Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
h SN Ce — M ŞFt A UFUU Ca UA AU A VAA ÜT A KA A S L b AA AAA AAA . .-. KA A9A N /t -e — 17.2.0327 TAN Gündelik Gazete BAŞMUHARRIRI TA Ahmet Emin YALMAN t N'ın hedefi: Haberde, f Jde, her şeyde temiz, dü- » samimi olmak, kariin _wmıya çalışmaktır. GUNUN MESELELERİ x_ BALKAN BİR LİĞİ :ER VAKİTTEN UVVETLİDİR T Zamanlarda Alman mahafi - ımh'kall ve Küçük İtilâf blokları - Üyo, ":ılllîlı)a Şyüz tuttuğunu işae e- B"a-l' 4 Rü[irl Âlman gazetesi Romanyanım Tuğun İtilâftan ayrılmak üzere ol « Di U Yazacak kadar ileri gitti. e Buîr Şayialara göre Yugoslavya VN üz Baristanın anlaşması Roman- hine Yunanistanm zararıma ve aley- ol"';k yapılmıştı. İtalya Bulga - Uğgoslavyanım arasını bula - çk Balkan fak ohnmmrllğinl bozmıya muvaf - %;T':;h Hariciye Nazırı âyan 3 vâki beyanatında birinci Ba, & Şlddetle tekzip etti. Ve gerek &n h » gerek Küçük İtilâf blokları - *T vakitten daha kuvvetli oldu - A“ Söyledi. teyi d Balkan Devletleri kon - oldu, — P Sayiaların füili bir tekzibi unk'; konsey, bilâkis Balkan Birliği - ğm..," Vakitten daha kuvvetli oldu - Tak ':ö"tenl. Ve Balkanları dağıta - .,.__"_:“Hne düşürmekte menfaati kbat wî'llhl yolda çalıştıklarını . 'ğ:ANYA HARAP DUKTAN SONRA fit AV"llı)n. devletlerinin İspanyaya Üü Asker göndermek suretiyle yar- Na —_"'M'mosînde nihayet anlaştık- ı,t(;'ı"“"wndm itibaren hiçbir dev- m—";:'-"“h asker göndermiyecek, #rol f İtibaren de beynelmilel kon- '_kn” başlanacaktır . Dir # ©de “Badeharabülbasra,, diye Ya 'lar:r Vardır. Burada bunu “İspan tq"“ P olduktan sonra,, şeklinde Ttay Edebiliriz, ha""mî" ve Alman orduları âsiler İsi bi "_'_hi"kl'l yaktıktan, binlerce Rön 'h_'“' öldürdükten Ssonra, asker he g. Pekten vazgeçmiş olmalarının M dası olabilir . İlka İk; fih İngilterenin nihayet teh- iği < SISmda şimdiye kadar güt - fiyaç ÇA TCi vaziyetinden çıkmak ih. Vü : Mecburiyetini duymuş olma- e Ber devletleri dileğine getir - ha Muvaffak olması da mühim bir rı.,q“hî;e Olsa âsilerle hükümetçile - h&"% basa brrakılmaları İspanya lir, “lerine yeni bir İstikamet verebi Mi lefumm hükümetçiler daha umu- l de"’"llk ilân etimemişlerdir. El- 'nnd: an yerlerde mühim bir "-“hlu hattâ taarruz kuvveti top- ley Tler, Zaten hükümet kuvvet - ı“"ıdç Yeni yeni organize bir ordu Onadı Retirebilmişlerdir. Müdahale Sileri ikca her geçen gün hükümet - l*"!ıı Vvetlendirebilir. Bu sayede haya Ya dahili harbi de yeni bir saf - Birebilir , 'gy TRAK M YANIN SALIŞMASI hi;ın ya umumi müfettişliğin - Syej 4 OMar kitap aldık. İki üç ay Ki kı::'hıkyı müfettişliği bize yir- M kitap göndermişti. Ekserisi b h broşürlerden mürekkep olan qlı].qı-ly“' daha ziyade köylüyü ay- BU M tur. dan şikâyet etti. mun ve memleke- tin menfaatinde görmek itiyadı ve iktısadi iş birliği ğuuru henüz u- yanmamıştır. Ga- zeteler bunu uyan dırmıya ait çetin buluyorlar.,, diyordu. demeli? Günlük gazetelerimizden en çok okünanları ne kadar bası- yorlar Beş buçuk milyonluk Bul. garistan, yedi milyonluk Yunanis- tan komşularımızın belli başlı ga- zetelerinin yarısına kadar vâramı- yorlar. Dolayısiyle olsun devlet bütçesinin yardımı olmadıkça il- mi, ciddi eser yazmıya veya tercü- me etmiye kimsenin eli varmıyor. Tam mânasile İ denileahilanalr mecmüuslarımızın hemen hepsi yine Üniversite gibi devlet müesseseleri tarafından çıkarılıyor. Fakat aca- ba kaç tane satılıyor? Muhitimiz- de, şahsi teşebbüsle, kâr bırakmak şöyle dursun masrafmı kapatacak, bir ilmt mecmua çıkarmıya imkân var mıdır? Geçenlerde, insanın maymundan Antropoid nasıl bir tabil arıza sevkile neşet etmiş olabileceğine dair Oxford Üniversitesi profesör- lerinden M. de Beer'in yeni bir fara ziyesi hakkındaki müsahabeyi ha- zırlamak için kitap karıştirırken Darwin'in tabil ıstıfaya dair meş- hür “nevilerin menşei,, ünvanlı e- serinin 24 Teşrinisani 1859 da 1250 nüsha olarak çıkan ilk tabının bir günde satılıp tükenmiş olduğunu okuduğum vakit fikri hayatımızın bugünkü durgunluğunu düşünerek çok mahzun oldum! Yanılmıyorsam bizde böyle bir muvaffakıyet, değil çetin bir ilmi esere hattâ polis romanlarına bile nasip olmamıştır, i ktısadi hayatta, siyasi hayat ta, fikri hayatta, bedii hayat ta hasılı içtimaf faaliyetlerimizin hemen her tarafında görülen bu a- lâkasızlığa umumi bir teşhis koy- mak için diyebiliriz ki içtimat bir heyet olarak henüz gerideyiz. Za- ten, başka türlü olmasına imkân yvar mıydı?. Burada “Millet,, tâbirinin muh- telif bakımlardan türlü türlü med- lülleri üzerinde durmıyarak alelâ. de anlaşılan mânasile diyebiliriz ki tarihimizin Osmanlı devrinde, hat- tâ en mahdut siyasi mânasile bile, bir millet yoktu. Biz, asri mânasi- * My arak Ünlar Köylüyü alâkalandıran ka- Bi köyün istihsal hayatiyle alâ- ai Mülar, ve köylünün yaşayış İl“ n ; b değiştirecek — kitanpçıklar.. t& İ Yat, şimdiye kadar ihmal et- Mi ,,7 köylünün hayatımızdaki rolü- u olmanın bir ifadesidir. hlq,. ."l_a.“s yalnız Trakyaya mün - î* ve Kğlldir. Bütün memlekette kö- tt Ylüye doğru inen bir hare - Çai b _“;ğ;enedenberl Ankara Zira- zwkınnün yaptığı tetkikat ar - 1 t sahasma geçmek Üzere - Va w İnönü şimdi sanayiden zi. yade köy ve köylü meselesine ehem - miyet vermek zamanı geldiğine işaret etmiştir . Başvekil memleketin büyük derdi . ni anlamıştır. Her tarafta onun bu anlayışının muühtelif tecellilerine şa . hit oluyoruz . Köy ve köylü meselesi bir mıntaka meselesi olarak değil, bir memleket meselesi olarak ele alımmakta ve o suretle hazırlık yapılmaktadır . Bu hazırlık Türkiyeye yeni bir is- tikamet verecek ve memleketi refâ . ha götürecektir - edeni insan içtimai hayatın bir n;ıahlü- ku olduğuna göre, fikir ve hattâ duy- gu istiklâli, nadir istisnalarla, pek mahdut- ört hafta kadar oluyor, B. ÂAhmed Emin Yalman Başvekilin zirat kombinalar hak- kında irat ettiği bir nutkun ehemmiyet ve şümu- lüne okuyucuların dikkatini celbetti. Tabiatle mü- cadeleyi yeni esaslar üzerine kurmak için yapılan büyük hazırlıkları anlattı. Ayni vesile ile, memle- ketimizin iktısadi temelini teşkil eden on iki milyon çiftçi vatandaşımızın hayat seviyesini yükselte- cek ve diğer vatandaşlarla memleket için yeni ha- yat kaynakları kuracak olan bu varlık savaşının büyüklüğünü, heyecanını gazetelerimizin hakkile duymadığından ve halka duyurmağa çalışmadığın- 'TAN Başmuharriri böyle hayati bir mesele karşısında gösterilen âlâkasızlığı halkımızın iktısadi terbiyesinin ge- ri olmasında buluyordu. Millt varlığımızı korumak için askeri bir mücadelenin heyecanını kolayca duyan halkın iktısadi bir mücadelenin heyecanını duymadığından yâna yakıla şikâyet ederek “çünkü ferdi menfaati umu- Fikir işlerine Alâkasızlık çalışmaları göze alacak yerde halkın önüne çiğnenme- den yutulabilecek basit yemekler koymayi daha kolay en de, hakikaten çok esaslı bir milli mesele olan bu bahsi diğer bir bakımdan tazelemek istiyo- rum. B. A, E. Yalman o yazısında halkm spor haya- tında bile kâfi alâka göstermediğini kaydediyordu. Ya fikri hayatta,ilmi hayattaki durgunluğa, alâkasızlığa ne le, milli hayata henüz doğmuş bu- lunüyoruz. İçtimal heyetlerde müşterek bir şuur, müşterek bir irade teşekkül edebilmesi için hayli uzun bir te- kâmül devresi lâzımdır. Bu tâbir- ler, müşterek Şşuur,, “müşterek irade,, meseleleri içtimaiyatçılar ârasında bitmez tükenmez müna- kaşalara yol açtığı halde bugünkü malrondr alAmılığa iyii ifade ettihleri için kullanıyorum. Vakıa içtimaiyatı münhasıran rühiyatla izah etmek çığırı bugün bir tarafa bırakılmış gibidir. İnsan cemiyetinin temelini, tabiate tesir icra etmek için elbirliği ile çalış- maktan doğan iş rabıtalarının teş. kil etmiş bulunduğu faraziyesi le- hindeki cereyan daha kuvvetli gö- rünmektedir. Zâten insan cemiye- tini hayvan cemiyetlerinden temyiz eden sıfât ta bu değil midir? erhalde başlangıç ne olursa H olsun, ilk temel üstüne İn- san cemiyetlerini kuran, teazzi et- tiren âmillerden en ehemmiyetli- lerinin fikri ve hissi âmiller oldu- gu, Bazı tefsir farklarile, teslim edilmiş gibidir. O âmiller ki arı$ ve argaçlarile bugünkü medeni insanın içeri ruhi hayatınm çevre- sine cicili bicili bir perde dokumuş, hattâ 'anasından ziyade cemiyetin doğurmıya başladığı bu mahlüku sıkı bir sansürle sindirmiştir! Medeni insan içtimal hayatın bir dölü olduğuna göre fikir ve hattâ duyguü istiklâli, nadir istisnalarla, çok mahduttur. İçtimai bir heye- tin fikri hayatı da onu terkip eden fertlerin fikri hayatlarfıın yekü- nu değildir, onun ayrı bir hüviyeti vardır. Terkibine giren fertler ayrı ayrı ne kadar iyi tetkik edilseler bu bilgiden içtimai heyetin fikri hayatı hakkında doğru ve sarih bir hüküm çıkatılamaz; fakat fert- lerin fikri hayatlârının, — keyfiyet itibarile, heyetin fikri hayatına mü esir olmasi pek tabiidir. O halde müşterek şuur, müşte- rek İrade nasıl vücude gelir? urada, Sırf bir teşbih ile B maksadı ifade için, biyolo- jiden yüksek bir uzviyeti misal a- labiliriz. Yaşıyan, şuur ve irade sâhibi olan bir uzviyetin hücreleri nasıl birbirine bitişik iseler insan cemiyetlerinde de, içtimai hayatın bütün kuvvetini ve kabiliyetini gösterebilmesi için, fertlerin mad- di ve manevi rabıtalarla ayni su- retle bağlı olmaları ve bahusus bu tesanüdü idrak etmeleri gerektir. Bu da ancak tekâmülde ileri mer- halelere varmış, fertleri bin türlü girift rabıtalarla biribirine bağlan. mış olan içtimai heyetlerde gürü- lür, TAN Medeni dünyanın birçok memleketl erinde kitap neşriyatı matbaacılığın ilerlemesine mesut bir vesile olmaktadır. Nereden Geliyor ? İşte bir kitap yığını ki, okuyucubekliyor. Geniş mânasile, siyasi terbiye de bu fikri bir dereceye kadar - ifade edebilir. Meselâ İngilterenin siyasi tarihi incelenirse görülür ki efkârı âm- me memleketin, milletin yüksek ve müşterek menfaatlerini müdriktir. Yalnız bu asrın başlangıcındanbe- ri umumi intihâapların tezahürleri takip olunursa, bazan pek kısa fa- Yazan: Rauf A. Hotinli sılalarla, zahiren tabantabana zıt sayılabilecek neticeler — görülür. Halbuki biraz dikkat edilirse an- lasılır ki orada fırka ve doktrin mücadeleleri bir haddi tecavüz e- demez, Memleke - tin yüksek men - faatleri —mevzuu bahsolduğu — va- kit onalrı koru - mak için milletin her zümresinden büyük bir ekseri yet meydana çı- kar. Büyük harp- ten sonra initiha- habat ibresi, za- manım zaruretle . rini göre, muha - fazakârlar ile sosyalistler — gibi iki zıt kutup ara- sında gayet has- sas ve hayırkâr bir surette kâh sa Ba, kâh sola doğ- ru gidip gelmiştir. Siyasi terbiyve - nin bu kemal de - recesi Fransada görülemez. Ora - da doktrin taassuhu ve fırka ihti- rasları memleket menfâaatlerine takaddüm eder gibi görünmekte- dir. Garbin diğer bazı memleketle- rinde de böyle olduğu içindir ki o- ralarda demokrasi on dokuzuncu asırda tebellür eden şeklinde, ge- çici olduğunu umduğumuz bir kü- sufa uğramış bulunuyor. LİDİRLER.J Devlet Demiryolları Kayseri dör - düncü işletme sicil memuru Mehmet Salih imzasile yazılıyor: “— 14 yaşmda bir oğlum var. Ben- de ve annesinde kalb zafiyeti bulun- madığı halde, kendisini muayene et- tirdiğim doktor, çocukta kalbin zayıf olduğu neticesine vardı. Günde otuz damla içilmek üzere ilâç verdi. Şimdi bu ilâca devam ediliyor. Bu yaşta bu hâastalığa tutulan çocuğun perhizi ne olabilir? Tahsilin bu hastalığa tesiri olur mu?.,, Çocuğunuzu gösterdiğiniz dokto- run tavsiyelerine dikkat ediniz. Ve - sikntir (“DERT ORTAĞI,, INDAN ADRESLERİNE MEKTUPLA —HUSUSİ CEVAP İSTİYEN OKUYUCULAR, ON KURUŞLUK PUL GÖNDERME- Kalbi Zayıf Çocuk rilen ilâca devam edebilirsiniz. Dok- torunuzun söylediği perhizi de hak . kıyla tatbik etmeniz lâzımdır. Bize sorduğunuz şeylerin hepsi şah sa göre değişir. En iyisi onları çocu- ğu tedavisi altına almış olan daktör- dan sormaktır.,, e Saçları Dökülüyor Konyadan P. Gencol imzasile yazı- iryor: 41 — Üç aylık çocuğun kulağı akı. yor, buna burada çubuk diyorlar. 2 — Saçlarım dökülüyor. Bunun FIKRA TARİH VE GAZETE Tarih okurken, zaptettiği — şehir nüfuslarını öldüren şark fatihlerine ne kadar lânet ederiz. Hele bunlar tercüme edilmişlerse ve Türk kumandanlarıma ait iseler, âdeta Türk oluşumuzdan utanacağımız ge- lir. Hakikaten ne olduğunu, veya siyasi ve askeri zaruretleri düşünüp, tarihin hükümlerini tetkikten — ge- çirmek aklımıza bile gelmez. Bir de ne komünist, ne sosyalist, bilâkis Franko cephesine misafirlik eden, yalan söylemesine imkân de « gil, fakat asla lüzum olmıyan bir İn- giliz görmenin hikâyesini dinleyi- niz: “— Franko askerlerinin, akşam üstü girdikleri bir köyün 3800 kadar erkeğini ertesi sabah mitralyözle kurşuna dizdiklerini gördüm. — Ku - mandanları ile bir ot bilde köyden hareket ediyorduk : “— Fakat bu adamların suçları ne idi? diye sordum. “— Komünist imişler! “— Fakat bunun tahkik edilme . sine imkân yoktu. Askerleriniz köye daha dün akşam girdiler.... “Konuşmayı kısa kesmeyi istiyen kumandan dedi ki : , « — Hekr köye garnizon bırakacak kadar askerim yok!,, Bağdatta 90 bin insan kellesin - den ehram yapma hâdisesini veya efsanesini maziye brrakmnız. Gazete- nin bu havadisine ne dersiniz?, FATAY EVKAF BAŞMÜDÜRÜ BURSAYA GİTTİ Istanbul Evkaf başmüdürü Hüsa- mettin umum müdürlükten telgrafla verilen bir emir üzerine evvelki gün Bursaya gitmiştir. Hüsamettin Bur- sada bazı evkaf işlerile meşgul ola- cak ve üç gün sonra İstanbula döne« cektir, Otomobil ve Otobüs- ler Kontrol Ediliyor Belediye memurları iki gündenberi motörlü kara nakil vasıtalarını dört yol ağızlarında durdurarak kontrol etmektedir. Bu kontrol esnasında ka- zanç, hüviyet, fenni muayene gibi bü- tün vesikalar aranmakta, karanlık bastıktan sonraki teftişlerde de ay- rica şoförün içki kullanıp kullanma- dığı tetkik edilmektedir, Bu arada evvelce yapılan talimat - nameye aykırı bir şekilde bisiklet kul lanan ve kirâya verenler varsa, on- lar hakkmda da zabıtlar tutulmakta- dır. söylüyorlar. Bunların tedavisi müm- kün müdür?,, 1 — Çocuğunuzu vakit geçirmeden bir kulak mütehassısına göstermeniz lâzımdır. 2 — Doğurmaktan mütevellit saç dökülmesi hakkında söylenenler doğ rudur. Çocuk 'doğurmak saç dökül- mesine bir sebeptir. Fakat, saç sonra yine gelir. . Bağ, Bahçe, Çiçek Eserleri Edirnede, Kale içinde İstiklâl oku. luü yanında numara 8 de oturan Ali Ragıp yazıyor: — Bağcılık, bahçecilik ve çiçek « çiliğe çok meraklıyım. Bunlara ait bir tahsil veren müessesede okuma- dım, bu yüzden çalışmalarımdan aza- mi randımanı temin edemiyorum.Bağ, bahçe ve çiçekten bahseden hangi il mi kitapları tavsiye edersiniz?,, Size tavsiye edeceğim kitaplar şun lardır: 1 — Meyvacılık ve bağcılığa ait es. ki harflerle yazılmış Bay Hamdinin 2 ciltlik kitabı. Kitapçılarda yoktur. Ziraat Vekâletinden tedarik edebilir. siniz. 2 — Çiftçiliğe ait son çıkan kitap- lar, Bay Lütfi Arifin (Gül Bahçesi) 100, (Salon çiçekleri) 100, (Karan- fil) i 50 kuruşa satılıyor. Türk harf. lerile yazılmıştır. Bedelini göndörir- seniz idaremiz tarafından da temini mümkündür.,, — Kurbanınızı veya tutarını Türk Hava Kurumunâ veriniz, Biriken pa- ralar (Kızılay ve Çocuk Esirgeme) kurumları arasında paylaşılır. çocuk doğurmaktan ileri geldiğini öi