27 Eylül 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— )2 Dil Bayramında I. Necmi Dilmenin Radyodaki nutku Bu çalı_şmalarm verimi, Türkün orijinal varlık cevhef'ışıden geliyor. Cevheri keşfeden ve ken- disinde tecelli ettiren de Atatürktür Li 'ğün yeni varlığına kültürden bir u.rttı'çlırım, bundan dört yıl önce, bugün, Ulu Önder Ata- türkün yüce dehasından yeni bir güneş doğmuştu. Türklü- temel kurmak istiyen Büyük Kurtarıcı, Türklüğe, Türk gençliğine dil üzerinde çalışma yolla. rını açıyordu. 26 Eylül 1932 de Dolmabahçe Sarayında toplanan Birinci Dil Kurultayı, işte bu yeni ve parlak güneşin ilk etrafa yayı » lan ışığı sayılabilir. Türk historyası tuz Ağustos 1928 de yeni Türk alfabesinin kabuliyle Türk kültür hareketine ilk çığırı açan Li- der, dil devrimine elkoymazdan ön - ca ,başka büyük bir konunun üzerin- de uğraşmıştı: Türk historyası.., Atatürkün kutsal eli değdiği tarih- ten önce historyamız, acınacak bir yokluk içinde görülüyor ve gösteri - liyordu: Historya diye, Avrupadan tercüme edilmiş kitaplarla eski padi- gahların doğuş, tahta geçişi ölüm ta- rihlerinden ve biyografilerinden baş- ka bir şey bilmiyorduk. Bunlar - sanki el birliği etmiş gi- bi - Türk milletine kendi varlığını değersiz, düşkün göstermeğe çalışı- yorlardı. Güya bütün varlığımızın başlangıcı dört yüz çadır halkmım Anadoluya göçmesiyle başlıyordu. Güya kültü - rün, bilginin kaynağı, eskiden Yunan ve Roma, orta çağlarda Arap, yeni çağ 'a ise Avrüpa idi. Güya Tür - kün bütün bu historya akışında, sa- vaştan, akından, vurup kırmadan başka bir rolü yoktu , Yeni tezin ehemmiyeti tatürkün — yüce dehasmdan doğan Türk historya tezi, 'bü- tün bu hakikatten uzak görüş ve dü- şünüşlere karşı yeni ve doğru bir yol gösterdi: Dünyanın gözü önüne, ilim âleminin en kuvvetli belğeleriyle konuldu ki cihan kültürünün ilk açı- hşı: ilk gelişmeşi, '5'ürkün elile olmuş- tur. İnsanlığın hayvanlıktan sıyrıla- rak ilk varlığını idrak ettiği uzun paleolitik hayattan, yani çok eski taş san'ati devrinden sonra, zekânın ilk yaratılışlarına kapı açan neolitik, ya- ni yeni ve cilâlı taş kültürü, ilk defa orta Asyada, Türk iç denizleri kı- yılarında oturan Brakisefal dedeleri- mizin kafalarında kurulmuştur. İlk defa madeni bulup işliyen ve bu sayede yeni ve mühim bir kültür âlemi yaratan, gene o Brakisefal Orta Asyadan göçerek yeryüzü . nün dört yanına akın eden Türklerin, neolitik ve maden kültürlerini dün - yaya yaydıkları bir hakikattir. Bu hakikati henüz inkâr edenlere karşı 'Türklüğün ve Türk gençliğinin daha çok uğraşmağa mecbur olduğunu u- nutturmak istemem. Fakat ,şuna da eminim ki, ne de olsa, tezimizin muvaffakıyeti, Türk zekâsının ortaya koyduğu hakikat aydınlığı ile, artık gizlenebilir halden Jeolojinin, Aakeolojinin, antropo- lojinin, etnolojinin ve bunların orta - ya koyduğu hakikatlerle hergün da- ha çok kıymet ve ehemmiyet almak- ta olan prehistoryanın verdiği bu neticeyi tamamiyle meydana koya- cak ve kuvvetlendirecek olan - bilgi, ancak dil bilgisi olabilirdi. İşte bunun içindir ki historya tezi muvaffakıyet yoluna girince Ulu Önderin önem ba- kışları yeniden dil üzerine dönmüş - tür, Dört yılın verimleri Ürklüğü, şanlı mazisi kadar, parlak istikbaline de lâyık yeni ve modern bir kültürle canlandır mağa azmeden Türk Cümhuriyeti, hal km anlaşma vasıtası, bilginlerin öğ- Tetme âleti ve bilhassa Türk kültü - rünün hazinesi olan dili karanlık, karışık, donuk halde tbrrakamazdı Türk dilini ilim yollariyle derinleşti - rerek tam mahiyetini ve yer yüzü dilleri arasındaki yerini tayin etmek lâzımdı , İşte bugün dördüncü yıldönümünü kutladığımız dil devriminin başlangı- ci bu hedeflere doğru ilk adımı de- mekti, O gündenberi geçen dört yılın içinde alman verimleri, bu kutlu bay- mek isterim : Bütün yurtdaşlara okuma yazma öğretmek yolunda, 1928 harf inkılâ- bındanberi verilen emekler, oldukça ilerlemiştir. Okur yazarlar nisbeti göğüs kabartacak derecede yüksel - miş bulunuyor. İlk ve orta öğretim okullarna her yıl başvuran yurt yavrularmın isteklerine yetişmek i- çin güçlük çekiliyor. Kültür Bakanlı- ğı, son sür'atle hareket eden bir mo- tör hiziyle hem yetişkin halkı okut- mak, hem de memleket çocuklarma okul, kitap, öğretmen yetiştirmek yolunda çalışıyor. Türkiyede de oku- ma yazma bilmezler adedinin başka medeni memleketlerden daha çok ol- mıyacak bir nisbete indiğini görece- ğimiz günün gittikçe yaklaştığma güvenebiliriz . Bu güveni sağlamak üzere okuma yazma öğretmek ve bunü öğrenen - lerde okuma zevkini muhafaza etmek yollarını da bulmak Jlâzımdır. İşte “Halk için yazı dili, — düşüncesinin esası buradadır. Bu yazı dilini bulabilmek için bir çok tecrübeler geçirdik. İlkönce dili- mizde kullanılıp yabancı kökten geli- yor sanılan sözlere karşılıklar aramı- ya giriştik. Bunun için bir anket aç- tık. Gelen cevapları topladık. Bu an- ketin verimi maksada yetmedi. Bu- nun üzerine hâlk ağzından derlenmiş 120 binden fazla söz fişi ile 160 ka- dar yazma Ve basma kitabı tariya - rak'ortaya * (Târtama 'Dergisi) “diye bir eser çıkardık. Bunda görülen kar- şılıkları yeniden eleyerek (Cep Kıla- vuzları) nı bastık . Bir yandan bu araştırmaları ya - parken, bir yandan da bütün Türk yazıcılarmmım yardımiyle yazı dilini elden geldiği kadar çok anlaşılır bir şekle sokmak yolunu arryorduk. Deneme ve araştırmalar B u yol üzerindeki bütün dene. me ve araştırmaların netice - sini şöyle ifade edebilirim: Halk için yazılan yazılarda, okul- lar için yazılan ders kitaplarmda kullanılacak dil, o halkın bildiği, ya- hut o okullarda okuyan Türk ço- cuklarının kolaylıkla anlıyabileceği dil olmalıdır. Böyle olmadıkça ne ya- zılarımızım halk arasında yayılması- na, ne de öğrenme zamanınm kısal - tılmasına imkân bulunamaz . Bu hedef üzerindeki çalışmalar, yalnız Türk Dil Kurumunun elinde- ki araçlarla sona varamaz. Burada memleketin bütün — muharrirlerine, ediplerine, şairlerine, muallimlerine, hatiplerine düşen vazifeler vardır. Halk için yazılan yazılarda halk dilinii kullanmak demek, bilenlerin bilmiyenler seviyesine inmesi demek değldir. Bu, merdivenin alt basama- ğında duran, yeni yürümeğe başla - miş yavruyu alıştırmak için, yanma kadar inerek kolundan tutup yük- seltmek demektir. Her ana babanm zevkle yaptığı bu yol göstericiliği Türk ilim ve san'at dünyasınm değerli babalarm- dan beklemek elbette hakkımmızdır. Bilginlerimize düşen vazife, yalnız bu kadar da değildir: Türk Dil Kuru- mu, dilimizin içinde saklı duran var- lık hazinelerini derleme, tarama, ter- cüme.. gibi yollarla bulup ortaya koy dukça bunları eleyip inceleyerek, şimdiye kadar dilimizde kullanıldığı halde yabancı sanılmış kelimelerin ne kadar asil Türk kelimeleri olduğunu göstermek de düşünen ve Şazan ay - dmlarımmızdan beklenen bir ödevdir. Türk kökünden kopan kelimeler " brahim Necmi Dilmen, burada ı yabancı dillere ait sandığımız bir takım Türk kelimeleri hakkında ram gününde kısaca gözden geçir- misallerle izahat verdikten sonra sö- Ufak hırsızlıklar bir hayli çoğaldı Fanilâ çalan çocuk tevkif edildi Son günlerde İstanbul Müddeiu - miliğini ve sulh ceza mahkemele *İni en çok işgal eden suçlar küçük hır- sızlıklardır. Mahkemelere değerleri beş, altı kuruşu geçmiyen birçok hır- sızlıklar gelmektedir. Boş bir rakı şişesi ve küflü bir çöp tenekesi, bir simit, bir ekmek ve bir kilo zeytin çaldıkları için adalet huzuruna çıka - rılanlar vardır. Şultanahmet sulh birinci ceza mahkemesi dün bir şişe ve bir çöp tenekesi çalan iki suclu hakkmda beraet kararı vermiştir. Sultanahmet ikinci sulh hâkimi Sa- lâhattin Demirelli, Hüseyin isminde bir sergiciden bir kasket çalan Sabri isminde bir delikanlıyı 21 gün hapse mahküm etmiştir. Mahmutpaşadan geçerken bir sergiden fanilâ çalan A- pustol ismindeki bir çocuk hakkında da Sultanahmet sulh birinci ceza hâ- kimi Reşit tevkif kararı vermiştir. Şehirde büyük hırsızlıkların bulun - maması zabıtanın uyanıklığı hesabı- na kaydedilmektedir . Şi Sigorta rezaleti ' Suçlular sahtekârlıktan mahkemeye veriliyorlar Dirileri ölü gibi göstererek sigorta şirketlerinden para çekenler hakkın- daki tahkikata devam edilmektedir. Haklarında tevkif kararı verilen beş suçlu tahliyelerini istemişlerdir. Mah keme, mevkufların bu taleplerini red- detmiştir. Polis, şimdiye kadar bu şekilde öldürülen (17) kişi tesbit et- miştir. Mevkuflardan bağka (12) ki- şinin daha ismi hâdiseye kârışmak - tadır. » Bir iki güne kadar dava evra; kı mahkemeye - veriletektir."*'Süçuni vasfr sâhtekârliktır. —— züne şu yolda devam etmiştir: - “— Bu analizlerle varılan en bü- yük netice; yer yüzü dillerinde kültür mânaları taşryan kelimelerin, hep Türk kökünden kopüştuğunun orta - ya çıkmasıdır . Bu sözle, bütün dünya - dillerinin hep Türk dilinden çıkmış olduğunu iddia etmiş olmıyorum. Şimdiki hal- de bizim iddia ve ispat edebildiğimiz, bütün dünya dillerinde bulduğumuz ve gördüğümüz Türk gsözleridir. Bu iddiamızla orijinal bir dile sahip ol- duğunu iddia eden hiç bir millet ren- cide etmediğimize kanliz . Ancak, dünya dillerinde bulduğu- muz Türk kelimeleri, en çok kültü - rün yarattığı anlamlara delâlet et - mesiyle hükmediyoruz ki bu — keli- meler dillere Türklüğün dünyaya kültür götürdüğü devirlerde girmiş - dr. İşte burada Türk historya ve dil tezleri birleşmektedir: Türk historya tezi neolitik ve maden kültürlerinin Orta Asyadaki Brakisefal Türkler - den çıktığını ve bütün dünayaya ya- yıldığını ortaya koyduğu gibi, Türk “Güneş - Dil,, teorisi de yer yüzüne dağılmış ve türlü dillerde başka baş- ka kılıklar altımda yer almış kültür kelimelerinin Türk aslından geldiğini kanuniyet kat'iyetle göstermekte - dir.. “Güneş »- Dil,, teorisinin dünya dil bilgisi üzerinde yapacağı büyük dev- rimin eniyi bir şahidi de, Üçüncü Türk Dil Kurultayma gelen ve içle- rinde eserleri her yerde doküman gi- bi tutulur bilginler de bulunan 15 dil âliminin bu teoriye verdikleri kıymet ve ehemmiyeti vesika - ile bildirmiş olmalarıdır . Doğrudan doğruya bir Türk bulu- şu olan “Güneş - Dil,, teorisi, bir yan- dan Türk dilinin nasıl ana bir dil ol- duğunu ortaya koyarak ,bu dili kü- çük gören eski masalları yıktığı gibi; bir yandan da, halk içine kadar ya - yılmış ve herkesçe mânaları bilinmiş olan kelimeleri, yanlış olarak, dilden çıkarmak ve yerlerine i sözler 4- ramak güçlüğünü de 9rtıdın kaldır- mıştır . . . Maarif vekili Dün geldi, parti işlerile meşgul oldu Maarif Vekili Saffet Arıkan, re*a- katinde Yüksek Tedrisat Umum Mü- dürü Cevat olduğu halde dün sabah Ankaradan şehrimize gelmiş, istas- yonda Parti ve Maarif erkânı tarafın- dan karşılanmıştır. Saffet Arızan, doğruca Partinin Vilâyet merkez bi- nasına gelmiş ve burada bir müddet Umumi Kâtip vekili sıfatile Parti iş- lerile meşgul olmuştur. Vekil, şehrimizde bir müddet kala- cak ve bu esnada Üniversitede ve Gü- zel San'atlar Akademisinde yapıla 'ak ıslahat ve bilhassa Hukukla Mülki - yenin dörder seneye çıkarılması ve Mülkiyenin Ankaraya taşınması işie- rile meşgul olacaktır. Bundan başka Cümhuriyetin 13 üncü yıldönümü münasebetile Parti Umumtf Merkezi tarafından bir pro- gram hazıılamak üzere yapılacak iç - timalara riyaset edecektir. Natia Vekili Trakyada Şehrimizde bulunan Nafıa Vekili 'Ali Çetinkaya evvelki akşam bazı tet- kiklerde hulunmak üzere Trakyaya gitmiştir. Ali Çetinkaya tetkiklerin- den sonra Tekirdağından İzmire gi - decektir. Ankaraya dönmezden e7 - vel tekrar şehrimize gelmesi muhte- *| meldir. İcra dairelerinde yapılacak ıslahat Muhasibi mesullükler yeni teşkilâtta kalkacak lcra dairelerinin ıslahı işile m:>ş - gul olan heyet, mesaisini hayli ilerlet miştir. Öğrendiğimize göre, İcrala - rın yeni şeklinde icra muhasibi mes- üllükleri kâldırılacak ve bü işler doğ- TüRaris İoğruyarİora aaviturlüktarımı verilecektir. Türkiyede yalnız İstan- bul, Ankara, İzmir, Bürsa, Adana ve Üsküdarda icra muhasibi mes'ullük - leri vardır. Diğer vilâyetlerin para ve hesap işlerini esasen icra memur- ları yapmaktadır. İstanbul Muhasi- bi mes'ullüğü, 7 icra, 9 sulh mahke- mesinin icra işlerile iki iflâs dairesi- nin hesaplarını tutmakta ve senede 10 milyon liradan fazla para alıp ver- mektedir. — İstanbul icra muhasebe- ciliğine vasat! bir hesapla günde bin müracaat yapılmaktadır. Yeni ka - nun çıktıktan sonra bu işler İsta ıbul Tera ve İflâs memurluklarına devre - dilecektir. Bu suretle dosyalar mu- hasebeciliğe gönderilmiyeceği için iş- ler daha çabuk görülmüş olacaktır. * Romanya yolile ihracat Romanya vapur acentesi Avrupa memleketlerine olan ihracatımızı Ro- manya yolile yapmamız için fiyatlar- da yeniden tenzilât yapmış ve ayda on defa olan vapur seferlerini de on beşe çıkarmıştır. Bu suretle, günler- ce vesait bekliyen ihraç maddeleri - mizin seri surette nakline imkân hâ- sıolmuştur. Acente, hazırladığı ye- ni tarifeleri Türkofis vasıtasile bütün tüccarlara dağıtmıştır. , İzmir sergisinden dönüş İzmir sergisine iştirak edenler için hususi surette sefer yapan Karadeniz vapuru evvelki akşam limanımıza dönmüştür. Vapurla beraber sergiye iştirak edenler ve Şehir Tiyatrosu artistleri de şehrimize gelmişlerlir. Ayni zamanda şehrimizde temsiller verecek olan büyük bir ecnebi Sirk kumpanyası da gelmiştir. Sirkte bir çok terbiye edilmiş vahşi hayva'lar bulunmaktadır. Galatadaki mey- dan güzelleşecek Buraya Atatürkün büyik bir heykeli dikilecekt r Liman İdaresi tarafından - Galata rıhtımında yaptırılacak büyük mey - dan için dün mütehassıslardan müteşekkil bir heyet tarafından ma- hallinde tetkiklere başlanmıştır. He- yet, Belediye fen heyeti azaları, Li - man mühendisleri ve şehircilik müte- hassısı Prost bulunmaktadır. Heyet tetkikatını bitirir bitirmez meydanın açılmasına başlanacaktır. Hazırlanan projeye göre meydan, merkez rıhtım ve Çinili rrhtim hanlarının ön kısım- larında bulunan 24 metre kutrundaki sahada yapılacaktır. Parmaklıklar kaldırılacak ve her iki hanın önün - den geçen geniş cadde meydana kal- bedilecektir. Meydan şehrin deniz - den gelenler için bir kapısı mesabe- sinde olacağından buraya Atatürkün uzaktan görülebilecek bir kaide üze- rine büyük bir heykeli dikilecektir. Bu heykelin birisi san'atkârlarımıza yaptırılması kararlaşmış gibidir. Bu- nun için bir müsabaka açılması da düşünülmektedir, Meydanın yapılma- sından sonra ötomobiller Merkez ve Çinili rıhtim hanlarmın arkasındıki caddeden işliyebileceklerdir. Ayni za- manda Deniz Ticaret Direktörlüğü binasndan Çinili rıihtim hanma kadar olan sahada bulunan küçük dük'ân- larm ve diğer müesseselerin butalar- dan kaldırılmasına ve yerlerine antre po yapılmasına karar verilmiş'ir. Sekiz gemi daha ısmarlıyoruz İngiliz fabrikası mümes- silleri ile tam anlaşma (Ceçenlerde- wmlm 6 vapurdan sonra yeniden sipariş edi- ledek Hömiler çit 'de Tktısat Vekâleti ile Ingiltere fabrikaları mümessilleri arasında cereyân etmekte olan mü - zükerelerde bazı ufaktefek mesele - lerden başka tam bir anlaşma hâsıl olmuştur. İngiltereye ısmarlanacak gemiler sekiz tanedir. İngiltere ile olan yeni ticaret anlaşması müsait ol- duğundan vapur bedellerinin tediyesi üzerinde hiçbir ihtilâf kalmamıştır. Gemilerin inşa müddetleri Almanla - yınkinden daha uzun olacaktır. İlkön- ce Akay vapurları teslim edilecektir. Şimdiki projelerde Akay için ismar- lanacak iki vnpünm 12 - 18 mil sür- atlerinde olmaları kararlaştırılmış olduğu halde İktısat Vekâleti sür'at- lerin daha fazla olmasını doğru gör - müştür. Çünkü bu vapurlarım Yalo- va ve Floryaya işletilmeleri mevzuu- bahistir. Bugün 2,5 saatte katedilen Yalova yolunun hiç olmazsa bir bu - çuk saate indirilmesi imkânları düşü- nülmektedir. Esasen Yalovanın halk arasında rağbet görmemesinin en mühim sebeplerinden biri de vapur yolculuğunun çok uzun -sürmesidir, Diğer taraftan az sür'atli vapurla - rim Florya hattında da trenle reka - bet edemiyecekleri anlaşılmıştır. O- nun için Akay vapurları için hazırla nan projede bazı değişiklikler yapıl- ması düşünülmektedir. Denizyolları- nın ısmarlıyacağı dört vapurdan üç tanesi beşer bin tonluktur. Bunlarda ihracat maddelerimizin nakli için de her türlü tertibat ve soğuk hava de- poları vardır. ) 27 Eylül ğ PAZAR Bugün hava kismen bulutlu geçecek, rüz- gâr cenup istikametinden, — orta kuvvette esecektir. Yağmur yağmak ihtimali yok- tur, Dünkü hava Dün hava tazyiki 760 milimetre idi. Ha- raret içerde 23, dışarda 20 idi. Buhar taz- yiki 11,2, rütubet yüzde seksendi. Geçen sene bugün TAKVİMEASHAVA Sugünkü Hava : BULUTLU Yuncuay — Gün:271 — Hızır: 145 135$ HİCRİ 1352 RUMI Recep: 10 14 Eylül Güneş: 5,53 — Öğle : 12,05 İkindi: 15,27 — Akşam: l!.81021 | Yatsı : 19,32 — İmsâk: TAN — 279936 — TESLHIR HADLPLERİ, Siyaset âlmî Fransanın kararı ransada halk cephesi hükü« meti proğramınm — birinci safhasını tatbik ettikten sonra ikinci safhaya geçmiş ve.Fransanın en mü«< him ve en hayati meselesi ile meş« gul olmağa başlamıştır. Proğramın birinci safhasında ba « şarılan bütün işleri hepimiz de bili« yoruz. Bunlar kırk saatlik mesai haftası, ameleye her yıl on beş gün- lük ücretli mezuniyet, amele ile pat« ronlar arasında -kollektif mukavele, Fransa devlet bankasını millileştir « mek, silâh imalâtını milli kontrole tâbi tutmak gibi mühim işlerdi. M. Blum hükümetinin! bu işleri ba« şarması, hükümetinin iş başmda kal« ması ihtimallerini günden — güne kuvvetlendiriyor. ve bu hükümetin Fransada siyasi istikrar temin ede « ceğini ifade ediyordu. İstikrar meselesi: akat Blum hükümetinin temtn ettiği görülen istikrarın sü« rekli olup olmıyacağını, mali mesele- lerin halli isbat edecekti. Çünkü ::;ıııııuı en mühim ve halline ex Tasını bugünkü iktısadi şeraite bir fiata indirmekti. a Muhalifler: Fıht Blum hükümeti, bu yol. da herkesten — fazla Fransa komünistlerinin muhalefeti ile karşı« lanıyordu. — Fransa — komünistleri, Fransanmn altın esasından ayrılma « ması için her şeyi yapıyor, hattâ halk cephesinden ayrılarak hükümeti yık« mak için milli bir cepheye iltihak etmiye, yani sağlarla teşriki mesaiyi de göze alıyorlardı. Fakat M. Blum, komüniştlerin sağla teşriki mesai etmelerinin, kendileri için siyasi bir intihar olacağını takdir ederek tuttu« ğu siyasette israrla devam etmiş, ni« hayet İngiltere ve Amerika İle anla« ŞATAK, WPülğün AuğLAlut Güşür L BU karar vermiştir,. * ; KİK ünrir ge aabil r c sülhünü sayilü- bilir xİaz ı-ıu:'ılıl:lı' başwc: %âü,: Fransa hükümeti kararmı, yarın parlâmentoya tasdik ettirmeğe çalı- şacaktır. Yarın Fransız parlâmento- sunda mühim bir fikir çarpışma- sı vuku bulacağı anlaşılıyor. Merakla bekliyoruz . Ömer Rıza DOĞRUL Istiklâl harbi Muazzam bir film vücude getiriliyor Erkânrharbiyei Umumiye Reisliği tarafından İstiklâl Harbinin bütün safahatını ihtiva eden büyük bir film vücude getirilmektedir. Film 12 kı- sımdan mürekkeptir. 7 kısmı çekils miştir. 5 kısmı kalmıştır. Film, Düveli İtilâfiye deniz ve ka« ra kuvvetlerinin Türkiyeyi istilâsile başlamaktadır. Ekseri kısımları fo« toğrafik olarak Türkiye haritası ü e zerinde gösterilmektedir. Maraş, Ga- ziantebin işgallerinde yerli halkın kıyamlarına ait parçalar, bundan iki sene evvel mahallinde ve halkın eski kıyafetlerile alınmıştır. : Bu sahnelerde İstiklâl Savaşıanda, Atatürkün başkanlığında Türkün ço- luk çocuğile, kadın ve erkeğile nasıl savaştığı görülmektedir. Bu film ik- mal edilirse, İstiklâl Savaşı tarihi canlı olarak görülmüş ve okunulmuş olacaktır. Ecnebi mütehassıslara gösterilecek kolaylıklar Dahiliye Vekâleti memelekete gele- cek ecnebi mütehassıslara ne gibi ko« laylıklar gösterileceği hakkında bir talimatname hazırlamış ve bunu bü- tün vilâyetlere göndermiştir. Bu talimatnameye göre, memleketi mize gelip on beş günden fazla kala- cak olan ecnebi mütehassıslar, diğer ecnebiler gibi kontrole tâbi olmıya « caklar, polis kuyudatından muaf bu- lunacaklar, yalnız pasaportlarına iş- tinaden biri sarı, diğeri siyah renkli olmak üzere Emniyet Müdürlüğüne iki beyanname verecekler, mukabilin- de bir hüviyet varakası alarak bunun- la, mıntakalar hariç olmak raret derecesi en çok 15, en az 11 derece ve buhar tevettürü vasati 10,76 kavdedil - Geç'uı sene bugiün hava tasyiki 56,0. ha- | miştir. ç Üzere istedikleri yerleri dolaşabile « ceklerdir

Bu sayıdan diğer sayfalar: