16 Eylül 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

16 Eylül 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— 16-9-936 IT AN i Gündelik gazete Başmuharriri Ahmet Emin Yalman Vekiller Şarka gidiyorlar Me iktasadi kalkınması elele gider. Bir kaç yıldanberi iktisadi kalkın- mâ faaliyetlerinin hentiz içtimai ha- Bu gün hazırlık ve kurma devrindeyiz dan ziyade İş başmda görüyoruz. Dün İzmirde sergi ile meşguldü . Bugün Bursada fabrikaları tetkik et- 4. Yarm Karadeniz sahillerini ve Şark vilâyetlerini dolaşacak... Bu seyahatler ve mahhli tetkikler, #hmal ettiği Şark vilâyetlerine yalnız Cümhuriyet hükümeti imar elini u- gattı, Celâl Bayar orada başlayan e elen ame bar incel bir yurtseverlik örneği o- , 2 le Tuah suldulıyasah hay yam İvEdaN YAFA. , Japonya niçin pazarları istilâ ediyor? pi İ fir i ; i zEE 1 il ! kir iayyare meydanı urdunun, evinin ve çocuklarının hava tehlikesine karşı müdafa- asız ve açık olduğunu İn- önü kahramanı Başbaka- nm ağzından dinleyen Türk milletinin varını yo- gunu Hava Kurumuna vermek için koştuğunu na- sıl unutabiliriz?.. Hele, ih- tiyacı çok olan köylümü- zün mahsulünün yüzde i- kisini seve seve vermesini Yurdu hava tehlikesin- den kurtarmanm bir “para” işinden ziyade; ha- vacı bir nesil yaratma işi olduğunu anlayan Hava Kurumu bu coşkun alâka- Bizim yaramazlar TAN SAM Tarihi Dedikodu üç YAPA BiLİR| Misin? yı nizamlandıran ve ve» rimlendiren bir hareket olarak büyük şehirleri - mizde Türkkuşu şubele - ri açmış ve asil Türk çocu- ğunu, karada olduğu gibi, havada da yurt müdafa- asında yetiştirme ve hazır- lama işine başlamıştır. İnönü kasabasında kuru- lan motörsüz uçuş ve plâ- nör kampında iki ay çalı- Ali Yıldız isimli bir ürk .gencinin..18.saat.39 dakika havada kalarak dünya beşinciliğini ka - zandığını biliyor'musu - nuz?... armki hava ordumuzu ha- zrlayacak olan bu çalış- e mayı yurt ölçüsünde genişletmek için Hava Kurumu; Türkiyenin her köşesinde şube açmayı karar- laştırmış ve bunun için belediye- lerden yardım istemiştir. Bu yar- dım, ne para, ne vasrta, ne fikir yardımıdır. İstenen yardım: Uçuş yapmaya müsait, şeh re yakm bir meydan bulmaktır, o kadar.. “— Anadoluda meydandan bol ne var?” diyeceksiniz. Hakikat, maalteesslif böyle değildir:Bugü- ne kadar Hava Kurumuna, kasa- basının dört yanı bomboş mey- danlarlia dolu olan hiçbir belediye re Işte “benim meydanım... Memleketimin genç- liği, kanatlanmak davasındadır., dememiştir. Bunun sebebi çok basittir: Biz- de halk hizmetlerini üzerlerine a- lanlar; geçmiş asırların verdiği kötü bir itiyatla, kendi hissi se- Köylü daire kapıla- rından kurlarılsın! ahiliye Vekâletinin her bü- yük vilöyetlerimizde bir köy bürosu açmaya karar verdiğini; köy davasmın asıl rejim davası ol- duğuna İnanmış ber vatandaş gibi, #iz de sevinçle okumuşsunuzdur. Köy için yapılan her şey, yapıla nm en faydali ve mukaddesidir... Biz bu satırlarda çaresi bulm- mak İçin ele almmamış bir yara- ya; müzminleşmiş bir derde dokü- nacağız: Şehirlerimizde ve kasa - balarımızda hükümet dairelerinin, mahkemelerin, halk hizmetleri i- çin kurulmuş müesseselerin önün- de hergün rehbersiz ve nevmit do- Taşan, kendine hâs olan saygı ve sükünla basit bir işini gördürmek için günlerce bir han odasında bekliyen köylülerin sayısmı bir kere düşününliz: Bizim hangi iç- timat teşekkillümtiz, hangi Halke- vimiz bu memleketin efendisi olan köylünün devlet dairelerinde olan işlerinde rehberlik etmek, ona yol göstermek, işini kolaylaştırmak İ- sin teşkilât yapmıştır?.. Buna mu- kabil en ufak bir köye bile İşi olan ve kimsesiz bir vatandaş si- fatile gittiğiniz zaman orada size candan alâka gösteren isimsiz bir teşkilât bulursunuz, Anadolu kö- yüne İmece tabiri; bu, kollektif şuurun hediyesidir. Fakat acaba köylü; gehirde ve kasabada, köy- de kendisinden bir hak olarak is- tenen bu yakınlığı ne zaman bul- muştur? esmi devlet daireleri önüne sıralanan arzuhalciler, mu- akkipler hepsi de köyden gelen müşteriyi beklemektedirler. Çünkü köylünün devletle olan işleri, çok zaman, vergi, tapu ve mahkeme- ler gibi, bürokrasiden tamamen kurtulduğunu, bugünkü yeni ce- miyete ve hayat gartlarmı uygun bir organizmaya sahip olduğuna hiçbir zaman iddia edemiyeceği- miz kısımlar üzerindedir. Ve köy- Mi bu İşle de rehbere muhtaçtır. Bu rehber onun dişinden tırnağın- dan arttırdığı Üç beş kuruş alan muamele mürabahacısı değil; $a bir Halkevi, va bir köylü bürosu veya milli bir kurum olmalıdır. Öyle bir organizma ki, kendi ku- ruluşunun sebebini; devletle va- tandaş arasındaki muamele ve İş lerin kırtasiyecilik tarafmm tasfi- yesinde arayan yepyeni bir teski- lât olsun... Wee Halkevleri ve köy büro- Jarmm en büyük vazifesi bu olmalıdır. Köylü, rejimin her- gün tasfiye etmekte olduğu bü- rokrasinin onu işinden gücünden alakoyan ve bezdiren slriinceme- lerinden kurtaracak bir mütevas- sk teşkilâta kavuşmalkdır. Mese Ii her köyün muhtarınm muay- yen zamanlarda kasabaya gelerek bütün köylünün işini bu teşkilât yasıtasile ve kolaylıkla gördüre- bilmesi ve sonra her iş sahibinin, işinin 'seyrinden muntazaman ha- berdar edilmesi... Bu nekadar ideal bir hareket olacaktır. Devlet köy kalkmma plânmı hazırlamaktadır: Bu plân Türk köylüsilne hayatınm hiçbir saati- ni devlet kapılarında bekliyerek geçirmesini değil; yurdun kurtu- altm başaklar yetiştirmesini, ye- rin altında kaçan firari suyu 16p- rak üstünde memleketin baym- dırlığı emrine vermesini, köy hayatmı muasır seviyeye yükselt- mesini, konfora ve ileri hayata kavuşmasmı hedef tutuyor, Bir inan ve ülkü işi olan bu büyük da- vada köylünün günlerini yalnız böyle bir teşkilât yoksulluğu yil. | rinde harcatmıya ne hakkımız vardır?.. K öylünün işini onu yormadan, üzmeden, bezdirmeden gö- recek; devlet otoritesine olan ezeli saygısmı devam ettirecek bir taş- kilât... Genç Cümhuriyet çocukları- nın eline verilmiş bir teşkilât. Halkevleri, köy büroları, milli te- şekküllerden (o bunu bekliyor, İsti yor, ve münakaşa ediyoruz Vimlerini kullanmak; müsbet inisi- yatiflere göre hareket etmekten ziyade kanun, talimatname, ni- zamname, emir ve tamimlere bağ- lı kalmışlardır. Türk Hava Kurumuna uçuş meydanı bulmak için bir kanun var mıdır? Hayır! Talimatname, nizamname var mıdır? Hayır! Emir? O da yoktur... Bunlar olmadıktan sonra gelen müfettiş veya makam “vazifede sulletimal” veya "ihmel ve tera- bi” bulacak mıdır? Hayır... eri kalan bir “yarınki ih- tiyacı seziş”dir. Siz bu se- ziş kabiliyeti; pek yarının değil; dünün olduğu kadar da bugünün olan bir mese- lede ve bu kadar kolay imkânlar altında bile bulamazsanız nasıl | nevmit olmazsınız?.. Kalkımma halinde olan bir mem lekette, bir kaza belediye reisinin veya halk hizmetlerini üzerine al- miş herhangi bir vatandaşın bile bütlin fikir ve kudretini tam ma» nasile işler bir halde bulundurması bir muvaffak olma şartıdır. Köy muhtarma kadar bütün halk mü. messillerinde bu seviyeyi oyarat- mak için ne yapmak Jâzımsa ya- pılmalı; fikri; kanun maddeleri, nizamname fıkraları, tefsir bent- leri, tamim ve tahriratlar arasmda sıkışarak kısırlaşma olanlar bütün enerjileri ve yaralına kabiliyetle - rile, memleketin kalkmmasına ken- dini vermiş hüviyetler haline geti- rilmelidirler diyoruz, Çorapların standardizasyonu Erkek ve kadm çoraplarının istan. dardizasyonu için Ticaret Odasında yapılan tetkikat ve alman kararlar Üzerihe Oda Sanayi şubesi müdürü Hakkı Nezihi, fabrikaları gezerek tetkikat yapmağa başlamıştır . 