28 Şubat 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

28 Şubat 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—e Sahte senet yapan suçluların dün muhakemeleri oldu Bankada mühim miktarda para bırakarak varissiz ölen pastır- ma tüccarı Sava Bereketoğlunun hazineye intikal etmesi İâzım gelen paralarına konmak için sahte senet yaptıkları iddiasile tev- kif edilen avukat Meleti, Mahmut Lütfi, Rifat, Nazmi, Ali Hay- dar ve Beyoğlu noterlerinden birinde kâtiplik yapan Şefiğin dün Ağırceza mahkemesinde muhakemelerine devam edildi. Mahmut Lütfinin gösterdiği müdafaa şahitleri dinlendi. Bu şahitlerin dördü meykuflardandı ve arkalarında birer jandarma beklemek suretile şehdetleri dinlendi. Mahmuttu. dinlendi ve şunları söyledi: Tiyatroda geçen bir hadise Dün meşhut suçlara bakan asliye dördüncü ceza mMmahkemesi İsmail Hakkı isminde bir genci mahküm et. ti. Şikâyetçi Beyazıt polislerinden 137 numaralı Mehmetti. Diyordu ki: — Dün gece saat onda sinema de- vam ederken orta yerden yükselen bir nâra bütün sinemayı çınlattı. Her- kes ayağa kalktı. Ben vazifemi yap - mak için bu gencin yanma gittim. Çok sarhoştu. Dışarıya çıkarmak is - tedim. Sözümü dinlemediği gibi beni itti ve hakaret etti. Operatör filmi kes - mek mecburiyetinde kaldı. Ben'müş. külâtla İsmail Hakkıyı dışarıya çı - kardım. Karakola g'ötümrken arasıra elini cebine atıyordu. Fakat kendisin. den bir şey ümit etmiyordum. Kara. kolda yaptığımız araştırmddan üstün- de bir tabanca ile bir çok Tişekler de gıktı. Doktora muayene ettirdik, Re . zalet çıkartacak derecede sarhoş ol . duğu hakkında rapor da aldık. Mahkeme bundan sonra suçluya söz verdi. O: — Ben sarhoş değildim, Kendimi biliyordum. Yalnız polise “ben tale - beyim, beni götüremezsin,, diyordum. dedi. Şahitler dinlendi. Bunlar da şikâ . yetcinin iddiasmı teyit ettiler. Müd - deiumumi cezalandırılmasımı - ve ta - bancanın müsaderesini istedi. Mah - keme, müzakereden &onra hazırladığı kararı İsmail Hakkıya anlattı: Suçlu, sarhoşluktan, polis nizamla. rına muhalefetten ve ruhsatsız. silâh tasımaktan birer lira para cezasma mahküm oluvor ve tabancası müsa - dere ediliyordu. Polise hakareti sabit olmadıfı icin de bu noktadan beraet kararı alıyor. du, mektubumu yazıyorum, Sahra postası bunu Sana ne zaman ulaştıracak bilmiyorum, Fakat milli orduda geri hizmetleri o kadar mun. İ n eee n Şadırlı orduğâh | Sevimli muhibbem Feriha Hanım; * Üçüncü defa kanlı bir harbe girip çıktıktan sonra istirahat için girdiğimiz sıçan yollarından sana İlk Birisi de Maarif Müdürlüğü idare memuru İlk defa mevkuf şahitlerden Fatih Noteri Şükrü 4 Tevkifaneye ilk defa noter kâ- tibi Şefik gelmişti. Alelüsul söylenen geçmiş olsundan sonra niçin geldiğini sordum. O “bir iki sahte senet tanzim edildiği için tevkif edildim. Bu senet- leri başıka bir mukaveleyi değiştirmek süretiyle yaptım.,, dedi. Ve senedin pulu üstündeki yazı ile senedin altın. daki harç kısrmlarınm da noterlik kâ- tiplerinden Fevzinin olduğr”u söyle- di. Bir kaç gün sonra da diğer suclu- lar geldiler. Meleti, Mahmut Lütfinin ve Ali Haydarınm bu işde masum oldu- şunu söyledi . Zimmet ve ihtilâstan dolayı dört sene evvel tevkif edilen şahit Şeref de diyordu ki : — Ben tevkifanede Şefiği gördüm. O bana “bir gün Bodosaki ile Avu - kat Meleti beni bir birahaneye davet ettiler, Meleti bana 100 lira verdi ve sarhoslu#umdan istifada ederelr Vn - nanistanda kullamılmak üÜzere hir sahte senet yapılmasını teklif etti. Ben de buna kanarak isted'idlerini yaptım. Benimle beraber tevkif » *len hiç tanımadığım Mahmut Lâütfi. Ali Haydar ve daha sonra konustuğum Meleti ve Nazmi de tamamen ma - sumdurlar.,, dedi. Diğer arkadaşlariyle konuşurken: “Bunu ben yaptım.. Fakat müddeiu. mumilikte bir defa böyle söylemiş bu. lundum. Sonuna kadar bu sözümde israr etmek mecburiyetindeyim. Bu- nunla beraber hangi yoldan yürüsek beraet edeceğiz.ı, dedi. Mevkuflardan Cahit ve sonradan tahliye edilen belediye temizlik işleri memuru Nail de aşağı yukarı diğer arkadaşları gibi şahadette bulundu . lar. Muhakeme Düzcede bulunan bir şahidin istinabe suretiyle dinlenmesi için talik edildi . Kurşun Çalan Çocuklar Beyoğlu cihetinde bazı türbelerin üzerindeki kurşunları çalan Nevzat ve Vasfi isimlerinde 12 şer yaşların- da iki çocuk yakalanmışlardır . tazam ki her halde geçikmeden seni bulacağını zan- pDediyorum . Muharebe, nihayet bunu da gördüm Feriha Ha- mım. Korktum mu? Bir insan olarak kandan ve a. teşten korkmamak mümkün mü? bir soğuk rüzgâr gibi insanı okşayıp geçiyor. Sonra damarlarındaki kan kirk buçuk fiyevrili bir hasta- nın kanı haline geliyor. Artık korku hissetmek ka- bil değildir. Onun yerine çetin bir hınç başlıyor. Öyle bir hımç ki en münis 'mıanı yırtıcı bir kaplan haline getiriyor , Ben de şimdi artık muhırobeyı heyecanlı bir fut. bol maçı gibi takip ediyorum, Ölüme, ateşe; o kadar alıştım ki!.. Her gün etrafımızda çan cekişen insanları, çukur- ları dolduran ölüleri her adımda önümüze çıkan is- keletleri ve kafaları, kolları ve bacakları göre göre kalbimiz, heyecan kabiliyetimiz o kadar nasırlaştı ki bir an ve bir yudum teessür duymadan geçip zidl- yoruz . Ka Son muharebede şahit olduğum bir vakayı sana an latayım: Muharebe tari yeri ağarırken devam etti. İki tarafta da siperlerini boşaltmadan dolduruyor- du. sürekli bir topçu ateşi ile başlamıştı. Bu çetin boğuşma akşama kadar İki memur hakkındaki tahkıkat K ültür Bakanlığı müddei. umumiliğe — gönderdiği büyükçe bir dosya ile Üniver. sitede istihdam edilen iki Po- lonyalı memur hakkında ta- kibat yapılmasını bildirmiş- tir. İddiaya göre Polonya ta- biiyetinde bulunan bu iki ec- tebi, Üniversitenin muhtelif fakültelerine Avrupa ve Ame- rikadan kitap ve ders malze- mesi ve rasat âletleri alma ka rarını verdikten sonra bu iş- lerde mütercim ve daktilo o- larak istihdam edilmişlerdir. Bu iki memur sipariş mektup- ları ve kitap ve malzeme fi- yatları için ayrılan mühim miktardaki tahsisata vâkıf ol- dukları için derhal Avrupada- ki kütüphanelere, ders âletle- ri satan müesseselere müra- caat ederek fiyat istemişler *| ve burada kendilerinin tica. rethaneleri varmış gibi de zöstermek suretile gayri meş- ru menfaatler temin etmiye çalışmışlardır. Üniversite derhal bunların işlerine nihayet — vermiştir. Müddeiumumilik dosyalar ü- zerindeki tetkikatını — yap. maktadır. Suçlular hakkında. ki karar şu günlerde verile- cektir. ÖLÜM HABERLERİ KARESM S LT TT İ N VEFAT Sabık Edir e ve Haydarpaşa aske- ri hastaneleri baş operatörü müteka. it Miralay Dr. Artin Bey Devletyan; iki aydanberi müptelâ olduğu hasta- lıktan kurtulamamıştır. Cenaze- me. rasimi 28—2—937 saat 14 de Kadı - köy Ermeni kilisesinde icra olunduk. tan sonra, vücudu aile medfenine naklolunacağı beyan, dostlarının me- rasime iştirakleri rica olunur. Kd ÖLÜM Eski gazeteci, arkadaşlarrmızdan Ramiz Özyerin babası Bay İbrahim, dün akşam vefat etmiştir Cenazesi bugün öğle vakti Nişantaşında Vali 28.2.931 ——— gÖT TTTT MT EEE GAT SK RRE F DA SAA Di Bütün İSTANBUL y halkımım ağzında yalnız bir' isim var: İşte memleketimizde yapılan n GÜZEL FİLM RUS JAPON MUHAREBESİ'ŞEKE Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine 1PEK sinemasında ea gi SAT CK AA ÇTT Z FO LK TT DK T A AT LT L CR Binlerce Türk 30 senelik tarihimizi canlandıran Türk'ün büyük zaferini gösteren Türkçe Türk Inmnkilabı » Matineler 11 de başla -TÜRK SİNEMASI ç sözlü büyük milli filmi görmeye koşuyor: nda Terakki hamleleri Yeni evliler nişanlılar Şişhanede Küçükhendek sokağın | da oturan Bayan Mazalto ile Bay Bohor Beyoğlu evlenme memurlu- ğunda arife günü evlendiler. "Tan,, Foto Muhabiri yeni evlilere saadet d liyerek'bu hâdiseyi tesbit etti. Görüyorsunuz: Bayan Mazalto evlen me akdini imza ediyor. Sevinci, tav- — |rından belli. "Tan,, bundan sorra yeni evlile rin, bu saadet hatıralarını fotoğraf- la ve kısa bir yazı ile tesbit edecek- tir. ŞEHIR TIYATROSU 'DRAM KISMI [ı]ıııı l It | ıılı!:&î.nl:'ıiıv konagx karşxsında Eytam sokagında 5 numaralı apartımandan kaldırılarak aile makberesine defnedilecektir. Ke- derli arkadaşımıza ve ailesine taziyet. lerimizi beyan ederiz . gün 15,30 da Akşnmı 20 30 da l-,ıınry Bemteın 'Türkçeye çeviren: Halit Fahri Ozansoy a ('MARLENEDİETRİCHİ SEVIŞMEK ARZUSU GARY COOPER BERGERTN Z SKT SAA KKD KA AE gö raMEYANT Bugun- 2 güzel ve büyük film birden görmek için SÜMER SİNEMASINA gidiniz. TÜRKÇE SÖZLÜ VE ŞARKILI Pagydad Bülbülü eğlenceli, sevimli ve Türkçe Arapça şarkılı film. ALFRED RODE ve meşhur çığan orkeıtrııının iştirakile JUANİ Güzel Fransızca film. SİMONE SİMON ve HERBERT MARSHAL SARAY SİNEMASINA Bu hafta bütün İstanbul halkını celbeden KIZLAR MEKTEBİi Fransızca sözlü, zengin filminde parlak muvaffakıyet kazanıyorlar. Bu filmi görenler: HAFTANIN EN GÜZEL FİLMİ dir diyorlar. İlâvten: MİCKEY MAUS ŞANGHAY'da ve Fox Jurnal preportajı. Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine gaa gUK D Yarın akşamdan itibaren * SAKARYA sineması GB D R . byA Nı)ll(.y EL ıı'cğö Francen Elvir Bvım::t İ _Şımu ' gibi en buyuk sinema yıldızları tarafından fevkalâde bir surette yaratılan Flers ve Caillavet'in meşhur eserinden iktibas edilen #ŞK ŞUKRAN! (Le Roi) Büyük Fransız şaheserini takdim edecektir. | | MELEK Eseri hazırlıyan: ALTIN SESLİ . ALTIN SAÇLI - Macar yıldızının en büyük filmi, en büyük muvaffakıyeti devam ediyor. MARTHA EGGERTH » Bülbüller Öterken SAKARYA Sinemalarında birden Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine ve [HAKIKI INKİLAP ROMANI] Sol cenahımızda'çok zayiatımız vardı. Kumandan bu Fakat ilk korku — Vverdi: İhtiyat kuvvetlerimizi oraya teksif ettik. cenahı tutan zabitlere şu talimatı — Düşmanın sağ cenahı geri alılmıştır. Merkezle — sol cenah mukavemet ediyor. Bizim 801 cenahımız ileridedir. Yapacağınız hücumla düşmanı Mukavemet ettiği noktalardan püskürtecek ve sol cenahımızla irtibatı muhafaza edeceksiniz. Vaziyeti anladınız. Sol cenahımızı kurtarmadıgımıı takdirde hem onları , Emir bundan Genç zabitler lar ve çıktılar. devam etti, yoruz. O kadar tı. , can kaybedeceğiz, hem kendimiz tehlikeye düşeceğiz!.. ibaretti. makine gibi kumandanı selâmla.dx - Yarım saat sonra muhabere merkezleri ileri hat- lardan şu haberi aldılar: — Düşman kaçıyor! Gece, karanlık adamakıllı basıncıya kadar takip Biz muhabereciler mütemadiyen santra| değiştiri- ilerl ki, yarım saat evvel düş, manm tuütunduğu siperleri de geçtik. Karanlıkta ü. zerlerine basıp geçtiğimiz düşman leşleri hâlâ sıcak. çekişen, acı acı hâykıran bu insanlar nerelerden gelmişlerdi? Bu toprakta ne arıyorlardı? Fakat biz bunu düşünemezdik.. e Sit , Mahmud Topraklarımızda işleri olmıyan edecektik... . Ve bir silindir gibi eziyor, çiğniyor, öldürüyorduk. İleri kıt'alarımız karanlığa rağmen düşmanı takip ediyorlar. Geriye haber vermek için telefon hatlarımızı uza- tıyoruz. Neredeyiz, daha ne kadar gideceğiz. Bilen yok. Ta- bil büyük şefler harekâtı adım adım takip ediyorlar. Nihayet kıt'aların bulundukları yerlerde durmala. d yet iq;index biraktı. Uzanıp başımı koyduğum tümsek bir. düşman ölüsü idi. Can verdiği saat içinde toprağın bin bir kurdu, böceği, haşeresi bu ölüye üşüvermişti. Diri ile ölüyü ayırt etmiyen haşerat bana da taarruza başlamışlardı. O anda burnuma ağır kokular gelmiye başladı. Yorgunluğun tesiriyle ilk hamlede duymadığımız bu leş kokuları şimdi şimdi kendini gösteriyordu. Fakat harp meydanı, karanlık gece. Saatlerce sü- ren heyecanlı bir mücadele ne kadar sinirlerine hâ. kim olursa olsun her insanı yıpratıyor: Biz de ete rafımızda sayısı belirsiz “düşman leşleri arasında olduğumuzu bile bile yine o gittikçe artan kokuya kendimizi aliştırarak uykuya daldık. Bilmiyorum, ne kadar zaman geçmiş, yanımdaki arkadaşlardan “Hidayet,, in uykuda sayıkladığını ve yüksek sesle: t — Müzeyyen, Müzeyyen! Diye haykırdığını duydum. Atillâ AYKUT bu insanları yok Ti emri geldi, Emri derhal ileri hatlara telefonladık. Dört arkadaş idare ettiğimiz muhabere santralını : yerleştirdik. Merkezle konuştuk. Olduğumuz yerde geceleyeceğimizi söylediler. Dehşetli yorgun düşmüştük. Kimbilir harp ede ede yürüyen silâhlı kıt'alarımız ne kadar yorulmuşlardı. Aramızda nöbet tertibatını yaptık. İlk nöbet bir arkadaşa çıktığı için biz biraz kestirebilecektik. Gelecek bir emirle tekrar vazife başma geçmek Üzere olduğumuz yerde ve elbiselerimizle uzandık. Gökteki yıldızlardan başka seyredecek hir şey yok. Her tarafımız karanlık. Yorgunluktan hemen - dal- mak üzere idim. Yüzümde birşeyler dolaştığını his. settim, İrkildim. ve hemen doğrulup avcumun için. de bir kibrit çaktım. Gördüğüm manzara beni haş- Kimbilir, ben de böyle nayıklamrşımdır Hayat, harp hayatı.. İnsan ölüm karşısında ruhunun ve hayalinin eşini arıyor..,, Dd Altıntaş karargâhındayız. İyi bir tesadüf binbaşının taburu da bizim fırka- ya geçti. Eski İnebolu yolcuları cephede de biribir- lerini buldular. Hattâ Kastamonu yolunda Feriha Hanımı atın altında ezilmekten kurtaran Dursun bile burada. Binbaşının emirberi. Dün akşam Çayda arkadaşlarla sohbete dalmış. tık. Dursun geldi. O pek hoşuma giden demir — gibi selâmını çattı. — Ne var Dursun, dedim. ç (Arkası var) bile

Bu sayıdan diğer sayfalar: