- Güneş ikinci, Beşiktaş üçüncü oldu'ar Dün 'Taksim stadyomunda tehir edilen maçlarma devam edildi. Birinci mac Eyüple Galatasaray arasında idi. Bu müsabakayı Galatasaray, ginden hükmen kazandı. İkinci Fenerbahçe arasında idi, yetlendirdiler. Üçüncü müsabaka, Güneşle İstanbulspor ara- sında yapıldı. akınlarla geçerek ilk devre 1— O Güneş lehine bitti. İkinci deyvre de tekrar Güneşlilerin yaptığı bir | sayı ile maç 2 — O Güneşin lehi| ne nihayetlendi. Bu suretle birinci küme B ta| kımları maçları, dünkü müsaba| kalarla nihayetlenmiş oldu. l Bu maçlarda birinciliği Fener| bahçe 33 puvanla Güneş ikinci| Bşiktaşi üçüncülüğü 28 puvanla, Vefa| dördüncülüğü 26 puvanla aldı -| lar. Bu suretle Fener birinci kü- me B takımlarının şampiyonu oldu. | şigi 30 puvanla, Hamzallı Köyünde | | Maç | Nazilli (TAN) -— 'Bü hafta Ham- | zallı köyü sahasında Hamzallı gvn-:»W leri, Nazilli Beş Eylül takımı ile bir maç yapmışlardır . | Nazilli sporouları köyde çok iyi karşılanmışlar, spor eğlencelerine alışan kadın ve erkek meraklı köy- lüler oyunu heyecanla seyretmişler. dir | Hamzallı gençlerinin mumıızamğ formalariyle sahada — koşuşmaları | köylülerin pek hoşuna gitmektedir. Oyun 1 — 2 sayı ile Beş Eylül ta- kımı lehine neticelenmiştir. Gele- | €ek hafta Nazilli orta okul sporsu çi lariyle Hamazallıda bir lacaktır. Halkevi Lig Maçları Eminönü Halkevinden: 28-2-937 pazar günü Evimiz spor şubesi hi- mayesindeki klüpler. tarafından a- şağıdaki programa göre futbol lig maçlarına devam edilecektir. Alâ- kadar klüplere tebliğ olunur. BÖZKURT SAHASI: Saha komi seri Abdürrahman, Şark Şimendi- fer — A. Spor, saat 14, hakem Kâ- mil, B takım. Akın Spor — Genç Spor saat 15,30, hakem Kâmil, A takım. e BAKIRKÖY SAHASI: Saha ko- miseri Cevdet., Aksaray — Alem- dar, saat 14,30, hakem Can, A ta- kım, macç yapı. Garip Değil mi? Bu zamanda İspanyaya gidip, hele Madridde maç yapmak ki - min aklına gelir? Halbuki Macar futbol federasyonu İspanyada bir turne yapmak için İspanyaya müracaat etmiştir. Macar fede - rasyonu hiçbir cevap almaması - na rağmen, son günlerde Valen- ce ve Madride üst üste müstacel mektuplar göndererek İspanya milli takımile maç yapmak iste mektedir. Fenerliler, hâkim bi oyundan sonra birinci devrede 4, ikinci devredr de 5 gol yaparak oyunu 9 -0 galibiyetle nihez Oyun mütevazin ——— ŞAR - Sambpivonluau Aldı TAN B takımlarınır Eyüp gelmedi maç Topkapı ik miştir. Güneşle Beşiktaş 7 Martta oynıyacaklar Arife günü başlıyan ve bayramda devam eden dostluk kupası maçlarının iki galibi ara- sında yapılacak son maç havanın birdenbire bozması yüzünden tehire uğramıştı. Dün toplanan komite, turnuva şampiyenu- nun bir an evvel için Güneş ile Beşiktaş takımlarının yedinci pazar günü karşılaşmasını kabul et. Dostluk kupasını kıymetli klübümüze muvaffakıyetler Bu maçı Fenerbahçe antrenörü Mister Elyot idare edecektir. meydana çıkmasını temin Martın paylaşacak olan bu iki dileriz. / Ku—klux—Klan Cemiyeti tarafından ölümle tehdit edildiği Pastor ma- çının dördüncü devresini sıkı bir sol yumrukla bit ren Coe 1lurir. Dehşetli bir haber!.. Gizli cemiyet Zenciyi ölümle tehdit etti Amerikadan son gelen haberlere bakılırsa, dünya ağır siklet şampiyonluğuna namzet Siyah Kaplan namile maruf Coe Lüuviz Amerikan Gizli Cemiyeti tarafından ölümle tehdit edilmektedir. tidir. Coe Luviz bundan evvel Bob Pas . tor ismindeki boksörle düvüşeceği gü nün akşamında tehdit mektubunu al- mıştır. Mektupta kat'i olarak şu cüm le yazılıyormuş: “Yere yat yoksa cesedini asılı bulur lar,, zenci boksörün maçtan sonra ©- line geçtiği iddia edilen bu tehdit mektubunun evvelce siyah boksör ta rafından okunmuş olduğunu rivayet edenler iddialarını maçın neticesile is pat etmek istiyorlar. Filhakika Coe Luviz — Pastor ma. çınm Ümitler hilâfına olarak Pastor yere serilerek kaybetmemişti. Coe Luviz bir çok beceriksizlikler göste- ' rerek hasmını yere'yatıramadan yal- |nız hamle farkı ile kazanmıştı. Haziran ayında beyaz Bradok'la si- yah Coe Luviz arasında — yapılacak dünya şampiyonluğu maçında gizli cemiyetin tehditlerini icra edeceği söyleniyor. Ve zenci boksörün hayatı na mi yoksa şampiyonluğa mr kıya. cağı soruluyor. TAN — Şunu hatırlatalım ki, ayni gizli cemiyet eski dünya şampiyonu zenci Jonson'u ölümle tehdit ve bin bir hileler icatederek Avrupaya ka- çırtmıştı. Sonunda da beyaz Willard o- nünde mağlüp gibi yere yuvarlanma- sını emredecek kadar ileri gitmişt. Ni tekim zavallı Jonson beyaz rakibinin karşısında hayatını kurtarmak — için | İsmine Ku-Klux-Klan denilen bu gizli cemiyet siyahların beyaz- |lardan hiçbir veçhile üstün - olmadığına kani olmuşların cemiye- Sabık vi Antirenörün Hakemliği Bayramda yapılan dostluk maç- larını idare eden antrenör Boot3'un hizmetinden affi dolayısile hakem- lik etmemesi futbol federasyonun. dan İstanbul futbol ajanlığına tel- grafla bildirilmiştir. Ajanlık — bu emri klüplere tebliğ etmisşse de klüpler vaktin darlığı ve bu hakem- lik işinin evvelden kararlasarak ga zetelere verilmiş olması dolavrsile artık değişmesi mümkün olamıya. cağından bu seferlik müsaade veril- mesini federasyondan istemişle dir. Aldığımız mütemmim malümata nazaran federasyon reisi Sedat Rı- za ımzasile Ankaradan gelen ikinci ve müstacel telgrafta sabık ân're. nörün hakemlik etmemesi hakikm- da ısrar olumuş ise de geç geldi - ğinden klüplere tebliğ edilememiş ve Mister Boots bu maçları idJare etmiştir. bayılmış gibi yaparak ünvanını ter- ketmişti. j Acaba bu sefer de ayni akibet Lu- viz'in başına mı gelecek?... | | | | | | Yılbası Hediyesi B ir dolar, seksen yedi sent. Bütün parası bu kadardı. Bir senedenberi birer, yarımşar sent, eline ne geçtiyse, bütün ufak lıklarını kumbaraya atmış ve ni- hayet bir senelik bir arttırmadan sonra ancak 1 dolar, seksen yedi sent topliyabilmişti. Üç defa ar - ka arkaya saydı: 1 dolar 87 sent. Yarın Yılbaşı. Kendisini minderlerden birine attı, gözleri yarı açık derin bir dü şünceye daldı. Düşünüyordu, bü - tün muhakeme kmuvvetini cabit bir noktaya toplamış düşünüyordu. Ya rın Yılbaşı, kocasına bu gece mu- hakkak bir hediye almalıydı. Ah, zengin olsaydı, biraz parası olsay dı! Fakat ne çare, fakirlik, acı ha kikat! Oturdukları ev haftada 8 dolarlık, mobilyalı, iki odalık bir hane idi. Kapılarının dışında bir mektup kutusu ile zil var; fakat se nede bir defa bile ne mektup ku. tusuna mektup atılır ne de zile ba- sılırdı. Kapının üstünde bir kart: JİM DİLLİNGHAM YOUNG Jim'e bir zamanlar tali gülmüş, ve kendisini adeta bir ufak servet sahibi bile etmişti. İşte o bir nebze zenginlik zamanında yukarıda bah settiğimiz bayan ile tanışmış, se - vişmişler, evlenmişlerdi. Fakat ne yazık ki, tali daima gülmez, bazan da çirkin suratmı gösterir; nite - kim Jim taliini bu acı sillesini ye- di, Bir zamanlar biriktirdiği o ufa. cık servetni işsizlik zamanında ye di; şimdi ufak bir memur olarak çalışıyor, fakir fakat mütevazi evİ- ni geçindirmiye gayret ediyordu. D ella yattığı minderden kalk- tı, pencerenin yanma geldi. dalgın, dalgın dışarısını seyretmi- ye başladı. Pencerenin arasmdaki dar duvarda asılı eski bir aynanın önüne geldi. Kendisini süzmiye başladı. İlkönce gözlerine saçları ta kıldı. Uzun kumral saçları neka - dar güzeldi. Zaten bu ufak ailenin en kıiymetli eşyası Dellanın uzün saçları ile kocasının babasından ya digâr kalan saati idi: Della aynada saçlarını ve çehresini seyrederken birdenbire saçlarını çözdü, 0 gü- zel saçlar berrak bir suyun akışı gibi dalga, dalga dizlerine aktı. Bü haliyle o kadar güzeldi ki! Della bunları düşünmüyordu. Acele bir hareketle saçlarını topladı, eski kah verengi paltosunu, şapkasını giy - di sokağa fırladı. Az bir yürüyüşten sonra üstün- de şu levha yazılı bir kapınım önün- de durdu: Mm. SÖOFRONİE HERNEVİ PERÜK VE SAÇ TEFERRÜATI Bir müddet sonra Della kendini Mm. Sofronie denilen İri yarı, şiş- manca bir kadımnın önünde buldu. .d Çeviren: Şabih ÜUstel — Mm,: Saçlarımı satm alır mı- sınız ? Un Aynen AANLLI FöREE L | e S deta yalvarıyordu, — Hele bir görelim de! Saçları gene çözüldü, dizlere ka dar uzandı. — Yirmi dolar! — Peki kesiniz. A * ki dakika sonra Della o gü- l zel uzun saçlarını ayakları dibinde bir yığın halinde görünce biraz pişman olur gibi oldu, fakat bu para ile Jim'ine alacağı hediye yi düşününce bütün tereddüt ve pişmanlığı zail oldu. Della Mm. Sofronie'nin evinden çıkarken ağır bir yükten kurtul - muş gibi kendini hafif hissediyor- du. Bir saat evvel dalççin bakan göz leri parlıyordu. İçinde öyle büyük bir sevinç var ki! Hediye için çok dolaşmadı. Gir- diği kuyumcu dükkânlarının birin- de altın bir saat kösteği gördü, © kadar güzeldi ki, derhal aldı. Fiya tr da elindeki para kadardı: 21.do- lar. Kimbilir Jim nekadar memnun olacaktı! Büyük babasından baba- sina, ve sırasıyla babasından ken- disine yadigâr kalan bir altın saati vardı. Altın saat çok güzel ve kıy metliydi. Fakat ne çare ki bu kiy- metli saatin kösteği yoktu, Onun için Jim saate altın bir köstek ye- rine bir meşinden köstek takmıştı. Onun için Jim dairede saatine bak- mak için çıkardığı zaman utanıyor du. Fakat nihayet işte Della onâ e güzel bir köstek almıştı, artık Jim saatini çıkariınken utanmıyacak, bi lâkis gururlanacaktı. İşte Della kıymetli köstek çan - tasında eve doğru giderken bun - ları düşünüyor, için için seviniyor- U, Akşamı güzel hülyalarla bek ledi. Nihayet Jimin ayak seslerini merdivenlerde işitir gibi oldu, kulak kaharttı, evet, oydu. 0- nun çıkışı, Kalbi bütün hiziyla çarp mıya başladı. Jim onu böyle kesik saçları, ufak bir mektep yaramazı na dönmüş bir halde görünce ne diyecekti. İçinden dua etti: “Yarab bim beni Jimin gözüne gene eski- si gibi güzel göster!,, Kapı açıldı. Jim içeri girdi. Za- yıf çehresi ciddi ve solgundu. Za - vallı koca henüz yirmi beş yaşın « da bir genç iken sırtında bir aile» nin 'yükü vardı. Yeni bir paltoya, eldivene ihtiyacı vardı, fakat parar sı yoktu. Kapıyı kapadı, kapının arkasın « da durdu. Gözlerini Dellaya dik « miş bir heykel gibi sabit nazarlar» la kendisine bakıyordu. Bu bakış- larda ne kızgınlık, ne hayret, ne nefret, ne memnuniyetsizlik ne de beklediği ifadelerden biri. Kendisi ne dik fakat garip bir nazarla ba- kıyordu. Della korktu.- Kocasının — Jim sevgilim, diye haykırdı bana bu şekilde bakma! Saçlarımı kestirdiğimin yegâne sebebi sana bir Yılbaşı hediyesi almaktı. Yine büyürler, zaten benim saçlarım O kadar çabuk büyür ki! Bana kızma dın, değil mi? Jim sanki bu gözü önünde du - ran hakikati bir türlü görmek, an- lamak istemiyormuş gibi sordu: — Baçlarını mı kestirdin ? — Evet, kestirdim ve sattım. Bil sen sâana öyle güzel bir hediye ale dim ki! Beni bu şekilde beğenme- din mi? Beni artık sevmiyor mu- sün? Jim gene aptal, aptal bakmarak mırıldandı: — Saçlarını mı kestirdin?. — Evet sevgili, senin için onla» rı feda ettim. Neyse bırak, bunları, etrafına < artık oldu bitti. Sonra tekrar sevgilisinin boy « nuna atılarak ilâve etti : — Sana karşı olan aşkım her şeyden üstündür! N ihayet Jim ağır düşünce ve ız ifadelerden küurtulmuş gi bi silkindi. Dellanın başını göğsü- ne doğru çekerek: — Benim güzel, melek rulilu ka- rıcığım, dedi. Sana karşı olan aş - kım daima bakidir. Saçlarını kes- mişsin kesmemişsin bence hepsi müsavi. Sen benim için daima gü- zelsin, ben senin Ssaçlarını değil, kendini seviyorum. Sonra cebin « den bir kutu: çıkarıp masanın üs. tüne attı: — Şu kütuyü aç! Della yavaşça kutuya yaklaştı. Açtı, Önce ağzından bir sevinç ni- dası çıktı, fakat az sonra teessü- tü seyincine galebe çaldı. Gözlerin den iki damla minnet yaşı/aktı. — Karıcığım, deminki şaşkınlı- ğımın sebebini şimdi anladın mı? — Anladım sevgili Jim'im. Kutuda etrafı güzel taşlarla çev rili kıymetli bir saç tarağı vardı. Jim karısmı kolları arasında tuta- rak devam etti : — Sana bu hediyeyi almak için ben de altın saatimi sattım. Gel sevgilim bu hediyeleri şimdilik bir kenara koyalrm, bunlar bize lâyik değilmiş! et e aa a OF E S irt e