Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Dü <B 10,000 LİRA TAZMİNAT İSTİYOR k Şimdi Adana çocuk bakım evinde - doktorluk yapan Bay Bahattin, İs- — tanbul asliye dördüncü hukuk mah- kemesine müracaat ederek Balya Karaaykın şirketi hakkında 10 bin — liralık tazminat davası açmıştır. ld- diasına göre, doktor şirkette çalışır- ken fabrikaların neşrettiği gazlardan — kulakları sağır olmuştur. Mahkeme TTTT TUT Bu Kan deli, sabahleyin g TTTT Lekeleri ! î U , ? “ ı « ? Pangaltıda, İcadiyede, Çayır sokağında 59 numarada otu- ran Rahmi adlı bir suçlu ile, içinde kanlı bardak ve tabak kı- rıkları dolu bir torba, dün Müddetumumiliğe verilmiştir. İd- diaya göre, Rahmi, dün gece komşusu kahveci Pandelinin gazinosuna girmiş ve gazinoda bulunan bütün tabakları, fin- canları, bardakları kırmak suretile zararlandırmıştır. Pan- rinde kanlar gördüğü için b görmüş ve polise haber vermiştir. Rahmiden şüphelendiğini de söylemiştir. Polis, bazı tabak ve bardak khırıklarının üze- her şeyin kırıldığını yi de ya- ları topl ,vekl — azasından, Sabriyi — naip seç bu iddianın tahkikine memur etmiştir. — Naip tabibi adil Enver Karan çocuk — Mütehassısı general Kadri Raşit ve kulak mütehassısı Atadan müteşek- kil bir de ehli hibre tayin etmiştir. Bu heyet dün mahkemede toplanarak da- vacı doktor üzerinde — tetkikat yap- | mıştır. Raporunu — verdikten sonra — Muhakemeye devam edilecektir. kalamıştır. Bu bardak üzerindeki kanların Rdhmı'ye ait olup olmadığının fennen tesbiti için suçluyu Müddeiumumiliğe gönderilmiştir. Tabibiadil Enver Karan, kanlı eşya ile bera- ber suçlunun Tıbbıadli -rır göstermiştir. Tıbbıadli, Rahmiden kan alarak parçalar üze- rindeki kan lekelerine tatbik edecektir. Kanlar biribirini tutmazsa Rahmi derhal serbest bırakılacaktır. Kan grupları tevafuk ettiği takdirde tahkikata devam edilecektir. ğ gönderil â ; â â Ai di AA LA AAA AAA _V Çarpışan | söz aldı ve geçen celsedeki sö “Birincisi esas itibarile İspan- yol gemisi hâdisede hatalı değil- / dir. İkincisi bir devletin sahip ol- duğu veyahut herhangi bir suret- leelkoyduğu gemi tutulamaz. — Üçüncüsü böyle bir gemiye haciz - konamaz.,, | Bunlardan sonra avukat meşhur ukukçulardan Jide'nin mütaleaları- nı ve Brüksel itilâfnamesinin ne su- * retle tatbik edileceğini izah etti. Ve Jide'nin mütalealarının Türkiye hü- — kümetinin doktrinini teyit: edecek |— mahiyette olduğunu ve hükümetimi- — zin fiilen bu doktrini kabul ettiğini | anlattı. Misal olarak ta Seyrisefain - Vapurlarından bazıları Yunanistanda - haczedilmek istendiği zaman devlet tarafından işletildiği için buna imkân - görülemediğini gösterdi. Ve dedi ki: “— Devlet sefineleri ne kadar ti- caretle iştigal ederse etsin çarpışma- - larda bir devletin hukuku hükmüra- — nisini iptal edemez. Bu vapur İspan- ya hükümeti tarafından bir şirketten | Mmüsadere edilmiştir. Gayri ticaridir. Binaenaleyh konsmento ile hüküme- Otin olduğunu isbat etmek kâfidir.,, — Davaya müdahil olarak girenlerin ta- — Sus bağırma!, — Acıdı ya. — Hani ya karanlıkta ağlanmazdı, — Birşey istemediğim vakit ağlarım. Erden oda kapısından seslendi: — Aşk olsun Güzel, kırk yılda dim, hâlâ getirmedin. — Ben mi getirecektim? — Öyle ya, koca adam oldun. Vapurlar Davası Son Safhada Çanakkalede İtalyan ve İspanyol vapurlarının çarpışmasından doğ'ın davaya dün sabah Asliye İkinci Ticaret mahkemesinde de- — yamedildi. Evvelâ lıpı.nyol vapurunun mümessili Gat Franco özlerine ilâve edeceği şeyler bulundu- ğunu söyliyerek itirazını üç noktada topladı: lebine gelince; onlar, zararlarını si- gorta şirketinden ve batan gemiden pekâlâ arayabilirler. Batan vapur mümessilinin sözleri Bundan sonra batân vapurun mü- messili Jak Hatem bu itirazlara ce- vap verdi ve: — Gat Franko, Riper ve Jide'nin mütalealarını kendi lehine çekti, De- mek ki bir İspanyol gemisi Türk su- larına gelsin bilerek veya bilmiye- rek gemilere çarpsın, Sonra yoluna devam ederek “bir hakkınız varsa İs- panyaya geliniz, orada isteyiniz,, de- sin. Buna müsaade edilemez. Esasen bu geminin ticaret gemisi olduğu Ça- nakkaleye uğrıyarak her defasında rüsumu bahriyeyi ödemesile de sa- bittir. Son kazadan sonra da İspan- yol gemisinin kaptanı Çanakkaleye çıkmış ve icap eden resmi vermiştir. Bundan sonra iki tarafım avukat- ları tezlerini müdafaa için mahkeme- ye başka dillerde yazılmış birçok ve- sikalar, mecmua ve kitaplar verdi- ler, Mahkeme iki tarafın itirazlarını tetkik etmek üzere muhakemeyi a- yın on yedisine talik etti. O gün sa- at 11,5 da kararını bildirecektir. Rıhtımda Heyecanlı Bir Takip Asliye dördüncü ceza mahkemesi, dün geç vakit Agop isminde 15 ya- şında bir genci bir sene hapse mah- küm etti. Suçu hırsızlıktı. Davacısı Edirnede memur Mustafanın refika- sı idi, Bu bayan, dün Edirneye koca- sının yanına gitmek — üzere Saadet vapurile Bandırmadan İstanbula gel- miş, Vapur rıhtıma yanaşınca Ba- yan da hazırlanmıştır. Çantasını eş- yasınım üstünde — bırakarak çocuğu abdesthaneye götürdüğü sırada -A- gop bunu çalmış ve kaçmıştır. Ba- yan döndüğü zaman çantasının ça- lındığını görmüş ve kamarasından ba kınca Agobun koştuğunu anlamış ve h polise l iştir. Polis, A- gobun arkasından koşmuş yakalıya- mıyacağını hissedince bir otomobile atlıyarak Agobu takip etmiş ve u- zunca süren bir kovalamadan sonra tutmağa muvaffak olmuştur. Agop, kaçarken çantadaki paraların bir kısmını almış geri — kalanını da bir sokağa fırlatmıştır. Polis bunları da bulmuştur. Agop suçunu itiraf etmiştir. Mahkeme, yaşından dolayı cezasını bir ay hapse indirdi ve der- hal tevkif etti. Jaş;nya Zırhlı Paris Ceza Kongresine Gidecek Heyetimiz Ayın 26 sında Pariste toplanacak olan beynelmilel Ceza Kongresine iş- tirak edecek olan heyetin reisi pro- fesör Tahir şahsen hukuk kongresi- ne de iştirak edeceği için dün Sen- plon ekspresile Parise hareket etmiş- tir.Heyet azasından İstanbul müddeiu muümi muavinlerinden FeridunBagana ve Orhan Köni ile temyiz başmüddei- ümumilik muavini Cevat ta bugün saat onda ' kalkan trenle Parise ha- reekt edeceklerdir. Kongre ruznameye dahil beş me- seleyi münakşa edecek ve ayın otu- zunda bitecektir, Gizli Bir Randevu Meydana Çıkarıldı Ahlâk zabıtası memurları, Kumka- pıda Fransuva isminde bir kadının e- vinde ansızm arama yapmışlar, içe- ride birçok kadınlar bulmuşlardır. Bu arada bir mikdar kaçak çakmaktaşı da ele gecmiştir. Fransuvanın, bu evde uzun müd- dettenberi randevuculuk yaptığı an- laşılmış, adliyeye verilmiştir. aK e 40-7. 907T Başvekili Konakta Japonya Başvekili Prens Konse ve zırhlı konağı Japonya, başvekillerinin selâmetini temin için, başvekillere | O mahsus zırhlı bir konak vücude getirmiştir. Çünkü Japonyada başvekillik en tehlikeli iştir ve birçok başvekiller katledilmişlerdir. 16 yıl önce Başvekil Hora katlo- lunmuş, daha sonra İnnukai ayni a- kıbete uğramış, daha sonra maliye nazırı İnove ile Hamaguiçe öldürül- müş, bunları daha başkaları takip etmiş ve nihayet başvekillerin selâ- metini temin için tedbir almak icap etmiştir. Bu tedbirlerin biri, zırhlı ev yapmaktır. Bu ev, askerlik, sanayi, ve fen mütehassısları tarafından vü- cude getirilmiş ve inşaatına 6000 İn- giliz lirası sarfedilmiştir. Binanın içinde birçok gizli tüneller, geçitler, açılıp kapanan duvarlar, tuzaklar var dır. Bir düğmeye basmakla yer ya- rılmakta ve muhteşem oda, çelikle kaplanmış bir zindan halini almakta- dır, Başvekilin çalışma odası ile ya- tak salonu ve hamamı, bombaların işliyemiyeceği bir tarzda yapılmıştır. Çelikten yapılma bölmeler başvekili balkonda istirahat ettiği zaman Her taarruzdan korumaktadır, Yeni Başvekil Brets Konoe bu eve taşındığı zaman yanlışlıkla kendisini bir tuzağa düşürmemek için — uzun tetkikat yapmağa mecbur kalmıştır. Evde çalışan hademe, mutemet insan- lardan seçilmedir. Ve hepsi de kona- ğın esrarına vâkıftırlar, Suçlu Notenn Muhakemesi Dün ağır ceza mahkemesinde ih- tilâs, zimmet ve ihmalden suçlu Fa- tih noteri Şükrü ile başkâtibi Fevzi ve daktilosu Müzeyyenin muhakeme- lerine devam edildi., Geçen celsede müddelumumi iddiasını söylediği için dün müdafaaları yapıldı. Muhakeme karar için talik edildi. ğ.S'ıMDıL.,ıK bir kahve iste- ARA"_Ğ'U' — 65 — — Ya.. getirirken dökeyim de, teyzem de şamarı herkes ne der? — Pekı ama, azacık Aliye de karış sam olmaz '”' — Yok canım, maksadım şaka nineciğim. İ benim kardeşim, senin evlâdın. Kızı unutmadığiP da anlatmak için şakalaştım. Ve işte şen kalenderin, epeyce şatafatlı dügıımü karar ve ısrar üzerine başlamıştı. Hâfız Hanım © cumadan perşembeye kadar, yedi gün sürmesini *” lif etti. Ali itiraza kalkıştı: — Zaman o zaman değil Hanım teyze, âlem ? harebede, ortalık kan ağlıyor. Radyo Bugünkü Program İstanbul: Öğle neşriyalı: 12,30 Plâkla Türk musikisi İi Havadis 13,05 Muhtelif plâk neşF tı 14 Son. Akşam neşriyatı: 18,30 Plâkla dans musikisi 191 bişin bir komedisi 20 Fasıl saz he" 20,30 Ömer Rıza tarafından söylev 20,45 Fasıl saz heyeti ( ayarı) 21,15 Orkestra 22,15 ve borsa haberleri ve -ertesi proğramı 22,30 Plâkla sololar, ve operet parçaları 23 Son . HAFİF KONSERLER SENFONİLER 20 Varşova: Senfoni (Sousnı dam, Strauss, Bizet). HAFİF KONSERLER 7,10: Berlin kısa dalgası: 7.30: Konser. 9,20: Paris kısa © gası: Plâk, 9,45: Plâk. 10.30: P 11.50: Plâk. 13 Paris kısa dal$ Plâk. 13.10 Bükreş: Plâk. 1 Paris kısa dalgası: Konser. Konser. 14.30: Bükreş: Plâk. 30: Paris kisa dalgası: Henri masi idaresinde orkestra, şarkl. 18.30: Roma kisa dalgası: Ka n konser. 19.02: Bükreş: Romen F; sıkısı ve eğlenceli havalar. 20: PERALAR, OPERETLER 19,30: Leipzig: Mozart'ın Juan” operası. 20.40 Bükreş: larla Massenet'nin “Manon” Ol rası, 22 Milâno vesaire: Massütt? nin “Arleechino” isimli op 22.30: Lille - Limoj - Tuluz: Bt hoven'in “FİDELİO” operası, ODA MUSİKİSİ 16 Roma kısa dalgası: İta şarkıları. 18 Varşova: Piyano lo (Handel, Couperin vs.). Prag kısa dalgası: Halk şarki DANS MUSİKİSİ 21 Varşova: (Dans ve hafif valar). 23,30: Kolonya. 23.40: #4 ma, Napoli, Bari, 24.15: İtalyal tasyonları. SENFONİLER 21 Viyana, Graz: Bruckne' | Tuna besteleri. (Senfonik ork” tra tarafından). - Çöp Kamyonlarl Çöp taşımaya mahsus kam&' kâfi gelmediğinden belediye mâf” şubesi diğer kamyvonlarda bası Ti şiklikler yaparak, bunları çöp *işi yonu haline getirmeğe karar ver'" tir. Yapılan ilk nümunenin tecit” leri iyi netice vermiştir. AÇIK TEŞEKKÜR Konya fırka — kumandanlığ mütekait general Ali Rıza FBi ll1—7T—593T7 tarihinde cenaze ninde hazır bulunan meslekda$ Selimiye fırka kumandanlığınmi termiş olduğu — alâkaya ve buf” beraber merasimde bulunan müfrezesinin ve tanıdıkların!! 4 grafla acılarımıza iştirak  vata ayrı ayrı teşekküre te€ müz mani olduğundan muhtere”ı zetenizin tavassutunu rica ed Refikası ve çocukları ve daf Biz bunu yapâ yapıştırsın. Bir o, dövmez. O da mı başlasın? Kahveyi Bacı nine getiriyordu. Merdiveni çıkar- ken : — Al oğul! diye haykırdı. Yer cücesi! Ne söyle- nip duruyorsun. Bu cinlere karışmış yer cücesi.. bil- mediği yok ki ayol. Çocuk çenesi değil, Dünbelekle- rin un değirmeni. — Söylerim ha! : Güzel o kadar ciddi bir tavırla haykırmıştı ki za- vallı ihtiyar nine bir kabahat işlediğini sanarak mer- diven başında dura kaldı: — A, a, üstüme iyilik sağlık! Ne söylersin? — Ne söyliyeceğim, Erden dayım için dediklerini.. Kadıncağız büsbütün şaşaladı. Çocuğun bu sözün- den Erden huylanmasın diye üzülmeye başladı. Bir bakıma, Bacı nine de Güzelden aşağı kalır çocuklar- dan değildi. Biri çocuk, diğeri çocukluğa dönmüş ih- tiyar... — Sus sus, dedi. Şimdi o da birşey sanacak ta ba- na gücenecek. Erden Güzeli kışkırttı: — Güzel zaten beni sevmez ki: — Hepsinden çok. — Sevsen Bacı ninenin benim için ne dediğini söy- lersin. — Ne mi dedi? Dedi ki Erden hekim olunca mem- leketini unutacak sanmıştım dedi. Sonra dedi ki kim İstanbula gider &âtip olur, hekim olur, bey olur, pa- şa olur, hepsi memleketini unutur, Sonra, şey dedi. Erden dedi Günerin işini çabuk düşünsün dedi. Daha birşeyler söyledi amma unuttum. Yaşlı çocukla yaşsız çocuğun ağız kavgaları epey- ce sürdü. Gelin Göçerken Kız tarafımın ısrarı üzerine, vergici Ali Efendinin düğünü başladı. Şen, kalender Ali, annesi ve