girmek için ne kadar büyük fedakârlık ihtiyar et- mek mecburiyetinde olduğunu dü. şününüz. Plâjları. halktan bu ka dar çok para almalarının önüne geç mek için alâkadar makamların nazarı dikkatini celbetmeniz çok faydalı olacaktır. TAN: Çok haklısınız. Bu me seleyi biz de tetkik ettiriyoruz. Alâkadarların nazarı dikkatini çe leceğiz. . Bir Müşküle Cevap “G.” imzası ile mektup gönderen okuyucumuza: “Evli olduğunuza göre, her şey- den evvel ayrılmamak çârelerini ara- manız lâzımdır. Sonra kocanızın sizi çok sevdiğini söylüyorsunuz. Bu tak- dirde kocanız da arzu etmezse kanu- nen ayrılmanıza imkân yoktur, Böy» le sonu meçhul bir macera için yu- vanızi bozmağa (kalkışmamanızen paramızı iyi sarfetmekle bir par- çacık daha faydalı neticeler elde edebiliriz deyenler olabilir. Fakat memleket maarifi mevzuubahis 0- lunca, çök paraya ihtiyacımız ol- duğu da kabul edilmelidir. Maarif sahasmda bir çok Avrupa memle- ketlerinden hayli ileride bulunan Almanyanm yalnız Prusya kıs- mında (1928) yılındaki maarif bütçesi (150) yüzelli milyon Türk lirası idi! Ve orada (196) binden fuzla muallim vardı. Bizim maa- rf bütcemiz de elli milyona çi- kıme tamamen düzelebilecektir. Ötedenberi “bir mektep açılınca, bir hapisane kapanır,, sözünü işi- tirdik. Bı sözün iyi düşünülerek söylendiğinde şüphe etmiyoruz. Biz de diyebiliriz Xi, bugün bir mektep açılınca birkaç hastane ka- panacaktır! Geçen yıl İstanbul te- Jefon şirketinden alman (200) bin liranm nereye sarfedilmesi icabet- tiği hakkında bir akşam gazetesi anket açtnıştı. Doktorlar bir has- taneve pavyon < yapılmasmı ileri sürdüler. Bize sorsalardı, derdik ki, bu parayı hastaneye değil mek teplere verin, çünkü dektorlar hastaları tedavi ederler, halbuki muallimler insânlara hasta olma» mak Için nasıl yaşamak lâzımgel- diğini öğretirler. Muallimlerin işi doktorların işinden daha büyük ve ehemmiyetlidir! rzetmek istiyoruz kı, bu 19- ler çok mudildir ve bir memleket meselesidir. İlkokul sahasında çok ve faydalı çalışılıyor. İlk mektep öğretmenle- ri umumiyetle kendi mesleklerine sit olan eserleri okuyorlar, verilen konferanslara gidiyorlar. En yeni esasları iyi kavrıyorlar ve muvaf- fakiyetle tatbik ediyorlar .Gösteri- len istikametlerden ayrılmıyorlar. Mektep haricinde Halkevlerinde, memleket işlerinde büyük gayret- ler ve emekler sarfediyorlar. Bü iyi neticeleri halk yakından görü- yor ve beğeniyor. Bunları görmi- yen ve birkaç fena neticeyi der- hal tamim eden vatandaşları ve yüksek mevkilerde bulunan kim- selere mekteplere münasip firsat- larda davet etmek suretile, muhar rirlere maarif işlerimize ait mec- mua ve kitaplar göndererek bu iş- lerin mahiyetlerini ve kıymetlerini tanıtmak lâzımdır; tâ ki ilk mek- tep sahasındaki mütevazi ve fakat çok müsbet faaliyetin takdire ve teşvika lâyik olduğunu, İlkmek- tep hocalarının hiç olmazsa iftira” ya ve hakarete müstahak olmadık larmı herkes kabul etsin. Orta mek tep hocaları, kendi kabahatlerini veya başka sebepleri unutarak, talebenin ilkmektepten zayıf gel- diğini ileri sürüyorlar. Bundan ilk okul öğretmenlerini mesul gösteri- yorlar. İlkokul hocaları içinde zâ- yıf olanları da bulunabilir. ©) Fakat umumiyetle ilkokullarımı- zın verdiği ilk tahsil iyidir. Biz birçok İlkmektep muallimlerinin doğru hareket tarzıdır. Kararızı verirken çok isabetli olmağa çalışı- niz. derslerini dinledik. Onlarm karşt- larında sadece hürmet ve hayran- lık duyduk. Yurda ve vazifesine çok bağlı, faaliyetlerinde çok şu- urlu ve faydalı olan öğretmenler gördük. Bu söylediklerimize şahit olmasaydık bu yamyı yazmaz ve bu sözleri söylemezdik. . Onlarm Cümhuriyetin hakiki işçileri ve koruyucuları olduklarını, çocuklar rımızı Cümhuriyete uygun bir $9 kilde yetiştirdiklerini görmekle se vinç duyduk. rtamektep ve lisa hocaları4 na gelince, çok yakından tanıdığımız birçok ortamektep ve lise öğretmeni biliriz ki, onlar 0- kuttukları derslere hakikaten vâ» kıf, ciddi ve değerlidirler, Bu ho- çaların bir kısmı mesleklerinde u- zum yıllar içinde mümareselerine ve hattâ Üniversite doçentliğine geçenler daha iyi muvaffak olu- yorlar. Birkaç yıl önce mühim bir mevki işgal etmiş olan bir zatm “bir tek semiz vardır” dediğini işittik. Biz bunu biraz garip bul- duğumuzu söylemekten kendimizi alamıyoruz. Bu sözler hakikate uy madığından hocaları pek mütecs- sir ettiğini görüyoruz. Fakat de- nilebilir ki, ortamekteplerde umu» miyetle tahsli ve terbiye işleri ilk okula nazaran çok noksandır, Bu- nun en mühim sebeplerinden biri ortaokul öğretmenlerinin tahsil ve terbiyenin psikolojik ve pedago- jik esaslarını bilmemeleri ve hoca- ik sanatının İnceliklerini öğrenme miş olmalarıdır. Muallimlikte bil. gi mühim olmakla beraber, mual. limlik sanati hakkındaki - bilgiler daha ehemmiyetlidir. İkincisi nok- sun olunca birincisi işe yaramaz, Büyük bir memnuniyetle ve ümit. le görüyoruz ki, Kültür Bakanlı- ğı orta tedrisat hocalarının mes- leki bilgilere çok mühtaç oldukla- rını büyük bir vukuf ile tesbit et- miştir. Ve bu hususta çok cezri ve kuvvetli tedbirler almıştır, Üni- versitenin muhtelif sahalarında tahsillerini bitirdikten sonra orta mekteplerde ve liselerde muallim olmak isteyenler için, Edebiyat Fa kütlesine bağl: bir Pedagoji Ensti- tüsü meydana getirmiştir. Yedi sa kiz yıl kadar evvel de Ankarada ortamekteplere muhtelif sahalar için muallim yetiştirmek ve Ok & risat müfettişi hazırlamak vE diyle bir ortamuallim mektebi ve terbiye enstitüsü açmış idi. Bu enstitülerin birkaç yıl içinde ye- tştireceği gençler orta tedrisat np Sok iyi çalışacaklardır. er bu sayededir ki, orta iin UZ yeniden ve temelden UMUŞ olacaktır. Hepimiz, » günü hazırlayanları dalma şükran ve minnetle anacağız.

Bu sayıdan diğer sayfalar: