Harbiyenin Ankaraya varışından muhtelif intibalar — Şanlı Harbiye, bugünkü tekâmülüne nasıl erişti? Harbiye, kuruluşundan bugüne kadar 91 sınıf çıkarmış, yetiştirdiği zabit yekünu 28 bini aşmış 31/9) Pangaltı Harbiyesi müttefik Fransız askerinin has - tanesi halinde iken bir gece fırtınalı bir havada çıkan bir yangın neticesinde yandı (1276). Harbiye mektebi de beş sene “Babı askeri,, deki “Taşkışlada kaldıktan sonra Gülhanedeki mektebi tıbbiyeye nakledildi ve.burada Har- biye ile askeri id: “meki gönderilmeye başlandı. Bu adi birleştirildi. 1276 (1859) da Pariste | şismiteaçrlarıİdadiye-buradam talebe | talebe tahsillerini fransızca olarak yapar ve mezun olduktan sora Fransanın en yiik- sek mekteplerine girerlerdi. Bununla beraber bu mektep ancak 3 senelik bir faaliyetten sonra 1279 (1862) de lâğvedildi. Yanmış olan Pangalti harbiyesinin peni baştan tamiri 1279 da biterek mektep bu yıl içinde yeniden buraya nakledildi. 1280 (1863) yılında mektebe mu- allim yetiştirmek Üzere ayrıca o bir sınıf teşkil olundu. Bu smıfta tale- be Üç sene tahsil görür ve buraya Harbiyeden iyi derece İle mezuri o- lanlar verilirdi. (Bu sınıf 1288 da lâğvedilmiştir.) 1282 yılımda bütün askeri mektep lerin imtihanlarımın Harbiyede ya »- pılmasına dalr bir “irade, neşredil - miştir. 1286 da imtihan zamanları yaza çevrilmiş; 1289 (1872) de tah - riri imtihan wsulü kabul olunmuş - tur. Meşhur Süleyman Paşanın mek- tep hazırlığı zamanında Harbiyenin yükselmesine çok çalışılmış, talim ve tatbikatlara verilen oehemmiyet arttırılmış; mektep emrine bu mak - satla kıt'alar verilmiştir. Abdillâzi- sin Hal'inde Harbiye talebesi bir te- bur halinde sarayı kuşatmış, bu hâ- disede en mühim rolü oynamıştır. Harbiyede ıslahat 1293 (1876) yılmda, Osmanlı» Rus harbi sebebile, 3 smı? birden zâ- bit çıkarılmıştır. 1300 (1882) yılnda Alman okur. may (erkânıharp) (o binbaşılarımdan Fon der Golç Harbiyenin ve askeri mekteplerimizin, ıslahı için celbedil- miş ve kendisine livalık rütbesile bir- likte (askeri mektepler müfettişi u- mumisi) Ünvanı verilmiştir. Fon der Golç, geldikten sonra Harbiyenin programlarmda büyük değişiklikler Yapılmış ve o zamana kadar tatbik edilmekte olan 1870, Fransız — Al man, herbinden evvelki zamana &it Fransız talimatnamesi terkolunmuş- tur. Bunun yerine Alman talimatna- mesi terelime, tabr ve neşrolunarak tatbik mevkiine konulmuştur. (1) Golç Paşa Türk ordusuna ve askeri mekteplerine —Tabiye meselelerine Ünyanan— tatbikatlar yapmak fikri- ni kuvvetle aşılamaya çalışmıştır. (İlk tabiye meselesinin verilişi 1312 dedir.) Golç Paşa riyaziye, hendese, kim- ya ve inşaat gibi askeri olmıyan ders İllerin mektep programlarından o kal- İdrılması için teşebbüsler yapmışsa da o zamanki Harbiye Nazırı bu fik- ri kabul etmemiştir. Buna sebep ola- İrak ileriye sürdüğü mülâhazalar da |““Harbiyenin, devletin her sahadaki ihtiyaçlarını karşılamıya çalışan bir tek irfan müessesesi olduğu,, nokta- smda töplanıyordu ve hakikaten de öyle idi. Bunun üzerine, Golç Paşa- nm teklif ettiği programlar tadilen kabul olunmuştur. Golç Paşa 1312 (1895) yılında Almanyaya dönmüş ve onun vazifesine Zülüflü İsmail Paşa tayin olunmuştur. Onun zama- nmdaki ders nazırları arasında - bu- lunan Esat Bey (Yanyalı Esat Paşa) kendi zamanmda mektebin yüksel- mesine çok çalışmıştır. 1324 (1908) yılımda, meşrutiyetin ilânı esnasında Harbiye mektebi, ha- reket ordusu ile beraber olmuş o ve talebe ertesi senenin 31 Martındaki İrtica esnasında ecnebi sefarethane- lerin muhafazasına memur edilmiş- Harbiye talebesi, 1325 (1900) yr- Imda dört bölüklü ve iki taburlu bir slay haline konulmuş Balkan harbi sebebile Harbiyenin ikinci sınıfı da 1328 (1912) yılımda, müstacal sınıf 0- larak, zabit çıkarılmış ve Harbiye mektebi Balkan harbi esnasmdâ as- keri hastane olarak kullanılmıştır. İhtiyat zabit namzetleri talimgâ, limgâhı 1330 (1914) yılınm 21 Temmuzun- da Harbiye mektebi tedrisatına niha- yet vermiş, ve ikinci, yani son, sınıf talebesini asteğmen (mülâzım) ola- rak; birinci smıf tabelesini de yar sübay (zabit vekili) olarak kıt'alara vermiştir. Bu sırada Avrupa devlet- leri büyük harbe fiilen başlamak ü- İzere seferber olma, hazırlıkları ile meşgul bulunuyordu. 1914 yılın ba şında Türkiyeye gelmiş bulunan Al man askeri heyeti ıslahiyesi) bu s5 rada askeri idadi (lise) lerin son si- nıflarını bitiren talebeyi de —Har- biyeye nakletmezden evvel ve 6 ay müddetle— kıt'alara vermek usulü- nü kabul ettirmiş bulunuyordu.“ Bu sebeple 1914 Eylülü içinde Harbiyede derse başlamak üzere hazırlanan bu kabil talebe de ayni yılm Birinci teş» rin syı başında (zabit namzedi) is - miyle kıt'alara verildiler. Bunların yaş ve cüssece büyükçe olanları da- ha 6 ay evvel (Mart içinde ve imti - hanlarını vermeden sevkolundukları gibi bir üstlerindeki sınıf ta yine| 'Temmüz 1914 te zabit vekili rütbe- sile (Kıdemsizler) kıt'alara verilmiş» lerdi. 31 Temmuz 1914 te Türkiye de | seferber olma ilânma mecbur kaldı| İve boşalmış olan Harbiye binasında 4 Ağustos 1914 te (ihtiyat zabit nam zetleri talimgâhı) teşkil edildi. Bu talimgâh 21 Haziran 1015 te, ayrı bir kadro ile, Erenköyüne nakloluna - rak Harbiye askeri hastane haline konuldu. Harbiyenin acı günleri Büyük harp mütarekesi imzalanıp ta müttefiklerin askerleri Istanbula girince Harbiye binası İngilizler ta- rafından işgal ve umumi karargâh it | tihaz olundu (1 Birincikânun 1918). Beşinci nakil: Harbiye mektebi bunun üzerine; Çengelköyüne, Kule- İlinin yeni inşa edilmiş olan kısmma nakil ve 7 Mart 919 da oraya yerleş- ti ve 1 Eylül 919 da birinci ders dev resi açıldı. Maltepedeki sübay talim- gâhı da buraya nakledildi. Fakat (Harbiye) nereye gittiyse arkasından bir öenebi işgali onu *&- kip etti. Sahki bu mürettep bir plân| eseri idi. O kadar ki, nihayet -0 za - manm zavalli harbiyesi - çadırlara İl- tlea etmek mecburiyetine kadar kat landı, fakat burada bile rahat bıra - kılmadı... Bu müteaddit ve ardı arası kesilmiyen işgalleri şöylece #ırulıya biliriz: 1 Ikincikânun 920 (Ingiliz İşgali sebebile) Halıcıoğlundaki Topçu mek tebine nakil, 1 Mayıs 920 (İngiliz işgali sebebi- le) Kulelinin eski bina kısmma na - kil, 5 Temmuz 920 (İngiliz işgali sebe- bile) Küğrthanede Sünnet köprüsün de çadırlara, buradan da Eyüp Sul - tandaki Dikimhane arsasındaki ça - dırlara nakil 28 Birincikânun 920 Maçka silâh. hanesi yanımdaki küçük kışlaya na - İ JAN kil, (Burada zabitan mektebi) ismi- ni aldı.) Mart 921 (ingiliz işgali sebebile) Zeytinburnu hastanesine nakil, Milli mücadelede Harbiye İstanbuldaki Harbiye böylece çok acı ve elemli günler yaşarken milli mücadelemizin kaynağı olan Ankara da yeni bir harbiyenin İlk tohumla» rı atılıyordu; cephelerde çarpışan Türk İstiklâl ordusuna takım komu- tanı lâzımdı... Bu sebeple Cebecide Abidin Paşa köşkü ile civarında kurulan pavyon larda 1 Temmuz 920 de “muhtelif sınıflar zabit namzetleri talimgâbı,, açıldı. Bu talimgâhm ilk talebesini Maçkadaki “zabiten mektebi,, nin bi rinci smıfı ile Kulelinin 2-inci ve 3 üncü (yani lise 10 ve 11 inci) sınıfla rından Anadoluya geçen 260 kadar Türk yavrusu teşkil etti. Bu talim - güh ilk meyvasinı 920 yılınm Birinci teşrin ayında verdi ve yarsibay (za bit vekili) rütbeli ilk takım komutan larmı Mili cephelere yolladı. Talim- gh, milli mücadelenin devamı müd detince bu şeklile çalışmasına de - vam etti ve 1 nisan 923 te ismi (Har biye mektebi) ismine kalbedildi ve ders programları da iki sene üzerine tertip ve tanzim olundu. Ankara harbiyesi 27 Eylül 923 te (Lozan muahedesinin İmzasından son ra) İstanbula nakledilerek Pangal - tıdaki tarihi binasına yerleşti. Harbiyeden yetişenler Harbiye mektebi kuruluşundan bu güne kadar 91 sınıf çıkarmıştır. 933 yılına kadar yetiştirdiği sübaylarm yekünu 23.427 dir. Bugün bu miktar yirmi sekiz bini aşmıştır. Harbiyenin ilk müdürü o Mustafa Mazhar Bey isimli bir zattı. 1250 - 1251 (1834-1835) ilk mektep zabit - eri içinde -bil&hara meşhur olan - şu zatlar vardı: Yüzbaşı Mehmet Efendi. (Sadra - sam Kıbrıslı Mehmet Paşa) Mülâzım Abdi Efendi ( Çırpanlı Abdülkerim Nadir Paşa) Mülâzım Ibrahim Efendi (Ferik Ibrahim Paşa) Mektebin ilk küçük zabitleri ara- sında da şu zatlar bulunuyordu: Çengelköyü Ahmet Faik çavuş (sonradan Ferik olmuştür) Selârikli Halil çavuş (miralaylığa kadar Çikmıştır.) Ömer Fevzi çavuş (Müşir Omer Fevzi Paşa) Ramiz çavuş (ferik olmuştur) 'Usküdarlı Ahmet çavuş (Ahmet Paşa) Mektebin meşhur müdürleri Mektebin meşhur müdürleri şun - lardır: Altmet müdür (1264) Abdülkerim Paşa Sekizinci müdür (1269-1276) Kim- yager Derviş Paşa On birinci müdür (1292-1283) meş hur Süleyman Paşa Mektebin meşhur mezunları Pangaltı harbiyesinden çıkmış ve meşkur olmuş İsimler (mektepte çı kış tarihleri sırasına göre) şunlar - dır: Osman Efendi Beşiktaş (Gazi Os- man Paşa) 1269 Ahmet Efendi Başçı mahallesi (Ga zi Ahmet Muhtar Paşa) 1277 Asım Efendi Kilis (Necip Asım Bey) 1292 Şevki Efendi (Topoğrafyacı Şevki Paşa) 1300 Mareşal Fevzi Çakmak T315- Atatürk 1317 Ismet İnönü 1319 Hahcroğlundaki Topçu harbiyesinden çıkmıştır, Başta Ulu Önder Atatürk olmak Üzere, bu meşhur mezunlardan baş - ka edip, muharrir, ressam, mühen - dis, tarihçi, diplomat olarak pek çok kıymetli simalar yetiştirmiş olan Harbiyenin her sahadaki şöhretleri - ni saymak hayli uzun süreceği için bundan, mecburen, sarfınazar edi - yoruz. Şanlı ve kahrsman harbiyenin ta- rihçesi (Ohakkmdaki (yazılarımızla (TAN) okuyucularmı memnun ode-|' bilmişsek kendimizi bahtiyar saya- nız. Kahramanlar yatağı Harbiyenin Ankaranm İnkılâpçı havası ve muhi ti içinde yurda pek çok büyükler ye tiştireceğine şilpheyoktur. Celâl DİNCER ——— (9) Bundan evvelki yazılar (23) ve “26” Eylül nüshalarımızdadır. (1) Bununla beraber Abdülkamidin mu - hafızı olan 2 nci tümen (fırka) Fransız usulü talimi. Meşrutiyetin ilânma kadar tat- bik etmekte devam eylemiştir. CD. Yazan: Stephan ZWEİG Ayni zamanda hem krala, hem de millete sadık kalmıya yemin et- miştir. Biribirile mücadele eden iki tarafın da erkânharbiye reisliğini yapmıya başlıyordu. Hiçbir siyasi adam bu kadar ağır bir yük altında kalmamış ve biç kimse de bu kadar güç bir rolü gonuna kadar oynamı- ya muvaffak olmamıştır. Mirabeau- nun bu son ay ve haftalar zarfında başardığı işler insan kuvvetinin fev- kinde idi. Geceli gündüzlü içtimalar ükteder, nutuklar söyler, mütema - diyen yazar okur, münakaşa eder- di. Gündüzleri meclis için çalışır, geceleri krala ait raporları hazırlar- dı. Ayni zamanda maiyetinde dört tang kâtip çalışıyordu. Buna rağ- men söylediği nutukları zaptetmiye ve kâğıda geçirmiya muvaffak ola- mıyorlardı. e Mütemadi bir çalışma tehlike ve mes'uliyet havası içinde yaşıyor ve bundan memnun oluyor» du. Tıpkı bir cambaz gibi kâh sola, kâh sağa meylederek muvazenesini temin ediyordu. Müstesna yaratılı- sının iki zıt küvvetini ayni zaman- da sarfederek iki tarafa da hizmet ediyordu. Dört tarafa yalınkılıç sal- dırdığı zaman kime hücum ettiğini, hedefi kral mı, millet mi hangisi olduğunu kimse anlamıyordu. Hat- tâ bu çılgınlık dakikalarında kendi- si bile farketmiyordu. Yalnız bu ke- dar iki taraflı olmak çok devam edemezdi. Herkes (o şüphelenmiye başlamıştı. Marat satılmış bir adam olduğunu ilân ediyor, Freron da onu tehdit ediyordu. Mesliste de itirazlar başladı. Fa- kat Mirabeau tamamile sarhoş ol - muş, korku ve çekinme. bilmiyordu. Bütün Paris borçlu olduğunu bildi- ği halde o hâlâ paralarmı dört tara- fa saçmakta devam ediyordu. Her- kesin hayret etmesine, kulaktan ku- lağa fiskos etmesine aldırmıyorda. Saray gibi bir evde oturuyor, mü - kellef ziyafetler veriyor. Buffon'un pek kıymetli kütüphanesini satm -| alıyor. Opera artistlerine elmaslar hediye ediyordu. Önüne çıkan en - gellerin hepsini bir hamlede yıkma- ya, öfke ve istihza İle hasımlarını mat etmiye hazırdı. Etrafı şüphe ile doluydu. Bir uçurum kenarında idi, Mukadderatmın kararlaşacağı bu mühim günlerde bütün kuvvet | ve kudretini sonuna kadar sarfedi -| yor. Kızıl bir meş'ale gibi kendi kendini yakıyordu. Akillara hayret veren bu cür'etkâr adam kuvvetinin fevkinde bir iş başarmıya kalktı. Mukadderata karşı koymak, mutlaka vuku bulacak olan hâdisatım önüne geçmek istedi. Bizzat harekete ge- tirmiş olduğu ibtilâi çarkını geri döndürmek, binlerce İnsana karşı tek başına meydan okumak ciir'e- tinde bulundu. Bu iki tarafa ayni zamanda hiz- met etmek karmakarışık siyasi va- ziyetlerde çalışmak Mari Antuanet gibi dürüst bir insanım anlıyamadığı hailer idi. Basit ve müsbet hisleri 0- lan Kraliçe Mirabeaunun muğlâk ve şeytani fikirleri karşısında korku ve dehşet İçinde kalıyordu. Mirabeau nun maksadı ihtilâli (anarşi) ile teh dit etmek, fena bir vaziyeti daha be- ter yapmak idi. (Çivi çiviyi söker) düsturuna göre hareket ediyordu. Mademki vaziyeti düzeltmek imkân haricinde idi. Onu daha fenalaştıra- rak başka yollara dökmek istiyordu. | Galeyana gelmiş olan milli hisleri! durdurmaya çalışacak yerde büsbü- tün ayaklandırıyordu. Meclis ile açıktan açığa uğraşmı: | yor. Fakat halkı teşvik ederek ona karşı hücum ettiriyordu. Eski günleri halka aratmak (için memleketi karma karışık bir hale ge- tiriyordu. Maksatlarının hasıl olma- si için hiç bir şey ona mani olamıyor du. Dahili muharebeler kan dökül mesi telefat vermek bütün bunlara ehemmiyet vermiyordu. Bu kadar cüret Kraliçeyi korku içinde bırakmıştı. Kalbi çarparak #MARI ANTUVANET: ROMDEARI 9 Çeviren: Rezzan A. B. YALMAN Bütün Paris borçlu olduğunu bildiği halde o israftan çekinmiyordu * yordu. Yalnız içinden Mirabesu'nun programımı başbaşa delilik diye gö- rüyor ve üzülüyordu. Kraliçnin te reddütleri ve emniyetsizliği günden güne artıyordu. Mirabeau bunu farkediyor. Ve beyhude yere uğraştığını hisediyor- du, Krala Kraliçeye ve bütün saraya karşı kalbinde öfke ve tezyif vardı. Bu derece harcektsiz ve teşebbüssüz yaşamanın kabil olacağını havsalası almıyordu. Mahivolmuş bir adam sıfatile mah volmuş bir şey İçin sonuna kadar mücadele ediyordu. Kralın ve Krallı- ğın son anlarmı yaşadığını hissedi- yor ve biliyordu. Ayni arabaya biratilebir öküz nasıl koşulamazsa ayni mücadele safımda da devrin âtıl bis ve düşün- celeri ile ihtilâlin yeni ve coşkun his leri beraber yürüyemezdi. Eski dev- rin bir insanm olan Mari Antuânet te Mirabeau'nun coşkun ruhunu an- uyamazdı. Buna rağmen o sonuna kadar mücadele etmeye devam etti, Hem halkın hem sarayın şüphele- rini uyandırdı. Her iki taraf için ve yine her iki tarafa karşı çalıştı. Vü- cudu bitkin ateş içinde yanarken bile meclisteki parkadaşlarına meram an latmıya uğraştı ve 1791 senesinin martmdan itibaren sekiz ay her iki taraf için iki yüzlü ve iki uhlu'ola- rak çalıştı. Nihayet bütün kuvvetle- rini sonuna kadar sarfetti, Gündüz- lerini müteaddit kâtiplerinin yetiş- tirmeye muvaffak olamadığı nulak- Jarmı hazırlamış geceleri opera - ar- tistlerine para yedirmekle geçiriyor- du. Günün birinde hastalandı. Halk kapısının önüne birikerek ihtilâlin can damarı olan adamın ölüm habe- rini bekledi, Cenazesine üç yüz bin kişi iştirak etti, Bütün hayatımı hum malı bir hareket içinde geçiren bu a» damancak Pantheon'a defnedildiği zamafi hareketsiz yatabildi. (Arkası var) “BORSA. 26 EYLÜL CUMARTESİ vukuatın ne cereyan alacağımı bekli- Paralar Alış Sterlin 61,— 1 Dolar 12,— 20 Çek kuronu .4— 20 Belçika ir. o S0— 20 Drahmi 20 Ley 20 Dinar Fransız fr. Liret İsviçre #r, Florin Avusturya gilin Mark Zed Pengo Levi Yen İsveç kuronu Altin Banknot Çekler Londra Üzerine 631,0 Paris üzerine * 12,05 Nevyork 0,78,35,58 Liret 10.09.00 Cenevre 24392 Brüksel ; 470— Sofia 6426,63 Florin 1179 Avusturya 420— Çekoslovakya 192112 Mark 191,75 Isveç kuronu 303,15 İspanya pzeta 10745 Esham | İş Bankası Mü 2— ar Yİ PR 10— »., »,, Hamiline 10.— Aradolü 95 60 2400 . KL “im Şirketi Hayriye 16 Tramvay 18.— Bomonti Nektar 925 Terkos * 1215 Aslan Çimento 1270 Merkez Bunkası s2— Osmanlı aBnkası 3140 Sark Merkez Eczanesi 340 Mısır tahvilleri 1866 | 1905 İT 101,50 102.50 şı MI * 96 İstikrazlar Türk Borcu T vs ... 42 » w Mi 7120 Ergani A. B. C. — İstikrazı Dahil 97,50 Sivas — rzurum T 9025