hemşi- resile olsun, Hâfız Hanımla olsun mukavele yapmış- H — Gelin mi istediniz? Pekâlâ! Alın götürün! Gü- le, eğlene düğün yapm! Fakat benim başımı rahat bi rakın! — Oğul, nasıl olur ya? — Gayet kolay olur: Erdenle bacanağım olacak herif erkekler tarafını, siz de kadınları üzerinize a- lırsınız. Patırdılarını, kütürdülerini siz çekersiniz. İcap ettiği zaman da beni, dereboyundaki Artinin kahvesinden çağırtırsmız. Buna hepsi gülüşmüşlerdi. Annesi, yine ısrara kal- kışmca Hâfız Hanımla Erden: — Yoo.. demişlerdi. Kabulümüz! Hattâ Hâfız Hanım, bütün bu lâtifelerin arasm- daki nükteyi anlıyarak: — Hattâ, diye ilâve etmişti. Benim, Aliye, tâ ço- cukluğundan beri adağım vardı, İkisini de kendi elim , le evermeden Tanrıdan ölümümü istemezdim. Çok şükür birisine eriştim, Onun için Alinin bütün düğü- nü benim üzerimde, Hattâ güveylik urbasını da..., Erden gülerek söze atıldı: — Yoo!.. Nine, sen erkek işine karışma! Sen ka- dınların masrafını, ben erkeklerin. — Öyle olsun!, Yardımın bu pek zarif tarzı, Aliyi gizliden gizliye mahzun etti. Ninesinin gözleri yaşardı ve hemşiresi, Hâfız Hanıma gökten inmiş bir melek kıymeti vere- rek derin derin, saygı ve tapkı ile baka kaldı. Erden biraz düşünür gibi, süküt ettikten sonra, gülümsi- yerek dedi ki: — Nine, eğer beni dinlerseniz, Alinin işini büsbü- tün benim üzerime bırakınız. — A,'o da niçin oğul? Ben hiçbir mürüvvet gör- miyeyim mi? — Çünkü, senin -hissen başka. Yan gözle Alinin hemsgiresini işaret ederek. — Yani, ben bugün Alinin işini göreceğim, sen de inşallah yakm bir zamanda başka birinin... Ben oğ- lunun, sen kızının... Hâfız Hanım, çok memnun oldu. Ali gözlerini a- çarak: — Bu da çok olur Hanım teyze. Diye nezaketle itiraza kalkıştı. Annesi, gözlerinde biriken damlaların düşmeye baş ladığını hissetti ve genç kız utanarak dışarı kaçtı. Ve bu itirazın altında, Ali masrafı da düşün' du. Fakat bunun için birşey söylese, reıidsdilee bilirdi. Ondan dolayı yalnız harp meselesini $ turdu. Buna kimse itiraz etmedi. Salı sabahındaf £ şembe akşamına kadar üç güne karar verildi ve v yalanımnda o sabahtan davullar dövmeğe, lıo(;ı':kl namaya ve konu komşu, kasahalı, hattâ misi lenler eğlenmeye başladılar. Köylerden, civar ç balardan gelen otuz, kırk kadar misafiri, ağırladılar. Vergici ise, kendine ait bir iş yokt! bi kollarını sallıyarak işine gidiyor, bastqnunü” gelini omuzuna takarak Artine uğruyordu. GEN?' | tiyar, birçok dost, Erdenin başkanlığı altında yordu. Kasap Deli Osman, düğün kâhyası tâ; muştu. Sabahleyin kalkıyor, pazar meydııı'ı—““ıı tasında haykırıyordu: — Ağalar, beyler hey! Bugün öğle nam! * önce Değirmenalanımda cirit var cirit! Mıasa-f“'ıe kunmuşlar (davetliler) cümle cihan buyurS“" Sonra düğün kâhyası kasap Deli Osman habü” j medi demeyin hey! o pe Ve herkes askerlik şubesinin ilerisindeki menalanma toplanıyordu. Orada misafirler İf daklar, kilimler, sandalyeler hazırlanmış, hefk” t dine münasip yere oturuyor, atlılar alan ©* dolaşıyor, ciridin başlamasını bekliyordu. YA (Arkası VP |