0 İ betinde bulunmuş, “diler. Gecelik entarileri, beyaz tuk- YUCU MEK 5 Bu da bir çeşit üniforma Del entari, dal hırka tabirleri | maruftur. Bu yakamda dal tabiri sade manasınadır, Dal entari, da) İ hırka hiçbir süsü, hiçbir ziyneti ve hiçbir teferruatı olmıyan hırkaya ve entariye denilir. s Antuvan Manas Efendi on sekiz | yaşmda Paris sefareti Üçüncü kita. tebriki vilâdet münasebetile on bir defa heyeti se- faret ile birlikte Üçüncü Napolyo - nun huzuruna çıkmış, Rüstem Paşa yannda şark vilâyetlerinde dolasan teftiş heyetinde bulunmuş, nihayet İstanbulda şehremanetine intisap et- migti, Manas Efendi, bundan sonra Yeni. köy, Büyükdere ve Anadoluhisarı dairel belediye riyasetlerinde bulun- du. Büyükderede vazife gördüğü devirlerde Büyükderenin beyaz cad. desi pek meşhurdu. Süferanm bir kısmı Tarabyada ve bir kısmı da Bü. yükdere piyasa caddesinde oturur - lardı. Her gece alaturka saat üçte iki alafranga saz takımı Büyikdere caddesini şenlendirir, takımlardan biri İspanya sefareti önünde, ikinci” si de Rus sefaretine yakm bir yerde kurulurdu. O devirlerde yazlık en mutena ve makbul yer Büyükdere idi, Akşamları Büyükdere piyasa ve- ri hmeshımç dolardı. Sandalyede o « turup kahve, şerbet içenler çok ol « duğu gibi bir kısım halk ta piyasaya iştirak ederlerdi. Herkes en güzel akşamlık pantalonunu, ceketini gi « yer, seyran yerine öyle çıkardı. Sarıyer tarafından olsun, Büyük - dere tarafından olsun, Bilyükdere piyasa mahalline hürmetle gelinirdi. Çünkü madamlar, mösyöler, en güzel tavaletlerile o meydanı doldurmuş bulunurlardı. Manas Efendinin riyaset zamanrı- da kötü bir âdet başladı. Sariyerin zengin balıkçı ağaları Büyükdere pi- yasasma girmek hevesini gösterdi « ler. Uzun Ahmetler, Uzun Mehmet « ler akşam olunca gecelik entarileri « ni, Şam hırkalarını, beyaz takke” tini giyip Sarıyer mahalle kahvesi- ne çıkarken bir parça da Büyükdere piyasasına (ouzanmağı (başladılar, İlkönceleri haddı fasıl çok geçmedi. ler, Fakat gittikçe dairei hudut ge nişledi. Balıkçıbası Uzun Ahmet, Dalyancı Uzun Mehmet ta Büyükde. İre piyasasının göbeğine kadar keleri, Şam hırkalarile frenk we İdam ve mösyöleri önünde arzı en » dam eder oldular. Bu hal bittabi sü- ferann nazarı dikkatini celbetti. Makamatı âllyeye şikâyet ettiler ve daire reisi Manas Efendiye de bas vurdular. OoSefaret tercümanların İ gönderdiler. Matas Efendi bu yolsuz halin farkındaydı. Fakat menetmek elinde değildi. Mahremane ihtarla - rın faydası olmuyordu. Baştereltiman İarın şikâyetine karşi: “ Süfera hazeratı neye telâş bu- yuruyorlar? — Ahmet Ağanın kiya- fetleri üniformadır!” cevabımı verdi, “— Ne üniforması?” *— Balıkçıbaşı üniforması.” » Manas Efendinin hazırcevaplılığı nükteperdazlığı herkesin olduğu gi » bi tercümanların da malâmu idi. Gülüştüler, Abdurrahman Âdil EREN YİN bolu - Adapazarı şosesi zünden kasabaların han köşele Düzce okuyucularımızdan muallım | için nazarı dikkatini celbetmenizi ga Riza imzasile yazılıyor: “Adapazarından iç Anadoluya gi- den en İşlek yollardan biri Adapaza- rı » Bolu şdsesidir. Böyle olmasına rağmen şöse tamamile çökmüş ve ha zetenizden dilerim... Gürültüden şikâyet Nişantaşmdan Sedat imzasile: “Belediye bundan birkaç ay evvel rap bir vaziyettedir. Hendek ile Düz| gürültüyle mücadele kanununu çı - ce arasındaki yol tamamile çukur - laşmış, yazım tozdan kışın çamurdan geçilmez bir hal almıştır. Her gün için tamamen yolcu ile dolu otobüs ve otomobillerin geçtiği bu yol çok tehlikeli ayni zamanda da çok yorucu olmuştur. Her ihtiyacı büyük bir gayretle başaran Bolu valisinin bu feci vaziyete de bir nihayet vermesi karmış ve tatbikine de büyük bir eld diyetle koyulmuştu, lâkin birkaç haf tadanberi gevgediğini görüyorum. Sabahları satıcıların bağrısmala - rından hemen hemen uyumuk imkâ- »i kalmamıştır. Bu hal bilhassa yan ve arka sokaklarda daha fazla görü. lüyor. Acaba buna nasıl mâni olma- hı. kime şikâyet etmeli”,

Bu sayıdan diğer sayfalar: