Karışık bir rüşvet davası neticelendi E wvwelsi gün geç vakit meshut su miliğine bir rü; gelmişti. Hâdisenin suç tebatından pol numaralı Vas Salih idi, Davacılar da Yedikule şirketi r ile kardeşi Şeybo idi. Dün sabah bunlar müddelimu- verme hâl i e karakolu müret- ile 184 n havagazi ve önüne çıkarılâlar. orduk. Geçen çarşamba günl eve “Gelin kâçtı.., dedi yzezadem n elbisesi ve 15 lira se müracaat ire bulun- kat rapıyordu. Sa- ati çoban Raşitten ağ iytim. Onuda şahit olarak karakole * ağırdılar, Tah kikat esnasında bendin polis Salih ve Vasfi 15 aksi tak- dirde senin i Dediler, ede Hü- diğer Şeyh lik bir saat yapmayı . Bunun | SİNİ ihmal ettiği idâla edilen bir me- $ o hâ | murun muhakemesine başladı. r, Bina ve Arâzi memuru Sup- hinin birçok evrakı bırak - merkez ipemuruna bana siri memurla git lirasm numarası aldı ra bana verdiler. Ben bunu verecektim. Memurlar Jendiler, Ben karakol) “Ben kâğrt para alır miş para getir... dedi. Ol hiydi. Sup! çok hakkmda lüzumu | vermiştir. B müş paranın üstüne çizgi ile işaret! Dün, Suphi ederek bana verdiler. Ben karakola | Ver Kadrosunun azlığını ve bir a- geldiğimde komiser Şevki de oraya | daum bu kadar işleri yapamıyacağı ye n biriktiğini Hik i aranmaşı gelmiş,, yanında veremedim. dosy: sohra Salih te parayı alma ni yere yatırarak dövmiye Her tarafım yara bere Bana rüşvet veriyordu da Biraz| <9 ir, ve be.) M başladı. | ctrmü le kaldı. cürmü. | ve beni bu- ddelimumi Re Muhakeme i Ediliyor Meşhut suçlara bakan astıye dör. ineli ceza mahkemesi, dün vazife- u gibi bıraktığı görül. müdafaasmı uphinin beraetini istedi. Faka Suphi, müdafaa şahitleri göster; Yumruk, tokat ' faslından sonra | BARIŞTILAR İS Evvelki gün Hocapata; balâlarında eiratma, bü: İ yük bir kalabalık toplıyan bir kavga olmuştur. Dün polis bu kavganın. üç suçlusunu Müddelumumiliğe vermiştir. Bunların üçü bir tarafı, onu diğer tarafı teş kil ediyorlar. Suçlulardan ayni zamanda davacı va- ziyetinde bulunan Hüseyin, Hocapaşa helâsının ta- mirini deruhte etmiştir. Burada Hüseyinin akrabası Adille kendi adamlarından Yaşar da çalışıyorlarmış, Ismail, Ibrahim, Abdullah, Ramazan, Sefer, Abdür. rahman, Derviş, Osman, Osman Ibrahim, Mustafa da işgi olarak bu tamirde kullanılıyorlârmiş. Dün, öğle- den sonra Hüseyinle Adil bir kahvehanede Oturu- yorlarmış. * | mur Amele Yaşar vasıtasile Hüsayin- le Adili kahvehaneden çağırtmış-! ar. Hüseyin gelince Topal Musta-| a hemen keseri kendisine fırlatmış, akat keser bir tahtaya rastlamış, yradan'da Adilin başına sıçrıyarak | kendisini yaralamıştır. İşte bu ke- İser atma İşi iki tarafı biribirine ka- rıştırmış. Yaralanan Adil de Musta- fanın saçlarından tutarak yere ya- tırmış. Onlar da mukabele edince kavga kızışmış, yumruk, tokat, tek - me faslı epeyce devam etmiş, Polis yetişmiş, hepsini yakalamıştır. Müddeiumumi «Hikmet Sonel, bunları sorguya çekecekti. Hopsi| içeriye girdiler. Barıştıklarını söy- lediler. Müddeiumumi de davaları- nın düşmesine karar yerdi. Kapının önünde kucaklaştılar ve hepsi bir| arada kahve içmiye gittiler. Akademide dünkü Suç. İşlere sit dosyaları yeti Suphi muhakeme kararı yaptı. söyledi ihmalde de| lâzım geldiği| TURK SiNEMASINDA HERKESİN BEĞENECEĞİ SEVECEĞİ FILIM Meşhur musiki BEKÂR EVLİLER İki sanat kahkaha ile güldüren, neşe içinde bırakan muhteşoi8 MONA GOYA - JEAN ROUSSELİERE - PİZELLA - MADEİ GUİTTY “Yüzlerce Fransız güzeli, nefis şarkılar, şen bir mevzi” ten: Ekler dünya haberleri. Bugün saat llde tengilâtlı Bugün MELEK Sınemasınd üstadı FRANZ LİST'in Macar Rapsodisi Musiki - Aşk - Güzellik ve müessir bir mevzu Yarın akşam Pangaltı T A N sinsmasında YALNIZ 3 GECE Zati Sungur temsilleri HER GECE YENİ M Sinemuda: SİYAH GÖZLER Dikkat: PROG Matinelerde -YILDIZm Sineması Benjamino Gigli ve Kate De Nagy'nin en güzel eserleri AVE MARIA büyük o muvaffakıyetle devam Bugünkü program İstanbul : Saat 1230 plâkla Türk musikisi. 12.50 Havadis, 13.05 Plâkla hafif 13.25 - 14 muhtelif plâk neşriyat, Akşam neşriya Saat 1830 Var muziki: o Ambasadörden az 30 Konferans! Selim Sır > müzik, te İri Tercan Ordu “Saylavı. 20 Müzey- yen ve arkadaşları tarafınd. musikisi ve halk şarkıları, Ömer Riza tarafından Ara dis, 20,45 Belma ve arkadaşları tarar PAUL , HÖRBİGE SYBİLLE SCHMİTS Bugun saat 11 ce tenzilatlı matine ç Bugün: SUMER sinemasında Berlin ve Dresd operası meşhut muganniyesi MARİA CEBOTARİ'yi İVAN PETROVİTCH ve GEORG ALE DER ile temsil ettiği BEYAZLI KIZLAR MEKTEBİ (Msedehen in Weiss) | şarkılı ve musikili filminde dinliyecek ve candan alkışlıyacakt FOX JURNAL'de: Holanda Prensinin izdivacı ve İtalya - İngiliğ deniz anlaşması imza merasimi vesaire, Yaman Bügün seat 11 de matine, Umumi dühüliye 35 kuruş gm Bütün İstanbul halkı BESİZLER Fransa öl DOKTORUN MUCiZE filmini görmek için SAKARYA sinemasına kogüf Uğur getiren beş küçük kızcağızın tebessiimü, sizi de saadete gölü rebilir. Ebeveyni, doğdukları memleket halkı, bunlarm, uğur dikleri kanaatindedirler. İlâveten: MİCKEY'in KIR HAYATI, Paramount Jurnel'de İngiliz Akdeniz anlaşması İmza merasimi vesaire... Bugün &sat 11 de tenzilâtlı matine TÜRK inkılâbı nda terakki hamleleri i En büyük zaferimizi bugünün v€ rının Türk nesline göstereti milli filmi, “SARAY s- WOLF ALBACH RETTY - MAGDA SCHNEİDER ile PAYU © MORBİGEE ur işurunue LERS Gallen Bebekler Peri meşhut yaptırdım Sıra suçl işti, Polis V: fi hiçbir şeyden haberi olmadığı Söyledi. Salih te kendisini para v Firken cürmümeşhut halinde yakalalığını ve rüşvet almadığını ile ti. Muhakeme, bu şahitlerin çi ması için tehir edi a ! ŞEHİR TIYATROSU DRAM KISMI toplantı Güzel San'atler Akademisinde dün | saat 16 da bir toplantı yapılmış, & <| kademinin yeni profesörlerinden res. sam Leopod Lev! ile heykeltraş Bel- Fİ sürdü. Şahitler dinlendi. Müddei umum? cürüm, sabit olamadığı için Suçluların bera istedi, Mahke- me, müzakereye çekildikten sonra suçlular hakkında beraet kararı ver- di. ————— aa Kadıköy Süreyya Tiyatrosunda HALK OPERETİ Yarm Akşam ESKİ HAMAM, ESKİ TAS Operet 3 Perde 15.80 da SÜRTÜK Son hafta , Tıpkı o arı gibi hem kuvvetli, hem zayıftı. “Tıpkı onun gibi etrafı insafsız kimseler sarmıştı. Zehirini akıtmasına imkân vermeden onu kıskıvrak yakalıyorlar ve müdafaa vasıtalarını elinden alı - yorlardı. Önüne bir lokma ekmek tutuluyor ve bunun ge- ri almması tehdidiyle en olmıyacak şeyler yapılıyor. du. İstihdaf ettiği, kendisinden zayıf bulduğu mah- lükların mahkömu ol k harap edici bir şey- di, dd Malmüdürü, Yusufun aplarmı tetkik sonra onun birkaç gün şehirde kalmasına mü: etmişti. Kiş kıyamettâ at üstünde dolaşmak kolay değildi ve arada bir sıcak evde İstirehat Jâzımdı. Fakat Yusufun Edremide gelişinin baftasında kaymakam, malmü darm me diye memur olan müdür derhal önünü ilikliyerek: “Biraz yorulmuştu da, beyefendi, iki, üç gün kal mak için rica etti, bendeniz de ses çıkarmadım! Ma- amafih, bugün yola çıkmasını tebliğ edeceğim!,, | Kaymakam dudaklarını büktü: “Ehemmiyeti yok canım, sordum yalnız!” dedi. Fakat Yusuf derhal o gün köylere gitmek erorini aldı. Malmüdürü onu yanıma çağırıp: “Evlâdım, bir haftadır buradasın!” dedi, “Galiba kaymakam bey Seni görmüş, ne diye uzun zaman kalıyor, diye sordu. Sen bugün yollan. İnşallah şu zeytin mevsimi geçsin, ben sana bir ay izin alırım. Beş, on gün sonra yine gelir, birkaç gün kalırsm..” Yusuf, başüstüne! diyip, çıktı. Defterleri, koçan. ları yüklenip eve geldi.. Bunları heybesine yerleştir. dikten sonra atını hazırladı. Bu esnada Muazzez, SULTUKLAR: $y ŞEHİR TİYATROSU Operet kısmı AŞK MEKTEBİ Bugün 20,30 da il İl LL Ki, li) ling iki konferans vermişlerdir. Akademi direktörü Burhan Toprak tarafmdan hazır bulunanlara takdim İN. ll hi edilen profesörlerden Leopold Levi - nin resim hakkındaki muvaffakıy konferansmı heykeltrağ pro: heykeltraşlıkta ta şünülen tedrisat usullerine dair olan “ fesörün Burün 2030 da Ve 15,30 da bik edilmesi dü » almanca konferansı takip etr Konferanslardan sonra davetliler hazırlanan büfede İzaz edilmişlerdir. MEMLEKET ROMANI sessiz bakışlarla kocasının hareketlerini takip ediyor- 1 bahçe kapısından dışarı çıkarıp ladıktan sonra tekrar içeri gir- di. Çizmelerini giydi. Gocuğunu sırtına aldı, ve bah- çeye çıktı. Sonra karısma dönerek “Annen evde yok mu?” dedi. “Yok, Yusuf!” Biraz sonra ilâve etti: “Galiba komşuya gitti. Bilmem. Giderken bana söylemedi!” Yusuf, bir müddet durdu. Sonra karısına gözleri- ni dikerek: “Bana Allaha ımmarladık, Munzzez!, dedi. Muazzez; önüne bakarak mırıldandı: “Ne zaman gelirsin, Yusuf 7” “Belli olmaz; belki haftaya gelirim!” Bir türlü gidemiyordu. Dudaklarımı ısirarak kâh önüne, kâh Muazzeze bakıyor, sağ ayağının burniy- le bahçenin toprağını eşiyordu. Sükütu ilk bozan Muazzez oldu: “Hep böyle gidip, duracak mısın, Yusuf?” Kocası “ne demek istedin?” der gibi ona baktı. Muazzez şaşırarak: “Ne bileyim Yusuf! Sensiz canım sıkılıyor... Bazan on beş gün gelmediğin oluyor. Seni çok arıyorum, çok göreceğim geliyor!” “Bu kadar mı, Muazzez?” Yusuf, bu sözün nasil ağımdan çıktığma şaştı. — 64 — fından Türk musikisi ve halk şarkı -İğ ları, 2115 Saat ayarı, orkestra, 22İ) Viyâna operetini Ajans ve borsa haberleri ve ertesi) BALETLER ve günün programı, 2230 P) lar, 23 Son. Gi prosram özü Senfoni Konserleri: 18 Milâno: Florans: Georgesto İ. daresinde, 22.05 Stokholm: İvar Hel- mans'ın idaresinde, Viyana: öğlenceli Exfil konserler: 21 Kolonya: Eğlen Romen nalk hava »| Varşova: Köylü musiki - g: Hafif musiki, 16.50 Bu.! Radyo Salon orkestrast, 