14 Eylül 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 45 Bunları söylerken ayni zamanda küçük salonun bir kenarımdaki kendi kızı Kristine bakmıştı. Bu kız ancak on beş yaşında gö- rünüyordu. Kalmn iki örgülü sarı saç larmı başmımn etrafma sarmştı. Sır- tında dar bir yelek, belinden aşağı- sında geniş ve kıvrımlı bir eteklik, önünde de işlemeli beyaz bir önlük vardı. Ayaklarma tabanları tahta - dan pabuçlar: giymişti. Açık mavi gözlerinde hayranlık ve sevgi oku - huyor, Dertli Hasana bakıyordu. Fakat Dertli Hasan oralarda de - Bildi. Hakona cevap verdi: — Hele Bessastadire gideyim de onu bulurum ben... Kim bilir, belki franızda da kâlırım. Eğer böyle olur İse sizi tekrar gelir, görürüm. — Tekrar görüşmemizi candan di- lerim. Fakat ben korkuyorum, Ba- ha kalırsa siz buradan hiç gitmeme- lisiniz. — Niçin? — Sizi bu kıyafetle orada görür- lerse Türk olduğunuzu anlayacaklar Ve yakalıyacaklardır. Eğer kızın a- Gmı ve kimin kızı olduğunu bileydi- hiz pek iyi olacaktı. Biz gider arar- dıik ve her halde bulurduk. Estrid de Dertli Hasanr sevmiş o- laydı ve onun nerede olduğunu öğ - Tenince geleceğine güvenseydi ken - disi gitmiyebilirdi. Halbuki iş böyle — değildi. Şimdilik genç kızı yine ka - — $ırmaktan başka çare yoktu. Bununla beraber Hakonun dedik- leri de yerindeydi. — Bana sizinki gibi bir elbise ve- tirseniz bünun da önü almmış olur. Dedi. Her neye mal olursa olsun gitmek Dertli Hasanm odasını, yatağını hep Kristin hazırlamıştı. Hasan odaya “girerek soyunacağı Sırada yine genç kız görünmüştü. Şamdandaki mumun soluk ve titrek Işıklarında bu uzunca ve beyaz yü - Zün, ay ışığından işlenmiş gibi bir vardı. Hele mavi gözlerinin se- Vimli bakışları bir yaz sabahındaki durgun denizi andırıyordu. Genç kız: — Başka bir arzunuz var mıdır? Diye sordu. Dertli Hasan bu yüzde ve bu ses- te bile Estridi hatırlamış, onun ha- Yalile bir an önce başbaşa kalmak İstemişti. — Yoktur. Demek için başmı kaldırdı. K.istin geniş etekliğini yanlarım- dan parmaklarının uçlarile tutarak hİi'ln'n'keu dizlerini kırdı ve reve - ae gel < Diyerek çıktı. Dertli Hasan kapıyı sürgüledi. " Pencereyi kapadı. Soyunmak istemiyordu. Öylece u- Fakat kenardaki iskem - khin üstünde kendisi İçin hazırlan- Tuş olan Danimarka elbisesini gör- bir ceket, bir kemer, dizlerin kadar inen kısa ve uçları büz- eli dar bir pantalon... Pantalonun İSine kadar yükselen çoraplar, toka- Ve topuklu iskarpinler... arkasında ve duvarda üme Hasan elbiseleri giyince bir cendereye girmiş gibi buldu. Türklerin hafif ve anlıyordu. İ %&Dkayı eline aldı. Evirdi ,çevirdi, türlü başma koyamıyordu. Şimdilik orada dursun. Lâzım giyeriz. Ne yapalım, başa ge- ee ——— £ “TUR. İZLANDAYA K — Yazan : Kadircan Kafliı — « AKINİ —a —» —a “Sizi bu kıyafetle orada görürlerse Türk olduğunuzu anlıyacaklardır. Kızın adını bileydiniz biz gider, arar ve her halde bulurduk,, Bugünkü Izlaânda manzaralarından : — Bir müslüman eğer başına şap- ka giyerse gâvur olur. Demişlerdi. Halbuki Recep Reis kaç defa ne- relerde gemiler bulunduğunu anla- mak için leventlerden bir veya ikisini yerlilerin kıyafetlerine sokarak — İs- panya, İngiltere ve İrlanda limanla- rma göndermişti. O da şapkayı keyif için giyecek değildi ya... Yatağa uzandı. Hulyaya daldı. Gözlerinin önüne hep sarı kız ge- liyordu. Kalbinde ve — dudaklarının ucunda hep onun şarkısı vardı: Çıktım denizlere gözlerin deyu; Dinledim yelleri sözlerin deyu; Baktım sadeflere ellerin deyu; Andırır seni her yanım Sarı kız... Bu hulyalarla dolu olarak uyudu. Rüyasında sarı kızı buluyor, onun da Hasanı görerek yor, ikisi birlikte Cezayire dönüyor- lar, orada düğün yapılıyor ve zifaf olacak... Tam gelinin duvağını açacağı sıra da bir düdük ötüyor. Bu, leventleri gemiye ve silâh ba- şına çağıran bir kumandadır. — Gemiye!... Gemiye!,.. Düşman baskm verdi.... Diye bağıranlar var. Dertli Hasan sevgilisinden ayrıl- mMmak istemiyor. Birdenbire uyanıyor ve sabahın ilk horoz sesleri duyuluyor. Bir odada yapyalnızdır. Bir anda her şeyi hatırlıyor ve rü- yada bile olsa yeniden sarı kızı gö- İ- | Bessastadiri'de Çok tipik bir Izlanda çiftliği rebilmek için gözlerini kapatıyor. Lâkin boşuna yoruluyor. Çünkü artık onu göremiyor. — O halde hemen yola çıkmalı. Zaten dün akşam 'böyle karar ve- rilmişti. Kalktı. Sabahım alaca karanlığın- da pencereden giren silik aydınlıkta çabucak giyindi. Bu sırada kapı vuruldu ve Hako- n,ün sesi duyuldu: — Vakit geldi kalkmız. — Kalktım, hazırım. Hasan kapıyı açtı ve ev sahibile karşılaştı. Sokak kapısınım önünde iki at var dı. Bunlar kısa boylu tıknaz hayvan- lardı, Sarışım ve ince bir — delikanli onları tutuyordu: Hakon tanıttı: — Kâtibim- Autbert... Yolları da pek iyi bilir. Diledi- ğiniz kadar oralada kalacak ve size lâzım gelen yardımı yapacak. Onun arkadaşlığından çok fayda görece- ğinize eminim. Biraz İngilizce bildiği için onunla konuşmak mümkündür. — Bana orayı biraz gezdirsin. Kal masına lüzum yok... Delikanlı iki sıra beyaz dişlerini göstererek gülümsedi ve elini Dertli Hasana uzattı. Hakon onu dün akşam çiftliğe a- dam göndererek çağırtmış ve geç Va- kit gelebilmiş... Hakon'un karısı, kızı, çocukları ve Dertli Hasanm gideceğini bilen kom- şular da üçer beşer toplanmışlardı. (Arkası var) Yunanistanın yeni ekonomik rejimi Atina, 13 (A.A:) Atina ajansı bil- diriyor: Elen Başbakanı muavini ve Finans Bakanı B. Zavitsianos dün akşam saat 21 de radyo ile neşredi- len büyük bir nutuk söylemiştir. B. Zavitsianos bu nutkunda ezcüm le demiştir ki: “— Hükümet, Yunanistanın ekono mik kurtuluşuna büyük bir imanla i- nanmaktadır, bu imanın mesnetleri şunlardır: Yunanistanm ekonomik ve finan- sal realitelerinin derin surette tahlil edilmiş bulunması, birçok kıymetli iş membalarını korutan ve işçilerle iş vericilerin arasını açan komünist ha- reketinin nihayetlenmiş olması, Elen milletinin kanaatkâr bulunması, mil- letin ekonomi ve teşebbüs hasletleri- ne malik olması, ahval ve şeraite pek çabuk uyabilmesi, Bütün bunlar dan başka emniyetimiz, tarihin ver: diği muazzam mManevi kuvvete, bu- günkü hükümetin teşekkül tarzma ve memleketimizin ekonomik, siyasal ve moral hayatinı yıpratan ve zehir- leyen siyasi partilerin kaldırılmış bu- Metaksas hükümeti yeni rejim hakkındaki prensiplerini bildiriyor lunması keyfiyetine dayanmaktadır. Yunanistanm ekonomik kurtuluşu- na emniyet ve imanımızım başka ve en mühim mesnedi de kuvvetli ekono miler rejimidir. Ekonomiden bahset- tiğimiz zaman, hundan katiyen sefa- let mânası çıkarılmamalıdır. Bizim ekonomiden anladığımız mâna, gerek devlet olarak, gerek fert olarak her türlü israflardan vazgeçmektir.,, Zavitsianos, bundan sonra evvelki bütçelerdeki israfdan bahsederek de- miştir ki: “—2 Mecbüri surette drahminin İs- tikrarı terkedildikten sonra vergiler 2,500 milyon drahmi nisbetinde artı- rılmış, fakat bununla beraber, mem- leketin müdafaası ve iaşesi için hiç bir şey yapılmamıştır. Çünkü siyasi partilerin bilhassa tuttukları ve ilti- mas ettikleri kendilerine mahsus müş terileri mevcuttu. Vaziyeti anlatmak için yalnız şurasmı, söylemekliğim kâfidir ki, 4 Ağustosta idareyi elimi- ze aldığımız zaman yeniden 300 mil- yon drahmilik israf yapılmasımı istil- zam eden ve tatbik edilebileceği ka- TAN Bir sarhoşun yaptığı marifet Mızıka çalarken sahne- deki kadınla dansetmek istedi Evyelk gece Erenköyünde Çınardi- bi tiyatrosunda bir tulüat kumpanya- sı feci bir dram oynarken Mahmut İbrahim isminde birisi muzikacılara iki lira vererek bir dans havası çal- dırmıştır. Sarhoş olan adam, muzika başlayınca hemen sahneye fırlamış, oyunda anne rolünü yapan kadıma sa rılarak onunla dansetmek istemiştir. Bu sırada seyirciler arasında karışık- lık başlamıştır. Sahnede oynayanlar Mahmut İbrahimi aşağı indirmişler- dir. Suçlu, halkın rahatını bozduğu iddiasile polise verilmiştir. Kazma ile yaraladı Sarıyerde Şükrü ve Hasan adında Jiki işçi çalışırken yevmiyelerini tak- sim etmek istemişler, fakat bu sıra- da kavgaya tutuşmuşlardır. Bunlar- dan Şükrü, yanımnda duran kazmayı kaptığı gibi Hasanım başına vurmuş ve zavallıyı ağır surette yere sermiş- tir. Şükrü yakalanmış, yaralı hasta- neye kaldırılmıştır. Kandırılan kız Kasımpaşada Pişmaniye mahalle - sinde oturan 15 yaşmda Hatice, zabı- taya müracaat ederek üç ay evvel Şaban isminde birisi tarafından izdi- vaç vadile kandırıldığını, iki aylık ge be olduğu halde kapı dışarı edildiğini söylemiştir. Şaban yakalanmıştır. Motosiklet çarptt Dün gece Edirnekapıya gitmekte o- lan 170 numaralı motosiklet, belediye temizlik işleri müfettişlerinden Emi- ne çarpmıştır. Emin yaralanmıştır. Motosikleti kullanan Ston yakalan - mıştır. Ayağı kırıldı Denizyolları idaresine ait Anafarta vapurunda mavnalara mısır taşıyan amele Fehminin ayağı kazaen sapa- n aŞ ve düşerek — kırılmıştır. Fehmi, Beyoğlu hastanesine kaldırıl- mıştır. Marifetli hasta Haseki hastanesinde tedavi edil - dikten sonra taburcu çıkan Mahmut bey nahiyeğinde sakin Fatma, ayrılır ken hastanenin çarşaf, yasdık yüzü, gömlek ve terliklerini bohçasına koy muş, kapıdan çıkarken yakalanmış - tır. Kumar oynarken Galatada Demirciler sokağında 24 numaralı pansiyonda oturan Dimitri kızı Sürüzya, Şaba, Adil, Manol zar- :;rkumar oynarlarken yakalanmışlar- Otomobil 'altında kaldı Kalyoncukulluğunda Günlü çıkma- zında oturan Marika, Galatasarayda caddenin karşı tarafıma geçerken 2560 numaralı otomobilin altında ka larak göğsünden yaralanmıştır. Alacağını istedi diye Beyoğlunda Kumbaracı yokuşun - da 3 numaralı evde oturan Fatma, kiracısı Hürremden alacağını iste- miş, kiracı da eline geçirdiği sopa ile Fatmayı başından yaralamıştır. Suç- lu yakalanmıştır. Çalarken yakayı ele verdi Ss.bıka;ılımim Sıçan Salâhaddin evvelki gece saat 22 de Galatasaray- da tramvay bekleyen doktor Eminin arka cebindeki cüzdanı çalarken ya- kalanmıştır. Kalfa ile çirağın yaptıkları Kantarerlarda terazici Mehmet Ce- milin dükkânma evvelki gece hırsız girmiş, yedi el terazisile dört kiloluk dirhem ve içi para dolu bir kumbara çalmıştır. Tahkikat neticesinde hır- sızların 15 gün evvel dükkândan ç- karılan 13 yaşımda Sabri ile kalfa Mehmet olduğu anlaşılmış, her ikisi Te yakalanmıstır. 'naati ile tasvip edilmiş bulunan yeni kanun projeleri karşısmda bulunduk. Bütün bu kanun projelerini müzake- Te ve münakaşasız derhal iptal ettik. y ee ; MARI ANTUVANETin ROMAnNL Yazan: Stephan ZWEİĞ Çeviren: Rezzan A. E. YALMAN Fersen: “ Ben kararımı verdim, evlenmiyeceğim. Çünkü..,, diyordu Ayrılacağını söylediği zaman sa- rayda kaldığı son günlerde kraliçe yüzüne baktıkça gözleri yaşlarla do- luyordu. Fakat her ikisi de günah işlemeden biribirlerinden ayrıldılar. Ve muhabbetleri saf ve temiz kaldı. 1779 senesine kadar Fersen ile kra- liçe arasındaki münasebet bu şekilde kaldı. Fakat ondan sonraki seneler daha tehlikeli ve ateşli geçmiştir.Bu aşk faciasının ikinci perdesi de böy- le kapandı. Üçüncü perde: ğersen tekrar Fransaya döndü. Dört sene Ameri- kada kalmıştı. Bu zaman zarfında kraliçe ile mektuplaşmışlardı. Fran- sa toprağıma ayak basar basmaz he- men saraya koştu. Artık biribirle - rinden hiç ayrılmamak, hep beraber yaşamak istiyorlardı. Fersen krali- çenin arzu ve emirleri üzerine Fran- sa ordusuna zabit yazıldı. Fersenin babast bir türlü bunun manasını an- Hyamıyordu. Oğlu niçin muhakkak Fransada kalmak istiyor, İsveçe dön müyordu? Iyi bir aileye, yüksek bir tahsile ve pek hoş bir yüze malikti. Bu halde İsveçte mükemmel bir iz- divaç yapabilirdi. —Halbuki en zen- gin ve güzel kızları bile reddediyor- du. Babasma yazdığı mektuplarda şöyle diyordu: — Ben kararımı verdim. Evlenmi- yeceğim. Buna imkân yok. Yegâne evlenmek istediğim kadmımla da bunu yapmak kabil değil. Mademki beni cidden seven kadınla yaşıyamıyo- rum. Hiç kimseyle yaşamak iste- mem. Bu satırlardan kasdettiği kadının Kraliçe olduğu anlaşılıyordu. Baba- sma yazdığı başka mektuplarda dâ Fransada kalmasının bir çok sebep- leri olduğunu söylüyordu. Fakat bu kalışm tek sebebi Kraliçeye olan aşkı ve ondan ayrılmak istemeyişi idi. E- sasen Fransız ordusuna yazılmak ar- zusunu gösterdiği zaman da derhal bu işle bizzat Mari Antuanet meşgul olmuştu. O zamana kadar hiç bir ta- yin ile alâkadar olmadığı halde bu mesele ile bizzat uğraşmıştır. İşte Kraliçe ile Fersen'in arasında- ki münasebetin ilerlemesi bu seneler zarfındadır. İki sene hiç istemiye- rek sırf vazife olarak İsveç Kralma yaverlik etmiş ve Fransadan ayrıl- mıya mecbur kalmıştır. Mari Antuanet te bu aşkı sayesinde tamamile değişmiştir. Kendisini zevk ve sefahat muhitinden çekmiş. Bir sürü züppe arkadaşlar ve kıymetsiz insanlarla arkadaşlık etmekten vaz- geçmiş ve bir tek dost ile görüşmüş- tür. O da Fersen... Gerdanlık meselesinden sonra u- mumi bir kin karşısımda kalmca bi- risi tarafından sevilmek himaye edi! mek ihtiyacı daha ziyadeleşmiştir. Esasen kendisi de daha olgun bır kadm haline gelmiş ve herkesin iltı- fatlarma aldırmaz olmuştu. Bir tek insan tarafından ciddiyetle ve derın bir şekilde sevilmeyi herşeye tercih etmiştir. Fersen de sevdiği kadm herkes tarafından tahkir edilip kirle- tildikçe hücuma uğradıkça onu daha fazla sevmiştir. Etrafında binlerce âşık dolaşırken ondan kaçıyordu. Şimdi herkes onu terkedince o mey- dana çıkmış himayesiz ve yalnız ka- lan sevgilisini teselli etmiştir. Mari Antuanet bedhaht ve metruk oldukça ona 'bütün bunları unuttür- mak ve aşkı ile onu avutmak İstiyor- du. . Feci bir şekilde ihtilââ büyüdükçe Kraliçe tehdit altımda kaldıkça ikisi biribirine daha ziyade yaklaşryor da ha birleşiyordu. Bir çok şeyler kay- bettikten taç ve tahtı elinden almdık- dı. Trianon'a gideceği zaman bin tür« lü hileye müracaat ediyor ve Kraliçe nin şüphe altında kalmasmı istemi« yordu. Fersen hiç bir zaman Polig- nac'larm eğlencesine iştirak etmemiş sarayda verilen balolara gelmemiş- tir. Kraliçe yine mutat zevat ile gün- düzleri eğleniyorı gündüzkü hayata tan başka bir de gece hayatı var. İşte Fersen o zaman yaşıyor. Bu beş sene zarfında Kraliçe ile yakmen görüşüyorlar, — buluşuyorlar. Fakat bu ancak çalımmış saatlerdir. Mari Aantuanet çok cesur olduğu halde yine Fersen ile gizli buluşmıya çeki- niyor. Etrafmdakilerin hiç birisine itimadı yok. Ancak geceleri bir — iki saat görüşebiliyorlar. O da bin müş- külât ile.. Sırlarıma vâkıf olan Saint Priest şöyle anlatryordu: Fersen atına binerek Trianon'un bahçesine giderdi. Kraliçe de bahçe- de dolaşırken ona tesadüf eder ve ko- nuşurlardı. Bu mülâkatlar haftada üç dört defa oluyordu. Fakat buna rağmen herkesin nazarı dikkatini celbediyor ve dedikoduyu mucip o « luyordu. Beş sene bu şekilde felekten birkaç saat çalarak görüştüler. Hattâ bazı günler başbaşa bile kalamıyorlardı. Mari Antuanet çok âşık ve çok cesur olmasına rağmen yine korkuyordu. 1790 senesinde ayrılmazdan evvel Fersen bütün bir gün sevgilisile be- raber kalmış olduğunu hatıra defte« rine kaydetmiştir. Facianın son perdesi ihtilâl içinde kan ve ateş içinde geçmiştir. Burada felâket keder ayrılık ve ölüm sahne« leri vardır. Asıl tehlike zamanmda herkesler kaçarken mes'ut zamanlarda uzak duran hakiki dost ortaya çıkmıştır. Kraliçe için canını vermeye hazır o« lan bu mert delikanlı ihtilâlin karan- lık günlerinde Mari Antuanet'in hep yanmda kalmıştır. Sevgilisi tehlikede oldukça o daha kuvvetli oluyor — ve onun bir prenses, bir Fransız Krali« çesi olduğunu unutarak onun yanın« da bir hayat arkadaşı gibi bulunuyor du. Hergün saraya geliyor. Bütün yapılacak işlere nezaret ediyor yazı- lacak mektuplar onun elinden geçi- yor, en tehlikeli vaziyetlerde Kraliçe ondan akıl danışıyor. Bütün endişe« lerini korkularmı ümit ve heyecanla« rmı ona söylüyor. Iztırap içinde dök« tüğü göz yaşlarını Fersen görüyor. Herşeyi kaybederken bütün dünya ondan uzaklaşırken bütün hayatında aradığı şeyi, kuvvetli namuslu ve ha« kiki bir dostu bulmuştu. (Arkası var) Bu.lınfte çıkan Yeni Kitaplar Her pazartesi bir liste Silâhsız müdafaa usulleri Fi Zeki Bilen .-I Ekonomi ilminin tekâmül tarihi. Dr. W. Röpke - Dr. M. Ete 150 Sabunculuk Mithat Onat 350 Satranç Klavuzu Dr. Fikret Kanat 100 Balkanlar ve — Türklük Yaşar Nabi 100 Rus kızı Arian € Claude Anet 50 Marksizmin Prensipleri FR. Engels: F. YALÇI 15 tan sonra bile büyük aşkı ile Fersen bütün bunları unutturabilmiş ve Ma- ri Antuanet'in sgon zamanlarını mes'- ut etmiştir. Eskiden daha zayıf bir his olan bu aşk felâketle kuvvet bulmuş ve de- rinleşmiştir. Herkesin gözünden bu- nu saklamak ve belli etmemek için ellerinden geldiği kadar çalışıyorlar- Kitabı hakkmda izahat verilir. Sipariş almır ve gönderilir. Yeni Kitapçı

Bu sayıdan diğer sayfalar: