ski au ANN No. 47 Tam bu sıralarda Anzavur hareketi başlamış bulunuyordu Çiftliğine civar köylerde oturan Dıramalılardan bir müfreze tertip etmişti. Bunların arasmda da — geçenlerde mühim macerasını an- lattığımız (Diramalı Rıza) namile 4- nılan — cüretkâr adam bulunmak- ta idi. Etem Bey, bu suretle kuvvetinin ilk temelini temin eder etmez; Ban- Ki i dırma, Gönan, Balikesir, ve Bursada tanıdığı Çerkezlere ha - ber göndermiş; bunları yanma davet etmişti, Bu #ırada Bursada ermeni tehciri dolayısile haklarında takibat icra €- dilmiş bazı Çerkez poliskomser ve muavinleri bu daveti büyük bir memmuniyetle kabul etmişler; bazı arkadaşlarmı da teşvik ederek; der- hal Etem Beye iltihak eylemişlerdi. Artık Etem Bey, kuvvetlenmişti. Ve, yerleştiği Sard Kalesi harabele- rinde muhitindeki rakiplerini söndü- rerek, bütün o havalide tek kalmak hırsını yenememişti. İlk rakip telâkki ettiği, Alaşehir €ephesi kuvvayi milliye kumandanı (Hüseyin Paşazade Mustafa Bey) di. Fakat Mustafa Bey o havalide ken- disini sevdirtmiş bir zat olduğu için Etem Bey bu fikrini tatbikte biraz ihtiyat göstermiş; yine oradaki nü- fuzlu şahsiyetlerden taraftarlar te- min etmişti... Bu arada da maiyetine AcıHakikatler | | Sağlık İ Oğütler! Baık mevsimi Gazetelerin rivayetine göre, bu- günlerde Istanbulda balık yine ço- Zalmış, gemiler dolusu yabancı mem- leketlere ihraç ediliyormuş... İ, i Bunda taaccüp edilecek bir şey korkunç bir şekle girmişti. Bereket versin ki; hakamliğı anliyanb azı yoktur: Istanbulun balıkları pek es- asker kumandanlarının müdahale ve — Gk e İm tavassutu ile acıklı bir hadisenin 5. de pek büyük adamların iltifatlarma nüne geçilmişti. mazhar olmuşlardır. Eski Yunann Mes'ele yalnız bu vak'adan ibaret | ve her zamanın büyük filozofu Aris. kalsaydı, bunu nakletmek bile ii.|t9 Istanbulun palamut.balığını ens vE ilirdi. Fakat aradan etmişti. Ondan sonra, eski Romanın Bir kağ ela daha mü | tabiat âlimi, Pline, yine eski Roma- himi bir hâdise zuhür etmişti. Düş|om meshur esiri Varronda bizim mana karşı cephe tutan Etem Beyy Palamut balıklarını pek sevmişlerdi. bu sefer de Alaşehir eşrafından sa. Hele bizim Amasya'lı meşhur coğ- bık Meb'us Akif Beyi tutturmuş, | rsfYacı Strabon palamut balıkları» (Demirci Mehmet Efe) ye göndert-| m Azak denizinden çıkarak Trab- miye kıyam eylemişti... Bunu haber| 707A. İskenderuna, Boğazın m alan yine eşraftan İnce Oğlu Şevket ki adacıklara uğradıktan sonra. kulesinin altındaki kayanm korku» Bey gece yarısı kaza kaymakamın n vie GL “ lr RE sundan Halice sığındıklarını ne gü- —Bu, ne İşt zel anlatmıştır. Onun dediğine ba- mü ?.. müdahele ed kılırsa, eski hemşerilerimiz api ii Genie Dora kik” lılar palamut balıklarını Haliçte el Diyu six sünigii' lerile topliyorlarmış.. Boğ Yazan : Ziya Şakir Hükümet yok Bu adamcağı- Boğazlarına ü w pek düşkün olduklarını bildiğiniz ©8- yk bi Ma e De a a Bildi, Maamafih; Salihli Kaymakamı | kullandıkları iki meşhur salça, Mu- hadisesinin. ortada * koskocu bir ib. Tia ile Garum yine bizim Istiinbulun fet dersi şeklinde durmasına rağ.) balamutundan ve uskumrusundan men, Alaşehir Kaymakamı canını di. | karıltrdr. gine almiş; Akif Beyin gönderilme. | Avrupalılar — hıristiyan dininin sine mâni olmak için jandarma ku-| büyük perhizde balığa izin vermiş mandanma emir de vermişti. olmasının tesiriyle — balığı hâlâ et Bu emrin ne tesir hâsl ettiğini, | yemeklerinden saymazlar. bunda ba- ve nasıl bir netice verdiğini bilmi-| hm midede çabuk hazmedilmesinin yoruz... Ancak, aradan yine bir kaç küçük bir Çerkez müfrezesi alarak) gün geçer geçmez, Alaşehrin etrafı. | © *İri Vârdır. Balık EŞİ Alaşehre gelmiş; kaza kaymakamı|nı çepeçevre saran yaylım ateşleri, (90778 Midelerinin çabuk boşaldıtmı Bezmi Nusret Beye müracat ederek| kasabayı altüst etmişti. Herkes | hisseden köylüler balığın insanı do. efradınm bazi ihtiyaçlarına yardrm istemişti. Gerek kaza kaymakamı ve gerek Mustafa Bey, bu yardımı di riğ etmemişlerdi. Etem Beyin muhitindeki nüfuz ve| İyurmadığmı sanrlar, Bizde, kerahat vakitlerinde balık ancak bir mezeden ibaret ise de, Ye- *İmek sofralarında et yemeğinin yeri- İni tutar. Trabzonlu hemşerilerimize düşmanm âni bir baskınla kasabayı ihate ettiğine hüküm vermiş; her ta- rafta dehşetli bir korku baş göster. mişti... Bi hükümet dairesinde, kuvveti artmaya başlamıştı, Her ne| ye Kumandanı Hüseyin Paşazade p kadar büyük birsderi Reşit Bey ken-| Mustafa Bey ile oturmuş, müdafaa | SOrarsanız küçücük hamsi balığını disine muavinlik ve müşavirlik et-| kuvvetlerinin ocepbane © mes'elsini| bile — Kani da var, ernida var — mekte idise de, yine yardımcıya ih- tiyacı artmıştı. Daha doğrusu, mai- yetindeki rumellileri dilgir etmiye başlâdiğından — «hn başta (Drama. k Rıza) olduğu halde — b rdan bazılarile araları açılmış; muhitinde candan adamlar bulundurmak mec- buriyetinde kalmıştı. Bunun için de Bandırmada bulunan biraderi Tev- fik Beye, derhal yanına gelmesi için haber yollamıştı. müzakre etmekte idi. Bu tüfek ses- lerini işidince, onlara da bir hayret ve ürküntü gelmişti... Mes'elenin ne kurban diye kesmek caizdir. Kurban kesmek modası zaten pek az oldu- ğundan bu ciheti münakaşa etmeye ve AE Mi gone YİN YSA di Birer etvenmetes | dermiye teşebbüs ed iç Jan). A . Kumandan Ziya Bey odaya |Finin yerini tuttuğunu kabul etmek vek haklıdır. Çünkü balıktaki albo- min nisbeti sığır etindeki albomin| nisbetine mnadildir. Bundan. dolayı balığın besleme Kudreti çok bü tür. Balıkta, fazla olarak, fosfor bu-| kaymakamın kulağına iğile- — Çerkes Etem kasabayı kuşattı. Ne yapacağız?. Demişti. Ve o zaman, Kaymakam. Is Jandarmu Kumandanı ârasinda, TAN İşte bu esnadu Anzavur hareketi! başlamıştı. Buna binaen Tevfik Bey| Bandırmada barımamıyacağını anla- mıştı. Artık, kardeşlerine olan dar- gınlığı bir tarafa bırakarak, derhal Etem Beyin nezdine gitmiş... O da bu suretle milli müdafaa çereyanları arasına karışmıştı. gizlice şu muhavere geçmişti. — Sebep?.. — Mustafa Beyin (kuvvetlerini cebren dağıtmak.. Onu da asmak İs- tiyormuş. — Siz; derhal emir verin. Çarşı kapansın. Sokaklarda kimse kalma- lunması balık için sığır etine bir üs-| tünlüktür. Bazıları balık etini aşk duygusu - nu artırır diye pek severler. Vücut- ları ne zayıf, ne de şişman olmayan güzellere “Balık etinde” denilmesi de belki bundan gelmiştir. Fakat, Etem Bey, kâfi derecede kuvvet- lendiğine kanaat hasıl eder etmez, i- ge girişmişti. Kuvvet ve kudretini, — karşısmdaki Odüşman ordusundan evvel — kendi vatandaşları üzerin- de tecrübe etmek istemişti. Ilk ha- reket olmak lizere günün birinde Diye Alaşehre göndermişti... Fik- ret Beyin encam ve akıbeti, hayli : No. 4 Madam Zaruyinin güler yüzle gö- rünmesi, onu, pek sevindirmişti, göz- ieri parlıyordu: — Gel Madamcığım.. Yaklaş... Yaşlı kadının kadehini doldurdu; güldü: — Progit! 2 Dedi ve kadehleri tokuşturup içti- ler, İelâl, bir iki lokma meze aldı, tek- rar piyano başma oturdu. Madam Zaruyi, kısık sesle bağırdı: — Pardon hanımım, bir şeyi unu- tuyoruz... İclâl, piyano iskemlesi üzerinde dö- nerek baktı: — Neyi unutuyoruz, Madamer ğm?. iv Yaşlı kadm, mahzun bir bakışla gülümsedi: — Biri gelirse, seni sorarsa; evde yok! diyeceğim... Peki; bu çalgı, bu) başlamıştı: şarkı, nedir? diye sorarsa, he cevap vereceğim? yazık ki, hakikati şiirden ziyade se- ven hekimler balık etinin aşk duy- gusunu artıracağı doğru olmadığını meydana çıkarmışlardr. Yalnız, yağ nisbeti bakımından, #iğir etile balık eti arasmda büyük İbir fark vardr. Balıklarda yağ nis- sını... Karakollara da hemen telefon edin, Gelenler, halka ve kendilerine tecavüz etmedikçe hiç bir şeye ka- rışmasınlar, Bitaraf kalsınlar. Jandarma kumadanı, aldığı emir. leri infaz için çıkıp gitmişti. Fakat; kaymakamm vaziyeti fevkalâde na- İbeti yüzde 0,24 ile 21,20 arasında de- Zişir. Bundan dolayı balıkları yağsız ve yağlı diye iki sınıfa ayrmak za- rureti vardr. zikleşmişti... Karşısında oturan, ve vaziyetirden fena halde kuşkulanan Mustafa Beyi hangi kuvvetle müda- faa edecekti?.. GE .eeesasesereeazasese Günün program özü SENFONİLER: 22 Budapeşte: Ernö Dohnanyi'nin idare sinde senfoni, HAFİF MUSİKİ: 18 Varşova: Şarkılı orkestra. Radyo orkestrası, 21.40 Roma: 22 Prağ: Şarkrlrorkestra. 22 Vi; Orkentin, tra musikisi, OPERALAR: 29,45: Zürih: Boleldien'nin Patis,, operası. OPERETLER: “Jean de 21,30: Strasburgi F. Leharm “Tebessüm ler diyarı, opereti. 20,20: Pragi Viyana o- peretlerinden parçalar. ODA MUSİKİSİ; 23,30: Doyçlandzender: Oda musikisi (Sonatlar), 23,40: Belgrad: Tris, SOLOLAR: 20,10 Varşova: Piyano - keman 22 Var- şova: musikisi. 21,30 Viyana: Max Reçer varyasyonları, DANS MUSİKİSİ 19,30 Budapeşte: (1918-1025 car ü) 7230 Belgra Dans plikları. 2330 Breslav, 23,30 Roma “..aaaaaaae eee şa * HALK OPERETİ: Beşiktaş Suat park ta bu alışan 2145 te Sevda oleli ya rm akşam Kızkulesi parkında Şicin teyze : Tepebaşı Tiyatrosunda Dram kısı 1 Birinciteşrin Perşembe akşamı saat 20de MAKBET Yüzen: W. Shakespeare Türkçesi: M. Şükrik Erdem Fransız Tiyatrosunda Operet kısmı DUDAKLARIN Yazan: Yves Mirande , Müzik: Mawrice Yain Türkçesi: Ekrem Reşit Çocuk kısmi FATMACIK Yazan: Afif Obay Müzik: #ehmi Bye MEVLÜD Darüşşafakaya kıymetli vakıf ve tesisler yapan sabık başmabeyinci Osman Bey kızı merhum Bayan Nu- Biye! İle 'makeirm Bey Sitmin va müessdsen değerli - yardımlarda bulunan sair hayır severlerin ruh- larına İthsf edilmek üzere yarınki Perşembe günü öğle namazından sonra Sultan Selim camlinde Mevlidi . İnebevi okutturulacağı ilân olunur. linde olarak, pek kolay hazmedildik- lerinden midesi bozuk olanlara, u- zun hastalıklardan yeni kalkanlara, karaciğer ve böbrek hastalarına bile elverişlidir. Az yağlı olanlar da yağ- sız smıfına girebilirler. Yağlı balıklara gelince, bunlar in- sanı pek iyi beslerler. Fakat ancak midesi sağlam olanlara, hastalardan da yalnız şekerli hastalara elverişli olurlar. Yağsız olsun, yağlı olsun, balığın mutlaka taze yenilmesi şarttır. Bir de, balığın haşlamasını severseniz, onu mutlaka deniz suyu İçinde haş- lattırmız. O vakit balk daba diri ve daha lezzetli olur. (Arkası var) Yağsız balıklar, yalnız 1skara hâ- | yarısına kadar... Eskiden alışık mı idi? Sonra da, efkârlr içti... Fakat çok geçmemişti, Tekrar ay- ni tıkırdıyı duydu: İ — Ne oluyor? Acaba, karyoladan filân düştü mü? # Topladığı tabak çanağı bıraktı, ellerini önlüğüne sildi, lelâlin odası- na koştu, kapıyı gıcırdatmadan aç- tı: oda karanlıktı, bir şey göremedi. lelâl, uyku dolu, peltek bir sesle mirıldandı: — Kim 0?. Sen misin?.. Yaşlı kadı, içinden: — Acaba kimi sayıklıyor? dedi, ve sordu: — Benim Telâ! hanımcığım!.. Bir şey mi İstiyorsun? — Su istiyorum, Madamcığım.. Su... Çok susadım! Madam Zaruyi, elektrik düğmesi- ni çevirdi; oda aydınlandı, Ielâl, sağ kolu karyoladan sarkmış, serili ya - tıyordu: — Çok susadım, Madamcığım... Yaşlı kadm, başımı salladı: — Sana, soğuk su getireyim... İçin yanmıştır. Ilik su hararetini kes- — Kolay uyanacak, ayılacak gibi mez... değildir. Gündüzden başladı, gece| Hemen mutfağa koştu, kliçük su- Yarısı Mahmut YESARI lclâl, kahkaha ile gülüyordu: — Ey, bü höşuma gitti... Sahi u- nutmuştum... Yerinden sıçramıştı: m sen de... Gelen olursa, buyursun!.. Eliyle sofrayı gösteriyordu: — Allaha şükür, soframız açık... Yemeğimiz de var... ia Misafirler gittikten sonra, Madam Zaruyi, yemek: odasını topluyor; ve kendi kendine söyleniyordu: — Biribirlerile sözleşip te mi geli- yorlar?.. Yine, su gibi rakı içtiler... Ielâlin yatak odasında bir tıkırtı olmuştu; yaşlı kadm, hemen kulak kabarttı: — Ielâl hanım, uyandı mı acaba? Bekledi, ses kesilmişti; Madam Zaruyi, tekrar sofrayı toplamaya LOKMAN HEKİM rahiye yarısma kadar soğuk Su dol- durdu, küpten de maşrapa İle su ala- rak tamamladı: — Aşlama yapayım... Şimdi içi yanmıştır, birden diker... Içerken İyi- dir ama, sonra Satlıcan yapar, Telâle suyu götürdüğü zaman gü- lüyordu: — Çok mu susadım, Hanmcığım... Telâl, bir bardakla kanmamıştı: — Aman bir bardak daha Madam- cığım... Yanıyorum! Genç kadın, İkinci bardağı da içi- ce başmı tekrar yastığa bırakıver- mişti, Madam Zaruyi, odaya bakıyordu; İdlâlin baş yastıklarndan biri yere düşmüştü; yorganın uçları da kar- yoladan sarkıyordu. Etek, bluz, İs - karpin, çoraplar, hepsi, odanm bir köşesine, serpilir gibi atılmıştı. Yaşlı kadm, ayaklarmın ucuna basarak Bükreş: | Matinelerden itibaren Bütün istanbul halkı ALKAZAR Sinemasına koşacak ve FENİMORE COOPER'in akıllara dolgunluk veren büyük sergüzeşt roma- nından alınmış ve ( TRA- DER HORN ) ariistleri tarafından temsil ed len ve milyonlara mal EYER EAA DEDE BEER LE Mohikan-! larınsonu Macera ve heyecan filmini görerek can- dan alkışlayacaktır. Bir güneş sunar, .. Bugün en büyük yıldızlarla be SHiİRLEY ATİN ÇILGINLIĞI ASARAK ATMAM FOX AAA BARA SAN Yalnız en kibar halkın sineması İsmi ile şöhret EA SANMA ABS GRAMA EAEAEENİEİTE YARIN AKŞAM MEVSİMİNE KADINL 5 Ayrica: JOAN 3 Paramount dün- E ya haberleri: FRAN tam a SARAY semen çük ve sevimli yıldızı elyevm bütün dünyada 83 sinem ada birden gösterilmekte olaa JOHN BOLES ile beraber temsil ettiği SHIRLEY ASI Fransızca sözlü şirin ve sevimlifilmi başlıyor. Çocuklar için fiyat lar: Fotöy ve balkon 20, Hu susi 25 kuruş. İlâveten: SÜR- Yalnız en güzel filmler gösteren sinema kazanan Fransızca sözlü Metro — Goldwyn — Mayer filmi, ROBERT MONTGOMERYZ Surermumann BAEEESAA AERO E AREA AES TEA BERAAT EAA EKAZ TEE RMA NANDA TAS, Bir tebessüm .,. raber oynuyan dünyanın en ki TEMPLE Operatörlerinin maceraları EA EE EEE PEREKA ERSA PEREST ASAS IBA I ELEK; Sineması YENİ SİNEMA BAŞLIYOR. ARDAN ARMA GAMA GAMA BABANA ASAN CRAWFORDİ CHOT TONE MÜESSİF BİR İRTİHAL Kadıköyünde, Kızıltoprakta güzide eczacılarımızdan Bay Faik İskender dün vefat etmiştir. Cenazesi bugün Kızıltopraktaki hanesinden kaldırıla- rak öğle namazı Zühtü Paşa camiin- de eda edildikten sonra Sahrayı Ce- Aleni teşekkür Kızım Vecihenin sıhhi mua - yenesinde genzindeki etler ve boğazındaki bademciklerin alın- masına lüzum gösteren boğaz, kulak ve burun mütehassısı kıy- metli odoktorlarımızdan Bay Bahri Ismete've 6 Ağustos 938 Perşembe günü pek büyük bir hazakat ve şefkat ve nevazişle ameliyatmı yapan doktor Bay Elheme ve hasta bakıcı hemgi- teye alenen teşekkür ve minnet- tarlarımın iblâğını gazetenizi tavsit ederim, M. HİLMİ ZAN tr: — Ne münasebet?.. Burası otel mi7. Ben burada oldukça, sızıp kal- manın taklidini bile yapamazlar... Yaşlı kadın, kendine güveniyordu: — O numaralar, bana sökmez... Ielâl, gözlerini kapamıştı; yorgun yorgun inledi: — Madamcığım, başım dönüyor... Madam Zaruyi, uykusu kaçmış bir çocuğu avutur gibi yumuşak, tatlı bir sesle: — Uyu, Hanımım, bir şeyciğin kalmaz, dedi. Tclâl, elile alnını tuttu, sıkıyordu: — Ama, çok başım dönüyor, -— Limonata yapayım mı? Genç kadın, başmı doğrultmuştu: — Kalkmak İstiyorum. Madam Zaruyi, şaşırmıştı; — Kalkacak mısm? — Evet... Suyu İçtikten sonra, mi- yerde bulduklarmı usulea (o topladı,dem, bir tuhaf oldu., Başım, fena bir kanapenin üzerine bıraktı. Telâlin gözleri yarı açıktı: — Madamcığım, misafirler gitti, değil mi? N — Çoktan... — Sızıp kalan oldu mu? Madam Zaruyi, kaşlarını çatmış- dönüyor... — Gözlerini açma.: Yat.. Uyuyun- ca geçer. Telâl, kalkmaya çabalıyordu: — Yattıkça, daha çok dönüyor... Kalkarsam, belki durur, Sen, arka- ma yastıkları koy... dide defnedilecektir. IE YEMEK LİSTESİ Hafif yemekler — Şiş kebabı, pat- bean püresi ,armut komposfosu » Ağır yemekler — EW türlü, kuzu ciğerli pilâv, erik hoşafı. Madam Zaruyi, lelâlin baş yastık- larını aldı: — Sen, dur, kıpırdama... Idâli sarsmadan yastıkları arka- sma koymuştu: — Beni dinle Hanımım, sana, bir limonata yaj Belki içkiden safran kabarmıştır da bulanti ondan- dır, Bulantı, baş dönmesi verir. Genç kadm, birden ttizleniverdi: — Baş dönnlesi bulantı vermiyor! Madam Zaruyi, yutkundu, sesini çıkarmadı. Ielâl, bu, yarı yatar, yarı oturur v8 ziyette de rahat edememişti, hırçın bir silkinişle yorganı Üzerinden attı: — Of, fenalık bastı... Kalkacağım. Yaşlı kadın, bir şey söylemiyordu. Telâlin kısa gecelik gömleği ile dur“ masa, susamadı: — Uzerine bir şey al, Hanımın. üşürsün... Ielâl, aldırmadı; sofaya çıktı, ye” mek odasınm açık kapısı önünde dur” du; dalgın dalgın baktı. Madam Zaruyi, onun arkasmdaf” gelmişti. Iclâl, rüyada © Şürüyormus gibi, yemek odasma girmişti. Yeşi! kadm, boynunu bükmüş, ona baki” yordu. (Arkası var) ©