18İ Küçük orkestra, 18.30 Bu-| Oyeralar ski Çigan. stadları, 18.55) 1730 Roma: ları, 1545 si, 16 P; at, 2230 Roma SABAHATTIN ALİ Bununla ne kastettiğini pek vazıh olarak bilmiyor- du. Yalnız Muazzezin çehresi birdenbire değişmiş- ti. Evvelâ bir korku, sonra müthiş bir acı onun ço- cuk yüzünü kapladı. Nefes alır gibi hafif bir ses le: “Bu kadar değil, Yusuf!” dedi Ve hıçkırmıya baş- Tadı. Yusuf onun kolunu tuttu: öyleyse Munzzez 7” dedi. “Daha başka ne- Genç kadın büsbütün boşanan bir gözyaşı tufanı ile cevap verdi. Yusufun gözleri kararıyordu. Ka- rısını kucaklayıp okşamak ve teselli vererek onu sus- turmak, birçok şeyler bildiğini, fakat onu mahküm etmedi; öyliyerek aralarındaki buzdan duvarı çözmek istiyordu. Lâkin bir el onu olduğu yerde dimdik tutu parıltısız gözlerle karısma bakıyor- du. Yavaş bir sesle, sadece: “Sus, Muazzez, çabuk dönerim dedi. Gitmek için bir hareket yaptıktan sonra tekrar ba- şını karısına çevirdi, bir sir tevdi ediyormuş gibi ilâ- ve etti: “Belki her şeyi düzeltiriz!” Bu söz Üzerine Muazzezin vücudundan bir ürper. ine geçti. Yaşların altında parlıyan ve birdenbire bü- yüyen gözlerle: “Yusuf... Ah, Yusuf... Her şey düzelir mi!” MİDİR. İlâveten: FOX JURNAL; Leh şarkdarı, 20,05 Prag: Marş, vals ve popuriler, 20.20 VaVr- Karnaval musikisi, 2030 Stokholm: Radyo orkestrası, İ seri, 22 Lemberg, Varşova: Şen neş- i : Bando muzika, (0 Budapeşte: Askeri bando. (Puppenfee ) i gidip görünüz. VALS.. ŞARKL. VE BÜ VİYANANİIN BÜTÜN NEŞE VE ÇILGINLIK son Dünyn havadisleri at 11 de tenzilAtlı matine Meistersaenger, , Opera. Ğ #g: “Um Lâebe und Geld, opÜ 21 Belgrat: Operasından naki Operetler: 21,40 Milâno: Al Cavaflln©j anco,, Operası, 22.55 Bükres Strauss Festivali, musiki, 19 Bel- (Plâk). celi orkestra kon. 19.10 Bukreş, 23 Budapest şova, 23,30 Lâyipzig, Kolonya “ Wagner'in “Die/re, “Bilmem... Belki... Sen, kendini kaybetme ve b bekle...” Bu sefer Muazzez onun koluna yapıştı. “Buralardan gidelim Yusuf?” dedi. “Gidelim!” “Sen gelir gelmez, gidelim, olmaz mı?” “Öyle birdenbire nasıl olur? Hele ben döneyim “© beraber oturup düşünürüz!” g Genç kadın tekrar eski haline döndü. Gözleri Ö rak: “Bilmem... Çabuk gelirim dedin, değil mi? seni bekliyeceğim...” Yusuf, elini karısınm omuzuna koydu: “Üzülme. Kendini topla... Çocukluk etmet-” di-ve bahçe kapısından çıkıp, atma atladı. Bunu takip eden günleri Yusuf, ömrünün son” 4 kıldar unutamadı ve her hatırlayışında içini Kö te bayetsiz bir kin ve hiddet, kâh günlerce süren teessür ve hüzün kapladı. Evden ayrıldığı zaman hava açık ve soğuktu. * rin dışmda büeblitün kendini belli eden bir PÖ ovayı kıvrıla kıvrıla dolaşyor ve kavakları çalarak biribirleriyle kucaklaşmıya mecbur edi dü. Beyaz at, kulaklarını bazan ileri, bazan geri tarak ilerliyor ve uzun kuyruğu rüzgürda sol doğru bir bayrak gibi uçuyordu. it Yusufun göğsü hızlı hızlı inip kalkıyordu. B* ları yolun ıslak çakıl taşlarma çevrilmişti, KAf&€. içinde onu sersem edecek kadar çok sir vardı.“ w lar, yerine göre, onun yüzüne bir kırmızılık, bi” lik ve gözlerine türlü türlü parlayışlar veriyord , Yusufu en çok üzen, kendi kendine sordüğü “ susldi: j arkam