e 6 Yevmiye amızda intişar etmişti. tubuna vereceğimiz cevabı hoktayı tavzihe müsaraat etmesini dan evvel olimpiyatlar vesilesile 90 bin lira gibi azim bir meblâğın İsraf edildiğini, diğer yevmi ve haftalık Büzetelerle günlerce yazdığımız halde kurumdan menfi veya müsbet bir ke- İimelik tavzihe mazhar olamamış ve İşi kapatmıya mecbur kalmıştık. Bu ufak istitradı yaptıktan sonra ilişiği yazımıza ve imiz Vildan Aşir mese İesine dönüyoruz. Istanbulda gençler İ için kamp aramakta olduğunu ve Bey e kozda bulduğu bir yeri pek beğenme. © diği için daha birkaç yere bakacağı» Bi üç dört gün evvel bir maç seyre derken spor sekreterimize bizzat At- Jetizm Federasyonu reisi Vildan Aşir söylemiştir. Bazı emsaline bakarak ve belki bu Mİ gözlerini unutuverir ihtimalini gözö- nünde tutarak bu sözleri kimlerin göylediğini de tesbit etmiş bulunuyo- Tuz. Teşkilâtın, federasyon reislerine harcırahtani başka 7,5 lira iksmet miz için böyle zımni bir mütaleada (bulunmuştuk. Eğer ortada umulma- WE dık bir yanlışlık varsa, bunun kay- Ül nağı, bize, kamp aramakta olduğunu haber veren bizzat Vildan Aşirdir. Bununla beraber bu vesile ile şunu ün âçıkça yazmak istiyoruz ki, umu mi merkez azalarile federasyon reis- lerine 7,5 ve azalarma 6 şar lira ika” met yevmiyesi verilmesine mukabil bütün bu teşkilâtın asıl sahibi olan İ faal müsabık ve sporculara üçer lira tediye edileceği hakkmdaki karar! memleket spor muhitinde ciddi dedi. | koduları mucip olmuş ve bu kararı müteakıp, Istanbul ve İzmir gibi ma. İ halli idarecileri pek kuvvetli yerlere çifte çifte müfettişler izamı ve Tüzu: | mu münakaşa mevzuu olabilecek 80- İ Yyahat ve teftişlerin tevalisi bu de- dikoduları artırmıştır. Zaten ölimpi- yat israfatile başlamış olan bu teva- türler, bu son kararın tatbikatile aza» Mimi haddine varmış bulunuyor. Kurumun yeni ve dürüst asbaşka. İn dr bizimle beraber teslim eder ki, bu teşkilât, muvaffak olma kiçin'her İşeyden evvel mutlaka gencliğin ve İspor mahafilinin her bakımdan itima- dımı kazanmalıdır. Onun için, her şeyden evvel kuru: Wmun prestijini ve sporcular üzerinde Yan bu dedikoduların önüne geçmek Mduğu kanaatinin vâkıf ahvali olmı- #yanlar nezdinde yerleşmesine mahal Ny için olimpiyat harcırah- 1 da dahil olduğu halde yeni mer- İl itezin işe başladığı 18 nisan 938 tari- Jikoduyu kökünden söküp atmalıdır. İ Bunu hakikat ve aklı selimin zafe- vwrekte At Yarışları Devrek, (TAN) — Burada ilkba- Şer at koşuları yapılmıştır. Zongul. i civar kaza ve köylerden bir ök halk gelip koşuları seyretmiştir. Haftanın spor hâdiselerinin fazlalığı dolayısile umumi merkezin » iki günkadar geciktirmek dık. Bugün bu cevabı veriyoruz. Yalnız asıl maksada girmeden evvel, u- mumi merkezin yazımızla alâkadar olarak, bilhassa paraya dair olan bir memnuniyetle karşılarız. Zira bun-| ki otoritesini sarstığına şüphe olmr- —pP O ) Sporculara Veriler Meselesi Uzayıp Gidiyor Bir federasyon reisinin İstanbulda teşkilât hesabına kamp ara- makta olduğuna dair “şaka,, tarzında yazdığımız bir yazıya karşı Türk Spor Kurumu Umumi Merkezi, o yazımızda “İmaen söylen- mek istenilen Atletizm Federasyonu Reisi Vildan Âşirin İstanbu- la Kurumca bir vazife ile ve harcırah alarak gitmesi varit,, olma- dığını bir mektupla bize bildirmiş ve o mektubu evvelki önle zaruretinde ri | ALLO! ALLO! Milli Küme maçlarının en çe- tin ve en miihim karşılaşmaları g bu hafta yapılacak. Fenerbah- 5 çe — Galatasaray ve Giines — Ar er İİ YE puvanlarına olan fevkalâde te- / siri düşünülmüştür. Bu itibarla # iki maçın klnresi için Avrupadan lâkadar klüpleri günlerdenberi düşündürmektedir. 4 Mevsuk olarak haber aldığı- ç mıza göre, dört klübün birleşik komitesinde Avrupadan bir ha- kem getirtmek tezlifi ileri sürü- lecek ve bu teklif ekseriyet ka. zanacaktır, m rr Zenci Luviz'in son müsabakalardan birini, solda oturmuş seyreden elhan şampiyonu Bradok.. 750 Bin Liralık Boks Dövüşü Bu Gece Yapılıyor Senenin en dehşetli dövüşü bu gece Amerikada Şikago stadyomunda, zenci boksör Coe Luviz'le cihan sampiyonu Bradok arasında yapılacaktır. Bu dövüş etrafında olan dedikodular ve Alman boksörünün nasıl atlatıl, dığı hikâyeleri malümdur. İki hasım bu gece dövüşeceklerinden cihan sam- Piyonluğu kemerinin bir Avrupalıya geçmemesi için Amerikalıların yap- tıkları manevraları bir tarafa bırakarak tarihi dövüş hakkmda aldığımız en son haberleri bildireceğiz: Şimdiye kadar müsabakaya gel mek arzusiyle bilet arıyanların ade- dini gazeteler 85,000 olarak tahmin etmektedirler. Cihan şampiyonluğu kemerini taşi“ yan Amerikalı Bradok hasılatın yüz- de ellisini alacaktır. Bilet satışına gü- re, cihan şampiyonunun hissesi 150,000 lira kadar tutacaktır. Bu hisseden maada &inema hissesi ve radyo hissesi olarak ta 250.000 lira kadar bir Ücret alacağına nazaran Bradok bu gece yapacağı dövüş için bir milyon Türk lirasını cebine indi- recektir. Cihan şampiyonu ile dövüşecek olan siyah kaplan namiyle maruf Coe Luviz hasılatın yüzde on yedi buçu. ğunu alacaktır, Bahsi müşterekler ne halde Amerikada büyük boks maçlarında at koşularında olduğu gibi mühim bahsi müşterekler oynanır. Şimdiye kadar oynanan bahsi müştereklere bakılırsa zenci boksöre itimat çoktur. Çünkü beyaz şampiyon Bradok'u tu- tanlara siyah boksörü tutanlar ikiye mukabil beş dolar vermektedirler. Evvelki güne kadar tutulan bahsi müşterekler yekünunun 5,000,000 do- ları bulduğu zannolunmaktadır. Kim kazanacak? Bu büyük maçın tahminleri hak- kında herkesin fikri alınmaktadır. Beyaz şampiyonun kazanacağını tah- min edenler arasında eski cihan şam. piyonu meşhur Demsey vardır. Garip olun diğer bir tahmin de, boks tari" hinin en fenni boksör olarak kaydet- tiği yine eski cihan şampiyonlarm- dan zenci Conson da ırkdaşınm maa- lesef beyaz boksöre mağlâp olacağını söylemiştir. Ayni Conson geçen sene Coe Luviz Alman boksörü Şimeling'le dövüşeceği vakit Amerikada Almanın galip geleceğini evvelden tahmin eden Amerikan Boğasına ne Oldu? MOLLA MEHMETLE BERABERE KALDI Bilıkesir, 20 (TAN) — Bugün şeh- rimizde, halkın büyüik bir heyecan ve merükla beklediği serbest güreş mü. subakaları Galatasaray: Cemalin ida- resinde yapıldı. Büyük bir kalabalığın seyrettiği bu güreşlerde, Sındırgı Şerif, Adapazarlıyı tuşla yendi. Mü- teakıben Amerikan boğasile, Molla Mehmet tutuştular, Amerikalı, Molla Mehmedi 45 dakikada yönemedi. Maç beraberlikle neticelendi. Fakat Molla Mehmedin üstünlüğü barizdi. Beraber liği kâfi görmiyen Molla, ikindi bir maç İçin meydan okudu. yegâne adamdı. Zenci kaybederse: 'TAN Zencinin kuvvet ve meharet farkıyla mı, yoksa bahsi müşterekler, deki ikiye beş farkını gözeterek, Gangısterlerin emriyle mağlüp olup olmiyacağını o şimdiden O kestirmek mümkln değildir. Yalnız zenci kay- bettiği takdirde içki kaçakçılığından boşta kalan Amerikan haydutlarının işleri daha düzeleceği muhakkaktır. Çünktü o zaman beyaz cihan şampi- yonu Bradok Almanla dövüşecektir. O maçta da büyük bahisler oynana- cak böylece son zamanlardaki faali- yetlerini bilhassa boksörler üzerine tevcih etmiş bulunan Amerikan hay. mış bulunacaktır. TAN Beşiktaş maçlar Mili #time #| bir hakem getirmek meselesi a. £| dutlarına bir daha kazanç imkân, çık | Sy pe Nihayet üçüncü hafta bir pazar günü erken uyandı. Elbisesini ütü ledi. Ayakkaplarını boyadı. Yeni gömleğini giydi. Daha geçen gün satın aldığı kırmızı boyunbağını bağladı. Kafasında fikirle - kizı gidip babasından İs - temek fikrile - sokağa çıktı. Ka piyr ona Lüdmillâ açtı. Kı da Mişka'yı görünce çok gaşırdı. Ağzından: —Aa.. Sen misin?. Sözleri döküldü. Heyecanmdan tıkanacak gibi oldu. Mişka ona bir kelime DUE SOYRMuKSIZIN KOTİdO- rü geçti. Odâya gidi. ızın anasi babası yemekle - rini yemiş çayları içiyor tardı. Mişka, kafasındaki düşün - celeri sıraya koymiya bile lüzum görmeksizin söze başladı: — Bonjur bsba, bonjur anne, dedi. Affinizi çok rica ederim. Fa. kat ben Lüdmillasız Yaşiyamıya- cağım.. Bana fens bir gözle bak mayınız!, Ben fena bir insan de- ğilim. Mütehasss bir İşçiyim.. Tes yeciyim.. Altıner dereceden ay. İk alıyorum. İçki, sİgâra içmiyo- rum. Hiç kimseye Mifakâ filân vermiyorum. Yani simdiye kudar herhangi bir! kadmla hiçbir işim olmadı Gözlüklü baba, dik dik Mişke'. nın yüzüne bakti. Kaba ir sesle: — Neden ben senin baban olu yormuşum, ded. Benim karım da senin annön olâmaz!.. Anladın mit delikanlı?.. Bunu aklından çı kar, Kocasindan sonra biyikli, çiş. man kadın da söze başladı; — Elâlemin aylulârına gelip lâ- tarnalarla kızlarını Ayartmayı, sonra da selâmsız sabahsız evleri ne girmeyi sana kim öğretti?, Yok altıncı dereceden aylık a. lirmiş.. Yok içki Kullanmazmış. Biz bunları çok dinledik. .Daha geçen sene kızımız! İstiyen bir ko- operatif direktörünü bile gözümüz tutmadı da gana mi Kızımızı ve n evimizden çıkmız!, Bi. zim hiçbir tesviyeciye İhtiyacı » miz yok.. Bahusus senin gibileri 18... adım sözünü bitirince bu de- fa yine baba başladı: — Ben yalnız bir mevsim zar. fmda nişan yerinden bin rubleden fazla kâr ediyorum. Dörtyüz rub- lelik mükâfatlar bile verdiğim va. ki.. Benim Lüdmillima koca olacak adam paralı bir adâm olmlıdır. Biz sermayemizi genişletmek istiyo İ rüz. Anladım mı delikanlı?. Haydi bakalım, güle güle... Mişka büyük bir perişanlık için- de sordu: — Demek vermiyorsunuz ha?, — Hayır vermiyoruz. üç günlük hikâye Yazan; i Valentin Katayef j Givi B. Tok — Yâ! Demek böyle... Muhak- kak sermayedar istiyorsunuz!. Pe- ki,. Şu halde bu fasıl bitti demek.. Durun, ben sizin başınıza öyle bir iş açayım da görünüz!. Beni ha- trlaym!, Allaha ısmarladık Lüd. millâ.. Kimseye gönül kaptırma? Bezi Lüdmillâ koridorda bir sandığın üstüne oturmuş, mütemadiyen elle- rini uğuşturuyordu. Mişka, kaşlarını çatmış, çenele- rini srastkı kilitlemiş bir halde s0- k.ağa çıktı. Doğru Suharef pazarı. na yollandı. Gayet sivri ve keskin bir biçak satın aldı. z Aradan bütün bir kış geçti... Mi? ka bu zaman zarfında muntazaman işine gitti... Bir gün bile işinden kalmadı. Geceleri evinden hiç çık- odasını kilitliyerek esrat- engiz bir işle meşgul olmıya başla” dr. Komşuları, zaman zaman deli- kanlının odasından ince, madeni bir takım sesler duyar gibi oldular... Acaba Mişka ne yapıyordu ?. Yok sa kitara çalmasını mı öğreniyor- du?.. Bu pek belli değildi. Yavaş yavaş tabiat uyanmıy” buzlar erimeye yüz tuttu, Güneş daha kuvvetle ortalığı ısıtıyordu. Mişka ber pazar bulvara gidiyor. nişan yerinin açılıp açılmadığını kontrol ediyordu. Fakat her defa- smda orasını kapalı buluyordu. Kir mızı kuyruklu yeşil papağan yine yerinde duruyordu. Altı ay evvel ol duğu gibi ağzında yine bir çember tutuyordu. Fakat kar, yağmur, fe- na havalar papağanın rengini bira? soldurmuştu. Işka bir hayli zayıflamıştı. M Daima düşünceli ve kederli idi, Yine bir pazardı. Mişka her va» kitki gibi giyindi, kuşandı, doğrü- ca bulvara gitti. Nişan yeri açıl mıştı. Kapısında bir hayli kalaba- - kk vardı. Madeni sesler ve kahka- halar tâ uzaklardan duyuluyordu. Vakit akşamdı. Nişan yerinin içeri- si kuvvetli lâmbalarla o aydılatıl- mıştı... Mişka, kapıdaki kalabalığı dirseklerile yararak içeri girdi, Ga- yet nâzik bir eda ile tezgâha yanaş- tı. Lüdmilla çemberleri toplamakla meşguldü. Mişka içeri girer gir- mez kizm yanakları pembeleşti. Yü zü âdeta şeffaf bir hal aldı. Mini mini ağzı biraz daha küçü'dü. Kızın babası ise gözlüklerini düzeltli. Kendisini biraz geriye doğru çekti... Mişka çember atmakta olan bir gen cin yanma yaklaşarak : — Müsaade eder misiniz, dedi, ben de atayım?” Ve orada kendisine bir yer açti. Gözlüklü ihtiyara hiç bakmaksızm 22 6-937 <3 kızın tarafında durdu. Gönç kız, &« deta cansız bir halde genç adams çember getirdi. Delikanlı kızm elin den çemberleri alırken elleri elleri- be değdi, Kızın elleri buz gibi idi. Mişka çember atmak için vaziyet aldı. Mişkanın duruşuna ve cakalı tavrma bakarak arkadan alaya bağ ladılr: — Delikanlı, bari sen bir araba gtirseydin!. Bu semaverleri baş- ka türlü taştyamazsın! Bu lâflardan sonra herkes gülüş- tü. Mişka, hiç bir cevap vermedi. Fazla nişan almaya bile lüzum gör- meksizin birinci çemberi fırlatiz. Çember ,havada kavisler çizerek ilk sıradaki bıçaklardan biri üzeri” ne geçti, Bıçak yerinden bile oynas çağın boynuna, geçmişti. Gözlüklü ihtiyar acele acele bur” nunu kaşıdı. Ihtiyatla Mişkaya yak laşarak, önüne bir kutu pisküvi koy du. Mişka kutuyu bir kenara itti ve ikinei çemberi fırlattı, Bu çember de güyet ustalıkla ikinci bıçağın boynuna geçti. Gözlüklü ihtiyar k kinci kutuyu alıp Mişkaya verme» ğe vakit bulmadan delikanlı üçün- cü, dördüncü, beşinci çemberleri de İırlatmış, bu çemberler de koleye& biçakların boynuna geçmişti... rada biriken halk susmuş. âdeta taş kesilmişti. Gözlüklü ihtiyar, küçücük yüzü- nü Mişkaya çevirerek gözlerini kırp ti. Kapkara bir ter damlası, âdeta bir tahtakurusu gibi alımda belir- di. Ayağındaki pantalonlâr acaip- leşti, Bir çuval halini aldılar. Mişka, ayağını ayağı arkasına atmış, zarif bir şekilde dirseğini tezgâha dayamış bir vaziyette du- ruyordu, Kimsenin duymıyacağı bir şekilde, yavaşça, ihtiyara sor- du: — Baba, Lüdmillayı veriyor mu- sun?, — Hayır vermiyorum. — Demek vermiyorsun, öyle mi? Peki... Mişka, oradaki seyircilerden bir çocuğa dönerek : — Hey, küçük!.. Koş bir araba tir.. Çabuk ol., Sana da bir 80- mâver veririm, Mişkanın yüzü kurşunileşmiş, mat bir renk almıştı, Alnında, dai gibi koskocaman bir damar belir- mişti, Gergin bir vaziyette duran elini ard arda sallamiyn başladı. Parmaklarından âdeta şimşekler çıkıyordu, Gafil avlanan bıçaklar yılan gibi ıslıklar çalarak hafif bir titreme ile boyunlarmı halkalara teslim ediyorlardı. Halk, bağırıs yor, dalgalanıyor, âdeta büyüyor- du. Bulvarn dört bir tarafındaki insanlar, akn akın nişan yerine ko- guyorlardı. Mişka, hedefine bile bakmıyordu.. Gözleri, acalp bir pa riltı *le yanıyordu, Yüzü korkunç bir hal almıştı. Hiç bir çember tof- baya düşmemiş, hiç birisi boşa git memişti, Bes dakika sonra herşey bitmis- ti. Mişka, alımdaki terleri eliyie (Arkası * uncuda)